Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2004 PERŞEMBE
DIZI
BM'nin raporuna göre bugün 31 ülkede 1 milyar insan temiz içme suyundan yoksun
Su kriziderinleşiyor
însanlığın
son viizvılı
Ergin Y ı l d ı z o ğ l u
~¥~f üresel ısınmarun birçok
tC tehlikeli gelişmenin ka-
J. V- pısını açmasının yanı sı-
ra, tanm üretımi \ e su kaynak-
lan üzerindekı olumsuz etkile-
rine, bundan önceki bölümler-
de değindım. Şimdi bu ikisine
biraz daha yakmdan bakmak is-
tıyorum. Çünkü hızla artmaya
devam eden dünya nüfusunun,
gittikçe bozulan gelir dağılımı-
nın etkilerini, su kaynaklan üze-
rinde, çoğu kez birçok ülkenin
sınırlannuı kesıştığini. bu kay-
naklar üzerinde söz sahıbı olmak
istediğini göz önüne aldığımız-
da, artık bır knz özellıği sergi-
lemeye başlayan gıda ve su sı-
kıntısı sorununun gıderek yeni
jeopolitik krizlerin de kaynağı
halıne gelmeye başladığını gö-
rebiliriz. Nitekim Prof. Mkha-
elKlare, Kaynak Savaşlan (Re-
sourche Wars, 2001) başlıklı ça-
hşmasında, 1990'dan bu yana
su kaynakJan ve gıda havzala-
n etrafında siyasi, asken çatış-
malann gittikçe dennleştıgine,
belırgın bır bıçımde arrtığına
dıkkat çekiyordu.
Dünya Bankası nın hesapla-
rına göre bir insanın sağlıklı ya-
şam sürdürebilmesi için yılda
36-72 metreküp suya gereksi-
nımı var. Bu. aslında, toplam
gereksınimın ufak bir kısmını
oluşturuyor. Ta-
nmda sulama, sa-
nayi, enerji üreti-
mi ıçın kullanılan-
lan da ekleyınce.
ınsan yaşamı ıçın
gerekli su mikta-
nyıllıklOOOmet-
reküpe yükselı-
yor.
Diğer taraftan
su kıtlığı ile tahıl
ve diğer tanm
ürünlen gibı te-
mel gıda madde-
leri arasında çok
yakın bir ilişkı var.
Insan yaşamı için
gerekli suyun en
büyük bölümü ta-
rım ürünlerinin
sulanmasında kul-
lanılıyor. Tahıl gi-
bi temel gıda
maddelerine yö-
nelik küresel ta-
lep arttıkça su so-
runu daha daağır-
laşıyor; buna kar-
şılık suya olan ta-
lebin artması da
gıda arzını olum-
suz etküiyor. Böy-
lece de karşımıza
birbirini besleye-
rek derinleşen iki kriz eğilimin-
den oluşan bır fasit daire çıkı-
yor.
Su krizi ve
küresel ısınma
Dünya \iizeyinin 2 3"ü sular-
la kaplı olmasına rağmen, bu-
nun yalnızca yüzde 2.53'i içi-
lebilecek ve tanmsal sulamada
kullanılabilecek özelliklere sa-
hip. Gerisi tuzlu su. Üstelik bu
yüzde 2.5 'lik kesimin büyük bir
kısmı buzullardan ve kutup buz-
lanndan oluşuyor. Sonuç ola-
rak halen insan gereksinimleri-
ni karşılamaya uygun su mıkta-
n toplam su stoklannın yüzde
0.01'ini oluşturuyor. Aslında bu
son derecede kıt su kaynaklan
bile, yenilenebilir düzeyde tutu-
labilse ve iyi yönetilebilse da-
ha uzun bir süre insan gereksi-
nimlerini karşılamaya devam
edebilecek. Ne ki bir taraftan
sanayi atıklarınrn. diğer taraftan
küresel ısınmanın etkileriyle
(kuraklık ve kirlenme) dünya
su stoklan hızla kullanılamaz
hale geliyor.
Su kıtlaşırken, nehirler ve ye-
raltı sulan hemen her zaman
birden fazla ülkenin sınırlan
içinde olduklanndan, petrol ka-
dar. hatta daha yaşamsal öneme
fiika'nın
kronik su
sorunu
olan belli
bölgelerinin
dışında, özellikle
nüflıs yoğunluğu
ve nüflıs artış
hızı çok yüksek
Ortadoğu ve
Güney Asya gibi
bölgelerde su
sorunu gittikçe
ağırlaşıyor. Latin
Amerika'nın
Meksiko City
gibi büyük
kentleri de
bölgelerinde su
kaynaklannı
hızla tüketerek
genel bir krizi
derinleştiriyorlar.
sahip jeopolitik krizler için ve-
rimli bir zemin oluşturuyor.
Bırleşmış Milletler Dünya Su
Raporuna (VVorld VVater Re-
port, Mart 2003) göre bugün
dünya ciddi bır su knziyle kar-
şı karşıya. BM'ye göre bugün
31 ülkede 1 milyar insan temiz
içme suyundan yoksun. Üstelik
rapor, bugünkü trendler sürdü-
ğü takdirde yüzyıhn ortasından
su kaynaklannın bugüne kıyas-
la yüzde 30 genleyeceğini ve
su kıtlığından 60 ülkede 7 mil-
yar insanın, dünya nüfusunun
2/3" ünün etkileneceğıni hesap-
lıyor. Su kaynaklannın gerileme-
sinin nedenlen arasında yüzde
20'lik payıyla küresel ısınma
çok önemli bir yer tutuyor.
Küresel ısınma gibı su arzın-
daki gerileme de geçen 30 yıl
içinde, kriz ve küreselleşme dö-
neminde giderek hızlandı. Ra-
pora göre dünyada kışı başına
düşen temiz su mıktan 1970'te
13 bin metreküpten 2003'te
6.600 metreküpe genledi. Bu
muazzam gerileme trendi, de-
vam ettiği taktırde, 2050 yılına
gelindiğinde nasıl bır sorunla
karşı karşıya kalınacağını da
gösteriyor.
Üstelik gittikçe gelışen su
pompalannın ve kuyu açma tek-
niklerinin de yardımıyla ınsan-
hk. Earth PbJicy
Instirute direktö-
rü Lester
Brovraun deyi-
şıyle
l4
gefccekku-
şakların hakkı"
olansuyudakul-
lanmaya başlamış
durumda. Birçok
bölgede su plat-
formlan öyle bü-
yük bır hızla ge-
riliyor ki -örne-
ğin 19 milyon nü-
fuslu Yemen"de
yılda 2 metre;
Çın'de 1-3 metre,
Meksika(Guaba-
ojuato) 2-3 metre
\b .-Dünya Ban-
kası uzmanlann-
dan Christopher
Ward"Yeralû su-
lan öyle bir hızia
kullanıma açılı-
yorki, birçok böl-
gede kırsal eko-
nominingenişke-
simleri bir kuşak
geçtikten sonra
rümüvle yok ol-
muş olabiür" dı-
yor. Afrika'nın
kronik su sorunu
olan belli bölgele-
rinin dışında, özellikle nüflıs yo-
ğunluğu ve nüflıs artış hızı çok
yüksek Ortadoğu ve Güney As-
ya gibi bölgelerde su sorunu git-
tikçe ağırlaşıyor. Latin Ameri-
ka'nın Meksiko City gibi büyük
kentleri de bölgelerinde su kay-
naklannı hızla tüketerek genel bir
krizi derinleştinyorlar. Dünya
Bankası'nın hesaplan, Çin'in
kuzey bölgelerinde su açığının
yıllık 37 milyar tona ulaştığını
saptıyor. Buradan hareketle, 1
ton tahıl üretmek için 1000 ton
su gerektiğini göz önüne alarak,
bu su açığının 37 milyon ton ta-
hıla, diğer bir değışle 111 mil-
yon Çinlinin tahıl gereksinimi-
ne eşit olduğu görülür.
Tarihsel olarak, yakın zama-
na kadar, su kıtlıklan hemen
her zaman yerel sorunlar ola-
rak kendini gösteriyordu. Şim-
di küreselleşmenin etkileri bu
kıtlıklann hızla yaygınlaşması-
na, zengin ülkelerin, şirketleri-
nin. özelleştirmenın getirdiği
olanaklardan da faydalanarak
yoksul bölgelerdekı su kaynak-
lannı ele geçirmeye ve başka
bölgelere taşımaya başlama-
sıyla su krizleri hızla bölgesel-
likten çıkarak küresel olgular
kategorisine girdi.
BİTTİ
Kâriçin
yanşT^v ünyada bır su krizi
/ 1 derinleşirken, dev çokuluslu
J-*S şırketler, Fortune dergısinin
"21. yüzyılın petrohî" olarak
nitelediği, bu kaynağın kıtlığından
kâr etmek için hem birbirleriyle
yanşıyor, hem de hükümetleri
piyasalan açması için baskı altına
alıyorlar. Ne yazık ki hükümetler de
bır an önce bu yaşamsal öneme
sahip su kaynaklannı korumaya
almak ve gelıştırmek yenne,
ÇUŞ'lenn baskılanna boyun eğiyor
ve ulusal su kaynaklannı teker teker
özelleştirmeye açıyorlar. Dev su,
enerji, besın ve denız taşımacılığı
şirketlen, çoktan bu
özelleştınnelerden pay almak ıçın
aynnnlı planlar yapmaya ve kuyruğa
girmeye başladılar. Diğer taraftan
bugüne kadar dünyanın çeşıtlı
ülkelerinde gerçekleştırilen su
özelleştirmeleri, tüketiciler açısından
hemen her zaman olumsuz sonuçlar
doğurmuş. Public Citizen adlı sivıl
toplum örgütünün araştırmalanna
göre, bu özelleştirmelerin
arkasından su fıyatlan hızla
yükselmeye, kalite sorunlan
yaşanmaya, hizmetlerde bir aşınma
görülmeye başlıyor; yerel halk.
kendı topraklanndaki su kaynaklan
üzerindekı denetimlerini kaybediyor.
Sonuç olarak özelleştırme hıçbir
sorunu çözmediği gibi birçok yeni
sorun yaratıyor ve krizi daha da
derinleştiriyor.
Kıt su kaynaklan üzerinden büyük
servetler elde eden şırketlerin
basında Fransız Vivendi, Perrier,
Alman RWE, İngiliz Thames Water,
Amerikan Bouygues/Saur, Bechtel,
Bıwater, U.S. VVater, Severn Trent
geliyor. Coca Cola gibi dev
şirketlerin de su pıyasasına girmeye
başlaması dikkat çekiyor.
Açlık kapıda beldiyor
G
ittikçe artan dünya nüfusunun,
bunun içinde de hızla ılerleyen
kentleşmenin getirdiği talep
artışına yetişmekte zorlanmasının yanı
sıra küresel gıda arzı, bir de küresel
ısınmanın etkisiyle son yıllarda belirgin
bir biçimde gerilemeye başladı.
1960'lardan bu yana bu konuda
otonteleri sürekli uyaran Earth PoKcy
direktörü Lester Brmvn, küresel
ısınmanın etkilerının artmasına paralel
olarak bir besin krizmin kapıya
dayandığını vurguluyor. Küresel bir gıda
krizinin gündemde olduğunun en
önemli kanıtı, arz ve talep arasmda
oluşan açıklarla, genelde hasatlarda
görülen düşüşler ve buna tepki olarak
Çin'in tüm rezervlerini tükettikten
sonra, çok büyük bir olasılıkla gelecek
yıl dünya tahıl piyasalanndan alım
yapmaya başlayacak olması. Bu sırada
ABD, Kanada ve Avustralya gibi büyük
tahıl üreticileri ve ihracatçılannın, kendı
ülkelerindekı nüfusun
gereksinimlerinden dolayı ihracatı
kısıtlamaya, hatta kota koymaya
başlamış olmalan sorunlan daha da
ağırlaştıracak. Sonuç, tahıl ürünleri
fiyatlannda belirgin bir artış trendi
olarak kendini gösterecek.
Fılipinlerdeki Uluslararası Pirinç
Enstitüsü (International Rıce Instirute)
ve ABD Tanm BakankğVnda hasat
ekolojisi uzmanı bilım adamlannın yeni
bir araştırmasının bulgulan, hava
sıcaklığının ürünlerin büyüme
döneminde optimun düzeyin 1° C
üzerine çıkması, pirinç, buğday ve mısır
hasatlannın düzeyinde yüzde İO'luk bir
gerilemeye neden oluyor.
Tahıl üretimi gerilivor
Kayıtlar tutulmaya başladığından bu
yana dünya tarihinin en sıcak dört yılı.
geçen altı yıl içinde gerçekleşti. Dört
yıldır da dünya tahıl üretimi sürekli
talebin gerisinde kalıyor. Geçen yıl
yüksek sıcaklıklar ABD ve
Hindistan'da, bu yıl da Fransa'dan
Ukrayna'ya kadar geniş bir bölgede
tahıl hasadının verimliliğinı düşürdü.
Ömeğin, Ukrayna'da çok sert geçen bir
kışın olumsuz etkilediği buğday üretimi,
yazın rekor düzeye yükselen sıcaklıktan
da etkilenince 2002'de 21 milyon ton
olan hasat 2003 "te 5 milyon tona
geriledi; önde gelen bir buğday
ihracatçısı olan Ukrayna, ekmek
fiyatındaki artışlar kontrolden çıkmaya
başlayınca, bu yıl buğday ithal etmek
zorunda kaldı. Romanya ve Çek
Cumhuriyeti de tarihlerinin en düşük
tahıl hasadına tanık oldular. Uzun süren
sıcaklık dalgası, Almanya'da da tahıl
hasadını olumsuz etkiledi. Alman
Çiftçiler Birlîğinin raporlanna göre
Güneydoğu Almanya'daki bölgelerde
çiftçiler, ürünlerinin yansını kaybetmek
durumundalar. Bu yüzden
Lester Brown"ın dikkat
çektığı gibi bu yıl tahıl
üretimi tüketimın 92 milyon
ton gensinde kaldı ve
böylece dünya tahıl stoklan
son 30 yılın en düşük
düzeyine indiler. Dünyanın
önde gelen tahıl üreticısı
ülkeler 2004 yılı hasadını
endişeyle bekliyorlar.
2004'te de tahıl üretimi
talebin gerisinde kalırsa,
100'den fazla ithalatçı
ülkenin yarattığı basınç
altında dünya tahıl
fîyatlannda önemli
artışlar yaşanabilir.
Bunun ise birçok ülkenin iç
ve dış ekonomik
dengelerinin altüst olması,
yükselecek ekmek
fiyatlannın, toplumsal
istıkran sarsarken dünya
ekonomisinde yeni
mali krizlere yol
açabilecek dengesizlik
oluşması, uluslararası
jeopolitikte yeni
istikrarsızlıklara yol açması
Bilinı adamlan, küresel ısınmanın erkisryle dünyada besin krizi yaşanacağuu söylüyoriar. ç o k büyük bir olasüık.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
TÜPkiye Parçalanabilir-2
Demıştik kı, "Tarih, yok olan onlarca milletle dolu!
Irklar bir varmış bir yokmuş. Acaba Türklerin soylan-
nın 5-7 bin yıl sonra da sürmesi için ne gibi bir ga-
ranti var? Mesela Mısıhılardan, Hititlerden tek bir Al-
lahın kulu geride kalmadı, yazılannı sökebilmek için
bizim tarihimiz akla karayı seçti. Yeryüzünde varoluş
gerekçeleri ortadan kalkınca, uluslar da yok oluyor."
Bugün herhalde kültürlerin, ırklann yok oluşu geç-
mişteki gibi olmaz, diye düşönebiliriz. Kimse arkamız-
dan "arkeolojik kazı" yapmak zorunda kalmayabilir.
Bütün kültürümüzü, ellenyle koymuş gibi bulabilirler.
Çağımızdaki "bilgi birikimi", iletişim vb sanki bu ola-
nağı sunuyor gibi.
Tabıi, "sanki" ve "gibi" diyebiliriz ancak. Bizim gi-
bı "gelişmiş" kültürlenn tamamen silinip gidemeye-
ceğinı düşunebıliriz.
Ancak bu düşünce sadece bugünkü koşullarda ge-
çerii. Örneğın bin-iki bın-beş bin yıl sonrasını hıç bile-
meyiz. Her yeryüzünden yok oluşun herhalde hem
genel çızgilen hem de kendine özgü koşullan vardır.
Birkaç bin yıllık gelecek, büyük bir sırdır.
Bir süre once Yapı Kredı Kültür'ün düzenlediği top-
lantılanndan birinde "1000 yıl sonrası" tartışılmıştı.
Tam şimdi anımsamıyorum, ama sanırım ana konu
"Bılım bin yıl sonrasına nasıl bakıyor"öu.
Kestırilemezlığını düşünmüştüm. Ama bır şeyler de
zırvalamış olmalıyız. Galıba oradaki konuşmalar kita-
ba dönüştürüldü, bir tane edineyim.
Belkı de hiç kimse, önemli konularda minik bır ger-
çeklik kalıntısı bıle taşıyacak bir kestinmde bulunama-
yabılır, bın-ıkı bin yıl sonrası ıçın.
• • •
Olayın bır insan boyutu var, bir de doğa.
Insan boyutu: Uluslar veya uluslararası topluluklar,
gruplar arasında öyle anlaşılıyor ki rekabet, üstünlük
mücadelesi hiçbir zaman bıtmeyecek, tükenmeye-
cektir.
Bu savaş, her zaman yeni boyutlanyla, yeni silahla-
nyla sürecek gibi görunüyor. Bu. milletlerarası dina-
mizmin kaçınılmaz sonucu. Yoksa farklı uluslann, ve-
ya uluslar topluluklannın varoluş nedenı ortadan kal-
kabihr. Bu da şımdılık mümkün değil.
Belkı bır umut, (insan topluluklan arasındakı reka-
betin sona ermesı!), dünya ile uzay arasında yepyeni
bir dinamizmin ortaya çıkması ile doğabilir.
Diğer bır umudu da, yeryüzünde ana dinamizmin,
insanlık ile doğa arasındakı ılişkıye kayması yarata-
bilır..
Doğa hem ıklimsel hem de dıştan/uzaydan müda-
hale ile öyle değışebilir kı, insanlık varoluş sorunuyla
karşılaşabilır ve kenetlenebılır.
Yeryüzü, aslında çok zengin bır "yokoluş kültü-
rü"ne sahip. Hem ınsan toplulukları hem doğanın
kendisi.
"Ubıh" kültürü ve dılinı anımsayan var mı? Geçen
yıllarda ülkemızde bu dılin tek temsılcısi kalmıştı!
Doğa da zaten, 10 bin, 100 bin ve milyon yıllık
çevnmlerle "yeryüzünü ıdare" edıyor! Bu büyük çev-
rimlerde yeryüzü değışıyor. Günümüzde ıklımde ısın-
mayı yaşıyoruz. Bu kesın. Iklım 100 yıl içinde 0,5 de-
rece arttı. Bir iki derecelik daha sıcaklık artışları ile
topyekün değişimler yaşanacak.
Bu ıklim değişiklığinın "insan eliyte" otması zorunlu
değil (belki önemli de değıl!). Insan olmasa da, yeryü-
zü döngüsel ritımlere tabı yaşıyor. Çünku yerküre, bü-
tünüyle yaşayan bir "varltk". Insan eliyle tabii ki bu
döngüler bir şekilde hızlanabıhr, hatta belki de yön
değiştırebilir. Bu "mödahaleyi" tabıi kı önlemeliyız!
Geçmışteki büyük yok oluşların nedeni üzerinde
henüz kesın bir anlaşma bıle yok. Göktaşlan mı? Ik-
limdeki değişimler mı? Ne?
Mısır gezimiz sırasında, Aydın Uğur demişti ki:
"Bizden once, belki de bızımkı kadar veya daha ge-
lişmiş uygariıklar olduğuna ınanıyorum! Jeolojik altüst
oluşlar ve büyük zaman farklılıkları nedeniyle o geliş-
miş kültürlenn izini bulamıyoruz!"
• • •
Doğa kaynaklı yok oluşları bır kenara bırakacak
olursak şimdılık, belkı de gelecekte kültürlerin, öme-
ğin Türklenn ve diğer bır dızı soyun yok oluşunun ana
nedeni, ekonomik olacak.
Yanı, savaş meydanlarında, eskının kılıçtan geçiril-
mış mılletlenne nazire, geleceğın atom silahlan, deva-
sa lazer ve benzen sılahlanyla kökleri kazınmayacak..
Neden kazınmayacak dıye düşünüyorum? Acaba
uygarlığımıza, ulaştığı "ulvi insanlık değerleri" nede-
niyle çok mu güvenıyorum? Insanlığın ana dınamızmi-
ni, aralanndaki rekabet belırlediğı sürece, her şey ola-
bihr!
Peki, belki savaşla tanhten silinmeyebilırsiniz, ama
yoksulluk, tutunamazlık, ekonomik zayıflık, çok sayı-
da mılletin sonunu getirebılır...
özür dilerim, zaten geçmışte kültürlerin yokoluşu-
nun temelinde, esas olarak bu yatmıyor muydu???
Ulusların yeryüzünde varoluş gerekçesinin ortadan
kalkması ne demek ola?
Bu konuda serbest düşünmeye (arada sırada) de-
vam edeceğız...
Bır okurumun geçen yazıya katkısı:
Anadolu Babadolu
Lıkyalı dedem / Urartudan nınemı gelın almış / Hititler aş
pışırmış duğünlerınde / Sumerler şarkı turkü çığırmış
Bana da mırasların en guzelı. /Köklenmle övünmek kal-
mış
Kemal Öncu - Emeklı öğretmen >' Datça
obursaliŞ cumhuriyet.com.tr.
Ulusal güvenlik
Koynaklara sahip
çıkdmak zorunda
A BD, dünya tahıl ih-
/ l racatının yüzde
- / A 50'süıe yakın bir
miktannı yapıyor.
ABD'dedeCargillısım-
li dev uluslararası şirket
halen mısır, soya fasurye-
si ve buğdayla, ihracatın
sırasıyla yüzde 40'ından,
yüzde 30'undan ve yüz-
de 20'sinden fazlasını
gerçekleştiriyor (A. Tho-
rat, Aralık, 2003).
Bu tür ÇUŞ'ler arasın-
daki Novartis/Archer De-
mal Midlans gibi strate-
jik ittifaklar da göz önü-
ne alınırsa bu küresel gı-
da piyasalannın aslında
birkaç dev şirket tarafin-
dan denetlendiğini görür
ve emperyalist ülkelerin,
neden kendi tanmlannı
ve köylülerini korur ve
desteklerken, örneğin
Türkiye gibi zayıf ülke-
lerde tanmın destekleri-
nin kaldınlmasını, piya-
salann tümüyle dışa açıl-
masını istediklerini de
anlar.
Özetle, gıda ve su je-
opolitiğinin basıncı, ha-
len egemen olan yakla-
şımı, özellikle ülkelerin
stratejik gereksinimleri-
nin sağlanmasını serbest
piyasaya bırakma anlayı-
şının ciddi bir biçimde
sorgulanmasını getiriyon
Ülkelerin ulusal güven-
likleri açısından önce
kendi su ve gıda kaynak-
lanna sahip çıkarak dışa
bağımlılıklannı azaltma-
lan, kapatamayacaklan
açıklara yönelik güven-
likli kaynaklar buhnala-
n, bağlantılar ve ittifak-
lar kurmalan gerekiyor.