19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-10 KAS1M 2004 ÇARŞAMBA. CUMHURİYET SAYFA 17 IUehmel Sağlam: "4 müyaAık hediye mi olur?!" Ohnaz, 1 trilyonlıık olur!' Elektronik posta: denizsom©curohurfyetcom.tr wvsrw.defrizsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - ABD, Irak'ta yeni bir savaş başlatmış... "Demokrasiye başlatmavın şimdir CemaatAlbaraka Türk'ün açtığı personel sı- navında yazılıyı ka- •*-- zanıp sözlüye giren- lere sorulan soru: "Isken- derpaşa cemaatinde-n kJmleri tanıyorsunuz?" Cumhuriyet Istanbul'da Atatürk Havaalanı'nın VİP salonunda gazete isteyenlere sırasıy- la Zaman, Yeni Şa- fak, Star, Vakit, Hürriyet, Milliyet, Posta, Vatar», Akşam gazetesinden hangisini istedikieri so- rulurken, Cumhuriyet isteyenlere "yok" deni- yor ve nedeni de "yasak efendim" diye açıkla- nıyor. evgili Atatürk... Seni bugün, aram/zdan ay- nlışının 66. yılında özlem ve sevgi ile ve fa- kat emanet ettiğin tam bağımsız, ulusal ege- men cumhuriyeti yeterince koruyamamanın utancı içinde bir kez daha anıyoruz; seni herzaman- kinden daha çok anyoruz. Sevgili Atatürk... Bizi şu sıralar "Türkiyeli" kimliği- ne alıştırıyoriar. Senin "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" sözünü de bu ye- ni kimliğe kılıf olarak uyduruyoriar. Sevgili Atatürk... Emperyalizmin ve işbiriikçilerinin amaçları ulus devlet kavramını ortadan kaldırmak. Ulusu, küçük parçalara ayırmak ve Türk, Kürt, Laz, Ermeni, Rum, Çerkez aynmı gözetmeden günü gel- diğinde bizi kolay lokma olarak yutmak. Sevgili Atatürk... Senin "Türkiye Cumhuriyeti'ni ku- ran Türkiye halkına Türk milleti denir" sözünü cım- bızla ayıklayıp önümüze koyanlar, senin el yazınla kaleme aldığın satırların devamını bu halktan gizliyor- Biz lar... Oysa sen yüzyıllar boyu sönmeyecek bir meşa- le gibi, bizim bugünkü tartışmalanmızı daha o gün- den görmüş ve Afet Inan'ın bize aktardığı "Medeni Bilgiler" kitabında şöyle yazmıştın: "Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai (toplumsal) camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fik- ri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propagan- da edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlanmız var- dır. Fakat mazinin (geçmişin) istibdat (baskıcı) devir- leri mahsulü (ürünü) olan bu yanlış tevsimler (adlan- dırmalar), birkaç düşman aleti, mürteci (gerici) beyin- sizden maada (başka) hiçbir millet ferdi üzerinde te- ellümden (eseften) başka bir tesir (etki) hasıl etme- miştir. Çünkü, bu millet efradı (bireyleri) da umum Türk camiası gibi aynı müşterek (ortak) maziye, tari- he, ahlaka hukuka sahıp bulunuyorlar. Bugün içimiz- de bulunan Hıristiyan, Musevi vatandaşlar, mukad- derat (kader) ve talihlerini Türk milliyetine vicdani ar- zularıyla raptettikten sonra kendilerine yan gözle ya- bancı nazariyle bakılmak, medeni Türk milletinin asil ahlakından beklenir mi?" Sevgili Atatürk... Bugün aynı propagandayı yapan- lara senin tanımınla "düşman aleti" ve "gerici beyin- sizler" demiyorlar; el üstünde tutuyoriar, "aydın" di- yorlar. Sevgili Atatürk... Dün "muasır medeniyef'in tem- silcileri olarak yurdumuzu ordularıyla işgal edenler bugün "çağdaş uygarlık" adı altında bu kez Ameri- kan yardımıyla, Avrupa Biriiği masalıyla, ekonomik boyundurukla, siyasi kıskaçla, kültür yozlaşmasıyla aynı işgali gerçekleştiriyorlar. Sevgili Atatürk... Değil emanetine ulusal kimliğimi- ze bile sahip çıkamadık ve artık "Türkiyeli" oluyoruz. Bizi asla affetme! EdevatAnıl Öçal: "Rauf Denktaş, AB'nin Enosis'e alet oldu- ğunu söylemiş. Kıbnslı Türklerin çoğun- luğuyla, Türkiye'deki Tür- kiyeli'ler de edevat oldu!'" Çare Akif Kökçe: "AB bizi de azın- lık kabul etsin; ulusal değerlerimiz yerinde kalsın!" SESStZ SEDASIZ (!) Belediye afişlerinde başkan reklamı Avukat Ünal Uysal, seçim öncesi Istanbul sokaklarına asılan eski istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfrt Gürtuna'nın fotoğraflı afişlerinde kamu olanaklanyla kişisel reklam yapıldığı gerekçesiyle Içişleri Bakanlığı'na şikâyet dilekçesi veriyor. Mahalli Idareler Genel Müdürlüğü, şikâyet konusunu incelemeye alıyor ve sonuçta şu karara vanyor: "Büyükşehir Belediyesi sınırlan dahilindeki bilboardlann Büyükşehir Belediye Encümeninin karan ile aylık 315 milyar lira bedelle Istanbul Kültür ve Sanat Ürünleri A.Ş adına kiralandığı, Büyükşehir Belediye kontenjanının yüzde 30 olduğu ve bu kontenjanı Büyükşehir Belediyesi'nin faaliyetlerinin tanıtımı için kullandığı bu esnada eski başkan Ali Müfit Gürtuna'nın reklamının yapıldığına ilişkin herhangi bir afiş elde edilemediği, belediye faaliyetlerinin tanıtımı ile ilgili bilboard duyuru ve afişlerinin hazırlanması için belediye bütçesinden herhangi bir ödeme yapılmadığının tespit edildiği, iddıa konulan ile ilgili olarak Istanbul Büyükşehir Belediyesi görevlileri hakkında yasal herhangi bir işlem yapılmasına mahal olmayacağı görüş ve kanaatine vanldığı, valiliklerinin de bu görüşte olduğu..." Bu karar üzerine avukat Ünal Ünsal'a "42 yıldır bu meslekteyim, bu şekilde mızrağın çuvala sokulduğuna ilk defa şahit oluyorum" demek kalıyor. Yüksek Yerilim Hatt Ayağını kredi kartı limitine göre uzat 1 erdincutku • yahoo.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCI Manevi Miras Her 10 Kasım'daki gibi bu- gün de herkes "Atatürkçü" olacak. Kimıleri yürekten, ki- miien de göstermelik... "GöstermeBk" olanlara ar- tık ne demeli bılemem... Dünya bu büyük insanın evrensel değerini her geçen yıl daha fazla anladıkça. "biz- den" birilennin bugün içinde bulunduğumuz sorunlan u O'nun mirasr olarak gös- termelerine ya da bunu "i- ma" etmelerine nasıl da hâlâ dayanabiliyoruz? Atatürk'ü yürekten ve bi- linçle ananianmızın ise ulu- sun ve ülke- nın gelece- ğinı aynı bağlılıkla düsünebil- meleri için O"nu sev- melen, hat- ta yok sev- meieri ve sevgılennı de en göste- rişlı yön- temlerle i- larıetmeleri yetmıyor. Ivıtekim, yakalannda rozetinı bile taşyan ni- ceknnin. yaîamm ıçın- de politika- da işlerinde ve her yerde. Atitürk'ün düşünce ve ilkele- riye asla bağdaşmayacak tu- tunlar içinde olmalan bunun kaııtı değil mi? Hatta, arkalanna O'nun en biiaik resimlerini asıp. her i- k j özlerinde bir O'nun adını anp ve her ne yapıyorlarsa, yiıe O'nun "izüıde" yaptık- laını anlatanlann da *bu ül- lcei Atatürk'e hasret kılan gejşmelere" seyırci kaldıkla- n x . destekledıklerini, hatta inza bile attıklannı emuıim kicendileri de biliyorlar... Uatürk'ün en yakınlann- "Atatürk ve Muğla"... İbrahim Necati'den dan olan ve yaşamı boyunca O'nun amaç ve fikirlennı ödünsüz savunan Nadir \adi de işte bütün bunlar karşısın- da dayanamayıp, sonunda "Ben Atatürkçü değiliın.." demek zorunda kalmamış mıydı?... • • • Şimdi. böylesi bir ortam çok daha bulanık ve çok da- ha yürek burkan "içtensizlik- ler" içinde sürerken, bu 10 Kasım'da Atatürk'ü anmak için acaba neler söylemeli, O'na olan saygımızı nasıl yi- nelemeliyiz? Soruyu paylaştığım bir arkada- şım, belki de 20 yıldır sakladığı, her Ata- türk'ü andı- gında açıp hayranlıkla okuduğu. özellikle de bugünkü "derinliksiz düşünce- ler" sarnıa- lmda tıka- nıp kalanla- ra en çarpı- cı "dersi" oluşturabi- lecek bir "sö- zünü" dosya- KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak a turk.net sından çıkardı. Ben de hem kendim için, hem de Atatürk'ü yürekten ve içtenlikle seven herkes için, yanlanndan ayırmama- larını dilediğim bu sözünü, 10 Kasım 2004'ün anısı yapı- yorum. O'nun "manevi mirasını" taşımakJa onur duyabilmenin temel koşulu olarak, birlikte okuyalım. O büyük insam, bu sözle- riyle de birlikte yeniden. da- ha bir bağlılıkla ve sevgimizi "akıl ile bilimin güvencesine" emanet ederek kucaklayalım: "Ben manevi miras olarak hiçbirayet, hiçbir dcgma, hiç- irdonmuş ve kabplaşnuş kııral bırakmıyorunv Benint ma- <evimirasını, ilimdir ve akddır. Benden sonraküer, bidm aş- takzorunda oldtığıımuzçetin veköklü zortuklarkarşısmda, dkigayelerv tamamen erişemediğimidonayiayacaklanhr. Zaman siimde UeHfyor. Miüetterin, topbımlaruı, Jaşilerin mtihdukvemutsuz/ukanlayışlanbiledeğişiyor. Böyiebirdün- mia,asladeğişmeyvcekhükihrtkrgetinUğiniidJÛjeaftek ak- it ve ilimin geUşhnini inkâr etnıek olur. Benün TiirkMUletiiçinyapmakistedUderim vebaşarma- a çaüşaklanm ortadadn: Benden sonra, benibemmsemekisteyenterbirtemeleksen 'jainde, akd ve ilmin rehbetHğini kabul edeHerse, manevi •musçılanm oüiriar-." Mustafa Kemal ATATÜRK %/ıyc mvjvn'? JerbGtrfjkık/mm. Jfâg r ÇİZGtLİK KÂMİL MiSARACI kamilmasaraci >t mynet.com TARtHTE BUGÜN MÜM-AZARIKAN 10 Kasnu wuw.mumtaz-arikan. com MUSTAFA KEMAL'İN SONA EREN GÖREVİ 19t8'P£ , ._ . . , S/Suf SAŞKAML/Sr'NOAM &ESMBM ALIfJÛl. T.PUNYA SA- VAÇl'NIN SONUNPA MONOgOS MÜrAgE/CESf rfiPIL-- '• EKTBSİ 6ÜN, L/<L*4M I/CW SAA1PE&S'TEN BOÇA- G/&UP KOıUf{J7WtVL/Ğ/'MA A77İAİ- O/SPU F/LAU KAIMAM/Ş, İ22ET P*ŞA, ÖZG- OCABAK ONA BU _ SONA E@Dt6(Nf BİLPİRMİŞ, bÖNMEStNİ B/fS GEMEL. CUAY &4ÇANU& Ç A SO/Ûf .. Sağda,bupöretrsrrosırtda yaver/eny/e göru/uyor oekinci(£( cumhuriyet.com.tr ANMA Kırk iki yıllık meslek yaşamında hastalarını en yakını yerine koyarak, insan hayatını her şeyin üzerinde tutan, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Anabilim Dalı Başkanı, Prof. Dr. MEHMET ORAN'ıÖlümünün üçüncü yılı olan 10 Kasım'da hasretle arıyor ve anıyoruz. SABIRLA BEKLİYORUZ. Hiçbir zaman haketmediğini düşündüğümüz hatalann benzerlerinin yaşanmaması ve adaletin yerine gelmesi için sürdürdüğümüz mücadelede, T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI'nın 11.07.2001 tarihinde tespit ettiği, Hastane yetkilileri ile ilgili ihmal, tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslekte acemilik ve evrakta sahtekarlık yapıldığına dair" raporuna ilaveten ayrıca, Türk Tabipler Biriiği ve T.C. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumları tarafından da benzer ihmal ve kusurlar tespit edilmiştir. Son olarak, T.C. Sağlık Bakanlığı Yüksek Sağlık Şurası ve Şişli 6.Asliye Ceza Mahkemesinin verecekleri nihaf kararı sabırla ve saygıyla bekliyoruz. Eşi; Dr. Ülker ORAN, Oğlu; Umut ORAN, Kızı; Özlem ORAN PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU ŞidrJetd) Geçen cumartesi günü Konya'da oynanan Kon- yaspor-Beşiktaş maçı öncesi televizyon ekranları- na yansıyan sokak görüntüleri gözlerimin önünden gitmiyor. 16-20 yaş arası gençlerden oluşan kala- balıklarbirbirlerine girmişler "ölümüne" dövüşüyor- lar... Taşlar fırlatılıyor, kafalara, sırtlara, kollara ba- caklara sopalar iniyor... Yere düşenler tekmeleniyor, ağızlar, burunlar kan içinde... Bir futbol takımına yandaş olmak insanı bu denli acımasız bir canava- ra dönüştürebilir mi? Dönüştürebiliyor. Aynı yaşta gençler değeri 140 milyon lira olan bir cep telefonu için cinayet de işleyebiliyorlar. Yaşıtla- rı olan bir genci, elinden telefonunu aldıktan sonra dövüp hızla giden trenden aşağıya atabiliyorlar. Üç kuruş para insanın gözünü bu denli döndürebilir mi? Döndürebiliyor. Bu gençlerin acı, kan, gözyaşı, ölüm karşısmda böylesine duygusuzlaşabilmeleri hangi nedenlerden kaynaklanıyor? Bu genç insan- lar yoksulluklannın üstesinden gelemedikleri. daha tyı yaşama özlemlerı umarsızlığa, umarsızlıkları da "öç"e dönüştüğü için mi böyle davranabiliyorlar? Sanmıyorum, bu açıklama bana yeterli gelmıyor. Insan, Istanbul'da, varsıl gençlerin gıttiği pahalı bir gece kulübünde eğlenirken de bir cınayete kurban gidebiliyor. Eğlenen kalabalığın ortasında boğazı kesilerek öldürülebiliyor. Onca insanın bulunduğu bir yerde "bir kızyüzünden" işlendiği söylenen bu cinayeti hiç kimsenın görmemiş olması düşünüle- bilir mi? Ama o şık giyimli, varsıl, çoğu da "iyi eği- timli" erkeklerin, genç kadınların arasından tek bir tanık bile çıkmıyor. YÖK, 23 yıl önce olağanüstü bir siyasal dönem- de ünıversite ve yüksekokullan zapturapt altına al- mak amacıyla kuruldu. Üniversiteieri özerk bir yö- netim yerine merkezi ve hiyerarşik bir yapı ile yö- netmeyi öngörüyor. YÖK'le birlikte ünıversiteler farklı düşüncenin sorgulandığı ve üretıldiği yerlerol- maktan çıkıp daha çok benimsenmiş fikirlerin ka- bul edildiği veögretildiği ilerı lisedüzeyine indirgen- dıler. öğrena)er, YÖK yasasının Türkiye'yi bilgi ça- ğına taşımakta yetersiz kaldığını görüyorlar ve bu yasanın kaldmlmasını ya da çağdaşlaştınlmasını is- tiyorlar. Haklılar, çünkü bu yasa onların gelecekleri- ni olumsuz etkiliyor. Ekranlardan izliyoruz: YÖK'ü protesto etmek üze- re bir araya gelen öğrencilerden bir bölümü kaldı- rım taşlarını söküp bunları küçük parçalara ayınp kendilerine "cephane" hazıriıyorlar. Taşları polisle- re atacaklar. Polis de üzerlerine saldırınca küçük çapta bir sokak savaşı çıkacak. Kafalar gözler pat- layacak, dükkân vitrınleri inecek, kaldınm kenarla- nna park etmiş otomobiller hasar görecek, olayın dı- şındaki insanlar, yaşlılar, kadınlar, çocuklar korku- dan bir yerlere sinecekler. Polisler de hazırlıklı, on- larda kalkanlan, copları ve "savaş giysileri"y\e gel- mişler. Cenk başlıyor, ikı taraf da acımasız... Içimiz kanayarak izliyoruz... Şıddet, özellikle toplumumuzun genç kesımıne egemen olmuş. Şiddete başvurmada bıreylerin sos- yal konumları, varsıllıkları, yoksullukları, eğitımlı ya- da eğıtımsız olmalan artık pek fark etmiyor. Konya sokaklarında kafa göz patlatan delikanlılar yarım saat sonra stadyumda başka kalabalıklarla bırlikle tribünde "Tekbir" getinyorlar. Ceplerinde bılet pa- raları var, gıyim kuşamları yerinde, ellerinde cep te- lefonları... Hiç de "yoksul" bir görünüm sergilemi- yorlar. Ama davranışları, "yoksul" oldukları için, "günlük ekmekparası" için kapkaççılık yaptıklarını söyleyen göçer çocuklarından hiç de farklı değil. Onlann da gece kulüplerinde "kız yüzünden gırtlak kesen" varsıl gençlerden farkları yok. YÖK'ü protesto eden üniversitelı gençlerin de "şiddet"\ bir araç olarak görmelerinin ardında ya- tan gerçek tek başına "geleceğe ilişkin umutsuz- luk"\a açıklanabilir mi? Ya aşağı yukarı aynı yaşlar- daki polıslerin yere düşmüş, çaresizleşmış, artık "bir şey yapamaz" durumdaki gençlere uyguladıkları şiddet? Yoksa genç insanlar "şiddet"\ kendi doğal çev- relerinde onları öne çıkartan, farklı bir "kimlik" ka- zandırarak "özel" kılan biryol olarak mı görüyorlar? (e-posta: dkavukcuoglu <• superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) B ULMACA SEDATYAŞAYA* 1 2 SOLDANSAĞA: 1/ Kastamo- nu'nun Cide ilçesinde. do- ğal güzelli- ğiyle tanın- mışbirkoy. 2/ Halk dilinde soguk algın- lığına \erilen ad... Parlaklı- fı geçici ola- rak artarak patlayan yıl- dız. 3/ Hollanda'nın plaka işareti... Boya sanayiinde kullanı- lan zehirli bir mad- de. 4/Etilezzetlibir balık... Tantal ele- 5 mentininsimgesi. 5/ 6 21 yaşın altındaki oyunculardan mey- dana gelen spor ta- 9 kımlan için kullanılan sözcük... Yelkenli birya- nş teknesi. 6/ tki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, kıvnkmetalparça... Birgözrengi. 7/İs- tanbul'un bir semti. 8/Faiz... "Evlerinin önü — ' Yayılır turnası kazı" (Gevheri). 9/Bir Avrupa ül- kesinin başkenti... Tıpta en gelişmiş görüntüleme tekniğinin kısa yazıhşı. YUKARIDAN AŞAGHA: 1/Muğla'nın Fethiye ilçesinde, doğal güzelliğiy- le tanınmış bir koy ve orman alaru. II İnce ve süs- lü el işi... Eski Mısır'da güneş tannsı. 3/Tavlada "iki" sayısı... Bir kitabm sayfalannı süsleyen kü- çük motif. 4/Birkenara ahlmış, uzaklaştınlmış... Bir nota. 5/Bir soru sözü...Türkiye'ninplaka işa- reti. 6/Damarlı ve yan saydam bir taş... Avuç içi. II "Sağ yanımda yârem var/ — yana dönder be- ni" (Türkü)... Bir sanat yapıtında işlenen konu. 8/Hem nıhtan hem de organizmadan ayn olan ve tüm organik etkinliklerin temelindç bulunan bir yaşam ilkesinin var olduğunu öne süren öğreti. 9/ Mezbaha... Şarkı, türkü. , .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle