25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 OCAK 2004 SALI CUMh'JR'TFI SAYFA 17 «a Suriye Oe NşkMerde tesad-m fslkMayor! Etektrorek posta; derazsomea«nhuriyetcom.tr www.denasoni.com Teü 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97 - Dışişleri'nin Kıbns planı, Genelkurmay ile çelişiyormuş... "Pentaçon'la çelişmediğine göre normaldir!" TestKaya Çetin, "Serde öğretmenlik var ya" diyerek Atatürk'ün mareşal üniformalı resminden ve askerin sesinden hoşlanmayan AKP Milletvekili Hüsrev Kutlu için bir test sorusu hazıriamış: "Aşağıdakilerden hangisi Hüsrev Kutlu'nun tutumunu daha iyi açıklar? A) TBMM'yi koruyan askerierin düşman askeri olmadığını şimdiye dek Hüsrev'e kimse söylememiştir. B) Hüsrev, açıklamalanyla etnik kimlikçilerle ikinci cumhuriyetçilerin düşüncelerine tercüman olmaktadır. C) Hüsrev'in sözleri, AKP'lilerin bilinçaltının dışa vurumu olarak malumun ilanıdır. D) Olay temelde AKP'nin küresel kaprtalizme eklemlenerek kaynaklanmızın yabancılara transferini perdelemeye yönelik sansasyonlarından biridir. E) Bu sözler aslında kuyruk acısı olan bir meczuba art olup, bir kısım medya tarafından Hüsrev'e mal edilmiştir." smanlı Sultanı Abdülmecit'in torunların- dan Prens Sabahattin'e göre Osmanlı'nın kurtuluşu için merkeziyetçi düzenden vaz- geçilmesi ve biryandan özel teşebbüse bir yandan da yabancı sermayeye dayalı bir düzen ku- rulması gerekiyordu. Merkezi yönetiminin idari ve ekonomik işlevleri Ingiliz koruması altında yerel yö- netimlere devredilmeliydi. Atatürkçü Düşünce Derneği Akdeniz Bölgesi Da- nışma Kuaılu üyesi Mustafa Gökdemir, Türkiye'de bugün kamu yönetimi ve yerel yönetımlerde yapıl- mak istenen "reformlar"ı "Prens Sabahattin yasala- n"na benzetiyor: "Prens Sabahattin, 1902 yılında Ingilizlerin des- tek ve himayesi ile Paris'te Osmanlı LJberalleri Kong- resi toplamıştı. Kongreye Türk, Ermeni, Yahudi, Arap, Arnavut, Rum, Çerkez ve Kürt delegeler ka- tılmıştı. Katılanlann çoğu merkezi devletten aynlıp bağım- Prens Sabahattin sızlaşma arzusundaydı. Nitekım kongre karannda 'büyük Avrupa devletleri, Osmanlı imparatorlu- ğu'nun zulmü attında ezilen halklann yardımına' çağ- nlmıştı. Sonradan, Sevr'in esin kaynağı bu kongre olmuştu. Günümüzdeki 'Yeni Sevrciler'in planları da bu kongre ile neredeyse tıpa tıp örtüşüyor. Şunu hemen belirtelim ki, Osmanlı topraklannda federasyon düşüncesi ilk kez 1852'de Ingiltere Baş- bakanı Benjamin Disraeli tarafından ortaya atıl- öte yanda dinciler de bugün bir inanç federasyo- nundan ve Osmanlı sekülerizminden söz ediyor; 'Müslümanlar ile gayri Müslimlerin zalimlere karşı or- tak eylemleri'ni dillendiriyor. Bu demektir ki Rumlar, Emneniler, Yahudiler, Nasturiler, Süryaniler, Yezidiler, Keldanilervediğerieri Islamcılann önderliğinde ken- di geleceklerini tayin etmelidir. Haklannı yemeyelim komprador solculann ve et- nik bölücülerin görüşleri de liberallerin ve dinci fe- derasyonların görüşlerinden pek farklı değil. Onlar da 'reformlar'a pek sıcak bakıyor. Hatta bazı 'sos- yalist'ler Türkiye Cumhuriyeti'ni çağımızın Bizans'ı olarak nitelemekle kalmıyor, Alevileri. Türkmenleri ve Kürtleri Kemalizm'i parçalayıp Anadolu coğrafyasın- dan süpürmeye çağırıyor." Görünen o ki, ulus devletin hem içeriden hem de dışarıdan dört koldan kuşatılması Prens Sabahat- tin'i aratmayacak şekilde bütün hızıyla sürüyor. Mustafa Gökdemir, kamu yönetimi ve yerel yöne- timlerde yapılmak istenen "reformlar"ı tektümcede şöyle özetliyor: "Her iki yasa tasansı da yalnızca sosyal devleti de- ğil, bizatihi üniter ulus devletin kendisini hedef alıyor." Yüksek Yerilim Hattı erdincutku • yahoo.com Gazetesinin yeni yıl dizısi ıçın şirket yönetmenı Ertuğrul Ozkök de gazeteci kılığında fotoğraf çektirseydi ya! Kukla Kürt devletine mal satarken! Bir televizyon kanalında Kuzey Irak'taki federasyonun siyasi açıdan değil amaticari açıdan yararlı olacağı- nı söyleyen AKP Balıkesır Milletvekili Turhan Çömez'e, Ayşe Meral şu ya- nıtı veriyor "Herşeyi satmayaöylegüdülenmiş- ler kı, ABD'nin kukla Kürt devletine üç kuruşluk mal satmayı marifet olarak göstererek, kukla devlete milleti alıştı- np, iktidarlannı ABD desteği ile devam ettırmek için, neleri sattıklannı, neleri satacaklannı halktan gızleyebilecekle- rini sanıyorlar. Tüccar hükümet olmak- la övünüp, Gümrük Birliği cendere- sinden her yıl kaybedilen milyarlarca dolardan ıse hiç bahsetmiyoriar. Milletın alın teri, ülkenin değerteri, kamunun malı KtT'leri halka rağmen, halka babalanarak, babalar gibi üç otuz paraya satıyorlar. Kıbns'ta, Türki- ye'nin garantörlük haklannı, stratejik çıkarlannı, KKTC halkının azınlık olma- dan yaşama hakkını satıyorlar. Türki- ye'nin tanmını, milli sanayisini, işçisi- ni, köylüsünü, memurunu IMF prog- ramlarına AB dayatmalarına kurban ederek satıyorlar. Türkiye'nin yaşam- sal çıkarlan demek olan Irak'ın kuze- yindeki kırmızı çızgilerimizı, 8.5 milyar dolar krediye ıpotek ederek satıyorlar. Ve bunların hepsıni, ABD'nin, çok uluslu sermayenin desteği ile Başba- kanlık Müsteşan ve kamu yöne- timitemel yasasınm hazıriayıcı- sı Ömer Dinçer'in sözlennde, ifade bulan 'büyük rüya'nın ger-' çekleştirilmesi için yapıyorlar." Suikastuı Nedeni TURKKAYAATAOV Pakistan'ı yöneten Gen. Per- vez Müşerref'e iki kez suıkast ginşimı oldu. Yınelenebilir de. Müşerref, eylemi yalnız teroriz- me bağlayıp onunla savaşımını daha da şiddetlendireceğini söylemekle yetindi. Olayın yön- tem yönünden terörist olduğu- na kuşku yok. Ancak, bu bağ- lantı madalyonun yalnız bir yü- zü. Çerçevesi geniş olan tablo- da her birinin ağıriığı bir olmayan başka gerekçeler de var. Orneğin, suikast hedefı olan (Başbakan LJyakat Ali Han'dan sonra ikinci, Gen. Ziya'nın uça- ğı 1988'de havada suikast so- nucu patlamıştı) üçüncü "Mu- hacir" (göçmen) kökenli en üst düzeyyöneticidir. 1947dolayla- nnda beş milyon kadar Hintli Müslüman Pakistan'a "Muha- cir" olarak yerleşmişti. Oysa, Pakistan'ın yerli halkları Penca- bî, Sindî, Baluçî, Pathan ve Do- ğu Bengal'liydi. Dışardan gelen- ler Pakistan düşüncesine çok bağlı amayerlilerin gözündeya- bancıydılar. Liyakat'ın 1951'de öldürülüşünü buna bağlayanlar var. Muhacirler benimsenmedi. Onlann 1984'ten beri MQM dı- ye bilınen partilerınin başkanı Attaf Hüseyin yıllardır Lond- ra'da menfada Başka bir ger- çek, Pakistan'da yinelenen as- keri darbeler. İlk on yıl yedi baş- bakan ama bir tek genelkurmay başkanı görmüştür. Hındis- tan'da ise tam tersi. İlk 23 yıl hiç genel seçim yok. Sivil yönetim- lerin yaşamı hep kısa. Ya dar- beyle ya da cumhurbaşkanının müdanalesiyle düşurüldüler. Seçimle gelen Navaz Şerif Anayasa'daki Madde 58/b/2'yi 1997'de yok edince başkanlığın bu yetkisi kalktı ama, Müşer- ref in 1999'daki darbesini en- gelleyemedi. Başka bir gerçek, Pakistan'ın gitgide katı din kurallan ıçıne gö- mülmesidir. Kurucu Cinnah la- ik düşünceliydi. Iktidara el ko- yan Gen. Eyüp Han (1958-68) Sandhurst'te kurmay olmuş, viskiyi eksik etmeyen biriydi. Darbeci Gen. Yahya Han da öy- le. Ama "Nizam-ı Mustafa" ge- tiren (beş vakit namazında) Gen. Ziya biyoloji ders kitaplannın bi- leKuran'lauyumundaısrarlıydı. Gençliğinde Türkiye'de uzun yıl- lar kalmış olan Müşerref bun- dan bir ölçude farklıydı ama, Af- ganistan'dayıllarcasilahlı çatış- mayürüten "Mücahitler" ile, her subay gıbi, yakın ilişkileri olmuş- tu. Bu tavnyla da hem silahlı "cı- had'm destekçisi, hem Ameri- kan yanlısıydı. 0 tarihlerde bu i- ki öğe aynı çatı altında uyum içindeydi. Usame bin Ladin de (silah, para, mühimmat, örgüt- lenme, lojistik ve din ile teronzm karması okullar yönünden) hem ABD, hem Pakistan (hem de Suudi) yetıştirmesiydi. Bu da başka gerçek. Bugün ise silahlı cihadla onu besleyip büyüten Amerika çatı- şıyor. 0 Amerika ki, Hazer ve çevresindekı petrol ile doğalga- zı, Orta Asya'dan güneyde Ka- raçi limanı dolaylanna inen yan yana iki boru hattıyla, Afganis- tan'dan sonra Pakistan topra- ğından geçirecek. Müşerref ci- hadlaABD arasında ikincıyı seç- ti. Onu şimdi yok etmek isteyen- ler de onun Amerikancı siyase- tine karşı. Başanlı olurlarsa, ye- rine başka bir general geçer. A- ma suikasttan bir ders çıkara- rak. Peşpeşe gelen iki eylemin te- mel nedeni ABD karşıtlığı ıse bu akım Asya'da güçleniyor de- mektir. Benzerleri Afganıstan'da ve Irak'ta da var. Bush yöneti- mi işgalcilerin "kurtancı" gibi karşılandıklan propagandasın- dan vazgeçmeli. Bu aldatmaca- nın yaran yok. Amerikalılara bi- le. Yoksa, kimi yakın dostlan canlanndan olacak. dünyada demokratik küre yapısına kavu- şuncaya değin karşılıklı acılar çığ gibi yoğunlaşacak. 11 Eylül saldırısıyia bağlantısı olmayan ve kitle imha silahları da bulun- mayan Saddam'ın yakalanışı Amerika'ya sahte güven duygu- su vermemeli, Amerikan halkı sakallı fotoğraflarla uykuya ya- tınlmamalıdır. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci a mynet.com HARBÎ SEMİH POROY semihporoyüı yahoo.com BU6UH BULUT BEBEK MRAYÇÎFTÇİ bulutbebek >: hotmail.com Eve-tMnladrk .( Sundan sonra gvlecek yıl ^e.irr\eder\J hzhkmSa kötü hi HAYAT EPtK TÎ1ATROSU MLSTAFA Penlz Som RöMsansta NeredeydiR? Anadolu'da Rönesans ve reform hareketleri ancak 20. yüzyılın başında Kemal Atatürk'ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile başlamıştır. Fakat, Atatürk sonrasında Türkiye'yi ortaçağ karanlığına doğru sürükleme çabaları. dini siyasete alet edenlerin temel politikasını oluşturmuştur ve bu politika günümüzde de geçerlidir. GÜNİZİ YAYINCILIK Tel: (0212)512 42 19 Fax:(0212)5121172 U6UR V , ABDÎ İPEKCT'DE DE.MODE ĞAZETECİLERDİR, DİZ ÛSTU BtLE KULMNMADILAR... OTOBÜSTEKtLER folîj-ı'k ycıl/i[z!ıt<. v« u> KEMAL VRGEJSÇ k_urgenc@yahoo.com TARİHTE BUGÜN MVMTAZ 6Ocak unctcmumtaz-arikan.com G/ZL/CO S/UW/ 19*3'Tt SUGÜM, YBNİ BİR İTBLYAH SİLAHINtN RE- StULERİ BAS/MA HAĞma». £• OlİNYA SAVAÇI S.ÜZBHK&N, İTALYAN PEHIZ ICUWBTL£liİ, "&Z- W OLÖUĞU SĞYLBfJeM SİLAHI, PROPAGAMOA AMACIYLA KULLAMYDRDU!BİRKAÇ AY /ÇİNOE fiYNI SİLAHIN APİÇLEGİ DE İTAL.YAM KEUTLeRİ- NİN bUVAHLARlUDA GÖRÜLECEtOTİ. MİUi ÛENİZ- ALTI YA PA BÛyÛK T&ZPrt- DEMeBİLeCSK SIR SU AUTI SİlAH/YP/ SU. İÇJ PATLAY/C/ POLU OLAN SİLAMU ÜSTUNe İHI OTVRUP, YDNL£NOİfHYOR; H£DEF€ ÇOK LAŞILDIĞINDA PA Ay/BIUP yÛZEBE/C GEKİ DÖNÜYO&LflROt- İSABBT OR/IUI QOK BÜYÜK OLAM SİLAHIN, SAI/AÇTA GENtÇ B'B ALANI BUIMP 8ULMiyACAĞI b GÖRÜŞ TANJU ERDEM Kıbns ve Gelecek KKTC milletvekili seçimleri sonrası ortaya çıkan du- rum kaımaşık bir manzara arz ediyor. •Seçimlerde Kıbnslı seçmen üzerinde Annan Pla- nı'na göre çözüm ve de AB'ye giriş ve Türkiye'nin AB'ye giriş görüşmelerine başlaması yolunun açılmasını sa- vunanlar ile Annan Planı felsefesinin Kıbns'ı AB içinde Yunanistan'la birleştirerek (Enosis) bir azınlık olarak gördükleri Türk varlığının zaman içinde erimesine ne- den olacak hükümler taşıdığını ve bunun Doğu Akde- niz'de Türkiye'nin güvenliğini tehdit edeceğıni, KK- TC'nin AB'ye, Türkiye ile beraberce alınması gereğine inananlann mücadelesi, başbaşa bir beraberlikle so- nuçlanmıştır. •Bağımsız bir devlet olan Kuzey Kıbns'ta ABD, AB, Ingiliz ilgilileri ve Türkiye'nin ABD ve AB muhıplerinin serbestçe dolaşarak, maddi destek sağlayarak genç- leri, işadamlannı, bazı sendikalan örgütîeyerek, yoğun propaganda yaparak muhalefet cephesini güçlendir- dikleri bir gerçektir. Bağımsız bir ülke toprağında dev- let güçlerinın ülke güvenliğini etkileyen Kıbns halkına yapay cennetler vaat eden, kimisı suç sayılabilecek bu eylemlere hukuk kurallan içinde zamanlı müdahalele- rin yapılmaması hatadır. Unutulmasın kı Kıbnslı Türkler ve Rumlar, uluslararası hukukun gereği orada bulunan TSK banş gucü ile son 30 yıldır banşı yaşadılar. O ba- nş harekâtı ki Kıbns Türkü'nü bir soykınmdan kurtanp, ona bir vatan, can ve mal güvenliği vermıştir. •Türkiye hükümeti, işin başından ben üzerinde yo- ğunlaştığı AB kapılannda müzakerelere başlama kara- nnın alınabilmesi ümidiyle gerçekte, temelde, Kuzey Kıbns muhalefet partileri gibi düşünüyor ve büyük ola- sılıkla bunlann kaizanabileceği bir seçim sonucu bekli- yordu. Ikı toplumtu (dil ve dinleri farklı), iki bölgeli, iki dev- letli bir yapı istiyoruz denilmesine karşın seçim sonra- sı ABD ve AB sorumlulan ağzı ile Annan Planı esas alı- narak müzakerelere başlanmalıdır. Denktaş danışman- lannı değiştirsin, söylemleri ne anlam taşımaktadır? •Bir yurtsever ve devlet adamı olan. Kıbns Türk hal- kı ve vatanı için bınbir badireyi geçinmiş olan Sn. Denk- taş; Annan Planı felsefesinin, Sn. Başbakanımızca da zaman zaman dile getınlen konfedera) ya da gevşek fe- deratif yapı ile çeliştiğini, plan felsefesı değişmedikçe Kıbns Türkleri ve Türkiye'nin planın küçük değişiklik- lerle kabulü halinde işin sonunun Girit Adası'nın akıbe- tine benzeyeceğini ve bu sorumluluğu yüklenemeye- ceğini anlatıyor. Ulusal çıkarian evrensel görüşlerie, ta- rih bilinciyte savunan Batı'nın anlayacağı ama işine gel- mediği için etkisinden kurtarmak istedikleri değerli hu- kuk bilim adamı danışman hakkında açık beyan Türk tarafı ve Denktaş'ın pozisyonunu zayıflatmamış mıdır? •Annan Planı esaslan üzennde yapılacak müzake- relerde sayılan 60 bıni bulacak göçmen sayısını azal- tacaklannı, Güzelyurt gibi sulak, verimli bir KKTC top- rağının bir kısmını kurtaracaklannı, Kuzey'e yüzde 30- 28'lik Rum göçünü en çok yüzde 10'lara çekeceklen- ni, toplu bir mal mübadelesi, takası yaptırabilecekleri- ni, Türkiye'nin etkili garantörlüğünü sürdürebileceğini zannedenler, Kıbns'ta 30 yıla yakın bir süredir yapılan müzakereleri, Rum tarafının tavırlannı incelemişler mi- dir? Eğer Kıbns'ta iki bölgeli, iki toplumlu, iki devletii bir yapı Türkiye tarafından hep savunuluyor da Rumlar bunu hep müzakere konusu bile yapmamışlarsa o za- man 30 yıldır hep bu tezleri savunan Sn. Denktaş'ın yanlışı nedir? Rumlar bu fıkiriere belirii esnekliklerie ya- naştılar da Denktaş ve o zamanki Türk yönetimleri mi çözümsüzlüğü savundular? Plan bazında müzakerele- re oturup bu isteklerimizi masaya koyarsak inanıyorum ki -inşallah yanılınm- Rumlar müzakere dahi etmeden masadan aynlacaklardır. Bu durumda Türkiye'nin son- raki hareket tarzlan, devlet politikalan devamlı ise TB- MM kararlarıyla belirlidir. Türkiye ve KKTC temel tezlerini savunma savıyla masaya oturup, ABD ve AB'nin ıstekleri doğrultusun- da planın özüne dokunmadan ufak değişimler yaparak anlaşıp, büyük tirajlı ve reytıngli yazılı ve görsel med- yanın desteğinde çözümü sağladık, büyük zafer ka- zandık propagandalanyla kamuoyunu bir süre yanılt- mak mümkündür. Yaşamda ve tarih önünde ise gerçek- lenn uzun süre örtülmesi olanaksızdır. Türkiye bir da- vasını yitirmiş olur. Kıbns orta erimde Girit gibi elimiz- den kayarak Yunanistan'ın bir parçası haline gelir. Tür- kiye, Doğu Akdeniz'de Yunan tehdidine muhatap olur. Bat emperyalizminin soğuk mantık duvannda iç ve dış çabalaria üniter ulus devletimız erozyona uğramaya devam eder ve bu olaydan sonra da AB'ye giriş için da- ha çok bekleriz. 0 zaman, doğaldır ki o koşullarda müzakereci ola- rak Sn. Denktaş'ın kullanımı olanaklı olmayacaktır. O zaman; güvenlik politikalan oluşturulmasında T- SK'yi pasifize etmeye çalışan ve emperyal güçlerle iş- biriiği yaparak Kıbns'ı gözden çıkaranlan Türk halkı ve tarih teşhis edecektir. Ama iş ışten geçmektedır. Bu altematif çözümün hiç gerçekleşmemesini, Türk yönetiminin tüm gücüyle, bir bütün olarak, adil bir çö- zümü sağlamak için zoriu bir mücadele vermesini ve başarmasını diliyorum. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN S\Ğ\: 1/ îran mitoloji- sinde sözü edı- len,otuzkuşbü- yüklüğündeki efsanevi yara- tık.. Bir cervel türü. 2/ Acıba- dem ağacı... Ağır kokulu bir 6 gaz. 3/Birden- bire ortaya çı- kan ruhsal dar- be... Bazenüze- nne un bile seri- lir 4/ Bir oyun ya da filmde aniden yaratılan komik durumlar... Bir inceleme sonucunu içe- ren yazı. 5/ "'Çok uzak- lardan — kuşlan geçi- yor/Tüyleri diken di- ken'"(B.R.Eyuboğlu)... Japon lirik dramı. 6/Ak- ciğerleri dinlerken heki- 8 min duyduğu patolojik g ses... Cem Sultân"ın Ba- tı dillerindekı adı 7/Yarada biriken iltihabı akıtmak için kullanılan bükülgen boru.. Muma batınlmış fitil. 8/Bir gıda maddesi... 133 derecede eriyen bir bıleşik. 9/Ak- saray ilinde, kayalara oyoılmuş Bizans dönemi kilisele- riyleünlü vadi. VTJKARIDAN AŞAYIYA: 1/Kotü ve olumsuz bir işteki elebaşı. 2/lran'ın plaka işa- reti... Mübalağa. 3/Uğraşılan şey. iş güç. 4/Yunan rakı- sı... '"— sesleri sönüyor perde perde'Atlılar kaybolu- yor güneşin battığı yerde rNâzım Hikmet) 5/Bunalım... Eski dilde su. 6/Çin ve Japonya'dan tüm dünyaya yayı- lan bir strateji oyunu... Yozgat ilinde unlü bir höyük. II Çok sıkı kapanan bir fermuar türü... Sıvas'ın bir ilçesi. 8/Yer adlannı inceleyen dilbilim dalı. 9/Hayvanlara vu- rulan damga... C.algı eşliklı, yalın ve dokunaklı şarkı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle