23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYTA CUMHURİYET 29 MART 2004 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER 4ÇI MUMTAZ SOYSAL Bîrincil Hukuk POLİTİKAYLA hukuk her zaman iç içedir ama, Kıb- ns sorunu dolayısıyla olduğu kadar hiç böyiesine iç içeolmamışlardır. Hukukadayalı biraskerîharekâtın ardından, ikiay- n devletı bir araya getirirken de hukuksuz edılebilir miydi? özelt ikle de bu bir araya getiriş başlı başına bir hukuk deryası olan AB'ye bırlikte girış amacıyla yapılmaktaysa. Sorun, son derece çetrefil bırçözüme güçbela kon- muşolan ıstınalan AvrupaBirlıği'nin "acquis"de- nen "müktesebat"\ içine yerleştırme sorunudur. Son günlerde gündemden düşmeyen "birincil hukuk" sözü bununla ilgili. Ne demek: birincil hukuk? Bir anayasa düzeni düşünün. Anayasa düzeyinin altında kalan bütün kuralların ve işlemlerin o anaya- saya uygun olması gerekir, değil mı? Kurallarla iş- lemlerin ona uygun değıldır diye bozulmasını, sav- sakJanıp değıştirilmesini istemıyorsanız, onlarada böy- le bir temel nitelık kazandırmanız gerekir. Yani, on- lar d a anayasa gıbı, başka bir şeye uymak zorunda kalmamalı, tersine, her şey onlara uygun olmak zo- runda olmalıdır. Kıbrıs sonjnunun özellikleri dolayısıyla, ilk bakış- ta AB'nin tennel hukukuna ters görünebilecek istis- nalar üzerinde anlaşmışsanız ve AB de bunlann de- ğışmeden yürüriükte kalmasına razıysa, durum şim- diden sağlarna bağlanmalıdır. örneğin, yerleşim, si- yasal haklar ve mal müik alanlarında. Bunun yolu ise tam üyelığın kesınleşmesı sırasın- da daüia önce üye olmuş devletlerın parlamentola- rından geçırerek onaylayacakları bir protokolün ya- pılmasıdır. Danımarka, Isveç'le Fınlandiya ve Avus- turya için yapıldığı gıbi. ~ > imdı, AB çevrelen, "Kıbns Cumhuriyeti" denen • devletın tam üyelik müzakereleri daha önce ta- ilandığına göre KKTC ıle varılacak çözümdeki istısnalar bakımından böyle bir protokol yapıiama- yacağını ılerı sürmekteler. Verfıeugen'in önerdıği çare, AB'nin en yüksek sı- yasal yönetım organı olan Konsey'den oybirfığiyte bir "uyarfama senedi" kararı çıkarak bu konuda ısrarlı olan Türk tarafını tatmin etmektir. Oysa, böyle bir se- net de geçerli olmak ıçin, bütün üye devletlerın par- lamentolannca onaylanmak zorunda. Üstelik, protokolden farkı şurada: Protokol, yenı üye olan devietle AB arasında karşılıklı bir anlaş- mayla yapılıp kesinlik taşıdığı halde. senet vaadı, AB'nin kendı içinde yapılacak bir ışleme ılişkin. AB'nin şimdiye kadarkı davranışlarına kuşkuyla bakan bir Türkıye boyle bir vaade kuşkuyla bakmakta haklı. Ay- rıca, Lüksemburg'dakıAB AdaletDivanı "birincilhu- kuk" yaratmak ıçın Konsey kararıyla yetınmek gibi kestirme yollara başvurulmasını pek tutmuyor. 0 yol, ancak AB Komısyonu'nun ve Adalet Divanı'nın üye sayılarını arttırmak gibi tam anlamıyla iç örgüt- lenmeye ilışkin olmak üzere Roma Andlaşması'yla açıkça öngörülmüş ıkı durumda mümkün. Kısacası, Kıbrıs ıçın yeni bir protokol ıstemekten başka çare yok. OSMANÎYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN (AİLE MAHKEIVIESİ SIFATIÎLE) Esas No. 2004 53 Davacı Ahmet Şahin tarafından davalı Sonav Şahın aleyhıne açılan boşanma davasının yapılan duruşmasın- da venlen ara karan gereğınce; Davalı Sonay Şahın adı- na dava dılekçesı tebliğe göndenlmış ancak adreste bu- lunamadığından dava dilekçesı ve duruşma günü teblığ yapılamanuştır. Emnıyetçe yapılan adres araştumasında adresı tespit edilemedığınden ilanen tebligat yapılması- na karar verılmıştır. Davalı Sonay Şahin, aleyhımze Ahmet Şahın tarafından açılan Mahkememızdekı bo- şanma davasının 21.04.2004 günü saat 09.00'da yapıla- cak olan duruşmasında bızzat hazır bulunmanız veya kendınızı bir vekıl ıle temsıl ettırmemz aksı halde yargı- lamanın HL'MK.'nun 213-3 7 7. maddesı gereğınce yok- luğunuzda yapılıp karar venleceği hususu dava dilekçe- si yenne kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın. 136^6 Yazmak, Uyarmak Görevi... Pnof. Dr. Abidin KDMBASAR E vTİmin, kozmık boyut- lardaki zaman akışı- nın, bana ömür olarak sunduğu bölümde. ta- ruğı olup gözlemledı- ğitn. etkilenerek üzerinde düşün- düğüm, tedırgin olarak çözüm aradığun oiaylan yazmak zorun- luluğu duymaktayım. Doğayı, insanlığı, çevTemi öz- gür akılla ınceleme düzeyıne eriş- tiğim yıllarda, iletişim olanakJa- nnın sağladığı kolayhklann eriş- tiği boyut, yaşayıp gözlemledik- lerimizle birlikte, tüm Doğadaki oiaylan da insanlığın ilgi ve bil- gi edinme alanına sundu. Yaşantun içinde toplumda enş- tiğim konuma, "Atatürk Cum- huriyeti''nin devlet okullannda aldığımeğitimle ulaştım. Bunun- la övünç duyuyorum. Toplumu- muzun bana verdiklerinın ve onur- landığım tüm kazanımlanmın kar- şılığını, ancak, insanlığa ve ülke- me deneyim ve düşüncelerimi yansıtabilirsem ödeyebıleceğim kanısındayım. Cumhuriyet okullannın. "Ay- dmlanma ÇağT gereklenne uy- gun eğitim verdiği dönemde ye- tişmiş olmam bana özgür diişü- Debilme. Doğa ve olaylan geniş bir baJüş açısından irdefcjebilme gücünü sağladı. Daha sonra "Ay- dınlannıa Çağı"nın gereklerin- den saptınlan öğretim sistemi- mız yeüşen genç kuşaklan sağlık- h düşünme ve yargıya varma ye- teneklerinden yoksun bırakt. Yüz- yıllar boyunca eğitim tarihınde de gözlemlendiği gibi, yozlaşmış eğitimin ürünleri olup olaylara koşullanmış. yazgıcı ve ön yargı- lı birkişililde bakanlar. Doğa'nın gerçeklerine uyan düşünceler v e çözümler üretemezler. Tabulann olduğu yerde gerçekler saklı ka- lırlar. Bunu en güzel olarak \i- etzsche, "Geı-çekJer. yasaklarla örtülüdür" anlamına gelen. "Ni- timurinveritum'" tümcesıyle öz- deyış halınde dıle getırmıştır. Do- ğa ve Doğa"daki olaylan bu ba- kış açısından incelemenın \ erdi- ğı gücün yanında. olumsuz yön- de olarak da, çoğu insanın gerçek- leri görememesinin verdiği üzün- tüyü duymaktayım. GalileoGali- lei'nin uzay konusundaki düşün- celen nedeniyle kendısini yargı- layan kardinale gök>-üzünü göz- lemlediği teleskobunu gösterip "İsterseniz siz de görebiHrsiniz" önerisını kardınalin reddetmesı gıbi. çağımızda da gerçekien söy- leyenlerin önerilennın üzerinde düşünülmeden dışlanmasını en büyük çelişki ve tutarsızlık ola- rak görmekteyim. Olaylan bu acı- dan gözlemleyıp eleştınnce, Do- ğa dakı değerlenn tümünün top- larru ve yararlanılan değerlenn yeniden oluşumlan içın gerekh sü- reler bilüıdıgı halde, her şeyı son- suz bir sa\-urganlıkla tüketmeyi sürdüren kapitalıst düzenın çıi- maz bir yol olduğunu göreme- mek ıçin, ancak özel bir eğitim- le koşullandınlmış beyinlere sa- hip olmak gerektiğine inanıyo- rum. Ülkemızde elli yılı aşkın sü- redır uygulanan yozlaşmış eği- timle yetışen kuşaklann tutum. da\ranış ve uygulamalan da bu inancımın en somut kanıtı olarak gözler önünde dunnaktadır. Tüm değerlerin kaynağının yal- nız Doğa ve Emek olduğu bilın- diği halde, ikisini de bilim ve usa aykın olarak. sadece kısa dönem- deki çıkarlann peşinde koşarak sö- mürmenin bedelinin birilerince bir gün mutlaka ödeneceğini göz ardı etmek duyarsızlığmı ancak Doğa, insan ve v-urt sevgısinden yoksun düzenbaz politikacılar gösterebılir. Sözde demokrasıye geçtığımiz 1946 yılından beri ül- kemızde uygulanan us ve bilım dı- şı vönetimlerin sommlulannın, bizı uğrartıklan zararlann bede- lini de bugün, ülkemizin siyasal ve ekonomik özgürlüğünden ve- rerek ödemekteyiz. Uygun olmayan koşullarla ahn- dıklan ıçin ağır ekonomik yük olmalan yanında, planlı, üretken yatınmlar için değil de yandaşla- n zengin etmek için kullanılan dışa borçlanmalar, partızanca tu- tumla niteliksiz çıkar ortaklan- nın yönetımıne v enlen devlet ku- rumlannın çöküşlen. yağmala- nan bankalann açıklan, gerçek- ien söyleyenlen susturmanın, sın- dirmenin oluşturduğu olumsuz birikimlerin bedelleri bugün. dış güçlerce "Kıbns Sorunu'". "Ege Sorunu". "Ermeni Soykmmı So- runu" olarak dayatılmakta ve ül- ke bütünJüğünün ortadan kaldı- nhnası olarak ödetılmeye çalışıl- maktadır. Ola\1an gerçek boyutlanyia gö- reme\?n ve sadecekendferiniyön- lendiren çıkarcı iç ve dış güçİerin uygulayıcı kuklalan olanlar. 01- kenin tüm dirennıe odaklannı kendi özel ve karanlığa yönelik amaçlan için bir bir yok ederek, ülkede çaresizük havası yaratma- ya çalışmakta. gefişen olaylan ve varîlan kötü sonucu kendilerinin sorumlu olnıadıkları bir > azgı gi- bi kabul ettirmeve çahşmaktalar. Geçmiş dönemlenn yönetici- leri ise hıçbir pişmanlılc v e utan- ma duygusu belirtisi göstermeden, her gün görsel ve yazılı medya- da, geçmişte sorumlu olduklan her görevi en ıyi şekilde yaptdc- lannı yinelevip durmaktalar. Bu durumda, ülkeye verdikleri zarar ve yıkımı bıle algılayamayan, tu- tarsızlıkta hâlâ dırenen sözde po- lıtıkacüann tümünün. çağdaş ya- salarla yapılacak özgür seçimler- le siyaset arenasından uzaklaştı- nlmalan, toplumumuzun aydın- lığa kavuşabılmesı içın. kaçınıl- maz ön koşul olarak belirmekte- dir. Sonuç Sorunlann çözümü, tüm yurt- sev er aydınlann, sivil toplum ör- gütlen ve emekçi kuruluşlann, yasal yollarla birliktelık sağlama- lan, bu bırlıkteliği yıne yasal yol- larla siyasal kurumlara yansıtarak yönetime gehneleriyle sağlanabi- lır. Bütün bu gerçekleri görüp ça- ğımızın sömürülen emekçilenne ve gelecek kuşaklara karşı olan so- rumluluğumuzu göz ardı ederek hiçbır şey yapmadan yaşamak, aydın sorumluluğuyla bagdaşa- maz. Birlikieliği sağlamak için, gücümüz yettiğince uyarmak, ger- çekleri dıle getirmek görevimiz- dir; duyarsız kalamayız, susama- yız, yazmaktan kaçınamayız. Bakan Molyviatis., Ahmet YORULMAZ K omşumuz Yunanıstan'ın yeni dışişleri bakanı, anne tarafindan halis bir Ayva- hklı. 1974'te Kıbns'ta, adavi Yunanis- tan'a katma amacıyla EOK.\ terör örgütünün vahşiyane cinayetler işlemede dur durak bilme- mesinin yanı sıra Samson adlı bir fanatiğın, kurulu düzeni Yunanıstan lehıne döndürmeyı amaçlayan hükümet darbesı, garantör dev let Türkıye'yi kanşma zorunda bırakmış ve Kıb- ns Banş Harekâtı meydana gelmişti. Öteld ga- rantör devletlerden Ingiltere kendi çıkarlanna uygun bulmadığından. Yunanistan'da iktidar- daki Albaylar Cuntası ise kendi iç kavgalan yü- zünden bu kanşmaya katılmadılar. Tûrkıye'ye de güç kullanarak karşı çıkamadılar ama, NÂ- TO'nun askeri kanadından çekıldıkJerinı ilan ettiler. Bir süre sonra Yunanistan'da ışbaşındaki Konstantinos Karamanlis, ardından başbakan- lığa gelen Andreas Papandreu AJbaylar Cun- tası"mn NATO'dan çekilme karanndan vazgeç- mesine vazgeçtiler ama, Türkiye'nin diretme- si nedeniyle de dönüş bir türlü gerçekleşemi- yordu. Bunlan yaşamamış şöyle böyle iki ku- şak gencimiz ve geçmişi anımsamalanna yar- dım eder düşüncesiyle *v«r kurtulcular" için yazıyoruz! Gel zaman git zaman. bızım 1980 Kenan Pa- şa rejimı, NATO Başkomutanı Amenkah Ge- neralRogersin H Benplanınıhazır1adını. \\ına- nistan'la olan tüm anlaşmazhkJannızı çözüm- lejeceğiz, asker sözü veriyonım size, yeter ki siz evet devin!" yollu sözlenni ciddiye aldı. Oysa ABD'nin yüksek çıkar çarkında General Ro- gers'in esamisinin okunamayacağını. Yunanis- tan taraöndan verilen sözlerin yann tutulma- yabileceğini düşünemediler ve NATO'ya dö- nüşüne "Evet"i çektiler! Komşu ülkedeki seçimlerle kurulan Kostas Karamanlis hükümetinin Dışişleri Bakanı Pet- ros Molyviatis ın annesı-davnsı. OsmanJı uynı- ğu eskı Av'valıklılar. Annesi Agapi Moh">iati, • 4 OnGününKnjniği* < adlı ldtabıylada Abdi Ipek- çı Ödülü'nü (1983 bırincilık) alrruş bir şaır ve yazar. O kitabını. babasına, ağabe>i Üias V'ene- zis"e ve 1922 Anadolu bozgununda Ayvalık'ta kendisini korumasına alarak salimen Mıdil- h'ye göndermiş bir Türk subayına armağan et- tı. Dayısı Ilias \'enezis, Atina Akademisfne seçilniiş çok ünlü bir yazar. Yapıtlannın bir bö- lümü on Baü diline çevTİlmiş. Biz, Petros Molyvıatis'le annesi Ba>an Aga- pi'yi Ayvalık'ta, o tarihte yönettiğimiz kitabe- vinde tanırruş ve yanm saat kadar sohbet ede- bilmiştik. Anladığımız kadanyla P. Molyviatis Ankara'da müsteşardı "Dayınız. Türkiye'ye girmesi yasakhlar listesinde oluşu nedenivie ge- lemediğini sö>1ü>ormuş. Cazetecflik vammızla araşördık.fisie>igösterdiler, adı listede yoktu. Nh-e böyleSÖVIÜVOT" dedığımızde, yanıtı şu ol- muştu: "Bakma>ınonundediğine.edebr\"atcıo.'" Elleri pantolon cebınde, yerinde duramayan, kı- pır lapır bir genç adamdı. Dostluk içeren, sı- cak ve yapıcı bulmuştuk söylediklerinı. Ama ne ki bir daha da karşılaşmadık onunla. Sonra gerek başbakanJıklan, gerekse cumhurbaşkan- lıklan dönemınde sonuna değin Karamanlıs'ın vanından ayırmadığı genel sekreteriydi. An- nesiyle mektuplaşmamız uzun sürdü, ölümü- ne yakın yıllara kadar. Bu küçük a>nntılar, ka\ gasız-hırssız bir Türk- Yunan dostluğunun Sayın Petros Molyviatis le gerçekleşebıleceği umudunu v enyor bıze. Çün- kü, anneden dayıdan yana edebiyatçı bir çev- reden geliyor. Vaktıyle Saynn Theodoros Pangalos da bize umut vermişti, tersı çıktı. Şu farkJa ki Panga- los savaşçı ve ihtilalcı bir aıledendi. Bugünkü ise apajn biryapıda. Biz, banş dileyelim ve bek- leyelim diyoruz. CUMHURİYETTEN OKURLARA İBRAHtM YILDIZ Yeni Bip Dönem Başbakan Basın Müşaviri Ahmet Tezcan'ın, Cumhuriyet Gazetesi'nin yayınlarına yönelik, imtiyaz sahibi ve başyazanmız llhan Selçuk a gönderdiği mektup geçen haftanın en önemli olay- larından birıydi. Üstelik kişiye özel bir mektubun yine aynı ki- şi tarafından kamuoyuna açıklanmasını anla- mak da mümkün değil. Bu noktada sorgulanması gereken, resmi bir sıfat taşıyan, devlet memuru ve basından sorum- lu bir kişinin bu tür bir mektup yazmaya yetki- sinin olup olmadığıdır. Açıkçası, Başbakan adı- na bir memur "Cumhuriyet'e haddini biidirmek" görevini üstlenmiş ve Başbakan da bu durum- dan kendine ders çıkarmayı "suskunlukla " ge- çiştırmiştir. "Cumhuriyet'e gözdağı" manşetiyle verdiği- miz "tehdit" içeren mektupla ilgili çok sayıda des- tek telefonu, faks ve e-mail aldık. Medyanın bir bölümü konuya ilgi gösterip eleştiri yazılarını yüreklice köşelerine taşıdılar. • • • Bizce en önemli saptamayı ve eleştiriyi Yeni Şafak Gazetesi'nde Kürşat Bumin yaptı. Kısa bir bölümünü aktarıyorum: "Başbakan Basın Müşaviri resmi sıfatını ta- şıyan bir memurun bu dünyada yapacak baş- ka işi kalmamış gibi oturup bir gazeteye had- dini bildirmesi de nereden çıktı?! Ahmet Tezcan, eğer eskiden olduğu gibi in- ternet üzerinden yayın yapan, 'Dördüncü Kuv- vet' adlı sitenin yöneticisi olarak bu işe soyun- muş olsaydı, tabii ki kimsenin çıkıp da kendisi- ne 'Üzerıne vazife mi?' diye sorması söz konu- su bile olamazdı. Ama Tezcan 'ın durumu artık böyle değil ki... O, kendisine yapılan bir teklifi kabul ederek, gitmiş ve ilk 'üç kuvvet'fen biri- sinin içine dahil olmuş artık! Dolayısıyla, Ana- yasa'ya göre ilk 'üç kuvvet'fen birisi olan 'Yü- rütme'n/n ikinci adamı olan Başbakan 'ın yakı- nında (Tezcan, mektubunda buyakınlığı 'Basın Müşaviri olarak kendisıyle çok yakın bir ilişki içindeyim, olanı biteni en yakın zaviyeden gö- rüyor ve değerlendiriyorum' şeklinde açıklıyor) olan bir kişinin s/fatında 'Basın' sözcüğü geçi- yordiye sanki 'Dördüncü KuvvetVn efe kemiğe bürünmüş haliymişçesine ülkenin bir gazetesi- ne gazetecilik dersi vermeye çalışması, ger- çekten çokyersiz, çokyanlış, hatta çokda teh- like/i bir gelişme değil midir?" Bumin'in yazısını, mektubu yazan, "Cumhu- riyet 7 hizaya getirmeyi" kendine görev edinmiş olan Ahmet Tezcan'ın ve de Başbakan Tayyip Erdoğan ın iki kez okumalannı tavsiye ederiz. Şurası da iyi bilinmeli ki Cumhuriyet 80 yıllık tarihinde öylesine zor günler ve baskılardan geç- ti ki bu tür "gözdağı", "tehdit" ve "şantaj" gibi çabalar "keskin sirke..." gibidir. • • • Gazete boyutuna taşıdığımız Cumhuriyet Der- gi, her geçen gün daha dolu ve dikkat çekici bir içerik kazandı. Artan satış rakamlan da bunun göstergesi ol- du. Hakan Çelik arkadaşımız Labirent köşesiyle aramıza katıldı. önümüzdeki haftalarda pazar ekimizi daha dolu ve beğenilen bir içerikte çıkar- mak için çalışmalarımız sürüyor. • • • Yerel seçim tablosu farklı yorumları da birlik- te getirecek... Genel seçimlerin ardından çıkan bu göstergeler muhalefet partileri açısından yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Iyi haftalar... RENAULT OTOMOBİLLER YARATIR Zeka kendini bazen de cazip koşullarla belli eder! RENAULT ICangoo Renault'nun, her ihtiyaca cevap verebilecek kadar zeki ve ekonomik yakıt tüketimiyle* ünlü iki ticari aracı Kangoo Multix ve Express'e şimdi cazip koşullarla sahip olabilirsiniz. 19.573.000.000.-TLden* başlayan fiyatlarla Şimdi tüm Renault'lar cazip koşullarla! www.renault.coni.tr KIZILDERE KATLİAMI UNUTULMADI MAHİR ÇAYAN ve Arkadaşlarının Kızıldere'de Katlinin 32. Yıldönümünde mezarları başındayız. Tarih : 30 Mart 2004 - Salı Yer : Karşıyaka Mezarlığı 2 No'lu Kapı. Saat : 12.00 68LİLER DAYANI$MA DERNECİ ».f r < « 'Udizd lUİDr 100 km.de 4.9 It yakıt tûkctnri CS nomfenna gört fchirdıjı yakıt tfifcctimi yo*. yük « sûrûş SzeMiklerinc güre fariüılık gdstcrclnlir. " Attt İKİrtikn ftyat Kangoo txpna Confort 1.90'nin kamyanyılı anahtar tcslım satı; fiysbdtr. Ikaaatt alDmatııllrnnın taksıtlı vc kampanyalı satt^arı MAIS A^. tarafından diucnlenmektc vtr MAİS A-Ş. Yetkjii Satıabn Mak ile •ygulanınaktadır. Kampanya koşujlan modde görr ık^mcktnlır. Kanfnnya »nırlı sayıda otomobilı kapsamüktaöır. Kangoo Muttix Authentique 1.5 dCi Kangoo Express Gramt Confort 1.5 dCi Üretici fınnanın, önceden bclirtmeden modcl, renk, tcknik özdlik. ckipman ve aksesuar dcğişikliği hakk; saklıdır. J BAKIRKÖY 3. AİLE MAHKEIVIESİ HÂKİMLİĞt'NDEıN Esas No-2003 146 Davacı: Vurgüi Erkan Davalf Recep Erkan Paşa köyunde mukım, (Mahmut oğlu). Taşkoprü-Kasta- monu Da\a. Boşanma Da\acı Nureül Erkan tarafından davalı Recep Erkan ale>hıne açılan boşanma da\asının yapılan açık duruşması uyannca. Da\ah Recep Erkan'ın belirtılen adreslenne da\a dılek- çesınin teblig edılemediği adres araştırmasında da adı geçe- nın adresının bulunamadığı 7201 sa\ılı kanunun 28-29 maddelen hukmüne bınaen dava dılekçesının ılanen teblı- ğıne karar verılmıştır Davalının 12.07 2004 günü saat 10 05'te mahkememiz- de hazır olması. bellı edılen gün ve saatte gelmesı veya kendisini bir vekıl ile temsıl ettırmesı. gelmedığı veya ma- zeret bıldırmediğı, delıl de ıbraz etmedığı takdırde HUMK.nun 213-37? maddelerı uyannca vargılamanın yokluğunda yapılacafiı ve hüküm kurulacagı. dava dılek- çesının teblığı yenne geçerlı olmak üzere ılanen dujurulur. lşbu ılan yayımlandığı tarıhten ıtıbaren 15 gün sonra tebhğ yapılmış sa>ılacaktır. Basın: 13751
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle