28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ARALIK 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR UYGARLIKLARIN İİ İZİNDE kulturS cumhuriyet.com.tr 15 OKTAY EKİNCİ ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Mimarlann 'Kappadokya Bildirisi' Mimarlar Odası'nın, ülkenin tüm yörelerinden delegelerle ve konuk katılımcılanyla oluşan "Genel KuruF'u. Türkiye'de mimarlığın kültürel binkimlerimize ve sanatın evrenselliğine yakışır bir nıtelikte yapılabilmesi için gerekli yasal kurallan belırlemek üzere 1920 Kasım 2004 günlerinde Nevşehir'deki Dedeman Oteli'nde toplan(mışt)dı. Anadolu'nun tarihsel merkezlennden Kappadokya'da gerçekleşen bu buluşma sırasında, ABD'nin Irak'takı ışgal kuvvetlen de Felluce kentindekı soykırıma varan katlıamlannı gerçekJeştiriyordu. Insan ve kent yaşamını daha uygarca kılabilmek içın çağdaş mimarlık ılkelennı ele alan böyle bir toplantının, dünyanın en zengin kültür coğrafyasında gerçekleştiğı günlerde, aynı uygarlık tarihınin ortak değerlerinı taşıyan Mezopotamya'dakı ınsanlık dışı uygulamalar mimarlanmızı da derinden etkilemişti. Gelişmeleri genel kurul gündemine taşıyan delegeler, ABD'nin sözde "demokrasi" adına gerçekleştirdiği bu "terör"ün herkesi "isyan etme noktasına" getirdiğini belirterek Kappadokya'da uygarlık adına toplanan mimarlann yüreklerindeki tepkiyi de topluca dile getirmelerini önerdiler. Oybirliğiyle kabul edılen bu öneri üzerine hazırlanan "Kappadokya Bildirgesi" de yine oybirliğiyle onaylandı ve ülkemiz mimarlannın savaşa ve ilkellığe karşı tarihsel tepkıleri olarak ilan edildi. Mimarlar Odası tarafindan Uluslararası Mimarlar Biıiiği (UIA) ile özellikle ABD Mimar Birüği'ne (AIA) de "desteklemeleri" içın iletilen bu insanlık seslenişini özetleyerek aktanyorum. Mimarlar Odası'nın Nevşehir'deki genel kurulunda ABD'nin Felluce katliamı kınandı • "Bizler, başta ABD olmak üzere Irak'ta asker bulunduran ülkelerin banşsever insanlannın kendi yönetimlerinin bu insanlık dışı tutumlanna karşı cesur haykınşlannı destekliyoruz; yüreklerimizin yüreklerinin yanında olduğunu duyuruyoruz. Bizler, insan aklının yaratıcılığının, sadece yeniyi üretmekle değil, bin yıllardır üretileni korumak ve uygarlık, kültür, sanat ve yaşam birikimlerini kollamakla da başanlı olacağma inanıyoruz." n ne kadar kınanmayı hak ediyorsa Amerikan bırlıklerinin aylardır Irak'ta yaptıklannı da aynı oranda, hatta daha da fazla kınamamız gerekır." Uygarlık kan afllıyor "Tarihin doğduğu bölgeler, teknolojinin en son ürünü silahlarla bombalanıyor, yıkılıyor; arkeolojik SİT alanları düzleştirilerek helikopter pisti yapılıyor; kutsal mekânlar, mabetler çatışma mevzileri olarak kullamlıyor. Sıfatı ne olursa olsun terör, terördür, insanlık suçudur ve herkes tarafindan lanetlenmelıdir. Şu veya bu terörü hoş görmek, türlü gerekçeler uydurarak benimsemek, ses çıkartmayarak kabullenmek terörü desteklemekten başka bir şey değildir. 11 Eylül'de ikiz kulelere yapılan saldı Savas degll katllam "Kaldı ki bugün ortada eşitsiz koşullarda ve hiçbir hak ve dengenin söz konusu olmadığı, tek taraflı bir saldırıya dayalı, tüm yönleriyle insanlığın yüz karası bir 'katlıam' söz konusudur. Dünyanın en büyük silahlı gücü, yıllardır diktatörlük baskısı altında bunalmış, BM ambargosu nedeniyle zayıflamış bir ülkeyi yerle bir etmek için bütün gücüyle saldırmaktadır. Bu politikalarla dünya daha güvenilir olmamıştır. Topraklarında terörün bir daha olmaması için güvenlik arayan Amerikan halkı, kendi askerierinin, dilini hatta alfabesini bile bilmedikleri, kültürüne yabancı bir ülkeye gönderilmesini onaylamışlar, evlatlannın cenazelerini karşılamaya başlamışlardır." Mlmarlık adına kınıyoruı "Bizler, yeryüzünün en köklü uygarbklar ülkesinin mimarları olarak, savaşın gölgesinde yaşamak istemiyoruz. Tüm insanbğa ait tarihsel birikimleri taşıyan ve evrensel miras olan Irak'taki kültür talanına ve tahribatına nefretimizi gösteriyoruz. Hangi görüşten, ırktan, dilden, dinden olursa olsun insan yaşamına değer verilmesini, 'ötekf leştirerek dışlaştırdığımız insanların ölüm lerine seyirci kalınnıanıasını istiyoruz. Bizler, başta ABD olmak üzere Irak'ta asker bulunduran ülkelerin banşsever insanlannın kendi yönetimlerinin bu insanbk dışı tutumlanna karşı cesur haykınşlannı destekliyoruz; yüreklerimizin yüreklerinin yanında olduğunu duyuruyoruz. Bizler, insan akbnın yaratıcılığının, sadece yeniyi üretmekle değil, bin yıllardır üretileni korumak ve uygarlık, kültür, sanat ve yaşam birikimlerini kollamakla da başanlı olacağma inanıyoruz. Yaşadığımız coğrafya böyle bir ilgiyi hak ediyor ve buna gereksinimi var. tnsanbk duygulanmızla ve barışçıl özlemlerimizle derleyebileceğimiz tepkinin gücü, bu erdemlere sahip olmayanların en gelişmiş teknolojik silahlarının bile erişemeyeceği bir dil olacaktır." Mavi Köpel oyunu devlet tiyatrolarında ANKARA (ANKA) Farklı olanların birbirini kabul edemedığını, ancak ıstenırse bir arada yaşanabıleceğını anlatan 'Mavı Köpek' adlı çocuk oyunu, Ankara Devlet Tıyatrosu'nun Küçük Tiyatro sahnesinde 12 Aralık'ta ilk gösterimini yapacak. Gyula Urban'ın yazıp yönettiğı oyunu dilimize çevıren Meltem Keskin. Rollen; Berna Bozdoğan, Benian Dönmez, Sanlı Baykent, Eray Eserol, Meltem Keskin, Sevgi Tannverdi ve Arzu Balcı paylaşıyor. Urban, çocuk oyunlannın diğer oyunlara oranla daha zor olduğunu belirttı. "Çünkü, büyükler oyunu sonuna kadar izler, ama çocuklar beğenmezse kalkar gider" diyen yazar; oyunu beğenildiğinde ıse bir yönetmenin en büyük mutluluğu yaşadığını vurguladı. Macar asıllı olan Urban, Türkıye'de oyun yönetmekten çok mutlu olduğunu söylerken, çocuk oyunlarına aılelerin de çocuklanyla birlikte gelmelerini istedi. Kentteki 2. Edebiyat Günleri'ne çok sayıda yazar katıldı Diyarbakır'ın mutlu yüzü liriz. Adnan Satıcı, bunun nedenini bir eksikliğe bağlıyor ve '2. Diyarbakır Edebiyat Gün şöyle açıklıyor: "Diyarbakır leri' 30 Kasım5 Aralık arasında insanını sanatsal yaratıma iten yapıldı. Bu etkinliklere çağnl bu eksiklik duygusu olmuştur mam, doğrusu beni hem duygu hep. Kendini tamamlamak, landırdı hem de çok sevindirdi. eksiklerini gidermek, olmayan Duygulanmamın nedeni, Mar kültürel uzuvlarını, denebiürdin'den çocuk yaşta aynldığım se, yoktan yaratmak için, bir için Dıyarbakır'a gitme fırsatım nebze olsun yazmak zorunda olmamıştı. O bölgeyi görme, gez hisseder kendini". Doğru. Bume fırsatının doğuşu, hem de böyle bir etkinlikte yer alışım, beni mutlu kıldı. Bu bölgeden aynlışımdan bu yana çok şey değişmiş, köprülerin altından çok sular akmış, bu bir gerçek. Zaten bazı durumlara şaşırmadım dersem yalan olur; örneğın çevreden Diyarbakır'm merkezine olan göç ve bu göçün yarattığı kimsesiz tinerci çocuklar ki resmi makamlara göre bu rakam 1000'e ulaşıyor, bu durum o bölgeye çok ama çok tezat düştüğü için şaşkınlığım ondandır. METtN FINDIKÇI şey yıkılmış, çökmüş, gitmiştir de, duvarlar yer yer çağdaşımız olarak kalmıştır. (...) O, artık, çocuğun belleğine işleyen görkemli bir anı, genç adamın çocukluğuna, çocukluğun yiğith'k anlayışına özdeş bir düştür. Şurada yıkılmış, şurada temelleri aşınmış, şurada daha bugün yapılmış gibi dikilen duvarlar bulmakla birlikte, kale, artık bir canb değildir" Buna bağlı olarak, bu bölgenin şairleri, edebiyatçılan ve yetişecek olan gençleri, bu bölgenin yıkılmış duvarlan (surlan) duygusuyla, yaptıklarıyla ayakta duran mutlu ve büyülü çehresi olarak sürecektir. 2. Diyarbakır Edebiyat Günleri'nde Diyarbakır'ın mutlu yüzünü gördüm, DiEdeblyat sevglsl yarbakır ve Diyarbakırlı için bu tkınci şaşkınlığım, Dietkinlikler bir yüz yarbakır'da kaldığım süakıdır. Diyarbare içinde, oradaki okuyan kır'a, dolayısıyla gençlerin (Diyarbakırlı 1 Cahit Sıtkı Tarancı, 2 Ahmet Arif, 3 Orhan Asena. olsun veya dışandan okuTürkiye'ye sunulan mak için gelen gençler olsun) bu etkinlik takdire değerdir. Bu edebiyata sıkıca sanlmalan, ede nu o bölgenin bir insam olarak etkinliklerde; çeviriden dil sobiyatla ilgili ne varsa bilmek, öğ aşağı yukan aynı duygulan taşı runlanna, edebiyattan şiir dinlerenmek için can havliyle yanıp mamdan bilirim. Diyarbakır'da tilerme, Ortadoğu ve Kürt edetutuşmalan... Yapılan paneller o heybetli surlan görüp gezer biyatlanna, çeşitli konularda de konu ne olursa olsun sorduk ken aklıma Muzaffer İlhan Er söyleşiler yapıldı. Etkinliklere lan düzeyli sorularla bunu ka dost'un yıllar önce okuduğum nıtlıyorlardı. Bu durum beni çok bir makalesi şimşek gibi çakı katılan Şebnem tşigüzel'den Şehmus Diken'e, Jaklin Çeverdi. ama çok sevindirdi. lik'ten Zeki Coşkun'a, Yılmaz Diyarbakır'da edebiyata duyuOdabaşı'dan Haydar Ergülen'e, YıRılmışlık duygusu lan bu ilgi tabii ki yeni bir şey deSezai Sanoğlu'dan Adnan Satığil. Bu şehir sayısız edebiyatçıcı'ya, Ahmet Telli'den Hamit Eksikliğin yanı sıra bu duruyı, şairi yetiştirmiş bir şehir. Ornek olarak Cahit Sıtkı Tarancı, mu bir de yıkıntıya bağlıyorum. Geylani'ye, pek çok konuğa Ahmed Arif, Orhan Asena, Muzaffer İlhan Erdost, Ahmed yurtdışından gelen nice konuğu Adnan Binyazar, Veysel Öngö Arif için yazdığı makalelerden ekleyebiliriz. Bu etkinlikleri düren, Remzi tnanç, Mıgırdiç birinde, (Üç Şair, Muzaffer îl zenleyen ve emek veren kişileMargosyan, Adnan Satıcı ve han Erdost, 1994) şöyle diyor: ri kutluyor ve daha nicelerini daha nice genç arkadaşı sayabi "Bugün, hemen hemen her gerçekleştirmelerini diliyorum. KÜLTÜK • SANAT (0212) 293 M 7 « Bu kış Cuma akşamlarının benim için ayrı bir tadı var. Istanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'ndeki öğrencilerimle her Cuma, günlük programdaki derslerin bitiminin ardından, konservatuvarın Kadıköy'deki binasında toplanıyoruz. Bu toplantı, tiyatro bölümünün bütün sınıflarına ve hatta, istedikleri takdirde, öteki bölümlerin öğrencilerinede açık. 'Genel SanatDüşüncesi' başlıklı bu toplantılarda, yalnızca tiyatro ile sınırlı kalmaksızın, sanatla doğrudan veya dolaylı ilintili konuları tartışıyoruz. Bu fikir, tiyatro bölümünün başkanı sevgili dost Doç. Suat Özturna'dan geldi. Ders yılının başında özturna, iki ve üçüncü sınıflarla birlikte yapacağımız Tiyatro Edebiyatı derslerinin yanı sıra, bütün sınıfların katılımına açık ve sanatın tüm alanlarını kapsayabilecek nitelikte bir tür genel kültür dersinin öğrenciler için çok yararlı olabilecegini söyledi. Tiyatro gibi, sahneye bütün bir yaşamı getirme savında olan bir sanatın eğitimini almakta olan öğrenciler açısından, onların yaşama ve sanata değgin düşünce boyutlarını genişletebilecek böyle bir düzenlemenin önemi açıktı. Bu önemin öğrencilerin çoğunluğu tarafindan birgereksinim niteliğiyle algılandığı, Cuma toplantılarımız başlar başlamaz anlaşıldı. Cuma akşamı gibi, bütün haftanın yorgunluğunun doruk noktasına vardığı bir zaman parçasında her hafta sayısal olarak artan bir öğrenci topluluğunun, katılmanın tümüyle isteğe bağlı olduğu, katılmamanın ise beraberinde herhangi bir 'resmi' olumsuzluk getirmediği böyle bir düzenlemede yer alması ve toplantıların neredeyse akşam sekize kadar sürmesi, sözünü ettiğim gereksinimin en somut göstergesi oldu. Son Cuma toplantısmda o günkü tartışmamız için Oscar VVilde'ın ünlü: "Yaşam sanatı, sanatın yaşamı taklit ettiğinden çok daha fazla taklit eder" deyişini çıkış noktası aldık. Bu doğrultuda başlayan tartışmalar, bizi şu ilginç soruya kadar götürdü: "Hangisi, gerçek anlamda yaşamak demektir, yaşama ilişkin oluşturduğumuz kurgular mı, yoksa, kurgulanmız artı kurgu dışı yaşadıklanmızın tümü mü?" Kendi yaşamını kendisinin kurgulaması, düşünen her insanın hedeflediği veya hedeflemesi gereken noktadır. Ancak adına geniş anlamda yaşam denilen, öncesiz ve sonrasız akış içersinde kendi kurgulanmızageçerliktanımayı ve bunları gerçekleştirmeyi ne ölçüde başarırız? Sanat, bu konuda bize hangi bağlamda ve ne ölçüde yardımcı olabilir? Ya da, sanatın özü açısından çok daha yaşamsal önem taşıyan bir soru: Acaba bu kurguları en kesin ve en ödünsüz tarzda ancak sanat eserlerinin düzleminde mi gerçekleştirebiliriz? Ne kadar bilinçli olursa olsun, yaşamını salt kurmacalarına göre yönlendirmeyi insanlık tarihinde bugüne kadar herhalde hiç kimse başaramamıştır; çünkü yaşamın irade dışı olan rastlantısal yanının gücü, iradenin ürünü olan kurmacaların gücünden çoğu kez geride kalmaz. Buna karşılık her insanın kendine göre ideal ya da olması gereken yaşam diye nitelendiği, o insanın kurmacalarının sınırları içersinde kalan yaşamdır. Sanatçıya gelince, onun öteki insanlara göre bu bağlamdaki ayrıcalığı, kurmacalarını eser aracılığıyla somutlaştırabilmesinden kaynaklanır. Sanatçıların dışında kalanlar için gerçekleşememiş kurmacalar, yalnızca birer düş niteliğiyle kalmaya yargılı iken, sanatçı bu bağlamdaki düşlerini, kurguladığı eserlerinde gerek kendisi, gerekse başkaları için somutlaştırabilen kişidir; o, bu ayrıcalığını sahip bulunduğu sanatsal yaratıcılığına borçludur. Bir başka deyişle, kendi yaşamını salt kendi kurmacaları doğrultusunda yönlendirebilmek sanatçının da elinde olmayan bir şeydir; ama öte yandan sanatçı, günlük yaşamda sahip olmadığı bu olanağa eserinin yaşamında kavuşabilen kişidir, ve eserin yaşamı, gerçeklik açısından asla günlük denilen yaşamın gerisinde kalmaz. Tam tersine, o yaşamı da kapsayarak daha zengin bir yaşama dönüşür. Evet, Cuma akşamları öğrencilerimle işte bunları tartışıyoruz ve başlıca kazancımız sanınm kavramların merceğinden dünyaya yönelik daha zengin görme biçimleri geliştirmemiz oluyor. eposta: ahmetcemaKs superonline.com acem20'; hotmail.com Kurmacalarımızı Yaşayabilmek? Bugün • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 19.30'da Makis Abüanitis konseri. (0 212 232 98 30) • BABYLON'da 21 30da Jane Birkin konseri. (0 212 292 73 68) M YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ'nde 18.30'da Fuat Keyman'ın yöneteceği, Hasan Bülent Kahraman'ın konuşmacı olarak katılacağı 'Avrupa'ya Doğru Aktörler Olasılıklar Süreçler: Bir Kültürel Olgu Olarak Avrupa ve Kimlik' konulu söyleşi. (0 212 252 47 00) • OSMANLI BANKASI MÜZESİ'nde 19.30'da 'Gözlerinde Yaşamak' adlı fihnin gösterımi. (0 212 334 22 70) • İFSAK'ta 19.30 ve 20.15'te tzzet Keribar'ın 'Londra 2005' adlı barkovizyon gösterisi. (0 212 292 42 01) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 12.00 ve 15.30'da 'Akbank Kısa Film Festivali' kapsamında toplu gösteıimler. (0 212 252 35 00) M BtLGİ ÜNtVERSİTESİ DOLAPDERE KAMPUSU'nda 15.00'te 'And The Band Played On', 18.00 ve 20.00'de 'Tuhaf Fümler'. (444 0 428) • KADIKÖY NÂZIM HİKMET KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.00'da 'Bedrana adlı fihnin gösterimi. (0216 414 22 39) (VHghty Sam McClain Little Charle & The Nightcats "PhBadelphia" Jerry Ricks ve Cahrt Berkay İZMİR HİLTON 1011 Aralık 2004 Saat: 19.30 Bilet Satış Noktalan: • Biletix Çağn Merkezi: (0216) 556 98 00 • Biletix Online: www.biletix.com • lletişim Kitabevi / Alsancak: (0232) 463 23 03 • D&R / Alsancak: (0232) 464 10 15 • D&R / Bomova: (0232) 343 32 32 • D&R / Agora: (0232) 279 07 00 • Pan Kitabevi / Karçıyaka: (0232) 369 11 99 • Karma / Kipa Balcpva: (0232) 253 00 68 fEFES www.efeskeyfi.com E F E S PUseiV'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle