23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ŞUBAT 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab(Ş cumhuriyet.com.tr 11 Türkiye'den, Kıbns'ta vanlacak anlaşmayı referandum öncesinde kabul etmesi isteniyor Annan'dan onaykoşuluAYHAN ŞİMŞEK ANKARA - BM Genel Sekreteri Kofı An- nan'm, Kıbnsta müzakereleri başlatmak ıçin Ankara'nın öniine yeni bir koşul koyarak, vanlacak anlaşmanın referandum öncesinde Türkıye tarafından "onaylanmasını" ıstedı- ği ortaya çıktı. Kofi Annan'ın davet mektu- bunda yer verdiği koşul, 21 Nisan'da adada yapılacak referandum öncesinde Türk hükü- metinin Meclis'ten karar alarak anlaşmayı onayladığı taahüdünü vermesini öngörüyor. Annan mektubunda, 31 Mart'ta tamamlana- cak anlaşmanın Türkiye ile birlikte diğer ga- rantör ülkeler Yunanistan ve îngiltere tarafın- dan da onaylamalan için "son tarihin" 9 Ni- san olduğunu bildirdi. Genel Sekreter, 3 ga- rantör ülkeden bu tarihe kadar kendi arala- rında resmi yazışmalannı da tamamlamala- nnı istedi. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, taraf- lara gönderdiği davet mektubunda öne sür- düğü yeni koşul Ankara'da "soğuk duş" et- • Annan'ın davetinde, hükümeti büyük sıkıntıya sokan koşulun Genel Sekreter'in referandum öncesinde Türkiye'den anlaşmanın onayını istemesi olduğu ortaya çıktı. Genel Sekreter'in yeni koşulu, boşluklan yine Annan tarafından doldurulacak anlaşma için 9 Nisan'a kadar Meclis'ten onay alınmasını öngörüyor. kisi yarattı. Dışişleri Bakanı AbduOahGül, ABD Dışişle- ri Bakanı Cofin PoweD ile te- lefon görüşmesinde, referan- dum öncesinde onay koşulun- dan duyulan rahatsızlığı ile- tirken. Genel Sekreter'in ik- na edilmesi ıçin devTeye gir- melerinı istediği öğrenildi. Türk diplomatlara göre An- nan'ın bu isteminin karşılan- ması. Anayasa'ya göre ta- mamlanmamış bir anlaşma- nın onayı olamayacağı için olanaksız bulunuyor. Diplomatik kaynaklar, Ankara'nın An- nan'ın davet mektubu üzerinde temel çekin- cesinin onay koşulu oldu- ğunu, ancak Kıbns Türk tarafının daha fazla konu- da çekincesinin bulundu- ğunu kaydediyorlar. BM Genel Sekreteri Ko- fi Annan, geçen sene 23 Şubat'ta taraflara sundu- ğu son planda. Türkiye ve diğer garantör ülkelerden yalnızca "ortak açıkla- mayla". referanduma git- meyi ve referandumda onaylanacak anlaşmanın imzalanacağı taahüdü istemişti. Türk tarafı, anayasaya göre bu yetkinin Meclis'te oldu- ğunu belirterek. bu açıklamanın imzalanama- yacağını söylemiştı. Rum lider Tasos Papa- dopulos ise, Türkiye planı kabul etmedikçe kendilerinin de referanduma gitmeyi kabul et- meyecekleri söylemiştı. Ciddi risk Genel Sekreter, bu nedenle 10 Şubat için davet mektubunda onay koşuluna yeni unsur- lar ekledi. Annan, en geç 10 Nisan'a kadar "iç hukuk açısından gerekli tüm işkmkrin ta- manüannıası" koşulunu getirirken, 9 Nisan'a kadar üç garantör ülkenin kendi aralannda bu konuda yazışmalannı tamamlamalannı ve kendisine de yazılı taahhütlerini iletmelerini istedi. Kıbns Türk tarafı. Annan'ın bu iste- minin siyasi bir taahüdün çok ötesine geçme- si ve bağlayıcı hukuki sonuçlar doğuracak ol- ması nedeniyle ciddi riskler getirdiğini dü- şünüyor. Genel Sekreter. davet mektubunda referandum sonucunun olumsuz olması du- rumunda verilen taahhütlerin yasal bir etki ta- şımayacağını belırtse de, Türk tarafı bunu güçlü bir güvence olarak değerlendirmiyor. IBRIS Erdoğan hn stratejisi çöktii SERKAN DEMİRTAŞ ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "ın yürüttüğü "ofansif (atak) diplomasi", Kıbns sorununda Türk tarafinı daha da zor bir duruma soktu. Erdoğan'ın "Rumlardan bir adım önde olma" stratejisiyle BM Genel Sekreten Kofı Annan'a verdiği açık çek, Ankara ve Lefkoşa'ya önceki gün ulaşan mektubun daha da ağır koşullarla dolmasına yol açtı. Buna karşılık Annan, Erdoğan'ın 24 Ocak'ta Davos'ta yaptığı görüşmede dile getırdıği hiçbir istemi de yerine getırmeyerek AKP hükümetinın çıkışını zayıflattı. u Rumlardan bir adım önde olma" sloganı, 10 Şubat randevusu öncesinde Türk tarafinı iyice sıkıştırdı. tktidar, 12-13 Arahk Brüksel Zirvesi'nin ardından Kıbns sorununun 1 Mayıs 20O4'e kadar çözümü için bir girişim başlattı. Bu girişim kapsamında, Annan'la da "ince bir diplomasi oyunu" oynandı ama kazançlı çıkan Annan oldu. Erdoğan'ın yaşama geçiremediği öneriler şöyle: • De Soto dcğişmcdi: Annan Planı'nı -taraflar üzerinde anlaşamasa bile- referanduma götürme güvencesi sunan Erdoğan, Genel Sekreter'den Alvaro De Soto' nun değiştirilmesini istedi. Ancak Annan bunu reddetti. • Povvell arabulucu olmadı: Türk tarafı, ABD Dışişleri Bakanı Coün PoweD'ın arabulucu olmasını istedi. Daha sonra arabulucu ifadesini "kolaylaştmcı" olarak değiştiren Ankara, ret yanıtı aldı. • ABD desteği: Türkiye'nin amacı Erdoğan-Bush görüsmesiyle ABD'nin tam desteğini almaktı. ABD ise Annan'ı ve koşullannı destekledi. • Ön müzakere olnıadı: Türkiye, Annan'ın "otomatik referandum" koşulundan kurtulabilmek için Genel Sekreter'e "ön müzakere" önerdi. Annan, ön görüşmeyi kabul etmediği gibi "10 Şubat'ta geürseniz, referandumu da kabul edersiniz" koşulunu dayattı. • Daralülmış metin: Annan, Türk tarafının "daraltümıs metin" önerisini de kabul etmedi ve müzakerelerin 25 Mart'ta tamamlanıp 21 Nisan'da referanduma götürülmesini istedi. • Koşullar yumuşatılamadı: Türkiye "nın, "otomatik referandum ve boşluklann Annan tarafından doldurulması" koşullannın yumuşatılması yönündeki istemleri sonuçsuz kaldı. Bunun en büyük nedeni, Erdoğan'ın Annan'a Davos'ta her türlü güvenceyi veren 11 "açık çek" sunması oldu. Türkiye'nin çekincelerini telefonla Bush'a aktaran Erdoğan güvence alamadı Hükümette mektup telaşı• Türkiye'nin 3 temel çekincesini Bush'a aktaran Erdoğan, bu konulann Annan'a telkin edilmesini istedi. Bush ise gerek gördüğü zaman Annan ile görüşeceğini vurgularken "Süreci destek- liyoruz. Türkiye'nin banş konusundaki kararhlığına inancımız tam" dedi. Bush, Türkiye'nin çekinceleri konusunda ise yorum yapmaktan kaçınırken bu konuda güvence vermedi. EBRUTOKTAR ANKARA - BM Genel Sekreten Kofı Annan' ın mektubuyla hayal kı- nklığına uğrayan hükümet. ABD yö- netimini devreye soktu. Başbakan Tayyip Erdoğan, dün ABD Başkanı George W.Bush'u arayarak KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş'ın 10 Şubat'ta New York'a gideceğini, an- cak Türkiye'nin 3 temel çekincesin- de değişme olmadığını söyledi. Ka- lıcı çözüm bulununcaya kadar KKTC'deki Türk askeri varlığmın devamını, Türkiye'nin garantörlü- ğünün sürmesini ve adada ikı kesim- liliğin korunmasını isteyen Erdoğan, bu konulann Annan'a telkin edilme- sini istedi. Bush ise gerek gördüğü zaman Annan ile görüşeceğini belir- terek "Süreci destekliyoruz" yanıtı- nı verdi. Bush, Türkiye'nin hassasi- yetlerinin karşılanacağı yönünde hiç- bir taahhütte bulunmadı. Genelkur- may Başkanı Orgeneral Hilnü Öz- kök'ün bugün Erdoğan ile Başba- kanlık 'ta bir araya ge lerek Annan' m daveti hakkında durum değerlendir- mesi yapacağı öğrenildi. BM Genel Sekreteri Annan'ın ta- raflara yaptığı davette öne sürdüğü koşullar hükümette hayal kınklığı yarattı. Kıbns ana gündem madde- siyle toplanan Bakanlar Kurulu'nda Annan'ın mektubunun Türk tarafı- nın beklentilerini karşılamadığı de- ğerlendirmesi yapıldı. Hükümet Söz- Gül ve Verheugen Kıbrıs'ı Demokratlan çatısında toplayan Avrupa Halk Partisi'nin 16. Kongre- si'ne katılan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, dün Verheugen ile bir araya geldi. Verheugen, Gül ile görüşmesinde "Kıbns tek sesle kendini ifade eden ve birliğin içinde karar süreciıü kilit- lemeyen bir üye olmah" dedi. cüsü Cemil Çiçek. mektubun bütün yönleriyle değerlendınlerek bugün bir karara vanlacağını açıkladı. Bakan- lar Kurulu'nda. "Rum tarafının ata- yacağı adımlann izlenmesi, Rum ta- rafı ne yapıyorsa aynısının yapılma- s " karan alındı. Bu çerçevede An- nan'ın daveti çerçevesinde 10 Şu- bat'ta New York'a gidilmesi. ancak Rum tarafı çekincelerini bir yazıyla iletecekse, aynı yöntemin Türk tara- fınca da izlenmesi karara bağlandı. Ankara'daki diplomaside artan tra- fık, hükümetin ABD yönetimini dev- reye sokma girişimleri ile devam et- ti. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ABD Dışişleri Bakanı Coün Poweü" ı. akşam saat 17.30'da da Başbakan Erdoğan ABD Başkanı George W. Bush'u telefonla aradı. Erdoğan. Türkiye'nin Kıbns so- rununun çözümü konusunda karar- lı olduğunu, bu konudaki iyi niyetı- ni sürdüreceğini, bu nedenle Türk tarafının 10 Şubat'ta New York'ta bulunacağını bildirdi. Erdoğan. ancak Türkiye'nin Türk askerinin adadakivarhğı,Türkiye'nin garantörtiiğü \e adada iki halkın eşit- liğine dayanan iki kesimliliğin sür- mesi" konulanndaki hassasiyetlen- nın aynen sürdüğünü \-urguladi. Tür- kiye'nın bunu daha önce BM Genel Sekreteri Annan'a Davos'ta aktar- dığını anımsatan Erdoğan, Washing- ton'da yaptığı temaslarda da bu ko- nu üzerinde durduğunu belirttı. Er- doğan, -Bu konuda tutumumuzda bir değişiklik yok" diyerek, Annanın mektubundan duyduğu rahatsızlığı ıma etti. Türkiye'nin hassasiyetleri- nın Annan'a iletilmesi mesajını ve- ren Erdoğan, Bush'tan "Bu süreçte olumlu katkılannızı bekliyoruz" ta- lebinde bulundu. Bush, Türkiye'nin çekincelerini es geçti Bush. bu konuda "Süreci destek- Kyoruz" yanıtını vererek, ABD'nin önceliğinin Kıbrıs sorununun bir an önce çözülmesi olduğu mesajını ve- rirken, Türkiye'nin çekinceleri konu- sunda yorum yapmadı. Kendısının Annan ile daha önce gö- rüştüğünü kaydeden ABD Başkanı Bush, "Gerek gördüğüm her dakika devreye gireceğiz. Gerekirse Sayın Annan ile yeniden görüşeceğim" di- ye konuştu.Bush, Povvell ile Gül'ün de sık sık telefonda görüştüğünü ve temas halinde olduğunu söyledi. Bush. "Kıbns sorununun çözümü konusunda aldığı olumlu izknimi ve Türkiye'nin çözüm konusundaki ka- rarhbğını Powell'ın Annan'a iletece- ğini" ifade etti. Türkiye'nin banş yö- nündeki çabalannı desteklediklerini vıırgulayan Bush. "Sizin gerçekten ba- nş istediğinize kesin inancımız var. Bu konuda yanınızdayız. Süreci destek- liyoruz. ABD, Kıbns sorununun bir an önce çözülmesi yönündeki ça- balannı sürdürecektir" dedi. KKTC CUMHURBAŞKANI RAUF DENKTAŞ ANNAN'IN KOŞULLU DAVETlNt DEĞERLENDtRDÎ: Pkuı, dayatmanın daniskası ANKARA/LEFKOŞA (Cumhu- riyet) - KKTC Cumhurbaşkanı Ra- uf Denktaş, BM Genel Sekreteri Ko- fi Annan'ın görüşmeler için koşul- lu davetini u dayatmanın daniskası" olarak nitelendirirken, yine de pazar günü New York'a gideceklerinin işa- retini verdi. Denktaş, Lefkoşa'da yaptığı açıkla- mada, "Annan'a bugün veya yann y^- zılı bir yanrt vereceğiz. Bunun üzeri- ne eğer Türkiye'den gelen haberler olumlu ise herhalde pazar günü Nen York'a hareket edeceğiz'' dedi. Bazı medya kuruluşlannın yaptığı tek yan- lı yayınlar için sitemde bulunan Denk- taş'a, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül destek verdi. Gül, Denktaş'a baskı yapılmasını eleştirerek tarihsel so- rumluluk taşıyan Denktaş "ın her ko- nuyu en ince şekilde değerlendirme- sinin doğal olduğunu kaydettı. An- nan'ın müzakereleri başlatmak için katı koşullar öne sürmesınden rahat- sız olan Türk tarafı, yeni diplomatik girişimler için harekete geçti. • KKTC Cumhurbaşkarn Rauf Denktaş, Lefkoşa'da yaptığı açıklamada"Annan'a bugün veya yann yazılı bir yanıt vereceğiz. Bunun üzerine eğer Türkiye'den gelen haberler olumlu ise herhalde pazar günü New York'a hareket edeceğiz" dedi. Denktaş New York'takı toplantının 1 günlük olacağmı söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Denktaş'ın. Annan'a yazacakla- n ayn mektuplarla çekincelerini ile- tecekleri belirtilirken Ankara'nın yürüttüğü üst düzey temaslarda An- nan üzerinde etkide bulunmaya ça- lıştığı öğrenildi. Denktaş: tatminolduk Denktaş. Başbakan Mehmet Ali Talat ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş ile dün Lefkoşa'ya döner- ken Dışışlen Bakanlığı Kıbrıs ma- sası sorumlusu Büyükelçi Ertuğrul Apakan'ın da Lefkoşa'ya gitmesi dikkat çekti. Denktaş. Lefkoşa'da yaptığı açık- lamada, New York'taki toplantının bir günlük olacağını, bunun müzakere- leri başlatacak değil kapı açacak ni- telikte olacağını söyledi. Denktaş, "Türk hükümeti görüşlerinize sıcak bakıyor mu?" sorusu üzerine şunla- n söyledi: "Birlikte değeriendirme- ler yapök. Tatmin oldıık. Türkhükü- meti çok iyi niyetle, çok büyükaçıhm- lar yapmıştır. Ama cevabmı alama- mışür. Bunu kendileri de «örnıüş ve üzühnüştür." 'AUahın emri değil' Nevv York'a gitmekle, Annan'ın tüm koşullannın kabul edilmiş sayı- lacağı yönündeki bir soru üzerine de Denktaş şunlan söyledi: "Sayuı Annan böy le dedi diye, bu Allahın emri değil ki. Biz de kendisi- ne hem \azılı yanıt vereceğiz hem de gideceğiz mesela. Bize, niye > azılı ya- nıt verdiniz, niy e geldiniz diy ecek de- ğiL Böyle müzakere obnaz. Dolayısıy- b bırakınıy değerlendirmemizi ya- palını, cevabunızı da yazahm, gide- Hmde." Denktaş. Ankara'da da gazetecile- re sitemde bulundu. Basınm farklı davranması durumunda bugün daha güzel bir yerde olacaklanru söyleyen Denktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu bir sitem. Kıbns meselesi bu- gün gökten inmcdi, 40 yıldn- devam ediy or, Rum tarafı en büyük haksız- bğı yapryor. Bize yapılan zarara iliş- kin kimsenin söz söyledigi yok. Ama bir günde Kıbns'ı haUetmek için bü- yük heyecan oluştu." Denktaş. .Annan'ın koşullu dave- tini dayatma olarak nitelendirirken. "İki ayağımızı bir pabuca koyuyor- lar. Bu, dayatmanın daniskası. Böy- le müzakere olmaz. Ya gel ve gehrsen kabul et,gehnezsen de suçlu oL Bu mü- zakere değil ki" dedk AÇIKÇA ŞUKRU StNA GUREL Çokuş Yapılar, eğer insan bilgi ve emeği doğa karşısın- da aciz kalırsa çökerler. ikinci bir çöküş nedeni var- dır: Cehalet ve/veya hilekârlık. Doğa yasalan bu iki- sini de affetmez. Geçen hafta, önce Konya'daki Zümrüt Apartma- nı çöktü, belki yap-satçının cehalet ve/veya hilekâr- lığından ötürü; belki de, iddia doğruysa, altındaki dükkândaki kolonlan kesen kafada kâr etmekten başka bir kavrama yer kalmamış olmasından... Şim- di bu çöküşün sorumluları bulunupyargılanacak. Bu kadar kayıp ve acıdan sonra, hele gelecek için ders çıkmayacaksa, neye yarayacak? Geçen hafta bir başka çöküş daha yaşanmaya baş- ladı ki, sorumluları belli, ama çatırdayan yapıyı kur- tarması gerekenler de onlar. Türk dış politikası, da- ha doğrusu bu iktidarın dış politikası artık çökü- yor. Sorumluları da belli: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül. İkinci derecedesorumlular bütün hükümet üyeleri veAKP'li milletvekilleri. TEMELDEKİ SAKATLIK: Çöküşü hazırlayan, AKP dış politikasında daha temel atılırken oluş- turulan yanlışlık ve sakatlıklardır. Sakatlık, daha Kasım 2002'den beri, Tayyip Bey ve arkadaşları- nın AB ve ABD'ye yaranmayı temel amaç olarak görmeleriyle başlamıştır. Dışarıda iyi ilişkileraramak başka şeydir, ne pahasına olursa olsun başkalarına yaranmayı temel amaç halinegetirmek başka... Tay- yip Bey ve arkadaşlan, iktidarlarını sağlamlaştırmak. meşruiyeti dışardan ithal etmek için, ne vermeleri gerekiyorsa, vermeye hazır olduklarını daha baştan ilan etmişlerdir. Tayyip Bey ve arkadaşlan, daha AKP hükümeti ku- rulmadan kollan sıvamış ve "AB'den müzakere tarihi alma" konusuyla, Kıbrıs gibi temel konuları "aynı se- pete" koyduklarını ilan ederek, temel dış politika ko- nularımızı AB'nin kucağına vermişlerdir. Aynı zaman- da, bizden yeni "reform" istenmediği halde, AB'nin Tür- kiye'nin devlet yapısıyla ılgili değişiklik istekleri kendi amaçlarıyla aynı olduğundan, "yenireform paketleh" hazrılayacaklarını da daha ışin başında duyurmuşlar- dır Böylece. Türkiye biryandan dış politikasının te- mellerini oluşturan temel hak ve çıkarianndan vaz- geçecek, öte yandan da uluslararası hegemonya- cılann istediği gibi cemaat, tarikat ve yerellikler- den oluşan ve "ulus devlet" olmaktan çıkan bir in- san topluluğuna dönüştürülecekti. Karşılığında da Tayyip Bey ve arkadaşlan iktidarlarını sağlam- laştırıp meşruiyet kazanırken, toplumu da iste- dikleri gibi "dönüştüreceklerdi". YAPININ YÜKSELİŞİ: Tayyip Bey ve arkadaşlan, içende mehter takımı yürüyüşü ile yol aldılar. Devletin temel yapılan birer birer elden geçirilmeye başlandı. Toplumdan tepkıler geldıkçe, her ikı adımda durulup, gereğınden bir adım gerı atılıyor, böylece en azından bir adım gidilmiş oluyordu. Dışarıda ise AB genişleme takvimı yüzünden. "pilot konu" olarak Kıbrıs seçilmiş- ti. Tayyip Bey ve arkadaşlan, önce Annan Planı'nı ka- bul ederek çözüm bulacaklarını açıkladılar, sonra da tıpkı dışardakıler gibi Denktaş ı uzlaşmazlıkla suçla- dılar. Içerde Kıbrıs konusunda "sonuca varma işini" götürü aldığı belli olan mütareke basınıyla birlikte oluş- turulan koro, haykırışlarını sürdürdü: "Kıbns'ta çözü- me engel olanlar Denktaş ve Türkiye 'deki statükocu- lardır. Bunlan alt ederek çözümü sağlayacak birAKP, Türkiye'de ilk 'sıvıl' iktidar olacaktır". DUVARLARIN ÇATIRDAMASI: Tayyip Bey ve arkadaşlan, özellikle Kıbns konusunda birgerçeği geç de olsa kavrayabildiler: Vermek, kurtulmak değildi. Ama dışarıya söz anlatmak, içeride işi saman altın- dan su götürek "ha//eîmek "ten daha zordu. Onun için MGK'nin sözünü dinler, hatta buna katılır görün- düler. Annan'a ve Bush'a şu anlatılacaktı: "Biz çö- züm isteriz, Denktaş da ister. Görüşmeye başlarız, ama 'dayatma' istemiyoruz. Annan, önkoşullannı kaldırsın, görüşmelehyapalım''. Böyle birtutum, hem Türkiye ve KKTC üzerine gelen baskıları hafifle- tecek hem de sağlıklı bir konuma gelmemizi sağ- layacaktı. Ama ne oldu? Annan önkoşullannı kaldırmadığı, hatta hafifletme- diği gibi, daha da ağırlaştırdı. Artık, "boşluklan ben doldururum" bile demiyor, "anlaşamadığınız konu- larda planda ne yazıhysa, o geçerli olacaktır" diyor. "Anlaşın, boşlukları ben doldurayım, ardından yeni devletin işleyişiyle ilgili görüşmeler yapılsın" demi- yor, "devletin işleyişini, hatta milli marşını, henüz si- yasal görüşmeler devam ederken kararlaştıracaksı- nız" diyor. Bu noktaya nasıl gelindi? Bunun iki yanıtı olabilir: Birinci olasılık, içeriyi kan- dırmanın, dışarıya söz anlatmaktan kolay oldu- ğunu düşünerek Annan ve Bush'la görüşenler, on- lara içerde kararlaştırılanın tam tersini söylemiş- lerdir. Ikincisi, dillerinin döndüğü kadar Annan'a ve Bush'a doğruları anlatmaya çalışsalar da, din- letememişlerdir. İkinci olasılığın doğru olduğuna inanmak isteriz. Ancak, ne olursa olsun, geldiğimiz bu noktada Türk dış politikası açısından büyük bir "fi- yasko "ortadadurmaktadır. Çünkü Türkiye ve KKTC, eşitlik içinde ve Annan Planı'nı adadaki gerçeklerin yanı sıra sadece referans noktalannda biri olarak ka- bul ederek Rumları müzakereye çekme amacını ger- çekleştirememiştir. Önümüze konan seçenek, müzakere masası- na değil, zaman cenderesi içinde dayatma süre- cine oturmaktır. Geldiğimiz bu noktanın sorum- luları Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'dür. Sakat yapı çatırdıyor. Kıbrıs'la ilgili dayatmaları baş- ka konulann izlemesi kaçınılmaz. Bunun sonunda da ne elde edileceği bilinmiyor. Çöküş hızla gerçekleşe- cek. Ama bilinsin ki, çöküşü engellemek şöyle dursun, hızlandıranlar. enkazın en altında kalacaklar. ssinagurel@cumhuriyet.com.tr TASOS PAPADOPULOS: New York'ta çözüm çıkmaz REŞATAKAR LEFKOŞA-Kıbns so- rununun çözümü konu- sunda baş döndürücü gi- rişimler devam ederken Rum lider TasosPapado- pulos yeni tur görüşme- lerden çözüm çıkmasını beklemediğini söyledi. Rum radyosuna göre Papadopulos. "Türkta- rafının gerçek ta\nnın müzakere masasında bel- li olacağmı" \ e "bu bağ- lamda ihtivttlı olmavı sürdüreceklerini" kay- detti. Papadopulos'un yann New York'a hare- ket edeceği bildınldi. Güney Kıbns "takiana muhalefet lideriNıkos Anastasıadis Brüksel'de Dışişleri Bakanı Abdul- lah Gül irak nTürk hükü- metinde "korkunçbiriyi niyet" aördüğünü söy- ledi. Anastasıadis "Türk tarafı, müzakcrelere inançla geldiği mesajını vermek isti\r or."dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle