17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• Ş^UBAT 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER D iyanet İşleri Baskanlığı 4Lıtma hutbesinde rüşvet ele alındı A^İK-^RA (Cumhuriyet Bürosu) - Diyanet işleri Başkanlığrnın merkezi sıstemle tüm camilerde yayımladığı dünkü cuma hutbesinde. son günlerde tartışılan yargıdaki rüşvet ıddialanna değınildı. Başbakanlık ile birçok bakanlığın alt katlannda "gayri resmi" oluşturulan mescıtlerde de okunan "Hdal Kazanç" konulu hutbede, dinde, helal kazancın. "ibadet ölçüsünde kutsal ve değerli bir davranış olarak" kabul edildığı belirtıldı. Dinin, "hırsıriık, gasp, faiz, kunıar. rüşvet ve şans oyunlan, kamu mallannı zimmete geçirmek, her türlü yolsuzhık, hileli alışveriş, işçi ve memurun görevini ihmal ve terk etmesi, işverenin çabşanlara hak ettiği ücrederini, devlete vergisini, fakire zekâünı vermeden elde ettiği gayri meşru kazancın" yasakJandığı vıırgulandı. Inananlann, çocuklanna haram yedirmemesi gerektiği belirtilen hutbede. insanlann mallanndan bir kısmını hâkimlere rüşvet olarak \ enlmemesinin dınin emri olduğu anlatıldı. Hutbede. "Çok çalışmak, bol üretmek, meşru yollardan kazanmak, israf etnıemek. helal harama riayet etmek ve insan haklanna saygı göstermek müslümanlann temel görevleri arasmda yer alır. Milletimiz ancak bu sayede güven ve huzura erecek, muüu ve miirefîeh olabüecektir" denildı. SÖZ ÇİZGİNİN Turhan Selçuk Afetler sonrasmda harcanan para ile 202 bin yeni konut yapılabilirdi 4 katrüyonluk fatura Adı Umit Demiryol, doğum yeri tren... • ADAINA(AA)- Almanya'nın Münıh kentinde yaşayan ailesının Türkiye'ye ızınlı gelişi sırasında trende dünyaya gelen Ümit Demıryol Yücel (38), demiryollanndan "'ücretsiz seyahat" hakkı istiyor. Münih-lstanbul seferini yapan trende dünyaya gelen Yücel, nüfus cüzdanında doğum yeri olarak "tren" yazılı ender kjşilerden biri olduğunu söyledi. Müzısyenlik yaparak geçimini sağlayan Ümit Demiryol Yücel, ilginç doğum yeri nedeniyle demiryollanndan "ücretsiz seyahat" hakkı istediğini kaydetti. Bakırköy'de trafik kazası • İstanbul Haber Servisi - Bakırköy'de meydana gelen trafik kazasında 2 kişi öldü, 1 kişi de yaralandı. Sahil Yolu Florya Kavşağı mevki- inde meydana gelen kazada, Sirkeci yönünden gelen Gülçin Yanmay (19)'ın kul- landığı özel otomobil, kon- trolden çıkarak yol ortasındakı refiije çarptı. Daha sonra takla atan otomo- bil, karşı yönden gelen Süleyman Orfa (52) idaresin- deki özel otomobilin üzerine düştü. Kazada ağır yaralanan Orfa ve Hekimoğlu tüm müdahalelere rağmen kur- tanlamadı. Gürtuna'yı ziyaret ettilep • İstanbul Haber Servisi - Amerikan Ortodoks Kilisesi Heyeti. İstanbul Büyükşehir Beledıye Başkanı Alı Müfıt Gürtuna'yı ziyaret etti. Heyet Başkanı Anthony J. Limberakıs, "Türkiye, dıni anlamda hoşgörünün yaşandığı ülke olma konu- mundan dolayı gurur duyuy- or olmalı" dedi. İstanbul'daki terör saldınlannda zarar görenlere bağışta bulunacak- lannı ifade eden Limberakis, önümüzdeki pazar günü de Hahambaşı İsak Haleva'yı ziyaret ederek taziyelennı ıleteceklenni söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Inşaat Işverenleri Sendikası'nın (ÎN- TES) araştırması. kamuoyunda u çü- rük" olarak bilinen binalann Türki- ye'ye maliyetinın ağır olduğunu or- taya koydu. iNTES'ın araştırmasına göre, afetler sonrasında yıkılan bı- nalar ve bu binalann ortaya çıkardı- ğı mal-can kayıplan nedeniyle son 5 yılda 4 katnlyon 44 trilyon lira har- candı. Bu mıktarla, 202 bin 200 ko- nutun yapılabileceği veya son 5 yıl- da afetler nedeniyle büyük hasar gö- ren 600 bin konutun güçlendırilebı- leceği hesaplanıyor. tNTES tarafindan hazırlanan rapor- da, plansız yerleşme ve yapılaşmala- nn ortaya çıkardığı tehlikelere dikkat t/ Şantiyelerin yüzde 90'ında standartlara aykın beton dökülüyor. • Beton mukavemet değerleri, proje değerlerinden yüzde 40 az. %/ tnşaatlarda kullanılan çelik hiç kontrol edilmiyor. • Denetim faaliyetleri uygulamada hemen hemen hiç yapılmıyor. çekildı. 1999 yılından bu yana sade- ce depremlerde 82 bin kişinın öldüğü, 600 bin konutun ıse yıkıldığı belirti- len raporda, afetler nedeniyle yapılan harcamalann 5 yılhk bilançosunun ıse 4 katrilyon lırayı aştığı vurgulandı. Raporda, bına yapımında gözlenen eksıkhkler ıse şöyle sıralanıyor: • Türkiye'de yapılan yerleşme ve yapılaşmalarda. yasal olarak yapılma- sı gereken denetim faaliyetleri uygu- lamada hemen hemen hiç yerine getirilmiyor. • Bir yapı denetim firmasının de- netledığı şantıyelerde yapılan ıncele- melerde proje denetimi aşamasında dahı tasanm, hesap \e çızim hatalan- nın olduğu belirlendi. • Yapılann, yeni mezun olmuş mü- hendıs \ e mımarlar ile deneyımsız ele- manlarca yapıldığı. uygulamanın ise ehlıyetsiz ustalara kaldığı ve yapılann hiç denetlenmedığı görüldü. • Şantiyelenn yüzde 90'ında yönet- Yarah8 Iraklı Ankara'ya Irak'ın Erbil kentinde IKYBvelKDP bürolanna düzenlenen sakbnlarda yaralanan 8 Irakta, tedavi için Ankara'ya getirildi. Şırnak'ın Silopi flçesi yakmlanndaki Habur Suur Kapısı'ndan karayoluyla giriş yapan yaraiılar, Mardin, Şırnak ve Diyarbakır'dan gönderilen ambulanslaria Mardin Havaalanı'na getirildi. Yarahlar, buradan Türk Hava Vollan'na ait uçakla Ankara'ya götürüldü. melik \ e standartlara aykın beton dö- külüyor, beton mukavemet değerleri projedekı değerlerden yüzde 40 az oluyor, çelik ıse hiç kontrol edilmi- yor. • Araştırma \ e son depremler, 3194 sayılı tmar Yasası ile yapılann etkilı olarak denetlenmesımn mümkün ol- madığını. bu yasa gereğı yapım işle- rinde rol alan yapım müteahhıdi, tek- nik uygulama sorumlusu, yapı ustala- n. inşaat projelerinı ve uygulamalan- nı denetlemekle sorumlu olan beledı- yelerle organize sanayı müdürlüklen- nin ve valiliklenn özellıkle de uygu- lamayı hiç kontrol etmedıklerinı ve denetleyemedıklennı bir kez daha or- taya çıkardı. İstanbul Barosu Konya'daki yurttaşlara hukukiyardım tstanbul Haber Servisi - İstanbul Barosu Baskanlığı. Konya'da çöken 11 katlı binada can ve mal kaybına uğrayan, maddi ve manevi zarar gö- ren yurttaşlara gerekli hukuki yar- dımlan sağlayacaklannı açıkladı. Baro Başkanlığı'ndan yapılan açık- lamada, binanın çökmesine yol açan tüm sorumlulann bir an önce yargı önüne çıkanlması gerektiği belirtildi. Kurtarma çalışmalan sırasmda ya- şananlann. çözüm bekleyen sorunla- nn her alanda \ e büyüyerek sürdüğü- nü bir kez ortaya koyduğunun belir- tildiği açıklamada, "Olayda tüm sa- nıklar ile birlikte kamu göreviüerinin yargılannıası sürecinin başIahlmasL. nıemur olan sorumlulann da yargı önüne çıkanlması gereküligi göz önü- ne ahnmahdır. Memurlar için soruş- turma izninin verilmemesinin, hak kayıplanna ve haksızhklara neden olabilir" uyansı yapıldı. Enkazdan çıkanlan ceset sayısı 60'a ulaşırken göçükte en az 50 kişinin daha olabileceği belirtildi Müteahhit ve taşeron tutuldandı SABİT HORASAN/ERKANT V\ SAL KONYA - Konya'nın Selçuklu ılçe- sinde çöken Zümrüt Apartmanı' ndan çı- kanlan ceset sayısı 60 a ulaşırken mü- teahhit Vedat Kaya ve taşeron tsmail Canher tutuklandı. Zümrüt Sitesi'nde kapıcılık yapan Yaşar KıreK, "Binada çadaklar vardı ama nedense kimsenin kıh kıpırdamadT dedi. Geniş güvenlik önlemleri altmda gerçekleştirilen arama ve kurtarma ça- lışmalannda dün öğle saatlerinde ya- pılan hassas dinleme sonucu, bina- nın orta kısımlannda canlı insan bul- gulan tespit edildi ve çalışmalar bu yöne kaydınldı. Ancak bir sonuç alı- namadı. Çalışmalarda sona yaklaştık- ça ölü sayısı da artıyor. Yetkıliler, gö- çük altında en az 50 kişinin daha ola- • Geniş güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilen arama ve kurtarma çalışmalannda dün öğle saatlerinde yapılan hassas dinleme sonucu, binanın orta kısımlannda canlı insan bulgulan tespit edildi ve çalışmalar bu yöne kaydınldı. Ancak bir sonuç alınamadı. bileceğini belirttiler. Çöken binanın müteahhıdi olan Ve- dat Kaya ile taşeron İsmail Canlıer. dün asayiş şube müdürlüğü ekipleri tara- findan geniş güvenlik önlemleri altın- da Konya Adliyesi'ne getirildi. Cum- huriyet savcısı Hüseyin Akdoğan'a ifa- de veren Kaya ve Canlıer, tutuklama is- temiyle nöbetçi 3. Sulh Ceza Mahke- mesi'ne çıkanldı. Burada Hâkim Mus- tafa Uslu tarafindan yaklaşık 45 daki- ka ifadelen alınan Kaya ve Canlıer, tu- tuklanarak yine geniş güvenlik önlem- leri altında Konya E Tipi Kapalı Ceza- evi'ne gönderildi. Kaya"mn Zümrüt Apartmanf nın bulunduğu Kerkük Caddesi ve civa- nnda en az 20 apartman daha inşa et- tiği belirtildi. Boşaltılan Safir ve Ya- kut sitelerinde ise incelemeler sürü- yor. Kurtarma ekiplerinin tespitleri- ne göre, Yakut sitesi'nin 22 santim arkaya kaydığı, Safir Sitesinın de teh- like ıçerdiği ileri sürüldü. Zümrüt Sitesi"nde kapıcılık yapan Ya- şar Kırelı de binanın aylardır çökme sın- yali verdiğini belirterek şunlan anlat- tı: " Binanın zemin katmdaki kirişler- de deminergörülüyordu. Hatta ktsaza- man önce 1. ve 2. katta oturan Dr. Ah- met Solak'ın bir odasmda ise köşeden köşeye çatlak v ardı. Sitenin girişi dahil birçokyerde çatlakvanh. ,\ma neden- se kimsenin ilgisini çekmiyordu. Olay günü akşam saatlerinde bacanağım eşiyle birlikte ziyaretime gelmiştL Bir müddet orurduktan sonra hep birlik- te dışan çıktık. Annem Kezban Kıreli evde kalnııştı. Biz biraz ileri gitmiştik ki binanın çöktüğünü duyduk. Geri geldiğinıizde bina enkaz v ığını haline geunişti.." Konya Inşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ramazan Özkaya, binanın çökmesiyle ilgilı olarak gerekli kont- rolleri yapmadıklan iddiasıyla Sa- adet Partih (SP) Konya belediyele- rini suçladı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Yurtsevep Olmak Çarşamba gecesi, Hollyvvood'un son "numa- ralanndan" olan, Pearl Harbour filmini yeniden izledim. önceki sene sinemalarda da izlemiştım. Aslmda, bir savaş filmi olmaktan çok, iki genç erkek ve bir genç kız arasındaki sıcak ilişki çer- çevesinde örülmüş bir filmdi. 1970'lerde çevri- len, savaş ağırlıklı "Pearl Harbour Baskını" filmi- ne pek benzemiyordu. Fakat daha ileri bir sine- ma teknolojisi kullanıldığı için gene de büyük zevkle izleniyordu. Zaten eğer öyle olmasa; da- ha önce izlediğim bir filmi, tekrar izlemek gerek- sinimi duyar mıydım... llk izlediğim zaman beni düşündürmeyen ya da fazla düşündürmeyen bir görüntü, bu kez çok düşünmeme neden oldu. Bu da baskına gi- decek olan Japon pilotlarının son kez dua eder- ken; kendilerini, ülkeleri ve imparatorları için fe- da etmeye nasıl razı olduklarını dile getirmeleriy- di. Bu sahneyi izlerken "Acaba bizim süper ze- kâlılar bu sahne için ne derler", diye düşün- mekten kendimi alamadım. • • • Son zamanlarda sık sık dile getirdiğim üzere; bizim kuşak, yani cumhuriyetin ikinci kuşağı, toplum çıkarlarını bireysel çıkarların önünde gör- meye yönelik bir biçimde egitilmiştik. Bu, belki de bizleri aydınlatan öğretmenlerimizin (ki bunlar cumhuriyetin birinci kuşağıydılar), içlerini kavu- ran cumhuriyet heyecanını bizlere aktarabilmiş olmalarından kaynaklanmıştı. Ve doğrusunu is- terseniz, günümüz üçüncü ve dördüncü cumhu- riyet kuşaklan bu heyecanı içlerinde duyamıyor- larsa bu biraz da bizim kabahatimiz. Gerçekten, bizim yetiştiğimız dönemde, bütün dünyayı Türkiye'nin ve Türk ulusunun çıkarları açısından degerlendirme alışkanlığımız vardı. örneğin; "Yerti Mallar Haftası"nda, ülke sanayi- ıne katkıda bulunmak umudu ve ülke sanayiinin gelişmesinin umut ve beklentisi vardı. Aynı şe- kilde; "Tutum Haftası"nda, ülkemizin kalkınması için gereken sermayeyi oluşturmanın beklentisi yaşanırdı. Belki ilkokul "bebeleri", bunu deger- lendirme konusunda yeterli değillerdi, fakat on- ları bu konuda egiten öğretmenlerinin, bilinçli ol- duklarına hiç kuşku duymuyorum. Zaten oiduk- ça kıt olan ekmeğin bir lokma daha az yenmesi- nin, ülke kalkınmasına bir katkı olacağı umut ve düşüncesi, insanları mutlu kılardı. Türkiye fukara, fakat sonsuz bir biçimde gu- rurlu idi. O, ılk gençliğimizde karşı çıktığımız Ba- yar'ları Menderes'leri düşündüğüm zaman. doğrusu denn bir üzüntü duyuyorum. Yanlış bir demokrasi yorumu ve yanlış bir dış politika an- layışı, hem kendilerinin felaketini hazırladı hem de ülkemıze büyük zararlar verdi. Çok yazık... Cumhuriyet'in heyecanını günümüz gençleri- ne yansıtamama konusunda bizim kuşağın su- çunu, yukarıda itıraf etmeme karşın; eğer deği- şen dünya koşullarını dikkate alırsak bizim ku- şağın çaresizliği de kolayca görülebilir. Ilerleyen teknolojiye bağlı olarak, iletişim araçlan öylesine gelişti ki, çocuklarımız artık ailelerinden ve öğ- retmenlerinden çok, bu ileri teknoloji ürünü olan iletişim araçlarının etkisinde. Biz de ailemizden çok sokağın ve okullarımızın "eğitim bombardı- manı" altındaydık. Ancak, sokağın etkisi son derece sınırlıydı. Şimdi bir bilgisayar düğmesine basarak bütün dünyayı ayaklarının dibıne seren bir çocuğumuzun, bızlerin "telkinlenne" ne de- rece açık olduğu, gerçekten çok tartışılabilir. Tüm bunların yanı sıra, ideolojik beslenmeleri- nin nereden olduğu konusunda ciddi kuşkularım bulunan bir "süper zekâlılar" grubu, gençlerimı- zin aklını iyiden lyiye kanştırıyor. Örneğin; "yurt- severfik". "toplum çıkarlarını öne alma", "vata- na karşı sorumluluk" vb. gibisinden birtakım de- ğerler, alay konusu oluyor. Ve bu değerleri savu- nan insanlar, kimi zaman "dinozor" olarak isim- lendiriliyor... Oysa ki; bu değerlerden yoksun kalan top- lumlann yaşama şanslan ve bir devlet içinde bü- tünlüklerini koruma olasılıkları, neredeyse hiç yok. Fakat bu süper zekâlılar; zaten, kimi zaman ülke bütünlüğü vb. gibi kavramlan da alay konu- su yapıyorlar. Işin kötüsü, ileri sürdükleri gerek- çe ve düşünceler, özellikle gençlere cazip gelen düşünceler. Geçenlerde bunlardan biriyle tartı- şırken "Sabahlan ant içen çocuklar, varlıklannı Türk varlığına armağan ediyohar. Bunun yerine daha sevimli bazı sloganlar konulamaz mı?" dediğinde, verecek bir yanıt bulmakta çok zor- lanmıştım. Ortak bazı değerler olmadıktan son- ra, bu tür konularda tartışarak bir yere varmak da mümkün görünmüyor. • • • Askerlik hizmeti de günümüzde tartışılan ko- nulardan biri oldu. Seneler önce askere giden gençlerimizi konu alan ve elbette heyecanla öven bir yazımdan sonra, kimi çevrelerde kıya- met kopmuş ve neredeyse, "totalitarizmden ya- na" ilan edilmiştim. Bunlara inat aynı yazıyı bir- kaç kez daha yayımladım. Ve daha sonra bu sü- per zekâlıların bazıları. o günkü tepkilerinden dolayı benden özür dilediler. "Yeni Dünya Düzeni", aslında bu türden gö- rüş ve anlayışlan tahrik eden, hatta zortayan bir anlayış. Bu düzen içinde; ülke bütünlüğü, yurt- severlik, toplum çıkarlarını ön plana alma gibi kavramlara yer verilmiyor. Fakat ne kadar ente- resandır ki bu düzeni dünyaya empoze etmeye çalışan ABD, dünyanın diğer yörelerinde orta- dan kaldırmaya çalıştığı duyguları ve inançlan, kendi ülkesinde egemen kılmaya ve güçlendir- meye çalışıyor. Hatta bu konuda, geçmişte uy- guladığı esnek politikaları değiştirerek farklı bir duygusal ortam yaratmaya, yurtseverlik rüzgâr- ları estirmeye çabalıyor. Örneğin, 1970'lerde Amerikan bayrağından iç çamaşırı ya da tuvalet kâğıdı yapmak bir suç sayılmazken bugün bay- raklarına karşı yapılan her türlü saygısızlığı, en ağır biçimde cezalandırmaya çalışıyorlar. Örne- ğin; en ufak mekânlarda bile birbirini tanımayan ve selamlaşmayan ABD vatandaşları, artık yurt- taşlıktan kaynaklanan bir nezaket çerçevesinde selamlaşıyor, konuşuyor, ortak konular arıyorlar. • • • Japon pilotlarının sonu belirsiz bir sefere çı- karken ülkelerine olan bağhlıklarını dile getirme- leri, bende bu türden duygu ve düşünceleri can- landırdı. Söz konusu sahneyi, 2 sene evvel gör- düğümde bu türden düşünceler uyanmadığına göre, demek kı aradan geçen bu kısa süre için- de bile, işler biraz daha kötüleşmiş. Umanm aklımızı başımıza alırız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle