17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2004 ÇARŞAMf Dincipartilerin açıkça 'arka bahçemiz' diye nitelendirdiği okullann Türkiye'yeyaran sorgulanmalı Imamhatiplerdekiısrar AVRUPA'DAN GURAYOZ 1998'de sekiz yıllık eğitime geçilmesiyle be- raber, 192 bin 751 olan imam hatipli sayısı, 2004 'e gelindiğinde, 97 bin 489'a düşmüş- tü; yani, öğrenci sayısında yüz binlik bir azahş var- dı. Kurumun giderek silineceği belli oluyordu. îmam hatip okullannın "din ağırlıklı" bir okul ol- duklan da ortada. Oralarda okuyan gençlerin "ede- bi zevki" konusunda da bir fikrimiz var: Izledikle- ri, bir iki yazar dışında, yüz kızartıcı bir liste! Bun- dan, nasıl bir aydınJık doğabilir yannlara? SERVER Nasıl Bir Eğijjj İstiyornz? A KP'nin imam hatiplerdeki ısrarında amaç, geleceğin imam valilerini, hâkimlerini, savcılannı yetiştirip bürokrasinin ön sıralanna yerleştirmektir. Siyasal şovla parlamentodan çıkan YÖK Yasası, Çankaya'dan döndü: Yasanın, anayasa ve Öğretim Birliği Yasası ile laiklik ve kamu yaran ilkelerine aykın olduğunu saptayan Sezer, veto gerekçesinde, teknik eğitimin sanayinin can daman olduğu bir ortamda, gençlerin imam hatibe yönlendirildiğine dikkat çekiyordu. H atırlanacaktır: 3 Mart 1924 tarihJi Öğretim Birliği Yasası, imam hatip okullarını, "aydm din adamı" da yetiştirmek amacıyla bir meslek okuJu olarak kurmuşru. Ne var ki, bu okullar, 1930'Ju yıllann başlannda, hiçbir müdahale olmadan birer birer kapandılar. Kurum, 1950'lerdetekrar canJandınldığında, yıne birer meslek okulu olarak görülüyordu. Ama bir siire sonra, bu kisveden siynlıp, "laik okuTun karşısında bir ikınci temel eğitim yolu olarak geliştı, geliştirildi; 7O'lerde "Kse" diye payelendırilip üruversitenin kapılan da açılınca. ımam valiler, kaymakamlar, hâkimler, savcılar.. ortaya çıkmaya başladı. Bu saptırmada, hemen rüm partilerin paylan vardır. 28 Şubat müdahalesi yerindeydi: Dinci partilerin açıkça "arka bahçemiz" diye niteleyebildikleri bu okullan asıl yasal mecrasına sokuyor, bir meslek okulu olarak görüyordu; yükseköğrenimde de, ilahiyat fakülteleri açık tutuldu. Ancak 30'lu yıllarda gördüğümüz bir olay da tekrarlanır oldu. 1998'de sekiz yıllık eğiame geçilmesiyle beraber, 192 bın 751 olan imam hatipli sayısı, 2004'e gelindiğinde, 97 bin 489'a düşmüştü; yani. öğrenci sayısında yüz binlik bir azalış vardı. Kurumun giderek silineceği belli oluyordu. Azalır da olsa, rakam yine de çoktu. Türkiye'nin 97 bin imam hatipliye ihtiyacı olabilir mi? Elimizde rakamlar var: Din hizmetlerinde 5 bin personele ihtiyacı söz konusu iken, imam hatip okullanndan 25 bın kişi mezun oluyor; öte yandan, oralarda okuyan öğrencilerin yüzde 12'sı din görevlisi olmak istiyor, yüzde 88'inin ıse meslek üstüne bir istemi yoktur. Böyle bir meslek okulunun yurda yaran nedir? Imam hatip okullannın "din ağırhkh" bir okul olduklan da ortada. Oralarda okuyan gençlenn "edebi zevki" konusunda da bir fikrimiz var: tzledikleri. bir iki yazar dışuıda, yüz kızartıcı bır liste! Bundan, nasıl bir aydınlık doğabilir yannlara 0 Böylece, AKP'nin 13 Mayıs müdahalesi yaıilışn. Lalk temeHere torpll İmam hatip okullannı, bir meslek okulu olarak tükenmeye yüz tuttuğuna bakıp, onu, eski haliyle yeniden canlandırmak yersizdi: Çünİcü, anayasada korunan "Oğretim Birliği Yasası DevrimTne karşı çdcıyordu: Bu devrim, tekrar edelim, imam hatip okullannı bir parantez olarak kabul ediyor; ama onlann, mesleksel sımrlannı aşıp "laik okuTa karşı bır ikinci temel eğitim yolu olmalan kapalıydı; böylece. yıllardır üstünde yürünen yanlış bir yolda yürümek ısran anlamsızdı. Ne var ki, AKP bakımından anlamlı idi bu ısrar: Onun için asıl önemli olan, gözlerin önüne bir duman perdesi çekip geleceğin imam valilerini, kaymakamlannı, hâkimlerini. savcılarım yetiştirip bürokrasinin ön sıralanna yerleştirmektir. Cumhuriyet devriminin eğitımde laık temellerini torpillemenin nedeni buydu. Niçin bir kez daha tekrarlanamazdı? Tam bir siyasal şov biçiminde parlamentodan çıkan yasa. Çankaya'dan döndü: Cumhurbaşkanı AhmetNecdet Sezer, asıl amacı imam hariplilerin önünü açmak olan YÖK Yasası'nı, 28 Mayıs'ta, - 18 sayfahk bir gerekçeyle- yeniden görüsülmesi için TBMM'ye iade etti. Yasanın, anayasa ve Öğretim Birliği Yasası ile laiklik ve kamu yaran ilkelerine aykın olduğunu saptayan Sezer, veto gerekçesinde, teknik eğitimin sanayinin can daman olduğu bir ortamda, gençlerin imam hatiplere yönlendirildiğine dikkat çekiyordu: Eğitim siyasal tercihe bırakılamazdı; laiklikten ödün verilemezdi; imam hatip okullanmn amacının saptınldığı ortada iken, bir yanda akla ve bilime, öte yanda dinsel öğretiye dayalı bir "ikili öğretinT kaos yaratır. Söz konusu okullar, hem okul hem öğrenci sayısı olarak ülke ihtiyaçlannın gerektirdiği düzeyde, düzenlenmelidir. Cumhuriyetin eğitim tarihinde aynca bir önemi olan bu vetoya karşı, hükümet. ısrar edince, Anayasa Mahkemesf ne intikal ettiğınde, çok daha ağır sonuçlann ortaya çrkacağım tahmin ederek, -bır iki mugalata ile- konuyu erteledi. AKP sağduyuyu seçmezse, gelecek ağır olaylaragebedir... MESLEKİ BECERİYE SAHİP OLMAYAN GENÇLER- Gençlerin büyük çoğunluğu mezun olduklannda üniversite sınavını kazanamıyor; üniversiteyi brtirdiğinde de gelecekleri ne olacak, nasıl iş bulacaklar, bir meçhul! Liselerimizinasılkurtarmalı? I mam hatip okullan, eğitimin tek sorunu değil! Türkiye\ie, kökleri daha önceki yıllara uzanan Islamlaşnrma hareketi, AKP ile "muhafazakârhk" eriketiyle ilerlemektedir. Arkasında Amerika'nın da bulunduğu bu politika "laik okuTun içine de girmiştir ve bugün, "İmam hatipJeştirilen Hseter" olgusu ile karşı karşıyayız: "BiKm öğretirken biümin ne kadar çaresiz olduğunu ve nihayet arüann Allah sayesinde bal yapbğını anlatan fen Ksderinden" söz ediliyor. Ote yandan, "Türk gençiiğini Arap gençligi gibi yetişurme" gayreti içinde, vakıf ve televizyon kanallan görülüyor. Aslında liseler başlı başına bir sorun! Gerçekten, Türkiye'de lise eğitimi, genel düzeyi açısından bakıldığında, Mebmet Y. Yılmaz'ın tanıklığına da güvenerek. - tek kelimeyle- "rezalet" olarak nitelendirilebilır: Istisnalan bir yana, rüm liselerimizin ortak özelliği, vasıfsız ve bilgisiz bir gençler ordusu yaratmaktır. Gençlerin büyük çoğunluğu mezun olduklannda üniversite sınavını kazanamıyor; üniversiteyi bitirdiğinde de gelecekleri ne olacak, nasıl iş bulacaklar. bir meçhul! Bu yıl (2004) üniversite smavlanna girecek lise mezunlartnın sayısı 1.902.250. Bu rakamın -en iyi olasılıkla- dörtte biri bir üniversite programına yerleştirilebilecek. Geriye. 1.5 milyon genç kalıyor... Bu rakam, gelecek yıllara yayıldığında da, yakın bir gelecekte, Türkiye'de hiçbir mesleki beceriye sahip olmayan, hiçbir özelliği olmayan, gelecekle hiçbir umudu olmayan milyonlarca genç yaşıyor olacak. Ne yapmalı? "Tûrldye'deki Kse eğftmınû ve mesleki eğrami içine girdiği bu kısır döngüden kurtaracak bir btiyükrefomıaihtiyacımız var. Hatta befld de devrim' diye niteleyebiteceğimiz çok daha kökten bir çözüm aramak zorundavE."1 Mesleki ve teknik eğitimi başa koymalıyız. Zorunlu 8 yıllık eğitimi yerleştirmek için çırpınırken, onun 12 yıla çıkanlması gibi bir davamız da var. Hepsi de bir bütün içinde bu sorunlar! Erdal Atabek, kendini "muhafazakâr" diye gören kesimin, ortamın tehlikelerine karşı çocukJanm daha yoğun bir din eğitimiyle korumak istemelerine bakıp, çok daha önemli bir noktaya parmak basıyor: "Tûketim topiıununun tehükeieri gün geçtikçe artmakta, tetevole külrüriinün gerçekten de sorumsuz, değersizfcşfjren, hedefsiz özettiklerine karşı çocuklannıızı koruma görevi gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Cumhuriyetçi kesimin bütün kurumlarryla bu tehlikenin farkına varması ve gereken önlemJeri alması zorunhıdur. Aksi haJde bu farkına vanlmayan 'tüketim kültürü yozlaşmasf bir yandan sorumsuz gençler \etiştirirken bir yandan da din eğitiminden yarar umanlann sayısuu artnracakur. Vürtdışında da bu eğitimin bu nedenle artüğuu gözJemfiyoruz." Ve ekliyor yazar: "Ortaçağdan yeniçağa geçmek çok güç olmuştu ama yeniçağdan ortaçağa geçmek çok kolay göriinüyor. Toplunısal uzJaşmamn kavşak noktaİan zorlaıuyor, dikkat!" Gelip durduğumuz noktada, eğitim, bir düzen sorunudur. Düşünmenin yöntemini de değiştirmeliyiz! Gençliğe ve üniversıteye nasıl bakmalı? Yarın: cençlik pc'rtikamız ve üniversite TED RAPORU'NDAKİ UYARILAR Meslek okullan gölgede kaldı A KP Hükümeti, 28 Mart 2004 yerel seçimlerinin üstünden fazla geçmeden; dahası, o seçimlerde aldığı sonuçlardan cesaretlenerek, YÖK'ün yapısını değişmeye soyunurken, ımam hatip okullan konusunda şaşırtıcı bir girişimde bulundu; üniversitelere giriş için "mutlak eşftfik" havasıyla, tüm lise mezunlannı eşitlemiyordu ama imam hatiplilerin önünü açıyordu. O sıralarda yayımlanan "TED Raponı" da uyancıydı. Gerçekten, bir eğitim kurumuna yakışan bir biiimsellik düzeyi taşıyan rapor, mesleki-teknik eğitim konusunda önemli gerçekleri sergiliyordu. Batı'da kalkınmarun temel taşlanndan biri olarak görülen bu eğitim alanının, Türkiye'de iki büyük sorunu vardı: 1. Ortaöğretimde, mesleki alandaki öğrenci oranı, düz liseye giden öğrenci oranı karşısında, aşın biçimde gerileme içindedir (nicelik sorunu); 2. Mesleki eğitim alanındakı öğrencilerin düzeyinde, trajik bir düşüş görülüyor (nitelik sorunu). Her iki sorunun kaynağında ise imam hatip eksenlı olarak üniversiteye giriş sınavı için yapılan düzenlemeler yatıyor; imam hatip okullannda, siyasette "arka bahçe" olarak bakan ve devlet kadrolanna bu kökenden personel yetiştirmeye çalışan zihniyeti geriletmek -ya da geliştirmek- için yapılan düzenlemeler, mesleki-teknik eğitim veren öteki okullan da etkiliyor. Gerçek şu ki, meslek liseleri, her zaman imam hatip okullannın gölgesinde kaldı. Gelindiği noktada, çözüm, bu okullan, imam hatip okullanndan ayn bir kategoride değerlendirmekten geçiyor. Bunu yapıp mesleki-teknik eğitimi de ayağa kaldırmak gerekiyor. İmam hatip okullan da, din hızmetleri ihtiyacına yanıt verecek bir yönde yapılandınlmalı ve öğrenci planlaması da buna göre yapılmah; aynca, din ağırhklı ve siyasetin aracı olmaktan kurtanlmalı. Standartları bellrlemek Söz konusu TED Raporu'nun, mesleki-teknik eğitime ilişkin önerileri de şöyle: Bu eğitime, istihdamı ön plana alan bir yaklaşımla eğilmek; meslek standartlannı belirlemek; mesleki rehberlik ve yönlendirme konusunda yeni bir sisteme geçmek; yurtdışı isrihdam programlan geliştirmek; döner sermaye mevzuatım yenilemek; eğitim aşamasında özel sektörün devreye girmesini sağlamak; meslek liselerine öğretmen yetiştirmek; bu okullann atölye, işlik ve laboratuvarlaruıın donanımını yenilemek. Aynca, bu okullann -kendı alanlannda- yükseköğrenim kanallan açık tutulmalı; onlan, sadece imam hatiplilerin üniversiteye girişini kolaylaştırmaya dönük çabalar su-asında, öylesine gündeme getirmeye son vermeli! Özetle, söz konusu rapor, mesleki-teknik eğitiminin başlı başına taşıdığı önemi ortaya koyuyor. Peki, imam ve hatip okullannı nasıl nitelemeli? Bir Avrupa Masalı Ülkemizde Avrupa Birliği yanlısı kalem erbabı AB'nin "demokrasinin" yolunu açacağına hef inandı. Sermayeyle demokrasiyi yalnız birzamar için değil, hep bir ve aynı gördüğü için, iç dinamik- lerden her zaman korktu. Türkiye'nin tarihi, cumhuriyetin dışanyla, em- peryalist dünyayla savaşmış bir bölük kurucusu- nu ve kısa birdönemi hesaba katmayın, sürekli ola- rak dış dinamiğe bel bağlamış aydınlann tarihidir. Türkiye'nin aydınları devrimci, demokrat ya da sosyalist olmayı beceremedikleri zarnan, dış dina- miğe güvenmiş, iç dinamikleri düşman bellemiş- lerdir. Şimdiyse kendilerini iyice rahat hissediyorlar. Onlara sorarsanız; AB dayatmış, demokrasi rayına girmiştir. Oysa Türkiye'de bugün görülen demokratikleş- mede AB'nin payı sanıldığından daha azdır. Elde edilen demokratik haklar, işçilerin, gençlerin, ka- dınlann, ilericilerin, komünistlerin, varoşlann, Ale- vilerin, Kürtlerin, dirençli siyasi hareketlerin çaba- larının sonucudur. Siyaset dünyasındaki farklı ve yadırgatıcı kombinezonlann arkasındaki güç, hal- kın özlemleri, isteklendir. AB, bu zeminin üstüne basarak yükselen siyaset cambazının kaldıracı ol- du sadece. Şimdi kazanımlann disipline edileceği ve bu ne- denle ufkun kararabileceği bir noktadayız. • • • Avrupa Biriiği'nin Türkiye ile ılgili senaryolan, Türkiye'de önü açık bir demokrasıyi amaçlamaz. Çünkü AB'de böyle ucu açık demokrasiye yer ol- madığı, mürekkebi kurumamış anayasada yazılı- dır. AB'nin senaryolan işçileri, çalışanlan, köylüle- n değil, yalnızca sermaye çevrelerini, tekelleri mem- nun etmeyi amaçlayan hükümlerle doludur. Türkiye'nin "Tanzimatkafalı"', "yenilikçi" aydınty- sa demokrasi denilince "birey" ve "bireyin hakla- rTnıgörür. Onun "insan hakları" tanımı açl\k, yok- sulluk, sömürü vb. kavramlan dikkate almaz. Bi- reyin var olma koşullan, örgütsüzlüğü onun umu- runda değildir. Yoksullann, açlık sınınnın altında ya- şayanlann, birey olmaktazorlanacaklannı bilir, ama susar. Onun bireyleri belirii kentlerin belirli semt- lerinde yasariar. Demokrasi isteyen, üstelik bu de- mokrasiye sınır istemeyen halkınsa, sorulduğun- da "Girmezsek ayıp olur!" dediği Avrupa Birii- ğı'nden haberi bile yoktur. Onun başka şeylerden haberi vardır. Tanzimat kafalı aydın, AB'nin başansı saydığı bu- günkü noktayı pek beğendiğinden, aşın ıstekler- de bulunacağından korktuğu Kürtlere ve Müslü- manlara "Bu kadaryeterari&daşlar, Kürtlük veMüs- lümanlık AB içinde bu kadar, artık birey olmanın zamanıdır" der. Kürtlerin ve Müslümanlann belirli sıntflara mensup olduklannı bilmekte ve fakat unut- mak istemektedir. Kürtlük, Müslümanlık birişeya- ramıştır, ama artık birey olmak gerekmektedir. Sı- nrf olmaksa, şeytan başına, hiç gerekmemektedir. Türk ya da Kürt olsun, Müslüman olsun, birey- lerie sınıflararasındaki ilişki makbul birdoktorate- zi değildir. • * • Kendini 1980 sonrasındaAB'ye ve ABD'ye bağ- lamış, büyük bir olasılıkla eski solcu "aydın"\n, AB'ye hiçbir sorusu yoktur. Sorgucubaşı Verheugen'in neden demokrasi- yi Kürtlerin, Müslümanlann ve Hıristiyan azınlıkla- nn hak/arı ile sınırladığını sormak hiç, ama hiç ak- lına gelmemiştir. İşçilerin, çalışanlann durumu ile ilgili tek bır soru bile sormamasını hiç kimse ya- dırgamamıştır. Sendikalaria görüşme gereği hiç duymamış, tam tersine Türkiye'nin sınıfı unutmuş sendikacıları onun kapısında birbirine girmiş, yine de yüz bulamamışlardır. "Neden AB Anayasa- sı'nda çalışma hayatıyla ilgili hükümler yok, ne- den bu anayasaAB 'nin sosyo-ekonomik sistemi- niserbestpiyasa ekonomisidiye önceden tarifedi- yor?" diye sormak hiçbir sendikacının, aydının ak- lına gelmemiştir. Neden gelsin ki? Onlar, hafızalan Tanzimat'a takılmış aydınlardır. • • • AB Komisyonu, Türkiye'ye koşullu, 15-20 yıl bo- yunca sürekli bir şeyler dayatabileceği bir müza- kere tarihi verilmesini önerecek bugün. Koşullar, sermaye çevrelerine; siyasetçilere ve "aydınlara", halka fatura edilmek üzere verilmiş ar- mağanlardır. Çalışanlar, koşullan da, AB'yi de ciddiye alma- malı. Işlerine bakmaiı, siyasetin koşullannı kendileri ya- ratmalıdıriar. e-posta: guray.oz(n cumhuriyet.com.tr Avrupa Birliği fonları Sanatla dil eğitim projesine onay Eğitim Servisi - Özel Batı Lisesi'nin, Avrupa Biriiği'nin karşılıksız fonlanndan olan Come- nius çerçevesinde proje- lendirilen "Sanada DU Eğitinıi'' projesi, Devlet Planlama Teşkilatı'na bağlı Ulusal Ajans tara- findan da onaylandı. Bu proje çerçevesin- de dört öğretmen, Fran- sa'nın Lyonkentinde bu- lunan College Jean Mo- ulin'de birdizi eğitim se- minerine kafılacak. Üç yıllık bir projenin ilk yıl ana başlığı "drama". Yine AB tarafından fon verilen bir dığerpro- je ise "Avrupa'da Kelt Düması'nınlzieri'' İtal- ya"nınkoordinatörlüğün- de Türkiye, Irlanda, Is- panya. Yunanistan ve Po- lonya'nın kanlımıyla ger- çekleştirilecek olan pro- jeye kafılacak olan Batı Lisesi öğretmenleri, Kelt- ler'in (Galatlar) müzik, dans, din, mitoloji, arke- oloji, dil, efsaneler, sos- yal organizasyon, sanat, coğrafya ve göç yollan konulannda araştırma- lar yapacaklar. Bazı bi- lim adamlan yapüklan araştırmalar sonucunda, Keltlerin, (Galatlar)Ana- dolu topraklan üzerinde de yaşadıklannı ve hat- ta Ankara adının Ancy- ra (Çapa) kelimesinden türediğini ileri sürüyor- lar. Projeyle, öğrencilerin kendi topraklannda ya- şamış olan bir toplumu daha yakından tanıması, öğrencilerde Avrupalılık kültürünün yerleşmesi, farklı ülkelerden öğren- cılerle tanışıp, yabancı dillerini geliştirmeleri, teknolojiyi kullanmalan, araştırmacı kişiliklerini ortaya çıkarmalan amaç- lanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle