22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2004 ÇARŞAMB HABERLER CMUK'a eklenen maddeyle Adalet Bakanı Çiçek'e tanınan 'ciğer sökme' yetkisine hukukçular karşı çıktı: siyasimüdahaleolurANKARA (Cumlıuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı'na kamu davası açtır- ma yetkisinin tüm eleştirilere karşın yenilenen CMUK'a. eklenmesi tepki çektı. Hukukçular düzenlemeye kar- şı çıkarken siyasal iktidann bu yetki- yı faridı amaçlarla kullanabileceği uyansında bulunduLar. TBMM Adalet AJt Komısyonu'nda, CMUK'ta yapılan değışiklikle Ada- let Bakanı'na kamu davası açtırma yetkısi tanındı. Mevcut CMUK'tada yer alan bu düzenleme yasanın en çok eleştirilen hükümlerinin başında ge- liyordu. Adalet Bakanlığı, yargı bagım- sızlığını engelleyece Ji için kaldınla- cağını açıklamıştı. Ancak önceki gün- kü komisyon görüşınelerinde düzen- • Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özok, "Bakan kendi siyasetine uygun kullanmak ister. Iktidannı güçlendirmek için başvurabilir" derken, Prof. Dr. Kaboğlu da "Politik hedefler için kullanılabilir. Savcılar baskı altına alınır" uyansında bulundu. leme yeniden tasanya eklendi. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu. bu yet- kinin politik hedeflerde kullanabile- ceği uyansında bulunurken "Her- hangi bir güvencemiz yok. BövJe bir yetki, savcılan Adalet BakanliğTnın baskısı altına sokabilir" dedi. Savcı- lann, bakanlığın beklentisi doğrul- tusunda soruşturmaya karar verecek olmasmın da nskli olduğunu belirten Kaboğlu, "Bu yetfcL, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı ile bağdaşmamak- tadu-" dedı TBB Başkanı ÖzdemirÖzok, doğ- rudan bakanın talimatıyla dava açıl- masının ceza hukuku açısından kabul edilemez oldugunu belirterek "Ülke- mizde ber zaman bakanlann bukuk- çu olacağı diye bir kural yok. Olma- yabilir de. Dava açılması konusunda çok dikkat edflmetidir. Hiçbirdenetim olmadan dava açma yetkisi verilme- mesigerekir'' dedı. Adalet Bakanı'na verilecek yetkmin doğuracağı sorun- Ian Özok şöyle açıkladı: "Siyasal iktidann temsikisi olan ba- kanlann, savcınk üzerinde bu kadar yetkili obnasına karşıyız. Yasama-yü- rütme-yargı üçlemine dikkat edilme- si lanm. Müfettişlerin bakanlıgırı ta- hmaûyla soruşturma baslatmaması gerektigini iddia ederken Adalet ba- kanlaruun ellerini daha da güçlendir- nıeye olanak yok. Ne olursa olsun, \ö- şiler ne kadar tarafsız olursa olsun si- yasal iktidann temsikisL Siyasetçi ya- sal olanaklan kendi siyasetine uygun kullannıa anıacında olur. Bugünkü için demiyonız. Geuniş geçmiş tüm iktidarlar, başka ülkelerde de yasal olanaklan kendi iktidannı güçlendi- recek şekilde kuflanır. Onlann anla- yışma inisiyatifîne bıraküamaz." Adalet Bakanı'na kamu davası aç- tırma yetkisi verilmesini öneren CHP Nığde Milletvekili, TBMM Adalet Alt Komisyonu üyesi Orhan Eras- lan, bu yetkınin birçok Avrupa ülke- sinde de uygulandığını söyledi. Hü- kümetin Temmuz 2004'te demokra- tikleşme adı altında uyum yasasıyla bu yetkiyi kaldırdığına işaret eden Eraslan, "Çiçek, yolsuzlukla müca- delede yetkisi olmadığından şikâyet ediyor. Yolsuzlukla mücadele etsin, biz kendisine destek olacagız. Kendi- si şikâyet makammda değil, kraat nıa- kamındadır. Temnıuz ayuıa kadar bu yetkisini kullanmamış, belki bundan sonra kullanmak istivordur" dedi. CMUK'ta devrim yasası tartışması Mahkemede 'çaprazsorgu' dönemigeliyor EMİNE KAPLAN ANKARA- TBMM Adalet Alt Komısyonu'nda, Ceza Muhakemelerinin Usulü Yasa (CMUK) Tasansf nın görüşmelennde, devrim yasalan nedeniyle CHP'li mıl- letvekilleri ile akademisyenler arasında tartışma yaşan- dı. AKP ve CHP'li üyelerin, devrim yasalannın 2 yıla kadar olan hapis cezalannın ertelenmesine ilişkin mad- denin kapsamı dışında tutulması konusunda uzlaştı. Ancak toplantıya danışman olarak katılan akademis- yenler, bu uzlaşmaya Kabul edilen maddeler ir ilde olan ta- nık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü, ve sesli yayın tekniğinin uygulan- ması yoluyla dinlenebil- meleri olanağımn varlığı durumunda bu yöntem uygulanarak ifade alınacak. • Sanık, 18 yaşını doldur- mamış ise duruşma kapalı yapılacak, hüküm de kapalı duruşmada açık- lanacak. • Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıy- la duruşmaya katılan avukat, sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağnlrruş diğer kişilere duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yörtel- tebilecek. Sanık da mah- keme başkanı veya hâkim aracılığıyla soru sorabilecek. • Sanık veya mağdur. meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyor- sa. mahkeme tarafindan tercüman atanacak. karşı çıktı. Gazi Üni- versitesi ögretim üyesı Doç. Dr. Izzet Özgenç, AKP'lilere "Sivasi ola- durabflecek misiniz" dıye çıkıştı. Bunun üzerine CHP'liler, ko- misyonu terk etti. Alt komisyonun, CMUK görüşmeleri gergin geçti. Tasannın "hiikmün açıklanması- nın geri bıraküması, denetimli serbestiik" baslıklı maddesinde tartışma yaşandı. Söz konusu madde, en çok iki yıla kadar hapıs ce- zası ise sanığa yükle- nen suçtan dolayı be- lüienen cezaya ilişkin hükmün açıklanması- nın ertelenmesi ve 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbırinin uygulanmasını öngö- rüyor. Komisyona da- nışman olarak katılan Barolor Birliği temsil- cisi Fahrettin Demira\ r , de\Tİm yasalanna ay- kın hareket edenlere verilen cezalann 2 yı- lın altında olduğunu Eski Başbakan Mesut Yıbnaz, ifadesinde bankanın özeOeştirilmesi işlemlerinin Özelleştirme Idaresi BaşkanbğTnca Hazine Müsteşarhğı'ıun görüşleri doğrultusunda yapıklığuıı betirtti. (Fotoğraf: AA) Mesut Yılmaz, 23 sanıklı davada tanık olarak ifade verdi Etibank'ın satışını anlatü tstanbulHaberServisi - Eski başbakaıuardan Me- sut Yılmaz, çeşitli yöntemlerle Etıbank'ı zarara uğrahnakla suçlanan bankanın eski sahibi EWnç Bügin'in de aralarında bulunduğu 23 sanıklı dava kapsamında "tanık" sıfatıyla ifade vererek banka- nın satışına nasıl onay verdiklerini anlattı. İstanbul 8. AğırCeza Mahkemesi'ndeki duruş- maya. tutuksuz sanıklardan Ferhat YeğingilioğJu ile Ayşe Hande Güven katıldı. Diğer 21 tutuksuz sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, tanık ola- rak dinlenilen eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, o tarihte BDDK'nin görevde bulunmadığını anım- sattı. Bankanın özelleştirilmesi işlemlerinin Özelleş- tirme Idaresi Başkanlıgı'nca Hazine Müsteşarhğı'nın f;örüşleri doğrultusunda yapıldıgını belirten Yılmaz, pek Grubu'nun banka için verdiğı ilk teklife Ha- zine MüsteşarlıgVnın grubun diğer bankasının Bankalar Kanunu'nun 64. maddesi kapsamında olması nedeniyle olumlu bakmadığını anlattı. Yüksek Mahkeme Ersümer'in istemine ret ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mah- kemesi, eski Enerji Baka- nı Cumhur Ersümerin Yüce Divan'a sevkıne iliş- kin karann iptal istemmi oybirliğiyle reddetti. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kıhç yapüğı açıklamada, Avukat BütentAcar'ın Ersümer'in Yüce Drvan'a sevkıne iliş- kın karann iptali istemiy- le başvurduğunu anımsat- tı. Bu istemin görüşüldü- ğunü belirten Kılıç, red- dedildiğini bildirdi. Ersü- mer'in avukatı, Meclis Iç- tuzüğıi'nün genel kurulda Yüce Divan'a sevk karar- lan görüşülürken "5nûuet- vekili ile soruşturma ko- misyonu üyekrine söz ve- rflerâği'' düzenlemesinı ge- tirdiğini, ancak Ersümer'in sevkine ilişkin görüşme- lerde milletvekillerine söz verilmeyerekyalnızca "ön- ceden görüşü belli olan so- ruşturma komisyonu üye- lerine" söz verildiğini öne sürmüştü. Acar, bu gerek- çelerle Ersümer'in Yüce Divan'a sevkine ilişkin TBMM karannın iptali is- temiyle Anayasa Mahke- mesi'ne başvurmuştu. Koray Aydın, Başbakan hakkında yolsuzluk iddiasında bulundu, kürsüyü terk etti Esld bakatılar Yüce Divan'da vurgulayarak devrim yasalan ile askeri disiplin cezalannın bu madde kapsa- mı dışında tutulmasıru önerdi. CHP'li Orhan Eraslan ile AKP'li alt komisyon başkanı Hakkı Köylü, bu öne- riye destek verdiler. AKP ve CHP arasında uzlaşma sağlanması üzerine Köylü, Özgenç'ten önergeyi hazır- lamasını istedi. Ancak Özgenç. önergeyi hazırlamaya- cağını söyledi. Köylü'nün önergede ısrar etmesi üzeri- ne Özgenç. "Hayır, yaznuyorum" diyerek toplantıdan aynldı. Prof. Dr. Adem Sözüer'in de direnmesi üzerine CHP'li Eraslan, "Siz burada danışman olarak bulunu- yorsunuz. Siyasi kararlan siz veremezsiniz'' diyerek toplantıyı terk etti. Önergeleri yazmak için başka bir uzmanını görevlendirmesi üzerine sorun çözüldü. ANK\RA(QımhuriyetBürosu)-TBMM Genel Kurulu, eski Bayındırhk ve îskân Ba- kanlan Koray Aydın ve Yaşar Topçu'nun Yüce Divan'a sevkına karar verdi. Gerili- min yaşandığı oturumda Başbakan ve ba- kanlar hakkında yolsuzluk iddialannda bu- lunan Aydın, "Benim sorunum. malvartağı- mı çocuğumun sünnetinden gelen altmlarla izah etmemek. Bu ülkede başbakan olup şir- ket kuranlar var. Eğer ben yolsuzluk yapöy- sam Zeki Ergezen katmerü yolsuzluk yapü" dedi. Aydın, oturumu yöneten TBMM Baş- kanvekili İsmail Alpteküı in M Savunmanızı yapm" uyansı üzerine kürsüyü terk etti. TBMM'de, eski Bayındırlık Bakanı Ay- dın hakkında soruşturma komisyonunun ra- poru görüşüldü. Kürsüye gelen Aydın, AKP'ye sert eleştirileryönelterek "Kaçaca- ğnuza üzerine konmuşolan yolsuzlu klarla ü- giliöncegidin yargıda hesabuıı verin. Ondan sonra geün burada konuşun" dedi. AKP sı- ralanndan tepkiler geimesi üzerine TBMM Başkanvekilı Alptekin, "Lütfen savunmam- a yapın. Aksi takdirde içtüzüğün 66. madde- sini uygulayacağınr diye uyardı. Söz konu- su 66. madde, kürsüdekı üyenin sözünün ke- silmesini öngörüyor. "Yandaşlannızı es ge- çerek rakipiermize camur atarakbir yere va- ramazsınız" diyen Aydın, e\Takta sahtecilik yaptığı için yargılanan Maliye Bakanı Kemal Lnakrtan'ın kendisi için af çücardığına dik- kat çekti. Başbakan "dubfeyoJ" projesinin ko- medi oldugunu kaydeden Aydın, sıralanndan gelen tepkiler "Sizden de hesap sorulacak" dedi. Aydın, bir AKP'linin "Dolarlannagel" demesi üzerine, "Siz bu işleri daha m biHr- siniz, yurtdışuıdan topladığuuz paralarta in- sanlan mağdur ettmiz. Senin de mutlakaöy- le bir işin vanhr" diye laf attı. Kendisine "bakan oldu sjrket kurdu" suç- lamasının getirildiğini anımsatan Aydın, şir- keti bakan olmadan önce kurduğunu savuna- rak. "Bu ülkede başbakan olup şirket kuran- br\ar.Birgünşimdisusnıuşgibigözükeflmed- ya,sizi armutağaa gjbi sükeîevıecek*' dedı. Alp- tekin, Aydın" ın mikrofonunu kapatarak "Eğer sa\unmanızı yapmayacaksııuz sözünuzü ke- seceğim'' demesi üzerine Aydın, "Bir zincir göndereyim de beni zincirleyin'' dedi ve kür- süyü terk etti. Yapılan oylamada Aydın, 430 milletvekilinden 408 kabul oyuna karşılık 9 ret oyuyla Yüce Drvan'agönderildi. Oylama- da 9 mılletvekili çekimser oy kullanırken, 8 boş, 2 de geçersiz oy çıktı. "KaradenizSahil Yolu thalesi"nde yolsuz- luk yaptığı gerekçesiyle eski Bayındırlık ve Iskân Bakanı Yaşar Topçu da Yüce Divan'a sevk edildi. 406 milletvekilinin katıldığı oy- lamada 391 kabul, 10 ret. 5 de çekimser oy kullanıldı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Ortadoğu'da ya da Islam dünya- andaki temel sorunlardan birisi şid- det. Şiddetin siyasete girmesiyle, bir anda siyaset başka bir hale dö- nûşüyor. Ortadoğu ülkelerinin ay- dnlanylatemas kurup birbirimizi ta- nmak amacıyla yaptığımız "Doğu Konferansı" gezilerimizde en temel scrunlardan birisi olarak şiddet kar- şımızagelipdikiliyordu. Şiddet kar- şısındatutumumuz ne olacaktı? Or- tadoğu'daki birçok direniş örgütü k&ıdi haklılıklanna gerekçe olarak Is- ral ve ABD saldırganlığını gösteri- yor. Felluce'de Iraklı direnişçilersava- şıvor. Bu yazıyı okuduğunuzda bel- kıde ABD birlikleri kenti "yeniden" ele geçirmiş olabilirler. Irak'ta haklı t r direniş oldugunu dünya âlem gö- rûyor. Ancak aynı haklı direnişin dün- ygya yansryan bazı görüntüleri, is- ier istemez bu direnişin haklılığına rarar veriyor. 3azı Iraklı direnişçiler, insanlan re- ihin alıyorlar, onlann yaşamları üze- Şiddet, Felluce ve Amerika rine pazarlığa girişiyorlar ve bir kıs- mını kellelerini keserek vahşice öl- dürüyorlar. Bunlar arasında ekme- ğini kazanmak için giden Türk şo- förleri de bulunduğunu biliyoruz. Felluce'de direnenler, dünyanın en büyük gücüne, işgalci ABD'ye kar- şı direniyorlar. Bu direnişte eşit ol- mayan bir durum söz konusu, an- cak yine de ABD bir yılı aşkın bir za- mandır, direnişçilerle başa çıkamı- yor. Bu gidişle başa çıkması da çok güç görünüyor. ABD birliklerinin direnişin önemli odaklarından birisi olan Felluce'ye yüklenmesinin önemli nedenlerin- den birisinin önümüzdeki aylarda Irak'ta yapılacak seçimler olduğu söyleniyor. ABD, seçimlerin kendin- ce "güvenli" bir ortamda oluşabil- mesi amacıyla direnişin önemli odak- lanndan birisini susturmak istiyor. Bu amaçla yükleniyor, yüklendikçe Felluce kenti neredeyse yerle bir oluyor. • • • ABD'de seçimi Bush'un yeniden kazanması, Ortadoğu'da önümüz- deki yılların daha da zor geçeceği- ne işaret ediyor. ABD'ye egemen olan şahinler, dünyaya "silahlı güç her şeyi belirier" mesajıyla sesleni- yorlar. Felluce'de olanlar da bu si- yasetin aralıksız süreceğini gösteri- yor, Silahlı güç her şeyi belirier de- mek, dünyada silah satışının, mili- tarizmin daha da güçleneceği ve her yana yayılacağı anlamına geli- yor. Yani daha çok savaşlı, daha çok ölümlü ve daha çok kanlı bir döne- me gireceğiz gibi geliyor. ABD silahla yüklenince, Avrupa'da ve dünyanın birçok yerinde "Bize de daha çok silah lazım, kuvvetli ordu lazım" sesleri yüksek çıkma- ya başladı. Görünen o ki önümüz- deki dönemi insanlık, savaş taraftar- lanyla, militaristlerle mücadele için- de geçirecek. Felluce'ye yüklenen işgalci kuvvet- lerle devam eden durum, beraberin- de bu coğrafyadan da şiddet üret- meye devam edecektir. "Terörie mü- cadele" adı altında bölgeye yükle- nen Bush ve adamları, bölgede ye- ni şiddet odaklan üretmeye yardım- cı olacaklardır. Felluce'de elinde silah olan iki güç karşı karşıya. Eşit olmayan bir kar- şılaşma bu. Bir yanda dünyanın en gelişmiş teknolojisi ile işgalci kuvvet- ler, öte yanda halkın çoğunluğunun desteğini alan direnişçiler. Bu eşit- s/z karşılaşmadan ne çıkacak? Şid- detten başka bir şey çıkması müm- kün mü? Irak işgali öncesi Saddam döneminde, otoriter biryönetim söz konusuydu. ABD'nin iddiasına gö- re bölgeye demokrasi lazımdı ve ABD demokrasi getirmek için ora- daydı. Sonra ne oldu? Irak'a demokrasi geldi mi? Tam tersine Irak'ın içinden de şiddet çıktı. Başka bir şey çıkma- sı mümkün müydü? ABD şimdi Irak seçimlerini demokrasi projesinin bir parçası olarak hayata geçirmek is- tiyor. Bunun için de Felluce'yi yakıp yıkıyor. Bu kadar şiddetin içinden demokrasi çıkması beklenebilir mi? ABD seçimlerinin sonuçlarıyla bir- likte, ne olacak sorusu kafalan meş- gul ediyordu. Anlaşılan o ki Bush ve ekibi daha büyük bir acımasızlıkla savaş ve şiddet politikasını sürdü- recekler. Insanlıgın işi zor. Iraklıla- rın işi zor. Bölge ülkesi olarak Tür- kiye'nin işi zor. Felluce'de olanlar, şiddet tartış- masını daha da içinden çıkılmaz ha- le getirecek. Direnen silahlı güçler, "Bakın onlar neler yapıyor, biz boş mu duracağız" diyerek, daha fazla şiddete sarılacaklar. Sonrası mı... Bir çıkmaz sürüp gidecek... GLOBALPOLİTİKÜLTÜT ERGİN YILDIZOĞLU Mükemmel Sonuç - II "Neo-con " yazariar 1960'lar bitti diye sevinedur sunlar, pazartesi yazımda işaret ettiğim gibi, seçirr sonuçlan, ABD toplumundaki coğrafi, sınıfsal vi kültürel bölünmüşlükleri gözler önüne serdi. An- cak, seçim sonuçlan, korku, Müslüman/Arap düş- manlığı ve milliyetçilik temelinde bir ortak platfor- mun oluşmaya başladığına da işaret ediyordu. Bu zeminin yeni birtoplumsal konsensüsedönüşme- si, imparatorluk projesinin gelecegi açısından çok önemli. Bir başka Amerika Bush yönetımi, bu yeni kon- sensüsün oluşması açısından Yüksek Mahke- me'ye yeni hâkimlerin seçilmesinden, iki meclise de hâkim olan Cumhuriyetçilerin çıkarabilecekle- ri yasalardan, Fox Nevvs gibi medya tekelleriyle bir- likte yürütülecek olan yaygın propagandaya kadar uzanan çok büyük olanaklar sağlıyor. New York Ti- mes'tan Thomas L. Friedman'ın (Lexus ve Zey- tin Ağacı) ve Prof. Paul Krugman'ın (Depresyon Ekonomisi) 4 ve 5 Kasım'da köşelerinde vurgula- dıklan gibi yeni Bush yönetimi, sosyal devletin son kalıntılannı tasfiye etmeyi, dinle devlet arasındaki aynmı, "ötekine" hoşgörüyü ortadan kaldırmayı, böylece "başka bir Amerika oluşturmayı" amaç- lıyor. Diğer taraftan da Demokrat Parti içinde, özellik- le de sermaye kesimlerine yakın çevrelerde, "Bu seçimlerde, platformu ekonomik değil, ahlaki ko- nularbeliriedi, toplumun ekonomik eleştirisini bı- rakalım, bu muhafazakâr kesimlerle yakınlaşalım, Michael Moore gibi aşın unsuhardan kurtulalım " türünde önerilerin ortaya çıkmaya başladığı görü- lüyor. Demokratlar arasında bu tutum hâkim olur- sa "yeni konsensüsün" oluşması çok hızlanır. 'Gerçeklik' ve imparatorluk Ancak, Bush'u çok ağır ekonomik ve jeopolitik sorunlar bekliyor. Cari açık almış başını gidiyor, bütçe açığı da ABD'de net tasarruflar % 0.4 gibi inanılmaz düşük bir düzeyde, ekonomik büyüme- nin sürmeye devam etmesi için, dünya ekonomi- sinden, günde 2.6 milyar dolar tasarruf (yabancı sermaye) transfer edilmesi gerekiyor, dolar gerile- meye devam ediyor, bir sermaye kaçışı olasılığı ar- tıyor. Bush yönetimiyse büyük sermayeye trans- ferleri, savaş harcamalannı hızlandırmayı planlı- yor. önümüzdeki dönemde bu "saadetzinciri" kı- nlacak, deyim yerindeyse "bok vantilatöre çarpa- cak". Irak tam anlamıyia bir bataklık, Afganistan'da, Kâbil dışında iktidarfilan yok. Iran nükleersilah yap- ma konusunda; Israil, yapacak duruma gelmeden vurmakta ısrarlı, bunlara bir de terörist saldırı ola- sılığını ekleyiniz Bush yönetiminin, Ron Suskind'in New York Times'ın bir pazar ekinde aktardığı gibi "Sizler 'gerçeklik temelli' bir topluluk oluşturuyorsunuz. Biz böyle çalışmıyoruz. Biz artık bir imparatohu- ğuz ve bir kendi gerçekliğimizi kendimiz eylemle- rimizle yaratıyoruz" (17/10/04) diyebilen insanla- nn üzerinde duruyor olması da hata olasılığını ay- nca arttınyor. Kerry'nin şansı The Times'tan Anatol Kaletsky, Bush'u bekle- yen sorunlara bakarak "Kerry kaybettiğine mem- nun olmalıdır. Bu seçimleri kaybederek Demok- ratParti'ye büyük bir hizmetyaptı" dıyorüu (04/11). Gerçekten de, eğer Kerry kazansaydı tüm bu so- runları o yüklenmek zorunda kalacaktı. Hele bir de birterörist saldın olması durumunda, Demokrat Par- ti bir daha asla toparianamazdı. Kaletsky haklı ama, Kerry, seçimleri kaybederek yalnızca De- mokrat Parti'ye değil imparatorluk projesine de büyük bir hizmet sunmuş oldu. Kaletsky, Kerry ile, 1992'de, Thatcher'ın zayrf ve kötü bir devamı olan John Major'a karşı se- çimleri hiç beklenmedik bir biçimde kaybeden Iş- çi Partisi Başkanı Kinnock arasında kurulabilecek bir analojiye dikkat çekti: 1992-97 dönemi, ağır eko- nomik krizler karşısındaki başansızlıklarıyla Major ve Muhafazakâr Parti'nin çökmesine yol açarken Blair'in yükselerek Işçi Partisi'nin başına geçme- sine ve onu yeniden şekillendirmesine olanak sağ- ladı. Böylece 1992'de Thatcher'ın kötü kopyası- nın kazanması, Thatcher'izmi öldürerek 1997'de Thatcher'ın gerçek mirasçısının iktidara gelmesi- ne olanak sağladı.. önümüzdeki dönemde, Demokrat Parti de ye- niden şekillenebilir, Kerry'nin adaylığının onaylan- dığı parti kongresinde yaptığı konuşmayla, 'neo- conlann' dahi hayranlığını kazanmış (Caldvvell - The VVeekly Standard'ın editörü- "A democratic star is born" -Bir demokratik yıldız doğdu-, Financial Times, 31/07/04) Barak Obama gibi genç lider- leryükselebilir, "neo-con "lann özlediği, "içendegü- venliğe, dışarıda demokrasiyi yaymaya önem ve- ren ülkesinin dış politikasını eleştirmeyen birsol" (H. Hewitt, The VVeekly Stadandart, 04/11) doğa- bilir, böylece de imparatorluk projesi sürekliliğini garanti edecek, gerçek partisini bulmuş olur. 1. Cenclik Kolları Konferansı DEHAP'tan azınlık raporuna destek ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu)-DEHAP Genel Başkanı Tuncer Balarban, Insan Hakla- n Danışma Kurulu'nun (İHDK) azınlıklarla ilgi- li raporuna sahip çıkar- ken Kürt sorunu konu- sunda halen "fobi ve pa- ranoyalar" ile hareket edilmeye çalısıidığını sa- vundu. DEHAP GençlikKol- ları'nın düzenlediği "1. Oiağan Gcnçlik Kollan Konferansı" dün Hotel Star Gap'ta başladı. Ba- kırhan, konferansta yap- tığı konuşmada, ülke yö- netiminin sorunlara yak- laşımının 80 yıldır ayru geleneksel çizgiyi koru- duğunu söyledi. Bakır- han, "Türkh^'nin AB'ye yaklaşınıı, 50 yıllık bek- lenbieri karşdamayacak, girme umudunu kıracak düze.dedir. Kürt sorunu- na \aklaşım da AB yak- laşırruyla benzeşmekte- dir" dedi. "Kürflerin ne azınlık.ne kurucu unsur nedefarkü birşekflde ta- nmıland^ınf"" iddıa eden Bakırhan. "Kürt soru- nuna yaklaşım hâlâ net değil, fobiler, paranoya- larla hareket edilmeye çahşdrvor. Başbakan Er- doğan ; a,AbduDahGül'e soruyoruz, 20 miKonla ifade edilen Kürtleri ne- reye kojnyorsunuz? Ayınlık değillerse, kuru- cu iiye değillerse Kürtler nedüier?'' dıye konuştu. Bakırkan, farklılıkla- nn tarhşılmasını isteyen bilim adamlanna, aydın- lara da geleneksel sta- tükocu yaklaşımla ba- kıldığını anlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle