13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2004 PERŞEMBE EVCELEME 'Egemenlik ortaklık kabuletmez' 3 Mart 1924 günü Meclis'te kıyameti koparan, dört saat boyunca yoğun bir biçimde tartışılan, halifeliği kaldıran üçüncü yasadır... MERİÇ VELÜ>EDEOĞLU G eridke bıraktığımız şubat ayı içinde tngilizler. iki yüz yıl önce yaşadıkJan bır olayı kutladılar Fransızların, Manş kıyısındaki bir tngıliz kasaba- sını işgal etmeleat kasaba halkının da, onlan bu yaptıklanndan paşman etmelerinin 200. yılı îngil- tere'de hem ciddi hem de eğlenceli bir biçimde anilıp kutlandı. Batı'da bu tür tarihsel anmalar be- lirli bır çerçeve i'Çinde bir bakıma gelenekselleş- miş olarâk aksarnadan yapılıp yürütülüyor. Bızde ıse Osmanlı dön«emine ait anmalar. kutlamalar -çoğu zaman çığnndan çıkarak- bolca gerçekleti- rilir de, 1923 DervTİmi'nin önemli, günümüz için yaşamsal sayılacrak tarihleri, günleri anıldığında kimi kesimden tıemen olumsuz sesler yükselme- ye başlar. Nitekim yine şubat ayı içinde bir TV programında bir hanım köşe yazanmız, CHP'nin gençlere 1923 I>evrimi'ni anlatan Atatürk'ün Söylev'ını göndermesini eleştınp daha güncel konuda mesaj verilmesinin gerektıginı dile getır- mişti. Ne var ki «dün "3 Mart 1924"ün 80. yılı; 1923 Devnmi'nin en önemli dönüşümlerinin ger- çekleştınldiğı bir tarihti. Karınca karannca da ol- sa anmak, anımsatmak gerektiği kanısındayız. 1 9 2 3 DEVRİMİ... Kısacası 80 yıl önce TBMM -ki yeni seçimle oluşmuş ikinci Meclıs- art arda üç yasa önerisini tartıştı ve onayladı. Bunlar onaylanış sırasına gö- re: l. Şeriye ve Evkaf Bakanlığı ıle Genelkur- may Bakanlığrnın kaldınlması, 2. Eğıtimin Bır- leştirilmesı, 3. Hilafetin Kaldınlması ve Osmanlı Hanedanf nın Yîırtdışma Çıkanlması ile ilgili ya- salardır. Bunlardan ilk ikisi o gün Meclis'in birin- ci oturumunda hemen hemen hiç tartışılmadan 15-20 dakika içinde kabul edilmiştı. Oysa ilk ya- sanın bırinci maddesi De\xim'in yönünü gösteren adeta bir pusula gi- I TBMM 80 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti 'nde halkın dünyasal yaşamını düzenleme yetkisini Meclis'e ve onun hükümetine ait olduğunu bildirdi. Böylece şeriat yasalannın işlerliği artık kalmıvordu... bıydi. Bu madde, Türkiye Cumhuriye- ti'nde halkın dünya- sal yaşamını düzen- leme yetkisinin Meclis'e ve onun hükümetine ait ol- duğunu bıldiriyor- du, böylece şeriat yasalannın dinsel kurallannın bu alan- da artık bır işlerliği kalmıyordu. Top- lum, Tannsal değil, insarüann yaptığı çağın isterlerine ya- nıt veren yasalarla yönetılecekti; dinsel inanç ve yaptınmlann toplumsal yaşamı düzenlemede ar- tık bir rolü olamayacaktı. Anlaşılacağı gıbı bu saptama iki yıl sonra kabul edilecek Yurttaşlar Yasası'nın (Medeni Kanun'un) bir bakıma müj- desi gibıydı. Yasanın görüşülmesı sırasında yal- nızca Zonguldak Milletvekıli Tunalı Hilmi'den bir uyan gelmış; yasa dilınin Türkçe olmasını, ki- mı kavramların Tiirkçe söylenişlerinin kullanıl- masını istemiş Tunalı Hilmı. Yasayı önerenler arasmda ünlü şair Samih Rıfat, Ruşen Eşref (Ünaydın), Mehmet Emin (\\irdakul), Yahya Ke- mal de(Reyam) vardır. 1923 Devrimi'nin bu önemli yasası, karşıdevrimciler tarafindan günde- me pek getiribnemiştir; çünkü onlar bu yasanın doğurduğu Yurttaşlar Yasasf nı hedef almışlardır. Ne var ki ikinci yasa yani "eğitiınin birleştirilme- si", laik öğrenime geçilmesı son yıllarda büyük yaralaralmıştır. söylem yerindeyse u deHıııniş''rir. EciTİMDE İKİLİK... Günüraüzün AKP iktidan tarafindan daha da de- linerek *kevgir r 'e çevrilmeye ve de devnm yasası niteliğınin yok edilmesıne çalışılmaktadır. He- men hemen hiç tartışılmadan kabul edilen bu ya- sa tasansının önerisinde ikinci Meclis'e seçilen ünlü şairler yine yer almışlardır; aynca Yunus Na- di, Ahmet Ağaoğlu gibi tanınmışlar. Halil Hulki Efendi gibi din adamlan da vardır. Bu yasanın su- numunda, pozitif bilim öğrenimiyle medresenin bir arada yürütülm.esinden doğan ikiliğin eğitimı nasıl iki başlı yaptığı ve bunun bir ulus içın ne denli tehlikeli oldıağu şu sözlerle anlatılmıştır. "Bir millet ancak bir terbiye görebilir. tki türlü terbiye bir memlekiette iki türlü insan vetiştirir. Bu ise -fildrde, duyguda- her türlü birliği yok eder." (1) Ne yazık ki eğitimde bu tür ikilığe doğru gi- dilmeye başlanmıştır. E N ÇOK TARTIŞILAN YASA... Ne var ki, 3 Mart 1924 günü Meclis'te kıyameti koparm, yaklaşık dört saat boyunca yoğun bir bi- çimde tartışılan, halifeliği kaldıran üçüncü yasa- dır. "-HatiTe hal'edamiştir" diyerek hılafetı kaldı- ran bt yasa ıçte ve dışta hep gündemde tutulmuş ve tutdmaktadır; her yıl 3 Mart günü konu belli kesimlerce kendi görüşlen doğrultusunda, kimı gerçekler saptınlarak ele alınıp kamuoyu oluştu- rulmaya çalışılmalctadır. Bu kısa derleme yazısın- da bukonunun özellikle Meclis tutanaklanna da- yanank ortaya konulmasına çalışılacaktır. Bu- nun icın 3 Mart 1924 gününe, yam bu son yasa- nın kcbul edildiğı Meclis'in ikinci oturumuna geçmeden önce, 18 Kasım 1922 günü yapılan bir gizlı cturuma göz atmamız gerekiyor. w Halifelik olsa olsa tarihsel bir anıdn*9 Bilindiği gibi 1 Kasım 1922 gü- nü saltanata son verilip, "Tür- kiye Büyük Millet Meclisi Hü- kümeti'nden başka bir hükü- metin tanınmadığı („.) İstanbul'daki hükü- metin 16 .Mart 1920'den itibaren ebediy- yen tarihe kanşbğT (2) kabul edildikten sonra Padişah Vahdettin. 17 Kasım günü lstanbul"daki Ingiliz Işgal Kuvvetleri'ne sığınmış ve Malta'ya hareket etmişti. Bu durum karşısında TBMM, halifenin, hilafetin ne olacağını. daha doğrusu yeni halifenin kim olacağını. nasıl seçileceğini tar- tışmak için 18 Kasım günü gizli bir oturum yapar. Oturumun konusu tek maddedir "Ha- KfeVahdettin'in firan ve hal'i hakkında mü- zakerat ve hafifeüğe Abdülmecit Efendi' nin seçflmesTdir. (3) Üç oturum boyu süren toplantı sabah baş- lamış öğleden sonra bitmiştir. Maddemn konuşulması sırasında ilk söz alanlardan Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey (Or- bay), halife seçimini Meclis'in yapa- cağını belirtir ve Abdülmecit Efen- di 'nin seçilmesini önerir. Ne var ki dinsel eğitimli kimi milletvekil- leri ilkin kaçan Halife'nin "haTedilnıesr, bunun da "fet- va" yoluyla yapıhnası gerek- tiğini belirterek dayatırlar. ATATÜRK SÖZ ALIR çimini, siyasasuu, gücünü, hiç mi hiç sarsa- mazlar.(_.) EgemenHk, hiçbir anlamda, hiçbir biçim- de, hiçbir renkve belirtide ortakhk kabul et- mez. Saru ister halife obun. ister daha baş- ka bir şey olsun, hiç künse bu uhısun yazgı- sma ortakolamaz; bunu önerecek hiçbir mi- letvekfli buhınamaz." İPUÇLARI... Hrizı VeMet Velidedeoghı'nun Türkçeleş- tirdıği bu konuşmasında Atatürk, halifenin, hilafetin ileride ne olacağı konusunda ipuç- lan verir. O'nun bu açıklamalanndan son- ra yeni halifenin seçimi için, gizli oturuma son verilip açık oturuma geçilir. Seçime katılan 163 milletvekilinden 148'i Abdülmecit Efendi'ye oy verir; bu oylarla 32. Padişah Abdülazizin oğlu Abdülmecit Ardından seçilecek halifenin Istanbul'da bırakılmayıp Anado- lu'ya, örneğin Bursa'ya getirilme- si istenirse de bundan vazgeçilir; An- kara'ya getirilerek TBMM'de yemin et- mesi ve Meclis'in ona "biat" etmesi sonra yine Istanbul'a götürülmesi uzun uzadıya tar- tışıhr. Bir ara da halifenin görevinin ne ola- cağı konu edilip türlü görüşler ileriye sürü- lür, tartışmalar sırasında halifenin "Meclis Başkanı" olması dile getirilince Atatürk söz ahr. Uzunca konuşmasını Söylev'de (Nu- tuk) şöylece özetler: "Söz konusu sorun çoktarüşıhp irdelene- biBr. Ama tartışma ve irdelemelerde ne den- liiieri gidersek. sorunu çözümlemekte o den- li güçlüğe uğrar ve gecikiriz. Yalnız şu nok- taya dikkati cekerim. (~) Meclisimiz kendi kendine bütün Müslümanlık dümasım kap- sayan bir güç elde edemez. Ne Türk ulusu, ne de onun temsflcilerin- den kurulmuş olan Meclisimiz kendi varh- ğuu, halife sanı taşr>an, ya da taşıyacak olan bir kişinin eline vermez ve vermeyecektir. Bundan dolavı Müslümanlık dünyasmda kargaşa varmış. ya da olacakmış; bunlar hepsi anlamsız yalan sözlerdir. (.„) Halife tutsak olabiür. halife adını taşı> an- lar yabancuara sığınabilirter. Düşmanlar ve halifeler el ele\erip her şeyi \apmava girişe- bilirler. Ama, yeni Türkiye'nin yönetim bi- • Atatürk: "Halife ve bütün dünya kesinlüde bilmelidir ki, bugün var olan ve korunmakta bulunan Halife'nin ve halifenin orununun (mevkiinin), gerçekte ne din, ne de siyasa bakımından varlığının hiçbir anlamı ve gerekçesi yoktur. Türkiye Cumhuriyeti, varlığmı ve bağımsızlığını boş inanlar yüzünden tehlikeye atamaz. Halifelik orununun bizce olsa olsa tarihsel bir anı olmaktan öteve bir önemi olamaz." Başbakan tsmet Paşa'ya bir mektup yolla- yarak "ödenek"ten söz eder; "Hattfefik ha- zmesinin gücünü aşan ve yükümKilüğü dı- şmda kalan gJderler"i dile getirerek parasal yardım isteminde bulunur. Başbakan durumu, Izmir'de bulunan Cum- hurbaşkanı'na bildirir. Atatürk, Ismet Paşa'ya konuyu irdeleyen birmektup yoüar. Bu mek- tubun bir yerinde: u Haüfe ve bütün dünya kesinliklc bilme- lidir ki, bugün var olan ve korunmakta bu- lunan HaMfe'nin\« halifenin orununun (mev- künin),gerçektene din, ne desiyasa bakımın- dan varhğnun hiçbiranlamıvegerekçesi yok- tur. TürkiyeCumhuriyeti,varhğmıvebağnn- sızhğını boş inanlar yüzünden tehlikeye ata- maz. Halifelik orununun bizce olsa olsa ta- rihsel bir anı obnaktan öteve bir önemi ola- maz" diyerek, halifelığin durumunun ne olacagını ortaya koymuştur. Meclis'in yeni çalışma dönemini açmak için tzmir'den An- kara'yagelen Atatürk, 1 Mart 1924'te Mec- lis konuşmasını yapar. Konuşmasında yazının başında sözünü ettığimiz üç yasa tasansını dile geririr. 3 Mart günü de Meclis, bu yasalan gö- rüşmek için toplanır. Daha ön- ce belirttiğimiz gibi öğleden öncekı oturumda ilk iki yasa he- men hemen tartışmasız kabul edilir; sua halifeliğin kaldınl- masıyla ilgili üçüncü yasaya gelince Meclis hareketlenir. TARİHİ KARAR... halife seçilir. İşte bu seçimden yaklaşık bir yıl sonra "Cumhuriyet'' ilan edilir; bu bir yıllık süre içinde Abdülmecit Efendi. çev- resi ve kendisini destekleyen Istanbul bası- nı onun yani halifenin "Devlet Başkanı" ol- ması hayaliyle oyalanırlar. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün cumhur- reisi seçilmesi onlann bu düşünü param- parça ettiğinden cumhuriyetin ilanına özel- likle basın büyük bir güçle karşı çıkar, cum- huriyet yönetimini karalama kampanyasına girer. Çevresinin, destekleyenlerin ve bası- nın Abdüknecid Efendi'yi yürekJendirme- si, kendisinin bazı uygulamalan başlatma- sına neden olur. Ömeğin, saltanat dönemin- deki gibi "cuma olaylan" yapmaya, yaban- cı devlet temsılcilıklerine görevliler gönde- rerek ilişldler kurmaya, gösterişli gezinrile- re çıkmaya, sarayda kabul törenleri yapma- ya, vb. başlar. Aynca Ankara ile yazışmalannda, baş- yazmanı aracı olarak kullandığı bir proto- kol uygular. Yine bu yolla yani başyazman aracılığıyla, 1924 yılı Ocak ayı sonlannda On üç maddeden oluşan yasa tasa- nsmı sunanlar arasında yine Samih Rıfat, RuşenEşref,MazharMüfid (Kansu).Vimus Nadi, -üç yasada yer alan din adamı- HaH HuOd'nin imzalan vardır. (Gerçek aydın bir din adamı olan Halil Hulki, soyadı yasasıy- la kendine yakışan bir ad almış, Halil Hul- ki Aydın ohnuşrur.) Oturum, yasanın tümü üzerine genel bir görüşme açılmasıyla başlar. Yasanın değer- lendirmesini yapanlar arasında Saruhan Mil- let\'ekili Vasif Bey'in (Çınar) şu saptaması önemlidir: "Meclis vereceği tarihi kararla, dün ilan ettiği cumhurneti. dün nıeydana geördiği eseriitmam edecektir (tanıamlavacakür)" (4) KAYNAKÇA 1) Tuianak Dergisi, Cilt: 7, Devre: 2, Toplantı Yılı: 1. 2) TutanakDergisi, Cilt: 24, Devre: 1,130. Toplantı. 3) TBMM Gizli Celse Zabıtlan, Cilt: 24, Devre: 1, 140. Toplantı. 4) Tutanak Dergisi, Cilt: 7, Devre: 2. Toplantı Yılı: 1 S Ü R E C E K PERŞEMBE ORHAN BURSALI AKP ve Değişim - 2 Bir dönemin mılitan Islamcısı Mehmet Meti- nerin "itirafları" eksenınde dönen tartışma, bir ayrışmayı gözler önüne serdi. Ayrışma derinleşe- cek gibi. Eksende AKP. Erdoğan ve kökten islamcılat var. Metiner'i yazılannda döneklikle suçlayarak lanet- leyenlerin dile getirdikleri düşünce (Yeni Şafak ve diğer Islami-şeriatçı gazetelerde etkin bir yazar grubu), kesin çizgiyi çekıyor: Mustafa Kemal Cumhuriyeti, laik-demokratik Cumhuriyet tu kaka... Türkiye Cumhuriyeti'nde ne varsakötü... Onlann Metiner'e "Bakalım 10. Yıl Marşı'nı ne zaman söyleyeceksin?" sataşmaları, inkârcılıkla- nnın boyutunu göstermesi açısından çarpıcı. Cumhuriyetin 10. yılında bestelenen marş, yeni bir ülke yaratmanın bütün heyecanını dile getiri- yor. Aslında, marş bugünkü zor koşullarda, tarihi- mizden ödünç alacağımız inanç, duygu, düşünce veeylemlerledolu... Cumhuriyeti, kolundan tutarak "güverteden" denize atanların kökten(din)ciliği, Türkiye'de Isla- mi (şeriatçı) bir devlet-ülke kurma kararlılıklannın ifadesi. Onlann tarihleri, anlaşılan, bır şeriat dev- leti kurmakla başlayacak. Aslında bu düşünceleri, bütün eylemleriyle, 28 Şubat öncesi iktidardaydı; dolayısıyla ülkede de- mokrasinin dengelerinı yeniden kuran ve eğitim- de ileri adımlar atılmasını sağlayan 28 Şubat'ı top- tan reddetmeleri doğal. • • • Çok yazdım; 28 Şubat, olağanüstü durumlann ortaya çıkardığı olağanüstü birtoplumsal olay. Bu, bir halk hareketi sonucu da gerçekleşebilirdi. 28 Şubat gıbı dönüm noktalan, siyasal eylem- lerin ve düşüncelerın "pratıktesınanması", "ders- ler çıkanlması", "görüşlerin düzeltilmesi-değişti- rilmesi" ve daha gerçekçı siyasi çizgilerin oluştu- rulmasına fırsat verir. örneğin AKP, 28 Şubat'ı epey sentezleyerek doğmuşbiryan "ürûn". Bu.bizimsübjektifgörüş- lerimizden bağımsız bır olgu. Tartışılabilecek olan, AKP'nin 28 Şubat'ı ne ka- darsentezleyebildiği, sentezinı hazmedip hazme- demediği ve sentezini sürdürme kararlılığıdır... "Iktidar" olduklan köşelennde Metiner'i linç eden islamcı yazartann aksine, ülkeyi yöneten Tayyip Er- doğan farklı düşünüyor. Yazarın, köşesinde düşüncesıni dile getirmek- ten başka bir "sorumluluğu" belki de olmayabi- lir... En geniş "fikirözgühüğü" penceresınden ba- kacak olursak... Ama iktidar, penceresinden bütün Türkiye'yi gören bir "eylem yen"dir. "Köşe"den görmekle tepeden görmek çok fark- lı. Bazen 180 derece... • • • Erdoğan, Tercüman gazetesı muhabirine (29 Şubat) çok utangaç da olsa, 28 Şubat'ın "Varsa olumlu yani, olumlu yan alınıp uygulanmıştır" di- yor. Bır televizyon programında da (Kanal 7) şunla- n dile getirdi: "Geçmişte ülkemizde dinin istisma- nna açık şeyler yapıldı, göz yumuldu. Biz de bu hataya düştük, zaman zaman yaptık..." Görülüyor kı Erdoğan, 28 Şubat'ı, geçmişi, Tür- kiye'yi "sentezleme" gayretinde. Tabii bu gayreti çok önceden göstererek AKP'yi kurdu. Bu açıdan bakıldığında, Başbakan'dan, Metinerdozundabir özeleştiri çıkmaz. Ama köktenci geçmişinden ve görüşlerinden ne derece kopabildiği tartışma konusudur. Bu kopuşu yeterince gerçekleştiremediğinin, Türkiye'yi rahatlatamadığının belirtileri az değil. "Dinin istismanna açık şeyler yapıldı" dediği ko- nuların izıni sürüyor iktidarda. örneğin, 1995'teyazdığı "Ülkeyi Islamlaştırma Manrfestosu"na bugün de aynen sahıp çıktığını açıklayan ve iktidarda olmanın anlamını, Islamlaş- tırma politikalarını uygulamakla eşdeğer gören Ömer Dinçer'i, niye Başbakanlık Müsteşariığı kol- tuğunda tuttuğu "bilinmiyor". Ama bütün bunlara rağmen köktendinci yazar- larla Erdoğan arasında aynlığın derinleşmesi "eş- yanın tabiatı"na uygun düşecektir. O eşya Türkiye, tabiat da Türkiye'nin çok boyut- lu "iklimi"d\r. Bu konu biryazı daha gerektiriyor... Not Mehmet Metinerbirdüzeltme gönder- di: "Söyleşide 'Şükür şeriatı getirmedik' değil, 'Şü- kür ki Islami devlet kuramadık' demiştim. Bir sö- zün kendısi, öncesi ve sonrasıyla çok anlamlı ve ilintilidir. Söyleşime yönelık eleştirilerde sözlerin bağlamlarından kopartılarak kullanıldığına tanık olduğum için belirtme gereği duydum" diyor. Ve ekliyon "Bir yazar 'pusuda bekleyen avcı' değil- dir. Birini savunmak, ötekisini vurmakiçin de ken- dini yükümlü sayan bir asker hiç değildir. Sizi bu sözlerimden tenzih ederim elbet, ama söyleşime dönük kimi düzeysiz eleştirilerin niteliğine ve ama- cına baktığımda bunu ziyadesiyle görebildiğim için üzgünüm." obursali« cumhuriyet.com.tr. Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı BİR BAŞKA (MI ?) DIR BENİM MEMLEKETİM İlhan Azkan 176Sayfa 8.500.000TL Ulkemizın toplumsal vapısını. ınsan davranışlanndaki değişımlen çoğu yerde rruzahi bir yakla^ımla ele alan. 44 kısa hJcâve. bilgılendume \e değerlendinne yazısından oluşan bu kjtap. son yıllaıda ıuce azalan okuma alışkanlığımız dıkkaie ahnarak 'okurun bıtınnceye kadar yanından avırmayacağı' bir ıçerikte ve tarzda kaleme alındı C a d N o 3 9 ' 4 ! rCumhUriYet^4j34 CaSaloglu-kanbul •^ Kltap kulubu Tel(0212) 514 01 96 Faks (0212ı 514 ( ı 95
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle