Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
»MART2004 SALI CUMHURİYET SAYFA
JV U L J. LJ J \ kultur(S cumhuriyet.com.tr 15
amer Ulukılıç son kişisel sergisinde 2002 - 2004 yıllan arasmda gerçekleştirdiği yapıtlanna yer veriyor
SadeleşerekçoğalmakSILCEN AKSEL
Alp Tamer Ulukılıç, 'Takas Re-
sSmleri nı sergiliyor Koşuyolu Sa-
naat Gakrisi'nde. Başlangıçtan bu
y-saa insanın kişisel tarihine eğilen
s^anatçı, bu kez belirsizliğin sadeleş-
tirdiğı öykülerde bir yer gösteriyor.
Sireyin bağlandığı imgelerle örülü
öczgün tinsel ve plastık atmosfenn,
yfeeni bir arayışta farklı bir boyutla ke-
smştiği. Bugüne dek insan \ e onu çev-
releyene yaklaşan sanatçı, tanık oldu-
ğm. aynı zamanda da bırparçası oldu-
ğ^ıı serüveni farklı uçlanndan yaka-
lryor...
- "Başlangıçtan bu yana resminiz
insana biçimsel ve kavramsal bo-
ymtta odaklandı, fakat kavramsal
çerçeve daha genişti. Bu kez, "ta-
k as' gibi yönlendirici bir ad ve ta-
nım söz konusu...
ALP TAMER ULUKILIÇ - Ye-
ni bir biçim arayışına girdiğım dö-
nemlerde. uygulama yetkinliğiyle ıl-
gili süreç tamamlandıktan sonra hı-
kâye. duygular ve insanla ilgılı birta-
kırn ufak referanslar resmi sürükle-
meye başlıyor. Küçük bir maceraya,
arayışa dönüşüyor, eğlenceli ama zi-
hinsel, matematik yanı da ağır basan
bir süreç bu. Sonunda kendı dılırm
oluşrurmamla ve piyasada dolaşma-
sıyla 'takas
1
adını koyabiliyorum, bir
takas nesnesi olduğu varsayımı daha
da güçlenıyor... Takas resmı tanımı
da oradan geliyor daha çok. ama hı-
kâyeler de bununla at başı. Çünkü or-
da sergının üçte bınnı, belkı yansını
kapsayan mübadele olgusu.
Kavramın farklı okumaları
- "Takas resimleri' deyince, kav-
ramın farklı açıhmlan mı söz konu-
su olan o halde°.
ULUKILIÇ- Kavramm birkaç tür-
lü okunması, meta olarak dolaşım ve
ınsan takası, mübadelenin insancıl ol-
mayan koşullan... îsim olarak 'mü-
badele' çok orurmuyor benim gö-
zümde. Bir mübadıl uzantısı olarak o
hikâyeleri aile içınde bugüne kadar
taşıdığım içm yaşanan acılan, yenni
yurdunu terk etmenın zorluğunu bı-
liyorum. İnsan hayatı önemsenmeden
kâğıt üzerinde yapılmış, çok büyük
acılar doğuran bir tür takas bana gö-
re. Bu benım tanımım, benim iddiam.
İnsan yaşamına ket vurulduktan son-
ra gelen acılann ıpuçlannı taşıdığı
ıçin de takas bir yandan, ama bu kav-
ram zıhinsel süreçte birkaç türlü oku-
M,.übadele resimlerini yaparken özel bir dil
gelişti. Tammlayıcı öyküler söz konusu
olduğundan değil, 'öyküyif kurgu oluşturdu.
Göçe katılmış insanlardan kalan birtakım
imgeler, objeler, nesneler resme taşındığı zaman
dili kendiliğinden değişmeye başlıyor.
Çift tuval kullanıldı bazılarında, çünkü 'iki
tarafın" varlığmı teknik olarak destekleyen
kompozisyonlardı bunlar.
maya açık olduğundan, takas resmi
olarak adlandınldı.
- "Eski çalışmalarınıza yakın du-
ranların yanında, 'mübadele re-
simleri' farklı bir kurgu ve biçim-
sel dili taşıyor...
ULUKILIÇ- Vazgeçmek değıl a-
ma. mübadele resimlerini yaparken
özel bir dil gelişti. Tammlayıcı öykü-
ler söz konusu olduğundan değil, 'öy-
küyü' kurgu oluşturdu. Göçe katıl-
mış insanlardan kalan birtakım imge-
ler. objeler, nesneler resme taşındığı
zaman dili kendiliğinden değişmeye
başlıyor
Çift ruval kullanıldı bazılannda,
çünkü 'ikı tarafın' varlığını teknik
olarak destekleyen kompozısyonlar-
dı bunlar. Sonraki sergilerim için ka-
zanımlar var, ama bu böyle devam
edecek anlamına gelmiyor, biçimle
ilgili tasalar sadece göç kaygısıyla il-
gili. içınde kavrama açık uçlar taşı-
yan. birtakım objelen stilize ederek
göndermelerde bulunan.
- "Bu ilk kez yaptığınız bir şey
mi, bu kadar belirgin biçimde...
ULUKILIÇ- 'Renkli Türkçe Si-
nemaskop" adlı öncekı sergimde ba-
zı ipuçlan ortaya çıkmıştı; konsept-
le, kavramla belli bir yere taşıdı ve
doğru bir yere oturdu. Daha önceki
resunlerdeki kompozısyonlann olu-
şum sürecı bıreysel tarihle, bellekle
ve onlann toplamıyla ilgili. Damıtıl-
mış hıkâyeler, kureulanmış öyküler-
di.
Başat olan yine ınsandı. ama göç
resımlerinde 'çoğaltma ve eksiltme'
söz konusu olan. Çünkü çoğaltma de-
diğimiz şey her iki tarafla ilgili, çok
kitlesel, göçe zorlanan bir nüfustan
bahsediyoruz bu noktada. Eksilme,
daha çok tuvalin alt kısımlarındaki,
bireye indirgenmış gibı. Yanı bir kit-
le psikolojisi var üstte ve altta birey
psikolojisi ya da onu imleyen birta-
kım şeyler... Karşıt okumalar.
- "Bu biçimsel ve kavramsal
kurgu mübadeleye özgü...'
ULUKILIÇ- Politık okumaya da
açık uçlar, metın karşıhğı bir tanım
bıçımleniyor orada. O insanlann, kü-
çük bir tuvale sığdınlmış çok zengin
bir yapının, kurgunun. yeni bir dilin,
nereden bakarsanız bakın insan zıh-
nınm taşınması... Ne tadar görmez-
likten de gelseniz. insanlann tanhle-
nyle ilgili, coğrafyalanyla ilgili zen-
gınlik bellı bir yerde kendini gösteri-
yor, dil olarak karşılığını bulduğunu
sanıyorum. Burdaki araştırma daha
çok neyi nereye koyacağıma karar
vermekten öte, neyle yetineceğime
daır, imgenın azlığı... Bir savaş, so-
nuçta sanatçının zihnınde geçen bir
süreç. Ya bıçim öne çıkar, dili unut-
turur ya dil öne çıkar biçımi unuttu-
nır, ikisinin dengesini bulmakla ilgi-
li bir çaba... Çok öznel bir atmosfer
yarattığınız zaman onun da çok öznel
bir dili olması gerekıyor pentür kar-
şıhğı olarak.
-"Takas resimlerinizde insanlar
ipucu veren bir auranın içindeler,
'mübadele' dizisinde ise..
ULUKILIÇ- Mülk yok, boşlukta-
lar, coğrafyalannın olmamasıyla ilgi-
li... Mübadelenin üzerinden 80 yıl
geçti, o tanhın sılinmesi söz konusu,
bunun karşıhğı ayaklan yere basan
insanlar olmamalıydı.
İmgelerle yalınlaşan...,
- "lki bölüm. alttaki bir tür dam-
ga. mühür gibi ya da basitçe bir ta-
nım getirmek gibi...
ULUKILIÇ- O yalın dil şu: Ço-
ğunluğun psikolojisıyle ılgıh bir po-
litık çıkanm yapmak değıl onu bir
plastik olarak sadeleştirmek. ama iki
karşıt ınsan. toplum yapısının biçim-
sel karşıhğı. iki tuvalin okuması da
çok yoğun ve altında çok sade, aynı
mernin belkı basit okunabihrliği, iki-
sının bir arada olmasının getirdiğı bir
tadı yakalamakla ilgili. Üstte klasik
kompozisyonun izleri, altta kullanı-
lan teknik ve oluşan dil, günümüze
aıt, modern sanatı da ilgilendiren bir
dil.
- "Portreler hangi süreçten bakı-
yorlar...
ULUKILIÇ- Portreler. sadece öz-
nel bir ifadeyı değil, duyguyu da ta-
nımlamakla ilgili, çok içsel ve tama-
men bütün sergiye ait olan duygunun
damıtılmış halı. Bu hüzün olabilır,
acı olabilir... 'Birer takas portresi'
onlar. Mübadale ınsanının hüznünü
taşıyorlar. bir yandan da hakikaten
dolaşıma sunulmuşlar... Ifadeler.
spontanlık...Herkesın kesiştiği bir
şeylen bulmakla ilgili bir simya ça-
lışması. Boyanın kendi macerasını
zenginleştincı... Küçük bir coğrafya
gibi düşünün insan yüzünü, gerçek-
ten boyayı orada koşturmak, denetle-
mek, serbest bırakmak. Boyaya mü-
daheale etmek bana çok keyif venyor,
kendi içımde öğrenci olmak gibi...
Sergı 12 Mart a dek görülebilir.
(0216 340 51 56}
SON TARİH 5 TEMMUZ
Saydam
gösterisi
bursu
Kültür Servisi - Fotoğraf
Vakfı 'Saydam Günleri' kapsa-
mında saydam gösterisi gerçek-
leştirmek için bir kişiye burs ve-
recek. 'Saydam Gösterisi Bur-
su'nda üniversite, yaş ve konu
sınırlaması yok ve kişisel katılı-
mm yanı sıra grup olarak da ka-
tılmabilir. Katılacakların fotoğ-
raf üzerine profesyonel bir çalış-
ma yapmamış olmaları gereki-
yor. Her katılımcı yalnızca bir
dosya ile burs başvunısunda bu-
lunabilir. Üniversite öğrencile-
rinin, hazırlayacaklan proje dos-
yasında tasarladıklan saydam
gösterisi projesinin adı, teması,
senaryosu, çekim süresi, bütçesi
ve gösterim aşamasında kullanıl-
ması düşünülen teknilc malzeme
lerin listesinin ekte yer alması
gerekiyor. Proje dosyasuıda ay-
nca, katılımcı veya katıhmcıla-
rın ad-soyadı, adres. telefon, e-
posta adresi, öğrenci olduklannı
gösteren belge, özgeçmiş. fotoğ-
rafik performanslannı göstere-
cek olan, en az 15 &aydamdan
oluşan kısa bir saydam dizisine
de yer verilmesi gerekiyor. Baş-
vuru formlan 15 Mart 2004 tari-
hinden itibaren Istanbul'da İF-
SAK, İstanbul Fotoğraf Merke-
zı, Fotoğraf Evı ve Fototrek ile
diğer illerde çesitli fotoğraf ku-
rumlanndan sağlanabılecıği gi-
bi, FotoğrafVakfı Girişimi'nden
de faks yoluyla alınabılir.
(0 212 243 71 88 - infotsay-
damgunleri. org - infolfotograf-
vakfi.org - w\w.saydamgunle-
ri. org)
BREAKFAST
»TTIFFANY'S
A
i
İ
V
İ
u
1
y
^ • t t Grolıetta Messîna
P Ş ^ ^ AnUıony Quına
^S Richard Beseliart
İ L ••-I «ın. »r^
7 Pedenco Pellını
/
ASABLANC
Klasikleşmiş film afişleri onaran Güven Demirer dünya pazarına girmeyi amaçlıyor
Beyazperdenin 'afiş'e dünyaları
GAMZE AKDEMİR
Yıpranmış ya da eskimiş, kimi
yeni, çoğu eski, klasikleşmiş afiş-
ler sözümüzün konusu. Profesyo-
nel fotoğraf sanatçısı olan ve son
yıllarda afiş çalışmalannda yoğun-
laşan Gü\en Demirer tarafından
bılgısayar ortamında onanlıyorlar
'Casablanca', 'Potemkin Zırh-
lısı"'. 'Tiffany'de KahvaltT. '\iva
Zapata' Güven Demirer'in onar-
dığı \e özgün baskılannı îsveç'te-
ki çok eski bir sınema kulübünden
alıp getirdiğı bu afişlerden sadece
birkaçı.
Belge nlteHğinde aflşler
Demirer'in uyguladığı işlemin
özelhğı afışte yer alan yönetmen ve
başrol oyunculannın adlanna kos-
tüm tasanmcısından müzığine. tek-
nik kadrosuna kadar filme emek ve-
ren tüm kadronun mizanpaja uyguh
olarak eklenmesi ve fotoğraf bas-
kıyla basılması. Böylece de afişle-
rin bir anlamda bellekleri tazeleyen
birer belge nıteliği kazanması...
Önce fotoğrafla işe başlamış Gü-
ven Demirer. Askerlikten sonra ça-
lışmaya başladığı Bayındırlık Ba-
kanlığfnda maketler yapmış. Ka-
zancı iyi olan bu iş sayesinde hemen
her modelini alabildiği Nikon mar-
ka makinelerle o güne kadar ama-
tör olarak sürdürdüğü fotoğrafı gi-
derek profesyonel bir biçimde yap-
maya başlamış.
1970"te İzmir'de Fransız Kültür
Merkezfnde açtığı ve kendi bastı-
ğı bıne yakın resimden oluşan insan
temalı siyah beyaz fotoğraf sergisi-
Türkiye'de işlerini bü\r
üttüyse de
1990 larda patlak veren Körfez Sa-
vaşı sırasında birikimlerine veda e-
den Demirer afiş çalışmalanna baş-
lamış.
Uzun yıllar sürdürdüğü fotoğraf-
tan ve yaşamı gözlemekten gelen
bir alışkınlıkla estetik duygusunu
geri plana atmamış Demirer, her ne
kadar şu anda yaptığı işin bir sanat
olmadığvnı söylese de...
• Yıpranmış ya da eskimiş kimı yeni, çoğu eski, klasikleşmiş
afişler, özgün baskılannı Isveç'teki çok eski bir sinema
kulübünden alıp getiren Güven Demirer tarafından bilgisayar
ortamında onanlıyorlar. 'Casablanca', 'Potemkin Zırhlısf,
'Tiffany'de Kahvaltı'. 'Viva Zapata'. bilgisayar ortamında
onanlan ve fotoğraf olarak basılan afişlerden sadece birkaçı.
ni. merkezin Fransa'yla kültür an-
laşmalan çerçe\esınde Paris'e de
taşımış.
Genç yaşta önemlı bir başan ka-
zanmış bu anlamda; sergisi büyük
ilgı görmüş fakat sonrası gelmemiş.
Türkıye'ye dönmeyerek bir süre
Kodak bünyesinde çalışan Demirer,
ardından bir sınema okuluna devam
etmış.
Hem fotoğraf, hem sinema bır-
lıkte >r
ürümüş. Sonrasında döndüğü
Çok düşünmüş bir serginin yaran
olur mu diye? Ama maliyet konusu
bu düşüncesini sürekli erteletmiş.
"Bu işe başlamamın asıl nede-
ni Avrupa ve Amerika pazarına
girebilmek. Dünyada üç binin
üzerinde afiş satan internet site-
si var. Yurh dışında şu anda evle-
re, işyerlerine sinema afişleri asıl-
ması moda olmuş durumda. Do-
layısıyia talep var.
Şu anda bitnıiş durumda olan
1400'ün üzerinde afişim var.
Özel koleksiyon anlamında dün-
yada üç dört kişiden biriyim bu
konuda.
Magnetler de yapıyor
Fransa ve Ingiltere'de bir fir-
maya veriyorum anşlerimi. Bu-
rada 10 dolara mal ettiğim bir
afişi 15 dolara satıyorum. Onlar
da özel butik işi gibi düşünerek
100 dolar gibi bir fiyat koyuyor-
lar. Ayda sattığım 100-150 afışle
geçimimi sağlıyorum. Ama ora-
da kalıyor, işi büyütemiyorsu-
nuz.
Toplu basımın maliyeti çok
yüksek. Yüzlerce satış noktası
olan firnıalar sadece bir afişten
gereğinde bin tane isteyebiliyor
ki bu da üç nıilyar gibi paraya
mal oluyor.
Söz konusu olanın bir tane afiş
değil de onlarca afiş olabileceği
düşünülürse rakamı tahmin edin.
Dolayısıyla işi büyütebilmek çok
zor.
Afişin yanı sıra tngiltere'ye afiş
magnetleri de yapıyorum. Bu ko-
nuda da Los Angeles'ta bir fir-
mayla görüşüyorum".
'GeyiklerLanetlery
Selanik'te
Kültür Servisi -
Murathan Mungan'ın
'Mezopotamya Üçle-
mesi'nin üçüncü oyunu
olan 'Geyikler Lanet-
ler'. Selanık'te Kuzey
Yunanistan Devlet Tı-
yatrosu'nda (KTBE)
sahneleniyor.
Petros Markarisin
Yunanca'ya çevirdığı
oyoınu, Mustafa Avkı-
ran yönetıyor, o\-unun
koreografisı ıse Övül
Avkıran'a aıt. Dekor
kostüm tasanmını Da-
mianos Zarifısın, ışık
tasanmını Yorgo Tar-
kasis'in yaptığı. mü-
zıklerini ıse Kostas
Vbnvolos'un besteledi-
ği ve Yunan oyuncula-
nn rol aldığı ovaınun ılk
gösterimi 12 Mart'ta
Selanik - Vassiliko Sah-
nesfnde yapılacak.
'Geyikler Lanetler'ı
1994'teAntalya Devlet
Tıyatrosu'nda ve
1999'daAnkara Devlet
Devlet Tıyatrosu'nda
sahneye koyan Musta-
fa Avkıran, Selanik
Devlet Tıyatrosu'nda
yem bir konsept oluştu-
ruyor. Bu projede Yu-
nan oyuncular ve tasa-
nmcılarla çalışan Avkı-
ran. öncekı oyunlannda
da üzennde durduğu.
'bir masal anlatma is-
teği'yle yola çıkıyor.
Dram sanatının kök-
lerinden erginlenme tö-
renlennin büyüsüne,
meddahlık anlayışın-
dan Kerbela olayına ka-
dar Mezopotamya -
Anadolu ve İslam mi-
tolojısıne aıt birçok mi-
tos parçasından kayna-
ğını bulan masal. mo-
dern bir anlatımla sunu-
luyor. Beden dılınin
öne çıktığı oyunculuk
anlayışıyla. sahne ve
kostüm tasanmıyla bü-
tünleşen konseptte; şar-
kılar ve danslarla oyun-
culuğun tüm olanaklan
öne çıkanlıyor.
'Geyikler Lanetler'
sezon sonuna kadar her
gün Selanik - Vassiliko
Sahnesi'nde oynana-
cak.
Reno, Pembe Panter kadrosunda
•Kültür Senisi - Jean Reno Pembe Panter'
kadrosunda. MGM 'Pembe Panter'de rol
alması için Beyonce Knovvles'la görüşmelenni
sürdürürken ünlü Fransız aktör Jean Reno
yapımcı şirketle anlaşma ımzaladı. Reno
filmde dedektif Clouseau'yu izlemesi için
tutulan gızlı polis Ponton'u canlandıracak.
Knowles da rolü kabul ederse Shawn Levy'nin
yöneteceği filmde pop şarkıcısı Xania'yı
canlandıracak. Komık Fransız dedektifi
rolünde ise Hollywood'un ünlü aktörü Steve
Martin'ı izleyeceğiz.
Son şankısıyla Hooker
•Kültür Servisi - 21 Hazıran 2001 de
yitırdiğimiz, dört Grammy ödüllü John Lee
Hooker'ın yeni albümü 'Face To Face"
çıktı.Sanatçmm ölümünden sonra kızı Zakiya,
yapımcı Ollan Chnstopher'la birlikte albüm
üzerinde çalışmaya devam ettı ve sonuçta John
Lee Hooker'ın son kayıtlanndan oluşan yeni
albümü 'Face To Face' meydana geldi. 'Face
To Face'te, Dıckey Betts, Warren Haynes, Jack
Casady ve Deacon Jones gibi sonradan
eklenen müzisyenlerin yanı sıra Van Morrison,
Elvin Bıshop. Johnny Winter, George
Thorogood. Johnnie Johnson ve Zakiya
Hooker gibi sanatçılar da yer alıyor.
Salı Zjyaretleri Enka'da
• Kültür Servisi - İstanbul Devlet Tiyatrosu
Enka Odıtoryumu'nda bugün saat
20.00'de. Martin Crimp'in yazdığı
'Kır'ı sahneleyecek. Oyunda dil
cambazı Cnmp. insanlar arasındaki
bağımlı ilişkileri bir örümcek ağma
benzetiyor. Aşk, cinsellik ve para, Crimp'in
insanlarına ölümcül darbeler indiriyor. Işıl
Kasapoğlu'nun Roza Hakmen çevirisiyle
sahneye koyduğu oyunda dekor tasanmı
Hakan Dündar, kostüm tasanmı Serpil Tezcan,
ışık tasanmı Enver Başar ve müzıkler ıse Joel
Sımon imzasını taşıyor. Ovoında başrolleri
Clkü Duru, Celal Kadri Kınoğlu ve Almıla
Uluer paylaşıyorlar. (0 212 276 22 14-15)
Say Borusan'la çalacak
• Kültür
Servisi - Genel
Müzik
Dırektörlüğünü
ve Sürekli
Şefliğini Gürer
Aykal'm yaptığı
Borusan İstanbul
Filarmonı
Orkestrası Mart
ayı konserinde
piyanist Fazıl
Say'ı ağırlıyor.
Yann saat
20.00'de
Kadıköy Halk
Eğitim
Merkezi'nde, 11 Mart Perşembe gunü saat
20.00'de Lütfi Kırdar Kongre ve Sergı
Sarayı'nda yapılacak konserde Say'ın 3
numaralı Piyano Konçertosu ve Şostakoviç'in
9 numaralı mi bemol majör Senfonısi
seslendırilecek.