17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2004 CUMARTESİ HABERLER D U N Y 4 D A BUGLÖV ' CHP'li Ateş, AKP'nin özelleştirme mantığına uygun yeni bir kamu çalışanı tipi yaratmayı hedeflediğini söyledi ALÎ StRMEN Memleketimden Savaş Manzaraları... 28 Ekim Perşembe sabahı kalkar kalkmaz her zaman olduğu gibi, dairenin kapısını açıp, eşikte- ki gazeteleri aldım. Cumhuriyet'in birinci sayfa- sında yine bir sokak savaşı resmi vardı; önce Bağ- dat sandım, değildi, "Filistin olmalı" diye düşün- düm. Biraz daha dikkatli bakınca gördüm ki yanılmı- şım. Sokak savaşı Pendik'te geçiyormuş. Ertuğ- rul Gazi Mahallesi'nin kahraman sakinleri, gece- kondu yıkımına karşı, kendilerini veya komşulan- nı koruyorfarmış. Fotoğraflar, gazete haberleri ve ekranda izledi- ğimiz görüntüler, tıpkı Irak ya da Filistin'deki so- kak savaşlannı andınyordu. Ama bu defaki savaş manzarası benim memle- timden geliyordu. Çok partili demokratik yaşamı- mızın ne ilk sokak savaşıydı bu, ne de sonuncu- su olacaktı. Pek yakında, Armutlu savaşlanna da tanık ola- biliriz pekâlâ. Pendikte Ercan Gürür llköğretim Okulu'na ek bi- na yapılması için aynlan 4290 metrekarelik arazi üzerine vatandaş, gecekondu oturtmuştu. Milli Eğitim Bakanlığı bu durumda binayı yapamıyor- du. Yıkım yapılacaktı ki, inşaata başlanabilsin. Çatışma bundan çıkmıştı. Vatandaş devletin arazisini, okul yapması için vermeyi reddediyor- du. • • • İlk bakjşta vatandaş haksızdı. Kimin arazisini kime vermiyordu ki? Şimdi birde başkatüriü düşünelim. Bugünede- ğin egemen olan talan, yağma ve avanta ekono- misini Pendik'teki vatandaş, tek başına egemen hale getirebilir miydi? Pendik'in E-5'ten yukanda kalan kısmının tümü gecekondu değil miydi? Gecekondu sistemi, devletin yasama ve yürüt- me erkini ellerinde tutan politikacılartarafından, ko- nut sorununa çözüm olarak görülmemiş miydi? Çaresız insanlar ekmeklerini kazanamadıklan yerierden büyük kentlere göç etmeye başladıkla- nnda, kamunun hangi kuruluşu, devletin hangi bi- rimi, onlann konut sorunlannı düşünmüş ve çözüm üretmeye çalışmıştı? Günü kurtaran, ama aslında çözüm olmayan çö- zümlar topluma umar olarak sunulmamış mıydı? Yıllardır, yurdun havasını, toprağını, suyunu yağ- malayarak yaşamıyor muyduk? Emeğin ytice değer olduğu, üretimin temel oluş- turduğu birekonomiyi ve demokrasiyi kuramamış insanlann toplumunda, "gemisinikurtaran kaptan", "her koyun kendi bacağından asılır" etiğinin ege- men olduğu bir ortamda, söyler misiniz bana, ga- rip vatandaş ne yapsındı? • • • Pendik'teki olay ilk bakışta görülebildiğinden de daha vahimdir. Çünkü insanlar, talan ekonomisi- ni özümsemişler ve bir hak olarak görmeye baş- lamışlardır. Mahallelinin evleri yıkılanlarla dayanışması, yı- kımdan hemen sonra, imece usulü ile binalann yeniden yapılmaya başlanması bunun en güzel gös- tergesidir. Umarsız vatandaş, emeğiyle, alnının teriyle, ya- şam savaşımını sürdürmek olanağına sahip ola- mayınca bu yola başvuruyor. Kimi zaman bunun insanı, ağlatması gerekirken kahkahayla güldüren örneklerine de rastlıyoruz. On yıl kadarönce, Fatih Köprüsü'nün çıkışında Karayollan, tesislerini genişletmek istemektedir. Zaten orada arazisi de vardır. Gelin görün ki, arazi vatandaş tarafından, gece- kondu tabir edilen binalan yapmak için kullanılmış- tır. Karayollan üzerinde politikacılar baskı yapar- lar - Vatandaşı mağdur etmeyin! Vatandaş) mağdur etmemek için yol da bulunur, Karayollan, kendisine ait olan araziyi istimlak ede- cektir. İstimlak bedeli belirlenir, vatandaş bunu az bul- maktadır, itiraz eder. 0 sırada Bayındıriık ve Iskân Bakanı'nın danış- manı olan akademisyen arkadaşım, G.Ş. bu tavır üstüne dayanamaz ve der ki: - Insaf edin arkadaş/ar, arazi zaten sizin değildi, buna rağmen istimlak parası veriyorlar, onu da beğenmiyorsunuz. Aldığı cevap onu da hayrete düşürür. Arazi sa- hiplerinden biri solcu arkadaşıma, karşılığında gık diyemeyeceği şu yanıtı verir - Bizim de insanca yaşama hakkjmız yok mu abi?!.. Talanla insanca yaşamaya çalışan insanlann ül- kesi, AB kapısının eşiğinde bekiemeye, IMF'ye el açmaya, bölgede ABD petrol jandarmalığı yapma- ya mahkûmdur. Üzgünüm ama maalesef gerçek bu. [email protected] YUNANiSTAN ?00aAHK.*TWA.P»£,l!O(*n P MN(UWV*U) M / # UKOToeusall \\Mum I,H],;,|İ;,;Aİ>H Turkıye Gazetecıier Cemıyetı'nın yayınlaöığı günlük Bizim Cazete Üfke soaınlanna ılışkın raporianyla, araştırmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız habertenyie sıvil toplumların gazetesı. Düzerılı okumak ıçın abone olun. Tel: 0.212.511 08 75 'Sendikalartehditaltında'TÜREYKÖSE ANKARA - Kamu kesiminde çalı- şan 2 milyon 750 bin kışiyi ilgilendi- ren kamu yönetimi taslağıylakamu ça- lışanlannın sayısını, işini, ücretini "es- nekleştirerT yeni bir sisteme geçil- mesi öngörülüyor. TaslaJda iJgili bir rapor hazırlayan CHP Gazıantep Mil- letvekili Abdülkadir Ateş, "gelenek- sd memurtipolojisinin değiştirileceği- ni, özeüeştirme manhğına uygun. gi- rişimci yeni bir kamu çalışanı yaratıl- mak istendiğini,sendikanın, işgü ven- cesmin olmadığı bu Japon modetüıin iktidannrahatkadrolaşması ve yan- daşlannı kayırmasmı sağlayacağuu" söyledi. Abdülkadir Ateş, kamu personel rejimi taslağıyla ilgili bir raporhazır- ladı. Ateş, taslakla ilgili sorulanmıza şuyanıtlan verdi: - Bu taslak kaç kişhi ilgilendiriyor? - Kamu kesımınde sıvıl statüde ça- • CHP Milletvekili Abdülkadir Ateş, 2 milyon 750 bin kişiyi ilgilendiren kamu yönetimi taslağının getirdiği, sendikamn, iş güvencesinin olmadığı 'esnek' Japon modelinin, iktidann rahat kadrolaşması ve yandaşlannı kayırmasını sağlayacağını söyledi. lışan 2 milyon 750 bin insaru doğru- dan ilgilendiriyor. Bu sayının yüzde 63'ü (1 milyon 750 bin) memur, yüz- de 15'i (410 bin) geçici işçi, yüzde 12'si (317 bin) sürekli işçi ve yüzde 7'sı de (200 bin) sözleşmeli personeldir. Ya- sa, çok genış bir kesimi ilgilendirdi- ği için önümüzdeki dönemde muaz- zam tepkilere gebe. - Taslakta öngörülen temel düzen- Jemekr neler? Bu düzentemelerle sık sk vinek*nen "devletin şişkinliği*", "aşı- n merkezhetçiük"' gibi sorunlara bir çözüm bulunacak mı? - Kamu hizmetlerinin maliyetlerini kısma bahanesiyle kamu hizmetleri- ni ticarileştirme ve özelleştirme kül- türüyle uyum içerisinde, ticarileştir- me ve özelleştirme kültürüne aşina bir kamu yönetimi anlayışı öngörülü- yor. Kamu hizmerini yerine getiren geleneksel memur tıpolojısi ve örgüt kültürü yerine "ghTşimci", özel çıka- nnı -istese de ıstemese de- iş güven- cesindenyoksunluğu içerisinde öne çı- karan yeni bir kamu çalışanı tipoloji- si getirecek. Turgut Özal döneminde başlatılan yaklaşımın birdevamı olacak. Sözleş- meli personel, perförmans değerlen- dirmesı ve sicil sistemi, sendikalaşma- nın önünü kesecek, memur sendika- lannıyok olma noktasınagetirecek ve- ya en iyi ihtimalle işveren sendıkacı- İığını yükseitecektir. Kamu kesimin- de çalışan 2 milyon 750 bin kişi ilk ba- kışta yüksek bir rakam gibi görünü- yor. Bu sayı. toplam nüfusun yüzde 4'ü, istihdam edilebilir nüfusun ise yüzde 9'u seviyesınde olup öteki ülkelere nazaran düşüktür. Devletin şişkinliği saptaması, personel sayısı açısından geçerli görünmüyor. Başan ödemesi -Taslakta "esnekkştirme" kavTamı öne çıkıyor^ - Taslagın genel gerekçesınde öne çıkan "girdi odakh değil, çıkû odakh kamu yönetimi" kavramının ardında yatan anlayış, maliyetlerin azaltılma- sı, verimliliğin arttınlması düşünce- sidir. Bunun araçlan da sayısal, işlev- sel ve ücret esnekJiğidir. Çalıştınlan 'Soruları yumuşatın1 Soru önergesine Meclissansürü • CHP Milletvekili Erdal Karademir'den, TRT hakkmda verdiği soru önergesinde içinde "şeriatçf' sözcüğünün de yer aldığı bazı sorulan "yumuşatması" istendi. tĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN ANKARA (ANKA)- CHP Izmir Milletvekıli Erdal Karademir'ın TRT haklonda hazırladığı so- ru önergesi, TBMM Baş- kanlığı'nın sansürüne uğ- radı. Karademir, TRT'de ya- şanan görevden almalar, bazı programlann yayın- dan kaldmlması ve gö- revden alınan bürokrat- ların konulanyla ilgili ol- mayan işlerde görevlen- dirilmesıni, hazırladığı soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Ancak Karademir'ın önergesi TBMMBaşkanlığı 'ndan geri döndü. Karademir, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan'ın yanıtlaması iste- miyle hazırladığı önerge- siyle ilgili gelişmeler hak- kında bilgi verdi. Kara- demir, geçen hafta içinde TBMM Başkanlığı Ka- nunlarve Kararlar Daire- si'nden gelen bir telefon- la, önergesindeki sorular- dan bazılannm "yuınu- şatılması gerektiği"nın kendisine iletildiğini söy- ledi. Karademir, "Ben- den önergemde yer alan sonılanmdan bazılannı yumuşatmamı istediler. Ben de bunlann ne oldu- ğunusoniDca, banaöner- gemin l'inci, 4'üncü ve 7'nci maddelcrini \nmu- şatmam gerektiği söyien- di Ben de butekBfibana yazılı olarak gönderme- lerini istevip, teklifi geri çevirdim'' dedi. Önergeninhafta başuı- da Karademir'e iade edi- Ieceöi, ancak Karade- mir'ın de önergesini de- ğiştirmeyeceği öğrenildi. Önergesinde TRT'de programlan yayından kal- dınlan ve görevden alı- nan kişilerin Atatürk ilke ve devrimlerini özümse- miş. laik ve demokrat ki- şiler olduğunu anlatan Ka- rademir'den "yumuşat- maa" ıstenen sorular şöy- le: "- Türkrve'nin üniter yapısmı savunan ve Ata- türkflkeve de\Timlerine sahip çıkan kişilere ait programlann yayından kaldınlmasuıın,TRTGe- nel Müdürii'nün kamu- oyuna yansıdığı gibi şeri- ai yanlisı ania>işıilebiril- gisi var mıdır? - Hakkmda 'Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi e\-rak ve kayıtlarda sahtecilik ve suç işlemek için örgüt oluşturmak'tan da\"a gö- riilen TRT Gend Müdü- rii'nün 'kamuoyunu doğ- ru bilgilendirme, haberle- rin \enlmesi ve yayım- lanmasındatarafsızlık ve doğruluk ilkelen'ni ihlal ettiği ve TRTyasasma a\- lan davrandığı konusun- daki iddialara katüıyor nıusunu/? - Attüâ Ühan'm,Seynan Levent'in ve Nurzen Amuran'm programlan- nın ya\mdan kaldmlma- smm; çağdaşhukukunye- rine din kuraUanna da- yah de\1et kurmayı, top- lumumuzunCumhuriyet dönemindeekleeöiğirüm çağdaş kazanımlan yok etmeyi amaçlavan unsur- lan cesaretiendiniiğini dû- şüniryor musunuz?" kişi sayısının esnek olması öngörülü- yor, bu ancak iş güvencesinin olma- dığı bir sistemde olabilir. Çekirdek bir kadroyla gerektiğinde çalıştınla- cak değişken bir çe\Te işgücü isteni- yor. Sözleşmeli personel yaygınlaştı- nlmak isteniyor. 657 sayılı yasada herkesingörevi bellidir. Işlevsel esnek- likle birden çok fonksiyonu görebile- cek bir işçi tanımı geliyor. Uzmanlaş- ma kalkıyor. Ücretin bir bölümünün temel ücret, kalanının işveren gözün- deki perförmans ve uyuma göre ödül- lendirme, prim gibi değişken bölüm- ler olması öngörülüyor. "Başan öde- mesi'' diye bir düzenleme öngörülü- yor Performansı "iji" ya da "pekiyr olanlarabaşan ödemeleri yapılması ön- görülüyor. - Perförmans değertendirmesinin objektifohıpolaınayacağıtarüşma ko- nusu. Bu, iktidarlara sübjektif dav- ranma. kendilerinden yana olanlan ka>ırma olanagı sağJamaz mı? - Bu sistemi savunanlar objektif olduğunu, nesnel ölçütler temelinde çalışa- nın performanstnın değer- lendırileceğinı söylüyor. Esinlenilen Japonya'da de- ğerlendirmenin gayetsüb- jektif olduğu, daha doğru- su işveren gözüyle ve iş- veren çıkarlan açısından tammlanmış olduğu bilin- mektedir. Işçilerin üretim performansı değil, işve- renin arzu ettiği kişiliğe sahip olup olmadığı da de- ğerlendirilmektedir. Işçi- nin kişiliğini incitici, onur kıncı şartlar altında dahi itaatkâr olması, muhalif sendikal örgütlenme giri- şimlerinden uzak durma- sı değerlendirme notunu arttınyor. Kadrolaşma yolu AKP'liler belediye başkan yardımcılarmın atanmasına itiraz etti CHP'li başkana soruşturma AHIVIETŞEFİK TRABZON - Belediye başkan yardımcılannı yasadışı yollardan atadığı ileri sürülen Trabzon'un CHP'li Belediye Başkanı Volkan Canaüoglu hakkında Içişleri Bakanlığı'nca soruşturma izni verildi. Canalioğlu, kusurlu bulunması halınde l yıla kadar hapisle cezalandınlacak. Canalioğlu, muhalif belediyelerin bu tür baskılara uğrayabileceğini belirterek "Aslanlar gibi göğus gereriz" dedi. Trabzon'da seçimlerden bu yana çoğunluğunu AKP'lilerin oluşrurduğu belediye meclisiyle CHP'li kullanılmasına karşın CHP döneminde yasaya uygun olarak 3 başkan yardtmcıhğı kadrosu dolduruldu. Canalioğlu, CHP'li belediye meclisi üyeleri Rahman Yurduseven. Orhan baslan ve Gursel Gençsoy'u başkan yardımcısı olarak atadı. Ancak AKP'liler, atamanın meclis onaymdan geçmesi gerektiğini • Yasadışı bir iş yapmadıklannı. herhangi bir endişe taşımadıklannı açıklayan Canalioğlu, "Muhalefet belediyesi olarak birtakım soruşturmalara uğrayacağız. Bunlara aslanlar gibi göğüs gereriz" dedi. Başkan Canalioğlu arasındaki çekişme sona ermedi. Canalioğlu, bazı önemli konularda da AKP'li meclis çoğunluğunun engeliyle karşılaştı. Bu tartışmalann en büyüğüyse başkan yardımcılıklan konusunda yaşandı. AKP döneminde yasadışı biçimde 6 başkan yardımcıhğı belirterek karara itiraz etriler. AKP Grup Başkanı tsmail Kemerkava da uygulamaya son vermemesi nedeniyle Canalioğlu'nu Trabzon Valiliği'ne şikâyet etti. Valiliğin görüş sorduğu Içişleri Bakanlığı da Canalioğlu hakkında soruşturma açılması için izin verdi. Başkan kusurlu bulunması halinde l yıla kadar hapis cezasuıa çarptınlabilecek. Karan değerlendiren Canalioğlu, yasadışı bir iş yapmadıklannı, herhangi bir endişe taşımadıklannı açıkladı. Canalioğlu, "Muhalefet belediyesi olarak birtaknn soruşturmalara uğrayacağız. Bunlara aslanlar gibi göğüs gereriz. Halkm verdiği yetki dognürusunda çahşmalannuzı sürdüreceğiz. Baskılarbizi yıldıramayacak'' dedi. Başkan yardımcılanyla ilgili tartışma, bütçe görüşmelerine de yansıdı. Önceki AKP belediye yönetiminin aldığı kararlan aynen sürdûren CHP yönetimi, başkan yardımcısı ödeneklerini 2 milyar 800 milyon lira olarak belirledi. Ancak AKP çoğunluğu yüksek belirlendiği gerekçesiyle ödenekleri l milyar 800 milyon liraya indirdi. Yasa taslağı, eski sicil sistemine, yeni perför- mans değerlendirmesi sis- temini ekliyor. Sicil ra- porlannda çalışanlann "kişilikleriyle genel du- nun ve davTanışlan" ba- kımından olumlu ve olumsuz nitelikleri hak- kında görüş bildirilecek. Bu raporlan verecek amir- lerin adil ve tarafsız ol- masmı beklemek gülünç- tür. Artık kamu kurumla- nnda etek boyu kavgala- rından sendikalı üyelerin aynmcılığa uğramasına dek pek çok sorun yaşa- nacak. Öctidara kadrolaş- ma ve yandaşlannı kolla- ma olanağı getirilecek. -tşgüvencesi açısından ne tür bir yaklaşım sergi- leniyor? - Bir yanda, istihdam güvencesine sahip ohna- yan sözleşmeli personel var. Diğer yanda, işvere- nin gözünde "akılhveus- lu" olduğu koşullarda, sü- rekli sözleşmeli pozisyo- na geçme vaadi var. Bu, sözleşmeli personelin ka- rakterini iyi yönde etkile- mesi beklenmeyen, sendi- kal örgütlenme gibi giri- şimler karşısında, ya sen- dikasızlığı ya da işveren sendikacılığW dayatan bir tehditöğesidir. Sayısal, iş- levsel esneklik düzenle- meleri de iş güvencesini ortadan kaldumaktadır. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Avrupa Birliği llerleme Raporu'nun ortaya çıkmasından bu yana "azıntık- lar" konusunda tartışmalann birisi bi- tiyor, diğeri başlıyor. Avrupa Alevi Bir- likJeri Federasyonu, TürkiyeAlevi Bek- taşi Biriikleri Federasyonu ortak basın açıklaması yaptılar. Bu açıklamalanyla "Cemevleri yasal statüye kavuşturul- malıdır" başltğı altında bir imza kam- panyasını gündeme getirdiler. Avrupa Alevi Biriikleri Federasyonu Genel Başkanı Turgut Öker, bu konu- da başlattıklan kampanyayı anlatan bir mektupyolladı. öker mektubunda şun- lan söylüyor: • 'CEMEVLERİ Yasal Statüye Kavuş- malıdır' imza kampanyasında sizin de desteğinizeihtiyacımız var! Geçtiğimiz günlerde, AB sürecini ve llerleme Ra- poru'nu değerlendiren Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) ve TürkiyeAleviBektaşiBirliklen Federas- yonu (ABF)birlikte ortakbirbasınaq>k- lamasıyaparakAlevileıin inançmerkez- leriolan Cemevleri'nin, Cami, Mescit, Kilise, Sinagoggibiyasalçerçevede ta- nınmasınayönelik birimza kampanya- Laik Devlet, Aleviler ve 'Asli Unsur' sı başlattılar." 10 Aralık 2004 tarihine kadar süre- cek imza kampanyası sonucu topla- nacak imzalar, Türkiye'de Cumhurbaş- kanlığı ve Başbakanlık makamına, Av- rupa'da da Avrupa Parlamentosu'na ve ilgili kurumlarasunulacaktır. Demok- ratik bir Türkiye'nin AB'ye üye olmasi- na 'evet' diyen kurumlanmız Avrupa'da AABK, gerekse de Türkiye'deABF, de- mokratik bir Türkiye'de her inancın, her kültürün yasalar ve vicdanlar nezdinde eşit olması için çalışmaktadır. "Farklı kültürierin, farklı inançlann ta- nınması, ülkemizin de önünü açacak, daha dazenginleştirecektir. Bu çerçe- vede, 'Avrupa'da en az 100 bin imza' hedefıyle başlattığımız imza kampan- yasına sizin de katılmanızı bekler, ve- receğiniz imzanın bizi daha da güç- lendireceğini belirtiriz." Alevilerin çağnsı geç kalmış bir hak- sızlığın giderilmesi çağrısıdır. Aleviler daha düne kadar derneklerinde Alevi sözcüğünü bile kullanamıyorlardı. Ale- viler, cemevlerinin birer inanç merkezi olduğunu söylüyorlar ve orada inanç- lannın gereğini yerine getiriyorlar. Bu noktadan sonratartışılacak bir şeyyok- tur. Cemevleri birer inanç merkezidir. Eğer Türkiye laik bir devletse, bu laik devletin içindeAlevilerin de kendi inanç- ları doğrultusunda saygı görmeleri, inanç merkezlerinin tanınması gereki- yor. Başbakan Tayyip Erdoğan bir TV programındacemevlerini bir ibadet ye- ri olarak değil bir kültür merkezi olarak değerlendirdiğini belirtti. Kendisi yurt- taş Tayyip Erdoğan olarak böyle düşü- nebilir, ancak cemevlerinin inanç mer- kezi olup olmayacağına karar vermek, başbakan olarak onun yetkisinde de- ğildir. Çünkü bir inanç topluluğu kendi inançyerini kendisi belirter, bunao inanç topluluğundan olmayan kimseler ka- rar veremez. AB llerleme Raporu'nun yayımlan- masının ardından "azınlık"sözcüğü ko- nusunda sol milliyetçi Kızıl Elmacılar en çok eleştirenlerin başında geliyor. 0 zaman, Aleviler, yıllardır uğradıklan hak- sızlıklardan nasıl kurtulacaklar? Onla- ra kuaı kuru "asli unsur" demekle ol- muyor. Bunun gereğinin yapılmasıdır aslolan. Aleviler, bugüne kadar Lozan Antlaşması'nda "azınlık" sayılan toplu- luklarkadarbile bir hakka sahip olama- dılar Çokyakınzamana kadarkorku için- de yaşadılarve kimliklerini gizlemek ih- tiyacı duydular. BaşbakanTayyip Erdo- ğan, cemevlerini ibadetyeri olarak say- mıyor, bu tutumunu şimdi llerieme Ra- poru sonrası değiştirmek zorunda ka- lacaktır. Peki onlarcayıldırAlevileri yok sayan yalnızca Islamcılar mıydı? Bunun da üzerinde düşünülmesi vebir özeleş- tiri yapılması gerekmiyor mu? Türkiye'deki Diyanet Işteri Başkanlı- ğı'nın tutumu ve kuruluş yapısı, laik bir deviet anlayışına terstir. Çünkü laik bir devlette, devlet bir resmi kurum yoluy- la bir dinin ve bir mezhebin propagan- dasını yapamaz. Türkiye'de Diyanet Iş- leri Başkanlığı Sünni-Hanefi ekolünü temsil ediyor. Bütün din adamlan bu mezhebe bağlıdıriar ve bu mezhebin propagandasını yapıyoriar, bütün din ki- taplan da aynı anlayış doğrultusunda hazırianryor. Bu noktada, laikliği savunanlann da Islamalann da önemli bir kesimi Diya- net Işleri'nin bu haliyle görevine devam etmesini istiyorlar. Okullarda Sünni-Ha- nefi propagandası yapılması, iki taraf- tanda dolaylı yada dolaysız destek gö- rüyor. Aleviler azınlık mı değil mi, tartışma- sının ötesinegeçelim veonlann hâlâ bu ülkede kendi kimlikleriyle, kendi inanç- lanyla yaşamak konusunda özgür ol- madıklannı kabul edelim. O nedenle Avrupa Biriiği llerieme Raporu'na gi- ren sözcükleri, "vay" diye bağırarak karşılamak yerine, bu inanç topluluğu- nun haklannın verilmesini savunalım. Alevilerin, "Cemevleriyasal statüye kavuşturulmalıdır" kampanyasını gönül- den destekJiyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle