26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 EKİM 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 MGK: -AB TüHdye'ye eşit davranmah." Ortadoğu UBieleriyle eşit davraruyorlar yal Aşama Komplo kuramcılanndan Doğu Ergil, Islamcı bir televizyon kanalında "Atatürk geçmişte kaldı, artık O'nu aşalım" deyince Avrupa ADD Başkanı Dursun Atılgan, "Atatürk'ü aşabilmeniz için önce O'na ulaşabilmeniz gerekiri" diyor... Güvensiz Mehmet Aytar: "Güven kavramı yok olan toplumlarda; insanlar gücünü, sermayesini bitieştirerek Şirketleşemez, işletmeler kuramaz, iş, üretim yapamaz; ülkenin kaynaklannı aile şirketieri ve yabancılar yer; asosyal bireyler f yetişir, sosyal yaşamaktan çıkar, kabuğuna çekilir; dostluklar kalıcı olmaz; değer yargılan değişir; sivil toplum örgütleri yaşayamaz, büyüyemez, dolayısıyla demokrasinin kökleri zayıf kalır, tohumları meyve veremez; dayanışma olmaz, olamaz. Örnek mi, oturduğunuz apartmanın genel kurul toplantılanna bir bakın!" Elektronik posta: denizsomecumhuriyetcom.tr Te: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Yeni kuruş ekonomiyi canlandıracakmış... "Millet. meteliĞe kurşun verine kurus atacak!" emokratik Sol Parti'den eskı Bursa Milletve- kilı AN Rahmi Beyreli, "ağızdan kaçmak" deyıminin genellikle istenmeden, çogu za- man bilinçaltına yeıieşmış ya da gizlenme- si gereken hususlann bir anlık gaflet sonucu söylen- mesi durumunda kullanıldığını anımsattıktan sonra sözü Posta'dan Mehmet Ali Birand'ın bir yazısına getiriyor. Beyreli, "Birand, AB süreci ile ilgili olarak aklı ba- şında bırçok kişınin yıllardır söylediği, dikkat çekmek istediği tehlikeleri tam olarak 'ağzından kaçırmış' ve yazıya dökmüş. Birand'ın tehlike değil AB'ye girmek için zorunlu olarak benımsememiz gerektiğini açık- ladığı hususlar sayesinde Türk halkı AB'yi ve hızlı AB'cileri daha iyi tanıyacak, Türkiye'yi AB'ye soka- cağız' diyenlerin aslında Türkiye'yi nereye götürmek istediklerini daha iyi kavrayacak" diyor. Beyreli, Birand'ın yazısından özet çıkarmış. Bi- rand'a göre AB'ye girmenin koşulları özetle şöyle: Kanlı sureçUlusal egemenliğimizden vazgeçilecek; toprak bü- tünlüğümüzü ve laık cumhuriyeti koruma alışkanlık- lanndan vazgeçilecek; dış politikada istediğimiz po- litikayı uygulamaktan vazgeçilecek; istediğimiz eko- nomik kararlan aimaktan vazgeçilecek; ayrılıkçı terö- nstlere genel af çıkartılacak ve Kürtlerin temsilcileri- ne Meclis yolu açılacak; soykınm kabul edilerek Er- menilerden özür dilenecek; Güney Kıbrıs resmen ta- nınacak... Beyreli, Birand'a aslında haksızlıkyapıyor. istenen koşullardan egemenlik hakkı, dış politika, ekonomik kararlar çoktan yürürlüğe girdi. AB'ye girsek de gir- mesek de kontrol bizden çıktı. Toprak bütünlüğünü ve laik cumhuriyeti koruma alışkanlıklan ise ABD'nin elinde. Geriye ayrılıkçı Kürtler, Ermeniler ve Rumlar- la olan sorunlar kalıyor... Ermenilerden özür dilenmesi ve Kıbrıs'ın Rumlara teslim edilmesı hiç de büyütülecek konular değil. Te- mel sorun, binlerce şehidin kanı soğumadan ve hâ- lâ yeni şehitler verilirken aynlıkçı Kürt teröristlere ge- nel af çıkarılıp "Sayın Apo"nun milletvekili yapılma- sında. Bunun için zamana ihtıyaç var. AB ile müzakere sü- recinin ucunu açık btrakması; süreyi uzatmak için uyum paketlerinden biri kapanmadan ötekinin açıl- mayacak olması; Türkiye'nin yazıya dökülmüş kriter- leri yerine getirse bile 10-15 yıldan önce üyeliğe ka- bul edilmeyeceğinin ve hatta yeni kriterlerin arana- cağının söylenmesi hep bu yüzden. Şehit kanlannın soğumasını bekleyecekler. Bu işın piri olan Birand, sıraJadığı koşullan kabul- lenmezsek AB ile görüşmelerin her aşamasının çok kanlı geçeceğini söylüyor. Çok doğru, şehit kanlarıyla olacak! SESSÎZ SEDASIZ (!) Pratisyen hekimler kongre yapıyor TürkTabipleri Birliği'nın (TTB) "He- kim ve llaç Tanıtım llkeleri"nin 4. maddesi, "Bir bilimsel toplantıda gösterilen konukseveriik ve örnek da- ğrtımı gibi faaliyetler, toplantının temel hedefi olan bilgilenme amacını gölge- ler nitelikte olmamalıdır. Hekimler top- lantı düzenlerken bu konuya özen gös- termelidir" diyor... TTB'nın pratisyen hekimler kolu olan Genel Pratisyenlik Enstitüsü ile Pratis- yen Hekimler Derneği, aralıkayında An- talya'da saraya özenmiş beş yıldızlı bir tatil köyünde, beş günlüğüne yaklaşık 2 bin kişinin katılacağı Pratisyen He- kimlik Kongresi düzenliyor. "Mesleğimize, sağlık ocaklarımıza sahip çıkıyoruz" sloganıyla düzenlenen kongre için ilaç şirketieri 2 milyon dolar ödeme yapıyor... TTB Hekim ve llaç Tanıtım llkeleri'nin 7. maddesi, "Tüm etkinliklerin mali kay- nakları açıklanmalı, şeffaf olmalı ve toplantılardaki uygulamalardan ve en- düstri-katılımcı-konuşmacıilişkilerinin etik yönlerinden toplantı düzenleyicile- ri sorumlu olmalıdır" diyor... O halde, ilaç şirketieri, sağlık ocakla- n yerine sağlık ocaklarında görevli he- kimler için beş yıldızlı tatil köyünde beş günlüğüne düzenlenen kongreye niye mali destek sağlıyor? Hangi ilaç şirketi ne kadar para veriyor? Bu destek so- nunda pratisyen hekimlerin sağlık ocaklarında reçete yazarken ilaç şirket- lerinin etkisi altında kalmayacağının gü- vencesi nedir? Yüksek Yerilim Hattı Aslan payını yüzde 1 ahyor; yüzde 99 'un ekmeği aslanın ağzında! erdincutku ' yahoo.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Aynı' Ali Kahvesi'nde... -Gonül ne kahve tster, ne kahve- hane; GönüJ bir dost ister. kahve baha- ne_" Bu sözün dennlığıni yaşamak için. v olunuz Manisa'dan geçerken kent merkezme de uğrayıp *Ayııı* Afi Kahvea"nde bir süre dinlenme- nizyeterlı.. Asırlarca dostluk ve banş kültü- rüne kucak açan eski bir "der- gâh"ın çağdaş yaşamda da nasıl "uygarca yaşaüldığma" tanık ol- makiçinde... Manısa gibi tarihsel dokusunu önemli oranda yitirmiş bir kentte böylesine anlarnh bir "anılar evi- nin" nasıl olabileceğini öğrenebil- mek ıçınse önce Sultan Cami ile Muradiye Camisinı zıyaret etme- niz gerekıyor... Çünku. hseli yaşıtlannın çoğu "markalı grysüer" peşinde koşar- ken, her boş zamanını eldeki bu "yegâne" eskı mekânlarda geçır- meyi yeğleyen Aml ÇamdereB de mutlakaoralardadır.. Bızeyaptığı gibi önce kibarca yaklaşıp bir duğu onjinal belgeler, Mevia- na'dan şıirler, aynı hisleri taşıyan düşünürlerden deyişler. Hele o renk renk nargıleler. aralarında 17. yüzyılda kullanılanlar bıle var... Zaten Aynı" Ali Kahvesi'nde sohbetle birlikte TnangaMa dibek kahvesT ya da "'nargüe" ıçılıyor. bir de tabiı kı "sultan çayT . Tam 15 değişık bitkinın kanşımından el- de edilen ve sadece burada buluna- bilen sultan çayının "fonnüTünü merak edenler ıse üşenmeden yaz- mak durumundalar "Ihlamur, pa- parya, tarçın. zcncefiL kuşburnu, karanfU karabiber. yenibahar. ya- semin, melisa, avlaca. karabaş oru. kuşdiILr 'Dede'lerden torunlara~ Aynı' Ali'nin adeta bir "elsanat- tan müzesTne benzer çay ocağın- dakı gümüşten \e san pınnçten kahvelıkleri, şekerlikleri. boy boy cezveleri, işlemeh tepsilen inceler- ken bunlan özenle üreten ve zaman zaman da parlatan Izmır'deki usta- nın adını "kutiamak" için bile öğ- KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak a turk.net ÇİZGİLİK K.İMİL MASARACl kamilmasaraci n mynet.com H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(Qyahoo.com Bu kahvede oyun masalan yok, "sohbet düzeni" var.. "merhaba" der, sonra da "hoş geW dmiz"i ekleyerek aynı kıbarlık ıçin- de sorar; *Aynı' AB Kah^'esi'ni de gördünüz mü?~" Sultan Camisi 1530'larınmirası. Klasik Osmanlı mimarisinin özgün örneklerinden.. Komşusu Muradi- ye ise Mimar Sinan'ın Ege Bölge- si'ne tek armağanı. 156O"lardanbu yana da kentin en güçlü simgesi ve onurkaynağı... Bu değerlerle birlikte tanıştığı- mız Anıl'ın tarif ettiği yoldan Aynı' Ali Kahvesi'ne vardığımızda. ken- dimizi bu kez aynı tarihin "duj'gu wdüşüncedün> ı aa"ndabuluyoruz. Küçük bir cami ve türbesiyle birlik- te aynı bahçede yer alan tek kath ya- pının dünden yanna "insan sevgi- a"ni taşıdığı ise daha "oturma dü- zeninden" bile hemen anlaşüıyor. Burada. diğer kahveler gibi oyun masalan ve televizyona yönelmiş sandaryeler yok. Sıralar. koltuklar ve sehpalar "sohbet nizamı" için- deler. Çünkü burada o\oın yerine "nmhabbet"1 , dedikodu yerine "dü- şûnmek". maç yayıru yerine "kb- sikTürkmüziği"* dinletılen. gürül- tü yerine "dmginlik''. gerilim yen- nede •'huzur" var... Duvarlarda. raflarda ve her yer- de ise '•Mevieviliğnı'' özgün eşya- lan ve simgeleri... 4. Murat'a aıt fermanların v e tuğralann da bulun- renemıyoruz... Çunkü. kahvenin sahibı Levent tşanlariarorada olmayınca, görev- liîer ser venyorlar, sır vermiyorlar... Buna rağmen böylesi bır özemn "snTmı1 " ise du\ardaki bir yazıda okuyoruz. Levent Bey burayı ba- basından devTaknış, ona da baba yadıgân imış. Yani. Aynı' Ali Der- gâhı "dedeterden tonuüara" yaşa- tıhyor... Dergâhı kuran da Horasan eren- lerinden Avnah Ali Dede'ymiş. El- bisesıne asarak dolaşnğı "a>r na"la- nnı merak edenlere; "Benim var- hğıında, kendi öz benliğinizi scy- redin'' dermış. ANTU' .Ali'nin duvar- lanndakı aynalarda da aynı yan- sıma var mıdır bılınmez. ama bu dergâhın özelliklennden bin de Os- manlı dönemi boyunca kadınlann ve erkeklenn birlikte oturup söy- leştiklen tek toplanma mekânı ol- ması.. Bizim de bu uygarlık mekânını tanımamızı sağla\'an Aml. bir süre sonra yanında arkadaşlan Ayşenur Çömlekçi ve Ali Kemal Örtülü ile birlikte ora\a da geldi. Duvarlılık- lanyla jureğimıze su serpen dunya güzelı gençlenmize a\Tilırken dedik ki "Sizin de gönlünüzden se\gi eksik olmasm... Manisa'nın tüm gizemleri sizkre emanet_." oekincif.' cumhuriyet.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAS 31 Ekim ıcıcıc.nuımtnz-arikan.com ÇOCUKLARI ANLAMAK.. &U6LWIÜHLÜ /77V.y/tAJ YAZARl PE AMIClS POĞDU. SEMÇLİIC YtLLAGiNOA OGÛUYA KATILAN PEAMtÇtS, SUBAYK&J, ED£8iyftTA MERA- *7 KJED£*JIYL£ SİVİL YAŞAMl YegUYECe&İK. AS- KERLİK DEUeYİUİUİ AULATTI61 *LA VfM MIUTAZE* (ASKEZUK YAŞAUVSl) KİmglN!, *LA SPAGNA*'(«"- PANYÂ) GİBİ YOLCUUJK ANILAS.I (ZÜYECEK, SU ARADA Şiie. VE K.ISA ÖYHUİLE& YAZACAtCTI/S. 8AZI ELEŞrİRMENLEG., KISA ÖYKÜLERİUİN ŞM (Yİ YAPlTLARI OLDU6UUU İDDİA EDeC&Tİ. AM- CAK.PE AA/IICIS, AS/L ÛA/ÜA/ü ÇOCUK /tirAP- LARIYLA YAPACAKT/R. "GLI AWC/"(pCSTLA/Ç') VE ÖZSLLİfCie "IL. CUOR£*(ÇOCUIC KAtgİ),2£ DİLE Ç£l/RİLeeBK YAYIML4NACAK-, DUYSUSAL ANLATIMIYWI İ i TtRE ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2003'555 Da\acı Nizamettın Kangın tarafından da%-alı Seval Türk aleybine açılan velayetın değıştirilmesı davasında, Da\alı Se\al Türk adına çıkanlan teblıgatın bila teblığ ıade edilmesi, Cumhuriyet Savcılığf nca yapılan araştırmada da adresinin tes- pıt edılememesı nedenıyie davalı Seval Türk'e dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğıne karar verilmiştir. Adı geçenlenn duruşmanın ertelendığı 08.11.2004 günü saat 9.35'te mahkememizde hazır bulunması veya kendisıni bir vekille tem- sıl ettırmesı gerektıği. duruşmaya gelmediğı veya kendisini bır vekille temsil ettırmedıği takdirde HUMK'nun 377. maddelen gereğin- ce yargılamanın yokluğunda devam edeceği ve hûküm verileceği, 7201 sayılı kanunun 29, 30, 31 ve müteakip maddelen gereğınce da- va dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. : 49418 PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU Çocuklar istanbul Kitap ve Sanat Fuarlan bu akşam so- na eriyor; kitaplar toplanacak, paketlenecek, standlarsökülecek, katılımcılar, yazarlar, ziyaret- çiler dokuz gün boyunca yaşadıklanndan mut- lu.fakatepeydeyorgunayrılacaklarTÜYAPFu- ar ve Kongre Merkezi'nden. Fuarlann coşkusu- nu yaşamış olanlann yannki sabahla birlikte ora- da olmayanlara, olamayanlara anlatacaklan gözlemleri, tanıklıklan olacak. Ben de bana, "Ne- lergördün, neleryaşadın?" diye sorduklannda önce çocuklan, hafta içi günlerde kapılann açıl- masıyla birlikte cıvıltıları sergi salonlannı doldu- ran çocuklanmızı anlatacağım. Bu yıl, geride kalan 22 yıldır görülmedik ölçü- de çok ilköğretim ve lise öğrencisi gezdi kitap ve sanat fuarlarını. Yüzlerce otobüs, minibüs, on binlerce çocuğu Beylikdüzü'ne taşıdı. Ait ol- duklan sosyal çevrelere, ailelerinin kültürel, pa- rasaJ düzeylerine bağlı olarak ders kitaplannın dı- şında "kitap" kavramıyla daha önce tanışmış, düzenli kitap okuru olmuş olanlann dışında el- lerine ilk kez bir roman, bir şiir ya da bir öykü ki- tabı alanlar da vardı ve belki de onlann sayısı öbürterinden daha yüksekti. "Kitap"la tanışıklık çocuklann davranışlanna yansıyor, kitaplara olan yakınlık ya da uzaklıkla- rı davranışlanndan anlaşılıyor. Okuyan çocukla- rın gözlerindekı pınltı da bir başka oluyor. Dav- ranışlan da daha rahat ve özgür. Ne istedikleri- ni, ne düşündüklerini daha kolay, daha düzgün, daha anlaşılabilir dile getirebiliyortar. Çocuklar bu ülkenin geleceği ve bu geleceğin biçimlendiril- mesindeki rolleri onlann aileleri kadar, hatta ai- lelerinden daha fazla okullan ve öğretmenleri ta- rafından belirleniyor. • • • Fuarda birçok kez gözlemledim. Kimi öğret- menler için toplu bir kitap ya da sanat fuan zi- yaretinde öğrencilerinin davranışlanndaki "di- siplin" her şeyden önemli oluyor. Bu öğretmen- ler, sergi salonlannı dolaşırken çocuklar tek sıra olsunlar, aralannda şakalaşmasınlar, gülüşme- sinler, koşuşturmasınlar, kitaplara dokunmasın- lar, standlann önünde takılmasınlar, sırayı boz- masınlar istiyoriar. Disiplin anlayışı bu olunca ço- cuklar da toplu fuar ziyaretini "bir an önce so- na erdihlmesigereken birödev" olarak algılıyor- lar. Oysa çocuklann ders kitaplan dışındaki ki- taplarla ilk tanışmaJan gelecekleri açısından çok önemli ve bu ilk tanışma hiç kuşkusuz disiplini de zorunlu kılan bir toplu ziyaret çerçevesinde de olsa belli bir davranış özgürlüğünü gerektiri- yor. Çocuk, kapak resmi, rengi, adı, sunumu ilgi- sini çeken bir kitabın önünde durabilmeli, eline alıp sayfaiannı çevirebilmeli, içine bakabilmeli, birkaç satır okuyabilmeli, hatta kitap kâğıdının kendine özgü o kokusunu duyabilmek için bur- nuna götürüp koklayabilmeli. Eğer ilgisi daha da artmışsa stand görevlisine o kitabın içeriğine, yazanna ilişkin sorular yöneltebilmeli. Diyece- ğim o ki, kitapla ilk tanışma hiç aceleye getiril- memesi gereken küçük çaplı törensel bir süreç; bilinçli ve düzenli kitap okuru yetişkinler de ço- ğunlukla bu süreci özgürce yaşamış çocuklann arasından çıkıyor. • • • Çocukları kitaplarla buluşturma bağlamında TÜYAP 23 yıldır bir okul görevi görüyor. Yıllar ön- ce kitap fuarlannda kitaplarla kalıcı dostluklar ku- ran dünün çocuklan bugünün aydınlık yüzlü an- ne babalan olarak kendi çocuklanyla geziyorlar fuar sokaklannı. Ülkemizin geleceğini bu aydın- lık yüzlü anne babalar, küçük yaşlannda yürek- lerinde kitap sevgisi oluşmuş çocuklanmız, ço- cuklanmızı bilinçli, duyarlı, özgür bireyler olarak yetiştiren öğretmenlerimiz belirliyorlar. Bize de bu çorbaya bir tutamcık tuz katmış olmanın mut- luluğu kalıyor. (e-posta: [email protected]) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 SOLDANSAĞA: 1/ Pasifik Adalan'nın etnik yapı ve coğrafya te- melinde bö- lündüğü üç a- da grubun- dan biri. II Vücut ısısı... llke. 3/Binne dokunsun di- ye söylenen 9 söz... Konuk ağırlamak için özel olarak yetiştirilmiş Japon kadını. 4/ Pa- muk, yün gibi şeyle- 3 ri eğirmekte kullanı- lan araç... Bez par- 5 çalanndan dokun- 6 muş kilim. 5/ Ucu 7 sivri uzun bıçak... 8 Boynun arkası. 6/ 9 Yanağın alt kısmı... Bir renk. 7/Derinliği az me- tal kap... Nazilerin politikasında Germen ırkından kimselere yakışrrnlan ad. 8/Metalden yapılmış hi- lal... Avusturya'nın ikinci büyük kenti. 9/Pasifik Adalan'nın etnik yapı ve coğrafya temelinde bö- lündüğü üç ada grubundan biri. (Üçüncüsü ise Mikronezya). YUKARIDAN AŞAĞI\'A: 1/Küçük çocuk ayakkabısı... "Hadi ver ellerini / Ufkumdan esen — yellerine"(Behçet Necatigil). 2/ Padişah ve vezir kavuklannda bulunan tüy ya da püskül biçimindeki sorguç... Ağaçlıklı yol. 3/ Kokmuş hayvan ölüsü... Uygun, yerinde, denk. 47 Uğraş... Bir tür yumuşak hasır şapka. 5/ Galyum elementinin simgesi... Hayvanlara vurulan dam- ga. 6/ Elma, armut, ayva gibi meyvelerin yenme- yen iç bölümü... Germanyum elementinin simge- si. 7/Zarar... Yeryüzü. 8/ "Kader kedere eş oldu / Ağladım gözüm — oldu"(Âşık Veysel)... Tekir- dag'ın bir ilçesi. 9/Mesafe... Vücuttaki AIDS vi- rüsünü saptamakta kullanılan test. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle