20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 CUMHURİYET HABERLERIN DEVAMI TURKIYE PB 12 PB 12 PB 12 PB 13 PB 13 PB 13 B15 B 12 Y 10 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y PB PB B PB B 11 Adana 13 Mersin 13 Diyarbakır 11 Şanlıurfa 6 Mardin 7 Siirt Hakkân 0 Van 18 Kars B 17 B 8 B 11 B 8 PB 9 PB 0 PB 3 PB 10 9 ARALIK 2004 PERSEMBE Istanbul Edirne Kocaelı Çanakkale Izmir Manisa Aydın Zonguldak B 18 Denizlı Yurdun kuzey ve doğu kesımlen parçalı çok bulutlu, Karadenız Bolgesı yagışlı. dığer yeder az bulutlu geçecek. Yağışlar Karadenız kıyılannda yağmur ıç kesımlerde karla kanşık yağmur ve kar şeklınde olacak Hava sıcaklığı yurdun guney kesımlennde bıraz artarken, dığer yerlerde onemlı bır değışıkiık olmayacak Sısl ^ Çok buljtlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB 1 PB 0 PB 4 PB 8 B 2 B 5 B 5 B 5 B 5 ı Yaflmurlu Berlın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zünh 6 2 13 B 2 B 4 B 7 Y 18 B 16 B B B B 8 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bışkek Tiflis Kahıre Y PB PB B PB PB B 13 2 12 0 13 10 10 3 B 21 2 3 Sulu kar i Gok gürultulü K 3 Parçah bulutlu C}Kart G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Onur Oymen'e sordum: "Deneme balonlan" dedi. öymen, deyimin hangi anlama geldiğini açıkladı: Bir taslak çıkarırlar, tepkinizi ölçerler. Tepki yeterli değilse, koşulları ağırlaştıran ikinci bir taslağı önünüze sürerler. öymen'in tanımlamasını RTE ile yaptığı görüşmeden sonra CHP lideri Deniz Baykal çevresine yaptığı açıklamayla doğruluyor: Baykal'ın vardığı sonuç; "Hükümet gelişmelerden rahatsız. Fakat 'tavır' koyamıyor." ••• "Tavır koyamadığı için" olumsuz içeriği tepkiyle karşılanan birinci taslağı, daha ağır koşullar içeren ikinci taslak izliyor. Iki taslak arasında omuz silkip geçilemeyecek farklılıklar var. İkinci taslak işkenceye yer veriyor. Müzakereleri askıya almak üçte iki oy çokluğu yerine her üyenin isteğine ve yeniden müzakerelere başlamayı 25 üyenin ittifakıyla alacağı karara bağlıyor. Işçilere serbest dolaşımın hakkını kısıtlayan birınci taslaktaki paragraf, ikinci taslakta hemen herkese, herTürk vatandaşına yaygınlaştınlıyor. Kıbns'ı tanımayı zorunlu görüyor. Kürtlere ve Ermenilere bakış açısı derinleşiyor. Tam üyelik dışında başka olasıhkları çağrıştırıyor. Müzakerelerin ucu açık olduğunu doğruluyor, Eqe sorununun Lahey'e gitmesini öneriyor. İkinci taslakta yer alan bir iki önemli saptama henüz gün ışığına çıkmadı: Bir paragraf Avrupa Parlamentosu'nun (parlamento komisyonunda kabul edilen, 14 Aralık'ta AP Genel Kurulu'ndaoylanması beklenen) raporu "kayda geçiriyor". Bir başka paragraf, tarım ve bölgesel dengelerde kısıtlama (yeni koşullar) getirilebileceğini ifade ediyor. İkinci taslağı yorumlayan Onur öymen'e göre, "Avrupa, Türkiye'yi haciraltına alıyor". Kimi koşulları sineye çekebileceği izlenimini veren RTE ile Gül artık isyanları oynuyor. Dışişleri Bakanı "Durum iç açıcı değil, can sıkıcı. Ortam gergin ama direniyoruz" diyor. Baykal hem eleştiren hem de uyaran bir tutum içinde. 17 Aralık yaklaştıkça can sıkıcı çok şeyi metne koyacaklarına değıniyor. Tepkiler göstermeye ve direnmeye devam edeceğini söyleyen hükümeti "tavıralmaya çağınyor". Nasıl olacak? Şöyle: örneğin Köşk ve Meclis kırmızı çizgileri içeren bir bildiri yayımlar. Hükümet zirve karannda yer alması olası koşulları kabul etmeyeceğimizi ilan eder. Hükümet yanaşmıyor. • •• Tavır koymanın temelinde yatan siyaseti yorumluyor Onur öymen; "kabul edilemeyecek koşulları düzeltmezya da değiştirmezseniz masaya oturmam demeye geliyor". Ama hükümet belki de ve hâlâ AB'nin koşullardan vazgeçebileceğini umut ediyor. Giderek güçlenen olasıhkları da hesaba katanlar soruyor: 17 Aralık'ta AB, koşullar içeren bir karar metni kabul ederse, hükümet ne yapacak? Figaro'nun yazdığı gibi "no merci" diyebilecek mi? Hükümet açık değil. Hâlâ çıkmayan canda bir şeyler umut ediyor. "önkoşulsuz tam üyelik" ilkesinden uzaklaşıldığını, hatta üyeliğin başka yönlere kaydırılmaya çalışılacağını gördüğü zaman "Kopenhag kriteıierinin adını Ankara kriteri olarak koyarak yolumuza devam edeceğimizi" söylemekle yetiniyor. Çankaya zirvesi: 17 Aralık'ta AB'nin "...'herhangi bir koşul' içermeyen bir karara varmalannı..." istiyor. "...alınacak karar kadar, Türkiye'nin AB 'üyelik sürecinin sürdürülebilirliği' de büyükönem taşımaktadır" diyor. Bu ve diğer açıklamalara bakarak bu ülkeyi şamar oğlanına çevirmeye çalışanları elinin tersiyle itecek onurlu bir davranış... Sergileyebilecek miyiz? Büyükelçilere Rum baskısı Türkiye'nin Güney Kıbrısyı tanıması koşulunun Kopenhagkriterlerine eklenmesini isteyen Rumlar,AB doruğunda veto haklannı kullanma tehdidinde bulundular ELÇİN POYRAZLAR BRÜKSEL AB büyükelçilerini bir araya getiren COREPER toplantısında Kıbns Rum Kesiminin, Güney Kıbns 'ın Türkiye tarafından tanınması koşulunun Kopenhag kriterlerine eklenmesini istediği öğrenildi. AB Dönem Başkanı Hollanda'nın revize ettiği ikinci taslak metinde, Güney Kıbns'a ilişkin maddeyi yeterli bulmayan Kıbns Rum Kesimi, gerekırse AB doruğunda veto hakkını kullanmaktan söz etti. Avrupa Birliği kaynaklanndan edinilen bilgiye göre, AB Dönem Başkanı Hollanda, Türkiye'den Kıbns Rum Kesimi'ni tanımasuım istenemeyeceğini ancak Ankara Anlaşması'nı 25 üye ülkeye genişletecek protokolün imzalanmasmın talep edilebileceği yönünde görüş bildirdi. Güney Kıbns Rum Kesimi yetkililerinin taslak metinde söz konusu paragraftan ötürü "çok rahatsız" olduğunu belirten kaynaklar, Türkiye'nin Ankara Ajılaşması ndan doğan yükümlülüklerine değinen paragrafın değişmediğini ilettiler. Güney Kıbns yetkilileri üçüncü taslakta da paragrafa ilişkin değişiklik olmaması durumunda gelecek hafta yapılacak AB Dışişleri Bakanlan toplantısında konuyu tekrar dile getirmeyi planlıyorlar. lerin ucunun açık olmasına ilişkin maddeye 1997 Lüksemburg doruğu sonuç bildırgesinde yer alan "müzakerelerin sonucunun önceden belirlenememesi" ifadesiyle atıfta bulunma konusunda görüş birliğine vardılar. GUNDEM MSAABLA LT F A B Y İmtiyazlı ortaklık yok Avrupa Birliği büyükelçüeri aynca Türkiye ile herhangı bir "imtiyazlı ortaklık" seçeneğine gidilmeyeceği konusunda görüş bildirdiler. 'Sonuç önceden bellrlenmesin* AB büyükelçüeri, müzakere Belcikalı Bakan De Cucht: 'Ermenistan sataşıyor' BRÜKSEL (AA) Belçika Dışişleri Bakanı Karel De Gucht, Türkiye'nin sözde Ermeni soykınmı iddialan karşısındaki tavnnı anlayışla karşıladığını belirtti. Ermenistan'm Azerbaycan'a yönelik tavnnı "sataşma" olarak değerlendiren De Gucht bu tavnn görmezden gelinemeyeceğini söyledi. Belçika Senatosu'nda, AB ve Türkiye konulu bir panelde konuşan De Gucht, sözde Ermeni soykınmının tanınması konusunun çok "hassas" olduğunu belırterek "Bir siyasetçinin geçmişe değil geleceğe baktığını kabul etmek gerekir" dedi. Bazı katılımcılann, Türkiye'nin müzakerelere başlamadan sözde soykınmı kabullenmesi gerektiğini savunması üzerine Eraıenistan ve Azerbaycan arasındaki sorunlara değinen De Gucht, "Dağhk Karabağ'da Ermenistan'ın sataşan tavnnı görmezden gelmek zor" dedi. Ankara "ya destek veren De Gucht, Türkiye'nin ABD ile yakınlığının, AB'ye katılımına engel oluşturduğu görüşünü reddettiğini bildirdi. De Gucht, Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasından yana tavır izlediğini, Brüksel hükümetinin bu yönde karar aldığını söyledi. Belçika Senatosu, geçen yıllarda, sözde Ermeni soykınmı iddialannı tanıyan bir karan onaylamıştı. TÜRKİYE AVRUPA'NIN ÇÖPLUĞU DEGİL \ I Baştarafı I. Sayfada de de çatışmalar yaşanabilir. Karşılaştığımız direniş Irak'ın belli bölgeleriyle sınırlı değil, genel olarak ülkeye yayıldı. Olumsuz gidişe ekonominin bozulması da eklendi. Bazı temel gereksinimlerin bulunamaz hale gelmesi, işlerin düzeleceğine ilişkin güvenin iyice azalmasına neden oluyor. Irak hükümeti otorite kurmakta zorlanıyor. Bütün bu konularda bir şeyler yapmalıyız. Raporun bilinen özeti böyle. CIA, geçen temmuz ayında da gidişin iç savaşı anımsattığını duyurmuştu. Anlaşılan CIA, Bağdat'a yön veremeyince önümüzdeki dönem nelerin olabileceğini kestirmeye çalışıyor. 20 Mart 2003'te Irak'a giren, 9 Nisan'da da Bağdat'ı düşüren ABD'nin duruma hâkim olmakta iyice zorlandığı anlaşılıyor. Bush yönetimi kendine hâkim olamıyor, duruma nasıl hâkim olsun! Yeniden bir erteleme olmazsa Irak'ta 30 Ocak 2005'te seçim var. Irak Başbakanı lyad Allavi dün Moskova'da seçimlerin birkaç haftaya yayılabileceğini söyledi. Putin de kendisine şu soruyu yöneltti: "Tümüyle işgal edilmiş bir ülkede özgür seçimler nasıl yapılır?" Kendi yanıtı şu oldu: "Bilemiyorum!" Irak'ta 21 aydır süren savaş, direniş ve iç çatışmada ölenlerin sayısı kesin olarak bilinmiyor. Ancak yaşamını yitiren Iraklı sayısının 100 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Ölen Amerikan askeri sayısı da Amerikalılara göre binin üzerinde. Buna karşın ölüm, yaralanma, kaçma ve benzer nedenlerle savaş dışı kalan Amerikan askeri sayısının 17 binin üzerinde olduğu sanılıyor. Bu rakam Ingiltere için de 3 binin üzerinde. Kimyasal silahlar... Kara mizahla izah etmek gerekirse... ABD, Irak'ta kimyasal silah anyordu. Felluce'de bu silahlardan kullandı. Bu nedenle ölen direnişçileri gösterip "Bakın Irak'ta kimyasal silahın olduğu anlaşıldı" diyor! Kimin silahı kimyasal?.. Bu savaşta kim yasal? Birbirine karıştı! Saddam'ın ordusunu dağrtmakla büyük hata yaptığını kabul eden Amerika, direnişçilerin önemli bir bölümünün bunlar olduğunu düşünüyor. Akla uzak değil. Direnişçilerin artık tüm Irak'ta örgütlü birordu haline geldiği iddia ediliyor. Direniş ordusunun büyüklüğü üç haneli rakamla ifade ediliyor. Seçimedönersek... Tarafların duoışunu özetleyelim: Şiiler, seçimin bir an önce yapılmasını, Amerika'nın yönetimi kendilerine devretmesinı istıyorlar. Irak'ın yüzde 60'ını oluşturan Şiiler seçimde başanya ulaşacaklarından emin ama, iktidara ulaşacaklarından emin değiller. Şii lider Sistani büyük baskı altında. Taban soruyor: Bız neden direnişe katılmıyoruz? Sistani fetvayı veriyor: Seçimde iktidarı alacağız. Sakin olun... Kürtlersetedirgin. Şiilerın baskın olacağı biryönetım yapısı istemiyorlar. Bu yüzden seçimin ertelenmesinden yanalar. Bir de Kerkük'e seçimi etkileyecek oranda göç sağlayamadıklarını düşünüyorlar. Türkmenlerse her zamankı gibi parça parça... Şii Türkmenler Şii Araplarla birlikte seçime girecek. Sünni Türkmenler kararsız görünüyor. Sayısı 7'yi bulan Türkmen partıleri ortak bir arayış içinde. Kürtler, birlikte girelim diyor. Sünni Araplar direnişte oldukları ıçın seçime katılmamaktan yana... Ertelenmez de bu ortamda seçim yapılırsa ufukta yine istikrar görünmüyor. Başta Bağdat olmak üzere pek çok kentte seçimin yapılamayacağı, katılımın da yüzde 50'nin altında kalacağı saptamaları var. Sanırım Irak halkının seçiminden önce ABD'nin kendi seçimini yapması gerekiyor: Gitmek mi zor, kalmak mı zor! ankcum(g cumhuriyet.corn.tr ırn . ^ I aî. ** " ™ Creenpeace, toksik atık içerikli gemilerini sökülmek üzereTürkiye'ye gönderen AB ülkelerini protestoettl. Ankara'da, AB Türkiye Temsilciliği'nin bulunduğu binanın önünde toplanan Greenpeace üyeleri, "Türkiye Avrupa'nın çöplüğü değil" yazılı pankart açtı. Grup. Aliağa'dan getirdikleri zehirli atık içeren gemi parçalan ile fanus içindeki deniz suyunu göstcrerek halkı uyardı. Greenpeace Akdeniz Gemi Sökümü Kampanyası Sorumlusu Erdem Vardar. her yıl 50'den fazla toksik atık içerikli geminin, önlem alınmadan söküm için Aliağa'ya gönderildiğini, bu rakamın gelecek 5 yıl içinde daha da artacağını bildirdi. Bunun üzerine Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Temsilcisi Gürdoğar Sarıgül. AB'nin, toksik içerikli maddelerin geri dönüşümü için başlattığı çalışmanın henüz sonuca ulaşmadığını itiraf etti. (Fotoğraf: AA) BRÜKSEL (AA) Belçika'nın, devlet memurlannın dini semboller kullanmasını yasaklamayı planladığı bildirildi. Devlet Bakanı Christian Dupont. bu yasağın. devlet memurlannın statüsünde bir değişiklik gerektinp gerektirmeyeceğinin görüşüleceğini söyledi. Bakan, bu yasağın tüm dinlerin sembollerini ilgilendireceğini belirtti. Fransa'da geçen yıl çıkanlan laiklik yasası, devlet okullannda dini simge ve giysilerle derslere girilmesini yasaklıyor. Öte yandan Hollanda'da radikal içerikli vaazlar verildiği iddiasıyla yaklaşık 25 cami izlemeye alındı. GreenpeaceHen AB'ye uyan Belçika da memurlara dlni sembolleri yasaklıyor Ekonomik büyümede yabancı sermayenin etkisine dikkat çeken ekonomistlerden kriz uyansı Türkiye kriz öncesi Aıjantin gibi' jantin mi?" başlıkh bir makale yayımladı.Gazetemiz yazan ve Bilkent Üniversitesi öğretım üyesi Prof. Dr. ErinçYeldan ile Washington'daki Economic and Policy Research Center Eşdirektörü Mark Weisbrot imzalannı taşıyan makalede, yabancı parannı süratle Türkiye 'ye yöneldiği, bunun da birçok yatmmcı ve analistin ülkenin ekonomi politikasmı ve reformlan övmesine yol açan bir büyümeye katkıda bulunduğu beürtüdi. Latin Amerika tarihinin en büyük çöküşlerinin birini yaşayan Aıjantin'de de kriz öncesi büyümeyi yabancı sermaye girişlerinin kamçıladığı, para biriminin aşun biçimde değerlendiği, bunun sonucunda da ülkenin imalat sanayiinin temelinin yıkıldığı anırasatıldı. Türkiye'de son dönemdeki yüksek büyüme rakamlannm arkasında 2003'te 10.9, 2004'ün ilk sekiz aylık döneminde ise 10.9 milyar dolar tutannda bir sermaye girişinin bulunduğuna dikkat çekilen yazıda, 2003'teki sermaye girişinin ekonominin yüzde 4.6'suıı oluşturduğu vurgulandı. Buna karşın doğrudan yabancı yatınmlann 2000'den beri gerilediği belirtilen yazıda, "Yabancı para girişi kuruduğunda ülke ciddi bir ekonomik düşüşe çok kırılgan hale geliyor" ifadesi kullanıldı. Herhangi bir dış gelişmenin sermayenin Türkiye'den kaçmasına neden olabileceği belirtilerek buna örnek olarak ABD ve dünya faiz oranlannda olası yükseliş gösterildi. MEB rapor hazırladı Çocuklar suça itiliyor • Baştarafı 1. Sayfada gerekenler ve hedeflenen çalışmalar sıralandı. Eırmiyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 2003 yılı Kasım ayı sonu itibanyla; sokakta yaşama, evden kaçma, kayıp, buluntu, terk, suç mağduru ve suç işlediği şüphesiyle gelen veya getirilen toplam 018 yaş çocuk sayısının 88 bin 313 olduğuna dikkat çekilen raporda, bu çocuklann yüzde 44'ünün madde bağımlısı olduğu kaydedildi. Çocuklan sokağa iten en önemli nedenlerin, sevgisizlik, ailelerin yeterince eğitımli olmayışlan, ekonomik nedenler. göç, boşanma ve aile içi şiddet olduğu belirtilen raporda, ülkede son 30 yılda kırsal nüfusun kentsel nüfusa dönüştüğüne işaret edildi. Raporda, 2000 yılı itibanyla nürusun yüzde 70.6'sının kentsel alanlarda, yüzde 29.4'ünün de kırsal yerleşim bölgelerinde yaşadığı kaydedilirken bu durumun eğitim, sağlık ve konut gibi sosyal hizmetlerle istihdam alanındaki baskıyı arttırdığı vurgulandı. Raporda, öngörülen eylem planı şöyle sıralandı: • Sokakta çalışan çoculdar için veri tabanı oluşturulması. Sokakta çalışma riski taşıyan çocuklara okulöncesi eğitimin yaygınlaştınlması. • Çocuklann Yatılı Ilköğretim Bölge Okulu ve Pansiyonlu Ilköğretim Okulu'na öncelikli olarak yerleştirilmesi. Zorunlu eğitimini tamamlayamayanlara başka eğitim olanaklan sağlanması. • Sokakta çalışan çocuklar için rehabilitasyon ve sağlık hizmetlerinin yaygınlaştınlması ve ailelere sosyal ve ekonomik destek sağlanması. • Sokak çocuklanna yönelik koruyucu ve önleyici hizmetlerin yaygınlaştınlması. • Toplum ve gençlik merkezleri açılması. PARİS/ANKARA (ANKA) Türkiye'de yüksek ekonomik büyümenin altında yabancı sermaye girişlerinin bulunduğu, dunımun 1990'larda büyük bir kriz yaşayan Aıjantin ile paralelliğinin şaşırtıcı olduğu savunuldu. uıternational Herald Tribune'de yayımlanan makalede, Türkiye'de ekonomik duruma dikkat çekilerek "kriz" uyansı yapıldı. Intenıational Herald Tribune, Türk ekonomisine ilişkin uyanlan içeren "Türkiye yeni Ar Belediyelş'ten AB lobisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BelediyeIş Sendikası, çeşitli AB başkentlerinde Türkiye'nin üyeliği için lobi çalışmalannı sürdürüyor. Önceki gün, Avrupa Parlamentosu'nun 4 büvük grubu "Yeşiller,ALDE, PPE ve PSE" ile'görüşen sendika genel başkanı Nihat Yurdakul, dün de Kamu Hizmetlen Sendikalan Avrupa Federasyonu Genel Sekreteri Corola FischbachPyttle ve Bölgesel Yayın Görevlisi Penny Clarke ile görüştü. Yurdakul, AB'ye üye ya da aday olan ve Avrupa Ekonomik Bölgesi'ne üye, 33 ülkeden 8 milyon işçiyi temsil eden federasyonun üst düzey yetkililerine Türkiye'nin üyeliğinin gerekliliğini anlattı. Yurdakul yann da Türkiye'ye mesafeli yaklaşan Avusturya'nın, Belediye Işçileri ve Çalışanlan Sendikası Genel Başkanı Rudolf Hundstorfer ile Viyana"da görüşerek destek isteyecek. Heyet, 17 Aralık'a kadar, Hollanda, Fransa, Almanya, Avusrurya ve Brüksel'deki görüşmelerini sürdürecek. ORAMİRAL ERDtL HAKKINDAKl İDDİALARIYANITLADI IMF programı yıkıcı Türk Lu^sfnın 20002003 döneminde dolara karşı yüzde 139 değer kazandığına dikkat çekilen yazıda şöyle denildi: "Ülkenin yüzde 70 düzeyindeki kamu borcu sürdürülemez. Bunu sürdürebilmek için EVIF, hükümete yiizde 6.5 oranında bir faiz dışı fazlayı verdirtiyor. Bu oran, Arjantin'deki yüzde 3 ve Brezilya'daki >üzde 4.25'e göre aşırı derece yüksek." IMF programının diğer "yıkıcı" unsurunu yüksek faiz oranlannın oluşturduğunu sa\ıınan Yeldan ve Weisbrot, ABD'de yüzde 2 olan reel faizlerin Türkiye'de yüzde 15' i bulduğuna işaret ettiler. Yazıda, Türkiye'de spekülasyona dayalı bir ekonominin yaratıldığı öne sürülürken şu değerlendirme yapıldı: " Türk hükümeti son 5 yıldaki sürdürülemez ekonomi politikalarını gözden geçirmelidir. EVIF destekli politikaları sürdürmek tebUkeli olabiür." 'Her şey yargıda ortaya çıkaf Haber Merkezi Görevini kötüye kullanmak ve haksız mal edinmek iddiasıyla yargı karşısına çıkacak olan emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral tlhami Erdil, "Ben bu uygulamalar için ne yeni bir yöntem getirdim ne de yeni bir emir veya telkinde bulundum" dedi. NTV'nin sorulannı yanıtlayan Oramiral Erdil, hakkındaki iddialann yargıda ortaya çıkacağma dikkat çekerek "Ancak benim de bilmediğim hususlar vardır" dedi. Erdil, kendisiyle ilgili haberlerin basında yer alış şeklini de eleştirerek eşi Füsun Erdil ve kendisinin özel hayatına ilişkin saldınlarda bulunulduğunu söyledi. Erdil, şunlan kaydetti: "Ben 43 yıl subay, 18 yıl amirallik görevinde bulundum. Bu dönemde, yanrımlanmı yaptını. Eşim Füsun Hanım varlıklı bir ailenin kızıdır. Onun ve ailesinin katkılan olmuşrur. Benim çok varlıklı bir akrabam vardır. Bana katkı sağlamıştır" dedi. Erdil, kızının boya ahmıyla ilgili bir askeri ihaleye girdiği \e Şirin Melek Özden'in kızının gizli ortağı olduğu iddialarına yönelik olarak ise "Kuvvet komutanlığında oturan birinin, birini tavsiye etmesi suçsa Türkiye'deki tüm bürokratlar suç işlemiş demektir. Usulsüz alım yapılması. baskı. fesat, bunlar benim söyleyeceğim şeyler değil. 4 milyar için kuvvet komutanı böyle bir tevazuda bulunur m u ? " diye konuştu. Oramiral Erdil, "Soruşturma emrini veren Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'e kırgınlığınız var mı" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Özkök Paşa ile eski dostluğumuz var. O, yapılması gerekeni yapmışnr. En ufak bir kırgınlığım yok." Erdil, haberlerin kimi gazetelerde "Amiral battı" başlığıyla verihnesine de tepki göstererek "Amirallik ulvi bir makamdır ve asla batmaz" dedi. Yargılamanın ilk duruşması 21 Aralık'ta askeri mahkemede yapılacak. 17 Aralık senaryolan Haber Merkezi Doğuş Üniversitesi Rektörlüğu'nün düzenlediği "17 Arahk Senaryolan" toplantısı bugün üniversitenin AcıbademKadıköy'deki binasında saat 14.00'te başlayacak. Açılış konuşmasını Üniversite Rektörü Prof. A. Talha Dinibütün'ün yapacağı toplantıda, eski Başbakan Mesut Yılmaz, "ABTürkiye İlişkilerinin Dünü, Bugünü, Yarını" konulu bir bildiri sunacak. Oturum başkanlığını aynı üniversiteden Enver Aysever'in yapacağı toplantının "17 Arahk: Senaryolar, Görüşler ve Sorular" bölümünde ise Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Doç. Dr. Süheyl Batum. Sabancı Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ali Çarkoğlu, yazarprogram yapuncısı Nilgün Cerrahoğlu, gazeteciyazar Zeynep Göğüş, gazeteciyazar Ferai Tınç birer konuşma yapacaklar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle