Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2004 PERŞEMBE
10 DIŞ HABERLER dishabd cumhuriyet.com.tr
Sünniler kentieni
geri alacak
• RAMADİ (AA) -
Irak'ta, Sünni üçgeninde
yayınlanan bildirilerde,
Amerikan güçlerine
karşı savaşan direniş
örgütleri
koalisyonunun,
Amerikan askerlerince
boşaltılan şehirlerin
kontrolünü ele
geçirecekleri iddiasında
bulunuldu.
Muhammed'in Ordusu
ve diğer gruplarca
imzalanan, Cumartesi
günü Ramadi ve
Felluce'de görülmeye
başlanan bildirilerde,
"Roket ve patlayıcılann
yarattığı baskıyla...
Amerika, kuyruğunu
bacaklanna kıstırarak
ülkemizden askerlerini
çekmeye hazır" denildi.
Ayetlere yer verilen
bildirilerde,
Amerikalılarla işbirliği
yapmayan Iraklılara
Amerikan güçleri
gittıkten sonra şehir
meclislerini
oluşturmalanna izin
verileceği, her meclisin
genel seçimler için
adaylar göstereceği
belirtildi.
Fransa TV
yayınını
kapatıyor
• PARİS (AA) - Fransa
Radyo Televizyon Üst
Kurulu (CSA), uydu
operatörü Eutelsat'tan,
Hızbullah
televizyonunun
Fransa'ya yapılan
yayınlannı "mümkün
olan en kısa zamanda"
durdurmasını istedi.
CSA Başkanı
Dominique Baudis,
Hızbullah'a aıt '"El
Manar" televizyonunun
Fransa'ya yayın
yapmasını durdurmakta
kararlı olduğunu
vurguladı. Merkezi
Paris'te bulunan
Eutelsat'ın sözcüsü ise
sorunu anladıklannı, bu
konuda CSA ile işbirliği
yapacaklannı, ancak
Eutel5sat üzerinden
yayın yapan kanallara
sansür uygulama gibi bir
haklan olmadığını
belirtti.
Aföpgütü'nün
Türkiye riyareti
• ANKARA(AA)-
Uluslararası Af Örgütü
Genel Sekreteri Irene
Han, temaslarda
bulunmak üzere bu hafta
sonu Türkiye'ye geliyor.
Örgütten yapılan yazılı
açıklamada, Han'ın sivil
toplum kuruluşlan ve
hükümet üyeleriyle
insan haklan konusunu
ele almak üzere, bir
heyetle 8-14 Şubat
tanhlerinde Türkiye'yi
ziyaret edeceği
bildirildi. Af Orgütü
heyetinin, 8 Şubat'ta
Istanbul'a geleceği ve
burada sivil toplum
kuruluşlan, insan haklan
ihlalleri mağdurlanyla
buluşarak Türkiye'nin
insan haklan durumuyla
ilgili genel bilgi alacağı
kaydedildi. Salı günü
Ankara'ya geçecek olan
heyet, Başbakan Tayyip
Erdoğan ile Dışişleri
Bakanı Abdullah Gül
tarafından kabul
edilecek. daha sonra da
Diyarbakır'a gidecek.
Tony Blair'i
konuşturmadılar
• Dış Haberler Servisi -
Ingiltere
Parlamentosu'nda Dr.
David Kelly'nin
ölümüyle ilgili Lord
Hutton raporuyla ilgili
açılan genel görüşmede
Başbakan Tony Blair,
milletvekillerinin
sorulannı yanıtlarken
protesto edildi.
Bağırarak Başbakan'ın
sözünü kesen
protestocular polisin
müdahalesiyle salondan
çıkanldı. Olay ardından
konuşmasını
sürdürmeye çalışan
Blair'in şaşırdığı, kimi
zaman da sorulann
tekrarlanmasını istediği
görüldü. Protestolann
sürmesi üzerine oturuma
ara verildi.
•• ••
I Uluslararası Af Orgütü Türkiye Şubesi Başkanı Ozlem Dalkıran, Cumhuriyet 'in sorulannı yanıtladı
raHılar savaşturizminden bıktıDEMET tLKBAHAR / AYLİN YAREV1
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şube-
si Başkanı Ozlem Dalkıran, ABD'nin
Irak'ı işgalinin ardından temmuzda Bağ-
dat'a giderek bir ay boyunca inceleme-
lerde bulundu. Özlem Dalkıran'ın da
içinde bulunduğu 3 kişilik ekip, incele-
meleri ışığında hazırladığı raporu Irak'ta-
ki koalisyon güçleri lideri PaulBremer'a
sundu. Dalkıran, Iraklılann değişen ya-
şamlan, işgalin etkileri ve çeşitli konu-
larda sorulanmızı yanıtladı.
Irak'a gitmedenönce edindiğinizbilgiler-
leorada gö/Jemledikleriniz örtüşüyor mu?
ÖZLEM DALKIRAN': Buradayken
hep duyduğumuz askerlerin öldürülme-
siydi. Günlük hayatla ilgili bir şey çıkmı-
yordu gazetelerde. Oraya gidince ise baş-
ka bir hayatın yaşandığını fark ediyor-
sun. insan öykulerini dinlediğinde çok
farklı bir resim çıkıyor karşına. Insanlar
bir şekilde, belki de tra\Tnayı atlatmak
için sokaklardaydı. Herkes şunu söylüyor-
du: "Evet, Saddam'dan kurtulduğumuz
için mutluyuz, ama o dönemde sistem iş-
•y-şgalin ardından Irak'a giden Dalkıran, Iraklılann, medyaya
I "Savaş bittiğinde bizi de, sorunlanmızı da unutup
-Lgideceksiniz" diye sitem ettiklerini ve zamanın onlan haklı
çıkardığını söylüyor. Karşılaştıklan sorunlan Bremer'a bir rapor
olarak sunduklarım belirten Dalkıran, Iraklılann en büyük
isteğinin sokakta korkmadan dolaşabilmek olduğunu vurguluyor.
Byordu, bötün altyapı işliyordu."
Amerikan askerlerine sadece ışgal gücü
olduğu için saldınlmıyor. Amerikan aske-
ri sokaktaki insanın canını da yakıyor ki
bu insan bir aşiret üyesi de olabilir. Eger
gece yansı bir eve girersen, geceliklen
içinde, başı açık kadınlann üstünü arama-
ya kalkarsan, bu cinayet sebebidir; kim ol-
duğun fark etmiyor. Hele Şiı toplumu çok
son derece muhafazakâr. Sırf bundan do-
layı bir aşiret bile saldın yapabilir.
Cok ciddi bir AIDS sorunu var. Sistem
işlerken özel bir hastane vardı ve ambar-
gonun izin verdiği ölçüde çalışıyordu. Ama
savastan sonra her şey yağmalandığı için
ciddi bir sağlık sorunu ortaya çıktı.
'Mahalleli huzurevl kurdu'
Amerikan askerleri, "Bu insanlar bura-
larda Saddam tarafından zorla tutuluyor"
diyerek yetimhanelenn. huzurevlerinin ka-
pılannı açmışlar. sokak çocuklan patla-
ması var. Bu konuda. kendıliğınden geliş-
tirilen formüller var. Bir mahallede örne-
ğin Irakhlar, canlanna tak etmiş, yakınla-
nndaki huzurevi dağıtılınca sokakta kalan
yaşlı insanlara bakmak için boş bir evı iş-
gal edip kendileri bir yer oluşturmuşlar.
Irakhlar "Otuz yıldır bizi unutmuştunuz.
Şimdi sa\aş için geldiniz.Burada savaşturiz-
mi oiuştu. Ama bir yü sonra hepiniz tası ta-
rağı toplayıp gideceksiniz, Bizi de Amerika-
lılarla. işgal güçleriyk ve kendimizk baş ba-
şa bırakacaksınız" diyorlardı. Medyaya çok
sıtem edıyorlardı ve dedikleri doğru çıktı.
Irakhlar, bugünkü dununu eski yaşamla-
nylakarşılaşürdıklannda nedüşünüyorlar?
DALKIRAN: Saddam'ın devnlmesiy-
le hayat ne kadar değişti, öncesini görme-
diğim için bilmiyorum, ama öyle bir nok-
taya gelmişlerdi ki Saddam dönemini öz-
ler haldeydiler. Herhangı bir şekilde dev-
letle bir sorunu olmayan. sadece ekme-
ğıni kazanmak isteyen bir insan için Ba-
A F ÖRGÜTÜKAMPANYA BAŞLATTI
AdıUzi,AK-47
olan çocuklar...
• Silah ticaretinin denetim altına alınabilmesi
için "bir milyon yüz" kampanyasını
başlattıklannı kaydeden Dalkıran, Afrika'da bazı
çocuklara silah isimleri verildiğini anlatıyor.
Af Örgütü'nün yürüttüğü adını, AK^47 adı vermeye baş-
silahsızlanına kampanyası ile
ilgili olarak neler söylemek
istersiniz?
DALKIRAN: Bıreysel si-
lahlanmadan bütün ordulara
kadar genişletilebilecek bu
kampanyanın amacı, silah ti-
caretini denetim altına ala-
bilecek uluslararası bir söz-
leşme yapılmasını sağlamak.
"Silâhsızlanma obun" de-
mek ideal olarak çok güzel,
ama gerçekçı değıl. Çünkü
uluslararası toplulukta ege-
men devletler. yurttaşlannın
korunma amacıyla silahlan-
masını kabul ediyor.
Dalkıran, kampanyanın
amacının, silah tkaretini
denetim altına alabilecek
uluslararası bir sözteşme
yapılmasını sağlamak
olduğunu söylüyor.
Aynca bu alan, hayli kârlı bir
sektör. Hedefimiz bu silahla-
nn haklan ihlal etmeriskiolan
ülkelere transfer edilmemesi ya
da bütün transferlerin şeffaf
yapıhnası. Hatırlarsınız, Tür-
kiye'de de nereden geldiği bel-
li obnayan Uziler kayboluver-
mişri. Bunlar şiddeti besliyor.
Dakikada bir insan ölüyor, ki-
şi başına iki mermi düşüyor.
Büyük bir silahlanma çılgın-
lığı yaşanıyor. Afrika ülkele-
rinde insanlarçocuklanna Uzi
lamışlar.
ABD'de silahlanma
bir hak
ABD'de de, silahlanma bir
hak olarak görülüyor. Hakla-
nnı korusunlar diye, manıl-
maz miktarda silah satılıyor
ABD'nin Irak halkına "kur-
tuluş" için dağıttığı sılahla-
nn namlulan şu an kendine
dönmüş durumda. Onlann
verdiği mermiler tarafından
öldürülüyor ABD askerleri.
Ne demek istedığimizi en iyi
ABD anlıyor olmalı şu an.
"Bir miİyon yüz"... Bu tip
kampanyalarda, mümkün ol-
duğu kadar çok katılım sağla-
mak için her seferinde degişik
bir taktik bulmak gerekiyor.
Imza toplamak hâlâ etkili olan
bir yöntem. Ama biz bu defa
kimlikleri belirginleştirmek
istedik. "Eğer hepimize iki
mermidüşüyorsa ozaman be-
lümdeitirazetme haklam var
ve o iki mermiyi yiyecek olan
kişi de benim" diyerek olayı
kişıselleştirme yolunu seç-
tik. Imza yerine yüzlerimizi
koyarak yani dünya çapında bir
milyon yüz toplayarak kam-
panyayı yürütüyoruz. Çekti-
ğimiz yüz fotoğrafinda, içine
isimlerimizi ya da bir slogan
yazarak avuçlanmızın da gö-
rünmesini sağlıyoruz. Fotoğ-
raflar şu anda web sitemizde
toplanıyor.
2006'da BM'ye silah de-
netim sözleşmesini talep et-
mek için gittiğimizde bu "Bir
miryon yüz" kataloğunu ge-
nel sekretere sunacağız. Tür-
kiye'de de yeni yeni başlıyor
kampanyamız. Yakında daha
da yaygınlaştıracağız, çünkü
hem bireysel silahlanma hem
de devlet güçlerinin ihlalleri
anlamında sorunlar v ar.
ABIİD
T4RZI
GOZALTI
Amerikan tara
birgözalüna
alma var.
ABD'de arük
insanlan yerlere
yatınp
tartaklamak
sıradan hale
gelmiş. Irakhlar
ise Amerikalar
tarafından bu
şekilde
tartaklanmayı
son derece onur
kıncıbir
davranış olarak
görüyor. ABD
askeri de
korkudan
herkesi düşman
olarak görüyor,
bağınp
çağırıyor.
Gözalüna abnan
adanı bir kere
zaten baştan
terörize edütvor.
IHaller örtbas ediliyor
Dalkıran: Öldürme ve ateş etmeler sonucunda yaralanma ve mal
tahrip etme nedeniyle iki kişiyle sadece "konuşulduğunu" biliyorum.
Irak'ta ABD askerlerinin tutumu
günlük yaşamda hoşnutsuzluklar
yaraüyor. Kötü muamele. aşın güç
kullanımı gibi nedenlerle... Bunu
denetleyen bir mekanizma var mı?
DALKIRAN: Bunu denetleyen
mekanizma teorik olarak kendileri.
Yani bu bir askeri güç olduğu için
iç disiplin soruşturmalan açmalan
gerekiyor. Öldürme ve ateş etmeler
sonucunda yaralanma ve mal tahnp
etme nedeniyle iki kişiyle sadece
"konuşulduğunu" biliyorum. "Çok
özür düeriz, kusura bakmayın"
dıyorlar. Örneğin, Muhammed adlı
bir çocuğun öldürülmesiyle ilgili
olarak ailesine söyledikleri,
öldüren askerin gözaltında
olduğuydu. Sonra ne yapıldı
bilemiyoruz. Özetle yaptınmı
olmayan bir denetleme
mekanizması.
Amerikan askerleri nasılbirruh
hali içinde?
DALKIRAN: Bir kere, Amerikan
askerleri beklenenden fazla süre
orada kaldı. ABD'de özellikle
asker aılelerinde çok ciddi bir
direnış var. Bu askerlenn er ve
çavuş düzeyinde olanlannın çoğu
çok yoksul ve genç çocuklar;
bırakalım yabancı bir ülkeyi,
ABD'de başka bir eyalete bile
gitmemişler. Bellı bir süre burs
karşılığında okuyup ondan sonra
hayatmı kurtarmak için bu işı
yapıyorlar. Dolayısıyla asla bir
savaşa gideceklennı
düşünmemişler aslında. Tamam
hadi bir kahramanlık
pompalamasıyla gittiler, "Irakhlan
kurtaracağız, biz kurtancı olarak
gektik" diye. Ama hiç de dostça
karşılanmadıklannı gördüler. Çok
bocaladılar ve artık çok
korkuyorlar. Aldatıldıklannı
hissediyorlar. Bir süre sonra,
öldürülme tehdidi nedeniyle
askerlerin Iraklılarla ıletişime
girmeleri de yasaklandı. İnsan
kendinı sürekli tehdit altında
hissettığinde de doğal olarak
herkesi düşman olarak görüp karşı
saldınya geçiyor. Bu
bahsettiklerim acemi kuvvetleri.
komutanlar çok daha bilgili.
VEFAT
Rasih Nuri İleri ve Bedia Behlil İleri'nin
oğlu, Mehmet ve merhume Leyla İleri'nin
kardeşi, Rezzan Öeri'nin kaymbiraderi,
Eren Can İleri'nin amcası,
Mahmure Durbaş
İleri'nin eşi, Esin İleri'nin babası,
canımız
MUSTAFA SUPHİ
NURİ İLERİ
vefat etmiştir.
Cenazesi, 5 Şubat 2004 Perşembe günü
(bugün), ikindi namazını müteakiben
BebekCamii'nden kaldınlıp
Aşiyan Mezarlığı'na defnedilecektir.
AİLESİ
VEFAT
Canımız kardeşımız Mahmure Durbaş İleri"nın sevgılı
eşi. Esin Deri'nin bincik babası
MUSTAFA SUPHİ
NURİ İLERİ
genç yaşında, zamansız olarak aramızdan ayrılmıştır.
Cenazesi. 5 Şubat 2004 Perşembe günü (bugün). ıkındı
namazını müteakiben BebekCanıii'nden kaldınlıp
Aşiyan Mezarüğı'na defnedilecektir.
DURBAŞ AİLESİ
VEFAT
Eski çalışma arkadaşımız
Mahmure Durbaş İleri'nin eşi
MUSTAFA SUPHİ
NURİ İLERİ'nin
vefatını derin uzuntüyle öğrendik tleri Ailesi'ne
başsağlığı dilıyoruz.
CUMHURİYET ÇALIŞANLARI
an yıldtr...
'bilmediğimı: bir dıldc sımıyor' hasretin...
on yıldır...
bir gül yanağımızda senden...
Yılmaz Bilen
(1956-1994)
on yıldır...
türkü(sü)n soluk alışlanmızda:
'bittıyse sevda < dızin dallara kiLflan
kerıdı ellcrinızk'' bittiyse tıirkü
ayırtn halaydan kızUın...
on yıldır...
özlemin sevda
umudun türkü dilimizde...
on yıldır... on yıldır... on tıidır... on -ıkiır... «• ,,u«
ekin, yildız, tııfan, dııstlann
as rejimi döneminde bütün asgari gerek-
sinimler karşılanıyordu ve insanlar gece-
leri sokakta dolaşmaktan korkmuyordu.
Gü\enlik ve kamu düzeni yerindeydi.
Şimdi işyerlerine gitmeye korkuyorlar.
Hadi gittiler. her an birisi gelip yağmala-
yacak ya da hırsızlık yapacak diye kor-
kuyorlar. Sokağa çocuklannı çıkarmaya
korkuyorlar, okula göndermeye korku-
yorlar. Çünkü insanlar kaçınlıyor, fidye
isteniyor. Teca\üz olaylannın yaygınlaş-
tığı söyleniyor. Zaten protestolara baktı-
ğımızda. düzenin tekrar kurulması içuı ey-
lem düzenliyorlar.
Tercüman da bağırıyor'
Başka sorunlar da var. Örneğin, gözal-
tına alma prosedürü son derece korkunç.
Ortada ciddi bir dil sorunu da var. Yanın-
da sürekli tercüman olmasına rağmen ter-
cüman panik yaşıyor. Kendi birden hava-
ya giriyor. "What is your name?" diye bir
Amerikan askeri bağınyor, önde bir Irak-
lı bunu Arapça bağırmaya başlıyor.Gö-
zaltına alınan adam yere yatmamak için di-
rendığınde, bu mukavemet olarak algıla-
nıyor. Sadece bu yüzden aylarca gözal-
tında tutulanlar var. Bız oradayken Irak
mahkemelen asayiş suçlanyla ilgili da\ a-
lan yeni yeni görmeye başlamışlardı
Baas döneminden kalan yasalara göre
mi?
DALKIRAN: Hiç yasa olmamasından
iyi. Irak Ceza Yasası ile Amerikalılann uy-
gulamalan arasında ben Irak yasasını seçer-
dim. Irak yasası kâğıt üzerinde kötü bir ya-
sa değil, uygulama çok vahimdi.
'Komutan yargıcın üstünde'
Gözaltı koşullan başlangıçta çok körüy-
dü. Bütün bunlann yani sıra bir de pran-
ga ve zincir sistemiyle getınldıler, "cha-
in gang" dedikleri şey, hem pranga \"ar hem
zincir. Onlarbellerine bağlanmış durum-
da ve bırbirlerine bağlanmış durumda.
Amerikan uygulamalan böyle. Ameri-
ka'da hamıle kadın mahkûmlar pranga-
larla doğuma zorlanıyor. Bunlan Irak'a
taşıdılar.
Orada izlediğimiz bir hâkim, "Ben ke-
lepceli insanlan mahkeme salonuna kabul
etmh'onım* dedi. bu çok hoşumuza gitti.
Tahlıyeleri kabul etmiyorlar. Beraat veril-
se bile hemen uygulanmıyor. Karar önce
İngilizceye çevriliyor. Çevirisini hâkim
ımzalıyor, Ingilizce biliyorsa ne âlâ. Son-
ra o bölgeden sorumlu en üst düzey komu-
tan okuyor ve karann uygun olup olmadı-
ğına o karar \ eriyor.
Sağlık ve alrvapı koşullan nasd?
DALKIR4.N: Sağlık sistemınde hâlâ
çok ciddi bir sorun olduğunu biliyoruz.
Hastanelerde jeneratörler en fazla bir haf-
ta dayanıyor, ondan sonra bozuluyordu ve
yoğun bakım hastalan bu yüzden öldü.
Oradaki doktorlar bence kahramandı. Çün-
kü inanılmaz zorluklar içinde ilaçsız, mal-
zemesız, delıler gibi çalışıyorlardı. Üniver-
sitelerin rektörleri ya da hastanelerin mü-
dürleri, bütün bunlar Baas'ın üst düzey
üyeleri olarak görüldüğü için ılk başta
tasfiye edildi. Ondan sonra gelenleri de
Amerikan ordusu atadı. Değişen bır şey
olmadığı için bu uygulamalar da insan-
lann şevkini kırdı.
Saddam Hüseyin'in yakalanma görün-
tülerini insan haklan, medya etîgi açısuı-
dan değerlendirir misiniz?
D.\LKIR\N: .Amerika'nın bu ironisi-
ne bayılıyorum. Sa\aş esirlerini medya-
ya aktaran. çekim yapılmasına izin veren
,ABD, ne zaman ki kendi askerlerini El Çe-
zire'de, Arap televizyonlannda sorgula-
nu"ken gördü, o zaman hatırladı ki yırtıp
bir köşeye attığı bir Çenevre Sözleşmesı
vardı. 't
CenevreSözleşnıesi'neaykm''de-
diler. ABD'nin tek taraflı nalıncı keseri
ruhu asla bitmiyor.
Sıradan bir insan olarak. belkı "Niha-
yetyakalandı,beterolsun''diyebılirsiniz.
Ama bir devlet olarak, bir işgal gücü ola-
rak, yükümlülüklen olan bir kuvvet ola-
rak bu tepkileri gösteremezsin.
Bir \ıldız daha kaydı:
Cumhuriyet Devriminin yetiştirdiği,
1951- Çifteler Köy Enstitüsü çıkışlı.
emekli öğretmen, ağabeyim.
AZMİ SİCİM'i
yitirdik.
Çenazesini Izmir'den alıp çok
sevdıği köyünde, 1- Şubat 2004- günü.
toprağa verdik.
Rahat ujoısun...
Emekli Öğretmen
Salih Sicim
Nufui kâğıdımı.
035971 No'lu Askeri kımlıgımı
kavbettım Hülcüınsüzdür
OSMAN DEDELİ
Nüfus cüzdanımı \e kredı
kartlarımı ka>bettım.
Hukumsüzdür.
ÖMER TOPALLl