14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 12MART2004CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER EBET zıt kavramlardır amearcanndaki akrabalık da irâredilemez. _ _ Sa»k içi tetniz olmak, baş&arnı <Ja kesndisi gibi bilmc demöktır. Saf, kolay alda^veaJcfatılır. Gafletise başl • uyanık olmamak, kuşkcftyulması «gereken yerde kuşkduymamak, gereken dik- kati »•sterrnemek demek. Ncarki, olaylsrdan yeterin- ce d--s alınmarrmşsa, iyi niyetli saflıKolayca gatlete dönüşüp kötü onuçlan kendi elinizle ha- zırlay>a vanr. Ornun için yavaş yavasaflığımza imanmaya ve al- nınıza "enâyı" yazısı okumaya başlaiışolanlara dönerekaptal yerine<onrn;ayı reddettiğinizi be- lirtmete yarar vardır. Şu ünlerde, Ankara'yı yöne- tenlen ABD'den AB'ye dek Ba- tılı d&etadamlarına, politikacı- lara v. dıplomatlara sormalan gerekn soru, "Alnımızda enayı mi ya2/or" s<onjsu<dur. Çeşıtli du- rumlada önümüze konan baha- neler iandncılıktan öylesine uzak ki burar ancak ço»k saf olanlara söylerîbılır. i rruğin. Kuzey Irak'taki PKK içn "Siz karışrnayın, biz çö- AÇI MUMTAZ SOYSAL Saflık ve Gaflet zeriz" sözü veren ABD'nin, "Eve dön yasasının sonucunu bekle- yelim" yahut "Hefe kış geçsin, ba- har gelsin" gibi bahanelerden sonra şımdı de "Askerimiz azal- dı;zaten terörörgûtû bölünmek- te" demesi, sızde hiç isyan duy- gusu uyandırmaz mı? öte yandan, Kıbns'la ilgili ola- rak önünüze konan bir "çözüm planı" dolayısıyla Türkiye Cum- huriyeti'yle KKTC'nın anayasa sistemlerine taban tabana zıt hu- kuk dışı yöntemlerönerildiği za- man, "Alnımızda enayi miyazı- yor ki kendi devletlerimizin var- lığını inkâranlamınagelen bu tür işlemler yapmamızı isteyebili- yorsunuz" diye sormaz mısınız? Ya da ıçtekı sorunlara ilişkin olarak, günferdirbu gazete- de ardı ardına yazıldığı gibi, Te- kel'e aıt ıçki ımal tesislerinin ya da SEKA'ca yaratılmış kâğrt fab- nkalannın kabakçekirdeği fiyatı- na satıldığı ilan edildığın- de, dedelennizin, babala- « _ _ rınızın ve sızın vergileriniz- le kurulmuş bu cumhuriyet kurumlan elden çıkarılır- ken, vatandaş olarak, "Biz enayi miyiz" sorusu geç- mez mi içinizden? Halkının varlıklarını böylesine çarçur eden bir devlet ve devle- tinin bu tutumunu kuzu gibi sey- reden böyle bir halk görülme- miştir. Bunun adı "toplu gaflet" de- ğildir de nedir? Niçin böyle oluyor? Devleti yönetenler nasıl böyle dav- ranabiliyor ve halk neden böyle seyrediyor? Başta Meclis içindeki ve dışın- daki muhalefet olmak üzere, si- yasal ve hukuksal denetim rne- kanizmalannın zayıflaması mı? "Sivil toplumun örgütleriyiz" diyerek burunlanndan kıl aldır- mayanlann etkısizliği mi? Yoksa, hepsinden kötüsü, dev- letin böyle yönetilişi ve halkın böyle seyredişi karşısında, yö- rtetenleri ve seyircileri uyandırma- sı gereken medyanın kendi "va- roluş nedeni" olan bu görevden vazgeçişi mi? 27 Mayıs'tan 12 Mart'a... PENCERE Vedİİ BİLGET Emekli Amiml 12 Mart, hem gerekli olma- dığı halde gerekli görii- len bir şeyi hem de olası gibi düşünülen ve düşü- nüJdüğünde tüm olasüığı- nı yıtıren bir şeyı saklar ıçinde. Nedirbu şey? Bu şey, 12 Mart'a 27 Mayıs penceresin- den bakana başka, 12 Eylül dehlizınden ba- kana bambaşka şey olarak görünür. Hangi gereksinim, hangi arzu, hangi ıl- ke ya da hangi buyruk 12 Mart'ı Tûrld- ye'ye biçim vermeye yönlendirmiş bunu anımsayan yok. Varsa bıle, anımsadığının gerçekle sınanmışlığına aldıran yok. Bu yüzden, daha 27 Mayıs'tan ba^layarak bir- birini örte örte büyüyen katmanlar üzenn- de gelişip ya>ılan ve karmaşan olaylar bu- harlaşıyor Ama tortular hâlâ var. Hani Calvino'nun Fedora kentinin mer- kezinde, her odasında cam bir küre bulu- nan bir bina vardır ya, her kürenin içıne ba- kıldığında başka bir Fedora modeli olan bir kent gözükür. Şu ya da bu nedenle bugün gördüğümüz duruma gelmeseydi, kentin alabileceği bıçimlen gösterir bu modeller. r<e<ı ası<u <ıtabın ı/en 45 bıçakla en harbisinden sinekkaydı tıra tşte öyle, her dönemde binleri, 27 Mayıs- 12 Mart arasındakı sürece bakarak, süreç- ten ülküsel (ıdeal) bir Türkiye yaratmanın yollannı duşlemışlerdir. Ancak kurmaya kalktıklan modeli daha tamamlayamadan Türkiye eski Türkiye olmaktan çıkmıştır bile. Ve aynen Fedora'da olduğu gibi, düne kadar kentin olabileceği şey nasıl ki bir kü- rede yalruzca bir o>oıncâk oluvermiştır, Tür- kiye'de de ülkenin bir şeyler olması çaba- lan, ülkenin değışirrunde çabalayanlan ve ülkeyı oyuncaklaştınvermiştir bu süreçte. Üstelik 12 Mart'ı dayatan süreçte etken kişilenn hepsi bırbirinden farklıdır. Ama yi- ne de hepsi bir aradadır. Farkh hedeflere var- mak içın ortak bir amaç yaratmaya girişmiş- lerdir. Ama amaç daha başından, farklı he- deflere \'armada araç olunca, bu araç da, sü- rece etken olmayan dışandaki bınlerinin elınde oyuncaklaşıvermişrir. 27 Mayıs'ta kimse aradığmı bulamadı. Ama birbirini buldu. Buluşanlar, kendi ara- lanndagruplaştılar. .\radıklannı bulamayan- lann "bir arpa bovıı bileilerieyemedik" ka- nısında olanlanndan oluşan "arpaa" grup ile halk egemenliğine gi- den inişli çıkışlı yolu ken- dilerince kolaylamak için engellen buldozer\oırarak düzeltmek yanlısı "\nr- geç"çi grup, 27 Mayıs coş- a kusunun daha olgun bıçım- de yıneleneceğı düşünde bırbırlenne omuz \ enr gı- bı yaptılar. O\r sa hıçbın, ne uykuda ne de uyanıkken görmüşlerdı o düşü 12 Mart'a gelındiğinde ıse düş çoktan unutulmuştu bile. Kimı yorumcularçıkıp dü- şü "hâyra aJamet" saymış- lardı ama onlar da anında dışlanmışlardı Ozde 12 Mart, ıçinde olan herkesın, kendını her- kes tarafından aldatılmış duyumsadığı (hıssettiği), 27 Mayıs'ta başlamış düş- sel bir sürecın sonudur. Sü- recin sonuçlan ıse kaskatı bırergerçekbalyoz! 12 Eylülcüler için ıse 27 Mayıs düşü bir karabasan- dır. Bu düşu unutturan 12 Mart kaosunu yeterli bul- mamışlar, belleklerden tüm- den silmek istemişlerdır. 12 Mart'tan daha başka boyut- ta ve önceden tasarlanmış bir "buldozer" eylemiyle tüm düşsel ve imgesel iz- leri dümdüz etmeye karar vermişlerdir. Sonuçta,dev- rinıe, dönüşüme, atılıma ilişkin düş ve imgelerle bir- BkteülkeyiüJkekılaa Cum- humet devietini devlet kt- lan her türtüoiguyu da düm- düz etmişlerdir. 27 Mayıs yönünden ba- kan için 12 Mart, halk ıle birlıktelik adına halkı kapa- na sıkışnran bir hareket nok- tasıdır. 12 Eylül yönünden ba- kan ıçın ıse halkı yok say- maıun ve kapanı içındeki- lerle birlikte berhavaetme- nin (havaya uçurmanın, yok ehnenin) eğitım odağıdır Lımana inip gelecek gemı- yı bekleyen, kalenin bur- cuna çıkıp ufuktan geçen bir gemiyi gözleyip a\ r una- nı anlayamaz. Ddncısı de birincisini... Ama eninde sonunda tüm düş, beklenti, arzu ve emel- leri "gemi"ye ilişkindır. Bu ortak nokta onlan nerede buluşturur, nerede a\ınr bı- lınmez. Bilinen odur kı, düşsel birtiktelikler gerçek aynlıklarla sonuçlanır. Sonuç Philishaue COOLSKIN Yenı! Kremi içinde! Islak tıraş! - Q 170 îosycnuyia tıraş bıçaği kadar ya< n tıraş ve d.iha az tabrış." Yei.U huaur C'n Has1 art'k Phıhsha\e Coo Skin'le tıraş oiur! PHILIPS ^re Garapts * kampan*» 0* İvbzt 30 N.s3ın 20Ö4 tanhfcn c^ sn TjkcL cı Danıj-na f"*e'kc2 T röen Ci^t alcb < r i n 1 Oan 5 ns Msr,e ! i 0800 26 i 33 02 w * 3 kıl p. K 12 Mart'ı 27 Mayıs pen- ceresinden yaşayanlann hepsi ayn ayn dünyalar- dandır şimdi. O ayn dünya- lann yepyeni ve gönençlı bir Türkiye özleminde kenet- lendiğini varsayarsak bile, geçmişin kurutulmuş ha- yat pınarlanndan yepyeni ve gürül güriil su dıyarla- nna akmak; bınlerce, on binlerce. yüz bınlerce kay- naktanfişkırmak,yeni yan- sımalar, yeni dirim umutla- n yararmak, yalnızca en- gin gönüllenne armağan edılmış bir coşku (heyecan) dalgalanmasıdır onlar ıçın. Bir şeylenn yanm kaldı- ğından ya da yıkıldığından mı böyledir, yoksa bu işin altında "arpacı" ve 'Siır- geç"çı bir kapns ya da bir büyü mü vardır bilınmez. Gerçek şudur kı 27 Ma- yıs'tan 12 Mart'a uzanan süreç, başı arkaya dönük ilerleme çabalarının ka- osuydu. 12 Eylül'den bu- güne sarkan süreç ıse ılen dönük başla genye gidış sürecıdır. Oysayarinlar baş ve ayaklan ırvnmlu giden- lerin olacakör. Star Gazetesine Ne Oldu?.. Her sabah mahalle bakkalı birtomargazeteyi ka- pının önüne bırakır.. Hepsini gözden geçırmek zorundayız.. Meslek gereği.. Star'a bu ara özellikle dikkat ediyorum; bildiğı- niz gibi AKP ile Uzan'lar arasındaki çatışmanın so- nucunda iktidar üç ay önce çıkardığı bir yasaya da- yanarak gazeteye el koydu. Nasıl?.. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Uzan'la- nn bütün malına, mülküne, parasına, bu arada medya kurumlanna yaygın bir karar alarak uygu- ladı. Yargı karan değil bu!.. Ne?.. Siyasal iktidarda oturan AKP düpedüz kendıne göre oynuyor, hukuka ters yasalar çıkarıyor... İktidar Star'ı ele geçirdı.. Star dün başka bir gazeteydi.. Bugün bir başka gazete.. Dün 'muhalif \6\.. Bugün 'muvafık'.. • Eskiden olsa bu gibi iktidar dayatmalan Babıâli'de fırtına kopanrdı.. Medya suspus.. Hiç kimse siyasal iktidann bir gazeteye el koy- masını ve yayın politikasını değıştirmesını eleştir- miyor.. Eski Star gittı.. Yeni bir Star geldi.. Siyasal iktidann medyadaki bu operasyonu de- mokrasıye, hukuk kurallanna, fikir özgürlüğüne, basın hürriyetıne düpedüz ters bir ışlem... Basın tarihımizde böyle bir operasyonun eşi me- nendi görülmemıştır. • Peki, neden susuyoruz?.. Gazetelerde nıçin konuya ilişkin haberler ve yo- rumlarçıkmıyor?.. Köşe yazarlan neden ağızlanndaki fermuan çek- mişler ya da dillerini yutmuşlar?.. BBDK ya da TMSF gıbı resmı kurumlann kendi- lerine göre yasal (anayasal değıl) yetkileri olabilir, randevuevı basar gibi bir sabah bir gazeteye -ya da televızyona- baskın yaparak her şeye el koya- bilirler... Ancak bu 'mali' bir önlemdir.. Hiçbır yasa BBDK'ye ya da TMSF'ye, kasasına ve yönetimıne el koyduğu gazetenin fikrini, yönü- nü ve siyasetıni değiştırmek yetkısını vermemiştır... • Star'da olup bitenler 2004 yılında Türkiye'nin hali pürmelalinı sergiliyor.. Star dün muhalif bir gazeteydi.. Bugün muvafık.. İktidar, yargı kararından yoksun bir baskınla, Star'ı ele geçirdı... Gazetenin kimliğini değiştirdi... Bizler de seyrediyoruz.. Suskun.. Sessiz.. Utangaç.. Peki, biz ne biçım gazetecıleriz?.. VffflT ve BAŞSAGUâ Gazetemiz eski çalışanlanndan KEMAL MERT 10 Mart 2004 Çarşamba günü Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Merhuma Tann'dan rahmet, ailesine, dostlarına ve yakınlarına başsağlığı dileriz. CUMHUMYETÇAUŞMLUa "Oyunu niçin mi yazdım? Döneklerin bilinç altındaki bir takım inançlara fener alaylan düzenleyip, holding basınını bu curcuna içinde tarutmak için... Boşa zahmet ettiğimi hiç sanmıyorum!" Uğur Mumcu SaJancasız, 1984 Bütün Yapıtları Dizisi um:ag kitaplan GAZETECILIK www jmag <xg tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle