19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2004 SAL OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Bir Bayram Daha Geçti! Yeni yıla az kaldı. 'Yeni' diyoruz ya, neresi yenı? Es- kınin eskisi!.. Şu 2004 yılı tarihe kapkara harflerle ge- çecek... Tek başına dünyanın en güçlü devleti ABD'nin rulmü, acımasızlığı, korkutuculuğu, soykırımı gecmiş- te yaşanan nice kanlı olayları unutturdu... Hele, Islam ülkelennin suskunluğu büsbütün utanç verici oldu. Bır bayram daha geçti gitti. Toplumun nice dertleri katlanarakbüyüyor... Halkın çilesibirtürlüdolmuyor... Emekçı, hakkını sokaklarda aramaya başladı mı, işin sonuna geldik demektır. Bir de, tarihsel CHP'nin ıçi- rte düştüğü, daha doğınjsu kendi eliyte kendini düşür- düğü durum!.. Bir "adam" aramıştım... CHP içinde, dışında bir adam... Içine itildiğimlz şeriat çıkmazında ülkeyi doğ- ru yönegötürecek bir adam... önce CHP içinde bak- tım, o ünlü kişilerin yerierinden kıpırdadıkları yok. Der- ken birgenç adam çe(<ti bayrağı yollara düştü "CHP'yi ben kurtannm" diye diye... CHP'nin buna yanıtı "Se- ni partiden atanz" oldkı... Ama böyle korkutmalar ar- tık eskı gücünü yrtirmişe benziyor! Bıçak kemiğe da- yandığı için, umutsuzltfk yeni umutlardoğurduğu için... Üç bayram günü dostlarta birlikteydik. Güzelim Ak- yaka'da... Apaydınlık güneşli günlerdi. Üç profesör dost burdaydı. AkyaKa'nın eski dostu Prof. Bedia Akarsu, Prof. Ayşe Kaykmaz ve eşi Prof. Adnan Kaykmaz... Sabahlan denize girdiler, gün boyu do- laştılar, akşamlan biıiiKte içkilı söyleşiler yaptık. Sev- gili Karaören'lerdegelmışti. Aydın'dan değerii hukuk- çu dostlar Ertuğnjriar da... Eskı dostlar buluşması, türlü acıları, üzüntüleri aft edebilme isteğinin arayışla- n... Ben ne yaptım? Oturdum, yazdım, okudum. Muğ- la Üniversitesi Kitaplkjı'na vereceğim kitapları hazır- ladım. Yüzlerce, binlerce kitap vermiştim Istanbul Yıl- dızTeknık Ünıversitesi'ne... Şu günlendeyine biro ka- dar daha gidecek oraya!.. Akyaka'daki kitaplarım da Muğla Üniversıtesi'ne!.. Bunca yıl okuduk, a/ırdık, bır daha etden geçirdik... Yolun sonunayaklaşıyoruz, gençlerokusunlar, gelmış geçmiş yazarlann kitaplanyla bütünleşsinler. Her ki- tap bır dünyadır. Ne kadar çok, değişik dünyan var- sa, o kadar zenginsin, o kadar çoksun! Ben zamanın- da hepsini değerlendirdim, şimdi de gençleryararlan- sınlar! Büyük Saatli Maarif Takvimi başucumdadır hep... Her yaprağında bir şiirte!.. Işte dost şairlerden seçme dizeler: Yekta Güngör Özden: "Yazgısı bu insanlann/Ge- lecek gıdeceğiz/Ama sevgiler ölmeyecek/Sevgilerde güleceğiz" diyor... Ahmet Necdet "Ama birgülüşün- le bütün güneşleraçar/Bulutlar dalda kalıryağmuror- mandan geçer/Şiirter yazarsın hep iş mi bu a Ahmet Necdet/Senin içinden geçen onun dışından geçer." Son sözü Sabahattin Eyüboğlu'nun bır Hayyam çevirisiyle bitireyim: "Gül gibi şarap da bilene güzel gelir Sarhoş olmayan için sarhoşluk nedir Cebi boş gönlü boş olmayan kişi Herşeyden geçmenin tadını ne bilir?" Unuttuk... Sabih KANADOĞLU Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı • ki ay kadar önce Makedonya-Manas- I tır'da (Bitola) yaşadığım bir olayı siz- lerle paylaşmak istiyorum. Aziz Ata- türk'ün mezun olduğu Manastır As- keri îdadisi'nin bir bölümü, bilindiği gibi Makedonya Cumhuriyeti nin yakın il- gisi ve işbirliği, Genelkurmay Başkanlı- ğı'nın katkılan sonucu müze haline getiril- di. Yolunun Manastır'a düşmesini fırsat bi- lenlerin veya özellikle müzeyi ziyaret için Manastır'a gelenlerin ilk uğrak yeri, doğal olarak müze binasıydı. Ziyaretçilerin duygu ve düşüncelerini açıklamaJan olanağı, saionJardan birine ko- nulan bir anı defteriyle sağlanıyordu. Def- teri incelediğimde, yakın tarihlerde müze- yi gezen bir soydaşımızın yazdıklannı he- yecanla ve ürpererek okudum. Soydaşımız şöyle diyordu: "Kemal Atatürk Seni ziyarete geldim. Ah, keşke şimdi sen olsavdın, Türkiye Cumhuriyeti bu hale gelmezdi, bu hak ge- tiritemezdi". BosnahKâzım Bosnalı Kâzım, bir saptama yapıyordu ve hepimizin katılacağı bu saptamasında haklıydı. Özlediği ve istediği Türkiye'nin, ancak Atarürk'ün varlığıyla sağlanabılece- ği düşüncesinde ise yanıhyordu. Aziz Atarürk, bu tür yanılgılan önlemek için "Beni görmek demek, mutiaka yüzümü görmek demek değüdir. Benim fikirierirni, benim duvgulanmı anhyorsaruz ve hissedi- yorsanız bu kâfidir" demişti. Atatürk'ün fikirleri ve duygulan kuşku- suz anlamını, O'nun ilke ve devrimlerinde bulmaktadır. Bu bağlamda, Atarürk ilke ve devrimleri bugün de gelecekte de Türkiye Cumhuriye- ti Devleti'nin yol göstericisidir. Temel da- yanağıdır. Bu ilke ve devrimlerden verile- cek her ödün Türkiye'nin varlığına vurulan bir darbe demektir. Bugün bulunduğumuz noktaya neden ve nasıl geldığimizi irdelemekte yarar vardır. Bu irdeleme. ayru zamanda ölümünün 66'ncı yıhnda Aziz Atatürk'e hesap verme niteli- ği de taşıyacaktır. Atarürk, her sorunun çözümünde ve dev- let yönetiminde, eleştirel akıJdan ve bilim- den aynlmamamrzı öğütlemiştir. Unuttuk. Yine dinsel tabulann, hurafelerin, tarikat- lann, dini siyasete alet eden bezirgânlann, şeyhlerin, hoca efendilerin söz sahibi oldu- ğu bir ortamı kendi ellerimizle yarattık. Atarürk, bir ümmetten mıllet, kuldan yurt- taş yaratarak, ulus devletin temellerini at- mıştı. Unuttuk. Çagdaş emperyalizmin, globalleşme ve kü- reselleşme sloganJan altındaki hedefinin ulus devlet olduğunu ve saldırganlann ken- di ulus devletlerine toz kondurmadıkJannı fark etmedik. Atarürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütün ola- rak kurmuştu. Unuttuk. O'nun, ırkçılığa dayanmayan millet kavramını "azmhk haklarT teziyle, devletin kuruluş öncesi ve sonrası karşılaş- tığı var olma savaşı koşullarını hesaba kat- madan. bölünebilir kılmaya. üniter yapısı- nı bozmaya çalışan bilim ve siyaset adam- ları ürettik. Atarürk bize Türkiye Cumhuriyeti'ni la- ik ve demokratik bir devlet olarak bırakmış- tı. Unuttuk. Laik Cumhuriyet'e dıştan ve iç- teki işbirlikçileri eliyle giydirilmek istenen ılımlı Islam Cumhuriyeti kıhfına gerekli ve yeterli toplu tepkiyi gösteremedik. Demokrasinin olmazsa olmaz koşulunun laiklik ilkesi olduğunu ve dinsel temeller üze- rine demokrasi kurulamayacağını bilmele- rine rağmen. kendi ulusal çıkarlannı bu te- ze dayandırmak isteyenlere ve demokrasi- yi kendi modellerine ulaşmak için araç gör- mekten vazgeçmeyenlere karşı toplumsal bir dirençle karşı koyamadık. Atatürk, bize Ulusal Onur'un ne demek olduğunu ve her koşulda nasıJ korunması ge- rektiğini öğretmişti. Unuttuk. Bireysel ve- ya siyasal çıkarlan uğruna ulusal onuru- muzun yara almasına yol açanlara, göz yu- manlara sessiz kaldık. Atarürk, bize hedef olarak çağdaş uygar- lık düzeyini aşmayı göstermişti. Unuttuk. Çağdaşlaşmayı, Batıcılık biçiminde anlayan- lann, ulusal bağımsızlığımızı önemsemeyen- lerin, Türkiye'nin temel kuruluş ve varoluş felsefesini yadsıyanlann önüne geçemedik. Atatürk bize, hukukun üstünlüğünün, hu- kuka bağlılığın, çağdaş ve uygar bir devlet için koşul olduğunu öğretmişti. Unuttuk. Çıkarlanmıza uygun bir hukuk düzeni ve bu- nu uygulayacak hukukçular yaratma heves- leri türettik. Atarürk, kurduğu Cumhuriyeti, îlke ve Devrimlerini Türkiyeli gençlere değil, umu- dumuz olan Türk Gençliğine emanet etmiş- ti. Unuttuk. Geldiğimiz noktada yapmamız gereken, unuttuklanmızı yeniden yüreğimizden ge- len bir aşk ve inançla anımsamak, anımsat- mak ve bütün güçlerunizi bu yolda birleş- tirmektir. Çünkü, yaşadıklanmız bize göstermişrir ki, çağdaş, uygar, bağımsız, ulusal, laik ve demokratik hukuka bağlı, güçlü Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tek dayanağı ve esin kaynağı Atarürk ilke ve devnmleridir. Böyle bır Türkiye'nin özlemini çeken- ler.. uzun soluklu, özveri isteyen bir müca- deleye hazır mısınız? Daha doğrusu var mı- sınrz? Olumlu yanıtınızla, Türkiye Cumhuriye- ti kuşkusuz sonsuza kadar yaşatılacaktır. Unutmayınız. 'Devler, Devcikler' Devlerin her çeşidi ortalıkta dolaşıyor, sırtlan kolay kolay yere gelmiyor. Toplumsal ve bireysel yaşamımızı tehdit eden onlar, ama bir gün gelecek her şey onlann istediği gibi olmayacak. Daver DARENDE Emekli Diplomat TEŞEKKÜR Özel Kozyatağı Acıbadem Hastanesi'ndegerçekleştirdikleri başarılı ameliyatla beni eski sağlığıma kavuşturan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı prof. Dr. Metin Türkmen e Genel Cerrahi Uzmanı oprt.Dr. Arrnağan Ozele teşekkürlerimi sunarım. SAADET UYSAL B ugünlerde değerli hukuk bilgini Prof. Seha Me- ray'ın "SuBaşlannı Dev- ler Tutmuş" kitabını yeniden okumaya başladım. Yakın dostu Haldun Taner onun denemelen için "Tadına doyum olmaz" demişti bir ya- zısında. Gerçekten de "Tadına doyum olmaz" bu denemeler her geçen gün değerini koruyor, günümüz olaylanna da ışık tu- tuyor. Seha Meray'rn denemelerin- de çizdiği portreler günümüz- deki politikacılan andınyor, ki- milerini devlere benzettikten sonra onlan şöyle tanımlıyor: "Devler, devcikler, kendileri- ni dev aynasında görenler ya su başlannı tutmuşlarya da rutma çabasındadıriar." Geçen gün holding basrnmın çok satan gazetelerinden birin- de resimli bır haber gözüme iliştı. Haberde "Büyük Ku- lüp"te düzenlenecek olan Ge- nel Kurul toplantısının "Bü- yük İttifak r 'a sahne olacağı be- lirtılıyordu. Kimin kiminle ittifak yapa- cağı belli değildı. Belkı de ül- kemizrn yaşamsal sorunlan tar- tışılacak, bildiriler sunulacak- tı. Haberi okurken "Hortlayan, ülkeyi bir ahtapot gibi saran ge- ricih^e karşı acaba ne düşünü- yorlar" sorusunu kendıme sor- dum. "Büyük İttifak"ınüyele- ri arasında hemen her kesimden tanınmış politikacüar, işadam- lan, bürokratlar yer alıyordu. Haberin altındaki fotoğraf il- ginç idi. Fotoğraftaki kişı bir dönem dış politikada Türki- ye'nin kaderini elinde tutmuş, dışişlerinde önemli görevler üstlenmişti. Habere göre "Büyük ttti- fak"ın içinde onun da büyük hedefleri vardı. Zorlukla gülümsemesi ile ta- nınan kişi kulübün itibannı yük- seltmek, uluslararası denetim kuruluşlanna düzenli malı de- netim yaptırmak, kulüp üyele- rinin birbirleriyle ilişkilerini ve yardımlaşmalannı sağlamak is- tiyordu. Gerçeğin ne olduğunu anla- maya çahşıyor, fotoğraflara bak- tıkça onlan tiyatrolardaki aktör- lere benzetiyordum. Başrol kim- deydi? Oyunu sahneye kim koymuş- tu? Gerçek bilge Seha Meray'ın dediği gibi yoksa bu kişiler bi- rer dev miydi 0 "Su başlannıtutruklannı sa- nan devler, devcikler, kendileri- ni dev aynalannda görenler ne yaparlarsa yapsuılar, en sonun- da masallarumzda olduğu gibi gerçek yaşamda da, insanoğlu sırtmı yere getirir devlerin. Bir kötü sondur, kötü devlerin so- nu." Günümüzdeki sözde devler, devcikler Atatürk ilkelerini hi- çe sayarak, devleti paramparça ederek ülkemizi ortaçağ karan- lığına götürmenin çabası için- dedirler. Yanm yüzyıl halkın bilinçlenmemesi için her çare- ye başvurdular. Bilinçlenmiş bir halkın ne büyük bir tehlike olduğunu onlar da biliyorlar. Devlenn her çeşidi ortalıkta dolaşıyor, sırtlan kolay kolay ye- re gelmiyor. Toplumsal ve bi- reysel yaşamımızı tehdit eden onlar, ama bir gün gelecek her şey onlann istediği gibi olma- yacak. KONUŞ!renci'delgSTin S Dıger numaraJarta m Jonuşmanın dakikası = Ikontor CEPÖĞRENCİ Aynnötı bılgı Teteım CepSlıoplarrJa C«pöA«rK3'ytfts».dersh«>av«anh«^taödr«rKdtriaborwofab*. 5 0 0 t c ^ ^ , . en az 40 kontörij otmalıdr. OpOğrand abon«tori sadece kvidi a^anoda Kootör transtari yapaMİrtor. Bir dafeda an az 20 konttr transfer «tfitetoit. Transfar sdflan kontörter, aköt kudtamm ve befcteme s sadiamaz. lOOkontöro 100SMSpromoayonuaboneHtftaştoHyc tariNrtdanıMbaran 1 yılboyunca.seçüennumarataıiaIntftimBgörûsmepromosyonu31122006'ekada-gec«r1)ıcflr Seçilennumaraterd ayâai kez. 1 d«fada 100 korrtdryOdenrrttsf 9«reÛdlr.Kaz»i«tanrıed^ Hedtye SMS hancindeU SMS gfindertni 1 tontöf ile ûcreHendin!» AbonelerC e hazanı'ır 5eç îer. norrara'ara yapilan aramaıar CepAran prcmcsyonı-nöan kor( W t, Tete'm'Tt dıger promosiontarrdahıfcorförkazardırma şartm* ve chğef ırdtnrrft tarifel far; vurtfçfrde Te^iT.'e doÇru dak'T'asi 1 kon*ör, dlfier cc«ratöriere öoğru 6 hcmcr î»e u tendı aölan'--1 =r ™r ••-* -"**sr saöece 1 tar«s.v*e abone oaCıVer PENCERE Vah Zavallı Müslümanlarım... "Büyük Saatli Maarif Takvimi"r\e göre 14 Kasırr Pazar günü 'Şeker Bayramı' idi... Eskiden üç gün olan bayram, yeni yaşam düze- nimizegöre, birhaftasürdü; Müslümandünyasıar- tık böyle yaşıyor. Peki, bu mübarek bir hafta içinde ve öncesinde neler oldu, neler bitti?.. Ben anlatmayayım bunu, 21 Kasım 2004 Pazar günü yayımlanan iki dinci gazeteden -adlarını ver- meyeceğim- iki köşe yazan olan bitenleri çok gü- zel yazmışlar; ben yalnız okurken altını çizdiğim sa- tırları aktaracağım. • Birinci yazıdan tümceler: "Irakdirenişinin 'başkenti' Felluce, artıkbir 'ha- yalet şehir', ABD'nin 'hayalet öfke' operasyonuy- la büyük oranda yıkıldı. Direnişçiler ile bihikte şe- hirde bulunan 50 bine yakın sivilin ne kadar kayıp verdikleri henüz bilinmiyor. ABD şehre insaniyar- dım ekiplerini tam sokmuyor. Şehrin tek hastane- sini ABD ele geçirdiği için yaralılar buraya taşına- madı. ölüler bahçeye gömülü. Gömülemeyenle- rin de sokaklarda aç kedi ve köpeklere yem oldu- ğu ifade ediliyor. ABD direnişi ezmek adına, insan hakları ve ulus- lararası savaş hukuku prensiplerini ihlal ediyor, kadın ve çocuklar dahil sivillere zarar veriyor. Hat- ta yaralı esiheri üstelik sığındıklan camide katle- debiliyor. 'Hayalet öfke' muhtemelen ardında ha- yatını kaybetmiş binlerce masum insan bıraka- cak." (21.11.2004, Zaman) • Ikinci yazıdan parçalar: "Mekke 'ye hac mevsimi dışında yapılan ibadet amaçlı ziyarete 'umre' deniyor. Bu alanda çalışan turizm fırmalan var. Mekke ve Medine'deki Harem- i Şeriflerin dörtyanı olağanüstü lüks otellerte çev- rili. 'On yıl önce beş yıldızlı otellerde Türkiye'den gelene rastlanmazdı, şimdi oralarda en çok bizim- kiler kalıyor.' Iftar sırasında koca Mescid-i Nebe- vi 500 bin kişi ağıriayan büyük lokantaya dönüşü- yor. Namaz saflan arasındaki boşluğa naylon ör- tüler seriliyor, üzerine çeşitli yiyecekler konuyor. Kadınlar gündüzlerini sayılan her gün artan mo- dern alışveriş merkezlerinde geçiriyohar. Erkekler 'nargileevi' diyebileceğimiz mahallere rağbet edi- yohar. Medine 'dekinde yan yatarak sahur kebap- larımızıyiyip çaylanmızı içtik..." (21.11.2004, Yeni Şafak) • Müslüman dünyasından iki fotoğraf, iki acı ve çar- pıcı gerçek... İki dinci gazete de ABD'ye ve AKP'ye göbegin- den bağlı!.. Medine ve Mekke, Felluce'ye öksürsen duyula- cak kadar yakın, ama, Irak'taki top ve silah sesle- rini umrede yağlı pideli kebap yiyip na/gile içen Müs- lümanlar duymuyorlar... Amerikan askerleri Felluce'de camiye girip ya- ralı Müslümanlann üstüneateş açıyorlar; aynı gün- lerde bizimkilerin gözleri umrede namaz saflan ara- sında sergilenmiş üstü naylon örtülü yiyeceklerde... Islamcı geçinenler Türkiye'de iktidar koltukla- nnda utanmadan oturuyorlar... Suspus... '• Hazreti Muhammet, bugün dünyada olsaydı, Felluce'deki camide Amerikalılann katlettiği Müs- lümanları aç köpekler yerlerken, 'umre'de 'sahur kebaplan'ru mideye indiren bizimkilere nasıl bakar- dı?.. Ne söylerdi?.. Ne yapardı?.. NOVITAS Turizm Konya-Mevlana Törenleri Bursa-Mudanya-Cumalıkızık Kastamonu-Safranbolu Pera'da Noel ve Müzik : 10/12 Araük 16/18 Aralık : 4-5 Araük : 10-12 Araük : 26 Araük Tel: 0212 - 251 28 08 novitas(Ş novitas.com.tr www novitas.com.tr SIVAS AİLE MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2004 547 Esas Davalı Zeliha Fevzioâlu'nun (Turan ve Dudu oğlu. 03 04.1965 doğum'lu. Sıvas ıli Yıldızeli ilçesı Ka\ak kö- yü nüfiısuna kayıth) eşı Ahmet Turan Fev^ıoğlu aleyhine açtığı boşanma davasında tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemedıği ve kendisıne duruşma günü ve dava dilekçesi tebliğ edilemedığinden duruşma günü olan 30.12.2004 günü saat 09.00'da Mahkememızdçteor bu- lunması veya kendisıni bır vekil ile temsil ettirmesi aksı taktirde yokluğunda yapılacak işlemler ve dava ile HUMK.'nin 377. ve 213. maddelen gereğınce karar veri- leceği ve bu ilandan ıtıbaren 7 gün sonra davalıya tebli- gatın yapılmış sayılacağı Tebligat Kanunu'nun 28. ve 31. maddeleri uyannca ilan olunur. 09.11.2004 Basın: 52802 BAKIRKÖY 6. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ MENKULÜN AÇIK AKTITRMA İLANI DosvaNo. 2004 1238 Tal Bir borçtan dolayı hacizlı ve aşağıda cıns. miktar \e kı>- metlen yazılı mallar satışa çıkanlmiştır. Bınncı açık arttırmada 0112 2004 günü saat 10.30 - 10.40 arasında Kenm Çavuş Cad. No: 18 Şınne\ler adre- sinde yapılacak ve o günü kıymetlennın % 60'ına ısteklı bulunmadığı takdLrde 06.12 2004 günü aynı yer \e saatte 2 arttırma yapılarak satılacağı, şu kadar ki. arttırma bedelının malın tahmın edılen kıymetının % 40'ını bulmasının \e sa- tış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklannın toplamın- dan fazla olmasının ve bundan başka paraya çevırme ve payların pavlaştırma masraflannı geçmesının şart olduğu. mahcuzun satış bedelı üzennden % 1 oranında KDV'nin alıcıya aıt olacağı \e satış şartnamesinin icra dosvasmda görülebıleceğı. masrafı venldığı takdırde şartnamenın bır örneğının isteyene gönderilebıleceğı. fazla bılgı almak ıste- yenlenn yukanda vazılı dosya numarasıyla daıremıze baş- vurmalan ılan olunur Muhammen kıymetı, Lira: 23.OOO.OÖO 000- TL. Adedı: 1. Cinsı (Mahiyetı ve önemli nitelıkleri): 34 COG 56 plakah VOLVO marka, S-70-T5 tıpı, 1998 model koyu gri renkli, B 5204T31194587 motor \e YV1LS43O2W2496524 şasi no'lu den koltuklu hususi ofomobil. (Ic lf.K. 114 1,114 3) Yönetmelik Örnek No: 25. Basın: 52581
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle