Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2004 ÇARŞAMf
Dincipartilerin açıkça 'arka bahçemiz' diye nitelendirdiği okullann Türkiye'yeyaran sorgulanmalı
Imamhatiplerdekiısrar
AVRUPA'DAN
GURAYOZ
1998'de sekiz yıllık eğitime geçilmesiyle be-
raber, 192 bin 751 olan imam hatipli sayısı,
2004 'e gelindiğinde, 97 bin 489'a düşmüş-
tü; yani, öğrenci sayısında yüz binlik bir azahş var-
dı. Kurumun giderek silineceği belli oluyordu.
îmam hatip okullannın "din ağırlıklı" bir okul ol-
duklan da ortada. Oralarda okuyan gençlerin "ede-
bi zevki" konusunda da bir fikrimiz var: Izledikle-
ri, bir iki yazar dışında, yüz kızartıcı bir liste! Bun-
dan, nasıl bir aydınJık doğabilir yannlara? SERVER
Nasıl Bir Eğijjj
İstiyornz?
A
KP'nin imam hatiplerdeki ısrarında
amaç, geleceğin imam valilerini,
hâkimlerini, savcılannı yetiştirip
bürokrasinin ön sıralanna yerleştirmektir. Siyasal
şovla parlamentodan çıkan YÖK Yasası,
Çankaya'dan döndü: Yasanın, anayasa ve Öğretim
Birliği Yasası ile laiklik ve kamu yaran ilkelerine
aykın olduğunu saptayan Sezer, veto
gerekçesinde, teknik eğitimin sanayinin can
daman olduğu bir ortamda, gençlerin imam hatibe
yönlendirildiğine dikkat çekiyordu.
H
atırlanacaktır: 3 Mart 1924 tarihJi
Öğretim Birliği Yasası, imam
hatip okullarını, "aydm din
adamı" da yetiştirmek amacıyla bir
meslek okuJu olarak kurmuşru. Ne var ki,
bu okullar, 1930'Ju yıllann başlannda,
hiçbir müdahale olmadan birer birer
kapandılar. Kurum, 1950'lerdetekrar
canJandınldığında, yıne birer meslek
okulu olarak görülüyordu. Ama bir siire
sonra, bu kisveden siynlıp, "laik okuTun
karşısında bir ikınci temel eğitim yolu
olarak geliştı, geliştirildi; 7O'lerde "Kse"
diye payelendırilip üruversitenin kapılan
da açılınca. ımam valiler, kaymakamlar,
hâkimler, savcılar.. ortaya çıkmaya
başladı. Bu saptırmada, hemen rüm
partilerin paylan vardır. 28 Şubat
müdahalesi yerindeydi: Dinci partilerin
açıkça "arka bahçemiz" diye
niteleyebildikleri bu okullan asıl yasal
mecrasına sokuyor, bir meslek okulu
olarak görüyordu; yükseköğrenimde de,
ilahiyat fakülteleri açık tutuldu.
Ancak 30'lu yıllarda gördüğümüz bir olay
da tekrarlanır oldu. 1998'de sekiz yıllık
eğiame geçilmesiyle beraber, 192 bın 751
olan imam hatipli sayısı, 2004'e
gelindiğinde, 97 bin 489'a düşmüştü;
yani. öğrenci sayısında yüz binlik bir
azalış vardı. Kurumun giderek silineceği
belli oluyordu. Azalır da olsa, rakam yine
de çoktu. Türkiye'nin 97 bin imam
hatipliye ihtiyacı olabilir mi? Elimizde
rakamlar var: Din hizmetlerinde 5 bin
personele ihtiyacı söz konusu iken, imam
hatip okullanndan 25 bın kişi mezun
oluyor; öte yandan, oralarda okuyan
öğrencilerin yüzde 12'sı din görevlisi
olmak istiyor, yüzde 88'inin ıse meslek
üstüne bir istemi yoktur. Böyle bir meslek
okulunun yurda yaran nedir? Imam hatip
okullannın "din ağırhkh" bir okul
olduklan da ortada. Oralarda okuyan
gençlenn "edebi zevki" konusunda da bir
fikrimiz var: tzledikleri. bir iki yazar
dışuıda, yüz kızartıcı bır liste! Bundan,
nasıl bir aydınlık doğabilir yannlara
0
Böylece, AKP'nin 13 Mayıs müdahalesi
yaıilışn.
Lalk temeHere torpll
İmam hatip okullannı, bir meslek okulu
olarak tükenmeye yüz tuttuğuna bakıp,
onu, eski haliyle yeniden canlandırmak
yersizdi: Çünİcü, anayasada korunan
"Oğretim Birliği Yasası DevrimTne karşı
çdcıyordu: Bu devrim, tekrar edelim,
imam hatip okullannı bir parantez olarak
kabul ediyor; ama onlann, mesleksel
sımrlannı aşıp "laik okuTa karşı bır ikinci
temel eğitim yolu olmalan kapalıydı;
böylece. yıllardır üstünde yürünen yanlış
bir yolda yürümek ısran anlamsızdı. Ne
var ki, AKP bakımından anlamlı idi bu
ısrar: Onun için asıl önemli olan, gözlerin
önüne bir duman perdesi çekip geleceğin
imam valilerini, kaymakamlannı,
hâkimlerini. savcılarım yetiştirip
bürokrasinin ön sıralanna yerleştirmektir.
Cumhuriyet devriminin eğitımde laık
temellerini torpillemenin nedeni buydu.
Niçin bir kez daha tekrarlanamazdı?
Tam bir siyasal şov biçiminde
parlamentodan çıkan yasa. Çankaya'dan
döndü: Cumhurbaşkanı AhmetNecdet
Sezer, asıl amacı imam hariplilerin önünü
açmak olan YÖK Yasası'nı, 28 Mayıs'ta, -
18 sayfahk bir gerekçeyle- yeniden
görüsülmesi için TBMM'ye iade etti.
Yasanın, anayasa ve Öğretim Birliği
Yasası ile laiklik ve kamu yaran ilkelerine
aykın olduğunu saptayan Sezer, veto
gerekçesinde, teknik eğitimin sanayinin
can daman olduğu bir ortamda, gençlerin
imam hatiplere yönlendirildiğine dikkat
çekiyordu: Eğitim siyasal tercihe
bırakılamazdı; laiklikten ödün
verilemezdi; imam hatip okullanmn
amacının saptınldığı ortada iken, bir
yanda akla ve bilime, öte yanda dinsel
öğretiye dayalı bir "ikili öğretinT kaos
yaratır. Söz konusu okullar, hem okul hem
öğrenci sayısı olarak ülke ihtiyaçlannın
gerektirdiği düzeyde, düzenlenmelidir.
Cumhuriyetin eğitim tarihinde aynca bir
önemi olan bu vetoya karşı, hükümet. ısrar
edince, Anayasa Mahkemesf ne intikal
ettiğınde, çok daha ağır sonuçlann ortaya
çrkacağım tahmin ederek, -bır iki
mugalata ile- konuyu erteledi.
AKP sağduyuyu seçmezse, gelecek ağır
olaylaragebedir...
MESLEKİ BECERİYE SAHİP OLMAYAN GENÇLER- Gençlerin büyük çoğunluğu
mezun olduklannda üniversite sınavını kazanamıyor; üniversiteyi brtirdiğinde
de gelecekleri ne olacak, nasıl iş bulacaklar, bir meçhul!
Liselerimizinasılkurtarmalı?
I
mam hatip okullan, eğitimin tek sorunu
değil! Türkiye\ie, kökleri daha önceki
yıllara uzanan Islamlaşnrma hareketi, AKP
ile "muhafazakârhk" eriketiyle ilerlemektedir.
Arkasında Amerika'nın da bulunduğu bu
politika "laik okuTun içine de girmiştir ve
bugün, "İmam hatipJeştirilen Hseter" olgusu ile
karşı karşıyayız: "BiKm öğretirken biümin ne
kadar çaresiz olduğunu ve nihayet arüann Allah
sayesinde bal yapbğını anlatan fen Ksderinden"
söz ediliyor. Ote yandan, "Türk gençiiğini Arap
gençligi gibi yetişurme" gayreti içinde, vakıf ve
televizyon kanallan görülüyor. Aslında liseler
başlı başına bir sorun! Gerçekten, Türkiye'de lise
eğitimi, genel düzeyi açısından bakıldığında,
Mebmet Y. Yılmaz'ın tanıklığına da güvenerek. -
tek kelimeyle- "rezalet" olarak nitelendirilebilır:
Istisnalan bir yana, rüm liselerimizin ortak
özelliği, vasıfsız ve bilgisiz bir gençler ordusu
yaratmaktır. Gençlerin büyük çoğunluğu mezun
olduklannda üniversite sınavını kazanamıyor;
üniversiteyi bitirdiğinde de gelecekleri ne
olacak, nasıl iş bulacaklar. bir meçhul! Bu yıl
(2004) üniversite smavlanna girecek lise
mezunlartnın sayısı 1.902.250. Bu rakamın -en
iyi olasılıkla- dörtte biri bir üniversite
programına yerleştirilebilecek. Geriye. 1.5
milyon genç kalıyor... Bu rakam, gelecek yıllara
yayıldığında da, yakın bir gelecekte, Türkiye'de
hiçbir mesleki beceriye sahip olmayan, hiçbir
özelliği olmayan, gelecekle hiçbir umudu
olmayan milyonlarca genç yaşıyor olacak. Ne
yapmalı? "Tûrldye'deki Kse eğftmınû ve mesleki
eğrami içine girdiği bu kısır döngüden
kurtaracak bir btiyükrefomıaihtiyacımız var.
Hatta befld de devrim' diye niteleyebiteceğimiz
çok daha kökten bir çözüm aramak zorundavE."1
Mesleki ve teknik eğitimi başa koymalıyız.
Zorunlu 8 yıllık eğitimi yerleştirmek için
çırpınırken, onun 12 yıla çıkanlması gibi bir
davamız da var. Hepsi de bir bütün içinde bu
sorunlar! Erdal Atabek, kendini "muhafazakâr"
diye gören kesimin, ortamın tehlikelerine karşı
çocukJanm daha yoğun bir din eğitimiyle
korumak istemelerine bakıp, çok daha önemli bir
noktaya parmak basıyor: "Tûketim topiıununun
tehükeieri gün geçtikçe artmakta, tetevole
külrüriinün gerçekten de sorumsuz,
değersizfcşfjren, hedefsiz özettiklerine karşı
çocuklannıızı koruma görevi gün geçtikçe önem
kazanmaktadır. Cumhuriyetçi kesimin bütün
kurumlarryla bu tehlikenin farkına varması ve
gereken önlemJeri alması zorunhıdur. Aksi haJde
bu farkına vanlmayan 'tüketim kültürü
yozlaşmasf bir yandan sorumsuz gençler
\etiştirirken bir yandan da din eğitiminden yarar
umanlann sayısuu artnracakur. Vürtdışında da
bu eğitimin bu nedenle artüğuu gözJemfiyoruz."
Ve ekliyor yazar: "Ortaçağdan yeniçağa geçmek
çok güç olmuştu ama yeniçağdan ortaçağa
geçmek çok kolay göriinüyor. Toplunısal
uzJaşmamn kavşak noktaİan zorlaıuyor, dikkat!"
Gelip durduğumuz noktada, eğitim, bir düzen
sorunudur. Düşünmenin yöntemini de
değiştirmeliyiz! Gençliğe ve üniversıteye nasıl
bakmalı?
Yarın: cençlik pc'rtikamız ve üniversite
TED RAPORU'NDAKİ UYARILAR
Meslek
okullan
gölgede
kaldı
A
KP Hükümeti, 28 Mart 2004
yerel seçimlerinin üstünden
fazla geçmeden; dahası, o
seçimlerde aldığı sonuçlardan
cesaretlenerek, YÖK'ün yapısını
değişmeye soyunurken, ımam hatip
okullan konusunda şaşırtıcı bir
girişimde bulundu; üniversitelere
giriş için "mutlak eşftfik" havasıyla,
tüm lise mezunlannı eşitlemiyordu
ama imam hatiplilerin önünü
açıyordu. O sıralarda yayımlanan
"TED Raponı" da uyancıydı.
Gerçekten, bir eğitim kurumuna
yakışan bir biiimsellik düzeyi taşıyan
rapor, mesleki-teknik eğitim
konusunda önemli gerçekleri
sergiliyordu. Batı'da kalkınmarun
temel taşlanndan biri olarak görülen
bu eğitim alanının, Türkiye'de iki
büyük sorunu vardı:
1. Ortaöğretimde, mesleki alandaki
öğrenci oranı, düz liseye giden
öğrenci oranı karşısında, aşın
biçimde gerileme içindedir (nicelik
sorunu);
2. Mesleki eğitim alanındakı
öğrencilerin düzeyinde, trajik bir
düşüş görülüyor (nitelik sorunu).
Her iki sorunun kaynağında ise imam
hatip eksenlı olarak üniversiteye giriş
sınavı için yapılan düzenlemeler
yatıyor; imam hatip okullannda,
siyasette "arka bahçe" olarak bakan
ve devlet kadrolanna bu kökenden
personel yetiştirmeye çalışan
zihniyeti geriletmek -ya da
geliştirmek- için yapılan
düzenlemeler, mesleki-teknik eğitim
veren öteki okullan da
etkiliyor. Gerçek şu ki, meslek
liseleri, her zaman imam hatip
okullannın gölgesinde kaldı.
Gelindiği noktada, çözüm, bu
okullan, imam hatip okullanndan
ayn bir kategoride değerlendirmekten
geçiyor. Bunu yapıp
mesleki-teknik eğitimi de ayağa
kaldırmak gerekiyor. İmam hatip
okullan da, din hızmetleri ihtiyacına
yanıt verecek bir yönde
yapılandınlmalı ve öğrenci
planlaması da buna göre yapılmah;
aynca, din ağırhklı ve siyasetin aracı
olmaktan kurtanlmalı.
Standartları bellrlemek
Söz konusu TED Raporu'nun,
mesleki-teknik eğitime ilişkin
önerileri de şöyle: Bu eğitime,
istihdamı ön plana alan bir
yaklaşımla eğilmek; meslek
standartlannı belirlemek; mesleki
rehberlik ve yönlendirme konusunda
yeni bir sisteme geçmek; yurtdışı
isrihdam programlan geliştirmek;
döner sermaye mevzuatım
yenilemek; eğitim aşamasında özel
sektörün devreye girmesini
sağlamak; meslek liselerine
öğretmen yetiştirmek; bu okullann
atölye, işlik ve laboratuvarlaruıın
donanımını yenilemek. Aynca, bu
okullann -kendı alanlannda-
yükseköğrenim kanallan açık
tutulmalı; onlan, sadece imam
hatiplilerin üniversiteye girişini
kolaylaştırmaya dönük çabalar
su-asında, öylesine gündeme
getirmeye son vermeli! Özetle, söz
konusu rapor, mesleki-teknik
eğitiminin başlı başına taşıdığı önemi
ortaya koyuyor. Peki, imam ve hatip
okullannı nasıl nitelemeli?
Bir Avrupa Masalı
Ülkemizde Avrupa Birliği yanlısı kalem erbabı
AB'nin "demokrasinin" yolunu açacağına hef
inandı. Sermayeyle demokrasiyi yalnız birzamar
için değil, hep bir ve aynı gördüğü için, iç dinamik-
lerden her zaman korktu.
Türkiye'nin tarihi, cumhuriyetin dışanyla, em-
peryalist dünyayla savaşmış bir bölük kurucusu-
nu ve kısa birdönemi hesaba katmayın, sürekli ola-
rak dış dinamiğe bel bağlamış aydınlann tarihidir.
Türkiye'nin aydınları devrimci, demokrat ya da
sosyalist olmayı beceremedikleri zarnan, dış dina-
miğe güvenmiş, iç dinamikleri düşman bellemiş-
lerdir.
Şimdiyse kendilerini iyice rahat hissediyorlar.
Onlara sorarsanız;
AB dayatmış, demokrasi rayına girmiştir.
Oysa Türkiye'de bugün görülen demokratikleş-
mede AB'nin payı sanıldığından daha azdır. Elde
edilen demokratik haklar, işçilerin, gençlerin, ka-
dınlann, ilericilerin, komünistlerin, varoşlann, Ale-
vilerin, Kürtlerin, dirençli siyasi hareketlerin çaba-
larının sonucudur. Siyaset dünyasındaki farklı ve
yadırgatıcı kombinezonlann arkasındaki güç, hal-
kın özlemleri, isteklendir. AB, bu zeminin üstüne
basarak yükselen siyaset cambazının kaldıracı ol-
du sadece.
Şimdi kazanımlann disipline edileceği ve bu ne-
denle ufkun kararabileceği bir noktadayız.
• • •
Avrupa Biriiği'nin Türkiye ile ılgili senaryolan,
Türkiye'de önü açık bir demokrasıyi amaçlamaz.
Çünkü AB'de böyle ucu açık demokrasiye yer ol-
madığı, mürekkebi kurumamış anayasada yazılı-
dır. AB'nin senaryolan işçileri, çalışanlan, köylüle-
n değil, yalnızca sermaye çevrelerini, tekelleri mem-
nun etmeyi amaçlayan hükümlerle doludur.
Türkiye'nin "Tanzimatkafalı"', "yenilikçi" aydınty-
sa demokrasi denilince "birey" ve "bireyin hakla-
rTnıgörür. Onun "insan hakları" tanımı açl\k, yok-
sulluk, sömürü vb. kavramlan dikkate almaz. Bi-
reyin var olma koşullan, örgütsüzlüğü onun umu-
runda değildir. Yoksullann, açlık sınınnın altında ya-
şayanlann, birey olmaktazorlanacaklannı bilir, ama
susar. Onun bireyleri belirii kentlerin belirli semt-
lerinde yasariar. Demokrasi isteyen, üstelik bu de-
mokrasiye sınır istemeyen halkınsa, sorulduğun-
da "Girmezsek ayıp olur!" dediği Avrupa Birii-
ğı'nden haberi bile yoktur.
Onun başka şeylerden haberi vardır.
Tanzimat kafalı aydın, AB'nin başansı saydığı bu-
günkü noktayı pek beğendiğinden, aşın ıstekler-
de bulunacağından korktuğu Kürtlere ve Müslü-
manlara "Bu kadaryeterari&daşlar, Kürtlük veMüs-
lümanlık AB içinde bu kadar, artık birey olmanın
zamanıdır" der. Kürtlerin ve Müslümanlann belirli
sıntflara mensup olduklannı bilmekte ve fakat unut-
mak istemektedir. Kürtlük, Müslümanlık birişeya-
ramıştır, ama artık birey olmak gerekmektedir. Sı-
nrf olmaksa, şeytan başına, hiç gerekmemektedir.
Türk ya da Kürt olsun, Müslüman olsun, birey-
lerie sınıflararasındaki ilişki makbul birdoktorate-
zi değildir.
• * •
Kendini 1980 sonrasındaAB'ye ve ABD'ye bağ-
lamış, büyük bir olasılıkla eski solcu "aydın"\n,
AB'ye hiçbir sorusu yoktur.
Sorgucubaşı Verheugen'in neden demokrasi-
yi Kürtlerin, Müslümanlann ve Hıristiyan azınlıkla-
nn hak/arı ile sınırladığını sormak hiç, ama hiç ak-
lına gelmemiştir. İşçilerin, çalışanlann durumu ile
ilgili tek bır soru bile sormamasını hiç kimse ya-
dırgamamıştır. Sendikalaria görüşme gereği hiç
duymamış, tam tersine Türkiye'nin sınıfı unutmuş
sendikacıları onun kapısında birbirine girmiş, yine
de yüz bulamamışlardır. "Neden AB Anayasa-
sı'nda çalışma hayatıyla ilgili hükümler yok, ne-
den bu anayasaAB 'nin sosyo-ekonomik sistemi-
niserbestpiyasa ekonomisidiye önceden tarifedi-
yor?" diye sormak hiçbir sendikacının, aydının ak-
lına gelmemiştir.
Neden gelsin ki?
Onlar, hafızalan Tanzimat'a takılmış aydınlardır.
• • •
AB Komisyonu, Türkiye'ye koşullu, 15-20 yıl bo-
yunca sürekli bir şeyler dayatabileceği bir müza-
kere tarihi verilmesini önerecek bugün.
Koşullar, sermaye çevrelerine; siyasetçilere ve
"aydınlara", halka fatura edilmek üzere verilmiş ar-
mağanlardır.
Çalışanlar, koşullan da, AB'yi de ciddiye alma-
malı.
Işlerine bakmaiı, siyasetin koşullannı kendileri ya-
ratmalıdıriar.
e-posta: guray.oz(n cumhuriyet.com.tr
Avrupa Birliği fonları
Sanatla dil eğitim
projesine onay
Eğitim Servisi - Özel
Batı Lisesi'nin, Avrupa
Biriiği'nin karşılıksız
fonlanndan olan Come-
nius çerçevesinde proje-
lendirilen "Sanada DU
Eğitinıi'' projesi, Devlet
Planlama Teşkilatı'na
bağlı Ulusal Ajans tara-
findan da onaylandı.
Bu proje çerçevesin-
de dört öğretmen, Fran-
sa'nın Lyonkentinde bu-
lunan College Jean Mo-
ulin'de birdizi eğitim se-
minerine kafılacak. Üç
yıllık bir projenin ilk yıl
ana başlığı "drama".
Yine AB tarafından
fon verilen bir dığerpro-
je ise "Avrupa'da Kelt
Düması'nınlzieri'' İtal-
ya"nınkoordinatörlüğün-
de Türkiye, Irlanda, Is-
panya. Yunanistan ve Po-
lonya'nın kanlımıyla ger-
çekleştirilecek olan pro-
jeye kafılacak olan Batı
Lisesi öğretmenleri, Kelt-
ler'in (Galatlar) müzik,
dans, din, mitoloji, arke-
oloji, dil, efsaneler, sos-
yal organizasyon, sanat,
coğrafya ve göç yollan
konulannda araştırma-
lar yapacaklar. Bazı bi-
lim adamlan yapüklan
araştırmalar sonucunda,
Keltlerin, (Galatlar)Ana-
dolu topraklan üzerinde
de yaşadıklannı ve hat-
ta Ankara adının Ancy-
ra (Çapa) kelimesinden
türediğini ileri sürüyor-
lar.
Projeyle, öğrencilerin
kendi topraklannda ya-
şamış olan bir toplumu
daha yakından tanıması,
öğrencilerde Avrupalılık
kültürünün yerleşmesi,
farklı ülkelerden öğren-
cılerle tanışıp, yabancı
dillerini geliştirmeleri,
teknolojiyi kullanmalan,
araştırmacı kişiliklerini
ortaya çıkarmalan amaç-
lanıyor.