17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2004 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER dishabd cumhuriyet.com.tr Sünniler kentieni geri alacak • RAMADİ (AA) - Irak'ta, Sünni üçgeninde yayınlanan bildirilerde, Amerikan güçlerine karşı savaşan direniş örgütleri koalisyonunun, Amerikan askerlerince boşaltılan şehirlerin kontrolünü ele geçirecekleri iddiasında bulunuldu. Muhammed'in Ordusu ve diğer gruplarca imzalanan, Cumartesi günü Ramadi ve Felluce'de görülmeye başlanan bildirilerde, "Roket ve patlayıcılann yarattığı baskıyla... Amerika, kuyruğunu bacaklanna kıstırarak ülkemizden askerlerini çekmeye hazır" denildi. Ayetlere yer verilen bildirilerde, Amerikalılarla işbirliği yapmayan Iraklılara Amerikan güçleri gittıkten sonra şehir meclislerini oluşturmalanna izin verileceği, her meclisin genel seçimler için adaylar göstereceği belirtildi. Fransa TV yayınını kapatıyor • PARİS (AA) - Fransa Radyo Televizyon Üst Kurulu (CSA), uydu operatörü Eutelsat'tan, Hızbullah televizyonunun Fransa'ya yapılan yayınlannı "mümkün olan en kısa zamanda" durdurmasını istedi. CSA Başkanı Dominique Baudis, Hızbullah'a aıt '"El Manar" televizyonunun Fransa'ya yayın yapmasını durdurmakta kararlı olduğunu vurguladı. Merkezi Paris'te bulunan Eutelsat'ın sözcüsü ise sorunu anladıklannı, bu konuda CSA ile işbirliği yapacaklannı, ancak Eutel5sat üzerinden yayın yapan kanallara sansür uygulama gibi bir haklan olmadığını belirtti. Aföpgütü'nün Türkiye riyareti • ANKARA(AA)- Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Irene Han, temaslarda bulunmak üzere bu hafta sonu Türkiye'ye geliyor. Örgütten yapılan yazılı açıklamada, Han'ın sivil toplum kuruluşlan ve hükümet üyeleriyle insan haklan konusunu ele almak üzere, bir heyetle 8-14 Şubat tanhlerinde Türkiye'yi ziyaret edeceği bildirildi. Af Orgütü heyetinin, 8 Şubat'ta Istanbul'a geleceği ve burada sivil toplum kuruluşlan, insan haklan ihlalleri mağdurlanyla buluşarak Türkiye'nin insan haklan durumuyla ilgili genel bilgi alacağı kaydedildi. Salı günü Ankara'ya geçecek olan heyet, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından kabul edilecek. daha sonra da Diyarbakır'a gidecek. Tony Blair'i konuşturmadılar • Dış Haberler Servisi - Ingiltere Parlamentosu'nda Dr. David Kelly'nin ölümüyle ilgili Lord Hutton raporuyla ilgili açılan genel görüşmede Başbakan Tony Blair, milletvekillerinin sorulannı yanıtlarken protesto edildi. Bağırarak Başbakan'ın sözünü kesen protestocular polisin müdahalesiyle salondan çıkanldı. Olay ardından konuşmasını sürdürmeye çalışan Blair'in şaşırdığı, kimi zaman da sorulann tekrarlanmasını istediği görüldü. Protestolann sürmesi üzerine oturuma ara verildi. •• •• I Uluslararası Af Orgütü Türkiye Şubesi Başkanı Ozlem Dalkıran, Cumhuriyet 'in sorulannı yanıtladı raHılar savaşturizminden bıktıDEMET tLKBAHAR / AYLİN YAREV1 Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şube- si Başkanı Ozlem Dalkıran, ABD'nin Irak'ı işgalinin ardından temmuzda Bağ- dat'a giderek bir ay boyunca inceleme- lerde bulundu. Özlem Dalkıran'ın da içinde bulunduğu 3 kişilik ekip, incele- meleri ışığında hazırladığı raporu Irak'ta- ki koalisyon güçleri lideri PaulBremer'a sundu. Dalkıran, Iraklılann değişen ya- şamlan, işgalin etkileri ve çeşitli konu- larda sorulanmızı yanıtladı. Irak'a gitmedenönce edindiğinizbilgiler- leorada gö/Jemledikleriniz örtüşüyor mu? ÖZLEM DALKIRAN': Buradayken hep duyduğumuz askerlerin öldürülme- siydi. Günlük hayatla ilgili bir şey çıkmı- yordu gazetelerde. Oraya gidince ise baş- ka bir hayatın yaşandığını fark ediyor- sun. insan öykulerini dinlediğinde çok farklı bir resim çıkıyor karşına. Insanlar bir şekilde, belki de tra\Tnayı atlatmak için sokaklardaydı. Herkes şunu söylüyor- du: "Evet, Saddam'dan kurtulduğumuz için mutluyuz, ama o dönemde sistem iş- •y-şgalin ardından Irak'a giden Dalkıran, Iraklılann, medyaya I "Savaş bittiğinde bizi de, sorunlanmızı da unutup -Lgideceksiniz" diye sitem ettiklerini ve zamanın onlan haklı çıkardığını söylüyor. Karşılaştıklan sorunlan Bremer'a bir rapor olarak sunduklarım belirten Dalkıran, Iraklılann en büyük isteğinin sokakta korkmadan dolaşabilmek olduğunu vurguluyor. Byordu, bötün altyapı işliyordu." Amerikan askerlerine sadece ışgal gücü olduğu için saldınlmıyor. Amerikan aske- ri sokaktaki insanın canını da yakıyor ki bu insan bir aşiret üyesi de olabilir. Eger gece yansı bir eve girersen, geceliklen içinde, başı açık kadınlann üstünü arama- ya kalkarsan, bu cinayet sebebidir; kim ol- duğun fark etmiyor. Hele Şiı toplumu çok son derece muhafazakâr. Sırf bundan do- layı bir aşiret bile saldın yapabilir. Cok ciddi bir AIDS sorunu var. Sistem işlerken özel bir hastane vardı ve ambar- gonun izin verdiği ölçüde çalışıyordu. Ama savastan sonra her şey yağmalandığı için ciddi bir sağlık sorunu ortaya çıktı. 'Mahalleli huzurevl kurdu' Amerikan askerleri, "Bu insanlar bura- larda Saddam tarafından zorla tutuluyor" diyerek yetimhanelenn. huzurevlerinin ka- pılannı açmışlar. sokak çocuklan patla- ması var. Bu konuda. kendıliğınden geliş- tirilen formüller var. Bir mahallede örne- ğin Irakhlar, canlanna tak etmiş, yakınla- nndaki huzurevi dağıtılınca sokakta kalan yaşlı insanlara bakmak için boş bir evı iş- gal edip kendileri bir yer oluşturmuşlar. Irakhlar "Otuz yıldır bizi unutmuştunuz. Şimdi sa\aş için geldiniz.Burada savaşturiz- mi oiuştu. Ama bir yü sonra hepiniz tası ta- rağı toplayıp gideceksiniz, Bizi de Amerika- lılarla. işgal güçleriyk ve kendimizk baş ba- şa bırakacaksınız" diyorlardı. Medyaya çok sıtem edıyorlardı ve dedikleri doğru çıktı. Irakhlar, bugünkü dununu eski yaşamla- nylakarşılaşürdıklannda nedüşünüyorlar? DALKIRAN: Saddam'ın devnlmesiy- le hayat ne kadar değişti, öncesini görme- diğim için bilmiyorum, ama öyle bir nok- taya gelmişlerdi ki Saddam dönemini öz- ler haldeydiler. Herhangı bir şekilde dev- letle bir sorunu olmayan. sadece ekme- ğıni kazanmak isteyen bir insan için Ba- A F ÖRGÜTÜKAMPANYA BAŞLATTI AdıUzi,AK-47 olan çocuklar... • Silah ticaretinin denetim altına alınabilmesi için "bir milyon yüz" kampanyasını başlattıklannı kaydeden Dalkıran, Afrika'da bazı çocuklara silah isimleri verildiğini anlatıyor. Af Örgütü'nün yürüttüğü adını, AK^47 adı vermeye baş- silahsızlanına kampanyası ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz? DALKIRAN: Bıreysel si- lahlanmadan bütün ordulara kadar genişletilebilecek bu kampanyanın amacı, silah ti- caretini denetim altına ala- bilecek uluslararası bir söz- leşme yapılmasını sağlamak. "Silâhsızlanma obun" de- mek ideal olarak çok güzel, ama gerçekçı değıl. Çünkü uluslararası toplulukta ege- men devletler. yurttaşlannın korunma amacıyla silahlan- masını kabul ediyor. Dalkıran, kampanyanın amacının, silah tkaretini denetim altına alabilecek uluslararası bir sözteşme yapılmasını sağlamak olduğunu söylüyor. Aynca bu alan, hayli kârlı bir sektör. Hedefimiz bu silahla- nn haklan ihlal etmeriskiolan ülkelere transfer edilmemesi ya da bütün transferlerin şeffaf yapıhnası. Hatırlarsınız, Tür- kiye'de de nereden geldiği bel- li obnayan Uziler kayboluver- mişri. Bunlar şiddeti besliyor. Dakikada bir insan ölüyor, ki- şi başına iki mermi düşüyor. Büyük bir silahlanma çılgın- lığı yaşanıyor. Afrika ülkele- rinde insanlarçocuklanna Uzi lamışlar. ABD'de silahlanma bir hak ABD'de de, silahlanma bir hak olarak görülüyor. Hakla- nnı korusunlar diye, manıl- maz miktarda silah satılıyor ABD'nin Irak halkına "kur- tuluş" için dağıttığı sılahla- nn namlulan şu an kendine dönmüş durumda. Onlann verdiği mermiler tarafından öldürülüyor ABD askerleri. Ne demek istedığimizi en iyi ABD anlıyor olmalı şu an. "Bir miİyon yüz"... Bu tip kampanyalarda, mümkün ol- duğu kadar çok katılım sağla- mak için her seferinde degişik bir taktik bulmak gerekiyor. Imza toplamak hâlâ etkili olan bir yöntem. Ama biz bu defa kimlikleri belirginleştirmek istedik. "Eğer hepimize iki mermidüşüyorsa ozaman be- lümdeitirazetme haklam var ve o iki mermiyi yiyecek olan kişi de benim" diyerek olayı kişıselleştirme yolunu seç- tik. Imza yerine yüzlerimizi koyarak yani dünya çapında bir milyon yüz toplayarak kam- panyayı yürütüyoruz. Çekti- ğimiz yüz fotoğrafinda, içine isimlerimizi ya da bir slogan yazarak avuçlanmızın da gö- rünmesini sağlıyoruz. Fotoğ- raflar şu anda web sitemizde toplanıyor. 2006'da BM'ye silah de- netim sözleşmesini talep et- mek için gittiğimizde bu "Bir miryon yüz" kataloğunu ge- nel sekretere sunacağız. Tür- kiye'de de yeni yeni başlıyor kampanyamız. Yakında daha da yaygınlaştıracağız, çünkü hem bireysel silahlanma hem de devlet güçlerinin ihlalleri anlamında sorunlar v ar. ABIİD T4RZI GOZALTI Amerikan tara birgözalüna alma var. ABD'de arük insanlan yerlere yatınp tartaklamak sıradan hale gelmiş. Irakhlar ise Amerikalar tarafından bu şekilde tartaklanmayı son derece onur kıncıbir davranış olarak görüyor. ABD askeri de korkudan herkesi düşman olarak görüyor, bağınp çağırıyor. Gözalüna abnan adanı bir kere zaten baştan terörize edütvor. IHaller örtbas ediliyor Dalkıran: Öldürme ve ateş etmeler sonucunda yaralanma ve mal tahrip etme nedeniyle iki kişiyle sadece "konuşulduğunu" biliyorum. Irak'ta ABD askerlerinin tutumu günlük yaşamda hoşnutsuzluklar yaraüyor. Kötü muamele. aşın güç kullanımı gibi nedenlerle... Bunu denetleyen bir mekanizma var mı? DALKIRAN: Bunu denetleyen mekanizma teorik olarak kendileri. Yani bu bir askeri güç olduğu için iç disiplin soruşturmalan açmalan gerekiyor. Öldürme ve ateş etmeler sonucunda yaralanma ve mal tahnp etme nedeniyle iki kişiyle sadece "konuşulduğunu" biliyorum. "Çok özür düeriz, kusura bakmayın" dıyorlar. Örneğin, Muhammed adlı bir çocuğun öldürülmesiyle ilgili olarak ailesine söyledikleri, öldüren askerin gözaltında olduğuydu. Sonra ne yapıldı bilemiyoruz. Özetle yaptınmı olmayan bir denetleme mekanizması. Amerikan askerleri nasılbirruh hali içinde? DALKIRAN: Bir kere, Amerikan askerleri beklenenden fazla süre orada kaldı. ABD'de özellikle asker aılelerinde çok ciddi bir direnış var. Bu askerlenn er ve çavuş düzeyinde olanlannın çoğu çok yoksul ve genç çocuklar; bırakalım yabancı bir ülkeyi, ABD'de başka bir eyalete bile gitmemişler. Bellı bir süre burs karşılığında okuyup ondan sonra hayatmı kurtarmak için bu işı yapıyorlar. Dolayısıyla asla bir savaşa gideceklennı düşünmemişler aslında. Tamam hadi bir kahramanlık pompalamasıyla gittiler, "Irakhlan kurtaracağız, biz kurtancı olarak gektik" diye. Ama hiç de dostça karşılanmadıklannı gördüler. Çok bocaladılar ve artık çok korkuyorlar. Aldatıldıklannı hissediyorlar. Bir süre sonra, öldürülme tehdidi nedeniyle askerlerin Iraklılarla ıletişime girmeleri de yasaklandı. İnsan kendinı sürekli tehdit altında hissettığinde de doğal olarak herkesi düşman olarak görüp karşı saldınya geçiyor. Bu bahsettiklerim acemi kuvvetleri. komutanlar çok daha bilgili. VEFAT Rasih Nuri İleri ve Bedia Behlil İleri'nin oğlu, Mehmet ve merhume Leyla İleri'nin kardeşi, Rezzan Öeri'nin kaymbiraderi, Eren Can İleri'nin amcası, Mahmure Durbaş İleri'nin eşi, Esin İleri'nin babası, canımız MUSTAFA SUPHİ NURİ İLERİ vefat etmiştir. Cenazesi, 5 Şubat 2004 Perşembe günü (bugün), ikindi namazını müteakiben BebekCamii'nden kaldınlıp Aşiyan Mezarlığı'na defnedilecektir. AİLESİ VEFAT Canımız kardeşımız Mahmure Durbaş İleri"nın sevgılı eşi. Esin Deri'nin bincik babası MUSTAFA SUPHİ NURİ İLERİ genç yaşında, zamansız olarak aramızdan ayrılmıştır. Cenazesi. 5 Şubat 2004 Perşembe günü (bugün). ıkındı namazını müteakiben BebekCanıii'nden kaldınlıp Aşiyan Mezarüğı'na defnedilecektir. DURBAŞ AİLESİ VEFAT Eski çalışma arkadaşımız Mahmure Durbaş İleri'nin eşi MUSTAFA SUPHİ NURİ İLERİ'nin vefatını derin uzuntüyle öğrendik tleri Ailesi'ne başsağlığı dilıyoruz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI an yıldtr... 'bilmediğimı: bir dıldc sımıyor' hasretin... on yıldır... bir gül yanağımızda senden... Yılmaz Bilen (1956-1994) on yıldır... türkü(sü)n soluk alışlanmızda: 'bittıyse sevda < dızin dallara kiLflan kerıdı ellcrinızk'' bittiyse tıirkü ayırtn halaydan kızUın... on yıldır... özlemin sevda umudun türkü dilimizde... on yıldır... on yıldır... on tıidır... on -ıkiır... «• ,,u« ekin, yildız, tııfan, dııstlann as rejimi döneminde bütün asgari gerek- sinimler karşılanıyordu ve insanlar gece- leri sokakta dolaşmaktan korkmuyordu. Gü\enlik ve kamu düzeni yerindeydi. Şimdi işyerlerine gitmeye korkuyorlar. Hadi gittiler. her an birisi gelip yağmala- yacak ya da hırsızlık yapacak diye kor- kuyorlar. Sokağa çocuklannı çıkarmaya korkuyorlar, okula göndermeye korku- yorlar. Çünkü insanlar kaçınlıyor, fidye isteniyor. Teca\üz olaylannın yaygınlaş- tığı söyleniyor. Zaten protestolara baktı- ğımızda. düzenin tekrar kurulması içuı ey- lem düzenliyorlar. Tercüman da bağırıyor' Başka sorunlar da var. Örneğin, gözal- tına alma prosedürü son derece korkunç. Ortada ciddi bir dil sorunu da var. Yanın- da sürekli tercüman olmasına rağmen ter- cüman panik yaşıyor. Kendi birden hava- ya giriyor. "What is your name?" diye bir Amerikan askeri bağınyor, önde bir Irak- lı bunu Arapça bağırmaya başlıyor.Gö- zaltına alınan adam yere yatmamak için di- rendığınde, bu mukavemet olarak algıla- nıyor. Sadece bu yüzden aylarca gözal- tında tutulanlar var. Bız oradayken Irak mahkemelen asayiş suçlanyla ilgili da\ a- lan yeni yeni görmeye başlamışlardı Baas döneminden kalan yasalara göre mi? DALKIRAN: Hiç yasa olmamasından iyi. Irak Ceza Yasası ile Amerikalılann uy- gulamalan arasında ben Irak yasasını seçer- dim. Irak yasası kâğıt üzerinde kötü bir ya- sa değil, uygulama çok vahimdi. 'Komutan yargıcın üstünde' Gözaltı koşullan başlangıçta çok körüy- dü. Bütün bunlann yani sıra bir de pran- ga ve zincir sistemiyle getınldıler, "cha- in gang" dedikleri şey, hem pranga \"ar hem zincir. Onlarbellerine bağlanmış durum- da ve bırbirlerine bağlanmış durumda. Amerikan uygulamalan böyle. Ameri- ka'da hamıle kadın mahkûmlar pranga- larla doğuma zorlanıyor. Bunlan Irak'a taşıdılar. Orada izlediğimiz bir hâkim, "Ben ke- lepceli insanlan mahkeme salonuna kabul etmh'onım* dedi. bu çok hoşumuza gitti. Tahlıyeleri kabul etmiyorlar. Beraat veril- se bile hemen uygulanmıyor. Karar önce İngilizceye çevriliyor. Çevirisini hâkim ımzalıyor, Ingilizce biliyorsa ne âlâ. Son- ra o bölgeden sorumlu en üst düzey komu- tan okuyor ve karann uygun olup olmadı- ğına o karar \ eriyor. Sağlık ve alrvapı koşullan nasd? DALKIR4.N: Sağlık sistemınde hâlâ çok ciddi bir sorun olduğunu biliyoruz. Hastanelerde jeneratörler en fazla bir haf- ta dayanıyor, ondan sonra bozuluyordu ve yoğun bakım hastalan bu yüzden öldü. Oradaki doktorlar bence kahramandı. Çün- kü inanılmaz zorluklar içinde ilaçsız, mal- zemesız, delıler gibi çalışıyorlardı. Üniver- sitelerin rektörleri ya da hastanelerin mü- dürleri, bütün bunlar Baas'ın üst düzey üyeleri olarak görüldüğü için ılk başta tasfiye edildi. Ondan sonra gelenleri de Amerikan ordusu atadı. Değişen bır şey olmadığı için bu uygulamalar da insan- lann şevkini kırdı. Saddam Hüseyin'in yakalanma görün- tülerini insan haklan, medya etîgi açısuı- dan değerlendirir misiniz? D.\LKIR\N: .Amerika'nın bu ironisi- ne bayılıyorum. Sa\aş esirlerini medya- ya aktaran. çekim yapılmasına izin veren ,ABD, ne zaman ki kendi askerlerini El Çe- zire'de, Arap televizyonlannda sorgula- nu"ken gördü, o zaman hatırladı ki yırtıp bir köşeye attığı bir Çenevre Sözleşmesı vardı. 't CenevreSözleşnıesi'neaykm''de- diler. ABD'nin tek taraflı nalıncı keseri ruhu asla bitmiyor. Sıradan bir insan olarak. belkı "Niha- yetyakalandı,beterolsun''diyebılirsiniz. Ama bir devlet olarak, bir işgal gücü ola- rak, yükümlülüklen olan bir kuvvet ola- rak bu tepkileri gösteremezsin. Bir \ıldız daha kaydı: Cumhuriyet Devriminin yetiştirdiği, 1951- Çifteler Köy Enstitüsü çıkışlı. emekli öğretmen, ağabeyim. AZMİ SİCİM'i yitirdik. Çenazesini Izmir'den alıp çok sevdıği köyünde, 1- Şubat 2004- günü. toprağa verdik. Rahat ujoısun... Emekli Öğretmen Salih Sicim Nufui kâğıdımı. 035971 No'lu Askeri kımlıgımı kavbettım Hülcüınsüzdür OSMAN DEDELİ Nüfus cüzdanımı \e kredı kartlarımı ka>bettım. Hukumsüzdür. ÖMER TOPALLl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle