Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2004 ÇARŞAMB
HABERLER
CMUK'a eklenen maddeyle Adalet Bakanı Çiçek'e tanınan 'ciğer sökme' yetkisine hukukçular karşı çıktı:
siyasimüdahaleolurANKARA (Cumlıuriyet Bürosu) -
Adalet Bakanı'na kamu davası açtır-
ma yetkisinin tüm eleştirilere karşın
yenilenen CMUK'a. eklenmesi tepki
çektı. Hukukçular düzenlemeye kar-
şı çıkarken siyasal iktidann bu yetki-
yı faridı amaçlarla kullanabileceği
uyansında bulunduLar.
TBMM Adalet AJt Komısyonu'nda,
CMUK'ta yapılan değışiklikle Ada-
let Bakanı'na kamu davası açtırma
yetkısi tanındı. Mevcut CMUK'tada
yer alan bu düzenleme yasanın en çok
eleştirilen hükümlerinin başında ge-
liyordu. Adalet Bakanlığı, yargı bagım-
sızlığını engelleyece Ji için kaldınla-
cağını açıklamıştı. Ancak önceki gün-
kü komisyon görüşınelerinde düzen-
• Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özok, "Bakan kendi siyasetine uygun kullanmak ister.
Iktidannı güçlendirmek için başvurabilir" derken, Prof. Dr. Kaboğlu da "Politik hedefler
için kullanılabilir. Savcılar baskı altına alınır" uyansında bulundu.
leme yeniden tasanya eklendi.
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu. bu yet-
kinin politik hedeflerde kullanabile-
ceği uyansında bulunurken "Her-
hangi bir güvencemiz yok. BövJe bir
yetki, savcılan Adalet BakanliğTnın
baskısı altına sokabilir" dedi. Savcı-
lann, bakanlığın beklentisi doğrul-
tusunda soruşturmaya karar verecek
olmasmın da nskli olduğunu belirten
Kaboğlu, "Bu yetfcL, hukuk devleti ve
yargı bağımsızlığı ile bağdaşmamak-
tadu-" dedı
TBB Başkanı ÖzdemirÖzok, doğ-
rudan bakanın talimatıyla dava açıl-
masının ceza hukuku açısından kabul
edilemez oldugunu belirterek "Ülke-
mizde ber zaman bakanlann bukuk-
çu olacağı diye bir kural yok. Olma-
yabilir de. Dava açılması konusunda
çok dikkat edflmetidir. Hiçbirdenetim
olmadan dava açma yetkisi verilme-
mesigerekir'' dedı. Adalet Bakanı'na
verilecek yetkmin doğuracağı sorun-
Ian Özok şöyle açıkladı:
"Siyasal iktidann temsikisi olan ba-
kanlann, savcınk üzerinde bu kadar
yetkili obnasına karşıyız. Yasama-yü-
rütme-yargı üçlemine dikkat edilme-
si lanm. Müfettişlerin bakanlıgırı ta-
hmaûyla soruşturma baslatmaması
gerektigini iddia ederken Adalet ba-
kanlaruun ellerini daha da güçlendir-
nıeye olanak yok. Ne olursa olsun, \ö-
şiler ne kadar tarafsız olursa olsun si-
yasal iktidann temsikisL Siyasetçi ya-
sal olanaklan kendi siyasetine uygun
kullannıa anıacında olur. Bugünkü
için demiyonız. Geuniş geçmiş tüm
iktidarlar, başka ülkelerde de yasal
olanaklan kendi iktidannı güçlendi-
recek şekilde kuflanır. Onlann anla-
yışma inisiyatifîne bıraküamaz."
Adalet Bakanı'na kamu davası aç-
tırma yetkisi verilmesini öneren CHP
Nığde Milletvekili, TBMM Adalet
Alt Komisyonu üyesi Orhan Eras-
lan, bu yetkınin birçok Avrupa ülke-
sinde de uygulandığını söyledi. Hü-
kümetin Temmuz 2004'te demokra-
tikleşme adı altında uyum yasasıyla
bu yetkiyi kaldırdığına işaret eden
Eraslan, "Çiçek, yolsuzlukla müca-
delede yetkisi olmadığından şikâyet
ediyor. Yolsuzlukla mücadele etsin,
biz kendisine destek olacagız. Kendi-
si şikâyet makammda değil, kraat nıa-
kamındadır. Temnıuz ayuıa kadar bu
yetkisini kullanmamış, belki bundan
sonra kullanmak istivordur" dedi.
CMUK'ta devrim yasası tartışması
Mahkemede
'çaprazsorgu'
dönemigeliyor
EMİNE KAPLAN
ANKARA- TBMM Adalet Alt Komısyonu'nda, Ceza
Muhakemelerinin Usulü Yasa (CMUK) Tasansf nın
görüşmelennde, devrim yasalan nedeniyle CHP'li mıl-
letvekilleri ile akademisyenler arasında tartışma yaşan-
dı. AKP ve CHP'li üyelerin, devrim yasalannın 2 yıla
kadar olan hapis cezalannın ertelenmesine ilişkin mad-
denin kapsamı dışında tutulması konusunda uzlaştı.
Ancak toplantıya danışman olarak katılan akademis-
yenler, bu uzlaşmaya
Kabul edilen
maddeler
ir ilde olan ta-
nık veya bilirkişinin aynı
anda görüntülü, ve sesli
yayın tekniğinin uygulan-
ması yoluyla dinlenebil-
meleri olanağımn varlığı
durumunda bu yöntem
uygulanarak ifade
alınacak.
• Sanık, 18 yaşını doldur-
mamış ise duruşma kapalı
yapılacak, hüküm de
kapalı duruşmada açık-
lanacak.
• Cumhuriyet savcısı,
müdafi veya vekil sıfatıy-
la duruşmaya katılan
avukat, sanığa, katılana,
tanıklara, bilirkişilere ve
duruşmaya çağnlrruş
diğer kişilere duruşma
disiplinine uygun olarak
doğrudan soru yörtel-
tebilecek. Sanık da mah-
keme başkanı veya hâkim
aracılığıyla soru
sorabilecek.
• Sanık veya mağdur.
meramını anlatabilecek
ölçüde Türkçe bilmiyor-
sa. mahkeme tarafindan
tercüman atanacak.
karşı çıktı. Gazi Üni-
versitesi ögretim üyesı
Doç. Dr. Izzet Özgenç,
AKP'lilere "Sivasi ola-
durabflecek misiniz"
dıye çıkıştı. Bunun
üzerine CHP'liler, ko-
misyonu terk etti.
Alt komisyonun,
CMUK görüşmeleri
gergin geçti. Tasannın
"hiikmün açıklanması-
nın geri bıraküması,
denetimli serbestiik"
baslıklı maddesinde
tartışma yaşandı. Söz
konusu madde, en çok
iki yıla kadar hapıs ce-
zası ise sanığa yükle-
nen suçtan dolayı be-
lüienen cezaya ilişkin
hükmün açıklanması-
nın ertelenmesi ve 5
yıl süreyle denetimli
serbestlik tedbırinin
uygulanmasını öngö-
rüyor. Komisyona da-
nışman olarak katılan
Barolor Birliği temsil-
cisi Fahrettin Demira\
r
,
de\Tİm yasalanna ay-
kın hareket edenlere
verilen cezalann 2 yı-
lın altında olduğunu
Eski Başbakan Mesut Yıbnaz, ifadesinde bankanın özeOeştirilmesi işlemlerinin Özelleştirme Idaresi
BaşkanbğTnca Hazine Müsteşarhğı'ıun görüşleri doğrultusunda yapıklığuıı betirtti. (Fotoğraf: AA)
Mesut Yılmaz, 23 sanıklı davada tanık olarak ifade verdi
Etibank'ın satışını anlatü
tstanbulHaberServisi - Eski başbakaıuardan Me-
sut Yılmaz, çeşitli yöntemlerle Etıbank'ı zarara
uğrahnakla suçlanan bankanın eski sahibi EWnç
Bügin'in de aralarında bulunduğu 23 sanıklı dava
kapsamında "tanık" sıfatıyla ifade vererek banka-
nın satışına nasıl onay verdiklerini anlattı.
İstanbul 8. AğırCeza Mahkemesi'ndeki duruş-
maya. tutuksuz sanıklardan Ferhat YeğingilioğJu
ile Ayşe Hande Güven katıldı. Diğer 21 tutuksuz
sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, tanık ola-
rak dinlenilen eski başbakanlardan Mesut Yılmaz,
o tarihte BDDK'nin görevde bulunmadığını anım-
sattı.
Bankanın özelleştirilmesi işlemlerinin Özelleş-
tirme Idaresi Başkanlıgı'nca Hazine Müsteşarhğı'nın
f;örüşleri doğrultusunda yapıldıgını belirten Yılmaz,
pek Grubu'nun banka için verdiğı ilk teklife Ha-
zine MüsteşarlıgVnın grubun diğer bankasının
Bankalar Kanunu'nun 64. maddesi kapsamında
olması nedeniyle olumlu bakmadığını anlattı.
Yüksek Mahkeme
Ersümer'in
istemine ret
ANKARA(Cumhuriyet
Bürosu) - Anayasa Mah-
kemesi, eski Enerji Baka-
nı Cumhur Ersümerin
Yüce Divan'a sevkıne iliş-
kin karann iptal istemmi
oybirliğiyle reddetti.
Anayasa Mahkemesi
Başkanvekili Haşim Kıhç
yapüğı açıklamada, Avukat
BütentAcar'ın Ersümer'in
Yüce Drvan'a sevkıne iliş-
kın karann iptali istemiy-
le başvurduğunu anımsat-
tı. Bu istemin görüşüldü-
ğunü belirten Kılıç, red-
dedildiğini bildirdi. Ersü-
mer'in avukatı, Meclis Iç-
tuzüğıi'nün genel kurulda
Yüce Divan'a sevk karar-
lan görüşülürken "5nûuet-
vekili ile soruşturma ko-
misyonu üyekrine söz ve-
rflerâği'' düzenlemesinı ge-
tirdiğini, ancak Ersümer'in
sevkine ilişkin görüşme-
lerde milletvekillerine söz
verilmeyerekyalnızca "ön-
ceden görüşü belli olan so-
ruşturma komisyonu üye-
lerine" söz verildiğini öne
sürmüştü. Acar, bu gerek-
çelerle Ersümer'in Yüce
Divan'a sevkine ilişkin
TBMM karannın iptali is-
temiyle Anayasa Mahke-
mesi'ne başvurmuştu.
Koray Aydın, Başbakan hakkında yolsuzluk iddiasında bulundu, kürsüyü terk etti
Esld bakatılar Yüce Divan'da
vurgulayarak devrim
yasalan ile askeri disiplin cezalannın bu madde kapsa-
mı dışında tutulmasıru önerdi. CHP'li Orhan Eraslan
ile AKP'li alt komisyon başkanı Hakkı Köylü, bu öne-
riye destek verdiler. AKP ve CHP arasında uzlaşma
sağlanması üzerine Köylü, Özgenç'ten önergeyi hazır-
lamasını istedi. Ancak Özgenç. önergeyi hazırlamaya-
cağını söyledi. Köylü'nün önergede ısrar etmesi üzeri-
ne Özgenç. "Hayır, yaznuyorum" diyerek toplantıdan
aynldı. Prof. Dr. Adem Sözüer'in de direnmesi üzerine
CHP'li Eraslan, "Siz burada danışman olarak bulunu-
yorsunuz. Siyasi kararlan siz veremezsiniz'' diyerek
toplantıyı terk etti. Önergeleri yazmak için başka bir
uzmanını görevlendirmesi üzerine sorun çözüldü.
ANK\RA(QımhuriyetBürosu)-TBMM
Genel Kurulu, eski Bayındırhk ve îskân Ba-
kanlan Koray Aydın ve Yaşar Topçu'nun
Yüce Divan'a sevkına karar verdi. Gerili-
min yaşandığı oturumda Başbakan ve ba-
kanlar hakkında yolsuzluk iddialannda bu-
lunan Aydın, "Benim sorunum. malvartağı-
mı çocuğumun sünnetinden gelen altmlarla
izah etmemek. Bu ülkede başbakan olup şir-
ket kuranlar var. Eğer ben yolsuzluk yapöy-
sam Zeki Ergezen katmerü yolsuzluk yapü"
dedi. Aydın, oturumu yöneten TBMM Baş-
kanvekili İsmail Alpteküı in
M
Savunmanızı
yapm" uyansı üzerine kürsüyü terk etti.
TBMM'de, eski Bayındırlık Bakanı Ay-
dın hakkında soruşturma komisyonunun ra-
poru görüşüldü. Kürsüye gelen Aydın,
AKP'ye sert eleştirileryönelterek "Kaçaca-
ğnuza üzerine konmuşolan yolsuzlu klarla ü-
giliöncegidin yargıda hesabuıı verin. Ondan
sonra geün burada konuşun" dedi. AKP sı-
ralanndan tepkiler geimesi üzerine TBMM
Başkanvekilı Alptekin, "Lütfen savunmam-
a yapın. Aksi takdirde içtüzüğün 66. madde-
sini uygulayacağınr diye uyardı. Söz konu-
su 66. madde, kürsüdekı üyenin sözünün ke-
silmesini öngörüyor. "Yandaşlannızı es ge-
çerek rakipiermize camur atarakbir yere va-
ramazsınız" diyen Aydın, e\Takta sahtecilik
yaptığı için yargılanan Maliye Bakanı Kemal
Lnakrtan'ın kendisi için af çücardığına dik-
kat çekti. Başbakan "dubfeyoJ" projesinin ko-
medi oldugunu kaydeden Aydın, sıralanndan
gelen tepkiler "Sizden de hesap sorulacak"
dedi. Aydın, bir AKP'linin "Dolarlannagel"
demesi üzerine, "Siz bu işleri daha m biHr-
siniz, yurtdışuıdan topladığuuz paralarta in-
sanlan mağdur ettmiz. Senin de mutlakaöy-
le bir işin vanhr" diye laf attı.
Kendisine "bakan oldu sjrket kurdu" suç-
lamasının getirildiğini anımsatan Aydın, şir-
keti bakan olmadan önce kurduğunu savuna-
rak. "Bu ülkede başbakan olup şirket kuran-
br\ar.Birgünşimdisusnıuşgibigözükeflmed-
ya,sizi armutağaa gjbi sükeîevıecek*' dedı. Alp-
tekin, Aydın" ın mikrofonunu kapatarak "Eğer
sa\unmanızı yapmayacaksııuz sözünuzü ke-
seceğim'' demesi üzerine Aydın, "Bir zincir
göndereyim de beni zincirleyin'' dedi ve kür-
süyü terk etti. Yapılan oylamada Aydın, 430
milletvekilinden 408 kabul oyuna karşılık 9
ret oyuyla Yüce Drvan'agönderildi. Oylama-
da 9 mılletvekili çekimser oy kullanırken, 8
boş, 2 de geçersiz oy çıktı.
"KaradenizSahil Yolu thalesi"nde yolsuz-
luk yaptığı gerekçesiyle eski Bayındırlık ve
Iskân Bakanı Yaşar Topçu da Yüce Divan'a
sevk edildi. 406 milletvekilinin katıldığı oy-
lamada 391 kabul, 10 ret. 5 de çekimser oy
kullanıldı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Ortadoğu'da ya da Islam dünya-
andaki temel sorunlardan birisi şid-
det. Şiddetin siyasete girmesiyle,
bir anda siyaset başka bir hale dö-
nûşüyor. Ortadoğu ülkelerinin ay-
dnlanylatemas kurup birbirimizi ta-
nmak amacıyla yaptığımız "Doğu
Konferansı" gezilerimizde en temel
scrunlardan birisi olarak şiddet kar-
şımızagelipdikiliyordu. Şiddet kar-
şısındatutumumuz ne olacaktı? Or-
tadoğu'daki birçok direniş örgütü
k&ıdi haklılıklanna gerekçe olarak Is-
ral ve ABD saldırganlığını gösteri-
yor.
Felluce'de Iraklı direnişçilersava-
şıvor. Bu yazıyı okuduğunuzda bel-
kıde ABD birlikleri kenti "yeniden"
ele geçirmiş olabilirler. Irak'ta haklı
t r direniş oldugunu dünya âlem gö-
rûyor. Ancak aynı haklı direnişin dün-
ygya yansryan bazı görüntüleri, is-
ier istemez bu direnişin haklılığına
rarar veriyor.
3azı Iraklı direnişçiler, insanlan re-
ihin alıyorlar, onlann yaşamları üze-
Şiddet, Felluce ve Amerika
rine pazarlığa girişiyorlar ve bir kıs-
mını kellelerini keserek vahşice öl-
dürüyorlar. Bunlar arasında ekme-
ğini kazanmak için giden Türk şo-
förleri de bulunduğunu biliyoruz.
Felluce'de direnenler, dünyanın en
büyük gücüne, işgalci ABD'ye kar-
şı direniyorlar. Bu direnişte eşit ol-
mayan bir durum söz konusu, an-
cak yine de ABD bir yılı aşkın bir za-
mandır, direnişçilerle başa çıkamı-
yor. Bu gidişle başa çıkması da çok
güç görünüyor.
ABD birliklerinin direnişin önemli
odaklarından birisi olan Felluce'ye
yüklenmesinin önemli nedenlerin-
den birisinin önümüzdeki aylarda
Irak'ta yapılacak seçimler olduğu
söyleniyor. ABD, seçimlerin kendin-
ce "güvenli" bir ortamda oluşabil-
mesi amacıyla direnişin önemli odak-
lanndan birisini susturmak istiyor.
Bu amaçla yükleniyor, yüklendikçe
Felluce kenti neredeyse yerle bir
oluyor.
• • •
ABD'de seçimi Bush'un yeniden
kazanması, Ortadoğu'da önümüz-
deki yılların daha da zor geçeceği-
ne işaret ediyor. ABD'ye egemen
olan şahinler, dünyaya "silahlı güç
her şeyi belirier" mesajıyla sesleni-
yorlar. Felluce'de olanlar da bu si-
yasetin aralıksız süreceğini gösteri-
yor, Silahlı güç her şeyi belirier de-
mek, dünyada silah satışının, mili-
tarizmin daha da güçleneceği ve
her yana yayılacağı anlamına geli-
yor. Yani daha çok savaşlı, daha çok
ölümlü ve daha çok kanlı bir döne-
me gireceğiz gibi geliyor.
ABD silahla yüklenince, Avrupa'da
ve dünyanın birçok yerinde "Bize
de daha çok silah lazım, kuvvetli
ordu lazım" sesleri yüksek çıkma-
ya başladı. Görünen o ki önümüz-
deki dönemi insanlık, savaş taraftar-
lanyla, militaristlerle mücadele için-
de geçirecek.
Felluce'ye yüklenen işgalci kuvvet-
lerle devam eden durum, beraberin-
de bu coğrafyadan da şiddet üret-
meye devam edecektir. "Terörie mü-
cadele" adı altında bölgeye yükle-
nen Bush ve adamları, bölgede ye-
ni şiddet odaklan üretmeye yardım-
cı olacaklardır.
Felluce'de elinde silah olan iki güç
karşı karşıya. Eşit olmayan bir kar-
şılaşma bu. Bir yanda dünyanın en
gelişmiş teknolojisi ile işgalci kuvvet-
ler, öte yanda halkın çoğunluğunun
desteğini alan direnişçiler. Bu eşit-
s/z karşılaşmadan ne çıkacak? Şid-
detten başka bir şey çıkması müm-
kün mü? Irak işgali öncesi Saddam
döneminde, otoriter biryönetim söz
konusuydu. ABD'nin iddiasına gö-
re bölgeye demokrasi lazımdı ve
ABD demokrasi getirmek için ora-
daydı.
Sonra ne oldu? Irak'a demokrasi
geldi mi? Tam tersine Irak'ın içinden
de şiddet çıktı. Başka bir şey çıkma-
sı mümkün müydü? ABD şimdi Irak
seçimlerini demokrasi projesinin bir
parçası olarak hayata geçirmek is-
tiyor. Bunun için de Felluce'yi yakıp
yıkıyor. Bu kadar şiddetin içinden
demokrasi çıkması beklenebilir mi?
ABD seçimlerinin sonuçlarıyla bir-
likte, ne olacak sorusu kafalan meş-
gul ediyordu. Anlaşılan o ki Bush ve
ekibi daha büyük bir acımasızlıkla
savaş ve şiddet politikasını sürdü-
recekler. Insanlıgın işi zor. Iraklıla-
rın işi zor. Bölge ülkesi olarak Tür-
kiye'nin işi zor.
Felluce'de olanlar, şiddet tartış-
masını daha da içinden çıkılmaz ha-
le getirecek. Direnen silahlı güçler,
"Bakın onlar neler yapıyor, biz boş
mu duracağız" diyerek, daha fazla
şiddete sarılacaklar. Sonrası mı...
Bir çıkmaz sürüp gidecek...
GLOBALPOLİTİKÜLTÜT
ERGİN YILDIZOĞLU
Mükemmel Sonuç - II
"Neo-con " yazariar 1960'lar bitti diye sevinedur
sunlar, pazartesi yazımda işaret ettiğim gibi, seçirr
sonuçlan, ABD toplumundaki coğrafi, sınıfsal vi
kültürel bölünmüşlükleri gözler önüne serdi. An-
cak, seçim sonuçlan, korku, Müslüman/Arap düş-
manlığı ve milliyetçilik temelinde bir ortak platfor-
mun oluşmaya başladığına da işaret ediyordu. Bu
zeminin yeni birtoplumsal konsensüsedönüşme-
si, imparatorluk projesinin gelecegi açısından çok
önemli.
Bir başka Amerika Bush yönetımi, bu yeni kon-
sensüsün oluşması açısından Yüksek Mahke-
me'ye yeni hâkimlerin seçilmesinden, iki meclise
de hâkim olan Cumhuriyetçilerin çıkarabilecekle-
ri yasalardan, Fox Nevvs gibi medya tekelleriyle bir-
likte yürütülecek olan yaygın propagandaya kadar
uzanan çok büyük olanaklar sağlıyor. New York Ti-
mes'tan Thomas L. Friedman'ın (Lexus ve Zey-
tin Ağacı) ve Prof. Paul Krugman'ın (Depresyon
Ekonomisi) 4 ve 5 Kasım'da köşelerinde vurgula-
dıklan gibi yeni Bush yönetimi, sosyal devletin son
kalıntılannı tasfiye etmeyi, dinle devlet arasındaki
aynmı, "ötekine" hoşgörüyü ortadan kaldırmayı,
böylece "başka bir Amerika oluşturmayı" amaç-
lıyor.
Diğer taraftan da Demokrat Parti içinde, özellik-
le de sermaye kesimlerine yakın çevrelerde, "Bu
seçimlerde, platformu ekonomik değil, ahlaki ko-
nularbeliriedi, toplumun ekonomik eleştirisini bı-
rakalım, bu muhafazakâr kesimlerle yakınlaşalım,
Michael Moore gibi aşın unsuhardan kurtulalım "
türünde önerilerin ortaya çıkmaya başladığı görü-
lüyor. Demokratlar arasında bu tutum hâkim olur-
sa "yeni konsensüsün" oluşması çok hızlanır.
'Gerçeklik' ve imparatorluk
Ancak, Bush'u çok ağır ekonomik ve jeopolitik
sorunlar bekliyor. Cari açık almış başını gidiyor,
bütçe açığı da ABD'de net tasarruflar % 0.4 gibi
inanılmaz düşük bir düzeyde, ekonomik büyüme-
nin sürmeye devam etmesi için, dünya ekonomi-
sinden, günde 2.6 milyar dolar tasarruf (yabancı
sermaye) transfer edilmesi gerekiyor, dolar gerile-
meye devam ediyor, bir sermaye kaçışı olasılığı ar-
tıyor. Bush yönetimiyse büyük sermayeye trans-
ferleri, savaş harcamalannı hızlandırmayı planlı-
yor. önümüzdeki dönemde bu "saadetzinciri" kı-
nlacak, deyim yerindeyse "bok vantilatöre çarpa-
cak". Irak tam anlamıyia bir bataklık, Afganistan'da,
Kâbil dışında iktidarfilan yok. Iran nükleersilah yap-
ma konusunda; Israil, yapacak duruma gelmeden
vurmakta ısrarlı, bunlara bir de terörist saldırı ola-
sılığını ekleyiniz
Bush yönetiminin, Ron Suskind'in New York
Times'ın bir pazar ekinde aktardığı gibi "Sizler
'gerçeklik temelli' bir topluluk oluşturuyorsunuz.
Biz böyle çalışmıyoruz. Biz artık bir imparatohu-
ğuz ve bir kendi gerçekliğimizi kendimiz eylemle-
rimizle yaratıyoruz" (17/10/04) diyebilen insanla-
nn üzerinde duruyor olması da hata olasılığını ay-
nca arttınyor.
Kerry'nin şansı
The Times'tan Anatol Kaletsky, Bush'u bekle-
yen sorunlara bakarak "Kerry kaybettiğine mem-
nun olmalıdır. Bu seçimleri kaybederek Demok-
ratParti'ye büyük bir hizmetyaptı" dıyorüu (04/11).
Gerçekten de, eğer Kerry kazansaydı tüm bu so-
runları o yüklenmek zorunda kalacaktı. Hele bir de
birterörist saldın olması durumunda, Demokrat Par-
ti bir daha asla toparianamazdı. Kaletsky haklı
ama, Kerry, seçimleri kaybederek yalnızca De-
mokrat Parti'ye değil imparatorluk projesine de
büyük bir hizmet sunmuş oldu.
Kaletsky, Kerry ile, 1992'de, Thatcher'ın zayrf
ve kötü bir devamı olan John Major'a karşı se-
çimleri hiç beklenmedik bir biçimde kaybeden Iş-
çi Partisi Başkanı Kinnock arasında kurulabilecek
bir analojiye dikkat çekti: 1992-97 dönemi, ağır eko-
nomik krizler karşısındaki başansızlıklarıyla Major
ve Muhafazakâr Parti'nin çökmesine yol açarken
Blair'in yükselerek Işçi Partisi'nin başına geçme-
sine ve onu yeniden şekillendirmesine olanak sağ-
ladı. Böylece 1992'de Thatcher'ın kötü kopyası-
nın kazanması, Thatcher'izmi öldürerek 1997'de
Thatcher'ın gerçek mirasçısının iktidara gelmesi-
ne olanak sağladı..
önümüzdeki dönemde, Demokrat Parti de ye-
niden şekillenebilir, Kerry'nin adaylığının onaylan-
dığı parti kongresinde yaptığı konuşmayla, 'neo-
conlann' dahi hayranlığını kazanmış (Caldvvell -
The VVeekly Standard'ın editörü- "A democratic star
is born" -Bir demokratik yıldız doğdu-, Financial
Times, 31/07/04) Barak Obama gibi genç lider-
leryükselebilir, "neo-con "lann özlediği, "içendegü-
venliğe, dışarıda demokrasiyi yaymaya önem ve-
ren ülkesinin dış politikasını eleştirmeyen birsol"
(H. Hewitt, The VVeekly Stadandart, 04/11) doğa-
bilir, böylece de imparatorluk projesi sürekliliğini
garanti edecek, gerçek partisini bulmuş olur.
1. Cenclik Kolları Konferansı
DEHAP'tan azınlık
raporuna destek
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu)-DEHAP
Genel Başkanı Tuncer
Balarban, Insan Hakla-
n Danışma Kurulu'nun
(İHDK) azınlıklarla ilgi-
li raporuna sahip çıkar-
ken Kürt sorunu konu-
sunda halen "fobi ve pa-
ranoyalar" ile hareket
edilmeye çalısıidığını sa-
vundu.
DEHAP GençlikKol-
ları'nın düzenlediği "1.
Oiağan Gcnçlik Kollan
Konferansı" dün Hotel
Star Gap'ta başladı. Ba-
kırhan, konferansta yap-
tığı konuşmada, ülke yö-
netiminin sorunlara yak-
laşımının 80 yıldır ayru
geleneksel çizgiyi koru-
duğunu söyledi. Bakır-
han, "Türkh^'nin AB'ye
yaklaşınıı, 50 yıllık bek-
lenbieri karşdamayacak,
girme umudunu kıracak
düze.dedir. Kürt sorunu-
na \aklaşım da AB yak-
laşırruyla benzeşmekte-
dir" dedi. "Kürflerin ne
azınlık.ne kurucu unsur
nedefarkü birşekflde ta-
nmıland^ınf"" iddıa eden
Bakırhan. "Kürt soru-
nuna yaklaşım hâlâ net
değil, fobiler, paranoya-
larla hareket edilmeye
çahşdrvor. Başbakan Er-
doğan
;
a,AbduDahGül'e
soruyoruz, 20 miKonla
ifade edilen Kürtleri ne-
reye kojnyorsunuz?
Ayınlık değillerse, kuru-
cu iiye değillerse Kürtler
nedüier?'' dıye konuştu.
Bakırkan, farklılıkla-
nn tarhşılmasını isteyen
bilim adamlanna, aydın-
lara da geleneksel sta-
tükocu yaklaşımla ba-
kıldığını anlattı.