21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
222 MART 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFÂ KULTUR kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 ÇAĞRIŞIMLAR Gençliğimizin hasatayird AYŞE EMEL MESCİ 6.Selanik Belgesel Film Festivali <}ündönümü. gûneş ile dünyanın karşılıklı ilişkısinde gündüz ve ge- c e türünden belirlenen ortaklığın hem orta (gün-gece eşitliği), hem der tepe (en uzun gün, en uzun ge- c e ) noktalannı gösteren bir güzel sc»zcük. Gündönümü şenlikleri Aınadolu, daha genel anlamda da Mtezopotamya ve Akdeniz kültürü- niin en önemlı bıleşenlerinden bı- rinı oluşturur Göz alabildiğine uzanan sapsarı buğday tarlalarının başakları bıçilirken veya salkım salkım üzümlenyle bağlar bozulur- ken eksenıne ölüm-dınmi yerleşti- ren şenliklerle. ntüellerle kozmik döngü yansılanır. Tüm arkaık inançlann ortak nok- tası sayılabılecek ve sanat. özellik- le de tiyatro alanının köklerini be- lirlemiş bır anlayış içinde, sımge ıle sımgelenen. gösterenle gösteri- len özdeşleşırken, çızdiklen çem- berde dans edenler ritüelde yansı- lanan kozmik döngünün kendisi oluverirler. Geleneklerin biriktirdi- ği ve yüzyıllardır yinelenen hare- ketleri asla bir doymuşluk. bıkkın- lık duygusu yaratmaz onlan izleye- rek şenliğe katılanlarda; çünkü tü- ketim örüntüleri tarafından belir- lenmemiş bir dünyada tekdüzelıği değil, sonsuz döngüyü ifade eder tekrar. Nasıl ki güneşin her sabah doğuşundan sıkılmaya olanak yok- sa, nasıl kı her ilkbahar hem bir yı- nelenişı hem bır yeniliği ifade edı- yorsa, 'kusursuz daire'nin içinde dönen dansçılann hareketlerinde de anında üretilışin tazeliğini, ruhu kozmosla birleştıren dennlığini ya- kalayabilirsenız, her hareket yenı bır çağnşım, yenı bir yolculuk ka- pısı açabilir. Tekrarın doğasında, yaşanan doğrudan gerçeklik düze- yini kınp aşkın bir düzleme sıçra- manın zembereği gızlıdir. Özellik- le dansta tekrar. yepyenı çağnşım- lara gebedir. Ortak çağrışım zemlnlerl Schopenhauer'e göre sanat ese- rınin insan üzenndeki gerçek etki- si. imgelem gücünü harekete geçır- diğınde ortaya çıkar. Her film, her 54.cının her anıma sızdığı ben'i, acı'nın yaşama dönüşen yüzü olarak algılamak doğru olabilir' diyen Muzaffer tlhan Erdost, bilgelikle yoğurduğu bir acıya daldırdığı fırçasını usta işi vuruşlarla dolaştınyor tuvalinde, ben onun resimlerinde hem gençliğimizin hasat ayinini buluyorum. hem de o genç ruhun bastınlmış balerini kıpkızıl dönüyor belleğimde, sapsarı buğday tarlasının ortasında. Acı dediğiniz sarı bir sıcak, 'sapı kanlı, demiri kör bir bıçak...' oyun, her tablo çabuk tüketilmeye direndıği, imgelemımıze serptiğı çağrışımlarla kendi öyküsünü yaz- maya koşan yeni yollar açtığı oran- da bu işlevi yerine getirebilir. Bu noktada sanatçı ile izleyici arasın- daki 'ortak çağrışım zeminleri' özel bir önem kazanır haliyle. Sarı sıcak bir tablo karşımda... Hasadın tüm renklerini içmiş san- ki. Kırmızılı bır kadın figürü (bır Pina Bausch esini) dans edıyor, gü- neş kesmiş her yan, beyaz, turun- cu, kızıl. kan vurmuş güneşe... Sı- cak, beden, acı... Bütün bir tarihi- miz yığılmış yere sanki, sonu gel- mez bir nehir gibi akıp giden o ha- berlerin üstünde biçilmişiz. ama dans ediyoruz hâlâ. 'Gençliğimi- zin hasat avini bu' sözlen dökü- lüyordudaklanmdan. Butoprakla- rın başına bela kesilmiş yaşlı tan- rılann sunaklarına dökülen genç kanın izi var o son buğday başagı gibi salınan bedende. Ressamla ay- nı çagnşım, aynı algılama zemini üzerındeyiz, hiç kuşkum yok bun- dan. Muzaffer llhan Erdost acı- nın resmini yapıyor. ama siyah-be- yaz değil, gökkuşağının tüm renk- lerine bürünmüş bir acı bu. '19 ya- şımız' gibi hepimizin... Kurtlar sofrasına atıldığını anladığında bi- le, ince bir hüzün oturmuş gözle- riyle gülüp "Madem ki bu kerre mağlubuz / netsek, neylesek zaid. / Gayrı uzatman sözü / Madem ki fetva bize aid / Verin ki basak bağnna mührümüzü" diyenlerin damıttığı türden bır acı. Acının resml "Resim yapmayı resim yap- mak için istemedim. İlhan'ın öl- dürülüşünün resmini yapmak is- tedim. Kurşuna dizilenler ara- sında oğlunu arayan Goya'nın 'Kurşuna Dizilenler" tablosunu yapması gibi, ben de dövülüşü- müzün resmini yapmayı istemiş, bunun için başlamıştım resme." Muzaffer tlhan Erdosfu ilk resim- lerinden bu yana takip edemesem de Antik Sanat Galerisindeki 'Fanteziler' başlıklı son sergısini (10-31 Mart) dolaşırken niye resim yaptığı sorusunu çoktan aşmış, 'hareketi yakalayıp resmeden' birsanatçıyla karşılaşıyorum. Son- ra bır mahkeme salonu canlanıyor belleğimde. Hâkım mesleğimi so- ruyor bana. 'balerin' diyemiyo- rum, cezaevı koğuşunda da sanat- çılığımı savunamadığım gibi. "Devrimciyim" diyorum. Oysa hareket, dans. sanat bedenimin tüm gözeneklerine sinmiş durumda, a- ma ifade edemiyorum; 'burjuva- lık' bunlann hepsi, bastınlmalı. "Acının her anıma sızdığı ben'i, acrnın yaşama dönüşen yüzü olarak algılamak doğru olabilir" diyen Muzaffer llhan Er- dost, bilgelikle yoğurduğu bir acı- ya daldırdığı fırçasını usta işi vu- ruşlarla dolaştınyor tuv alinde, ben onun resımlennde hem gençliğimi- zin hasat ayinini buluyorum, hem de o genç ruhun bastınlmış baleri- ni kıpkızıl dönüyor belleğimde, sapsan buğday tarlasının ortasın- da. Acı dediğiniz san bır sıcak, 'sa- pı kanlı, demiri kör bir bıçak...' aemelmesci«« yahoo.fr DEBİYATFESTtVALl SÜRÜYOR Selanik'ten İstanbul'a kultur koprusu Kültür Servisi - Sabancı Cniversitesı ve North- western Üniversitesi işbirliğıyle düzenlenen 'Gü- neydoğu Avrupa'da Kültürel Bağlar' adlı ulus- lararası edebiyat festivalı 19 Mart'ta başladı. 24 Mart'a kadar Selanik ve tstanbul'da sürecek olan festıvalin konusu Balkan ülkelerini birbirine bağ- layan ve Güneydoğu Avrupa kavramının oluşu- muna katkıda bulunan külrürel bağlar. Eleştıri atölyelen ve edebiyat okumalanndan oluşan festi\alin bugün ve yann gerçekleştirile- cek tstanbul ayağı bugün Sabancı Üniversitesi'nin Tuzla Kampusu'ndakı bırinci eleştiri atölyesiyle başlayacak. Slovenyalı şair ve edebiyat eleştirme- nı Ales Debeljak tarafından yönetilecek atölye- __ _^_ _ „ . .„ _ m n konusu, 'Gü- nümüzde Bal- kanlar'da Edebi- yatvePolitika'. Bugünkü etkin- liklerin öğleden sonraki bölümün- deyse edebiyat okumalan yer alı- yor. Istanbul Bilgi Üniversitesi'nin Kuştepe Kampu- su'nda yapılacak okumalara Cevat Çapan ve Hilmi Yavuz şiirleriyle, Georgi Gospodi- nov ise 'Gausti- ne' adlı metinle ' alkan ülkelerini birbirine bağlayan ve Güneydoğu Avrupa kavramının oluşumuna katkıda bulunan kültürel bağlan konu alan festival 24 Marfta sona erecek. Yann. Sabancı Üniversitesi'nin Karaköy'deki bınasında gerçekleştirilecek olan ikinci eleştiri aölyesiyse 'Balkanlar'daki Kültür ve Metinle- rin Çevirisi' adını taşıyor. Atölyeyi tanınmış ta- nhçı Herkül Millas yönetecek. Atölyenin ardın- lan aynı zamanda festivalin kapanış etkinliğini sluşruran, Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleşti- •ılecek edebiyat okumalanna geçilecek. Etkınli- ie Clkü Tamer şiirlen, Nenad Velickovic ve \dalet Ağaoğlu da öyküleriyle katıhyor. Festivale Türkiye'den katılan isimler arasında tturat Belge, Cevat Çapan, Hilmi Yavuz, Ülkü Tamer. Adalet Ağaoğlu, Hülya Adak ve Ahmet Evin yeralıyor. Yabancı katılımcılar arasındaysa \ndrei Blatnik, Caius Dobrescu. Aleksander Gatalica, Biliana Kourtasheva, Aris Marango- poulos. Alexis Stamaris ve Nikolai Stoyanov bu- iunuyor. (0 216 483 90 00) Usta sanatçı Sıtkı Fırat'ın fotoğraf albümünde, Türkiye'nin dört bir yanından derlediği birbirinden güzel görüntüler yer abyor. Sıtkı Fırat 'ın 'Güneşin Doğduğu Yer' adlı albümü adeta bir güldeste Tablo tadındafotoğraflar İBRAHİM ERSARAÇ Çeşitli tanımlar arasında, "Sanat, tabi- ata ilave edilmiş insandır!" usta fotoğraf- çı Sıtkı Fırat'ın yapıtlan ıle örtüşüyor. 225'i aşkın büyük ölçülerde artistik görü- nümlerden oluşan "Güneşin Doğduğu Yer" adlı albümü adeta bir güldeste!.. Yurdun hemen bütün yörelerinden tespit ettığı en karakteristik görüntüler yer alıyor bu koleksiyonda! Sayfalar çe\"rildikçe \oır- dun her köşesı en güzel görüntülerde gözle- rimizin önüne seriliyor. Çünkü sanatçı, resim ile fotoğraf arasın- daki uyumlu çizgiyi çok ölçülü bir kıvamda aksettiriyor eserlerine. Yarım asn geçen bir zaman diliminde Tür- kiye'nin bu yöresini dört mevsimde defalar- ca dolaşıyor. Fotoğrafın ana unsuru olan ışı- ğı empresyonist ressamların günün belli sa- atlerinde yakalama endişesini hassasiyetle taşıyor. Küçük bir gölgenin aynntısı için, güzel- liklere daha farklı açıdan bakmak için ya- maçlarda saatlerce durup güneşi, yağmuru. rüzgân dört mevsim sabırla gözleyip dek- lanşöre nefesıni keserek bastığını, sayfala- n çevirdikçe karşımıza çıkan fotoğraflar- dan anlıyoruz. Sanatçı bu birbirinden güzel yurt görün- tülerini makineye gönül gözü ile bakarak yansıtıyorbize!.. Yurdun her köşeslnl dolaştı Sıtkı Fırat'ın bu başansında her şeyden önce ressam oluşu da rol oynuyor. Bugün- kü Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Re- sim-Iş Bölümü'nde birlikte okuduğumuz yıllan aynen anımsıyorum. Arkadaşım Sıt- kı. 1949'da 30 liraya aldığı bir makine ile fo- toğrafa yönelerek ilk amatörce çalışmalara başlamıştı. Ara tatillerde gittiği memleketi Kemali- ye'den dut kurulan getirerek bize dağıtırdı. Bu alışkanlıklarla onu tatil dönüşü bekle- mek, bizim için zevk olurdu. Ama daha son- ralan bu dönüşlerde dut kurulan ve pestil- lerle beraber güzel fotoğraf manzaralan da gelmeye başladı. Merhum fotoğraf öğret- menimiz Şinasi Barutçu'dan aldığı ilk ders- lerden sonra yanm asra yakın bir zaman dı- limınde sanatçı çok yollar katederek bugün- lerdeki başanlara ulaştı. 26 yıl hizmet verdiği öğretmenlik görevin- den Gazı Üniversitesi Eğitim Fakültesi Re- sim Bölümü Fotoğraf Dersleri Öğretim Üye- si iken kendi isteğı ile emekli oldu. Yurdun her köşesinı dolaşarak güzellikle- nni ve sanat eserlerini başan ile fotoğrafla- dı. Yurtıçinde ve dışında 100'den fazla ser- gi açtı. Renkli fotoğraf hizmetlerinin Türkiye'ye girmesinde öncülük etti. Birçok ödül aldı. 1977'de Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçı- lar Vakfı'nca (TÜRKSAV) Türk Dünyasma Hizmet Ödülü ve 2001 yılında TÜYAP In- terkamera Fotoğraf Fuan'nda Yılın Fotoğ- raf Sanatçısı Ödülü"nü aldı. Çin'de açtığı sergiden dolayı Çin Kültür Bakanlığf nca üç defa Çin'e davet edildi. Fotoğraflan "FOCUS IN CfflNA" isımli kitapta yayımlandı. "Fotoğrafa Giriş" ve Kültür Bakanhğı tarafından yayımlanan "Selçuklu Sanatı" adlı bir prestıj kıtabı \ar. Ankara Fotoğraf Sanatı Kurumunun 50. Yıl Onur Heykelci- ği ile de ödüllendirildi. Desenlerini Burhan Alkan'ın, tasanmı- nı Cüneyt Özyer'ın yaptığı bu "Güneşin Doğduğu Yer" adlı çok başanlı ve ölümsüz eseri dolayısıyla dost arkadaşım Sıtkı Fırafı candan kutlarken daha nice güzel görünüm- ler vermesini dilerim. ASLI SELÇLK 6. Selanik Belge- sel Film Fetiva- li'nde kazananlar belli oldu: FIPRESCI Ödü- lü (Uluslararası Si- nema Eleştirmen- leri Bırliği): "Ba- refoot to Herat" (Herat'a Yahna- yaLYön: Macit Macidi, Iran). tzleyici Ödülü (3 bin Euro): "The Corporation" (Şırket/Yön:Mark Achbar, Jennifer Abbott, Kanada). Ulusal Uzun Met- raj: (12 bin Euro) "Summer Ligh- ting" (Yaz Işı- ğıYön: Nikos Li- gouris). 2'nci film: "Yannis Kouros- Forever Run- ning" (Yannis Ko- uros-Sonsuz Ko- şu'Yön: Ilias Yan- nakakis) ve "Li- ving is Cool" (Ya- şamak GüzelA'ön: Anneta Papatha- nassiou). En lyi Kısa Film: "The Box" (Kuru, Yön: Eva Stefani). En lyi 2. Kısa Film: "Heroes Square" (Kahra- manlar Meydanı, Yön: Theodoros Kalesis) ve "Le- ros, Freedom is Curative" (Leros, Özgürlük Ilaç- tır/Yön: Andreas Loukakos). Özel Mansiyon: "God is Invisible Because He Is Mi- nute" (Tanrı Gö- rünmez Çünkü Da- kiktir/Yön: Tho- doros Marangos). VönetmenliğiniMacitMacidinin\aptığı Bare- foot to Heraf FIPRESCI Ödülü'nü kazandı. Ödüller Iran ve Kanada 'ya gitti L.: Aşık VeyselStvas ve İstanbuVda anüdı Haber Merkezi - Ünlü Halk Ozanı Âşık Veysel Şatıroğlu, ölümünün 31. yıldönümünde, doğum yeri Sıvas'ta ve Istanbul'da törenlerle anıldı. Aşık Veysel için Sıvas'm Şarkışla ilçesi Snnalan Köyü'ndeki "Aşık Veysel Müzesi"nde düzenlenen törende konuşan Sıvas Valı Yardımcısı Mehmet Cihangir, Âşık Veysel 'in birlik, beraberlik mesajlanyla bilinen en büyük ozan olduğunu söyledi. Şarkışla Kaymakamı Gürsoy Osman Bilgin de Aşık Veysel'in. 20. >niizyıl Türk halk şiırinın önde gelen sıması olduğunu ifade etti. Âşık Veysel'in oğlu Ahmet Şatıroğlu, babasının vasiyetı üzerine doğduğu yerde mezara götürülürken "Uzun ince bir yoldayım" türküsünün çalındığını anlattı. Âşık Veysel'in diğer oğlu Bahri Şatıroğlu ve öğrencilerinden halk ozanı Ali Güç ıse saz çalarak ozanın türkülerini söylediler. Daha sonra Sivrialan Köyü'ndeki mezan ziyaret edilerek çelenk bırakıldı. İstanbul'da da tören düzenlendl Âşık Veysel için İstanbul'da da Gülhane Parb'nda bulunan heykelinin önünde tören düzenlendi. Törende bir konuşma yapan Âşık Veysel'in torunu Çiğdem Özer, dedesinin 39 yaşındayken Atatürk'e ithafen yazdığı ve "Türkiye'nin ihyası Hazreti Gazi" mısrasıyla başlayan şiiriyle dikkati çektiğini anlattı. Çiğdem Özer. "Âşık Veysel, birliği, büfünlüğu sağlayan, yüreği insan sevgisiyle dolu, halktan ve haktan yana olan eserler ortaya koymuştur. Çağdaş, demokrat ve cumhuriyetçi olmasıyla da örnek bir kişilik teşkil etmiştir" Törende Ressam Ethem Çauşkan da Veysel'in heykelinde elindeki sazın sapının kınlmasına 1 tepki gösterdi. Cem Karaca'mn eşi îlkim Karacanın da katıldığı törende Âşık Veyserin torunu Fatoş tşler'in çocuğu Burçak îşler' bir şiir okurken "Aşık Sanca Kız" lakaplı manevi kızı İlkin Manya'nın da bulunduğu âşıklar da türkülerini yorumladılar. Ustaya saygı gecesi • Kültür Servisi - Halk müzıği sanatçısı Cengiz Özkan bugün saat 19.3OVla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda 'Âşık Veysel'e Saygı Gecesi' adlı etkinlikte solo konser verecek. Özkan, usta ozanın türkülerinden oluşan son albümü 'Saklanm Gözümde Güzelliğini'de yer alan türkülerin yanı sıra pek çok Âşık Veysel türküsü de seslendirecek. (0212 232 98 30)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle