Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 15ŞUBAT2004PAZAR
HABERLER
DÜNY\DABUGUN
ALİSİRMEN
Kar Yağdı Böyle Oldu
Sevgili,
Ne zaman kar yağsa ve her yer beyaz örtüye
bürünse, içimdekı ebedi genç ile huysuz ihtiyar
amansız bir kapışmaya girişiyorlar.
Delikanlı sevinç çığlıkları atıyor:
- Oh, çok şükür yine kar yağıyor, şu güzelliğe
bak!..
Huysuz ihtiyar rıomurdanıyor:
- lyi bir halt oluy or sankı, yollar tıkanacak, çöp-
ler birikecek, elektrikler ve sular kesilecek...
Delikanlı hınzır bir gülümseme ile gönlümün
ucunu çekiştiriyor:
- Bak her taraf bembeyaz oldu, hadi kalk doğ-
ru sokağa!..
Huysuz ihtiyar aklımın kapısına dayanıyor:
- Deli misin sen! Çık kay, düş, bir yerini kır da
görürsün; kar manzarası istiyorsan, git pence-
reye seyret!
Ne de olsa huysuz yaşıtım, onu dinliyor, pen-
cereye gidip karşıı yakayı seyretmeye karar ve-
riyorum, ama tipi bir perde oluşturmuş, bir şey
göremiyorum.
Bu sırada huysuz ihtiyar, zıpır delikanlıya zıl-
gıt çekmekle meşgul:
- Bilmiyor musLin, bu eskiden de zırt pırt ka-
yıp düşerdi kar üstünde, herifin başına dert mi
açacaksın?
Gerçekten de ortaokul liseyıllarında, yani ka-
rı tereddütsüz bir sevinçle kollarımı açarak ku-
cakladığım yıllardla, 2. Dünya Savaşı için, Ingi-
lizlerin verdikleri, kunt gibi sağlam, Churchill ta-
bir edilen ayakkabılarımla durmadan kayar, her
karda birkaç kez kaldırımların topoğrafyasını çı-
karırdım.
Herkes kayarken en çok benim düşmem, iler-
ki yaşlarımda karsız günlerde de sürdü.
Sanki yazgıymış gıbi, herara rejim döneminin
kaygan zemininde, Dİrçokları kayarken denge-
sini bulduğu halde, ben ikide bir hapse düşer
oldum.
• • •
Delikanlı ile huysuz ihtiyarı kavgalarını sürdü-
rürlerken bıraktım, kendi köşeme çekildim.
Kızmış, bir hayli de üzülmüştüm. Çünkü içim-
deki şu fırtına bile gcsteriyordu ki yaşlanmıştım.
Tam o sırada aklıma, köşesini her zaman zevk-
le okuduğum, zaman zaman da her hafta sonu
sahne aldığı Ece'nir Aynalı Meyhane'sinde ke-
yifle izlediğim Pakize Suda'nın yazısı geldi.
Herneyse, PakizeSudayazısında "yaşlılıkbir
suç, birayıp gibi" dyor.
Üstelik sözünü ettği yaşlılığın sınırı olarak da
kırk yaşını gösteriyo".
Düşündüm de haklı.
Ne zaman, bir yeıde "ben yaşlıyım" desem,
gençlerden gelen cevap hemen hemen aynı:
- Estağfurullah!
Demek ki, gençlc yaşlılığı gerçekten bir suç
ya da hiç değilse ayp gibi görüyorlar.
Yeni yetmelere geince, onlara göre, kendile-
rinden az buçuk büNÜk olan herkes yaşlı.
• • •
Hoş ben de öyle/dim. Bir zamanlar ilk, orta
ve lisedeki hocalarmın çok sağlıklı ve uzun
ömürlü olduklarını cüşünmüştüm. öyle ya, yıl-
lar sonra rastladığında bile onlar yine sağlıklı,
dimdik ve eskisi gib idiler.
Sonra bir gün Beyoğlu'ndayürürken.çözdüm
işin sırrını, aslında :>nlar bizim öğretmenimiz
iken, sandığımız, kendilerine biçtiğimiz yaşın
çok altında, genç kşilerdi de, biz o zaman bu
gerçeği fark etmediğmiz için onlan sonradan gör-
düğümüzde şaşırıycrduk.
Neyse ben bu gerçlik yaşlılık meselesini ga-
yet rahatlıkla çözdün. Bana göre yaşlı, benden
büyük olanlardır ve ter zaman da öyle kalacak-
tır.
Bu düşüncelerdei sıyrıldığımda, baktım ki,
benimkiler hâlâ didiş/orlar, tam o sırada zıpır de-
likanlı, huysuz ihtiya: elinin tersiyle şiddetlice it-
ti ve bana dönüp,
- Hadi giy ayakka>ılarını fırla kara! dedi.
Bu kez onu kırmaiım.
- Olur anam, dedin, olur!
Tipi de olsa, kardı Taksim Meydanı öyle de
güzel görünüyordu k, birdetürkütutturmuştum:
"Bilmem bu gönüfkben nasıl yaşayacağım, o
daha genç yaşında,benimse..."
Ya işte böyle Sevdli! Kar yağdı böyle oldu.
CHP Divriği adayı Yağbasati:
Holka döııükoltnayan
seçimikaıanamaz
HaberMer-
kezi- Sıvas'ın
Divriği ilçesi
belediye baş-
kan aday ada-
yı olan Mu-
harrem Yağ-
basan,. yüzü
halka dönük
olmayan hiç-
bir adayın se-
çimi kazanma şansınn
olmadığını vurgulad.
Aday adayı olduknta
sonra bir açıklama y.-
pan Yağbasan. " B a
bu halkm içinden gela
ve DrvriğTyi iyi tanıyaı
birhim, 15 yılhkbeled-
ye başkanhğı sürec-in
yapacaklanmm da gjö-
tergesidir'' diyerek E>r-
riğililerin kendisini tei-
rar belediye başkazı
olarak görmek isted-
ğini vurguladı.
\jgbasan
1941yılmda
Sıvas'ın Div-
riği ilçesinde
doğan Yağba-
san, uzun yıllar
Türkiye De-
mir-Çelik iş-
letmelerinde
yönetici olarak
çalıştı ve bu
kurumdan
emekli oldu. Ankara
Üniversitesi Iktisadi ve
Ticari İlimler Akade-
misi mezunu olan Mu-
harrcm Yağbasan 1984-
1999 yılları arasında
Divriği Belediye Baş-
kanlığı görevinde bu-
lundu. Bu süre içerisin-
de Divriği'ye önemli
hizmetlerde bulunan
Muharrem Yağbasan,
1999 yılındaki yerel se-
çimlerde tekrar aday ol-
madı.
Danıştay'm karanna karşm Bakanlar Kurulu, Şişecam grevini ikinci kez erteledi
Hükümet hukuk tanımadıEkonomi Servisi - Bakanlar
Kurulu, Şişecam grevinı kendi-
sine iş edindi. AKP hükümeti,
daha önce aldığı erteleme ka-
rannın, yürürlüğü Danıştay
lO'uncu Dairesi tarafindan dur-
durulan Türkiye Şişe ve Cam
Fabrikalan'ndaki grevi ikinci
defa erteledi. Kristal-Iş Sendi-
kası, Bakanlar Kurulu karany-
la Şişecam'da devam eden gre-
vi erteleme karannı "hukuk
skandalT olarak değerlendirir-
ken Şişecam'a bağlı 13 işye-
rinde 30 Ocak'tan bu yana gre\'
yapılıyordu.
Bakanlar Kurulu'nun Türki-
ye Şışe ve Cam Fabrikalan'na
bağlı işyerlerinde Kristal-lş Sen-
dikası tarafindan uygulanan gre-
vin, "gendsağbğıvemilligüveıı-
Bği bozucu nitefikte" olduğu gerekçe-
siyle ertelenmesine ilişkın karan Res-
mi Gazete'de yayımlandı.
Erteleme karannı yaptıklan yazılı
açıklama ile değerlendiren Kristal-Iş
Sendikası Genel Merkezi, karann "ya-
sadışT olduğunu belirtti. Genel mer-
kez açıklamasında, yeni grev erteleme
karannı gayri meşru ve yüksek yargı
AKP binasınayumurta
Mersin'de Kristal-tş'e üye cam işçileri grevin
ikinci kez ertekıunesini protesto etti. SeDdikanm
Mersin Şubesi önünde toplanan yaklaşık 500
işçiye ADD Şube Başkanı tlker Taşyürek de
destek verdLİşçiler İstiklal ve Hastane caddeleri
güzergâhını takip ederek AKP İl Başkanbğı'na
yürümek istedi. Güvenlik güçlerinin uyanlanna
karşı yotu trafiğe kapatan işçiler "Tayyip senin
de yüzün gülmesüT, "Sennayenin imanu
Amerika''ya'" sloganlan amlar. AKP İl
Başkanhğı önünde alkış \e ıslıklarla grev
erteleme karannı protesto eden işçiler, binayı
yumurta yağmunına ruttular. Bu sırada
yumurtalardan zarar gören bir giyim
magaya«nın sahibine sendika yetkilileri para
wrdi (Fotoğraf: ABİDİN YAĞMUR)
kararlan ile alay eden pervasız bir gi-
rişim olarak değerlendirdi. Açıklama-
da, "Bu karar bir kez daha AKP'nin
demokrasi anlayışınuı samımiyetsiz
demokrasi' olduğunu göstermiştir.Bu
karar ülkemizdeki sermaye çevreleri-
nin demokrasi ve AB normlan konu-
sundaki çifte standardmı gözler öniine
sermektedir" denildi.
Kristal-Iş Sendikası, karann durdu-
rulması için Danıştay'a başvuracakla-
nnı bildirirken yargı karannı hiçe sa-
yanlann bir kez daha yargıdan dersı-
ni alacağı belirtıldi. Açıklamada, "Er-
teleme öncesinde İMKB'de işlem gören
grevdeki şirketierinfiyadanndave iş-
lem hacimlerinde yaşanan olağandışı
yükseiiş, erteleme karannın sızdınldi-
ğıizknimini yaratmaktadır. EVIKB'den
inceleme talep edeceğjz" denıldı.
. Kristal-Iş Sendikası, Cam Işveren-
leri Sendikası ile 18 Temmuz 2003 ta-
rihinde başlayan 19'uncu dönem top-
lu iş sözleşmesi görüşmelerinde uz-
laşma sağlanamaması üzerine geçen yıl
aralık ayında 13 fabrikada gre\r
kara-
n aldı.
. Ancak Bakanlar Kurulu, grevin,
"mifli güvenKgi bozucu nitefikte" oldu-
ğunu ıleri sürerek 60 gün süreyle er-
telenmesüıi kararlastırdı.
. Kristal-Iş Sendikası'nın söz
konusu karann ıptali ve yürüt-
menin durdurulması istemiyle
açtığı davada Danıştay lO'uncu
Dairesi, Bakanlar Kurulu kara-
nnın yürürlüğünü 12 Ocak'ta
durdurdu. Bunun üzerine Şişe-
cam işyerlerinde 30 Ocak'ta gre-
ve çıkıldı.
. Hükümet söz konusu yüriir-
lüğün durduruhnası karannın
iptali için Danıştay Dava Da-
ireleri Genel Kurulu'na basvur-
du. Danıştay Dava Daireleri Ge-
nel Kurulu da hükümetin bu is-
temini reddetti.
. Bakanlar Kurulu'nun, ön-
ceki karann yürürlüğünün dur-
duruhnasına rağmen yeniden
aldığı erteleme karan, Şişecam'a
ait 6 şirkete bağlı 13 işyerini ve 5 bin-
den fazla ışçiyı kapsıyor.
Knstal-Iş Sendikası, AKP hüküme-
tinin Şişecam grevini Danıştay kara-
nna karşın ikinci kez ertelemesinı pro-
testo etti. Sendika avukatı AbdiPesok,
Danıştay'm karanna karşın hüküme-
tin ikinci erteleme karannın hukuksuz
olduâunu belirtti.
21 mahkûmiyet
Helvacı
davası
sona erdi
ALİAĞA (Cumhuri-
yet)- Ankara Ulucanlar
Cezaevi'ndekı müdaha-
lede yaşamını yitıren
Nevzat Çiftçi'nin Aliağa
Helvacı'da kaldınlan ce-
nazesinde çıkan olaylann
ardından gözaltına alı-
nan 69 sanıklı "Helvacı
davası" sona erdi. Dava
sonunda, 21 kişi Toplan-
tı ve Gösteri Yürüyüşle-
ri Yasası'na muhalefet-
ten 3 yıla kadar hapis ce-
zasına çarptınldı.
Aliağa Asliye Ceza
Mahkemesi'nde görülen
ve 52 aydır süren dava-
ya 8 sanık, 9 avukat ile
birlikte TtHV tzmir Tem-
silcisi Prof. Dr. VetiLök.
Izmir Barosu Başkanı
Bahattin Özcan Acar,
Petrol-Iş Aliağa Şube
Başkanı Ibrahim Doğan-
gül ve bazı uluslararası
kuruluşların temsilcilen
destek amacıyla katıldı.
Avukatlann yaklaşık 7,5
saat süren son savunma-
lannın ardından 23' ü da-
ha önceki duruşmalarda
beraat edenlere, 24 kişi
daha eklendi. Karar so-
nucunda Adnan Akm 3
yıl, Alp A>^n, Cem Cihan
ErküL ZaferDoğan, Gün-
seü Ka>a, HaydarCenan,
Hacer Yümaz, Rahşan
Çetiner, Birol Karaaslan,
Turgut Yenidün> a Güle-
sen, Sokulu Cem Hakde-
mir, Sevda Dağ, Ayten
Moral, Buket Acartürk,
Setana Topçuoğlu, Erdal
Yağçeken, Seray TopaL
Mihti Perinçek, Betül Kı-
bçarslan, Barış Bozyiğit
ve Alev Yazıcı l ,5 yıl ha-
pis cezasına çarptınldı.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
HJT/IBIONOBH/E
6rtteiR
Alevilerden Celik'e açık mektup
'Bizi suçunuza
ortak etmeyin'
• Murtaza Demir, Aleviliği din dersi
kapsamına alma girişiminüı altında,
hükümetin "din devleti düşü" ve "siyasi
rant hesaplannın" yattığmı söyledi.
ANKARA (Cumhuri- rüriüğe girmiştir. Tarafi-
Siyasiyasak talebinde bulunulan Jdşilerin savunmalannı dinleyecek
Anayasa Mahkemesi^ııde ttr ilk
ANKARA(ANKA)- Anayasa
Mahkemesi, ilk kez siyasi yasak
talebine yönelik incelemesini, par-
ti yöneticilerinin savunmalannı ala-
rak yapacak.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı'mn tale-
bi üzerine bir ilke imza atacak. Hak-
londa açılan kapatma davası süren
Türkiye Sosyalist Işçi Partisi'nin,
haklannda siyasi yasak talep edi-
len eskı üç yöneticisi Anayasa Mah-
kemesi'nde savunma yapacak. Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ana-
yasa Mahkemesi'ne gönderdiği gö-
rüşünde, haklannda siyasi yasak
talep edilen kişilerin dinlenihnesi-
ni istemişti. Yüksek Mahkeme, din-
leme talebini, 6'ya karşı 5 oyla ka-
bul ederek, bir ilke de imza atmış
oldu. "Odakhalinegeldiği'' gerek-
çesiyle TStP'in temelli kapatılma-
sına karar verimıesiyle ilgili dava-
da, haklannda siyasi yasak talep
edilen Parti'nin eski genel Başka-
nı Turgut Koçak ile eski MYK üye-
leri Hasan Yav^ış ve Necmi Öz\Tir-
da Yüksek Mahkeme'de 26 Şubat
günü sa\-unma yapacak.
Anayasa Mahkemesi, bugüne ka-
dar 58 siyasi parti yönetici veya
üyesine siyasi yasak getirdi. Ka-
patılan HADEP'in 46 yöneticisi si-
yasi yasak alırken, Fazilet Parti-
si'nin 5, Refah Partisi'nin 7 yöne-
ticisi yasaklı konuma geldi. Siya-
si yasaklılann içinde, Murat Boz-
lak, Necmetrin Erbakan, Şevket Ka-
zan, Nazta Ihcak gibi isimler de yer
aldı. Yüksek Mahkeme, DEP'li
Ahmet Türk. AK YlğiL Sun Sakık,
Leyia Zana,Hatip Dicle, Sedat Yurt-
taş^ Selim Sadak, Orhan Doğan, Zü-
beyir Aydar, NaifGûneş, Mahmut
Küioç, Remzi Kartal ve Nizamet-
tinToğuç un, HEP'li Febmilşıklar,
Feridun Yazar, Ahmet Karataş ve
tbrahim Aksoy'un, FP'li Nazh Ih-
cak ve Bekir Sobacı'mn milletve-
kiüklerinin düşürübnesine de karar
vermişti.
yet Bürosu) - Pir Sultan
Abdal 2 Temmuz Kültür
ve Eğitim Vakıf Başkanı
Murtaza Demir, Milli
Eğıtım Bakanı Hüsevin
Çeük'e gönderdiği mek-
tupta, "Ale\ihğe gölge"
etmemelerini istedi. Zo-
runlu din dersinin laiklik
ilkesiyle çeliştiğini \-urgu-
layan Demir, Aleviliği din
dersi kapsamma ahna gi-
rişiminin altmda, hükü-
metin "din devleti düşü"
ve "siyasi rant hesaplan-
nın" yattığını kaydetti.
Demir, Alevilerin. laik-
likle çelişen uygulama-
lanna "suç ortağı" olma-
yacağına işaret etti.
Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik'e gönde-
rilen mektupta. zorunlu
din öğretimınin Türkiye
Cumhuriyeti'nin değış-
mez niteliklerinden olan
laiklik ilkesiyle çeliştiği
vurgulanarak "Zoria din
eğitimi almak istemiyo-
ruz" denildi. Laik dev-
lette hiç kimsenin dinine
ve inancma kanşılama-
yacağı behrtilen mektup-
ta şu görüşlere yer verdı:
"Sayın Bakan, zorunlu
din dersleri uygulaması,
salt uhısal hükiümlerle çe-
nşmekle kahnayip Dünya
Çocuk Haklan Sözleşme-
si, tnsan Haklan Sözleş-
mesi ve benzer sözleşme-
lere de a\ kındır. Bu söz-
leşmelerin rümü yetküi-
lerimiz tarafindan imza-
lanmış, TBMM'ce onay-
lanmış ve jıllar önce yü-
nızdan da bUineceği gibi,
çocuk haklan sözleşmesi
gereğince 'Ebeveyninin
nzasmı ahnadan bir din
veya mezhebi çocuklan-
mıza zorla öğretemezsi-
niz'. Yapmanızdurumun-
da suç işlemiş olur ve taz-
minat ödersiniz. AleviUk
öğretimini zorunluluk
kapsamma almak değü,
din öğretimindezorunlu-
luğun kalduıünası daha
çağdaş, laikve akti bir dü-
zenleme olacaknr."
'Zoriamavı büyütü-
yorsıınuz^
Laikliğin kabul edıldi-
ği hiçbir üUcede din eğı-
timinin. sınıf geçmeyi et-
kileyecek şekilde zorun-
lu olmadığı vurgulana-
rak "tslam dininde 'din-
de zorlama yoktur' deni-
hr. Buna karşm siz, din
öğretiminin kapsamım
daha da genişleterek zor-
lamav ı büyütmektesiniz.
Bize göre bu ni\ etin al-
tmda dine, Aleviliğe, Sün-
niliğe, vatana, miDete niz-
met değü, doğnıdan doğ-
ruya diğer temel eğitim
kurumlanrun imam ha-
tip okullanna dönüşrü-
rühnesi anla>ışu din dev-
leti düşü ve siyasi rant he-
saplan yatmaktadır" de-
nildi.
Çelik'inbirbaşkaniye-
tinin ise AB Ilerleme Ra-
poru'nda "AleviKğin yok
sayıldığı" itirazlarının
önünün kesihnesi çabası
olduğu belirtildi.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Pencereden dışarı bakıyorum. Bo-
ğaz'ın ve Marmara'nın bir bölümü gö-
rünüyor. Aslında görünmüyor, her taraf
bembeyaz. Karda kıyamette ne yapılır?
En iyisi evde oturup kitap okumak. Ki-
taplıktan eski Istanbul kitaplan arasın-
da, Semih Mümtaz S. imzalı "Tarihi-
mizde Hayal Olmuş Hakikatler" kitabı-
nı çıkanp karıştırmaya başladım. Kita-
bın naşiri, yani yayımcısı Ibrahim Hil-
mi Çığıraçan. Yayınevi, Hilmı Kıtabe-
vi. Kitap, Kenan Matbaası'nda, 1948
tarihinde basılmış.
Kitabın kapağında adı Semih Müm-
taz S. olarak belirtilen yazar, kitaba yaz-
dığı önsözün attınaAhmet Semih Müm-
taz imzasını koymuş. Osmanlı Impara-
toriuğu'nun son günlerine ilişkin ilginç
tanıklıklar ve gözlemleri içeren kitabı
kanştrmaya başladıkça bazı yerterde du-
rup merakla okumayı sürdürdüm. özel-
lıkle eskı Istanbul kışlanna ilişkin bir bö-
lüm ilgimi çekti.
1906 yılında Kurban Bayramı'nın kar-
lı günlere rastladığını anlatan Semih
Mümtaz, o günleri şöyle not etmişti:
Kar Altında Kitap Okumak
"(1322/1906) Kurban Bayramı çok kar-
lı, rûzgâriı, soğuk bir güne tesadüf et-
mişti. Muayedede ne yapacağız diye
düşünüyorduk. Şehir soğuktan kmlı-
yordu. Tipi, kar devam ediyordu. Fa-
kat bunun bir güzel tarafı da vardı. Man-
zara... Istanbul kâmilen beyaz tüllere bü-
rünmüştü. Damlarda, saçaklarda, ağaç-
larda, minare ve kubbelerde toplanıp
rüzgâriar estikçe ayaklanan kar derya-
lan göze güzel, hem de sıcak görünü-
yordu. Yalnız fıkarayı düşünen kalpler
bir türiü ısınamıyordu. Bu soğukta ha-
beralmıştık. Kurtuluş'ta 3, Davudpa-
şa'da 5 kişi donmuştu. Şişlieteklerine
kadar gelen kurtlar da bir ekmekçi çı-
rağını parçalamış, yemişlerdi."
"Biz, YıldızSarayı'nda toplandık. Mu-
ayedeye resmen davetli olan diğerze-
vat da Dolmabahçe Sarayı'na gide-
cekti. Boru çalındı. Bahçeye indik. Hün-
kânn (Padişah) teşrifini bekledik. Ürit-
formalanmızın içigazete kâğıtlanyla bi-
zisımsıkı sanyor, mehma emken (müm-
kün olduğu kadar) bizi soğuktan koru-
yordu. Padişah Sultan İkinci Hamid
bayram namazını Beşiktaş Sinanpaşa
Camii'nde kılacaktı. Oradan Dolma-
bahçe'ye gidecekti. Bir boru daha ça-
lındı. Hünkâr dairesi bahçesinin kapı-
lan açıldı. Dört atlı landonun (atlı ara-
ba)körükbriyanmaçıktı. Derhalelpen-
çe selama durduk."
"Landonun arkasında yürümek üze-
re hünkârın önümüzden geçmesini
bekledik. Kapıdan geçerken bizlere
doğru ilerlemekte olan araba birden-
bire durdu. Yaverpaşalardan ikisiara-
baya doğru koştu. Vaziyetlerinden an-
laşılıyordu: Hünkârdan irade alıyohar-
dı. Biraz sonra çekildiler ve hepimize
birerbirer. 'Efendimiz emrediyor. Dol-
mabahçe'ye kadar paltolannızı giyin'
iradesini söylediler. Ve çabuk olunuz,
dediler. Zira padişah bu ameliyenin ne-
ticesini bekliyordu. Koşuştuk, paltola-
nmızıgiydik. Yinesıramızageldik. Hün-
kânn arabası hareketetti." Semih Müm-
taz, Padişah İkinci Abdülhamit'i şöyle
tasvir ediyordu: "Rengini bir türlü de-
ğiştirmediğikoyurenkligriaskerkapu-
tunu sırtında, beyaz eldivenli elleriyle
tuttuğu kılıcı bacaklannın arasında gör-
düğümüzpadişah gülerekarabada kar-
şısında oturan seraskerie küçük şeh-
zade Bürhaneddin Efendi'ye birşey-
ler anlatıyordu. Ve arabanın yanlann-
da yürüyen yaveherine de ara sıra hi-
tap ediyordu. Artıksarayı bırakmış, Ha-
midiye Camii'ne giden caddeye gelmiş-
tik... Hâlâkaryağıyordu. Tipiberdevam-
dı. Bereket versin rüzgâr azalmıştı...
Eğer mütemadiyen belediye amelesi
yollan temizlememiş, karlanyolun iki ta-
rafına savurmamış olsaydılar hepimiz
için arabalaria beraberkara gömülme-
mek mümkün olmayacaktı. Bununla
beraber arabalann seyri pek munta-
zam değildi..."
Padişahın katıldığı bu bayram nama-
zı hızlı kıldınlıyor. Ardından yine arabay-
la saraya dönülüyor. Tam sarayın kapı-
sına gelindiğinde atlar karlara batıyor-
lar ve arabalar daha ileriye gidemiyor.
Bu duruma sinirlenen Abdülhamit, ara-
banın içinde ayağa kalkarak şunlan söy-
lüyor: "Buraya kadar rahat geldik. So-
kaklan mehma emken geçilirhale ge-
tirmek için ne mümkünse yapmışlar.
Halbuki kendi evimizin bahçesinde
müşkülata düştük, karlara battık. Bu
ne ayıp şeydir. Misafiher bize ne der-
ler? Hazine-i Hassa Nazın bunu görme-
di, düşünmedi mi, bunu ben miyapa-
yım? Bahçıvanlar nerede? Ohannes
Paşa'ya söyleyin, dikkat etsin."
98 yıl önce istanbul'da bir kış günü,
saray ve çevresinde böyle yaşanmıştı.
Yüzyıl içinde neler neler değişti... Ne Ab-
dülhamit kaldı, ne padişahlık. Karlı bir
Istanbul gününde evde oturmanın key-
fı de başka oluyor.