08 Şubat 2025 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- • 1 MART2004 PERŞEMİBE CUMHURİYET SAYFA JV U M.J J. U .K. kultur(§ cumhuriyet.com.tr 15 İİUYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ Binyıllann. ezgilerine yürekten sevdalılarsa, kentleri de bizi de severek yönetirler Adaylan 'türküleriyle' seçinYaşadığımız kentlerin yönetici- lerinı seçerken siyasi görüşlerimi- j e göre davranmak elbefte kı yurt- latşlığın genel kuralı... An«cak, özel- lilcle yerel seçimlerde, ço^u adayın cendı partisinden daha fazla ya da iaJıa az oy aldığı. hatta bağımsız adaylann bıle seçim kazauıabildik- leri de bırgerçek... Bunun nedeni, elbetteki ki "ye- reldeki" yaşantımıza verdiğimiz deger... Hem kentimiz. hem de "kendimiz" adına her tîirlü bek- lentilenmiz için, "siyasi Idmlikle- rin" ötesinde bize güven veren "kişiIikJere" bakarak karar ver- mek kadar olağan ve "insanca" ne olabılir?.. Kuşkusuz, en beğendiğimiz ada- yın partisı de bize yakınsa yaklaşan yerel seçimlerin en mutlu seçmen- İeriyız demektır... Ancak, tersi bir durum olduğunda ise "şimdi ne yapacağız?" sorusu, duyarlı in- sanlann beyınlerde kıvranır durur... Gönüldeki partı ile adayı arasın- daki "uyumsuzluk", özellikle "Kentine ve dünya görüşüne yü- reğinden bağlı" seçmenler için ne kadar da zor ve gerilimli bır du- rumdur?.. 'Cerillmll' çoğunlufc İçin 28 Mart 2004 yerel seçimleri için partilerin, yurt genelindeki ""aday- lar panoramasına" baktığımızda, birinci gruba girip, hem partisıne hem de kentine karşı sorumluluk duyarak seçmenı huzurlu kılanla- nn "azınlıkta" kaldığı görülüyor.. Onlann kıymetini iyi bilmeli- yiz ve seçilmeleri için de elimiz- den geleni yapmalıyız... Buna karşın partisine bağlı seç- menlerin saçını başını yolduran türden adaylann ise her dönemden daha fazla oranlara ulaştığını he- men herkes söylüyor... Bız de aynı gözlemle "mutlu azınlığın" değil, "gerilimli ço- ğunluğun" oy tercihlerini belirle- melerıne yardımcı olmak için, par- ti dışında en geçerli kriterin acaba ne olabileceğini düşündük... Yardımımıza ilk koşan ise "tür- külerimiz" oldu... Hele şu yaşa- mınen yalın, en içtenlıkli, en "sah- te" olamayan, her açıdan "bize" ait olan ve "bizi anlatan" rürkü- ler... Çünkü rürkülerimiz kadar "ye- Seçim kampanyalan da böyle olsaHer konuda olduğu gibi seçim kam- panyalarında da "resmi ve asık surat- lı" olmayı seviyoruz... Oysa, özellikle kent yönetimlerini seçmek bir şölen, bir coşku nedeni olmalı. örne- ğin diğer ülkelerdeki "karnaval" türü kampanyalar gibi bizde de Anadolu'nun eşsiz zenginlikteki müzi- ği, oyunları ve türküleriyle aday olunup, aynı coşkuya en fazla ortak olanlar yönetime geiebilmeli... rel duyguları" ve "yöresel unıut- ları" yansıtan; yani yaşadığımız ve "yaşattığımız" kentlerimizi gö- nül rahatlıgıyla "emanet" edebile- ceğimiz insanlarda da bulunması gereken "ortak erdemlerimizi" gösteren başka bir gösterge pek yok... Üstelik; bir bakıma "geçmişten geleceğe" yaşanmışlığın mesajla- nnı da ıçeriyorlar ve "tekdüze mo- dernliğin" sönük gözlerine bile pı- nltılar katarak. tıpkı tarihsel miras gibi "özgüvenimizi" sürekli diri tutabiliyorlar... Işte bu nedenlerle acaba adaylar, yörelerinin özellikle "yaşama kül- türünden" ve "sevda tınıların- dan" doğan ezgilerini biliyorlar mı?.. Sonra, içten ve coşkuyla söy- leyebiliyorlar mı?.. Hatta söyler- ken yerlerinde duramayıp oynuyor- lar mı?.. Ve de sevdıkleri için söy- lediklerinde, aday olduklarını ve hatta seçimı bıle unutup. meyha- nelerde siyaset yerine "yaşamı" konuşabiliyorlar mı?.. Söyleslnler. karar verln... Kuşkusuz, şu herkesin ve her adayın alabildiğine "ciddi görü- nümlü" ve de "yarı resmi" kılık- larla ortada dolandıkJan, türkü ve şarkılannı ise belki sadece çok özel birlikteliklerde dillendırdikleri se- çim ortamında, bu sorulann yanı- tını görebilmek kolay değil... Ama öyle bile olsa yüz kalbın ay- nası ve bakışlar da o aynanın derin- liği... Sız. neyapareder, bir adayın o kente ya da yöreye ait türkülerle olan bağlannı bilırsıniz... Yeter ki bu gözle de onlara bakın ve yine bu özellikleriyle tanımaya çalışın... Dilerseniz. örneklerle devam edelim... Örneğın, Antalya yöresindesi- niz... Şevket Yanıkoğlu ndan ün- lü türküyü önce sız söyleyin: "hey... hey... çekemedim akça kızın göçünü; sırma saçlar bırak döğsün döşünü..." Adayınız. dalıp giderse iyi insan- dır... "Döş"ü söylerken lafi ezme- den ve çekinmeden diyorsa daha da iyi insandır... Hele bir de gerisi- ni aynı hallerde sürdürürse artık oy verebilirsıniz... Ya da Erzincandansınız... He- men "deyişinize" başlayuı; "On dört bin yıl gezdik pervanelikte, Sıtk-ı ismin duyduk divanelikte, tçtim şarabını mestanelikte, Kırkların ceminde dara düş oldum..." Adayınız bunda da özellikle "şa- rabı" sanki şöyle bir yudumluyor- muş gibi keyifle dillendiriyorsa "Anadolu uygarlıklarının binler- ce yülık kültürünü dinciliğe kur- ban etmemiş" demektir ve oyunu- zu da "helalinden" hak edebilir... Aynı denemeyi Nazilli'nin seç- menleri de Mustafa Sayan'dan ar- mağan olan şu türküyle yapabilir- ler... "Volum düşer meyhaneler üstüne, İçrikçe aklıma sevgilim gelir; Silsenı gözlerimi kurusun diye, Bahar seli gibi boşalır gelir..." Bu deyişlen tüm içtenliğiyle di- le getiren bir aday, hangi partiden olursa olsun hiç size ve kente kö- tülük yapabilir mi? Hele ki bir kadın aday da örne- ğin yine Nazillı den Ahmet Yama- cı'nın şu türküsünü çok seviyorsa; "Rakı dolu şişesi, fidan boylum, Ateşime düşesi; Yine karşıma geçti, ela gözlüm; Ciğerimin köşesi..." Evet... Görüyorsunuz ki bir ada- yın "insana ve kente" olan bakı- şını kavrayabılmek için. uzun uzun nuruklannı dinlemeyede pek gerek yok... Türkiyemiz ve rürkülerimiz. yüzlerce sayfa parti bildirisınden çok daha derinlikli... îşte bır tane de "asker mületiz" sözünün aslında ne anlama geldi- ğini özetleyen bir Giresun türkü- müz... tsmail Doğan'dan hepimi- ze armağan. "Oy miralay miralay, Askerin alay alay; Al kızları askere. Askerlik olsun kolay..." Şimdi dilerseniz, hangi kentin parçası, hangi yörenin insanıysa- nız. onlar gelmeden hemen siz "se- çim ofislerine" gidin ve sizi güle- rek karşılayan adaylann kulağına eğilip sorun; "- Acaba, sevdiğiniz türküleri de öğrenebilir mi>im?.." Vnutulmayayüz tutan radyooyunu Kültür Servisi - Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıkan aylık edebiyat dergisi 'kitap-ük'ın mart sayısı satışa sunuldu. Dergi bu ay dosya konusunu 'radyo oyunu'na ayırmış. Dosyada. özel radyolann artmasına karşın radyo oyununun unutulmakta olduğunu hatırlatmak amacıyla Ferit Edgüden Aslı Tohumcu'ya kadar 16 yazann kitap-lık için yazmış olduklan radyo oyunlanna yer verilmiş. Dergınin profil bölümünde ise yönetmen Andrey Tarkovski'nin babası şair Arseni Tarkovski, şiirleri ve resimleriyle okuyuculann karşısına çıkıyor. Yuri Kaplan, A. N. Krimovazov, Mihail Epsteyn, Aleksandr Yegorunin yazılarında Andrey Tarkovski'nin çeşitli yönlerini ele ahyorlar. Rüzgâr Gülü bölümünde Levent Şentürk, Yurdanur Salman, Ülkü Tamer. Enis Batur, Sezer Duru ve Ilgın Sönmez ın yazılanna. Şiir Öykü Deneme bölümünde Ebubekir Eroğlunun 'Anlık Değişimler Aldı Beliğ'. Serdar Rıfat Kırkoğlu'nun 'Roman Okumak ve Benbenciük' Cem Akaşın 'Yazardan Kurtulmak' başlıklı yazılanna yer veriliyor. Dergi bu ay Sandıktan bölümünde Bilge Karasu'nun 'Ankara'nın Atkestanelerinde Sığırcık Yetişirdi', Babil Kulesi bölümünde Enis Batur'un 'Ana Dil, Üvey DU, Öteki DU' başlıklı yazılannı okura sunuyor. Söyleşi bölümünün konuğu ise Uçurtmayı Vurmasınlar. Suyun Öte Yanı, 100'lük Ülkeden Mekruplar adlı kitaplann yazan senanst, mimar Feride Çiçekoğlu. Fotomaratona hazır olun!ANTALYA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Antalya Büyükşehır Bele- dıyesi, Antalya Kültür Sanat Vak- fi ve Antalya Fotoğraf ve Sinema Amatörlen Deraeği'nin (ANFAD) birlikte düzenlediği, 6. Antalya Fotoğraf Günleri yann başlıyor. 17 Mart'a kadar sürecek etkinlık kapsamında 6 sergi, 11 dia göste- risi, 4 seminer, 2 söyleşi. 1 panel ve fotomaraton gerçekleştirilecek. ANFAD Karma Fotoğraf Sergi- si, Atilla Alaca'nın verdiğı "Bo- hemia Bodies" adıyla 20 Mart'a www.perareklam.com.tr • (0212) 293 89 78 SE5-1885 ORTAOYUNCULARISHKLAL CAO. N0:140 TEL: (0 212) 25118 65-66 FAX: (0 212) 244 43 27 www.ortaoyuncufar.com FELEK BIR GUN SALAKKEN,14 Mart Pazar 15.00 * * BIRI BIZI DHCIZLIYOR , 11 Mart Per?emt>e 20.00 FERHANGI ŞEYLER 21 Mart Pazar 15.00 Fertıan Şensoyr'un BENİ BEN Mİ DELİR1 *psi-komik oynn Cuma. Ctesi 20.00 EiletSjtıs/Rezervasyon: Ortaoyuncular Gışesı / 0 212 25118 65-66 Gönül Ulkü - Gazanfer Özcan TİYATROSU YAKTTLUlVr kontedi 3 perde \ftzuüar F •\RNOLD EB*CH ft1 l?ariavan G OZCAN \ a n H n ENGCM GURMEN 'H PERŞEMBE-CUMA-CUMARTESÎ Z1.OO / PAZAR 15.OO tel: 0212. 212 94 82 MMftr 10216)454 1555 www.bil.tlx.com Inisfirnoretu Yüzbaşı ıırodışı bir kara komedı' Yazan: Martin McDonaöft tımâ kartı llc r*z«rvasyoa yaptır^bffir^dnlz. • Kent Oyuncuları 0212 2M35S9 /' 0212 2473634 ^ ^ www.kMitoyiaiculari.coin 12-13 19-20/ 26-27 Mart Saat 20:30 14-21-28 Mart Saat 1S.-00 YEDITEPE OYUNCULARI Haluk Işık TIPKI SEN TIPKI BEN Vöneten: Şakir Gûrzumar ' 22.ni I. Refik Ahmet Nuri HJUJT AKCATEPE, SUNA KESKİN, «YC« BiNGÖL, HADİ ÇAMAN roneten: Hadi Çaman SUNA KESKM, FUSUN EBBUUK. MERJU. KORO. BIROl ENGELER. CENK SOZEHI. ED» OZEL, KEVom Tûmıoı«. HADI ÇMMN Pazar. 19.30 HU4 GUMN Tir»T»05irK>*]y! Itl: 10 212) 2'i i; 77 2Iİ3* M EFES EFES PUsen'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek. • E F E S Pdsen'in küttür ve sanata katkıları artarak sürecek. Vazar M U K CAMOLETTI Çevırai CAN KAPYAU OfW PlERRE CORNEIUU $a$kın A$ıklar - R«Y COONEY .>.;-;- HAUHM Domen 2&& HlGUH GyRfMİ Kostü" ÇOMN İLHAN Vöneıe' Ç E ™ AKCAKÇ komik paraKffaıAijŞK-lfceÇjyFOGii- IUSUNAI-DDOIUZEL CEHNAKCAN ElBE TÖRÜN • HÛSEYK EUiAtHttR kadar sanatseverlerin ilgisine su- nulacak. Alman fotoğrafçı Manf- red Kriegelstein'ın "Fotoeksp- resyon" adlı sergısi 13-20 Mart arası. Altan Bal'ın "Bir İstanbul Masalı: Bekâr Odaları" sergisi 24 Mart'a, Dora Günel ve Kemal Cengizkan ın "tçkalpakçı Çık- mazı" sergısi ile Necati Abacı'nın "Çizgili Fotoğraflar" sergisi de 20 Mart'a kadar görülebilecek. Konuyla ilgilı düzenlenen basın toplantısında konuşan Antalya Bü- yükşehir Belediye Başkanı Beldr Kumbul. Antalya Fotoğ- raf Günleri'nin, sanatse- verleri bir araya getiren önemli etkinliklerden bi- ri olduğunu belirtti. Et- kınlik çerçevesinde 11 dia gösterisinin yapılaca- ğını söyleyen Kumbul, "Aynca, Yrd. Doç. Öz- er Kanburoğlu'nunk Ile- ri Çekim Teknikleri', Ozan Bilgiseren'in 'Edi- toryal Fotoğraf, Yrd. Doç. Sadık Tümay'ın "Fotoğraf ve Sonrası Czerine Değerlendirme- ler", Cem Boneval'ın da '2 MegapikseF konulu seminerleri olacak" di- ye konuşru. Antalya Fotoğraf Gün- leri çerçevesinde, aynca bu yıl ilk kez Fotomara- ton düzenlenecek. Ken- tin simgelerinden Kale- ıçi'nde yapılacak yanş- maya katılacak yanşma- cılar, venlen konuyu, be- lirtilen sürede karelerine yansıtacak. Kaleıçi'nin tarihi ve kültürel yapısı- nın vurgulanacağı yanş- mada, oradaki yaşamı yansıtan fotoğraflar iste- necek. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bir Çelişkinin Temel Kaynağı... Sanat etkinliklerinden genelde neden uzak durduğum sorulmakta. Hem de uzunca bir sü- reden bu yana. Evet, uzak duruyorum. Ülkesinin, ortamının yakın tarihine ve o tarih- le bağlantılı olan, o tarihin tüm sonuçlarıyla bi- çimlenmiş bugününe genelinde bu denli yaban- cı düşmüş bir sanat beni hiç ilgilendirmediği için. Çoktandır yalnızca kendi için varolmayı tek varlık gerekçesi sayan bir sanatın yaratıcılarını aydından sayamadığım için. Ülkesinin gündemine yabancı düşen aydınlar, eskiden beri -ve haklı olarak- hep suçlanmaz mı? Onca olup biten karşısındaki bağışlanamaz umursamazlıkları karşısında hep "Neredesiniz?" veya "Neredeydiniz?" soruları sorulmaz mı? Ote yandan sanatçı'nın tanımlarından biri de 'önerilerini sanatıyla eserde somutlaştıran kişi' değil midir? Ve son olarak: Sanatçı, kural olarak aydından sayılmaz mı? O halde? Evet, o halde? Sanat, aydından saydığımız ressamın, yaza- rın, bestecinin, tiyatrocunun, sinemacının vb. umursamazlığının sarsılmaz özrü müdür? Sa- natçıdan saydığımız aydın, sanatçılığıyla tüm önerilerini toplumunun geçmişte yaşadıkların- dan ve şimdi yaşamakta olduklarından bağım- sız somutlaştırma ayrıcalığını mı kazanır? Ben, böyle bir sanattan sanat adına utanç duyduğum için epeydir kabuğuma çekildim. Ne- deni belirsiz bunalımları yaşayanların canlandı- rıldığı ya da olup bitenlere bırer tadımlık doku- nulup geçildiği, her türlü somuttan yoksun kılın- mış soyutlamalarla doldurulan tiyatro sahnele- ri, bana göre değil. Romanların ve öykülerin büyük çoğunluğun- öaestetizeedilen sisli bireysel kargaşalarda ba- na göre değil. "Günümüzde edebiyat, yaşadığımız günlerin, hadi daha genel söyleyelim, yaşamın özüne do- kunuyor mu? llle de bir 'angajman'/ söz konusu etmek istemiyorum. Ama edebiyat, lonca içikuş- dilinden başka bir dili, başka insanlarla konuş- malı, değil mi? Yaşam öylesine geniş olanaklar tanıyor ki... Şimdi değilse ne zaman konuşaca- ğız ölümü, özgühüğü, aşkı, tutkuyu, duvarlan, çocuklan, acıyı, kabına sığmaz sevinci, ortak düşlerin bulanık gecelerini, geçmişi ve gelece- ği, oyunlan, bahçeyi ve denizi ve daha nice şey- leh ve hiçbin'ni Divan edebiyatının 'mazmunları' haline getirmeden ve okurla anlaşarak, ne za- man?" Erdal Öz, "Yeter ki Kararmasın" için, dünya- lar güzeli Onat Kutiar'ın Iş Bankası Kültür Ya- yınları arasında yeni basımı çıkan "Yeter ki Ka- rarmasın" başlıklı mektupları için kaleme aldığı nefis giriş yazısında, Onat Kutlar'ın yukarıdaki satırlarını alıntılamış. Bu satırlar, seksenli yılların başına ait; tek bir sözcüğün bile eskimiş oldu- ğunu söyleyebilecek durumda mıyız? Tam ter- sine. Alıntıdaki 'edebiyat' sözcüğünün yerine 'sanat'\ koyduğumuzda, çok daha utandırıcı bir tabloylakarşılaşacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın! Sanat, seksenli yılların başına göre, bugün çok daha ileri ölçüde lonca içi bir kuşdilini konuşmu- yor mu? Yukandaki alıntıdan esinlenerek şunla- rı da eklemek, abartı mı olur: Şimdi değilse ne zaman konuşacağız giderek yayılmakta olan yo- bazlığı, geçmiş temelinden yoksun gelecek perspektiflerinin umarsızlığını, insanın insana sevgisizliğini, artık her şeyin parayla, kazançla ve başarıyla ölçüldüğü bir dünya düzeninin or- tamımızdaki hazin izdüşümlerini? Ve bütün bunlan, evet, bütün bunları, başta ay- dından saydığımız sanatçılar dile getirmezlerse eserlerinde, kim dile getirecek, kim tartışma or- tamına sokacak? Geçmişten bugüne getirebildiği tek şey nos- taljinin sulugözlüğü olan biredebiyattan da, bu- günü görmezlikten gelmeyi estetiğin özü sayan bir sanattan da, sanatın hep insandan yana ol- ması gerektiğine inanmış birı olarak sadece u- tanç duyuyorum! e-posta: ahmetcemal '< superonline.com acem20(a hotmail.com BUGUN • LÜTFt KIRDARda 20.00'de Borusan fstanbul Filarmoni Orkestrası nın konseri. Şef: Gürer Aykal Solist: Fazü Say (0 212 296 30 55) M CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda 19.30'da İstanbul Oda Orkestrası konseri. Şef: Hakan Şensoy. Solist: Zeynep Yamantiirk (piyano). (0 212 232 98 30) • BABYLON'da 21 30 da Düş Sokağı Murat Yılmazvildınm konseri. (0 212 292 73 68) • ATATÜRK KİTAPLIĞI'nda 18.00de Plastik Sanatlar Derneği'nin düzenlediği, ressam Elif Çelebi'nin katılacağı 'plastik sanatlar atölyesi'. (0 212 249 38 19) • tFSAK'ta 19.30'da Zeynep Orhon Targaç'dan 'Dünden Bugüne Stüdyolar' konulu 'dijital projeksiyon gösterisi ve söyleşi'. (0 212 292 42 01) • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİnde 19.00'da Tansel Atasagun'un katılacağı 'İstanbul Vesikalık: Şehir Hayaletleri' adlı söyleşi. (0 212 293 12 70) M YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER SALONU'nda 18. 3O'da Ekrem Işının yöneteceği, Selim Somçağ'ın konuşmacı olarak katılacağı 'Kültür Tarihimizde Hayvanlar: At, Eşek, Deve, Katır' konulu söyleşi. (0 212 252 47 00) M NÂZIM KÜLTÜREVİ'nde 20.00'de Yersiz Oyunculardan 'Beyaz Karga' adlı oyun. (0212 245 04 81) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 19. 00'da Mehmet Atar'ın yönetmenliğini yaptığı 'Afrika'ya Açılan Altın Kapı: Gana' adlı belgeselin gösterimi. (0 212 252 35 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle