22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22. KASIM 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYF/ i L J V w i l UIVJJ. ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr 13 Konut kirası büyük kentlerde memur maaşının yüzde 35'ini, asgari ücretin yiizde 75'ini alıyor Kira.ücretlininkâbusu Büyük ikramiye 15 milyon YTL! ANKARA (Cıunhuriyet Bürosu) - Millı Pıyango'nun yılbaşı heyecanı yaklaşıyor. MiIIi Pıyango Idaresi, büyük ikramiyenüı 15 trilyon lıra oJduğu yılbaşı biletlerinin dağıtımına başlıyor. 9 Aralıktan itıbaren satışa sunulacak olan yılbaşı özel çekilişine aıt tam bıletler 20 miJyon, yarun biletler 10 milyon, çeyrek bıletler de 5 milyon lıradan satılacak. Son lOyıldayapılan çekilişlerde büjniik ikramiye 7 kez çeyrek bilete, 2 kez yanm bilete, 1 kez de tam bilete isabet ederken, Istanbul 9 ikramiye ile özel çekilişlerin en şanslı kentı oldu. YTLdönemi 1994-2003 yıllan arasmda büyük ikramiye kazanan numaralara bakıldığında ise en şanslı numaranın 3 olduğu görüldü. Ikramiyeler 2005'te verileceği için 15 trilyon lira olan büyük ikramiye 15 milyon YTL olarak ödenecek. Zorlu Petrol Marmara'da petrol aranacak ANKARA (ANKA) - Petrol îşleri Genel Müdürlüğü, Zorlu Petrol'e, Marmara 1 No'lu petrol arama bolgesi için arama ruhsatnamesi verdi. Buna göre Zorlu Petrol bu bölgede 4 yıl süreyle petrol arayacak. Arama sahası içerisinde devlet ormanlan bulunmasından kaynaklı, Zorlu Petrol'ün Çevre ve Orman BakanlığYndan da gerekli izinleri aldığı bildirildi. Bu arada, Arar Petrol, Maya Petrol ve Dorchester Master'ın Marmara 1 No'lu petrol bölgesi için arama ruhsatnamesi talepleri ise reddedildi. 28 Kasım'da bitecek İSTANTİK Fuan yann açılıyor [konomi Servisi - Istanbul 'jıtika ve Sanat Fuan STANTÎK, Yıldız Sarayı •ilahhane Salonu'nda açılıyor. ı'ann açılacak ftıar bir dizi onferansın yanı sıra ırbirinden değerli eserlerin ıtışa sunulacağı lüzayedeye de ev ıhıpliği yapacak. 28 asun'a İcadar açık kalacak 1ar kapsamında "Batıhlaşan ıdişah Tuğrası-Osmanh rması" sergisi de natseverlerle buluşturulacak. lar, RDF Fuarcılık ve Türk iltürüne Hızmet Vakfı )irliği ile düzenleniyor. ANKARA (ANKA) - Uygulanan ekonomik program kapsamında üc- ret ve maaş artışlan baskı altında tu- tulurken 2000 yılı hariç, konut kira- lanndakı artışta bir sınırlamaya gi- dilmemesı ücretlilerden mülk sahip- lerine doğru önemli bir gelir trans- feri yapılmasına yol açtı. DİE'nin TÜFE kapsamında be- lirlediği konut kiralanyla asgari üc- ret ve ortalama memur maaşlany- la yaptığı karşılaştırmada, ortala- ma memur maaşının yüzde 35 'inin, asgari ücretinse yüzde 75'inin kira • Ücret ve maaş artışlan baskı altına alınırken konut kiralan alıp başuıı gidiyor. Hükümetin, 2005 yılı için sadece yüzde 5 oranında arttırmayı planJadığı 318 milyon liralık net asgari ücret, İstanbul'da ortalama konut kirasını bile karşılamaya yetmiyor. ödemelerine gittiği belirlendi. Net 22.9 milyon, ortalama memur ma- aşınınsa net 46.6 milyon lira oldu- ğu 1997'de ortalama konut kirası 11.1 milyon lira düzeyinde bulu- nuyordu. Buna göre asgari ücretin yüzde 48.5'i, ortalama memur maaşımnsa yüzde 23.9'u konut kirasını karşıla- maya yetiyordu. 2000'de kira artışlannın yüzde 20'yle sınırlandınlmasına yönelik yasaya rağmen kiralar yüzde 70.2 ar- tarken memur maaşlanndaki ortala- ma artış yüzde 37"de, asgari ücrette- ki artış yüzde 32.7'de kaldı. Kira me- mur maaşının yüzde 38.6'sına. asga- ri ücretin yüzde 92.4'üne ulaştı. Hükümetin, 2005 yıJı için sadece yüzde 5 oranında arttırmayı planla- dığı net asgan ücret, İstanbul'da or- talama konut kirasını bile karşıla- maya yetmiyor. Ekim 2004 itıbany- la DİE'nin 349.6 milyon lira olarak hesapladığı Istanbul'daki konut ki- rası asgari ücretin yüzde 10 üzerin- de bulunuyor. Ortalama kiranın 266 milyon lira olarak belirlendiği An- kara'daysa kira ödemesi asgari üc- retin yüzde 83.7'sini götürüyor. Bu oran İzmir'de yüzde 75.8 düzeyin- de seyrediyor. Gelecekyıl haziranda üretime geçecek tesisten modanın başkentlerine ihracatplanlanıyor İpekyol, Edirne'den Avrupay ya açılacak EDİRNE (Cumhuriyet) - Türkiye'nin kadın giyim markalanndan îpekyol, dünya markası olma yolun- daki en önemli adımıru Edirnede attı. Ipekyol'un Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, 2005 Ha- ziran'ında faalıyete geçecek tesislerinden modanın başkentlenne ihracat yapacaklannı söyledi. Edirne'dekı üretimi Pans, Londra, Milano, Roma gibi şehırlere bırkaç saat ıçinde ulaştırabılecekleri- ni vurgulayan Ayaydın, Türkiye'nin ilk entegre ka- dın hazır gıyim fabrikasınm tamamlanmasının ar- dından fason üretime son vereceklerini vurguladı. Ayaydın, Paris ve Londra 'da mağaza açma çalışma- lannın sürdüğünü belirterek tesis hakkında şu bil- giJeri verdî. "Pantolon, ceket elbise, palto ve pardö- sii modeOerinJn üretileceği tesisimizde ilk aşamada 250 Jdşiye istihdanı saglayacağız. 6 ayhk periyotlar hafinde kapasitearrünnu yapılacak. 4. periyodun so- nunda, çakşan sayısı 1000 kişiyi aşacak. Tam kapa- siteye ulaşJdıgında vılda yaklaşık olarak 1 milyon 250 adet dokuma bayan dış giyim üjnetilebilecek." \/Virnvr>î*' Matiye Bakam Kemal Unakıtan'uı ısranyla, Edir- y U l uyvjl ne'VevatUTmkaranalantpek>orunfabrikasınınte- melinj atan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ocak 20Ö5'te 5084 saydı Teşvik Yasasının genişletilmiş halinin yürürlüğe gireceğini açıkladı. Türkiye'nin 17 AralnVta farldı bir zeminle zamanı vakâlayaca- ğmı kaj deden Erdoğan, "Bu olsa da olmasa da Türkiye emin adımlaıia zaten gdeceğe > üriiyor" dedi. Atatürk'ün emaneti, Türk tekstilinin başöğretmeni fabrika AKP iktidannda kapatıldı Merinos'a ldlit vuruluyor LEYTLNT GENCELLİ BURSA - Mustafa Kemal Ata- türk'ün, Bursa'nın düşman işgaline yanıt olarak 2 yıl 2 ayda bitirilmesini istediği, Türk tekstilinin başöğretme- ni Merinos'un kapısına AKP iktida- nnda kilit vuruldu. AKP'li Bursa milletvekiUerinin, muhalefetteyken özelleştirilmesine karşı çıktıklan Merinos'un, Bursa Bü- yükşehir Belediyesi 'ne devredilmesi- ni ve yerine îngiltere'dekı Hyde Park örneği yeşil alan yapılmasını destek- lemeleri çalışanlar tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Geçen hafta son kez fabrikaya giden ve hak edişlerini, "tüm yasal haklanmız saklı kalmak üzere* notu düştükleri belgeleri tesüm ettikten sonra alan Merinos çahşanla- n, "AKP'M veJdller daha önce, Bir tuğla sökülmesine izin vermeyeceğiz' denuşJerdi Şimdi tam tersini vapülar ve tarihi yoVi ettiler" diye konuştular. AKP hükümeti döneminde üretim- den hızla uzaklaştırdan ve yaşaması için çaba gösterilmeyen Merinos'ta kalan 349 işçinin yaklaşık 10.5 trilyon lirahk ihbar ve kıdem tazminatlan ödendi. 2 Şubat 1938 'de Atatürk tara- fından açılan ve Türk tekstılinin en önemli kuruluşlanndan bıri olan Me- rinos, Özelleştirme Yüksek Kurulu ta- rafından Bursa Büyükşehir Belediye- si'ne devredilecek. Bursa Büyükşehir mada, Sümer Holding Genel Müdürü Ahmet Kara'nın, özelleştinneyi ba- şardıklarını söylemesıne büyük tepki gösterdi. Polat, "Bir genel müdürün üredm yapmadan büriin işyerlerini ka- patarak başanlı görülmesi ancak Tür- kiye'deolur. Bizim bildiğuniz beceri ve başannın ölçüsü üredmdir" diye ko- nuştu. DSP-MHP-ANAP koalisvonu • AXP'li Bursa milletvekiUerinin, muhalefetteyken özelleştirilmesine karşı çıktıklan Merinos'un, Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne devredilmesini ve yerine Ingiltere'deki Hyde Park örneği yeşil alan yapılmasını desteklemeleri çalışanlar tarafından büyük tepkiyle karşılandı. rinos'un özelleştirilerek kapatılması karanna büyük tepki göstermişlerdi. AKP Grup Başkanvekıli Fanık Çefik, TBMM'de 17 Ocak 2001'de yaptığı konuşmada, "Türk tekstil sanavünifl öncü ve simge kuruluşu olan Bursa Merinos'un tek bir tuğiasının sökül- mesine Bursalılar nza göstermemek- tedir" demişti. AKP'nin tek başına ıktidara gelme- sinin ardından Merinos'un mevcut si- parişleri üretildikten sonra yeni ihale- ye çıkılmadı. Sümer Holding'e ait iş- İetmelerin kapatılması süreci Meri- nos'un kapatılmasına kadar geldi. Rant iddiaları Belediye Başkanı Hikmet Şahin. Me- rinos'ta tescilli binalann yıkılmaya- cağını, fabnka içinde bir tekstil mü- zesi kurulacağını, aynca tarihi müdü- riyet ve iplik işletmesi binasının Ata- türk Kongre ve Kültür Merkezi hali- ne dönüştürüleceğini savundu. Teksif Genel Başkanı Zeki Polat, yerel Olay gazetesıne yaptığı açıkJa- sırasında da kapatılarak Bursa Büyük- şehir Belediyesi'ne devredilme kara- n venlen Merinos, "özefleştirmeyeha- >ir" gösterileri ve Teksif'in Danış- tay'a açtığı davada Yüksek Planlama Kurulu'nun verdıği kararla ilgili yü- rütmeyı durdurma karan vermesinin ardından üretimine devam etmişti. Bugünün AKP'li milletvekilJeri Me- Belediye Başkanı Şahin'ın, Hyde Park yapılacağını açıklamasına kar- şın arazi üzerinde rant hesaplan oldu- ğu da öne sürülüyor. Türk-İş 8. Bölge Temsilcisı Mehmet Kanca, Merinos arazisinin bir bölümünün AKP'ye ya- kınlığıyla bilinen AlbayrakJar Gru- bu'na verileceğüıi duyduğunu açJda- mıştı. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Emine'nin Çilesi Annem Emine'yi, bayramın birinci günü yitirdik. Onun 1910'larda başlayan yaşamı, aslında, Doğu Karadeniz kırsal kadınını anlatır. • • • Babasını, Birinci Dünya Savaşı'nda Sarıkamış Cephesi'nde kaybetmişti; Rus işgali sırasında yaşa- dığı kısa süreli iç göçü, şöyle böyle anımsıyordu; bir kardeşi vardı. Hiç eğitim almamıştı. Karadeniz kırsalı çok engebelidir. Annemi ilk kez sırtında ağır bir odun yüküyle iki büklüm, bizim ah- şap evin uçurumu andıran aşağı yamacından, fındık dallarına çarpa çarpa çıkarken gördüğümü anımsı- yorum. Üretim ve ulaşım koşullan, o yı/larda aileleri eko- nomik olarak kendi kendine yeterli olmaya zoriuyor- du. Annem, dışandan satın almaya gerek kalmaya- cak kadar mısır üretmek amacıyla çırpınırdı. Yeterti- lik yalnız ekmekfik mısırda değil, hayvansal ürünler; sebze, meyve, giderek giyim eşyası için de geçerli olmalıydı. Odundan gübreye, yemden yiyeceğe, her şey sırtta taşınabiliyordu. Böyle olunca da annemin iş yükü taşınamaz boyutlara çıkıyordu; sababın ala- cakaranlığıyla işe başlar, akşamın karanlığına kadar ça/ışırdı. En büyük şikâyeti, sürekli yağmur yağma- sıydı. öyle çok sayıda dua bilmezdiyse de daha çok, "yağmur yağmasın" diye dua ederdi. Aynca, birkaç büyük ve küçükbaş hayvana kışlık yem hazırtıyor; bunlan her yaz bir iki aylığına da olsa yaylaya götü- rüyor; 500 kilo ile 1 ton arasında değişen fındığını topluyor; kışlık yakacak odun taşıyordu. Yayla deyip de geçmeyin, o yıllarda yaylaya ulaşmak için, çoğu zaman sırtta ağır bir yük ile dar patika yollardan 10- 12 saat yürümek gerekliydi. • • • Bu üretim yapısı 1950'li yıllarda çok büyük bir de- ğişim geçirdi; para kullanımı arttı. Yaş çay yaprağı üretimi devlet desteğiyle yaygınlaştı. Devlet bir dö- nüm çay tarlasının yapımı için 20 lira bağış yapıyor- du; yeni bir memurun aylığının 80-100 lira oldugu yıl- larda bu para önemliydi. Birkaç dönüm çay tarlası- na sahip olmak ailenin nakit sıkıntısını azaltıyordu. O da öyle yaptı, çay üreticilerinden biri oldu. Emine'nin yükü bunlarla sınırlı kalmıyordu; yol ver- gisınden kurtulmak için en az beş çocuk yapmalıydı; düşükler ve bir çocuk ölümünden sonra, geriye iki kız ve iki erkek çocukla kaldı. Kırsal kesimin her annesi gibi, onun için de çocuk, ucuz işgücüydü; çocuklan, ailenin kendi işlerinde çalışmalıydı. Bu nedenle erkek çocuklannın olmasa da kızlannın ilkokuldan sonra eği- tım almasına ısrarla karşı koymak istedi; ancak sonuç- ta başaramadı; sonraki yıllarda ise onların okuyarak "kurtulduklannı" mutlulukla vurguluyordu. Çocuk okutmak, para gerektiriyordu; Emine, 5-6 km. uzaklığa, sırtında satılık odun taşıdı; odunun "ku- laç" denilen yaklaşık bir metreküpü 10 liradan satılı- yordu. Çoğu zaman satılan odunlann parasını alama- dı; dolandırıldı. Komşularından, akrabalarından borç aldı. Kimi yıllar okul giderini karşılamak için, yaz tati- linde bir çocuğunu yanına alarak yancılık yaptı; fındık topladı. Çoğu zaman kendisi gibi çocuklan da yalınayaktı; çank satın alamazdı; 1950'lerın ortalarından sonra "kara lastik" yaygınlaşınca, çok sevinmişti. Bir de za- manın hükümeti, tüccann, kilosunu 60-70 kunjşa sat- tığı mısır ve buğdayı, TMO aracılığıyla 20 kuruştan satmaya başladığında mutlu olmuştu. Doktor bulama- dığından tedavi ettiremediği ülserini buğday ekmeği yiyerek yenecekti. Ahşap evın yerine, 1960'ın başında taş-beton bir ev yapmaya kalkınca da evin yapı malzemesi, esas ola- rak onun sırtında taşındı; komşuların katıiması yani "imecesi" ise bu yük taşıma işini karşılıklı türküler söy- lenmesiyle bir ölçüde de olsa eğlenceli kılıyordu. Da- ha sonra, 1970'li yıllarda, evinin kapısına kadar araba yolu gelince ışler değiştı; artık kasabalardan köye yük taşınması minibüs ve kamyonlarla yapılıyor; yük taşı- ma işi uzak tarlalarla evi arasında kalıyordu. Daha son- ra gelen elektrik, gaz lambasının yerini aldı; bunu, buz- dolabı ve kınk dökük bir siyah-beyaz TV izledi. Çay yaprağının işlenmesinin özel girişime açılması, çilesini büyüttü; çünkü sattığı ürünün bedelini bir yıl sonra bile alamıyordu. Daha sonra çocuklan yetişti; to- runlan oldu; iş yükü azaldı. Ancak o, çalışkanlığının ver- diği beden ve ruh sağlığıyla yaşamını sürdürdü. Ba- baannem yaşlılığı nedeniyle gidemeyince yayla işi de anneme kaldı; o yıllarda babamla birlikte yaylaya git- tiler; yanlannda bir de torun olunca sanınm Emine en mutlu yıllannı yaşadı. Annem, tam bir iş tutkunuydu; bu çileye dönüşen tutku, kuşkusuz, içinde bulunduğu koşullann kaçınıl- maz bir sonucuydu. Geriye dönüp yaşadığı güçlükle- ri anımsadıkça, çoğu kırsal kadın gibi, "Nasıl sağ kal- dım?" derdi. Işıklar içinde yatsın. yakup@metu.edu.tr DÜNYA EKONOMtSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDLZOĞLU LOMDRA erginy(2 tr.net Bush yönetiminde başlayan yeni atama- lar, seçimlerden sonra gelişmeye başlayan kaygılanderinleştiriyor. Medya "radikalyön değişikliği", u yenibirdönem"vb. başlıklar- la dolu. Bunlann en çarpıcısı da, sanınm, "Şimdi onlan durduracak kimse kalmadı" dryeniydi. Evet, belki de Bush yönetimi için- de "neo-con"lan durduracak 'personel' kalmadı, ama artık imparatoriuk oldukla- n için kendilerini bağlamadığını düşün- dükleri o "realite" Bush yönetimine tatsız bir sürpriz hazııiıyor olabilir. Cumhurfyetten savaş maklnesine Irak saldınsından önce, Amerika'da "te- rorizme karşı savaş", "önleyicivuruş", "re- jim değişikliği" gibi dış politika adımlannın, iç güvenlik yasalannın etkilerinden hareket- le, "Cumhuriyet mi, yoksa imparatoriuk mu" temalı bir tartışma başlamıştı. O günden bu yana gelişmeler, bu kaygı- ların haksız olmadığını ortaya koydu. Fi- nancial Times'tan Philip Stephens'in vur- guladığı gibi (24/09/04), ABD artık uluslara- rası gücünü meşruiyete dayandırmaya ça- lışmıyor; Guantanamo, Ebu Garib, Fellu- ce, yaralı savaş esirlerinin infazı gibi olay- laria, insan haklannı, Cenevre Sözleşme- si'ni hiçe sayıyor, bu arada kendi halkının bireysel özgüriüklerine, kişisel yaşamlannın mahremiyetine kısıtlamalar getirmeye de- vam ediyordu. Ancak Bush yönetimine karşı muhalefet de güçleniyor, bürokrasi içinde ifadesini bu- luyor, yönetim içindeki görüş aynlıklan, di- reniş, bilgi sızdırma, "emperyal" politikala- nn etkin bir biçimde uygulanmasını zorlaş- tınyordu. Bush un ikinci döneminde başla- Bir 'Realite' Sorunu -I- yan kadro değişiklikleri, herşeyden önce bu çatlak seslere, direnişe, sızıntıya son verme- yi; Başkan'ın arkasında, onun sözünü, ade- ta bir imparatormuşcasına. sorgulamadan uygulamaya yatkın bir yönetim oluşturma- yı amaçlıyor. Povvell'ın yerine gelen Condoleezza Ri- ce, Bush'a "çok yakın"; kendi görüşlerini aktarmak yerine, onun politikaJannı destek- lemeyi amaçlayacak bir dışişleri bakanı ola- cak. Onun yerine gelen Headly, Rice'ın yar- dımcısıydı, Irak'ta isyancılara karşı "mini nükleerbombalar" kullanmaktan yana gö- rüşleriyle biliniyordu. Hafta sonu basında, dışişleri bakanlığı yardımcılığına, Iran'da re- jim değişikliğine kafayı takmış John Bol- ton'un geleceği konuşuluyordu (The Wall Street Journal, 19/11). Israil-Filistin soru- nunu kapsayan Yakındoğu masasına ilişkin olarak da "neo-con"tapınağı, The Ameri- can Enterprise Instrtute'ta başkan yar- dımcısı. 'Likudnik', Perle'nin protejesi Da- nielle Pletka'nın adının geçmesi de anlam- lı. İç güvenlikten sorumlu Başsavcı Ashc- roft'un yerine de Bush'un çok yakını, geç- mişte işkenceyi haklı göstermeye yönelik yasal dayanakiar arayışıyla bilinen Gonza- les arandı. Savunma bakanı ve yardımcısı- nın, Rumsfeld ve Woffowitz'in durumlan açıklığa kavuşunca resim tamamlanmış ola- cak. Bush yönetiminin ikinci adımı da Bush'un görüşleriyle tam uyum içinde olmayan per- sonelin CIA'dan temizlenmesiyle ilgili. Yeni CIA Başkanı Porter Gross geçen hafta, personelden hükümetin desteklenmesini talep eden bir tamim yayımladı. Şimdi tas- fiyelerden sonra birçok yorumcu, CIA'nın, artık Cumhuriyetçi Parti'nin bir uzantısı ha- line geldiğini düşünüyor (Boston Globe, 9/11). Böylece, Bush yönetiminin monolitik bir savaş makinesi yaratma girişimi hemen hemen tamamlanmış oluyor. Ancak bu ma- kinenin, içinde çalışmak zorunda kalacağı realiteye bakınca, insanın aklına "Giyindik kuşandık, ama galiba gidecek yer kalma- dı" deyimi geliyor ister ıstemez. En yeni dünya düzeni Bu "realite", 1989'un hemen ertesinde oluştuğu ileri sürülen "yeni dünya düzenin- den" çok farklı. 1989'datek kutuplu bir dün- yanın oluşmasından söz ediliyordu. Bugün ABD'nin hareket alanını daraltan, giderek küresel süreçlere damgalannı vurmaya baş- layan büyük güçler söz konusu. Avrupa Birliği, bunlardan, tarihsel, kültürel neden- lerie ABD'ye en yakın olanı. O bile genişler- ken Euro alanını genişleterek ABD hege- monyasının en önemli dayanaklarından bi- ri olan "dolar alanını" fiilen daraltıyor; ayn bir siyasi, askeri irade oluşturma yolunda adımlar atıyor; Ortadoğu'da, Kuzey ve Ba- tı Afrika'da, ABD etkinliğini sınırlayıcı bir ba- sınç oluşturuyor. Rusya yalnızca ekonomik olarak toparlanmıyor, siyasi olarak devleti- ni güçlendiriyor, askeri, teknolojikkapasite- sini geliştiriyor; bu arada Çin'in silahlanma- sına da katkıda bulunuyor fThe Asia Times 19/11). En büyük basınç Çin ve Hindistan'dan geliyor. Dünya nüfusunun üçte birini kapsa- yan bu iki ülke, ekonomik ve siyasi olarak giderek güçleniyor. Çin hem ekonomik ola- rak hızla büyümeye, yabancı sermaye çek- ^eye devam ediyor hem de kıyı kentlerin- deki büyümeyi içenlere doğru yayarak, iç ta- lebi güçlendirerek ihracat bağımlılığını, böy- lece de hem bir küresel resesyona hem de bir dolar krizine karşı kınlganlığını azaltıyor (The Economist, 19/11). Çin'in dolar re- zervlerini bölgesel dövizlere dönüştürmeye başlamış olması, dolann bu bölgedeki he- gemonyasını biraz daha zayıflat/yor. Bu iki ülkenin ekonomilerinin sunduğu talep ve yatınm olanakları, dünya piyasalanndapet- rolden tahıla, madenlere kadar birçok ma- lın üretim vefiyatlanmasında kritik etken ol- maya başladı. Çin'in, ABD Hazine kâğrtla- nna yönelik talebi, sermaye hareketleri üze- nndeki etkisi, uluslararası döviz piyasala- nnda dolann geleceğini belirieyebilecek bir güce ulaştı (Bkz: A. Balls, C. Giles, S. Johnson, J. Kynge, Financial Times, 19/11). ABD etkisinin, Latin Amerika'da da geri- lediğine ilişkin belirtiler var. Hafta sonunda- ki APEC toplantısında Şili halkı, Bush ve eki- bini büyük sokak protestolanyla, ABD bay- raklan yakarak karşıladı. Venezüella, Bre- zirya, Şili, Paraguay, Arjantin'den sonra, 31 Ekim'de yapılan Uruguay seçimlerini de solcu, ABD karşrtı blokun adayı Vaskez ka- zandı. Böylece ABD'nin Amerika Ülkeferi Serbet Ticaret Bökjesi projesi son önem- li destekçisini de kaybetmiş oldu. Bu madal- yonun öbür yüzündeyse Brezitya önderli- ğinde gelişen Mercosur ticaret bloku var. Böyle kuşbakışı birgörüntü, ABD'nin ge- nişlemesine uygun yalnızca üç alan kaldı- ğını gösteriyor, Bat/KuzeyAfrika, Ortado- ğu ve Kafkaslar. Ancak bu bölgeler belki enerji kaynaklanna sahip, ama ekonomile- ri, ABD sermayesinin ihracat ve yatınm ge- reksinimini emecekderinlikten yoksun. Us- telik, yükselmekte olan diğer güçlerin, bu bölgelerdeki en önemli ülkelerle, ekonomik ve siyasi bağlannı geliştirmeye başladıklan görülüyor. Çin ve Japonya, Kuveyt veSu- udi Arabistan'da petrol ve gaz rafinelenne büyük yatınmlar yaparken Suudi bankala- n, Malezya ve Filipinler gibi ülkelere, ban- ka sektörüne yatınm yapıyorlar, Arap turist- ler gözlerini Asya'ya çeviriyoriar (Internati- onaJ Herald Tribune, 17/11). Diğer bir de- yişle Suudi Arabistan gibi Körfez ülkeleri, yatınm ve ithalat kapasitelerini dolardan di- ğer bölgelere ve dövizlere yönlendirmeye başlıyoriar. Böylece dolann dolaşım alanı biraz daha daralıyor, egemenliğınin zemini biraz daha zayıflıyor. ABD ekonomisinin "realitesi" de Bush yönetiminin "fantezilerini" desteklemiyor. Bunu ve dolann durumunu çarşamba gü- nü irdelemeye çalışacağım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle