Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 g MART 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
DİİŞ
Turgut Alten, 1980 öncesi
öldürülen 7TlP'lı gençten
Serdar Alten'in babasıydı.
Oğlunu kaybettikten sonra
Sakarya Caddesi'nde kuşçuluk
yapmıştı birsüre...
Turgut Alten, düşümüze konuk
oldu geçen gün. Hüznün uzattığı
yüzüyle bakıyordu yine, elinde
mavi bır muhabbet kuşu vardı.
"Gördünüz mü?" dedı,
"oğlumun katili serbest kalmış.
10yılyatmış da çıkmış. Herbir
cana 1 yıl 5 ay düşmüş de
çıkmış."
2023 rahatsızlığı
TÜBİTAK, 21. yüzyıla girdiğimiz
yıl Türkiye'nin geleceğe dönük
"ulusal bilim ve teknoloji
siyasası"n\ belirlemek üzere
geniş kapsamlı bir hazırlık
başlatmıştı. 50'yi aşkın kurum
ve kuruluşun katılımıyla kurullar
oluşturulmuş, ön toplantılar
yapılmıştı. Bu hazırlığın adı da
konmuştu:
"Vızyon 2023: Bilim ve
Teknoloji Stratejileh Projesi."
Niye 2023? 2023,
Cumhuriyetin 100. kuruluş
yıldönümüydü de ondan.
Atamasına dayanak gösterilen
yasa maddesi hakkında
Anayasa Mahkemesi'nce
yürütmeyi durdurma kararı
verilmesine karşın halen
TÜBİTAK'ın "Başkanvekili" olan
Nükhet Yetiş toplantılar
düzenliyor. Ne için? "Sürekli
Kurumsal Gelişim Projesi"
için...
Ne oldu? "2023" başlığını
taşıyan tasan rafa mı kaldınldı?
ankara kıı ISIK KAıNSU
CHP Ankara anakent belediye baş-
kan adayı Yılmaz Ateş, "Bizbirkad-
royuz" derken doğruyu söylüyor.
CHP'nin Ankara kadrosuna baka-
lım:
Altındağ'da çok zor koşullarda bü-
yümüş, kendini yetiştirmiş, belediye-
cilikte deneyim kazanmış bir isim var:
Murat Uzun. Seçime asılıyor, içinden
geldıği gibi halkla bütünleşiyor. Şan-
sı yüksek.
Çankaya'da Prof. Dr. Muzaffer Er-
yılmaz, uygar yüzüyle merkezsağdan
sola uzanan geniş yelpazede nere-
deyse tek seçenek. CHP, Ankara'nın
en önemli oy depolanndan biri olan
Çankaya'da ezici çoğunluk sağladığı
eski günlerine Eryılmaz ile dönecek,
öyle görünüyor.
CHP'nin bir önceki seçimde de be-
ledıyeyi kazandıgı Yenimahalle'de Ufuk
Ataç. bir parti disiplini örneği vererek
yeniden aday yapılmamasına karşı
kırgınlık göstermeyen şu andaki be-
lediye başkanı Tuncay Alemdaroğ-
lu'nun da destegıyle kaleyi koruma-
da kararlı. Şentepe, Yükseltepe, Ufuk-
Karayalçın niye çekilmeli?
tepe, Ovacık, Kuşca-
ğız ve Çaldıran mahal-
lesi ile yoksulluğu solu-
yan Keçiören'de Tahir
Dinçer, toplumcu ta-
sarımları ile hemşerile-
rine ulaşıyor. Sağ oy-
lardaki yüksek bölün-
me, özellikle MHP'nin
direnişi, Dinçer'in ara-
dan sıyrılmasına ola-
naktanıyor...
.. Eskı belediye başkanı Selahattin
Öcal, Mamak'ı çöplük olmaktan kur-
taracağını dillendirerek seçime yürü-
yor. öcal, hırslı, AKP adayının yıpran-
mışhğını da arkasına alarak Mamak'ı
sürüklüyor.
Etimesgut'taki kaymakamlık döne-
mınde halk tarafından "baba" diye
anılan Mesut Sankaya, bu ılçenin
hep sağa yenik düşen kötü talihini
yenmek üzere. Gölbaşı'nın eskı bele-
diye başkanı Erdal Eren, tanınmış ki-
şiliği ile CHP'ye hatırı sayılır bir oy ge-
tiriyor. Solun son yıllarda.en düşük oy
aldığı Sincan'da Feyzi Ünal, hiç ka-
ramsarlığa
düşmeden
canını dişine
takmış çalışı-
yor.
CHP, işte
bu kadroyla
doğrudan
AKP'ye karşı
savaşım veri-
yor. llçelerde
yüksek tem-
poda çalışan CHP adaylan, kendile-
rine, ama öncelikle CHP'nin oy değir-
menine su taşıyorlar.
Oysa Murat Karayalçın'ın Anka-
ra'da yalnızca iki ilçede adayı var. Bi-
ri Altındağ'da, diğeri de Sincan'da.
Her ikisinin kampanyası da çok silik.
Şimdi oturup düşünmek gerek: Id-
dialı, kazanma şansı yüksek her bir il-
çe adayının taşıdığı suyla dereleri ır-
mağa dönüştürüp yaratılan debiyi
CHP'nin Ankara Anakent Belediye
Başkanlığı'nı kazanması için mi kullan-
mak doğru, yoksa o ırmağın önüne set
koyup başka bir yöne yöneltmek mi?
llçelerde sol seçmenin CHP'de birle-
şeceği kesin. Bu oylarniye Ankara'nın
yüreği, Anakent Belediye Başkanlığı
için bölünsün ki? llçelerde CHP için oy
veren seçmen niye anakentte bir baş-
ka aday için zoriansın ki? Bunun man-
tığı var mı? örneğin; CHP, en güçlü ol-
dugu Çankaya'da geçmiş seçimlerde
200 bin dolayında -ki 28 Mart'ta bu oy
toplamının, güven veren adayın da et-
kisiyle artması beklenıyor- oy almış-
tır. 200 bin oy, 2 mılyon 250 bin dola-
yındaki toplam seçmenin yaklaşık yüz-
de 9'u demektır. Demek ki, Ankara
Anakent Belediyesi Başkanlığı için
yalnızca Çankaya oylarıyla CHP yan-
şa yüzde 9 ile başlamaktadır.
Ozetle, eğer 28 Mart seçimlerinde
CHP Ankara'da birkaç ilçeyi kazanır-
ken, anakenti yitirirse, bu sonucun en
büyük sorumlusu olarak Murat Kara-
yalçın gösterilecektir.
Siyasette saygınltğını sürdürmek is-
tiyorsa eğer, Sayın Karayalçın'ın aday-
lıktan çekilmesi, hem Ankaralılar hem
de kendi siyasi geleceği açısından bir
zorunluluktur.
Biz, Türkiye'nin 2001-2005 yıllarını
kapsayan 8. Beş Yıllık Kalkınma Pla-
nı olduğunu bilirdik. Yanlış biliyormu-
şuz. Devlet PlanlamaTeşkilatı'nın ve-
rilerine göre, ülkemizin bir de üç yıllık
"ön ulusal kalkınma planı" oluvermiş.
Bu üç yıllık minik planımız, Yüksek
Planlama Kurulu'nun 22 Aralık 2003
günlü karan ile kabul edilmiş. Beş yıl-
lık kalkınma planları "genelde"
TBMM'de kabul edilir ama "özelde"
Planlamyoruz
üç yıllık minik planımız TBMM'ye su-
nulmadan kabul edilivermiş!
Minik planımız konusunda, kendisi gi-
bi kimi "minik" bilgiler edindik: Minik
planımız, Avrupa Biriiği'nin istekleri
çerçevesinde hazırlanmış. Şu rastlan-
tıya bakın ki, minik planımızın geçerii
olduğu 2004-2006 yılları için Dünya
Bankası da Türkiye'ye "ülke yardım
stratejisi" adı altında 4.5 milyar dolar-
lık kredi vermeyi karariaştırmış...
Bır "minik" aynntı daha: AB istiyor di-
ye 26 ayn bölgede "bölge kalkınma
ajansı" kurmak için harıl hanl çalışılı-
yor, hatta yasa taslağı hazırlanıyor. Or-
tada daha çıkanlmış bir yasa filan bu-
lunmazken daha şimdiden 10 ayn "böV-
ge kalkınma ajansı merkezi"nde "böl-
ge kalkınma koordinasyon kurullan"
oluşturulmuş durumda! Doğu Kara-
deniz Bölgesel Gelişme Planı (DO-
KAP) ise Japonya Uluslararası Işbirli-
ği Ajansı tarafından "Nippon Koei"
şirketine yaptınlmış durumda!
Ulusal kalkınmayı unutun artık. Hem
bölgesel kalkınmaya geçiyoruz hem de
yabancılann eliyle planlanıyoruz...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicsk o turk.net
YILMAZ ŞtPAL
Sosyal Güvenlik
Reformu'mın 5. Yılı: Bağ-
Kur Ayhkları
Sosyal Güvenlik Reformu Yasası adı verilen 4447 sayılı ya-
sa ile, SSK ve Bağ-Kur"un malullük. yaşhlık, dul ve yetim ay-
lıklanna uygulanan "gösterge ve katsayı sistemTne son veril-
mîş, yerine TÜFE'ye bağımlı yeni bir uygulama getirilmiştir.
1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'nın, "Yaşhlık ayhğnun hesaplan-
ması" başlıkJı 36. maddesi de değiştirilmiştir. Bu değışiklikle,
1 Ocak 2000'den geçerli olarak 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası"na
göre, "Bağlanan yaşülık. malullük ve ölüm ayhklan, her ay bir
önceki aya göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafindan açıklanan
en son temel yıllı kentsel yeıier rüketici fîyatlan endeksindeki
değişun oranlan kadar" arttınlması kuralı getirilmiştir.
Tüketıcı Fıyat Endeksı (TÜFE) böylece. 1 Ocak 2000 günü
sosyal güvenlik sistemimize ilk adımını atmıştır.
15 Ocak 2003 gün ve 2003 5145 sayılı Bakanlar Kurulu ka-
ran ile yeni bir uygulama öngörülmüş ve "Yapüan arüş mik-
tarlanm Ocak 2003 avhk ödeme tarihlerinden geçerti olmak
üzere 1fla12. basamaklarda 100 mihon liraya, 13 ila 24. basa-
maklarda 75 mihon liraya tamamlayacak miktarlarda a>lıkla-
ra net olarak eklenmek surethie sos\«l destek ödemesi" yapıl-
ması kararlaştınlmıştır.
TÜFE artışlanndan kesilmek üzere yürürlüğe giren bu uy-
gulamadan yararlanan alt smır ve ona yakın basamaklardan ay-
Uk alan sigortalılar, 2004 \ılına, borçlu girmiştir. Bunun üze-
rine, 5073 sayılı yasa ile Bağ-Kur"dan aylık alanlara da "Yapı-
lan sos>al destek ödemesi tutaıian, gelir ve a>hklara eklenerek
bulunacak geBr \e ayhklar (...) 2004 yıh Ocak a\ı ödeme döne-
minden itibaren %İ0 oranında, 2004 yılı Temmuz ayı ödeme
döneminden itibaren de bir önceki a\a göre %10 artünlarak"
ödenmesi kararlaştınlmıştır.
Böylece, TÜFE uygulaması Sosyal Güvenlik Reformu'nun
5. vılında askıya alınmış görünmektedir.
31 Arahk 1999"da 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'nda 12. basa-
mak için belırlenen gösterge 8.255 (sekiz bin iki yüz elli beş),
uygulanan katsayı ise 12.000 (on iki bin) idi. Bu verilere göre,
12. basamak yaşlıhk aylığı %70 oran üzennden ve 5 milyon
850 bin lira sosyal yardım zammı ile birlikte, 75 milyon 192
bin lira idi. Bağ-Kur Yasası'nda "alt smır aynğT uygulaması-
na son verildiği için, örneğimizi 12. basamak üzennden yaptık.
31 Aralık 1999 ıle 31 Aralık 2004 arasındaki 5 yıllık dönem
için, Bağ-Kur 12. basamaktan ve %70 üzerinden hesaplanan
aylığı:
H A R B l SEMİH POROY semihporoy'f yahoo.com
KEDl LEVO APTİLİKA aptulKa hotmail.com
Sosyal Güvenlik Reformunun 5. Yıhnda Bağ-Kur
Yaşlıhk Avhğı (Bin TL.) 12. Basamak
(31 Arahk 1999-31 Arahk 2004 Dönemi) (Bin TL.)
5'nlhk
Baj-Kur Avlığı
31 Arahk 1999
31 Arahk 2000
31.Arahk 2001
31 Arahk 2002
31 Arahk 2003
1 Ocak 2 ( 4
remmuz2004
31 Arahk 2004
5 Vıllık Amş
Avlıö
69 342
99 636
16c "09
219 S6~
M9 86"
351 S54
38' C40
387
("40
31" 698
S \ardim
Zammı
5 85u
5 850
5 850
5 85U
5 85u
5 85U
5 850
5 850
ıj
Toplam
A\hk
"5 192
105 486
1 "2 559
225 "17
332 052
35""04
392 890
392 S90
î92 s9û
Artıs
TL
0
30 294
6" 0"3
53 159
106 334
25 653
35.185
0
31"698
Yıllık »o
O
o0 00
0
40.29
"n63 58
%30 81
0
o45 48
%97
1
o
'c9 84
O
o0 00
M22 52
31 Aralık 1999'da 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'nda 24. basa-
mak için belırlenen gösterge 21.560 (yirmi bir bin beş yüz alt-
mış), uygulanan katsayı ise 12.000 (on iki bin) idi. Bu verilere
göre 24. basamak toplam en yüksek (taban) yaşlıhk aylığı ° o90
oıan üzennden, 237 milyon 348 bin lira ıdı.
31 Arahk 1999 ile 31 Arahk 2004 arasındaki 5 yıllık dönem
için Bağ-Kur 24. basamaktan %90 üzerinden hesaplanan aylı-
Sosval Güvenlik Reformunun 5. Yıhnda Bağ-Kur
Vaşhlık Avnğı (Bin TL.) 24. Basamak
(31 Arahk İ999 - 31 Arahk 2004 Dönemi)
5 Vıllık
Ba-Kuı \Uı|ı
3 Arahk 1999
|3" Aralıl2TOI'
3 Arahk 2'K)I
3 Aralıl2M2
3 Arahk 2 « 3
teak 2 (4
"emmu"2û(4
31 Aralık ^ıO4
5V
l!llk rJtlŞ
0
o
L
"> Va^lılık
Avlığı
232 S4S
«34 5"4
559 802
7
38 307
887 500
Vb 250
1 f3S7
5
1 >T\ h75
851 027
S \ ardımı
Zammı
4 500
4 500
4 500
4 500
4 500
4 500
4 500
4 Sflfi
0
Toplam
A\hk
23"34S
339 074
5M3H2
"42.80"
S92 00u
9Sı"50
1 Ü"8 ^ 5
1 0"S r ş
85102"
Anıs
TL
0
111
7
26
225 228
P8 5O6
149 193
88 "50
9" 625
0
851 02"
Yıllık \
O
o0 00
M 9 14
"o66 42
VM63
%20 09
o
c9 95
»O
9 95
"nOOO
V74 33
AMtter sonufLAitmt
HAYAT EPİK TtYATROSU MLSTAFABILGJN
SECİM YATIRIMI J
OLARAK ÇUVAL CVVALL
PAPATES-SOĞAN
DA5ITTLIYORMUŞ I.
KAFAMÇAKİ CUVAL YÜZÜNt>EN
SÎZÎ GOREMÎYORUM AtAA
7 SÎZ BENt SEÇİMLEROE &ORECEKSINÎZ
" TAAAAMMI?..
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Mart icinc.mxuntaz-arikan.com
B/R TASLA IKl KUŞ !
Ş
77. AGT7K Y£TEGSİZ OLAN ÇÖf ytfKMA reSİ-
SİMffiJ SO MEr&E VÛHZSEKl-İĞtMÖeKr
UZMAfJL^ecA HAZI/Si-AA/AM PLy4M
BİÇIMDE, yİME yrK/Mt PÜŞUNÜLE'M TBK A&47~-
L/ yAP/MW ÜZE&/AJE D£r/eİLM/f
CE, BACArC-A SıRLıKTE 8İMA t>/4 rEtSLE
ZMANLAÇ, MC/İH/N BİNAYA
DİP KJSMıfJOAfJ SÎR 8CU-ÛM
MUÇLASDf. l'ŞİKt SOMUMDA, KOL./4YCA İPLE
Ç.EKtLEU TAtC£>ZLA/S/
MCAM/M OEHGESrMt
Y/ rt/SrP y/ACfCMASrfiJAfiJEOEMOLAAUÇTTJ..
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Bir Yıl Sonra Irak:
'Şok ve Dehşef
Peşrev faslında uzun uzun önce "Bağdat'tanya-
şam kesitleri" izledik. Kimi bahçeye çukur kazı-
yor, kimi erzaktopluyor, kimi de Bush'un "gerisa-
yımını" yok varsayarak hiçbir şey olmamışçasına
hayata devam ediyordu.
Savaşı durdurmak için yollara düşen "canlı kal-
kanlar" (Sahi onlara ne oldu, nerdeler?) ve Bağ-
dat pazarlarında yapılan son TV röportajlannı ha-
tırlıyorum. Birkaç gün içinde başlarına yağacak
bombalan -savunma refleksıyle olsa gerek- hiçe
sayan Iraklılar güle oynaya alışveriş ediyordu.
"Savaş öncesi gerilim" Türkiye'de daha elle
tutulur, gözle görülürdü sanki. Tezkere badiresin-
den yeni çıkmış ve "Şimdi ne olacak?" kaygısı-
na düşmüştük biz. Iraklıların öyle uzun uzun du-
rup düşünme lüksü yoktu. Akıntıya koyvermişler-
di kendilerini. Kontrol edemeyecekleri vegeri dö-
nüşü olmayan biryazgıyateslim olmuş; "Olacak-
sa olsun da bitsin şu iş!" moduna girmişlerdi.
Akıllı bombaya ezanla cevap
Banş yürüyüşleri, savaşı gereksiz bulan silah de-
netçileri, süpermedyatik BM toplantıları, Chirac-
Bush kavgası falan derken bir sabah -saat 4 su-
larında- "Bağdat'ı vuran bombalarla" bambaşka
bir dünyaya uyandık. Bu, ilk Körfez Savaşı'ndan
çok daha garip ve çok daha "sürreel" bır dünyay-
dı...
İlk Körfez Savaşı'nın somut ve aşıkâr bir nede-
ni vardı: Saddam Kuveyt'i işgal etmişti. Bu kez
savaş için öne sürülen sebepler son derece de
sudandı. Krtle imha silahları masalına kimse inan-
mamıştı. Saddam'ın El Kaide bağlantısını ispat eden
yoktu. Ortadoğu'ya "demokrasi getirmek proje-
si" ileri sürülen gerekçeler içinde en gülünç ola-
nıydı. Velhasıl nedenine birtürlü vakıf olamadığı-
mız bir savaşla karşı karşıya kalmıştık...
Karanlığa gömülen Bağdat'ın kubbelerve pal-
miyelerarasından zor seçilen siluetine düşen "akıl-
lı bombalar" resmi binaları, sarayları, bakanlıkla-
n birer çıra gibi tutuşturuyor: camilerden bomba-
lara "ezan sesiyle" karşılık verıliyordu. "lliştirilmiş
gazeteciler" çöl fırtınaları ve tanklann içinden bu
büyük "şok ve dehşet şovunu" yorumluyor; bize
baştan sona "film gibi" bir savaş anlatıyoriardı.
Saddam heykellerinin devrilmesiylegelen mut-
lu son, "kurtanlmış lrak"\n habercisi olacaktı. Ve
Amerikan askerlerini davul zurna, çiçeklerie kar-
şılayan Irak halkı da bundan böyle refah, istikrar
içinde yaşayacaktı. En yetkili ağızlardan ana ha-
ber bültenlerinde bunları dinledik.
Ancak hayat "Neo-con Thinktank"\&r ve Pen-
tagon koridorlarında tezgâhlanan bu akıllara se-
za senaryoya uymadı. Irak önce dünyanın gözle-
ri önünde yağmalandı, ardından mezhep ve etnik
gruplar arasında saflara ayrıldı.
Aznar ilk kurban
Bush'un banş, huzur, esenlik, güvenlik, de-
mokrasi getirmek iddiasıyla kalkıştığı "operas-;
yon" (!) on bin Iraklı sivilin ölümüne yol açtı; ül-
ke bir iç savaşın eşiğine sürüklendi ve Irak, ulus-
lararası terörün başkarargâhına dönüştü. Terö-
rü önlemek şöyle dursun, savaş aksine daha çok
teröryarattı.
Dünya liderlerinin "derin devlet yalanları" bu
arada tespih taneleri gibi ortalığa dökülüp saçıl-
dı. Her birinin ne büyük birer manipülasyon, de-
zenformasyon ve yalan makinesi olduğunu bire-
bir gördük.
Eh, bundan âlâ "şok ve dehşet" olabilir mi?
Ama hayat tabii sürprizleıie dolu. Anlı şanlı Azor
zirvesinin "üç silahşohanndan" Aznar hiç bek-
lenmedik biçimde sandıkta devrildi gitti. Adı "B-
liar"a (yalancıya) çıkan Blair tüm kredibilitesini yi-
tirdi. Sıra şimdi Kerry'nin önümüzdeki kasım se-
çimlerinde Bush'u alaşağı etmesinegeldi. Onu da
görürüz inşallah! Az kaldı. Geri sayım başladı..."
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
1 2 3
SOLDANSAĞA:
1/ Küçük tes-
ti. 2/ İki bü-
yüklük arasın-
daki bağıntı...
Salâh Bir-
sel'in bir şiir
kıtabı. 3/Giz-
liyer,köşebu- 6
cak... Cç ki-
şiyle oynanan
birkâğıtoyu-
nu. 4/ Afri-
ka'dayaşayan,
bacaklan beyaz çiz-
gili bir hayvan... Mi-
marhkta "sahm" an-
2
lamında kullanılan 3
sözcük. 5/Bakla, fa-
sulye, bezelye gibi 5
sebzelerde, içinde to- 6
humlann sıralanmış
bulunduğu kabuk. 6/ 8
iki küçük tekerleği 9
olan, açık kadrolu bir motosiklet... Bir nota. II Na-
zilerin politikasındaüstün ırka venlen ad... tri bir
hıyar cinsi. 8/ "Yakın arkadaş, dost" anlamında;
argo sözcük... Oylumlu. 9/lskambilde koz... Sa-
zan familyasından bir balık.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Tıpta, özellikle yüz kınşıklıklannı gidennekte
kullanılan yılan zehin... Ford otomobilinin bir
modeli. II Dövülmüş et, bulgur ve soğanla yapı-
lan ızgara köfte... Eskı bir Türk sanatı olan kâğıt
oymacılığına verilen ad. 3/ Toprak altında yaşa-"
yan ve sebze bahçelerine büyük zarar veren bir
böcek. 4/ Hububat tozu... Küçük çocuk ayakka- •
bısı. 5/ "Mavi çanakta cacık / Peynirli — getirdi-.
ler/ tstanbul'dayım sanki" (Nâzım Hikmet)... Yi-
yecek bulamayan, yoksul kimse. 6/ Kadınlann •
giydiği çarşaf... Karakter. 7/Bıkkınlık... Elazığ ilin-".
de bir baraj. 8/Terazi gözlerinden her biri... Ko-,
yun ya da kuzu kaburgası içine pirinç doldunıla--
rak yapılan bir yemek. 9/ "Akılsız, enayi'" anla-,
mında argo sözcük.