21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2004 PERŞEMBE DIZI BM'nin raporuna göre bugün 31 ülkede 1 milyar insan temiz içme suyundan yoksun Su kriziderinleşiyor însanlığın son viizvılı Ergin Y ı l d ı z o ğ l u ~¥~f üresel ısınmarun birçok tC tehlikeli gelişmenin ka- J. V- pısını açmasının yanı sı- ra, tanm üretımi \ e su kaynak- lan üzerindekı olumsuz etkile- rine, bundan önceki bölümler- de değindım. Şimdi bu ikisine biraz daha yakmdan bakmak is- tıyorum. Çünkü hızla artmaya devam eden dünya nüfusunun, gittikçe bozulan gelir dağılımı- nın etkilerini, su kaynaklan üze- rinde, çoğu kez birçok ülkenin sınırlannuı kesıştığini. bu kay- naklar üzerinde söz sahıbı olmak istediğini göz önüne aldığımız- da, artık bır knz özellıği sergi- lemeye başlayan gıda ve su sı- kıntısı sorununun gıderek yeni jeopolitik krizlerin de kaynağı halıne gelmeye başladığını gö- rebiliriz. Nitekim Prof. Mkha- elKlare, Kaynak Savaşlan (Re- sourche Wars, 2001) başlıklı ça- hşmasında, 1990'dan bu yana su kaynakJan ve gıda havzala- n etrafında siyasi, asken çatış- malann gittikçe dennleştıgine, belırgın bır bıçımde arrtığına dıkkat çekiyordu. Dünya Bankası nın hesapla- rına göre bir insanın sağlıklı ya- şam sürdürebilmesi için yılda 36-72 metreküp suya gereksi- nımı var. Bu. aslında, toplam gereksınimın ufak bir kısmını oluşturuyor. Ta- nmda sulama, sa- nayi, enerji üreti- mi ıçın kullanılan- lan da ekleyınce. ınsan yaşamı ıçın gerekli su mikta- nyıllıklOOOmet- reküpe yükselı- yor. Diğer taraftan su kıtlığı ile tahıl ve diğer tanm ürünlen gibı te- mel gıda madde- leri arasında çok yakın bir ilişkı var. Insan yaşamı için gerekli suyun en büyük bölümü ta- rım ürünlerinin sulanmasında kul- lanılıyor. Tahıl gi- bi temel gıda maddelerine yö- nelik küresel ta- lep arttıkça su so- runu daha daağır- laşıyor; buna kar- şılık suya olan ta- lebin artması da gıda arzını olum- suz etküiyor. Böy- lece de karşımıza birbirini besleye- rek derinleşen iki kriz eğilimin- den oluşan bır fasit daire çıkı- yor. Su krizi ve küresel ısınma Dünya \iizeyinin 2 3"ü sular- la kaplı olmasına rağmen, bu- nun yalnızca yüzde 2.53'i içi- lebilecek ve tanmsal sulamada kullanılabilecek özelliklere sa- hip. Gerisi tuzlu su. Üstelik bu yüzde 2.5 'lik kesimin büyük bir kısmı buzullardan ve kutup buz- lanndan oluşuyor. Sonuç ola- rak halen insan gereksinimleri- ni karşılamaya uygun su mıkta- n toplam su stoklannın yüzde 0.01'ini oluşturuyor. Aslında bu son derecede kıt su kaynaklan bile, yenilenebilir düzeyde tutu- labilse ve iyi yönetilebilse da- ha uzun bir süre insan gereksi- nimlerini karşılamaya devam edebilecek. Ne ki bir taraftan sanayi atıklarınrn. diğer taraftan küresel ısınmanın etkileriyle (kuraklık ve kirlenme) dünya su stoklan hızla kullanılamaz hale geliyor. Su kıtlaşırken, nehirler ve ye- raltı sulan hemen her zaman birden fazla ülkenin sınırlan içinde olduklanndan, petrol ka- dar. hatta daha yaşamsal öneme fiika'nın kronik su sorunu olan belli bölgelerinin dışında, özellikle nüflıs yoğunluğu ve nüflıs artış hızı çok yüksek Ortadoğu ve Güney Asya gibi bölgelerde su sorunu gittikçe ağırlaşıyor. Latin Amerika'nın Meksiko City gibi büyük kentleri de bölgelerinde su kaynaklannı hızla tüketerek genel bir krizi derinleştiriyorlar. sahip jeopolitik krizler için ve- rimli bir zemin oluşturuyor. Bırleşmış Milletler Dünya Su Raporuna (VVorld VVater Re- port, Mart 2003) göre bugün dünya ciddi bır su knziyle kar- şı karşıya. BM'ye göre bugün 31 ülkede 1 milyar insan temiz içme suyundan yoksun. Üstelik rapor, bugünkü trendler sürdü- ğü takdirde yüzyıhn ortasından su kaynaklannın bugüne kıyas- la yüzde 30 genleyeceğini ve su kıtlığından 60 ülkede 7 mil- yar insanın, dünya nüfusunun 2/3" ünün etkileneceğıni hesap- lıyor. Su kaynaklannın gerileme- sinin nedenlen arasında yüzde 20'lik payıyla küresel ısınma çok önemli bir yer tutuyor. Küresel ısınma gibı su arzın- daki gerileme de geçen 30 yıl içinde, kriz ve küreselleşme dö- neminde giderek hızlandı. Ra- pora göre dünyada kışı başına düşen temiz su mıktan 1970'te 13 bin metreküpten 2003'te 6.600 metreküpe genledi. Bu muazzam gerileme trendi, de- vam ettiği taktırde, 2050 yılına gelindiğinde nasıl bır sorunla karşı karşıya kalınacağını da gösteriyor. Üstelik gittikçe gelışen su pompalannın ve kuyu açma tek- niklerinin de yardımıyla ınsan- hk. Earth PbJicy Instirute direktö- rü Lester Brovraun deyi- şıyle l4 gefccekku- şakların hakkı" olansuyudakul- lanmaya başlamış durumda. Birçok bölgede su plat- formlan öyle bü- yük bır hızla ge- riliyor ki -örne- ğin 19 milyon nü- fuslu Yemen"de yılda 2 metre; Çın'de 1-3 metre, Meksika(Guaba- ojuato) 2-3 metre \b .-Dünya Ban- kası uzmanlann- dan Christopher Ward"Yeralû su- lan öyle bir hızia kullanıma açılı- yorki, birçok böl- gede kırsal eko- nominingenişke- simleri bir kuşak geçtikten sonra rümüvle yok ol- muş olabiür" dı- yor. Afrika'nın kronik su sorunu olan belli bölgele- rinin dışında, özellikle nüflıs yo- ğunluğu ve nüflıs artış hızı çok yüksek Ortadoğu ve Güney As- ya gibi bölgelerde su sorunu git- tikçe ağırlaşıyor. Latin Ameri- ka'nın Meksiko City gibi büyük kentleri de bölgelerinde su kay- naklannı hızla tüketerek genel bir krizi derinleştinyorlar. Dünya Bankası'nın hesaplan, Çin'in kuzey bölgelerinde su açığının yıllık 37 milyar tona ulaştığını saptıyor. Buradan hareketle, 1 ton tahıl üretmek için 1000 ton su gerektiğini göz önüne alarak, bu su açığının 37 milyon ton ta- hıla, diğer bir değışle 111 mil- yon Çinlinin tahıl gereksinimi- ne eşit olduğu görülür. Tarihsel olarak, yakın zama- na kadar, su kıtlıklan hemen her zaman yerel sorunlar ola- rak kendini gösteriyordu. Şim- di küreselleşmenin etkileri bu kıtlıklann hızla yaygınlaşması- na, zengin ülkelerin, şirketleri- nin. özelleştirmenın getirdiği olanaklardan da faydalanarak yoksul bölgelerdekı su kaynak- lannı ele geçirmeye ve başka bölgelere taşımaya başlama- sıyla su krizleri hızla bölgesel- likten çıkarak küresel olgular kategorisine girdi. BİTTİ Kâriçin yanşT^v ünyada bır su krizi / 1 derinleşirken, dev çokuluslu J-*S şırketler, Fortune dergısinin "21. yüzyılın petrohî" olarak nitelediği, bu kaynağın kıtlığından kâr etmek için hem birbirleriyle yanşıyor, hem de hükümetleri piyasalan açması için baskı altına alıyorlar. Ne yazık ki hükümetler de bır an önce bu yaşamsal öneme sahip su kaynaklannı korumaya almak ve gelıştırmek yenne, ÇUŞ'lenn baskılanna boyun eğiyor ve ulusal su kaynaklannı teker teker özelleştirmeye açıyorlar. Dev su, enerji, besın ve denız taşımacılığı şirketlen, çoktan bu özelleştınnelerden pay almak ıçın aynnnlı planlar yapmaya ve kuyruğa girmeye başladılar. Diğer taraftan bugüne kadar dünyanın çeşıtlı ülkelerinde gerçekleştırilen su özelleştirmeleri, tüketiciler açısından hemen her zaman olumsuz sonuçlar doğurmuş. Public Citizen adlı sivıl toplum örgütünün araştırmalanna göre, bu özelleştirmelerin arkasından su fıyatlan hızla yükselmeye, kalite sorunlan yaşanmaya, hizmetlerde bir aşınma görülmeye başlıyor; yerel halk. kendı topraklanndaki su kaynaklan üzerindekı denetimlerini kaybediyor. Sonuç olarak özelleştırme hıçbir sorunu çözmediği gibi birçok yeni sorun yaratıyor ve krizi daha da derinleştiriyor. Kıt su kaynaklan üzerinden büyük servetler elde eden şırketlerin basında Fransız Vivendi, Perrier, Alman RWE, İngiliz Thames Water, Amerikan Bouygues/Saur, Bechtel, Bıwater, U.S. VVater, Severn Trent geliyor. Coca Cola gibi dev şirketlerin de su pıyasasına girmeye başlaması dikkat çekiyor. Açlık kapıda beldiyor G ittikçe artan dünya nüfusunun, bunun içinde de hızla ılerleyen kentleşmenin getirdiği talep artışına yetişmekte zorlanmasının yanı sıra küresel gıda arzı, bir de küresel ısınmanın etkisiyle son yıllarda belirgin bir biçimde gerilemeye başladı. 1960'lardan bu yana bu konuda otonteleri sürekli uyaran Earth PoKcy direktörü Lester Brmvn, küresel ısınmanın etkilerının artmasına paralel olarak bir besin krizmin kapıya dayandığını vurguluyor. Küresel bir gıda krizinin gündemde olduğunun en önemli kanıtı, arz ve talep arasmda oluşan açıklarla, genelde hasatlarda görülen düşüşler ve buna tepki olarak Çin'in tüm rezervlerini tükettikten sonra, çok büyük bir olasılıkla gelecek yıl dünya tahıl piyasalanndan alım yapmaya başlayacak olması. Bu sırada ABD, Kanada ve Avustralya gibi büyük tahıl üreticileri ve ihracatçılannın, kendı ülkelerindekı nüfusun gereksinimlerinden dolayı ihracatı kısıtlamaya, hatta kota koymaya başlamış olmalan sorunlan daha da ağırlaştıracak. Sonuç, tahıl ürünleri fiyatlannda belirgin bir artış trendi olarak kendini gösterecek. Fılipinlerdeki Uluslararası Pirinç Enstitüsü (International Rıce Instirute) ve ABD Tanm BakankğVnda hasat ekolojisi uzmanı bilım adamlannın yeni bir araştırmasının bulgulan, hava sıcaklığının ürünlerin büyüme döneminde optimun düzeyin 1° C üzerine çıkması, pirinç, buğday ve mısır hasatlannın düzeyinde yüzde İO'luk bir gerilemeye neden oluyor. Tahıl üretimi gerilivor Kayıtlar tutulmaya başladığından bu yana dünya tarihinin en sıcak dört yılı. geçen altı yıl içinde gerçekleşti. Dört yıldır da dünya tahıl üretimi sürekli talebin gerisinde kalıyor. Geçen yıl yüksek sıcaklıklar ABD ve Hindistan'da, bu yıl da Fransa'dan Ukrayna'ya kadar geniş bir bölgede tahıl hasadının verimliliğinı düşürdü. Ömeğin, Ukrayna'da çok sert geçen bir kışın olumsuz etkilediği buğday üretimi, yazın rekor düzeye yükselen sıcaklıktan da etkilenince 2002'de 21 milyon ton olan hasat 2003 "te 5 milyon tona geriledi; önde gelen bir buğday ihracatçısı olan Ukrayna, ekmek fiyatındaki artışlar kontrolden çıkmaya başlayınca, bu yıl buğday ithal etmek zorunda kaldı. Romanya ve Çek Cumhuriyeti de tarihlerinin en düşük tahıl hasadına tanık oldular. Uzun süren sıcaklık dalgası, Almanya'da da tahıl hasadını olumsuz etkiledi. Alman Çiftçiler Birlîğinin raporlanna göre Güneydoğu Almanya'daki bölgelerde çiftçiler, ürünlerinin yansını kaybetmek durumundalar. Bu yüzden Lester Brown"ın dikkat çektığı gibi bu yıl tahıl üretimi tüketimın 92 milyon ton gensinde kaldı ve böylece dünya tahıl stoklan son 30 yılın en düşük düzeyine indiler. Dünyanın önde gelen tahıl üreticısı ülkeler 2004 yılı hasadını endişeyle bekliyorlar. 2004'te de tahıl üretimi talebin gerisinde kalırsa, 100'den fazla ithalatçı ülkenin yarattığı basınç altında dünya tahıl fîyatlannda önemli artışlar yaşanabilir. Bunun ise birçok ülkenin iç ve dış ekonomik dengelerinin altüst olması, yükselecek ekmek fiyatlannın, toplumsal istıkran sarsarken dünya ekonomisinde yeni mali krizlere yol açabilecek dengesizlik oluşması, uluslararası jeopolitikte yeni istikrarsızlıklara yol açması Bilinı adamlan, küresel ısınmanın erkisryle dünyada besin krizi yaşanacağuu söylüyoriar. ç o k büyük bir olasüık. PERŞEMBE ORHAN BURSALI TÜPkiye Parçalanabilir-2 Demıştik kı, "Tarih, yok olan onlarca milletle dolu! Irklar bir varmış bir yokmuş. Acaba Türklerin soylan- nın 5-7 bin yıl sonra da sürmesi için ne gibi bir ga- ranti var? Mesela Mısıhılardan, Hititlerden tek bir Al- lahın kulu geride kalmadı, yazılannı sökebilmek için bizim tarihimiz akla karayı seçti. Yeryüzünde varoluş gerekçeleri ortadan kalkınca, uluslar da yok oluyor." Bugün herhalde kültürlerin, ırklann yok oluşu geç- mişteki gibi olmaz, diye düşönebiliriz. Kimse arkamız- dan "arkeolojik kazı" yapmak zorunda kalmayabilir. Bütün kültürümüzü, ellenyle koymuş gibi bulabilirler. Çağımızdaki "bilgi birikimi", iletişim vb sanki bu ola- nağı sunuyor gibi. Tabıi, "sanki" ve "gibi" diyebiliriz ancak. Bizim gi- bı "gelişmiş" kültürlenn tamamen silinip gidemeye- ceğinı düşunebıliriz. Ancak bu düşünce sadece bugünkü koşullarda ge- çerii. Örneğın bin-iki bın-beş bin yıl sonrasını hıç bile- meyiz. Her yeryüzünden yok oluşun herhalde hem genel çızgilen hem de kendine özgü koşullan vardır. Birkaç bin yıllık gelecek, büyük bir sırdır. Bir süre once Yapı Kredı Kültür'ün düzenlediği top- lantılanndan birinde "1000 yıl sonrası" tartışılmıştı. Tam şimdi anımsamıyorum, ama sanırım ana konu "Bılım bin yıl sonrasına nasıl bakıyor"öu. Kestırilemezlığını düşünmüştüm. Ama bır şeyler de zırvalamış olmalıyız. Galıba oradaki konuşmalar kita- ba dönüştürüldü, bir tane edineyim. Belkı de hiç kimse, önemli konularda minik bır ger- çeklik kalıntısı bıle taşıyacak bir kestinmde bulunama- yabılır, bın-ıkı bin yıl sonrası ıçın. • • • Olayın bır insan boyutu var, bir de doğa. Insan boyutu: Uluslar veya uluslararası topluluklar, gruplar arasında öyle anlaşılıyor ki rekabet, üstünlük mücadelesi hiçbir zaman bıtmeyecek, tükenmeye- cektir. Bu savaş, her zaman yeni boyutlanyla, yeni silahla- nyla sürecek gibi görunüyor. Bu. milletlerarası dina- mizmin kaçınılmaz sonucu. Yoksa farklı uluslann, ve- ya uluslar topluluklannın varoluş nedenı ortadan kal- kabihr. Bu da şımdılık mümkün değil. Belkı bır umut, (insan topluluklan arasındakı reka- betin sona ermesı!), dünya ile uzay arasında yepyeni bir dinamizmin ortaya çıkması ile doğabilir. Diğer bır umudu da, yeryüzünde ana dinamizmin, insanlık ile doğa arasındakı ılişkıye kayması yarata- bilır.. Doğa hem ıklimsel hem de dıştan/uzaydan müda- hale ile öyle değışebilir kı, insanlık varoluş sorunuyla karşılaşabilır ve kenetlenebılır. Yeryüzü, aslında çok zengin bır "yokoluş kültü- rü"ne sahip. Hem ınsan toplulukları hem doğanın kendisi. "Ubıh" kültürü ve dılinı anımsayan var mı? Geçen yıllarda ülkemızde bu dılin tek temsılcısi kalmıştı! Doğa da zaten, 10 bin, 100 bin ve milyon yıllık çevnmlerle "yeryüzünü ıdare" edıyor! Bu büyük çev- rimlerde yeryüzü değışıyor. Günümüzde ıklımde ısın- mayı yaşıyoruz. Bu kesın. Iklım 100 yıl içinde 0,5 de- rece arttı. Bir iki derecelik daha sıcaklık artışları ile topyekün değişimler yaşanacak. Bu ıklim değişiklığinın "insan eliyte" otması zorunlu değil (belki önemli de değıl!). Insan olmasa da, yeryü- zü döngüsel ritımlere tabı yaşıyor. Çünku yerküre, bü- tünüyle yaşayan bir "varltk". Insan eliyle tabii ki bu döngüler bir şekilde hızlanabıhr, hatta belki de yön değiştırebilir. Bu "mödahaleyi" tabıi kı önlemeliyız! Geçmışteki büyük yok oluşların nedeni üzerinde henüz kesın bir anlaşma bıle yok. Göktaşlan mı? Ik- limdeki değişimler mı? Ne? Mısır gezimiz sırasında, Aydın Uğur demişti ki: "Bizden once, belki de bızımkı kadar veya daha ge- lişmiş uygariıklar olduğuna ınanıyorum! Jeolojik altüst oluşlar ve büyük zaman farklılıkları nedeniyle o geliş- miş kültürlenn izini bulamıyoruz!" • • • Doğa kaynaklı yok oluşları bır kenara bırakacak olursak şimdılık, belkı de gelecekte kültürlerin, öme- ğin Türklenn ve diğer bır dızı soyun yok oluşunun ana nedeni, ekonomik olacak. Yanı, savaş meydanlarında, eskının kılıçtan geçiril- mış mılletlenne nazire, geleceğın atom silahlan, deva- sa lazer ve benzen sılahlanyla kökleri kazınmayacak.. Neden kazınmayacak dıye düşünüyorum? Acaba uygarlığımıza, ulaştığı "ulvi insanlık değerleri" nede- niyle çok mu güvenıyorum? Insanlığın ana dınamızmi- ni, aralanndaki rekabet belırlediğı sürece, her şey ola- bihr! Peki, belki savaşla tanhten silinmeyebilırsiniz, ama yoksulluk, tutunamazlık, ekonomik zayıflık, çok sayı- da mılletin sonunu getirebılır... özür dilerim, zaten geçmışte kültürlerin yokoluşu- nun temelinde, esas olarak bu yatmıyor muydu??? Ulusların yeryüzünde varoluş gerekçesinin ortadan kalkması ne demek ola? Bu konuda serbest düşünmeye (arada sırada) de- vam edeceğız... Bır okurumun geçen yazıya katkısı: Anadolu Babadolu Lıkyalı dedem / Urartudan nınemı gelın almış / Hititler aş pışırmış duğünlerınde / Sumerler şarkı turkü çığırmış Bana da mırasların en guzelı. /Köklenmle övünmek kal- mış Kemal Öncu - Emeklı öğretmen >' Datça obursaliŞ cumhuriyet.com.tr. Ulusal güvenlik Koynaklara sahip çıkdmak zorunda A BD, dünya tahıl ih- / l racatının yüzde - / A 50'süıe yakın bir miktannı yapıyor. ABD'dedeCargillısım- li dev uluslararası şirket halen mısır, soya fasurye- si ve buğdayla, ihracatın sırasıyla yüzde 40'ından, yüzde 30'undan ve yüz- de 20'sinden fazlasını gerçekleştiriyor (A. Tho- rat, Aralık, 2003). Bu tür ÇUŞ'ler arasın- daki Novartis/Archer De- mal Midlans gibi strate- jik ittifaklar da göz önü- ne alınırsa bu küresel gı- da piyasalannın aslında birkaç dev şirket tarafin- dan denetlendiğini görür ve emperyalist ülkelerin, neden kendi tanmlannı ve köylülerini korur ve desteklerken, örneğin Türkiye gibi zayıf ülke- lerde tanmın destekleri- nin kaldınlmasını, piya- salann tümüyle dışa açıl- masını istediklerini de anlar. Özetle, gıda ve su je- opolitiğinin basıncı, ha- len egemen olan yakla- şımı, özellikle ülkelerin stratejik gereksinimleri- nin sağlanmasını serbest piyasaya bırakma anlayı- şının ciddi bir biçimde sorgulanmasını getiriyon Ülkelerin ulusal güven- likleri açısından önce kendi su ve gıda kaynak- lanna sahip çıkarak dışa bağımlılıklannı azaltma- lan, kapatamayacaklan açıklara yönelik güven- likli kaynaklar buhnala- n, bağlantılar ve ittifak- lar kurmalan gerekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle