21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SrfTA CUMHURİYET 25 OCAK 2004 PAZAR PAZAR KONUGU CHP milletvekilleri Onur Öymen, Ersin Arıoğlu, Şükrü Elekdağ küreselleşmeyi değerlendir S Ğ Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOĞLU leyla.tavsanoglu@ cumhuriyetcom.tr Dnyada Jiüreselleşmenin etkileri giderek daha çok hissedilir oldıı. Te kutupiuîukla birlikte isteyen istediğigibi at oynatıyor. Altta kaamn canı çıksm örneği güçlü, karşıstnda güçsüzü buldukça tepesine bindiriyor. Çeşitli sapı siliklikler, yolsuzluk düzenleri, netne lazımcılıklar yüzünden zaman içinde direnç güçlerini yitirmeyeyüz tutan ülkelerde iş öylesine ileri gidiyor ki küreselliğin iirünü siyasipartiler mantar gibiyerden bitiveriyorlar. Benzer olgulara Türkiye 'de de tanık oluyoruz. Yine her zaman tutturduğumuz, "Ne olacak Türkiye 'nin hali" teranesiyle bu kez bir yuvarlak masa başına oturduk. Masa çevresinde CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Istanbul Milletvekili Onur Öymen, İstanbul milletvekilleri Ersin Anoğlu ve Şükrü Elekdağ vardu Ama Elekdağ yuvarlak masamıza telefonla Ankara'dan katıldu Küreselleşme üzerine çeşitlemeleryapttğımız bu yuvarlak masa toplantımızda niçbirimizin dilinin sürçmediğinden kuşkunuz olmasın. 'Ulusal çıkarkr korunmalı'- Soğuk Strvaş biteli 13 yıldan fazla zaman olu- yor.Artık tamamıyla küresel bir dünyada yaşıyo- ruı Küresel bağlamda da çok önemli değişiklik- ler tluyor. Eski düşmanlıklar ortadan kalkıyor. Yeıi işbirlikleriya da güçbirliklerine yöneliniyor. Bu ırada Suriye'nin yeni Cumhurbaşkanı Beşir Esti Türkiye 'yi ziyaret etti, dostluk mesajları ver- di. Jç de anlaşma imzaladı ve ülkesine döndü. Künselleşm e bağlamında bu ziyareti nasıl değer- lenıiriyonu nuz? ÖYMEN - Küreselleşme yenı ve önemli bir olgu Kimlen kureselleşmeyı yenı bırıdeoloji gıbı tanım- hyorlar. Küresellik dünyada sınırlan kaldırdı; özel- likle sermayenin dolaşımında. para hareketlerinde. kimJerine göre, dünyayı küresel köye çevirdi. Kireselliğîn bu boyutundan bütün ülkeler yarar- lannıaya çalışıyorlar. Ama küresellik bundan ibaret değil. Buna rağmen Batılı ülkelerin kendi ulusal çı- karlannı konımak için, özel çaba gösterdiklerini gö- rüyoruz Örneğin. küreselleşmenin öncüsü ABD kenci çelik sanayiıni konımak içm geçen yıl çelik ürenmine yüzde 30'luk bır gümrük koruması getir- di. Almama'da, çok önemli bır telekomümkasyon firmasının yabancılara satılmaması için bizzat Baş- bakan Schröder bunun Alman kültürüne aykın ol- duğunu söyledi. Yani her gelişmiş ülke küreselliğin olumsuz etkilerinden korunmak için önlemler alıyor Türkiye ıse küreselleşmeden yararlanmaya çalı- şırken bir taraftan da küreselleşmenin ülke çıkarla- nna zarar vermemesi için bırtakım önlemler almak zorundadır Şunu da iyı bilmek lazım ki küreselleş- me olgusu ulusal devlet kavramını, ulusal çıkarlan ortadan kaldırmıyor. Dünyadakı gelişmelere para- lel olarak, Hafiz Esat'tan sonra Suriye"de de önem- li gelişmeler görüyoruz. Beşir Esat'ın işbaşına gel- mesıyle Suriye'nin bazı açılımlanna tanık oluyo- ruz. Ama, "Suriye çağdaş, demokratik bir devlet ol- mnştur. Önemli meselelerini halletmiştir" diyecek noktada değihz, henüz. Sonra, uluslararası toplu- mun Suriye'den beklediği bir taraftan çağdaşlaşma- sı. demokrasi yolunda adımlar atması, bir taraftan da terörle mücadelede her türlü çabayı daha da art- tırması, hiçbir terörist faaliyete müsamaha etmeye- ceğini dünyaya duyurması, Ortadoğu banş sürecin- de yapıcı bir rol oynaması. Türkiye başta olmak üze- re komşulanyla iyi geçinmesidir.- Komşulanndan toprak talebinde bulunmaktan artık vazgeçmelidir. Esat'ın ziyareti bu alanda bazı olumlu işaretler ver- di. Ama Suriye den daha somut. daha açık me- sajlar bekliyoruz. ELEKDAĞ -Su- riye, Washington ta- > rafından kitle im- ha silahlanna sahip bulunan ve terörii bir siyaset aracı olarak kullanan bir "haydut üJke" (rogue state) ola- rak tanımlanmak- ta ve zaman zaman birABD askeri ha- rekâtının ERSİNARIOĞLU - Dûnya biraz da süper güç ABD'den kaynaklanan buhranlı bir küresel dönem yaşıyor. Bugün ABD, hiçbir ülkenin erişemeyeceği kadar büyük askeri, ekonomik ve kültürel güce ulaşmıştır. hedefi olarai gösterilmektedir. Öte yandan Suriye, üzerindeki Lrail tehdidini de son zamanlarda her zamankindea daha fazla hissetmektedir. ABDnin su veyabu şekılde Irak'ta körfez bölge- sinın zenginiği tükeninceye kadar, askeri varlığını ve siyasi nüfazunu sürdüreceği hususunda Arap ve tslam dünyaiinda genel v e yerleşmiş bir kanı vardır. Yani bir çeyrtk asır boyunca ABD, körfezdeki ve Arap Yanmadası "ıdaki ülkelenn sınırdaşı ve komşusu olacaktır. Budeğerlendirmenın yarattığı büyük bas- kı bölgedekitüm jeopolitik taşlan yerinden oynata- cak niteliktelir. Nitekim tnn, ABD'yle ilişkilerini yumuşatma ça- bası içine grmiştir. Libya lideri Kaddafi'nin de ABD'nin öründe diz çökmesınden sonra Suriye'de de Washingt>n'a direnç göstermenin beyhude oldu- ğu yavaş ya-vış yer ettiği anlaşılıyor. Beşir Esat ül- kesının şıdddle hissettiği bu baskıyı hafifletmek is- temekte ve Vashington'a polıtikasını değiştireceği hususunda cddı sinyaller göndermeyi arzu etmek- tedır. Türkıyt'ye yaptığı ziyaret bu çerçevede değer- lendirilmelidr. Tabii ki JCızey Irak'taki gelişmelerden Suriye de lca\gı duymacta ve bu hususta Türkiye'yle ortak gö- rüşlere sahipolduğunu vurgulamaya önem vermek- tedır. Yeni kaşullar Suriye'yi Türkiye'yle ilişkileri- ni daha ıstücarlı bir zemine oturtmaya zorlamakta- dbr Fakat. Btşir Esat'ın Türkiye ye gelmesinin esas amacı, Ameıka'nın gazabınm hedefi,olmaktan ül- kesini kurtarmak ve Türkiye üzerinden ABD'yle bir diyalog kurmaya hazır olduğunu ortaya koymaktır. Küreselleşmeye. Bush Amerikası'nın yeni dünya hegemonyası stratejisinin bır tezahürü. bir aracı ve bır dayatması olarak bakıldığı takdirde, Beşir Esafın Türkiye'ye yaptığı ziyaretin bu bağlamda yorumlan- ması mümkündür. insana yakışmayan eşltslzlik ARIOĞLU - Dünya biraz da süper güç ABD'den kaynaklanan buhranlı bır küresel dönem yaşıyor. Bugün ABD, hiçbir ülkenin erişemeyeceği kadar büyük askeri, ekonomik ve kültürel güce ulaşmış- tır. Ayda gezınebilen ınsanın bütün ışleri yolunda mı, sorusuna ınsanlığın yüz akı ıle verebileceği bir ya- nıt yoktur. 6 mılyan aşkın dünya nüfusunun 2.7 mil- yan dünya nimetlerinin sadece yüzde 3.5 'unu ve bir milyar azınlık ise yüzde 81 'ini kullanmaktadır. Bu, ınsan onuruna yakışmayan bir eşitsizliktir. însanlı- ğın önünde duran en çetrefil soru şudur: "Pek çok şeye sahip, muthı azınhk ile pek çok şeyden mahrum dünva çoğunluğu arasında her an küreseDeşmedina- mikleriyle beslenerek derinleşen gelirfarkı uçunnnu nasıl ve ne zaman durdundacak ve onanlacaktır?" Bu gunden bellidır ki bu sorunun yanıtı uzun yıl- lara yayılacaktır. Bu eşitsizliğin tetiklediği birçok ne- denlerle dünyada 5O'yi aşkın sıcak çatışma alam oluşmuştur. Bu sayı hızla da artmaktadır ABD, dün- ya polisi gibi davranarak bu bölgelerin çoğuna, da- vet edilsın ya da edilmesin, arabulucu rolüyle tek ba- şına müdahale edebilmektedir. Dünya seçimlerinin demokrasi ilkeleriyle bağdaşmasmı denetlemeyi de kendisıne vazife edinmiştir. Durumdan rahatsız olanlann sayısı süratle artmakta ve bu gücün yeni dış politikası tartışılmaktadır. Temel soru. ABD'nin dış polıtikasını nelerin yönlendirmekte olduğudur. Değerler mi. idealizm mi. gerçekler mi, yoksa ABD'nin kendisinin âli menfaatlan mı? Yoksa top- luca herbiri mı? Başkan Bush, Şubat 2003 'te yaptığı bir konuşma- da. "Irak'a demokrasi getiriyonız. Sırası gelince Fi- listin'e de demokrasi gelecektir. Nükleer silahlara sa- hip ülkeler (Kuzej Kore. İran) bu silahlann getirdi- ği sorumluhığu ijıce bilmelidirler" dıyerek ABD için adeta bir yol hantası çizdi. h^k savaşı bitıminde Su- riye'yi zikrederek yol haritasını genişletti. Işte, 17 milyon nüfuslu ve yaklaşık milli geliri kişi başına 1000 dolar olan Suriye'nin devlet başkanı Beşir Esat, bu şartlar altında Türkiye'vı ziyaret etti. Bugün ABD'nin özel gözetimi altındaki Suri- ye'yle zaman zaman gerginlik dönemleri de yaşa- nan, fakat hep soğuk duran ilişkilerimiz gelişme yo- luna gırdi. Hatay konusu ve su gerginliği muhteme- len gündemden düştü. Terorizm konusunda Türki- ye "nin ciddiyeri ifade edildi. Kültürel ve ticari bağ- lann iyi komşuluk ilişkilerine dönüşmesinin yolu açıldı. ABD'nin dikkatle izlediği ziyaretin. Türkiye ve Suriye açısından olumlu olduğunu düşünüyorum. - CHP 'nin yandaşı olmak, Mustafa Kemal Vn dev- rim ve ilkelerini savunmak artık modası geçmiş sa- yılmaya başlandu Hatta onlara dinozor damgası bile vuruluyor. Peki, CHP'nin küresel dünyada konumu nedir? Karşı konulması zor bir baskı ELEKDAĞ- C HP" nin konumunu orta\r a kovmak için önce küreselleşmenin yerküresini nasıl etkile- diğinin izahım yapmak gerekiyor. Küreselleşmeyi, dış görünüşüyle, dünyaya hâkim güçlerin, öncü en- formasyon ve iletişim teknolojilerinin sağladığı ün- kânlarla tüm ülkeler üzerinde, siyasal, ekonomik. sos- yal ve kültürel alanlarda tek tipliliği kabul ettirme yönünde oluşturdukJan karşı konulması güç bir bas- kı şeklinde tanunlamak mümkündür. Thomas Friedman, "Lexns and the CMhe Tree" ad- lı ünlü kitabında küreselleşmeyi her ne kadar "So- ğuk Sa\aş'ın yerini alan uluslararası sistem" olarak betimliyorsa da gerçekte, bugün küreselleşme neoli- beral ideolojinin dünya ölçeğinde hegemonyasmı kurmavepekişrirme aracı haline dönüşmüştür. Sov- yetler Birliği'nin çökmesıyle tartışılmaz bir zafer kazanan neoliberal ideolojinin, ABD önderliğinde G-7'lerin sıkı bır etkileme ve denetim mekamzma- sıyla ulusal ekonomilen yapılandırdığını görüyo- ruz. Bu mekanizmada küresel sermaye ve uluslara- rası dev şirketler gibi devlet dışı aktörlerin de yer al- dığına tanık oluyoruz Soz konusu mekanizmanın üç ayağım IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Ör- gütü (DTÖ) oluşturuyor Bu mekanizmanın çerçe- vesinde neoliberal ıdeoloji, sermayenin önündeki tüm suıırlan kaldırmayı. sosyal harcamalan kısma- yı ve sosyal devleti yıkmayı, haraç mezat uygulanan bir özelleştirme politikası yoluyla devleti ekonomik alandan tam anlamıyla silmeyi hedeflemektedir Bu bakımdan Türkiye, bılinçsızce itildiği IMF politika- lanndan kendıni kurtarmadan, ne ekonomisini sağ- lığa kaMişturabılir ne de ulus-devleti küreselleşme- nin olumsuz etkilerine karşı koruyabilir. Bu yolda inisiyatif almak ve alternatif politikalar oluşturmak CHP'nm işidir. Haksızlıklar glderllmell' ÖYMEN - Biz, CHP'yi kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün dünya görüşünün takipçisiyız. Türki- ye"de CHP'den daha çağdaş, dünyadakı gelişmelere Türkiye'nin uymasını daha fazla savunan bir siyasi parti olabileceğini düşünemiyorum. CHP, Türki- ye'nin en çağdaş, en ilenci partisidir. Biz bu yolda çahşmaya devam ediyoruz; laıkliğı bayrak yapıyo- ruz. Toplumsal adaleti savunuyoruz. Haksızlıklann giderilmesini istiyoruz. Türkiye'nin her anlamıyla bir Batı toplumu haline gelmesi için çalışıyoruz. Ama bu, Türkiye'de herkesin işine gelmiyor. Türki- ye'de bir süreden beri sistemdeki çarpıklıklardan ya- rarlanan, siyaseti kendi ekonomik çıkarlan için kul- lanan çevreler var. Bunlann CHP'yi desteklemele- ri beklenemez. Onlann etkisi alhndaki bazı yaym or- ganlannın da CHP'ye tavır almalan ya da CHP'nin mesajlannı halka duyurmamalan. CHP'yi yok var- saymalan bizim için şaşırtıcı olmuyor. Biz çağdaş. adil, düzgün bir toplum istiyoruz. Işadamlannı des- tekliyoruz, ama bütün ışadamlanna eşit mesafede- yiz. Kayırmacı değiliz. Herkes, CHP iktidara gelir- se hiç kimse>i kayırmayacağmı bilmektedir. O ne- denle de bazı çevreler CHP'ye sıcak bakmıyorlar. On- lar CHP'ye karşı böyle bir hava yarattılar. Ama bu, CHP'ye, çağdaşlığa, sosyal adalete, demokrasiye gönül vermiş insanlara yapılan bir haksızlıktır. Ba- sın hürriyeti aynı zamanda insanlann haber alma hürriyetidir. Bize oy vermiş olan 6 milyondan fazla insanın haber alma hürriyetini nasıl engelleyebilir- siniz? Basın hürriyeti bu mudur17 Aynca, geçmişe bağ- hlık Atatürk ilkelerine bağlılıksa bu konuda hiçbir ödün vermediğimizi de herkes bılmelidir. CHP, Ata- türk'ün kurduğu bir parti olarak Atatürk'ün düşün- cesine sahip çıkacak, onun savunucusu olacaktu". Ama Atatürk'ün hiçbir düşüncesi Türkıye'nin çağ- daş bir ülke olmasının, CHP'nin sosyal demokrat bir parti olmasının önünde engel değıldir. Dolayısıyla hiç kimsenin CHP'yi çağın gerisinde kalmış, statü- kocu bir parti olarak tanımlamaya hakkı yoktur. Biz çağın en ilerisinde olan bir siyasi partiyiz. Üstelik biz Sosyalıst Enternasyonal'in üyesiyiz; genel baş- kanımız Sos> alıst Entemasyonal'ın başkan yardım- cısıdir. Sosyal demokrat anlayı; ARIOĞLU - Çok iyi biliyorsunuz ki CHP ve Ata- türk hiçbir zaman moda değildi ki. Her ikisi de bir- birinin içinde örülmüş bırer gerçek. Türk toplumu- nun kalbinde, beyninde, fıkırlennde ve eylemlennde yaşıyorlar ve gelecekte de yaşamaya devam edecek- ler. Türk halkı CHP'yi hep yaşatmıştır. Türk seçme- ni Kasun 2002 seçimlerinde CHP'ye muhalefet gö- revini verdi. CHP'nin muhalefeti toplumda yeterli bulunmuyor. Bu eleştırilerin dozunun gittikçe arttı- ğını gözlüyoruz. Durum analiz edilirse, bu, CHP için olumlu bir gelişme, Seçmenlerinin arttığı veya toplumsal beklentilerin CFLP'ye odaklandığı anlaşı- lıyor. CHP bilgiye dayalı muhalefet yapıyor. CHP'nin tek referansı bilim ve akıl yoludur. Bunun toplumun geniş kesimleri tarafından yeterince anlaşılması için biraz zamana ihtiyaç var. Türkiye çağdaşhk yolunu CHP'yle inşa edebileceğini. topyekûn kalkınmayı ge- ri dönülmez biçünde ve bilımin rehberliğinde fazi- let ve külriir dahil, ülkenin tüm fiziksel ve sosyal dö- nüşüm projelerini CHP'yle gerçekleştirebileceğini seziyor, biliyor CHP'nin küresel dünyayı. ülke koşullannı da gö- zeterek en iyi okuyabilen parti olduğunu düşünüyo- rum. CHP, bağımsızlığı kazanmak üzere örgütlenen yerel güçleri ulusal bo>Tita taşıyan ve bağımsızlık sa- vaşı sonrası, ulusal ölçekteki devlet yapısmı evTen- sel değerlerle donatan bır partidir. Özetlemek gerekırse küreselleşmeyi, ancak sos- yal demokrat bir anlayış uygun yöntemlerle büyük kitleleri yoksulluğa düşürmeden yönetebilir - Kimileri küreselleşmenin bir iirünü olan ulus ötesi kavramımn ulus devletle çeliştiği görüşün- de. Bu, gerçekten böyle mi? ELEKDAĞ- Küresel sermaye, kendi pazannı aza- mi ölçüde genişletme amacını güttüğünden, kesin sı- nırlar içinde yer alan devlet otoritesini sevmez. Bu bakımdan. ulusal ekonomilen ve ulus devleti ken- dine engel olarak görür. Bu nedenle de ulus devleti yıpratmak ve çökertmek amacıyla ulus ötesi kavra- mınm reklamım yapmaktadır IMF dış borcu olan 100'den fazla ülkeye dayattı- ğı "Yapısal UyumProgramlan" yoluyla yukanda be- lırttiğimız polıtikalan uygulayarak ulus devleti eroz- yona uğratma mısyonunu yerine getirmektedir. Dün- ya Bankası da buna yardımcı olmaktadır. DTÖ ıse ulusal ticaret polinkalannı denetim altmda tutmak- ta, dünya ticaretinin dev uluslararası bankalar ve şir- ketler lehıne şekillenmesıne çalışmaktadır. Neoli- beral ideoloji bu polıtikalan uygularken ınsan hak- lan bayrağını dalgalandıran demokratik boyutunu öne çıkarmaya azami özen göstermekte, bunun yanında büyük de\ letler de kendilen açısından ulus devlet kav- ramına önem vermekte. güçlü ve etkin devleti ya- ratmak için her türlü önlemi almaktadırlar. - Peki, küreselleşme karşısında CHP'nin tutu- mu nedir? Aynca da Türkiye 'nin bu alandakipo- litikası ne olmalıdır? ELEKDAĞ - Birincisi. Türkiye. küreselleşmenin temehndeki teknolojik dev- rimin tüm donanımını bütünüyle kullana- bilmeli, üretim ve- rimliliği açısın- dan yaşamsal önemdeki bu teknolojiyibün- yesine en uygun şekilde uygula- yabilmeli ve üre- tebilecek düzeye gehneyi hedef al- malıdır tkincısi. Türkiye güçlü. et- kin, üretken ( OMR ÖYMEN- CHP, Türkiye'nin en çağdaş, en ilericipartisidir. Biz bu yolda çahşmaya devam ediyoruz; laikliği bayrak yapıyoruz. Toplumsal adaleti savunuyoruz. Haksızlıklann giderilmesini istiyoruz. Türkiye 'nin her anlamıyla bir Batı toplumu haline gelmesi için çalışıyoruz. ve dinamik bır ulus-devlet yapısmı; demokratik yön- temlerden fedakârlık etmeden. bilgiyle eğitımi ve hız- lı kalkınma>ı öne çıkaran sosyal demokrat politika- lar ve vatandaşlık bılincine dayalı bir milliyetçilik anlayışı üzerine bina etmelidir. Bu, özellikle küre- selleşme döneminde zorunJudur. Çünkü Türkiye, ancak güçlü bir ulus-devlete sahip olduğu takdirde küreselleşmenin yarattığı firsatlardan yararlanabilir ve sorunlanyla baş edebilir. Üçüncüsü, 2004 bütçe- si Türk kamu maliyesinin nasıl bir çıkmazda oldu- ğunu gösteren ibret vericı bir belgedir. IMF'nın gö- zetiminde hazırlanan bu bütçenin de daha öncekiler gibi öncelıkli hedefi, faiz dışı fazlayı olabildiğince arthrarak iç borcun sürdürülebilirliğinin sağlanma- sıdır. Ancak, bupolitikayla iç borcun azaltılması müm- kün değil. Sadece sürdürülebilirlik sağlanıyor. Yani bu politikayla. Türkiye'nin bir yandan kanlı dizan- teri gibi tükenmesine yol açılu-ken bir yandan da ka- mu hizmetleri için yeterli kaynak tahsıs edilmeye- rek alrvapı, eğitim ve sağlık hizmetlerinin ihmal edilmesine ve dolayısıyla da ulus devletin hasar gör- mesine meydan veriliyor Bu bakımdan Türkiye, bilinçsizce itildiği IMF po- Iitikalanndan kendinı kurtarmadan. ne ekonomisi- ni sağlığa kavuşturabilır ne de ulus devleti küresel- leşmenin olumsuz etkilenne karşı koruyabilır. Bu yol- da inisiyatif almak ve alternatif politikalar oluştur- mak CHP'nin işidir Türkiye alternatif politika olusturmair ARIOGLU-Uhıs ötesi kavramıyla ulus devlet ben- ce çelişmiyor. Gelecekte de uzun bir süre çelişmeye- cek. Bugün gözlenen bir eğilim. birçok uhıs devletin bir araya gelerek bölgesel ulus ötesi ekonomik güç- ler ofuşturmalandır. AB, bu konuda sürdürülen en ciddi projedir. Buna rağmen ekonomik alanlarda gös- terdiği bsmi başanyı, henüz siyasi alanda göstereme- miştir. Biliyoruz ki AB, siyasal erkine ortak olacak üyeleri güçlü bir siyasi ve ekonomik yapıya kavuş- turmadan üyeük müzakerelerine bile başlamıyor. Ba- zılanmız, ulus ötesi birliğe girmekle daha gevşek, da- ha kişüiksiz bir devlet yapısının olacağını, ulusal hü- kümetlerin hxv\xt kaybedeceğini sanıyorlar. Hatta 19801i yülarda Ingiltere'nin o zamanki Başbakanı Mar- garet Tİıateher ve ,\BD Başkanı Reagan bu modaya uyarak devleti küçülüne programlanyla iktidara gel- diler Görüldü ki dönemlerinde devlet daha da büyü- dü, hantallaştı, bütçe açıklan çok tehlikeli boyutlara ulaştı. Başansız oldular. Nedeni, düma siyasetinin değişım süreçlennden dolayı. hükümetleri küçültme- nin doğal bir çare olmamasıdır. Ulus devleti daha za- yıfhale getirme düşünceleri günümüzde de çeşitli de- senlerde taraftar bulabilir, ama gerçek böyle deüildir. -Nasıl? ARIOĞLU - Siyaset kavramlan bugüne kadar ta- rihte hiç rastlamadığımız biçünde değişmektedir. Dü- men tutan hükümet anlayışı yetersiz kalmaktadır. Si- yaset ve kamu yönetimi için hayal gücü, cesaret be- cerisi, toplumun ihtiyaçlannı önceden sezebilen, de- ğışımı kavrayan sorumluluk ve etik duygulanyla do- nannuş, hukukun üstünlüğüne, saydamlığa inanmış, ülkesine saygınlık kazandırabilecek onurlu ve doğru duruşlar sergileyebilen, yeni vatandaşlık kavramını özümsemiş hükümetlere ihtiyaç var. Üretimin çoğal- tüması, sosyal adalet içinde dağıtımı, hak sahipleri- nin pay aldığı bir düzeni geliştirmek, çevTenin korun- masını sağlamak, uluslararası bilgi stokuna katkıda bulunmak, terorizme geçit vermemek, silah ve ilaç ka- çakçılığında etkın olmak gibi yeni eğilimleri göğus- lemek için az hükümet değıl, çok hükümet gerekli- dir. Gözlenen asıl sorun. küresel bilgi çağmda, lider- lerin ulusal çıkarlan nasıl tanımlayıp, nasıl koruma- lan gerektiğiyle ilgili vizyon geüstirmekte genelde ye- tersiz kalmalandır. Diğer bir sorun da vatandaşlık ta- nımını çağa uyarlamaknT. Bugün vatandaşlık hukuk- sal pasif bir kımliktir. Bu kimliği daha ileri taşıyarak ulus de\'leti tekrar diriltir ve gerçek konumuna geti- rebiliriz. Yakın gelecekte bu dirilişe ve duyarhlığa çok ihtiyacumz olacak. Yeni vatandaş, ülkeme so- rumluyum, fark yaratarak üretmek için özgürve mut- lu yaşamak için, kendim olmak için, hak sahibi ve sorumlu vatandaş olmak için göre\imın başında- yım, diyebilmelidir. Buanlayış, Türkiye'de yalnız CHP içinde yeşertilebilir ve CHP eliyle yaşama geçirile- bilir. Gerçek kamu yönetimi reformu da budur. Engeller ve küreselleşme ÖYMEN - Küreselleşme var diye dünyada hiçbir ülke kendi ulusal çıkarlannı korumaktan vazgeçme- miştır. Dış politıkada olsun, ekonomik politikalann- da ve öbür poiitikalannda olsun herkes ulusal çıkan neyi gerektiriyorsa onu yapmaktadır. Bir taraftan da küreselleşmenin avantajlanndan yararlanmaya çalışı- yorlar. Küreselleşme özgürlükse, insanlann özgürce hareket etmeleriyse, uluslararası ilişkilerde engelle- rin kaldınlmasıysa Türk vatandaşlanna, Türkiye'ye uygulanan engellemelen nasıl yorumlayacaksınız? Bizim insanlanmız neden hâlâ haftalarca yabancı konsolosluklann önünde vize almak için bekletili- yor? Küreselleşen dünyada bizim insanlanmızabu öz- gürlük neden tanınmıyor? Neden hizmet sektörümü- zün Avrupa'ya girmesıne engel olunuyor? Hani kü- reselleşme vardı? - Peki, bizim hükümet partisi ne yapıyor? ÖYMEN - Bizim hükümet partisi AB'ye girmeyi, bir inanç unsuru olmaktan çok kendi yararlan ıçın Av- rupa'yı kullanmak istiyor. Avrupa Insan Haklan Mah- kemesi'nde (AÎHM) türban konusundaaçümış dava- da Türkiye'nin savunma hakkını tam olarak kullan- maktanvazgeçmesini izahetmekmümkünmüdur? De- mek ki türban konusunda AİHM'nin Türkiye aleyhi- ne karar vermesini ıstiyorlar. Hangi devlet kendini korumaktan, kendini savunmaktan vazgeçer? Bunlar yapılmış savunmayı gen aldılar. Bunlar Türkiye'de ken- di istedikleri şekilde laiklflde bağdaşmayan uygula- malaryapmavı hedefliyorlar. Bir hükümetin aynı za- manda hem A\Tupalılığı savunması hem de en önem- li bürokratik makam olan Başbakanlık Müsteşarh- ğı'na, laikîiği, cumhuriyetçiliği, demokrasiyi redde- den ve Türkiye'yi bir îslam devleti haline getirmeyi açıkça ilan eden, bu fıkrinde bugün de ısrar ettiğini söyleyen bir insaru (Omer Dinçer) getirmesi ve o gö- revde tutmas» olacak şey mi? O bakımdan bunlann gerçek niyetinin Avrupahhğı. onun dünya görüşünü, yaşam tarzuıı benimsemek olmadığı kanısındayız. Türbankonusunu bırözgürlük simgesi olarak sunmak istiyorlar. Ama Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chi- rac'ın sözlerini çok ija değerlendirmemiz lazım. Aca- ba türban her zaman bir özgürlük simgesi midir, yok- sa bazı hallerde insanlann özgürlüğünü kısıtlamak için zorla siyasi partiler ve bazı çevrelerce kabul etti- rilmek istenen bir yöntem midir? Pek çok Arap îslam ülkesinin devlet adamlannın eşleri Türkiye'ye geli- yorlar, görüyoruz ki başlan açık. Onlar dınin gerek- lerini bilmiyorlar da sadece bizimkiler mi biliyor? O zaman bu tür davTanışlan siyasi amaçlı davıanışlar, halkın duygulannı istismar ederek onlann oylannıal- mayı hedefleyen davramşlar olarak değerlendirmek durumundayız. Atatürk'ün gösterdiği hedefbu değil- dir. Atatürk, kadım dünyaya açmaya çalışırken bun- lar kadım dünyaya kapatmak istiyorlar. Bugün bile Tür- kiye'de okuma yazma bilmeyen kadınlann oranı er- keklerin dört mislidir. tşte, bu da bizim utancımızdır. Kadınlara bir şey yapacaksanız önce onlara okumayaz- ma öğretin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle