Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2004 PERŞEMBE
EVCELEME
'Egemenlik ortaklık
kabuletmez'
3 Mart 1924 günü Meclis'te kıyameti
koparan, dört saat boyunca yoğun
bir biçimde tartışılan, halifeliği
kaldıran üçüncü yasadır...
MERİÇ VELÜ>EDEOĞLU
G
eridke bıraktığımız şubat ayı içinde
tngilizler. iki yüz yıl önce yaşadıkJan
bır olayı kutladılar Fransızların,
Manş kıyısındaki bir tngıliz kasaba-
sını işgal etmeleat kasaba halkının da, onlan bu
yaptıklanndan paşman etmelerinin 200. yılı îngil-
tere'de hem ciddi hem de eğlenceli bir biçimde
anilıp kutlandı. Batı'da bu tür tarihsel anmalar be-
lirli bır çerçeve i'Çinde bir bakıma gelenekselleş-
miş olarâk aksarnadan yapılıp yürütülüyor. Bızde
ıse Osmanlı dön«emine ait anmalar. kutlamalar
-çoğu zaman çığnndan çıkarak- bolca gerçekleti-
rilir de, 1923 DervTİmi'nin önemli, günümüz için
yaşamsal sayılacrak tarihleri, günleri anıldığında
kimi kesimden tıemen olumsuz sesler yükselme-
ye başlar. Nitekim yine şubat ayı içinde bir TV
programında bir hanım köşe yazanmız, CHP'nin
gençlere 1923 I>evrimi'ni anlatan Atatürk'ün
Söylev'ını göndermesini eleştınp daha güncel
konuda mesaj verilmesinin gerektıginı dile getır-
mişti. Ne var ki «dün "3 Mart 1924"ün 80. yılı;
1923 Devnmi'nin en önemli dönüşümlerinin ger-
çekleştınldiğı bir tarihti. Karınca karannca da ol-
sa anmak, anımsatmak gerektiği kanısındayız.
1 9 2 3 DEVRİMİ...
Kısacası 80 yıl önce TBMM -ki yeni seçimle
oluşmuş ikinci Meclıs- art arda üç yasa önerisini
tartıştı ve onayladı. Bunlar onaylanış sırasına gö-
re: l. Şeriye ve Evkaf Bakanlığı ıle Genelkur-
may Bakanlığrnın kaldınlması, 2. Eğıtimin Bır-
leştirilmesı, 3. Hilafetin Kaldınlması ve Osmanlı
Hanedanf nın Yîırtdışma Çıkanlması ile ilgili ya-
salardır. Bunlardan ilk ikisi o gün Meclis'in birin-
ci oturumunda hemen hemen hiç tartışılmadan
15-20 dakika içinde kabul edilmiştı. Oysa ilk ya-
sanın bırinci maddesi De\xim'in yönünü gösteren
adeta bir pusula gi-
I TBMM 80 yıl
önce Türkiye
Cumhuriyeti 'nde
halkın dünyasal
yaşamını
düzenleme yetkisini
Meclis'e ve onun
hükümetine ait
olduğunu bildirdi.
Böylece şeriat
yasalannın işlerliği
artık kalmıvordu...
bıydi. Bu madde,
Türkiye Cumhuriye-
ti'nde halkın dünya-
sal yaşamını düzen-
leme yetkisinin
Meclis'e ve onun
hükümetine ait ol-
duğunu bıldiriyor-
du, böylece şeriat
yasalannın dinsel
kurallannın bu alan-
da artık bır işlerliği
kalmıyordu. Top-
lum, Tannsal değil,
insarüann yaptığı
çağın isterlerine ya-
nıt veren yasalarla yönetılecekti; dinsel inanç ve
yaptınmlann toplumsal yaşamı düzenlemede ar-
tık bir rolü olamayacaktı. Anlaşılacağı gıbı bu
saptama iki yıl sonra kabul edilecek Yurttaşlar
Yasası'nın (Medeni Kanun'un) bir bakıma müj-
desi gibıydı. Yasanın görüşülmesı sırasında yal-
nızca Zonguldak Milletvekıli Tunalı Hilmi'den
bir uyan gelmış; yasa dilınin Türkçe olmasını, ki-
mı kavramların Tiirkçe söylenişlerinin kullanıl-
masını istemiş Tunalı Hilmı. Yasayı önerenler
arasmda ünlü şair Samih Rıfat, Ruşen Eşref
(Ünaydın), Mehmet Emin (\\irdakul), Yahya Ke-
mal de(Reyam) vardır. 1923 Devrimi'nin bu
önemli yasası, karşıdevrimciler tarafindan günde-
me pek getiribnemiştir; çünkü onlar bu yasanın
doğurduğu Yurttaşlar Yasasf nı hedef almışlardır.
Ne var ki ikinci yasa yani "eğitiınin birleştirilme-
si", laik öğrenime geçilmesı son yıllarda büyük
yaralaralmıştır. söylem yerindeyse u
deHıııniş''rir.
EciTİMDE İKİLİK...
Günüraüzün AKP iktidan tarafindan daha da de-
linerek *kevgir
r
'e çevrilmeye ve de devnm yasası
niteliğınin yok edilmesıne çalışılmaktadır. He-
men hemen hiç tartışılmadan kabul edilen bu ya-
sa tasansının önerisinde ikinci Meclis'e seçilen
ünlü şairler yine yer almışlardır; aynca Yunus Na-
di, Ahmet Ağaoğlu gibi tanınmışlar. Halil Hulki
Efendi gibi din adamlan da vardır. Bu yasanın su-
numunda, pozitif bilim öğrenimiyle medresenin
bir arada yürütülm.esinden doğan ikiliğin eğitimı
nasıl iki başlı yaptığı ve bunun bir ulus içın ne
denli tehlikeli oldıağu şu sözlerle anlatılmıştır.
"Bir millet ancak bir terbiye görebilir. tki türlü
terbiye bir memlekiette iki türlü insan vetiştirir. Bu
ise -fildrde, duyguda- her türlü birliği yok eder."
(1) Ne yazık ki eğitimde bu tür ikilığe doğru gi-
dilmeye başlanmıştır.
E N ÇOK TARTIŞILAN YASA...
Ne var ki, 3 Mart 1924 günü Meclis'te kıyameti
koparm, yaklaşık dört saat boyunca yoğun bir bi-
çimde tartışılan, halifeliği kaldıran üçüncü yasa-
dır. "-HatiTe hal'edamiştir" diyerek hılafetı kaldı-
ran bt yasa ıçte ve dışta hep gündemde tutulmuş
ve tutdmaktadır; her yıl 3 Mart günü konu belli
kesimlerce kendi görüşlen doğrultusunda, kimı
gerçekler saptınlarak ele alınıp kamuoyu oluştu-
rulmaya çalışılmalctadır. Bu kısa derleme yazısın-
da bukonunun özellikle Meclis tutanaklanna da-
yanank ortaya konulmasına çalışılacaktır. Bu-
nun icın 3 Mart 1924 gününe, yam bu son yasa-
nın kcbul edildiğı Meclis'in ikinci oturumuna
geçmeden önce, 18 Kasım 1922 günü yapılan bir
gizlı cturuma göz atmamız gerekiyor.
w
Halifelik olsa olsa
tarihsel bir anıdn*9
Bilindiği gibi 1 Kasım 1922 gü-
nü saltanata son verilip, "Tür-
kiye Büyük Millet Meclisi Hü-
kümeti'nden başka bir hükü-
metin tanınmadığı („.) İstanbul'daki hükü-
metin 16 .Mart 1920'den itibaren ebediy-
yen tarihe kanşbğT (2) kabul edildikten
sonra Padişah Vahdettin. 17 Kasım günü
lstanbul"daki Ingiliz Işgal Kuvvetleri'ne
sığınmış ve Malta'ya hareket etmişti.
Bu durum karşısında TBMM, halifenin,
hilafetin ne olacağını. daha doğrusu yeni
halifenin kim olacağını. nasıl seçileceğini tar-
tışmak için 18 Kasım günü gizli bir oturum
yapar. Oturumun konusu tek maddedir "Ha-
KfeVahdettin'in firan ve hal'i hakkında mü-
zakerat ve hafifeüğe Abdülmecit Efendi' nin
seçflmesTdir. (3)
Üç oturum boyu süren toplantı sabah baş-
lamış öğleden sonra bitmiştir. Maddemn
konuşulması sırasında ilk söz alanlardan
Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey (Or-
bay), halife seçimini Meclis'in yapa-
cağını belirtir ve Abdülmecit Efen-
di 'nin seçilmesini önerir. Ne var ki
dinsel eğitimli kimi milletvekil-
leri ilkin kaçan Halife'nin
"haTedilnıesr, bunun da "fet-
va" yoluyla yapıhnası gerek-
tiğini belirterek dayatırlar.
ATATÜRK SÖZ ALIR
çimini, siyasasuu, gücünü, hiç mi hiç sarsa-
mazlar.(_.)
EgemenHk, hiçbir anlamda, hiçbir biçim-
de, hiçbir renkve belirtide ortakhk kabul et-
mez. Saru ister halife obun. ister daha baş-
ka bir şey olsun, hiç künse bu uhısun yazgı-
sma ortakolamaz; bunu önerecek hiçbir mi-
letvekfli buhınamaz."
İPUÇLARI...
Hrizı VeMet Velidedeoghı'nun Türkçeleş-
tirdıği bu konuşmasında Atatürk, halifenin,
hilafetin ileride ne olacağı konusunda ipuç-
lan verir. O'nun bu açıklamalanndan son-
ra yeni halifenin seçimi için, gizli oturuma
son verilip açık oturuma geçilir.
Seçime katılan 163 milletvekilinden 148'i
Abdülmecit Efendi'ye oy verir; bu oylarla
32. Padişah Abdülazizin oğlu Abdülmecit
Ardından seçilecek halifenin
Istanbul'da bırakılmayıp Anado-
lu'ya, örneğin Bursa'ya getirilme-
si istenirse de bundan vazgeçilir; An-
kara'ya getirilerek TBMM'de yemin et-
mesi ve Meclis'in ona "biat" etmesi sonra
yine Istanbul'a götürülmesi uzun uzadıya tar-
tışıhr. Bir ara da halifenin görevinin ne ola-
cağı konu edilip türlü görüşler ileriye sürü-
lür, tartışmalar sırasında halifenin "Meclis
Başkanı" olması dile getirilince Atatürk
söz ahr. Uzunca konuşmasını Söylev'de (Nu-
tuk) şöylece özetler:
"Söz konusu sorun çoktarüşıhp irdelene-
biBr. Ama tartışma ve irdelemelerde ne den-
liiieri gidersek. sorunu çözümlemekte o den-
li güçlüğe uğrar ve gecikiriz. Yalnız şu nok-
taya dikkati cekerim. (~) Meclisimiz kendi
kendine bütün Müslümanlık dümasım kap-
sayan bir güç elde edemez.
Ne Türk ulusu, ne de onun temsflcilerin-
den kurulmuş olan Meclisimiz kendi varh-
ğuu, halife sanı taşr>an, ya da taşıyacak olan
bir kişinin eline vermez ve vermeyecektir.
Bundan dolavı Müslümanlık dünyasmda
kargaşa varmış. ya da olacakmış; bunlar
hepsi anlamsız yalan sözlerdir. (.„)
Halife tutsak olabiür. halife adını taşı> an-
lar yabancuara sığınabilirter. Düşmanlar ve
halifeler el ele\erip her şeyi \apmava girişe-
bilirler. Ama, yeni Türkiye'nin yönetim bi-
• Atatürk:
"Halife ve bütün dünya kesinlüde
bilmelidir ki, bugün var olan ve korunmakta
bulunan Halife'nin ve halifenin orununun
(mevkiinin), gerçekte ne din, ne de siyasa
bakımından varlığının hiçbir anlamı ve gerekçesi
yoktur. Türkiye Cumhuriyeti,
varlığmı ve bağımsızlığını boş inanlar yüzünden
tehlikeye atamaz. Halifelik orununun bizce
olsa olsa tarihsel bir anı olmaktan
öteve bir önemi olamaz."
Başbakan tsmet Paşa'ya bir mektup yolla-
yarak "ödenek"ten söz eder; "Hattfefik ha-
zmesinin gücünü aşan ve yükümKilüğü dı-
şmda kalan gJderler"i dile getirerek parasal
yardım isteminde bulunur.
Başbakan durumu, Izmir'de bulunan Cum-
hurbaşkanı'na bildirir. Atatürk, Ismet Paşa'ya
konuyu irdeleyen birmektup yoüar. Bu mek-
tubun bir yerinde:
u
Haüfe ve bütün dünya kesinliklc bilme-
lidir ki, bugün var olan ve korunmakta bu-
lunan HaMfe'nin\« halifenin orununun (mev-
künin),gerçektene din, ne desiyasa bakımın-
dan varhğnun hiçbiranlamıvegerekçesi yok-
tur. TürkiyeCumhuriyeti,varhğmıvebağnn-
sızhğını boş inanlar yüzünden tehlikeye ata-
maz. Halifelik orununun bizce olsa olsa ta-
rihsel bir anı obnaktan öteve bir önemi ola-
maz" diyerek, halifelığin durumunun ne
olacagını ortaya koymuştur. Meclis'in yeni
çalışma dönemini açmak için tzmir'den An-
kara'yagelen Atatürk, 1 Mart 1924'te Mec-
lis konuşmasını yapar. Konuşmasında
yazının başında sözünü ettığimiz üç
yasa tasansını dile geririr. 3 Mart
günü de Meclis, bu yasalan gö-
rüşmek için toplanır. Daha ön-
ce belirttiğimiz gibi öğleden
öncekı oturumda ilk iki yasa he-
men hemen tartışmasız kabul
edilir; sua halifeliğin kaldınl-
masıyla ilgili üçüncü yasaya
gelince Meclis hareketlenir.
TARİHİ KARAR...
halife seçilir. İşte bu seçimden yaklaşık bir
yıl sonra "Cumhuriyet'' ilan edilir; bu bir
yıllık süre içinde Abdülmecit Efendi. çev-
resi ve kendisini destekleyen Istanbul bası-
nı onun yani halifenin "Devlet Başkanı" ol-
ması hayaliyle oyalanırlar.
Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün cumhur-
reisi seçilmesi onlann bu düşünü param-
parça ettiğinden cumhuriyetin ilanına özel-
likle basın büyük bir güçle karşı çıkar, cum-
huriyet yönetimini karalama kampanyasına
girer. Çevresinin, destekleyenlerin ve bası-
nın Abdüknecid Efendi'yi yürekJendirme-
si, kendisinin bazı uygulamalan başlatma-
sına neden olur. Ömeğin, saltanat dönemin-
deki gibi "cuma olaylan" yapmaya, yaban-
cı devlet temsılcilıklerine görevliler gönde-
rerek ilişldler kurmaya, gösterişli gezinrile-
re çıkmaya, sarayda kabul törenleri yapma-
ya, vb. başlar.
Aynca Ankara ile yazışmalannda, baş-
yazmanı aracı olarak kullandığı bir proto-
kol uygular. Yine bu yolla yani başyazman
aracılığıyla, 1924 yılı Ocak ayı sonlannda
On üç maddeden oluşan yasa tasa-
nsmı sunanlar arasında yine Samih Rıfat,
RuşenEşref,MazharMüfid (Kansu).Vimus
Nadi, -üç yasada yer alan din adamı- HaH
HuOd'nin imzalan vardır. (Gerçek aydın bir
din adamı olan Halil Hulki, soyadı yasasıy-
la kendine yakışan bir ad almış, Halil Hul-
ki Aydın ohnuşrur.)
Oturum, yasanın tümü üzerine genel bir
görüşme açılmasıyla başlar. Yasanın değer-
lendirmesini yapanlar arasında Saruhan Mil-
let\'ekili Vasif Bey'in (Çınar) şu saptaması
önemlidir:
"Meclis vereceği tarihi kararla, dün ilan
ettiği cumhurneti. dün nıeydana geördiği
eseriitmam edecektir (tanıamlavacakür)" (4)
KAYNAKÇA
1) Tuianak Dergisi, Cilt: 7, Devre: 2,
Toplantı Yılı: 1.
2) TutanakDergisi, Cilt: 24, Devre: 1,130.
Toplantı.
3) TBMM Gizli Celse Zabıtlan, Cilt: 24,
Devre: 1, 140. Toplantı.
4) Tutanak Dergisi, Cilt: 7, Devre: 2.
Toplantı Yılı: 1
S Ü R E C E K
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
AKP ve Değişim - 2
Bir dönemin mılitan Islamcısı Mehmet Meti-
nerin "itirafları" eksenınde dönen tartışma, bir
ayrışmayı gözler önüne serdi. Ayrışma derinleşe-
cek gibi.
Eksende AKP. Erdoğan ve kökten islamcılat
var.
Metiner'i yazılannda döneklikle suçlayarak lanet-
leyenlerin dile getirdikleri düşünce (Yeni Şafak ve
diğer Islami-şeriatçı gazetelerde etkin bir yazar
grubu), kesin çizgiyi çekıyor:
Mustafa Kemal Cumhuriyeti, laik-demokratik
Cumhuriyet tu kaka... Türkiye Cumhuriyeti'nde ne
varsakötü...
Onlann Metiner'e "Bakalım 10. Yıl Marşı'nı ne
zaman söyleyeceksin?" sataşmaları, inkârcılıkla-
nnın boyutunu göstermesi açısından çarpıcı.
Cumhuriyetin 10. yılında bestelenen marş, yeni
bir ülke yaratmanın bütün heyecanını dile getiri-
yor. Aslında, marş bugünkü zor koşullarda, tarihi-
mizden ödünç alacağımız inanç, duygu, düşünce
veeylemlerledolu...
Cumhuriyeti, kolundan tutarak "güverteden"
denize atanların kökten(din)ciliği, Türkiye'de Isla-
mi (şeriatçı) bir devlet-ülke kurma kararlılıklannın
ifadesi. Onlann tarihleri, anlaşılan, bır şeriat dev-
leti kurmakla başlayacak.
Aslında bu düşünceleri, bütün eylemleriyle, 28
Şubat öncesi iktidardaydı; dolayısıyla ülkede de-
mokrasinin dengelerinı yeniden kuran ve eğitim-
de ileri adımlar atılmasını sağlayan 28 Şubat'ı top-
tan reddetmeleri doğal.
• • •
Çok yazdım; 28 Şubat, olağanüstü durumlann
ortaya çıkardığı olağanüstü birtoplumsal olay. Bu,
bir halk hareketi sonucu da gerçekleşebilirdi.
28 Şubat gıbı dönüm noktalan, siyasal eylem-
lerin ve düşüncelerın "pratıktesınanması", "ders-
ler çıkanlması", "görüşlerin düzeltilmesi-değişti-
rilmesi" ve daha gerçekçı siyasi çizgilerin oluştu-
rulmasına fırsat verir.
örneğin AKP, 28 Şubat'ı epey sentezleyerek
doğmuşbiryan "ürûn". Bu.bizimsübjektifgörüş-
lerimizden bağımsız bır olgu.
Tartışılabilecek olan, AKP'nin 28 Şubat'ı ne ka-
darsentezleyebildiği, sentezinı hazmedip hazme-
demediği ve sentezini sürdürme kararlılığıdır...
"Iktidar" olduklan köşelennde Metiner'i linç eden
islamcı yazartann aksine, ülkeyi yöneten Tayyip Er-
doğan farklı düşünüyor.
Yazarın, köşesinde düşüncesıni dile getirmek-
ten başka bir "sorumluluğu" belki de olmayabi-
lir... En geniş "fikirözgühüğü" penceresınden ba-
kacak olursak...
Ama iktidar, penceresinden bütün Türkiye'yi
gören bir "eylem yen"dir.
"Köşe"den görmekle tepeden görmek çok fark-
lı. Bazen 180 derece...
• • •
Erdoğan, Tercüman gazetesı muhabirine (29
Şubat) çok utangaç da olsa, 28 Şubat'ın "Varsa
olumlu yani, olumlu yan alınıp uygulanmıştır" di-
yor.
Bır televizyon programında da (Kanal 7) şunla-
n dile getirdi: "Geçmişte ülkemizde dinin istisma-
nna açık şeyler yapıldı, göz yumuldu. Biz de bu
hataya düştük, zaman zaman yaptık..."
Görülüyor kı Erdoğan, 28 Şubat'ı, geçmişi, Tür-
kiye'yi "sentezleme" gayretinde. Tabii bu gayreti
çok önceden göstererek AKP'yi kurdu. Bu açıdan
bakıldığında, Başbakan'dan, Metinerdozundabir
özeleştiri çıkmaz.
Ama köktenci geçmişinden ve görüşlerinden ne
derece kopabildiği tartışma konusudur.
Bu kopuşu yeterince gerçekleştiremediğinin,
Türkiye'yi rahatlatamadığının belirtileri az değil.
"Dinin istismanna açık şeyler yapıldı" dediği ko-
nuların izıni sürüyor iktidarda.
örneğin, 1995'teyazdığı "Ülkeyi Islamlaştırma
Manrfestosu"na bugün de aynen sahıp çıktığını
açıklayan ve iktidarda olmanın anlamını, Islamlaş-
tırma politikalarını uygulamakla eşdeğer gören
Ömer Dinçer'i, niye Başbakanlık Müsteşariığı kol-
tuğunda tuttuğu "bilinmiyor".
Ama bütün bunlara rağmen köktendinci yazar-
larla Erdoğan arasında aynlığın derinleşmesi "eş-
yanın tabiatı"na uygun düşecektir.
O eşya Türkiye, tabiat da Türkiye'nin çok boyut-
lu "iklimi"d\r.
Bu konu biryazı daha gerektiriyor...
Not Mehmet Metinerbirdüzeltme gönder-
di: "Söyleşide 'Şükür şeriatı getirmedik' değil, 'Şü-
kür ki Islami devlet kuramadık' demiştim. Bir sö-
zün kendısi, öncesi ve sonrasıyla çok anlamlı ve
ilintilidir. Söyleşime yönelık eleştirilerde sözlerin
bağlamlarından kopartılarak kullanıldığına tanık
olduğum için belirtme gereği duydum" diyor. Ve
ekliyon "Bir yazar 'pusuda bekleyen avcı' değil-
dir. Birini savunmak, ötekisini vurmakiçin de ken-
dini yükümlü sayan bir asker hiç değildir. Sizi bu
sözlerimden tenzih ederim elbet, ama söyleşime
dönük kimi düzeysiz eleştirilerin niteliğine ve ama-
cına baktığımda bunu ziyadesiyle görebildiğim
için üzgünüm."
obursali« cumhuriyet.com.tr.
Cumhuriyet
k ı t a p 1 a r ı
BİR BAŞKA (MI ?) DIR BENİM
MEMLEKETİM
İlhan Azkan
176Sayfa
8.500.000TL
Ulkemizın toplumsal vapısını. ınsan davranışlanndaki
değişımlen çoğu yerde rruzahi bir yakla^ımla ele alan. 44
kısa hJcâve. bilgılendume \e değerlendinne yazısından
oluşan bu kjtap. son yıllaıda ıuce azalan okuma
alışkanlığımız dıkkaie ahnarak 'okurun bıtınnceye
kadar yanından avırmayacağı' bir ıçerikte
ve tarzda kaleme alındı
C a d N o 3 9
'
4 !
rCumhUriYet^4j34 CaSaloglu-kanbul
•^ Kltap kulubu Tel(0212) 514 01 96 Faks (0212ı 514 ( ı 95