Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYTA CUMHURİYET 29 MART 2004 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
4ÇI
MUMTAZ SOYSAL
Bîrincil Hukuk
POLİTİKAYLA hukuk her zaman iç içedir ama, Kıb-
ns sorunu dolayısıyla olduğu kadar hiç böyiesine iç
içeolmamışlardır.
Hukukadayalı biraskerîharekâtın ardından, ikiay-
n devletı bir araya getirirken de hukuksuz edılebilir
miydi? özelt ikle de bu bir araya getiriş başlı başına
bir hukuk deryası olan AB'ye bırlikte girış amacıyla
yapılmaktaysa.
Sorun, son derece çetrefil bırçözüme güçbela kon-
muşolan ıstınalan AvrupaBirlıği'nin "acquis"de-
nen "müktesebat"\ içine yerleştırme sorunudur. Son
günlerde gündemden düşmeyen "birincil hukuk"
sözü bununla ilgili.
Ne demek: birincil hukuk?
Bir anayasa düzeni düşünün. Anayasa düzeyinin
altında kalan bütün kuralların ve işlemlerin o anaya-
saya uygun olması gerekir, değil mı? Kurallarla iş-
lemlerin ona uygun değıldır diye bozulmasını, sav-
sakJanıp değıştirilmesini istemıyorsanız, onlarada böy-
le bir temel nitelık kazandırmanız gerekir. Yani, on-
lar d a anayasa gıbı, başka bir şeye uymak zorunda
kalmamalı, tersine, her şey onlara uygun olmak zo-
runda olmalıdır.
Kıbrıs sonjnunun özellikleri dolayısıyla, ilk bakış-
ta AB'nin tennel hukukuna ters görünebilecek istis-
nalar üzerinde anlaşmışsanız ve AB de bunlann de-
ğışmeden yürüriükte kalmasına razıysa, durum şim-
diden sağlarna bağlanmalıdır. örneğin, yerleşim, si-
yasal haklar ve mal müik alanlarında.
Bunun yolu ise tam üyelığın kesınleşmesı sırasın-
da daüia önce üye olmuş devletlerın parlamentola-
rından geçırerek onaylayacakları bir protokolün ya-
pılmasıdır. Danımarka, Isveç'le Fınlandiya ve Avus-
turya için yapıldığı gıbi.
~ > imdı, AB çevrelen, "Kıbns Cumhuriyeti" denen
• devletın tam üyelik müzakereleri daha önce ta-
ilandığına göre KKTC ıle varılacak çözümdeki
istısnalar bakımından böyle bir protokol yapıiama-
yacağını ılerı sürmekteler.
Verfıeugen'in önerdıği çare, AB'nin en yüksek sı-
yasal yönetım organı olan Konsey'den oybirfığiyte bir
"uyarfama senedi" kararı çıkarak bu konuda ısrarlı
olan Türk tarafını tatmin etmektir. Oysa, böyle bir se-
net de geçerli olmak ıçin, bütün üye devletlerın par-
lamentolannca onaylanmak zorunda.
Üstelik, protokolden farkı şurada: Protokol, yenı
üye olan devietle AB arasında karşılıklı bir anlaş-
mayla yapılıp kesinlik taşıdığı halde. senet vaadı,
AB'nin kendı içinde yapılacak bir ışleme ılişkin. AB'nin
şimdiye kadarkı davranışlarına kuşkuyla bakan bir
Türkıye boyle bir vaade kuşkuyla bakmakta haklı. Ay-
rıca, Lüksemburg'dakıAB AdaletDivanı "birincilhu-
kuk" yaratmak ıçın Konsey kararıyla yetınmek gibi
kestirme yollara başvurulmasını pek tutmuyor. 0
yol, ancak AB Komısyonu'nun ve Adalet Divanı'nın
üye sayılarını arttırmak gibi tam anlamıyla iç örgüt-
lenmeye ilışkin olmak üzere Roma Andlaşması'yla
açıkça öngörülmüş ıkı durumda mümkün.
Kısacası, Kıbrıs ıçın yeni bir protokol ıstemekten
başka çare yok.
OSMANÎYE 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
(AİLE MAHKEIVIESİ SIFATIÎLE)
Esas No. 2004 53
Davacı Ahmet Şahin tarafından davalı Sonav Şahın
aleyhıne açılan boşanma davasının yapılan duruşmasın-
da venlen ara karan gereğınce; Davalı Sonay Şahın adı-
na dava dılekçesı tebliğe göndenlmış ancak adreste bu-
lunamadığından dava dilekçesı ve duruşma günü teblığ
yapılamanuştır. Emnıyetçe yapılan adres araştumasında
adresı tespit edilemedığınden ilanen tebligat yapılması-
na karar verılmıştır. Davalı Sonay Şahin, aleyhımze
Ahmet Şahın tarafından açılan Mahkememızdekı bo-
şanma davasının 21.04.2004 günü saat 09.00'da yapıla-
cak olan duruşmasında bızzat hazır bulunmanız veya
kendınızı bir vekıl ıle temsıl ettırmemz aksı halde yargı-
lamanın HL'MK.'nun 213-3
7
7. maddesı gereğınce yok-
luğunuzda yapılıp karar venleceği hususu dava dilekçe-
si yenne kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın. 136^6
Yazmak, Uyarmak Görevi...
Pnof. Dr. Abidin KDMBASAR
E
vTİmin, kozmık boyut-
lardaki zaman akışı-
nın, bana ömür olarak
sunduğu bölümde. ta-
ruğı olup gözlemledı-
ğitn. etkilenerek üzerinde düşün-
düğüm, tedırgin olarak çözüm
aradığun oiaylan yazmak zorun-
luluğu duymaktayım.
Doğayı, insanlığı, çevTemi öz-
gür akılla ınceleme düzeyıne eriş-
tiğim yıllarda, iletişim olanakJa-
nnın sağladığı kolayhklann eriş-
tiği boyut, yaşayıp gözlemledik-
lerimizle birlikte, tüm Doğadaki
oiaylan da insanlığın ilgi ve bil-
gi edinme alanına sundu.
Yaşantun içinde toplumda enş-
tiğim konuma, "Atatürk Cum-
huriyeti''nin devlet okullannda
aldığımeğitimle ulaştım. Bunun-
la övünç duyuyorum. Toplumu-
muzun bana verdiklerinın ve onur-
landığım tüm kazanımlanmın kar-
şılığını, ancak, insanlığa ve ülke-
me deneyim ve düşüncelerimi
yansıtabilirsem ödeyebıleceğim
kanısındayım.
Cumhuriyet okullannın. "Ay-
dmlanma ÇağT gereklenne uy-
gun eğitim verdiği dönemde ye-
tişmiş olmam bana özgür diişü-
Debilme. Doğa ve olaylan geniş
bir baJüş açısından irdefcjebilme
gücünü sağladı. Daha sonra "Ay-
dınlannıa Çağı"nın gereklerin-
den saptınlan öğretim sistemi-
mız yeüşen genç kuşaklan sağlık-
h düşünme ve yargıya varma ye-
teneklerinden yoksun bırakt. Yüz-
yıllar boyunca eğitim tarihınde
de gözlemlendiği gibi, yozlaşmış
eğitimin ürünleri olup olaylara
koşullanmış. yazgıcı ve ön yargı-
lı birkişililde bakanlar. Doğa'nın
gerçeklerine uyan düşünceler v e
çözümler üretemezler. Tabulann
olduğu yerde gerçekler saklı ka-
lırlar. Bunu en güzel olarak \i-
etzsche, "Geı-çekJer. yasaklarla
örtülüdür" anlamına gelen. "Ni-
timurinveritum'" tümcesıyle öz-
deyış halınde dıle getırmıştır. Do-
ğa ve Doğa"daki olaylan bu ba-
kış açısından incelemenın \ erdi-
ğı gücün yanında. olumsuz yön-
de olarak da, çoğu insanın gerçek-
leri görememesinin verdiği üzün-
tüyü duymaktayım. GalileoGali-
lei'nin uzay konusundaki düşün-
celen nedeniyle kendısini yargı-
layan kardinale gök>-üzünü göz-
lemlediği teleskobunu gösterip
"İsterseniz siz de görebiHrsiniz"
önerisını kardınalin reddetmesı
gıbi. çağımızda da gerçekien söy-
leyenlerin önerilennın üzerinde
düşünülmeden dışlanmasını en
büyük çelişki ve tutarsızlık ola-
rak görmekteyim. Olaylan bu acı-
dan gözlemleyıp eleştınnce, Do-
ğa dakı değerlenn tümünün top-
larru ve yararlanılan değerlenn
yeniden oluşumlan içın gerekh sü-
reler bilüıdıgı halde, her şeyı son-
suz bir sa\-urganlıkla tüketmeyi
sürdüren kapitalıst düzenın çıi-
maz bir yol olduğunu göreme-
mek ıçin, ancak özel bir eğitim-
le koşullandınlmış beyinlere sa-
hip olmak gerektiğine inanıyo-
rum. Ülkemızde elli yılı aşkın sü-
redır uygulanan yozlaşmış eği-
timle yetışen kuşaklann tutum.
da\ranış ve uygulamalan da bu
inancımın en somut kanıtı olarak
gözler önünde dunnaktadır.
Tüm değerlerin kaynağının yal-
nız Doğa ve Emek olduğu bilın-
diği halde, ikisini de bilim ve usa
aykın olarak. sadece kısa dönem-
deki çıkarlann peşinde koşarak sö-
mürmenin bedelinin birilerince
bir gün mutlaka ödeneceğini göz
ardı etmek duyarsızlığmı ancak
Doğa, insan ve v-urt sevgısinden
yoksun düzenbaz politikacılar
gösterebılir. Sözde demokrasıye
geçtığımiz 1946 yılından beri ül-
kemızde uygulanan us ve bilım dı-
şı vönetimlerin sommlulannın,
bizı uğrartıklan zararlann bede-
lini de bugün, ülkemizin siyasal
ve ekonomik özgürlüğünden ve-
rerek ödemekteyiz.
Uygun olmayan koşullarla ahn-
dıklan ıçin ağır ekonomik yük
olmalan yanında, planlı, üretken
yatınmlar için değil de yandaşla-
n zengin etmek için kullanılan
dışa borçlanmalar, partızanca tu-
tumla niteliksiz çıkar ortaklan-
nın yönetımıne v enlen devlet ku-
rumlannın çöküşlen. yağmala-
nan bankalann açıklan, gerçek-
ien söyleyenlen susturmanın, sın-
dirmenin oluşturduğu olumsuz
birikimlerin bedelleri bugün. dış
güçlerce "Kıbns Sorunu'". "Ege
Sorunu". "Ermeni Soykmmı So-
runu" olarak dayatılmakta ve ül-
ke bütünJüğünün ortadan kaldı-
nhnası olarak ödetılmeye çalışıl-
maktadır.
Ola\1an gerçek boyutlanyia gö-
reme\?n ve sadecekendferiniyön-
lendiren çıkarcı iç ve dış güçİerin
uygulayıcı kuklalan olanlar. 01-
kenin tüm dirennıe odaklannı
kendi özel ve karanlığa yönelik
amaçlan için bir bir yok ederek,
ülkede çaresizük havası yaratma-
ya çalışmakta. gefişen olaylan ve
varîlan kötü sonucu kendilerinin
sorumlu olnıadıkları bir > azgı gi-
bi kabul ettirmeve çahşmaktalar.
Geçmiş dönemlenn yönetici-
leri ise hıçbir pişmanlılc v e utan-
ma duygusu belirtisi göstermeden,
her gün görsel ve yazılı medya-
da, geçmişte sorumlu olduklan
her görevi en ıyi şekilde yaptdc-
lannı yinelevip durmaktalar. Bu
durumda, ülkeye verdikleri zarar
ve yıkımı bıle algılayamayan, tu-
tarsızlıkta hâlâ dırenen sözde po-
lıtıkacüann tümünün. çağdaş ya-
salarla yapılacak özgür seçimler-
le siyaset arenasından uzaklaştı-
nlmalan, toplumumuzun aydın-
lığa kavuşabılmesı içın. kaçınıl-
maz ön koşul olarak belirmekte-
dir.
Sonuç
Sorunlann çözümü, tüm yurt-
sev er aydınlann, sivil toplum ör-
gütlen ve emekçi kuruluşlann,
yasal yollarla birliktelık sağlama-
lan, bu bırlıkteliği yıne yasal yol-
larla siyasal kurumlara yansıtarak
yönetime gehneleriyle sağlanabi-
lır. Bütün bu gerçekleri görüp ça-
ğımızın sömürülen emekçilenne
ve gelecek kuşaklara karşı olan so-
rumluluğumuzu göz ardı ederek
hiçbır şey yapmadan yaşamak,
aydın sorumluluğuyla bagdaşa-
maz. Birlikieliği sağlamak için,
gücümüz yettiğince uyarmak, ger-
çekleri dıle getirmek görevimiz-
dir; duyarsız kalamayız, susama-
yız, yazmaktan kaçınamayız.
Bakan Molyviatis.,
Ahmet YORULMAZ
K
omşumuz Yunanıstan'ın yeni dışişleri
bakanı, anne tarafindan halis bir Ayva-
hklı. 1974'te Kıbns'ta, adavi Yunanis-
tan'a katma amacıyla EOK.\ terör örgütünün
vahşiyane cinayetler işlemede dur durak bilme-
mesinin yanı sıra Samson adlı bir fanatiğın,
kurulu düzeni Yunanıstan lehıne döndürmeyı
amaçlayan hükümet darbesı, garantör dev let
Türkıye'yi kanşma zorunda bırakmış ve Kıb-
ns Banş Harekâtı meydana gelmişti. Öteld ga-
rantör devletlerden Ingiltere kendi çıkarlanna
uygun bulmadığından. Yunanistan'da iktidar-
daki Albaylar Cuntası ise kendi iç kavgalan yü-
zünden bu kanşmaya katılmadılar. Tûrkıye'ye
de güç kullanarak karşı çıkamadılar ama, NÂ-
TO'nun askeri kanadından çekıldıkJerinı ilan
ettiler.
Bir süre sonra Yunanistan'da ışbaşındaki
Konstantinos Karamanlis, ardından başbakan-
lığa gelen Andreas Papandreu AJbaylar Cun-
tası"mn NATO'dan çekilme karanndan vazgeç-
mesine vazgeçtiler ama, Türkiye'nin diretme-
si nedeniyle de dönüş bir türlü gerçekleşemi-
yordu. Bunlan yaşamamış şöyle böyle iki ku-
şak gencimiz ve geçmişi anımsamalanna yar-
dım eder düşüncesiyle *v«r kurtulcular" için
yazıyoruz!
Gel zaman git zaman. bızım 1980 Kenan Pa-
şa rejimı, NATO Başkomutanı Amenkah Ge-
neralRogersin
H
Benplanınıhazır1adını. \\ına-
nistan'la olan tüm anlaşmazhkJannızı çözüm-
lejeceğiz, asker sözü veriyonım size, yeter ki siz
evet devin!" yollu sözlenni ciddiye aldı. Oysa
ABD'nin yüksek çıkar çarkında General Ro-
gers'in esamisinin okunamayacağını. Yunanis-
tan taraöndan verilen sözlerin yann tutulma-
yabileceğini düşünemediler ve NATO'ya dö-
nüşüne "Evet"i çektiler!
Komşu ülkedeki seçimlerle kurulan Kostas
Karamanlis hükümetinin Dışişleri Bakanı Pet-
ros Molyviatis ın annesı-davnsı. OsmanJı uynı-
ğu eskı Av'valıklılar. Annesi Agapi Moh">iati,
•
4
OnGününKnjniği*
<
adlı ldtabıylada Abdi Ipek-
çı Ödülü'nü (1983 bırincilık) alrruş bir şaır ve
yazar. O kitabını. babasına, ağabe>i Üias V'ene-
zis"e ve 1922 Anadolu bozgununda Ayvalık'ta
kendisini korumasına alarak salimen Mıdil-
h'ye göndermiş bir Türk subayına armağan et-
tı. Dayısı Ilias \'enezis, Atina Akademisfne
seçilniiş çok ünlü bir yazar. Yapıtlannın bir bö-
lümü on Baü diline çevTİlmiş.
Biz, Petros Molyvıatis'le annesi Ba>an Aga-
pi'yi Ayvalık'ta, o tarihte yönettiğimiz kitabe-
vinde tanırruş ve yanm saat kadar sohbet ede-
bilmiştik. Anladığımız kadanyla P. Molyviatis
Ankara'da müsteşardı "Dayınız. Türkiye'ye
girmesi yasakhlar listesinde oluşu nedenivie ge-
lemediğini sö>1ü>ormuş. Cazetecflik vammızla
araşördık.fisie>igösterdiler, adı listede yoktu.
Nh-e böyleSÖVIÜVOT" dedığımızde, yanıtı şu ol-
muştu: "Bakma>ınonundediğine.edebr\"atcıo.'"
Elleri pantolon cebınde, yerinde duramayan, kı-
pır lapır bir genç adamdı. Dostluk içeren, sı-
cak ve yapıcı bulmuştuk söylediklerinı. Ama
ne ki bir daha da karşılaşmadık onunla. Sonra
gerek başbakanJıklan, gerekse cumhurbaşkan-
lıklan dönemınde sonuna değin Karamanlıs'ın
vanından ayırmadığı genel sekreteriydi. An-
nesiyle mektuplaşmamız uzun sürdü, ölümü-
ne yakın yıllara kadar.
Bu küçük a>nntılar, ka\ gasız-hırssız bir Türk-
Yunan dostluğunun Sayın Petros Molyviatis le
gerçekleşebıleceği umudunu v enyor bıze. Çün-
kü, anneden dayıdan yana edebiyatçı bir çev-
reden geliyor.
Vaktıyle Saynn Theodoros Pangalos da bize
umut vermişti, tersı çıktı. Şu farkJa ki Panga-
los savaşçı ve ihtilalcı bir aıledendi. Bugünkü
ise apajn biryapıda. Biz, banş dileyelim ve bek-
leyelim diyoruz.
CUMHURİYETTEN
OKURLARA
İBRAHtM YILDIZ
Yeni Bip Dönem
Başbakan Basın Müşaviri Ahmet Tezcan'ın,
Cumhuriyet Gazetesi'nin yayınlarına yönelik,
imtiyaz sahibi ve başyazanmız llhan Selçuk a
gönderdiği mektup geçen haftanın en önemli olay-
larından birıydi.
Üstelik kişiye özel bir mektubun yine aynı ki-
şi tarafından kamuoyuna açıklanmasını anla-
mak da mümkün değil.
Bu noktada sorgulanması gereken, resmi bir
sıfat taşıyan, devlet memuru ve basından sorum-
lu bir kişinin bu tür bir mektup yazmaya yetki-
sinin olup olmadığıdır. Açıkçası, Başbakan adı-
na bir memur "Cumhuriyet'e haddini biidirmek"
görevini üstlenmiş ve Başbakan da bu durum-
dan kendine ders çıkarmayı "suskunlukla " ge-
çiştırmiştir.
"Cumhuriyet'e gözdağı" manşetiyle verdiği-
miz "tehdit" içeren mektupla ilgili çok sayıda des-
tek telefonu, faks ve e-mail aldık.
Medyanın bir bölümü konuya ilgi gösterip
eleştiri yazılarını yüreklice köşelerine taşıdılar.
• • •
Bizce en önemli saptamayı ve eleştiriyi Yeni
Şafak Gazetesi'nde Kürşat Bumin yaptı. Kısa
bir bölümünü aktarıyorum:
"Başbakan Basın Müşaviri resmi sıfatını ta-
şıyan bir memurun bu dünyada yapacak baş-
ka işi kalmamış gibi oturup bir gazeteye had-
dini bildirmesi de nereden çıktı?!
Ahmet Tezcan, eğer eskiden olduğu gibi in-
ternet üzerinden yayın yapan, 'Dördüncü Kuv-
vet' adlı sitenin yöneticisi olarak bu işe soyun-
muş olsaydı, tabii ki kimsenin çıkıp da kendisi-
ne 'Üzerıne vazife mi?' diye sorması söz konu-
su bile olamazdı. Ama Tezcan 'ın durumu artık
böyle değil ki... O, kendisine yapılan bir teklifi
kabul ederek, gitmiş ve ilk 'üç kuvvet'fen biri-
sinin içine dahil olmuş artık! Dolayısıyla, Ana-
yasa'ya göre ilk 'üç kuvvet'fen birisi olan 'Yü-
rütme'n/n ikinci adamı olan Başbakan 'ın yakı-
nında (Tezcan, mektubunda buyakınlığı 'Basın
Müşaviri olarak kendisıyle çok yakın bir ilişki
içindeyim, olanı biteni en yakın zaviyeden gö-
rüyor ve değerlendiriyorum' şeklinde açıklıyor)
olan bir kişinin s/fatında 'Basın' sözcüğü geçi-
yordiye sanki 'Dördüncü KuvvetVn efe kemiğe
bürünmüş haliymişçesine ülkenin bir gazetesi-
ne gazetecilik dersi vermeye çalışması, ger-
çekten çokyersiz, çokyanlış, hatta çokda teh-
like/i bir gelişme değil midir?"
Bumin'in yazısını, mektubu yazan, "Cumhu-
riyet 7 hizaya getirmeyi" kendine görev edinmiş
olan Ahmet Tezcan'ın ve de Başbakan Tayyip
Erdoğan ın iki kez okumalannı tavsiye ederiz.
Şurası da iyi bilinmeli ki Cumhuriyet 80 yıllık
tarihinde öylesine zor günler ve baskılardan geç-
ti ki bu tür "gözdağı", "tehdit" ve "şantaj" gibi
çabalar "keskin sirke..." gibidir.
• • •
Gazete boyutuna taşıdığımız Cumhuriyet Der-
gi, her geçen gün daha dolu ve dikkat çekici bir
içerik kazandı.
Artan satış rakamlan da bunun göstergesi ol-
du.
Hakan Çelik arkadaşımız Labirent köşesiyle
aramıza katıldı. önümüzdeki haftalarda pazar
ekimizi daha dolu ve beğenilen bir içerikte çıkar-
mak için çalışmalarımız sürüyor.
• • •
Yerel seçim tablosu farklı yorumları da birlik-
te getirecek...
Genel seçimlerin ardından çıkan bu göstergeler
muhalefet partileri açısından yeni bir dönemin
başlangıcı olacak.
Iyi haftalar...
RENAULT OTOMOBİLLER YARATIR
Zeka kendini bazen de
cazip koşullarla belli eder!
RENAULT ICangoo
Renault'nun, her ihtiyaca cevap
verebilecek kadar zeki ve ekonomik
yakıt tüketimiyle* ünlü iki ticari aracı
Kangoo Multix ve Express'e şimdi
cazip koşullarla sahip olabilirsiniz.
19.573.000.000.-TLden*
başlayan fiyatlarla
Şimdi tüm Renault'lar cazip koşullarla!
www.renault.coni.tr
KIZILDERE KATLİAMI
UNUTULMADI
MAHİR ÇAYAN ve Arkadaşlarının
Kızıldere'de Katlinin
32. Yıldönümünde
mezarları başındayız.
Tarih : 30 Mart 2004 - Salı
Yer : Karşıyaka Mezarlığı
2 No'lu Kapı.
Saat : 12.00
68LİLER DAYANI$MA DERNECİ
».f
r
< «
'Udizd lUİDr 100 km.de 4.9 It yakıt tûkctnri
CS nomfenna gört fchirdıjı yakıt tfifcctimi yo*. yük « sûrûş SzeMiklerinc güre fariüılık gdstcrclnlir.
" Attt İKİrtikn ftyat Kangoo txpna Confort 1.90'nin kamyanyılı anahtar tcslım satı; fiysbdtr.
Ikaaatt alDmatııllrnnın taksıtlı vc kampanyalı satt^arı MAIS A^. tarafından diucnlenmektc vtr MAİS A-Ş. Yetkjii Satıabn
Mak ile •ygulanınaktadır. Kampanya koşujlan modde görr ık^mcktnlır. Kanfnnya »nırlı sayıda otomobilı kapsamüktaöır.
Kangoo Muttix Authentique 1.5 dCi
Kangoo Express Gramt Confort 1.5 dCi
Üretici fınnanın, önceden bclirtmeden modcl, renk,
tcknik özdlik. ckipman ve aksesuar dcğişikliği
hakk; saklıdır.
J
BAKIRKÖY 3. AİLE MAHKEIVIESİ
HÂKİMLİĞt'NDEıN
Esas No-2003 146
Davacı: Vurgüi Erkan
Davalf Recep Erkan
Paşa köyunde mukım, (Mahmut oğlu). Taşkoprü-Kasta-
monu
Da\a. Boşanma
Da\acı Nureül Erkan tarafından davalı Recep Erkan
ale>hıne açılan boşanma da\asının yapılan açık duruşması
uyannca.
Da\ah Recep Erkan'ın belirtılen adreslenne da\a dılek-
çesınin teblig edılemediği adres araştırmasında da adı geçe-
nın adresının bulunamadığı 7201 sa\ılı kanunun 28-29
maddelen hukmüne bınaen dava dılekçesının ılanen teblı-
ğıne karar verılmıştır
Davalının 12.07
2004 günü saat 10 05'te mahkememiz-
de hazır olması. bellı edılen gün ve saatte gelmesı veya
kendisini bir vekıl ile temsıl ettırmesı. gelmedığı veya ma-
zeret bıldırmediğı, delıl de ıbraz etmedığı takdırde
HUMK.nun 213-37? maddelerı uyannca vargılamanın
yokluğunda yapılacafiı ve hüküm kurulacagı. dava dılek-
çesının teblığı yenne geçerlı olmak üzere ılanen dujurulur.
lşbu ılan yayımlandığı tarıhten ıtıbaren 15 gün sonra
tebhğ yapılmış sa>ılacaktır.
Basın: 13751