17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ŞUBAT2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 Fotoğraf tutkunu Bülent Özgören için en uygun ortam doğa, dinginlik ve duruluk Siyah-beyaz ışığın ardında\EVZAT ÇAKIR Biilent Özgören'in Istanbul Fo- toğraf Merkezı'ndeki fotoğraf sergi- sini izlerken bu denli duygulanaca- ğım hiç aklıma gelmezdi. Önce, yirmi yıldır işlerini her aşa- masında izledığim, yorumladığım Biilent Özgören'ın bu fotoğraflannın bunca bırliktelikten sonra beni hâlâ bu kadar etkilemesine çok şaşırdım. Sonra da buna şaşırmaması gereken kişilerin başmda geldığimi düşün- düm. Biilent Özgören ile seksenli yılla- nn başında, Amerika'daki eğitimini bitirip ülkeye döndüğü günlerde ta- nıştık. Birbirimize duydugumuz kişi- sel sempatinin dışında, karşımda du- ran genç adam tam bir fotoğraf tutku- nuydu. Aynca, teknolojinin ve fotoğ- rafın beşiği Amerika'dan geliyordu. Kaynaşmamız çok kolay oldu; ardın- dan da dört arkadaşımızla birlikte FOG Fotoğraf Grubu'nu kurduk. Bülent Ozgören'le o yıllarda baş- layan dostluğumuz hâlâ aynı güzel- likte sürdüğü için, geçırdıği evrelen izledim ve bu duru, sade ama bir o ka- dar da ulaşılmaz siyah beyaz baskı- lann nasıl oluştuğunu gördüm. Kalltell ve bllinçll bir sergl Bu sergi için herkes bir şey söyle- yebilir; eleştirebilir, beğenebilir ya da beğenmeyebilir. Bu sorunun altını yazımm sonunda özenle çizeceğım için şimdilik üzerinde durmayaca- ğim. Ama altını çizmeye hiç gerek olmayan bir gerçek var ki; ülkede bu denli başanlı sıyah beyaz baskılar- dan oluşan bir sergi ilk kez açılıyor. Yanlış okumadınız. Ülkemizde ilk kez bu denli kalıteli ve bilinçli bir sı- yah beyaz fotoğraf sergisi açılıyor. Evet bu bir ilktir. Bülent Özgören için ilkler yalnız bu kadarla kalmaz. O, siyah beyaz fotoğrafta "Zone System"i ülkeye tanıtan, anlatan ve eğitimini veren ilk kişidir. Bu teknik- le fotoğraf çeken, basan ve sergileyen ilk Türk fotoğrafçısıdır. Peki, gerisi? Bir sanat yapıtında tekniğin öne- F otoğraflann önünden lütfen hızlı geçmeyin. Çünkü bu fotoğraflar hızlı çekilmedi. Düşünüldü, ölçülüp biçildi, öğeler özenle yerleştirildi, ölçümler yıllann deneyiminin ışığında titizlikle yapıldı. Sonuçlar beğenilmediğinde, her fotoğrafın ulaşılması zor ortamına yaz kış demeden defalarca gidildi, bütün bu çileli serüven tekrar tekrar yaşandı. mını kımse ınkâr edemez, edemez a- ma yapıt yalnızca teknik beceriyle de oluşturulamaz. Bunun yanı sıra doğ- ru kompozisyon, doğru çekim, doğ- ru yaklaşımın da gerektiğinı. ama o- nun da yetmediğini söylersek yanlış söylemiş olmayız. Eğeryapıtı üreten kişi duygulannı, birikimlerini tekniğiyle iyi harmanla- yıp, görünenle iyi uyum sağlayıp içe- riğinı oluşturamamışsa, o yapıtın kar- şısında duygulanamazsınız. Eğerya- pıtlannız seyredenın eleştiri duygu- sunu saygın bir sessizliğe dönüştüre- mezse yaptığınız ışin sanatsal kaygı taşıdığmı kanıtlayamazsınız. Eğer yapıtı 'yapıt' yapan öğeleri farklı oluşturamamış, doğru kaynaş- tıramamışsanız, yapıtınızın sanatsal kaygı taşıdığından söz edemezsiniz. Sanatın ulaşılmazlığı... Ben insansız fotoğraf çekmem, çeksem de benim yapıtım diye seç- mem. Ama Bülent Özgören tam ter- sinı yaptı. Aramızdaki farklılık ilk anda çelişki gibi gözükse de beslen- memiz, birikimlerimiz ve kişiliğimiz farklı yaşamsal kaynaklardan beslen- diği için bu sonucun ortaya çıkmasın- dan daha doğal bir şey olamaz. Yanlış: Bu bırbirimizden seçtiği- miz ve gönül verdiğimiz biçimde ya- pıt üretmemizı eklememız ve bunun dışındaki her tür yakJaşımı yok say- mamız olacaktır kı, sanatın bağnaz- lıktan sonra en çok korkruğu tavırbu- dur. Doğru olan bu ayınmın oluştur- duğu zenginlik ve sonsuzluğun için- den kendi doğrulannızı çekip çıkara- bilmenizdir. Sanatın zorluğu ve ula- şılmazlığı buradadır. Bunu başarma- nın bedeli de çileli yıllardır. Aynca. buna soyunan herkesın başanya ula- şacağından da söz edilemez. Bülent Özgören fotoğraf makinesi- ni alıp kalabalığa, yaşamın içine da- larak fotoğraf çekme, çektiklerinden seçerek yapıt üretme serüvenine so- yunmadı. Çünkü ona en uygun ortam doğaydı, dinginlikti, sessizlikti, duru- luktu ve temızlikti. 0, kar için dağlara, bir panltı için derelere, bir ağaç için ormanlara dal- maktan çekinmedi. Teknikte göster- diği titizliği konuda ve ortamda da göstermeye, aralanndaki dengeyi iyi kurmaya özen gösterdi. Yaz deme- den, kış demeden, en zor şartlarda konaklayıp doğru yeri, ışığı ve doğ- ru fotoğrafı yakalamak için uğraştı. Işte sonuç! çileli bir serüven Fotoğraflann önünden lütfen hızlı geçmeyin. Çünkü bu fotoğraflar hızlı çekilmedi. Düşünüldü, ölçülüp biçil- di, öğeler özenle yerleştirildi, ölçüm- ler yıllann birikim ve deneyiminin ışığında titizlikle yapıldı. Sonuçlar beğenilmediğinde, çekilen her fotoğ- rafın ulaşılması zor ortamına yaz kış demeden defalarca gidildi, bütün bu çileli serüven tekrar tekrar yaşandı. Amaç karmaşayı, şaşırtanı, dikka- ti çekeni, bakar bakmaz farklılığın belirdiği sansasyonal konulan belge- lemek olmadı hıçbir zaman. O, herkesin her zaman, her koşul- da kolayca görebileceğine inandığı doğanın. hiç kımsenın ınsanüsrü bir çaba göstermeden yakalayamayaca- ğı durağan, dingin, sessiz görkeminı yakalama kavgasına soyunan; sonuç- İannı sabırlı, dingin ve olgun bir us- talıkla gözlenmizin önüne seren ve biraz da bızi mahcup etmek için uğ- raş veren bir doğa savaşçısıdır. 0 yüzden fotoğraflann önünden hızla geçmeyin. Bıraz oyalanın; ay- nntılara. sıyah beyaz dengesine, ka- yalann kıvnmlanna, yapraklann can- lılığına, suyun tozlaşan köpüklerine, bulutlann ağır görkemıne dıkkat edin. Bütün bunlann bu fotoğraflar- da yakalanıp sıyah beyazın gızemıne istiflenmesinın güzelliğıni görün, yaydıklan farklı duygulann sıze u- laşmasına ızın venn. Işte ancak o zaman, bu fotoğrafla- nn beni etkıledığı, duygulandırdığı gibi sızı de duygulandınp etkılediği- ni görecek, şaşıracak, hayran olacak- sınız. Etklnliğin biletlerf bugün satışa çıkıyor Bağımsız filmlerin festivali başlıyor Kültür Servisi - AFM Uluslarara- sı !f İstanbul Bağımsız Filmler Fes- tivali'nin üçüncüsü 12 Şubat'ta başlı- yor. Gösterimler, Beyoğlu AFM Sıne- malan'nda yapılacak. 22 Şubat'a dek sürecek olan festival- de, bu yıl, 6 ana bölümün kapsadığı filmlerin yanı sıra ilk kez 'Türkiye Özel Gösterimi'nde de bir film gösterilecek. 'Hit Filmler', 'Yeni Bakışlar', 'Gökku- şağı Filmleri", 'Genç Avnıpa', 'Amerika', 'Nöbetçi Sinema' ad- lı ana bölümler, son i- ki yılın bağımsız sine- ma örneklerinden se- çilmiş yapımlan içeri- yor. îlkinde ve ikincisin- de olduğu gibi, 'kısa film yanşmalı bölüm' bu yıl da düzenleniyor. Festival yetki- lileri, bu yıl 126 filmle 116 yönetme- nin başvuruda bulunmasının dikkat çe- kici bir gelişme olduğunun altını çiz- diler ve birinci seçilen fılmin yönetme- ninin, ödül olarak, yurtdışında bir film festivaline izleyici olarak katılacağım açıkladılar. Festival takviminde, gösterim dışı etkinliklerdevar. 'Kutluğ Atamanile Sinema ve Uyarlama Uzerine Bir Sohbet', 'Yuvarlak Masa: Yeni Av- rupa Sineması'. 'Ser- ra Yılmaz ile Sinema- da Oyunculuk Üzeri- ne Sohbetler' gibi söyleşi ve panellerin yanı srra atölye çalış- malan da gerçekleşti- rilecek. Festivalin izleyici- lerinin bir araya gel- diği !ftstanbulPar- tileri bu yıl da yapı- lıyor. Bunlardan ilki 14 Şubat'ta Topha- ne-i Amire'de. Toplam 40 filmin gösterileceği festi- valin biletleri bugün satışa sunulu- yor. Bilet ederi, olağan gösterimlerle eşıt olarak (tam 9.500.000 TL, öğren- cı 7.500.000 TL) belirlendi. 5 Şubat'a dek 'genel ön satışta' olacak biletler, bu süre boyunca yüzde 10 indirimli sa- tılacak. (0 216 454 15 55) Veteriner vizörden bakınca Kültür Servisi - Doğu İlaç'ın Fotoğraf Evi'yle birlikte bu yıl ilkini düzenlediği ve veteriner fakültesi öğrencileriyle, veteriner hekım ve sağlık teknısyenlerinin katıldığı fotoğraf yanşması sonuçlandı 'Hayvan ile insan arasındaki sessiz iletişim1 konusuyla renkli baskı dalında düzenlenen yanşmaya gönderilen çahşmalan Merih Akoğul, Haluk Çobanoğlu. Hasan Şenyüksel ve Cem Keskindil değerlendirdi. Birincilik ödülünü Rize Çayeli'nden veteriner hekim Ahmet Fethi Sandıkçı kazandı. İkincilik ödülünü Kars Arpaçay'dan veteriner sağlık teknisyeni Ömer Büyükyozgat alırken Zonguldak Bartın'dan veteriner hekim Gündüz Anıl üçüncülük ödülüne değer görüldü. Aynca 11 çalışmaya mansiyon verildi. Ödüller düzenlenen bir törenle sahiplerine sunuldu. (0 212 274 30 52) İlk gösterimi dün yapılan C I1 Trovatore' operasmın galası 11 Şubat'ta Aşk, intikam ve iktidar savaşı G. Verdi'nin ünlü operasını Yekta Kara sahneye koydu. Kültür Servisi - tstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin (ÎDOB) 2003- 2004 sezonunun yeni yapıtlarmdan bi- ri olan ve Yekta Karanın sahnelediği ünlü 'II Trovatore' operasının ilk gös- terimi dün AKM'de yapıldı. G. Verdi'nin 40 yaşında bestelediğı 17. operası 'II Trovatore' aynı zaman- da bestecinin popüler opera üçlemesi olarak adlandınlan yapıtlan 'Rigolet- to' ve 'La Traviata'nın ardından bes- telediğı üçüncü yapıtı. Galası 11 Şubat'ta yapılacak opera- da Kont di Luna, Leonora ve Manrico arasındaki aşk üçgeninin yanı srra, şa- ir-şövalye Manrico'yu yetiştiren anne- si Azucena'nın tutkulu intikam iste- ğiyle, Luna ve Manrico arasındaki ik- tidar savaşı da işlenmekte. tktidar uğ- runa kardeş kardeşi öldürse bile... Günümüze göndermeler de içeren yapıtı Yekta Kara sahneye koydu. Or- kestrayı ttalyan şef Antonio Pirolli, koroyu Gökçen Koray yönetiyor. De- kor ve kostümlerini Osman Şenge- zer'in tasarladığı operanın ışık tasan- mı Ahmet Defne'ye, koreografisi Er- dal Uğurlu'ya ait. Leonora'ya yüce bir aşk besleyen ama aşkına karşılık alamayan Kont di Luna'yı, devlet sa- natçısı Mete Uğur ve Sedat Öztoprak dönüşümlü olarak canlandınyorlar. Şa- ir şövalye Manrico'yu Erol Uras ve Efe Kışlalı, Manrico'ya tutkulu bir aşkla bağh olan Leonora'yı Burçin Çilingir ve Perihan Nayır, Manri- co'yu yetiştiren ve içinde büyük bir öç alma duygusuyla yaşayan Azucena'yı ise Jaldin Çarkçı oynuyorlar. Yapıtın başmda bütün olaylan anlatma görevi- ni üstlenen subay Fernando rolünde Kenan Dağaşan, Güneş Gürle ve Gökhan Ürben var. Diğer rolleri ise Çağn Köktekin, Erkan Tezcan, Pı- nar Çulba. Funda Güllü, Ümran Ak- pınar, Toygarhan Atuner, Gürsan Onuriu ve Kurtuluş Demirperçin paylaşıyorlar. ESİNTILER ZEYNEP ORAL Birikimleni Gençlere Aktarabilmek... Geçenlerde, tiyatroya ilgi duyan, tiyatro yap- mak isteyen biravuç gençle konuşurken, mas- keierden söz ediyorduk. Tiyatroda mask kul- lanımından söz açılır da hiç Kuzgun ve Pey- man anılmaz mı? "Peyman" dedim... Çevremdekiler bomboş gözlerle baktılar. Hiç ama hiçbiri duymamışlar- dı adını... "Kuzgun" dedim... Yine bomboş ba- kışlar... içlerinden biri "Ben duydum" diyecek oldu, sonra vazgeçti. Içimde yanıp tutuşan koca bir "Eyvah!" Bu ülkenin eşsiz sanatçılarından Kuzgun'u 1976'dayitirmiştik. Peyman'ı 1983'te... Kendi alanlarında, bu ülkeden yetişen dünya çapın- da iki isim... Nice tiyatro, nice oyun için gerçek- leştirdikleri o muhteşem masklar, acaba şimdi nerede, hangi ellerde, hangi hurdalıkta? Tümü yok mu oldu? Elde kalanlar bir yerde toplana- bilir mi? Günümüzde mutlak mask sanatına, maske- lerin tiyatroda, resimde, dansta, plastik sanat- larda kullanımına ilgi duyan, duyacak olan gençler vardır diye düşünüyorum. Her şeye sı- fırdan mı başlayacaklar? Hadi, diyelim yaban- cı dil biliyorlarsa dünya birikimini öğrenebilir- ler, ya bizim, bu ülkenin birikimini nasıl öğre- necekler? Daha yenilerde Nihal Geyran Koldaş'ın "Metin Deniz - Tiyatroda Mekân ve İnsan" ki- tabını okurken aynı şeyi düşünüyordum. 6O'lı yıllardan başlayarak, Metin Deniz'in tüm ça- lışmalarının izini sürüyor, gelecek kuşaklara önemli bir belge bırakıyordu... Günümüz sah- ne tasarımcılarını, onların gelişim sürecini ya- kından izleyen kaç kişi var acaba? Mutlak bi- rileri vardır diye düşünüyorum. Ama ileride bel- ge niteliğinde olacak izlenimlerini yayımlama olanaklarını basın yayın organları sağlamadık- ları sürece neye yarar ki? Onların birikiminden ne belgeler kalacak elimizde? İki haftadır Tarihi Kentler Birliği'nin çalışma- ları arasında dolaşıp duruyorum. Çok önemli bir işlevi yerine getiriyorlar. Kentlerin binlerce yıllık birikimine, belleklerine sahip çıkarken ola- ğanüstü bir çaba harcıyorlar. Ancak tüm bu çalışma ve çabalardan genç kuşakları da ha- berdar etmek, gençlere de bütün bu çabaları anlatmak kaçınılmaz. Aksi halde bu çabayı ne- resinden tutup, nasıl sürdüreceklerini bilemez- lerki?... Bu örnekleri daha birçok alanda sürdürebi- lirim. Türkiye'de kitle iletişim araçları, birikimleri- mizi gençlere, genç kuşaklara aktarmakta ye- tersiz. Böyle bir misyonları olması gerektiğinin farkında bile olmayanlar çoğunlukta. öyleyse başka yollar düşünmeliyiz... Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nın, "sa- nat atölyeleri" çalışmasını bu nedenle de coş- kuyla karşıladım. Tiyatro ve resme gönül vermiş kişilerin bu alanlarda gelişimine ortam hazırlamak, bilgi ve yeteneklerini geliştirmek için başlartığı "atölye çalışmalan" için birçok sanatçının birikiminden yararlanıyor. Bu birikimlerin gençlere aktarıl- masını sağlıyor... örneğin oyunculuk alanındaki eğiticiler şöy- le: Tarık Akan, Kâzım Akşar, Selim Atakan, Rutkay Aziz, Taner Barlas, Cevat Çapan, Zuhal Ergen, Halil Ergün, Altan Erkekli, Ba- nş Dinçel, Savaş Dinçel, Ahmet Levendoğ- lu, CüneytTürel, Işık Yenersu... Resim danış- manları ise Alaeddin Aksoy ve Yusuf Tak- tak... Birikimden söz etmekte haksız mıyım?... Evet, ne yapıp edip, gençlerimize tek seçe- neklerinin popstar yarışmalarınt izlemek olma- dığını; birilerince gözetlenen evleri gözetleye- rek değer ölçüleri oluşturulamayacağını, se- çeneksizliğe mahkûm olmadıklarını anlatmalı- yız. zeynep <' zeyneporal.com Faks:(0 212)257 16 50 Tahran, hgiliz sanatını ağrlayacak • LONDRA (AFP) - tngiliz Uluslararası Kültür Kuruluşu 'British Gouncil', Iran ve Suudi Arabistan'da, aralannda Damien Hirst'ün de olduğu bazı Ingiliz sanatçılann sergilerini açacaklannı duyurdu. tlk sergi, 24 Şubat'ta İran'ın başkenti Tahran'da, Tahran Modern Sanat Müzesi'nde açılacak. Sergide. 15 Ingiliz heykeltıraşın yapıtlan olacak. Aynca. müzede Francis Bacon, Davıd Hockney ve Andy Warhol'un yapıtlan yer alırken bunlara yakında Damien Hirst ve Henry Moore'unkiler de eklenecek. Hirst, bir insan iskeleti kullanarak gerçekleştirdiğı yapıtını Tahran'daki sergi için hazırladığını açıkladı. Suudi Arabistan'da düzenleneceği açıklanan fotoğraf sergisi de Müslümanlığı seçen bazı îngilizlerin portrelerinden oluşuyor. YapıtJanyla Mustafa Tunçalp • Kültür Servisi - Kale Grubu'nun bünyesinde yer alan Kaleseramik Sanat Yaymlan, 'Seramik Sanatçılan' dizisi kapsammda seramik sanatçısı Mustafa Tunçalp'in kitabını yayımladı. Daha önce Beril Anılanmert, Atilla Galatalı, Hamiye Çolakoğlu ve Alev Ebüzziya Siesbye gibi ünlü seramik sanatçılannın yaşamlarmı ve yapıtlannı konu alan kitaplar yayımlayan Kaleseramik Sanat Yayınlan'nın beşinci kitabı olan 'Mustafa Tunçalp' kitabının metnini, sanat tarihçisi Prof. Dr. Sıtkı Erinç yazdı. Kitapta sanatçınm yaşamına ve tüm yapıtlanna yer veriliyor. Grafik tasanm ve sanat yönetmenliğini Brain Storm ve Şinasi Ersoy'un yaptığı kitabın çevirisini Fred Starck üstlenirken fotoğraflar da fotoğraf sanatçısı MĞtin Kuru tarafından ({ekildi. *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle