Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 ŞUBAT 2004 PAZAR CUMKURİYET SAYFA
17
BJKileGS'nin
bundan sonraki
temel hedefi:
Afaçı 21 kişi
bitirmek!
Etektronik posta: dentzsom@cutnhunyet.com.tr Tef: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 »7
- Tayyip, Bushtan istediğini
alamamış...
"Istemediklerini de almazlık
etmemistir!"
MadalyaAşağıdaki sözlerin
kime art olduğunu
bulanlara Amerikan
Katolik kilisesi birer
madalya ile Bush'un
imzalı fotoğrafını veriyor
"Yılbaşına karşıyım. Içki
yasaklansın. Istanbul'u
Medine yapacağız. Ben
Istanbul'un imamıyım.
Mayo reklamı şehvet
sömürüsüdür. Piyango
zulümdür."
Yeni
Ayşe Meral: "Kiliseler,
havralar kışlamız/ Kilise
çanı, kippalar
miğferimiz/ Haçlar
süngümüz/ Ruhban
sınıfı askerimiz."
iliyorsunuz AKP hükümeti yeni bir "turizm
hamlesi" başlattı... 2010 yılında turistik yatak
kapasitesi ıki katınaçıkartılıp 1 milyon olacak;
bunun için 25 mılyar dolarlık yatırım yapıla-
cak; cek, cak, cak... Turizmcı dostlardan Deniz Tüifek-
çi, cek caklı "turizm hamlesi"ni yorumluyor:
"Son 25 yılda turizme yapılan yatırım 35 milyar do-
larken, altı yıl içinde yapılacağı söylenen 25 milyar do-
ların kaynağı belli değil. Bütçeden IMF ve Dünya Ban-
kası'na verilen sözlere koşut bir kaynak ayrılmadığı
gerçeği ortadayken acaba altyapısı olmayan araziler,
kimin tarafından hangi kaynaklardan yararlanılarak özel
sektöre tahsis edilecek? Bırakın yeni altyapıyı Antal-
ya'nın göbeği sayılan Lara'nın iki kilometre ötesinde-
ki otellerin yolu yok! Peki kım yapacak bu yolu? önü-
müzdeki 6 yılda ülkeye 500 bin yatak daha ilave ede-
cek siyası kadrolar mı? Güldürmeyın beni.
Sektörde önümüzdeki 6 yılda sözüm ona 500 bin ki-
şi yeni iş ımkânına kavuşacakken acaba turizm amaç-
Cek cakla turizm
lı okullarda toplam kaç çocuğumuz eğitilecek?
Sayı vermemekle birlikte Çeşme, Didim gibi yöreler-
de turistik amaçlı yatırımlardan bahsediliyor. Ama bir
de Dalaman var, kime neresinin tahsis edileceği san-
ki şimdıden belirlenmiş gibi. Merak eder oldum acaba
500 bin yatak nereye yerleşecek? Didim, Tarsus, Da-
laman, Kılyos, Antalya, Istanbul mu? örneğin Kuşada-
sı'nda yaz döneminde doluluklar yüzde 65 ortalama-
yı bile yakalamaktan acizken, eski Yugoslavya vatan-
daşlarına beş yıldızlı tesislerimiz sezon ortalaması ola-
rak 18 dolara pazarlanıyor. Biraz öteye Dıdim'e baktı-
ğımızda eldeki mevcut kapasite bile doğru dürüst pa-
zarlanamamışken acaba yeni yatınmlar nasıl dolacak,
kaç paraya pazarlanacak düşünülmüş mü?
Her zaman olduğu gibi ele alınan, yaldızlanıp önü-
müze konan tek konu neredeyse yatırım, fiziksel yatı-
rım. Peki bu yatırımların tanıtım ve pazarlaması nasıl,
hangi plan ve bütçe ile yürütülecek. Bunun ipucu bile
yok! Mevcut yatağını, masanı, hızmetinı kaç paradan
pazarlıyorsun, yarın ilave kapasite ile gelirini reel ola-
rak düşürmemek için ne gibi politikalar belirledin? Bu-
nu soran yok.
Saptamalann tamamı yanlış, varsaydıkları rakamlar
bakandan başbakana, Antalya'dan Ankara'ya, deme-
cin yerine ve saatine göre değişiyor. 2002 ve 2003 yıl-
larındaki turizm geiirimiz ne olmuş bir bakın; IMF'ye ay-
rı rakam, bize ayrı rakam. Aradaki fark öyle 20-30 mil-
yon dolar değil, neredeyse 3 milyar dolar. Dünya turiz-
minden aldığımız pay, Turizm Bakanı'na göre yüzde
2.5, Dünya Turizm örgütü'ne göre yüzde 1.8. Bu turist
sayısı açısından da böyle, turizm gelirine bakınca du-
rum daha da kötü. Geliştiği ıddia edilen turizmde pa-
yımız 13 yıl önceye göre binde 2 artmış, hepsı bu.Ya-
ni biz büyürken başkası armut toplamamış."
Adap
A Ahmet Mete Apak:
• "Adap kelimesini
m ağzından
j[ düşürmeyen Recep
Tayyip, beraberinde
ABD'ye götürdüğü
adamlarına 'no
smoking' yazan yerlerde
sigara içilmeyeceği
adabını öğretseydi ya!"
Doktor
Akif Kökçe: "SSK'de
doktor yüzü
göremeyen hastalar,
telefonla randevu
sistemi ile doktor sesi
de duyamaz oldu."
SESSÎZ SEDASIZ (!) Herkes havuza bir kova süt dökecek
Evvel zaman içinde geçen kıssalık
bir Uzakdoğu öyküsünü Ayşegül
Tokatlı, Cumhuriyet okurlarıyla
paylaşmak üzere göndermiş...
öykü şöyle:
Bir zamanlar, iki komşu ülke
aralarında amansız bir rekabete
tutuşmuş.
İki ülkeden birinin halkı, karşı tarafa
kendi ülkesinin zenginliğini kesin bir
şekilde göstermek istiyormuş.
En kolay, ama en etkileyici bir şey
yapılmalı diye düşünüyorlarmış.
Bunun için şehrin ortasına büyük bir
havuz yapılmasına karar verilmiş.
Gece herkes bir kova süt getirecek
ve bu havuza dökecek, sabah
olduğunda süt dolu bir havuzlan
olacakmış.
Herkese bu fikir cazip gelmiş.
Herkes, kararlaştırılan gece
götürdüğünü havuza
boşaltmiş.Sabaha dek hummalı bir
çalışmayapılmış...
Ne var ki, sabah olduğunda, ortada
içi süt ile değil, dupduru su ile
dolmuş bir havuz varmış.
,Çünkü herkes, aynı şekilde
düşünmüş:
'Bu kadar insan içinde yalnız ben,
süt yerine bir kova su döksem ne
fark eder, kim fark eder ki!"
Bu olayı kitabına alan Hint bilgesi,
kendi notunu şöyle düşmüş:
"Hayatın içinde 'fark etmez', fark
edilmez' denilen hiçbir şey yoktur.
Yaptığınız tüm işleri, en küçük işleri
bile, büyük önem vererek yapınız."
Yüksek Yerilim Hattı
Milletvekilliğine de
AB standardı getırilsin!
erdincutku-ı yahoo.com
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Mimarların Vefası
Tarihi Kentler Biriiği'nin
(TKB) daha önce basına du-
yurulan "2003 yüı koruma
ödüfleri" için sergi, kolokyum
ve ödül töreni, 21-24 Ocak
2004 günlerindeki "Safranbo-
hı Buluşması"nda gerçekleşti-
rıldı.. Bu yıl ilk kez "Metin
Sözen Koruma Büyük Ödülü"
için Yalvaç uygun görülürken
yine Yalvaç, Mudurnu ve Saf-
ranbolubelediyelen "Başan"
ödüllenni, KuşadasL,Ürgüp ve
Alündağ (Ankara) da "Özen-
dirme" ödüllerini almışlardı...
(Cumhunyet, 1 Ocak 2004)
2000 yılında kurulan
TKB'nin, 2001'den bu yana
sürdürdüğü bu etkinliğinde,
önceki yıllarda da Beypazan,
Çanakkale, Muğla, Alanya,
Afyonkarahisar, Ağırnas
(Kayseri) Barün, Diyarbakır
(Büyükşehir) Eskişehir (Bü-
yükşehır) ve tzmir (Büyükşe-
hir) belediyeleri, kendi kent-
lerindeki başanlı görülen ve
özendirilmesi gereken pro-
je ve uygulamalanyla
aynı ödülleri
üleşmişlerdi...
Bunlar ara-
sında ise yine
her biri bu
"ödüDendirmeyi"
fazlasıyla hak e-
den, ancak TKB'nin
"yönetiminde" olduklan için
buna "aday olmayan'' beledi-
yeler ise yer almadı...
Aynı zamanda "TKB Encü-
meni"ni oluşturan belediye
başkanlan, bu ödüllendirmede
seçici kurul görevini de üstle-
nen TKB Danışma Kurulu'yla
birlikte "karar verici" konum-
da bulunduldanndan, "kendi
kendikrine ödül vermiş duru-
ma düşmemek için" daha ilk
toplantıda bir ilkesel karar ala-
rak "görev süreleri içinde" a-
day olmamayı benimsediler.
Böylece, Bursa (Büyükşe-
hir), Antalya (Büyükşehir),
Edirne, Kars, Şanhûrfa ve Ta-
las (Kayseri) belediyelerinde
gerçekleştirilen tarihi çevre
koruma projeleri ve uygula-
malanna, yaklaşık 3 yıldır ne
"başarüı" denilerek övgüler
yapıldı ne de "özendirilecek
çalışma" denilerek teşekkür
edildi...
Kuttanacak önderlik...
Şimdi, 28 Mart 2004 yerel
seçimlerinde "görev süreleri
de dolacak" olan işte bu an-
lamlı "önderliğin'' belediye
başkanlanna ise yine Safran-
bolu buluşmasında belki de en
duygulu ödülü "Mimarlar
Odası" verdi...
Odanın buna ilişkin Merkez
Ycuetim Kunılu karannı açık-
layan Genel Başkan Yücel
GürseL TKB yönetiminin sa-
dece "ödüllere aday gösterfl-
meyen" çalışmalanndan ötürü
değil. ülkemizdeki "mimarlık
mirasının" korunması ve ya-
şatılması konusundaki "yerel
yönetim sorumluluğunu veeti-
ğini" ulusal ölçekte yeniden
gündeme getirerek buna yö-
nelik çalışmalann yoğunlaş-
masına ve kurumsallaşmasına
olan öncü ve kalıcı katkılann-
dan ötürü, "TKB yönetimini
üsüenen" encümen üyesı bele-
diye başkanlanna "Mimaria-
nn Teşekkür Belgelerini" sun-
du...
TKB Başkanı, Bursa Bü-
yükşehir Belediye Başkanı
Erdoğan Bilenser. Başkanve-
kili Antalya Büyükşehir Bele-
diye Başkanı Bekjr KumbuL
encümen üyeleri Edıme Bele-
diye Başkanı Cengiz Varnato-
pu, Kars Belediye Başkanı
NaifAHbeyoglu, ş'anlıurfa Be-
lediye Başkanı Ahmet Bahçı-
van ve Talas Belediye
Başkanı Orhan
Say, sanınm bu
belgelen yaşam-
lan boyunca
Tnimariann ve-
fabelgeleri" olarak
saklayacaklardır.
Yine Bursa'daki örne-
ğin "Kent Tarihi Müzesi"ni
gezenJer ya da Antalya daki
geleneksel miman ömeklerin-
den "Balbey-Çevre ve Kültür
Evi"yle tanışanlar; Edirne'de-
ki eski konaklann gülen yüz-
lerine bakıp "100 yaşuıdaki be-
lediyebinasımn nasılgençleşti-
ğHii" görenler; Kars'taki koru-
nan ev sayısının 80Terden
200Tere çıkrığını da fark ede-
rek tarihi Gümrük Binası'nın
onanhnış güzelliğinde "kent
konseyi" ile buluşanlar; Şann-
urfa'da artık eskiyi "yıkan"
değil, "koruyan" bir imar an-
layışının önemini fark edenler
ve Talas'ta da yıllardır yok
oluşa terk edilen eski doku
içindeki "Harman Meydanı"
ve çevresindeki anıtsal yapı-
lann nasıl yeniden kentle bu-
luştuklanm izleyenler...
TKB'yi 2000-2004 dÖnemin-
de yöneten anlayışın aynı za-
manda nasıl örnek bir "temsi-
Byef de sergilediklerini göre-
cekler...
Mimarlar Odası, işte bu "ör-
nekçahşkanhğr da belgeleye-
rek belki de yakın geleceğe
bakıp diyor ki "Dansı, 28 Mart
2004 seçimlerinden sonra
TKByönetimini de devralacak
yeni belediye başkanlarmm
başma—"
OekinciCfi cumhuriyet.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakıı turk.net
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl kamilmasaraci n mynet.com
HARBİ SEMİH POROY semihporoy(çı yahoo.com
HAYAT EPİK TtYATROSU MLSTAFA BiwtN
BİR
VASANMN BÖVUESt BİR
SÖftUNTUNÜN OLMADlSl
UVSAR BAYRAM GÜNLERİ
İ
BIZİM tSPANYOLLARDAN
NEVÎMİZ BKSİK
ALAAT/OLAR BtZt AVRUPAVA ?
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 1 Şubat wicic.nuuntaz-arikan.com
300 YIL ÖNCESOTU TÜKENEN KU$!
t9Sf'D£BUGUN, 8İK KUŞ, SOYU TÜK£*1&İKTEN ÜÇYÜZ
Y/L SONKA ELE 6EÇ/S/LP/. POGA TARİHİ MÜZELBRj.
NİN KAYITLARINOA, 16SO'L£HPEN SEJPİ ÖUİ &İR.
TÜft OLARAJC YEG ALAN CfiHOWQKEHOV) KU$U-
fJUN ÇOK AZ SAYlOA YAÇftDlĞl AMlAÇ/LMtŞTI..
16O3'PAN SO*JRA, BERMUOA AOAS/AJA YeKUEŞeu
ysNi oüuyn SÖÇMEAICEK/; KÖTÜ BESLENMC KJÛ-
ŞUU-ARl NEOBNİYLB, Bu £Tf LBSZSTTJ KUŞLARI
ÇABUCAK YOK ETMtÇT/. İNSANLA&PAN PEK. Ü&C-
MEMESİ DE CAHOVI/LAR'IH ALEYHİNE OLMUÇTU.
YÜZYtUAR. SOhlRA, UMJIS MOWB&\Y(ZoUXİ) VE
ROSEer M(J&>HY(ŞA6M) ADLt 2COLOSLAR, 8U
KUÇ TLİRÛMÜ BERMUM >JflKINLARtNDAıö ISSIZ
Bifi ADAM KEŞFETMIŞT/. MC/SA SÜKE İÇİNDE,
CAHOWLAR KOISUMA AIT/AJA AUNACAKTt/S..
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Arızalı Erkekler
Olmuyor. Haftalardır niyetleniyorum, fındık, fıstık,
bonitos, monitos tedariki gibi ön hazırlıklan da yapı-
yorum, fakat gene olmuyor, mutlaka bir şeyler çıkı-
yor. Cumaakşamı birtelefon, "Çoközledimseni"di-
yen bir arkadaş, ne yaparsın, ver elini Bostancı'ya,
Theo'nun meyhanesine. Gene olmadı yani, gene
kaçırdım "Popstar"\, Ama Allah'tan her yerde bize
göz olan, kulak olan, beyın olan bir medyamız var;
renkli renkli, pınl pırıl. Cumartesi sabahı ilk işim Hür-
riyet'e bakmak oldu. Alın bakalım, Abidin, Fırdevs'e
abayı yakmamış mı, aşkını milyonlara duyurmamış
mı? Hele o fotoğraf! Bilemezsiniz o anda orada ol-
mayı ne kadar çok istediğimi, delikanlıya, "Mutlulu-
ğun resmi bu mu Abidin" diye sormak, sorabilmek
için.
Bir gün önce Giiler Kazmacı'nın bu hafta orta-
sında çıkan "Anzalı Erkekler" kitabını okumaya baş-
lamış olmam ise yalnızca bir rastlantıydı. Kitaptaan-
latılan o "birdefaya mahsus "turizmciyle, o "fazla ne-
şeli" rantiyeyle, o "esîeîik düşkünü" aktörle, o "be-
kâret takıntılı" aktörle hiçbir ilgisi, ılintisi yoktu Abi-
din'in. Genç, yakışıklı, ıdeal sahibi delikanlının Fir-
devs'e olan o masum, temiz ve kırılgan aşkı, "do-
ğalgazcı" doktorun da, "övüngen" tekstilcinin de,
"tatmincı" reklamcının da yaşadıkları hayatların çok
uzağındaydı.
Güler, kitabında kendini "iyi" yetiştırmiş, "biryer-
lere" gelmiş erkeklerin kadınlara ilişkin anzalarını an-
latıyordu. Bızim Abidin ise her ne kadar haftalardır
bir yere gelmek üzere çabalıyor da olsa, henüz o ye-
re gelmiş sayılmazdı, yolun yansındaydı. Dolayısıy-
la onu sevgilı Güler'ın gırgır şamata bir dille rezıl rüs-
va ettiği o "yatak manyaklan" ile karşılaştırmak bü-
yük bir haksızlık olurdu.
Fakat gene de oğlanın bir sözüne takılmıştı kafam.
"Ona âşığım" dedikten sonra, "iş başka arkadaşlık
başka, bundan sonra ben yokum, 800 bin insanın
oyuyaf'diyeeklemişti. "Ben Fırdevs'e âşığım, duy-
gulanmı ilk kez şu anda canlı yayında açıkladım. O
bunu fark etmiş miydi, bilmiyorum." Bu sözlere ak-
lın takılmaması mümkün değildi. Anlıyorduk ki Fir-
devs kızımız yanı başında yanmış tutuşmuş, kor ol-
muş o saf erkek yüreğinden bihaberdi. Yeni bir Ta-
hir ile Zühre, Kerem ile Aslı. Ferhat ile Şirin olayı
mıydı gözlerimizın önünde yaşanmaya başlayan?
Fakat o artık niçın yoktu, niçin yerini o 800 bin oya
bırakmıştı? Kendisine yapılan ilan-ı aşk karşısında,
"Cevap vermeme hakkımı kullanıyonjm" diyen Fir-
devs mı kanştırmıştı aklını bizim oğlanın? Aşkına ka-
vuşmak ıçın kocadağları delen bir Ferhat olmaya ha-
zır değil mıydi yoksa?
Ya da bir arıza, bir anzalanma mıydı, burada söz
konusu olan? Erken bir anzalanma, deneme turuna
çıkmış yeni bir otomobil motoaınunkı gibi sözgeli-
mi... Güler'ın anlattığı, kadının gözlerinin içine bakıp
"Senin ne kadar etkileyici bakışlann var, daha bana
ilk baktığında otomobil fannda donakalmış tavşan
gibi oldum ve hayatım boyunca artık başka bir ye-
re de gıtmek istemiyorum" türünden sözler söyle-
yen o saldırgan ve 'prematüre' müzisyen de anası-
nın karnından "anza/ı" doğmamıştı hiç kuşkusuz.
Seviştiğı kadının kulağına ikide bir, "Benim gibi ka-
dının heryanından ses getiren adam yoktur, söyle-
sene neler hissetiğini" diye fısıtdayan "övüngen"
tekstilcinin de, "Bak, tenim ne kadar ipeksi ve pü-
rüzsüz... Bak, popom nasıl küçük ve kaslı... Bak,
ayakparmaklanm ne kadardüzgün, gelbaksana..."
diyerek kadınlara orasını burasını gösteren "estetik
düşkünü" yöneticinin de "anadan doğma manyak-
lar" olmadıklan gibi.
Niçın öyle konuşmuştu Abidin? Niçin "Bundan
sonra ben yokum, 800 bin insanın oyu var" demiş-
ti? Bu çarpıcı açıklamayı niçin duyanlann içini yakan
o "âşığım" ile "bilmiyorum" sözcüklerinin arasına
yerieştirmışti. Yoksa, "reyting amaçlı medyatik bir
tayming" miydi bu yerieştirmenin, sıkıştırmanın ne-
deni? Yada bir anzalanmanın ilk belirtileri miydi tüm
bu görülenler, ızlenenler, duyulanlar?
Güler Kazmacı akıllı bir insan olduğu kadar güzel
ve alımlı bir kadın aynı zamanda. Kitabının kapağı-
na kendi fotoğrafını koydurmuş. Üzerinde mavi bir
tulum, elinde de bir ingilizanahtan var. Tamirci kılığı-
na bürünmüş, ama her an, her yere, herkesin yardı-
mına koşamaz ki? Ahmet, Ercan, Armağan, çocuk-
lar bu zor günlerinde yalnız bırakmayın Abidin kar-
deşinizi. Güler'ın "Anzalı Erkekler"\nûer\ ahn biradet,
verin oğlanın eline, okusun. Yol yakınken yani...
(e-posta: dkavukcuogtufn superonline.com)
(Faks:0212-234 68 73)
BULMACA SEDATYAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8 9
SOLDANSAĞA:
1/ Sılıfke ilçe-
sindeki Göksu
Deltası'nda,
birçok kuş tü-
rünü banndı-
ran lagün. 2/
"Aptal. salak"
anlamında ar-
go sözcük...
Genellikle ar-
kasından yağ- °
mur getiren 9
sert ve geçici
rüzgâr. 3/ Çanakka-
le'ninbirüçesi... Hay-
van ağılı. 4/ Müstah-
kem yer... Kadın, ha-
tun. 5/ Asya'da yaşa-
yan hörgüçlü bir sığır 5
türü... Tann. 6/ Seç-
kin... Birnota. 7/Kaz,
ördek, güvercin gibi 8
kimi kuş yavrulannın 9
civcivlıkten sonraki durumu... Kayak. 8/ "—- sele git-
tigözümyaşından" (Karacaoğlan)... Üstün. 9/Birka- •
yısı türü (Tekel'in kayısı likörü bundan yapıhr).
YUKARroANAŞAĞIYA: ',
1/Kefal türünden bir balık... Gamitür ya da kapama
parçası olarak kullanılan deri ya da kumaş bant. 2/tş- •
siz, aylak... Telefon sözü. 3/NâznnHUanet'in soya-
dı... Antalya'nın Serik ilçesine bağlı turistik bir bel-
de. 4/"—- Pacino": ABD'li aktör... Üzüm şırasının •
kaynatılmasıyla yapılan koyupekmez. 5/Uzaklık işa-'.
reti... Nişan. 6/ Sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklılıgı'
kükürtle artınlmış kauçuk... "Dario — " : 1997 No-
bel Ödülü'nü kazanan Italyan oyun yazan. 7/Koku- '<
lubirçörek... "—yanımdayâremvar Solyanadön-.'
der beni" (Türkü). 8/ "îrlanda Cumhuriyet Ordu-
su"... Kimyada alkol köküne verilen ad. 9/Kimse, ki-
şi... Cç dizede^j oluşan Japon şüri. r ğ