Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 OCAK 2004 PAZAR CUMHUR«YFT SAYFA
17
15
Hüsrev Kutlu'ya
verilen i
uyan'
cezasının Türkçe'si:
"Her feyi yap ama,
uyantk ol!"
Elektronik posta: denizsom®cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 FaKs: 0.212.512 44 97
- Göztepe Spor Kulübü'nün
yöneticileri AKP'ye geçmiş...
"Artık aoller ofsavttan!"
SÜS
Ahmet Mete
Apak: "Milli
Piyango
biletinin üstünde
'Trafik ışıklan kavşak
süsleri değildir'
yazıyor. Çok doğru;
çünkü bu görevi trafik
polisleri yapıyor!"
Bupgazada
Burgazada'daki
orman
yangınından
sonra Orman
Bakanlığı'nın
yaptığı fidan dikimi
kelimenin tam
anlamıyla fiyaskoya
dönüştü. Bakanlığın
diktiği akasya,
kestane, erguvan türü
fidanlar adanın
ekolojisine uymadı.
Ada Dostlan Dernegi
(0.212.250 73 23)
adanın ekolojisine
uygun fistk çamı ve
kızıl çam dikimi için
yeni bir kampanya
başlatt.
S
evgiü Uğur Mumcu... Aramızdan alınışının
11. yılında dün seni bir kez daha sevgi ve
özlemle andık, anıyoruz, anacağız. llginçtir,
1 geçenlerde senibaşkalandaanaroldu.Ta-
bii ki kendi dünya görüşleri içinde. "Uğur Mumcu'nun
yaptığı gazeteciliğin modası geçti" dediler.
Benim bir kitabıma yazdığın önsöz aklıma geldi.
Orada "Günümüzde iki tür gazetecilik var. Biri dedi-
kodu gazeteciliği, öteki araştırmacı gazetecilik" de-
miştin. Adamlar haklı, araştırmacı gazeteciliğin mo-
dası geçtiği için senden sonra ortalık dedikodu ga-
zeteciliğine ve dedikodu gazetecilerine kaldı!
Modaya uyup biraz dedikodu yapmaya ne dersin?
Bir adam düşün, dün sokak arasındaki evinin ki-
rasını zor öderken bugün şahane manzaralı bir evde
oturuyor.
Yediği önündeyemediği arkasında; birgiydiğini bir
daha giymiyor. Dün nefesi kokarken bugün serveti
ben diyeyim 10 milyon dolar, sen de 15 milyon do-
11. yılda
lar. Telefonu çevirdi mi ülkeyi yönetenlerie konuşu-
yor; tabii ki ülkeyi yönetenlerden de birtelefonla ge-
rekli talimatlan alıyor. En büyük iş adamlan, en meş-
hur artistlerle dolaşıyor. özetle her şeyi var.
Ama bir tek şeyi yok.
Itiban yok!
Bugün kendisine gösterilen itibar, işgal ettiği kol-
tuğa, taşıdığı etikete bağlı. Altındaki koltuk gittiğin-
de kimsenin yüzüne bakmayacağını biliyor.
Çünkü itibar, parayla satın alınamıyor.
Allah gecinden versin bunlarhakkın rahmetine ka-
vuştuktan sonra sonsuza dek unutulup gidecekleri-
ni, belki yıllar sonra bir araştırmacı gazeteci "omur-
gasızlarfamilyası" üzerine birçalışmayaparsaadla-
nnın ancak orada geçeceğini çok iyi biliyorlar.
Onun için ellerinde olanak varken senin şahsında
araştırmacı gazeteciliği müzeye kaldınp topluma
kendi anlayışlannı tek seçenekmiş gibi kabul ettirme-
ye çalışıyortar. Aynen tek kutuplu dünya masalı gibi;
yeni dünya düzeni gibi; küresel köy martavalı gibi...
Sevgili Uğur Mumcu, geçenlerde eski gazeteci
dostlardan Yılmaz Öztürk'le vapurda sohbet eder-
ken söz "mütareke basını"na geldi. Yılmaz ağabey,
mütareke basınının kaJemşörleri için "Onlar başka
türlüsünü düşünemedikleri için mandacılıktan ya-
naydılar. İşgal kuvvetlerinden maaşa bağlanmamış-
lardı" dedi. Ne kadar doğru. Sen ne dersin bilmiyo-
rum ama bugünlen görünce galiba mütareke bası-
nına haksızlık ediyoruz; bu denli satın alınmış değil-
lerdi.
Sevgili Uğur Mumcu...
Sensiz geçen 11 yılda "Benim memurum işini bi-
lir"den "Benim gazetecim işini bilir"e kadar geldik...
Bakalım bu işin sonu nereye varacak?
Akrf Kökçe: "AB
Komisyonu'nun
gelişmeden
sorumlu üyesi Günter
Verhoygen! Kuzey
Kıbns'ı bizden alıp da
kimlere verhoygen!"
SESSÎZSEDASIZ(f) Büyükşehir, Bebekkıyısında çalışıyor!
Istanbul Boğazı'nın Bebek kıyısında
bir kaldınm çalışması varmış... Halkın
yürüyüş yaptığı, banklara oturup din-
lendiği kıyı şeridinde hiçbir onanm ge-
rekmediği halde Istanbul Büyükşehir
Belediyesi banklan, parke taşlannı sö-
kerek tamirata başlamış. Tabii bu ara-
da yürüyüş yolu da kapanmış.
"Kentlerde âdettir. Kaldınm ihalesi
açmak için taşlan söktürüp yeniden
döşetirier" diyebilirsiniz...
Ama Bebek'ten Kayıhan Çağlayan
aynı fikirde değil... Evinin penceresin-
den seyrettiği tabloyu şöyle anlatıyor:
"Başlannda tek bir sorumlu eleman
olmadan birkaç işçi tam sekiz aydır
kaldınm çalışması yapıyor. Bundan bir-
kaç ay önce otomobillerin kaldırıma
çıkmasını önlemek için çelik halatlar
takılmıştı. Geçenlerde halatlar da sö-
külüp atıldı. Çevreye verdiği rahatsız-
lıktan dolayı özür dileyen Istanbul Bü-
yükşehir Belediyesi'nin Aşiyan'daki
otoparka diktiği tabeladan gördüğüm
kadanyla dört müteahhit firmaya kim
bilir kaç yüz milyar liraya havale edi-
len ve yağmuriaria birlikte çevreyi ça-
mur deryasına çeviren bu zamansız ve
* anlamsız çalışma ile halka değil kim-
lere ne yarar sağlanacağı sanınm or-
tadadır."
Belediye Başkanı Ali Mûfit Gürtu-
na, "Büyükşehir çalışıyor" diye rekla-
mını yapıyor. Ihale bedelinden vazgeç-
tik acaba, Bebek'teki "çalışma" ile so-
kağa atılan yeni bordür taşlannm,
banklann ve çelik halatlann kaç para
tuttuğunu açıklayabilir mi?
Yüksek Yerilim Hatt
Hayatta çizgisi olmadığı için sürekli
yan çiziyor hayattan!
©rdincutku a yahoo.com
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
îzmir'in 'Uygarlık Senfonisi'
Orkestra şeflennin elindekı
küçük ve narin "bagefler, ilk
zamanlarda kocaman sopalar-
mış... O dönemlerin şefleri,
tempo vermek için uzun sopa-
lan yere vurarak orkestralan
yönetirlermiş... Bir gün, ünlü
besteci J. B. Lulh. müziğin rit-
miyle sopayı ayağına indirince,
kangren olarak yaşama veda et-
miş... Sopalann bagete dönüş-
mek üzere küçülmeye başlama-
sı da bu olaydan sonra başla-
nuş...
Bu bilgiyi edinmek, çoğu ki-
şi için önemlı olmayabılir...
Ancak sadece bunu değil, ör-
neğin cenazesindeki birkaç kı-
şinin de yağmurdan kaçmalan
nedeniyle yoksul Mozart'ın gö-
müldüğü yerin hâlâ bulunama-
dığını ya da "yaşama bağhhk"
duygulannı yükselten bestele-
riyle tanıdığımız AntoniaVTval-
di'nin aslında papaz olduğunu
ve hatta kızıl saçlanndan ötürü
de "Kıal Papaz* olarak anıldı-
ğını da öğrenmek insana haz
vermezmi?..
îşte bunlarla birlikte İzmir
Deviet Senfoni Orkestrası'nın
konser ve gösteri programlan-
na ait kitapçıklarda bile yukan-
daki örnekler gibi özgün bilgi-
len armağan eden; evrensel
müziği okullara ve köylere oda
müziği konserlenyle de ulaştı-
ran IZDSO üyeleri, sadece bir
"orkestra" müzısyeni değil. ay-
nı zamanda birer
u
aydınlanma
neferleri" gibiydiler...
'Ustalannın' irinde...
Sina Akyol'un tanunıyla, en
derin düşüncelerini "lasacık"
şiirlerinde saklayan Hakan
Cem, "SusmanınÖtesinde" ad-
lı kitabındaki şu "ayefini de
sanki İZDSO için yazmış;
"Yaprağın dala
Saygısıdır
Sonradan açmasL"
Yıne ÎZDSO'nun 2003-2004
konser sezonu kitapçığının su-
nuşunda da sanki aynı şiirin an-
lanunı özetlemiş:
"Bugünlere ulaşmanuzı sağ-
layan, sanatımıza emekveömiir
veren değerti ustalanmızı min-
netfc anarak* onlara yalaşır o\-
manın kararhlığı içindeyiz-."
Îşte bu ustalann öncüsü Hik-
Tarih 15.09.1975 - tzmir'deki açıhş konseri...
(İZDSO) da aynı zamanda bir
"müzik akademisi" gibi kenti
aydınlattığım; dahası sadece tz-
mirlileri değil tüm "Egetileri"
çoksesli müzikle tanıştırmak
üzere sanki bir "halkenstitüsü"
gibi bölge düzeyinde hizmet
verdiğini öğrendiğimizde, hem
gunırlandık hem de Cumhuri-
yetin çağdaşhk yürüyüşündeki
"umudumuzu büedik"...
Uygarhk okulu
O gece (9 Ocak 2004 Perşem-
be). şef Ender Sakpmar'ın yö-
netimindeki orkestrayla birlik-
te ve başkemancı Kartal Akm-
cı'nın eşlığınde, F. Pöulenc'den
Piyano Konçertosu'nu, M. De
Fafla'dan 'İspanyol Bahçekrin-
de Geceler'i ve C. Debussy'den
'Deniz'i seslendıren Hande Dal-
kıbç'uı piyanosunu dinledikten
sonra, tZDSO'nun yönetim ku-
rulu adına çahşkan müdürleri
Hakan Cem'le yaptığımız gö-
rüşme, Türkiye'ye örnek bir
"uygarhk okuhında" bulundu-
ğumuzu gösteriyordu.
Her ay düzenli olarak yayım-
ladıklan "Gazete Senfoni" ile
sanatseverlere etkinlık haberle-
rini anlamlı mesajlanyla ıleten;
met Şimşek'm katkılanyla 1975
yılında önce bir oda müziği top-
luluğu olarak kurulan tZDSO,
ünlü sanatçımızın anılarını da
sarmalayan "yapraklanyla"
kadrosunu genişleterek kısa sü-
rede senfoni orkestrasına dö-
nüşmüş... Ege kentlerinin yanı
sıra yurtdışındaki çok sayıda
konserleriyle de yerel ve ulus-
lararası sanat dünyasında başa-
nyla yerini almış...
Buyıl. "tZDSOÇocukKoro-
su"nun da çalışmalara başladı-
ğını belirten Hakan Cem diyor
ki; "Her>il, bir öncekinden da-
ha fazla heyecanla sezona hazır-
lanıp Türkhe'nin çağdaş kenti
tzmir'deki miLrik kültürüne da-
ha zengin katlalar yapmak üze-
retüm kadromuzla seferber olu-
yornz_."
Cumhuriyetm İzmır"e arma-
ğanı Kültürpark'taki Ismet Inö-
nü Sanat Merkezi'nden ajnlır-
ken kapıdaki IZDSO konserle-
rinin afişlerine bir kez daha ba-
kıp "Ne mutlu tzmir'e'" diyo-
ruz ve eklıyoruz: "Dansı diğer
senfonisiz kentierimizin ba-
şına.-"
Oekinci;« cumhuriyetcom.tr
KtM KİME DUM DUMA BEHIÇAK bebicakı turk.net
ÇİZGtLtK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciM mynet.com
HARBl SEMİHPOROY semihporoy(h yahoo.com
\ ĞŞİ oUMStHVAtj)
İNİPİP--
HAYAT EPİK TtYATROSU MVSTAFA
DENİZ K/AVUKCUO&LU'NUN
"SEN VATAN HAÎNt A*±StN
BABA ?" KtTABINI ALALIM
(&EL SENtNLE ..
SURADAKÎ
KORSAN
TEZ&AH1NDAN SEN
VATAN
HAİNt
AAİSİN
BABA I.
ı t ı ı
TARİHTE BUGÜN MIMTAZARIKAM 25 Ocak mcıc.mumtaz-arikan.com
WM XAH/R£ ÖNLER/NDEL
IStJ 'D£ SUGÜN, PADİŞAH WWU2. SltLTAH SELİM KU-
MAUDA£lNDAKİ CSMANU OB&JSU KAHİee K£A[ri CİV
LEHlNE GELMİÇTİ. SULTAN SELJM, 1516'PAÇMTîSl
MtSIÜ SEF£RfND£,ÖNC£ HAlBP YAKJNLARIUPA MtSHi
t
LILAK'LA YAPTİ6/ MEZC-f P4S/KSAVAÇMKAzANMIŞ,
BAÇAje/U 6A22S ÇARPıŞnMSININAep/HDAN RİOAHİ-
YB 'M Üi/Ste MEVUJJKLEKİ 'Nİ BİR KEZ DAHA YEN-
M/ŞTİ. RİMNİYE SAyAŞIHDAN SONGA OSA4AAIU-
LAR KAU/eİYE GİBMEYE HAZlRLANiyOtZlAB&l.
A*C/UC,MEMLÜIC HÛKÛMDARI TOMAN&Y
ÂNİ BİR BASK/NL4 KENTİ yENİPEN ELE
GEÇİRPİ. tdH/K£,OSA4ANU KUVUETLERİ-
A/E 8İRZAÇ SÛA/ tKIATtA blGSUECEK AMA
SONUNM T£SÜM OCMAJt ZOeUNOA KA-
i
PANO
PEMZ KAVUKÇUOĞLU
Çökiiş, Çökme, Kaos
Istanbul, yağan kar tipiye çevrilir, ısı daha da düşer,
yollar buz tutmaya başlarken, ana trafolann patlama-
sıyla birlikte karanlığa gömülmüştü. Enerji kaynağı do-
ğalgaz ya da petrol olsun, sonuçta elektrige bağımlı ka-
loriferler, asansörler, mutfak ocaklan çalışmaz olmuş,
hidroforiar durmuş, sular kesilmişti. Yüksek apartman-
lann üst katlannda oturan yaşlılar, kalp hastalan, sakat-
lar evlerine çıkamıyortar, mum ışığında elektnğın yeni-
den gelmesini bekleyen att kat komşulanna sığınıyor-
lardı.
Televizyonlar karamnış, radyolar susmuş, gelen kar,
soğuk ve don milyonlarca Istanbullunun dünyayla bağ-
lannı koparmıştı. On binlerce insan, yollarda otomobil-
lerin, otobüslerin, kamyonlann içinde "mahsur" kal-
mış, kurtancılannı bekliyorlardı. Durumun korkunçluğu
kentin yüzde 80'ini karanlıktan kurtaran elektrik saat-
ler sonra yeniden gelip "imdat çağnlan" televızyon ek-
ranlannayansıdığında anlaşılacaktı. 21. yüzyılın 14 mil-
yon nüfuslu dünya metropolü Istanbul, elektriği, suyu,
caddeleri, sokaklan, alanlan, kamyonlan, otobüsleri,
otomobılleri, karayollan, köprüieri, okullan, devleti, be-
lediyesi ve insanlanyla bir benzenne ancak bilim-kur-
gu filmlerinde rastlanan bir "çöküş", bir "çökme", bir
"kaos" yaşıyordu. Uygar ülkelenn sinemacılannın ha-
yal edip sınemaya uyarladıklan 0 dehşet vericı, 0 kor-
kunç görüntüler bizim gerçeğımızdi.
Televizyon ekranlan yeniden renklenınce "ilgıliler ve
yetkililer" de ekranlara gelmeye başlamışlardı. Gere-
ğınden fazla konuşuyorlar, hiç durmadan anlatıyorlar,
kendilerinı savunup başkalannı suçluyorlar, ama bize
meteorolojınin geleceğini günler önce duyurmasına
karşın bu kötü havaya ilişkin gerekli önlemleri nıçin za-
manında almadıklannı birtürlü açıklamıyorlardı.
Onlan duyanlar, dinleyenler yağan kann, düşen ısı-
nın, yapan donun yeryüzünde bir tek bızim başımıza
gelen bir "afet', bir "melanet" olduğunu sanabilirlerdi.
Oysa kış gelinceAvrupa'nın her yerinde kar yağıyor, ısı
düşüyor, don oluyor, fakat hiçbir ülkede ınsanlar bizim
yaşadığımız boyutlarda bir "felaket" yaşamıyorlardı.
Kış, Ispanya'nın, Fransa'nın, rtalya'nın Yunanistan'ın
kuzey bölgelennden başlayarakyukanya doğru bızde-
kinden çok daha şiddetlı geçıyor, OrtaAvrupa'da ısı çok
zaman -20'lere düşüyor, kar haftalarca kalkmıyor, fa-
kat bizde yaşanan dramlar, trajediler orada yaşanmı-
yordu. Bu nedenledir kı, o ülkelenn ilgilı ve yetkilılen her
kar yağdığında televızyon ekranlannda boy göstermi-
yorlar, halkı laf salatasına boğmuyorlardı.
Bizim ilgili ve yetkililenmız ise salt laf üretmekle, ma-
sal anlatmakla kalmıyorlar, konuştukça boğazlanna ka-
dar bilgısizlik, donanımsızlık batanığına gömülüyorlar-
dı. Bir yetkilinin ekranda, "Paris 'te biryılda döküten tu-
zu biz bir günde döktük Istanbul sokaklanna" dediği-
ni duyduğumda tüylerim dıken diken olmuştu. Pans
Belediyesi elınde yeterti ölçüde tuz bulunmadığından
ya da tuzdan tasarruf etmek istediğinden değil, tuzun
asfalta ve araçlara büyük zarar verdiğini bildığınden
dökmüyordu. Uygar metropollerin belediyeleri gerek-
li, aynca da doğa dostu kimyasallarla tuzun zararlı bö-
lümünü dengeliyoriar, kentlerin asfaltını, hemşehrileri-
nin araçlannı koruyorlardı. Cahil yetkilimizin bir günde
sokaklanmıza döküldüğünü söylediği 5 bin 500 ton tu-
zun asfaltlanmıza verdiği zarar trilyonlan bulacak, bu
zarar gene bizlere fatura edilecekti. Avrupa metropol-
lerinde sürdürülmüş, "tuz mu, kum mu?" tartışması-
nın çok uzun zaman önce "kum"'dan yana sonuçlan-
dığından habersizdi lafazan yetkılimız.
Bu kentin insanlan olarak bızler de doğrusu bizı yö-
netenlere uygun davranışlar sergilemiştik. Kabak las-
tikli otomobillerimizle yollarda kalmış, yollan tıkamış,
çalışmalan engellemiştik. Düz, kaygan tabanlı ayakka-
bılanmızlayollaradökülmüş, bacağımızı, kolumuzu kır-
mış, hastaneien doldurmuştuk. Yüzde 10'umuzun bi-
le aklına evimizın kaldınmındaki kan küremek, kaldır-
makgelmemiş, kapımızın önündekaldırmadığımız, gi-
derek buzlaşan 0 karda ayaklan kayıp düşenleri üst
kat pencerelerimizden eğlenerek seyretmiştik. Yaşanan
bu çökmeden, çöküşten, kaostan bizi yönetenler ka-
dar olmasa bile bızler de sorumluyduk. Ne var kı ten-
cere de yuvarlanıp kapağıyla buluşuyordu bir yerde.
Yoksa biz, nasıl "biz" olurduk tenceremizle buluşma-
dan? Her seçimde bu buluşma için yanıp yanıp tutuş-
madan?
(Faks:0212-234 68 73)
(e-posta: dkavukcuogluı; superonline.com)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Küçük ka-
vunbiçiminde.
hoş kokulu, sa-
n ya da yeşil
kabuklu mey-
vesi olan bir
bitki. 2/Mızrak
uçlanna takı-
lan küçük bay-
rak... însanbe-
deni çevresin-
deki manyetik
alan. 3/ Doğru,
gerçek... Birdağ sırası-
nın yamaçlanndan her
biri. 4/ Iskambilde bir
kâğıt... Futboldaoyun-
cunun topa vuramama-
sı. 5/Kısa süreli eğitim
etkinliği... Eskiden
harman ürünlerinden
onda bir oranında alı-
nan vergi d/Vücutısı- 8
sı.. Eski Mısır'da gü- 9
neş tannsı. II Içine ok
konulantorbayadakıhf... Konyailindebirbaraj. 8/Bir
olayın hemen sonrası... Düzyazıda yapılan uyak. 9/6-
8 Nisan tarihleri arasında meydana eelen firtına.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Bir ülkeye yasadışı yollaria sokulan eşya ya da mal
için kullanılan sözcük... Uyanık, gözü açıİc. 2/ Bat-
man"ın Hasankeyf ilçesini sularaltında bırakacak olan
baraj... Eli açık, cömert, yiğit. 3/Evcil bir geyik... Rad-
yo dalgalannın yankısını alarak cisimlerin yerini ve
uzakhğını saptayan aygıt. 4/Letonya'nın plaka işare-
ti... Ahır. 5/ "Kakun" da denilen kürk hayvanı... Ila-
ve. 6/Yapılann duvar ve tavanlanna süslemeler yapan
usta... Kalayın simgesi. 7/ Macar mutfağına özgü bir
türetyahnisı... "—-Ryan": ABD'haktris. 8/Karak-
ter... Uzlaştıran, anlaşma sağlayan kimse. 9/Çanakka-
le'nin bir ilçesı... Bir malın satış ve süriim değeri.
Sahibinden Satıhk
2001 Palio 1.2 S Tel:0535 941 05 86