Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SrfTA CUMHURİYET 25 OCAK 2004 PAZAR
PAZAR KONUGU
CHP milletvekilleri Onur Öymen, Ersin Arıoğlu, Şükrü Elekdağ küreselleşmeyi değerlendir
S Ğ Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOĞLU
leyla.tavsanoglu@ cumhuriyetcom.tr
Dnyada Jiüreselleşmenin etkileri giderek daha çok hissedilir oldıı.
Te kutupiuîukla birlikte isteyen istediğigibi at oynatıyor. Altta
kaamn canı çıksm örneği güçlü, karşıstnda güçsüzü buldukça
tepesine bindiriyor. Çeşitli sapı siliklikler, yolsuzluk düzenleri,
netne lazımcılıklar yüzünden zaman içinde direnç güçlerini
yitirmeyeyüz tutan ülkelerde iş öylesine ileri gidiyor ki küreselliğin
iirünü siyasipartiler mantar gibiyerden bitiveriyorlar. Benzer
olgulara Türkiye 'de de tanık oluyoruz. Yine her zaman
tutturduğumuz, "Ne olacak Türkiye 'nin hali" teranesiyle bu kez
bir yuvarlak masa başına oturduk. Masa çevresinde CHP Genel
Başkan Yardımcısı ve Istanbul Milletvekili Onur Öymen, İstanbul
milletvekilleri Ersin Anoğlu ve Şükrü Elekdağ vardu Ama Elekdağ
yuvarlak masamıza telefonla Ankara'dan katıldu Küreselleşme
üzerine çeşitlemeleryapttğımız bu yuvarlak masa toplantımızda
niçbirimizin dilinin sürçmediğinden kuşkunuz olmasın.
'Ulusal çıkarkr korunmalı'- Soğuk Strvaş biteli 13 yıldan fazla zaman olu-
yor.Artık tamamıyla küresel bir dünyada yaşıyo-
ruı Küresel bağlamda da çok önemli değişiklik-
ler tluyor. Eski düşmanlıklar ortadan kalkıyor.
Yeıi işbirlikleriya da güçbirliklerine yöneliniyor.
Bu ırada Suriye'nin yeni Cumhurbaşkanı Beşir
Esti Türkiye 'yi ziyaret etti, dostluk mesajları ver-
di. Jç de anlaşma imzaladı ve ülkesine döndü.
Künselleşm e bağlamında bu ziyareti nasıl değer-
lenıiriyonu nuz?
ÖYMEN - Küreselleşme yenı ve önemli bir olgu
Kimlen kureselleşmeyı yenı bırıdeoloji gıbı tanım-
hyorlar. Küresellik dünyada sınırlan kaldırdı; özel-
likle sermayenin dolaşımında. para hareketlerinde.
kimJerine göre, dünyayı küresel köye çevirdi.
Kireselliğîn bu boyutundan bütün ülkeler yarar-
lannıaya çalışıyorlar. Ama küresellik bundan ibaret
değil. Buna rağmen Batılı ülkelerin kendi ulusal çı-
karlannı konımak için, özel çaba gösterdiklerini gö-
rüyoruz Örneğin. küreselleşmenin öncüsü ABD
kenci çelik sanayiıni konımak içm geçen yıl çelik
ürenmine yüzde 30'luk bır gümrük koruması getir-
di. Almama'da, çok önemli bır telekomümkasyon
firmasının yabancılara satılmaması için bizzat Baş-
bakan Schröder bunun Alman kültürüne aykın ol-
duğunu söyledi. Yani her gelişmiş ülke küreselliğin
olumsuz etkilerinden korunmak için önlemler alıyor
Türkiye ıse küreselleşmeden yararlanmaya çalı-
şırken bir taraftan da küreselleşmenin ülke çıkarla-
nna zarar vermemesi için bırtakım önlemler almak
zorundadır Şunu da iyı bilmek lazım ki küreselleş-
me olgusu ulusal devlet kavramını, ulusal çıkarlan
ortadan kaldırmıyor. Dünyadakı gelişmelere para-
lel olarak, Hafiz Esat'tan sonra Suriye"de de önem-
li gelişmeler görüyoruz. Beşir Esat'ın işbaşına gel-
mesıyle Suriye'nin bazı açılımlanna tanık oluyo-
ruz. Ama, "Suriye çağdaş, demokratik bir devlet ol-
mnştur. Önemli meselelerini halletmiştir" diyecek
noktada değihz, henüz. Sonra, uluslararası toplu-
mun Suriye'den beklediği bir taraftan çağdaşlaşma-
sı. demokrasi yolunda adımlar atması, bir taraftan
da terörle mücadelede her türlü çabayı daha da art-
tırması, hiçbir terörist faaliyete müsamaha etmeye-
ceğini dünyaya duyurması, Ortadoğu banş sürecin-
de yapıcı bir rol oynaması. Türkiye başta olmak üze-
re komşulanyla iyi geçinmesidir.- Komşulanndan
toprak talebinde bulunmaktan artık vazgeçmelidir.
Esat'ın ziyareti bu alanda bazı olumlu işaretler ver-
di. Ama Suriye den daha
somut. daha açık me-
sajlar bekliyoruz.
ELEKDAĞ -Su-
riye, Washington ta-
> rafından kitle im-
ha silahlanna sahip
bulunan ve terörii
bir siyaset aracı
olarak kullanan
bir "haydut üJke"
(rogue state) ola-
rak tanımlanmak-
ta ve zaman zaman
birABD askeri ha-
rekâtının
ERSİNARIOĞLU - Dûnya biraz da
süper güç ABD'den kaynaklanan
buhranlı bir küresel dönem yaşıyor.
Bugün ABD, hiçbir ülkenin
erişemeyeceği kadar büyük askeri,
ekonomik ve kültürel güce
ulaşmıştır.
hedefi olarai gösterilmektedir. Öte yandan Suriye,
üzerindeki Lrail tehdidini de son zamanlarda her
zamankindea daha fazla hissetmektedir.
ABDnin su veyabu şekılde Irak'ta körfez bölge-
sinın zenginiği tükeninceye kadar, askeri varlığını
ve siyasi nüfazunu sürdüreceği hususunda Arap ve
tslam dünyaiinda genel v e yerleşmiş bir kanı vardır.
Yani bir çeyrtk asır boyunca ABD, körfezdeki ve Arap
Yanmadası "ıdaki ülkelenn sınırdaşı ve komşusu
olacaktır. Budeğerlendirmenın yarattığı büyük bas-
kı bölgedekitüm jeopolitik taşlan yerinden oynata-
cak niteliktelir.
Nitekim tnn, ABD'yle ilişkilerini yumuşatma ça-
bası içine grmiştir. Libya lideri Kaddafi'nin de
ABD'nin öründe diz çökmesınden sonra Suriye'de
de Washingt>n'a direnç göstermenin beyhude oldu-
ğu yavaş ya-vış yer ettiği anlaşılıyor. Beşir Esat ül-
kesının şıdddle hissettiği bu baskıyı hafifletmek is-
temekte ve Vashington'a polıtikasını değiştireceği
hususunda cddı sinyaller göndermeyi arzu etmek-
tedır. Türkıyt'ye yaptığı ziyaret bu çerçevede değer-
lendirilmelidr.
Tabii ki JCızey Irak'taki gelişmelerden Suriye de
lca\gı duymacta ve bu hususta Türkiye'yle ortak gö-
rüşlere sahipolduğunu vurgulamaya önem vermek-
tedır. Yeni kaşullar Suriye'yi Türkiye'yle ilişkileri-
ni daha ıstücarlı bir zemine oturtmaya zorlamakta-
dbr Fakat. Btşir Esat'ın Türkiye ye gelmesinin esas
amacı, Ameıka'nın gazabınm hedefi,olmaktan ül-
kesini kurtarmak ve Türkiye üzerinden ABD'yle bir
diyalog kurmaya hazır olduğunu ortaya koymaktır.
Küreselleşmeye. Bush Amerikası'nın yeni dünya
hegemonyası stratejisinin bır tezahürü. bir aracı ve
bır dayatması olarak bakıldığı takdirde, Beşir Esafın
Türkiye'ye yaptığı ziyaretin bu bağlamda yorumlan-
ması mümkündür.
insana yakışmayan eşltslzlik
ARIOĞLU - Dünya biraz da süper güç ABD'den
kaynaklanan buhranlı bır küresel dönem yaşıyor.
Bugün ABD, hiçbir ülkenin erişemeyeceği kadar
büyük askeri, ekonomik ve kültürel güce ulaşmış-
tır.
Ayda gezınebilen ınsanın bütün ışleri yolunda mı,
sorusuna ınsanlığın yüz akı ıle verebileceği bir ya-
nıt yoktur. 6 mılyan aşkın dünya nüfusunun 2.7 mil-
yan dünya nimetlerinin sadece yüzde 3.5 'unu ve bir
milyar azınlık ise yüzde 81 'ini kullanmaktadır. Bu,
ınsan onuruna yakışmayan bir eşitsizliktir. însanlı-
ğın önünde duran en çetrefil soru şudur: "Pek çok
şeye sahip, muthı azınhk ile pek çok şeyden mahrum
dünva çoğunluğu arasında her an küreseDeşmedina-
mikleriyle beslenerek derinleşen gelirfarkı uçunnnu
nasıl ve ne zaman durdundacak ve onanlacaktır?"
Bu gunden bellidır ki bu sorunun yanıtı uzun yıl-
lara yayılacaktır. Bu eşitsizliğin tetiklediği birçok ne-
denlerle dünyada 5O'yi aşkın sıcak çatışma alam
oluşmuştur. Bu sayı hızla da artmaktadır ABD, dün-
ya polisi gibi davranarak bu bölgelerin çoğuna, da-
vet edilsın ya da edilmesin, arabulucu rolüyle tek ba-
şına müdahale edebilmektedir. Dünya seçimlerinin
demokrasi ilkeleriyle bağdaşmasmı denetlemeyi de
kendisıne vazife edinmiştir. Durumdan rahatsız
olanlann sayısı süratle artmakta ve bu gücün yeni
dış politikası tartışılmaktadır. Temel soru. ABD'nin
dış polıtikasını nelerin yönlendirmekte olduğudur.
Değerler mi. idealizm mi. gerçekler mi, yoksa
ABD'nin kendisinin âli menfaatlan mı? Yoksa top-
luca herbiri mı?
Başkan Bush, Şubat 2003 'te yaptığı bir konuşma-
da. "Irak'a demokrasi getiriyonız. Sırası gelince Fi-
listin'e de demokrasi gelecektir. Nükleer silahlara sa-
hip ülkeler (Kuzej Kore. İran) bu silahlann getirdi-
ği sorumluhığu ijıce bilmelidirler" dıyerek ABD için
adeta bir yol hantası çizdi. h^k savaşı bitıminde Su-
riye'yi zikrederek yol haritasını genişletti. Işte, 17
milyon nüfuslu ve yaklaşık milli geliri kişi başına
1000 dolar olan Suriye'nin devlet başkanı Beşir Esat,
bu şartlar altında Türkiye'vı ziyaret etti.
Bugün ABD'nin özel gözetimi altındaki Suri-
ye'yle zaman zaman gerginlik dönemleri de yaşa-
nan, fakat hep soğuk duran ilişkilerimiz gelişme yo-
luna gırdi. Hatay konusu ve su gerginliği muhteme-
len gündemden düştü. Terorizm konusunda Türki-
ye "nin ciddiyeri ifade edildi. Kültürel ve ticari bağ-
lann iyi komşuluk ilişkilerine dönüşmesinin yolu
açıldı. ABD'nin dikkatle izlediği ziyaretin. Türkiye
ve Suriye açısından olumlu olduğunu düşünüyorum.
- CHP 'nin yandaşı olmak, Mustafa Kemal Vn dev-
rim ve ilkelerini savunmak artık modası geçmiş sa-
yılmaya başlandu Hatta onlara dinozor damgası
bile vuruluyor. Peki, CHP'nin küresel dünyada
konumu nedir?
Karşı konulması zor bir baskı
ELEKDAĞ- C HP" nin konumunu orta\r
a kovmak
için önce küreselleşmenin yerküresini nasıl etkile-
diğinin izahım yapmak gerekiyor. Küreselleşmeyi,
dış görünüşüyle, dünyaya hâkim güçlerin, öncü en-
formasyon ve iletişim teknolojilerinin sağladığı ün-
kânlarla tüm ülkeler üzerinde, siyasal, ekonomik. sos-
yal ve kültürel alanlarda tek tipliliği kabul ettirme
yönünde oluşturdukJan karşı konulması güç bir bas-
kı şeklinde tanunlamak mümkündür.
Thomas Friedman, "Lexns and the CMhe Tree" ad-
lı ünlü kitabında küreselleşmeyi her ne kadar "So-
ğuk Sa\aş'ın yerini alan uluslararası sistem" olarak
betimliyorsa da gerçekte, bugün küreselleşme neoli-
beral ideolojinin dünya ölçeğinde hegemonyasmı
kurmavepekişrirme aracı haline dönüşmüştür. Sov-
yetler Birliği'nin çökmesıyle tartışılmaz bir zafer
kazanan neoliberal ideolojinin, ABD önderliğinde
G-7'lerin sıkı bır etkileme ve denetim mekamzma-
sıyla ulusal ekonomilen yapılandırdığını görüyo-
ruz. Bu mekanizmada küresel sermaye ve uluslara-
rası dev şirketler gibi devlet dışı aktörlerin de yer al-
dığına tanık oluyoruz Soz konusu mekanizmanın üç
ayağım IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Ör-
gütü (DTÖ) oluşturuyor Bu mekanizmanın çerçe-
vesinde neoliberal ıdeoloji, sermayenin önündeki
tüm suıırlan kaldırmayı. sosyal harcamalan kısma-
yı ve sosyal devleti yıkmayı, haraç mezat uygulanan
bir özelleştirme politikası yoluyla devleti ekonomik
alandan tam anlamıyla silmeyi hedeflemektedir Bu
bakımdan Türkiye, bılinçsızce itildiği IMF politika-
lanndan kendıni kurtarmadan, ne ekonomisini sağ-
lığa kaMişturabılir ne de ulus-devleti küreselleşme-
nin olumsuz etkilerine karşı koruyabilir. Bu yolda
inisiyatif almak ve alternatif politikalar oluşturmak
CHP'nm işidir.
Haksızlıklar glderllmell'
ÖYMEN - Biz, CHP'yi kuran Mustafa Kemal
Atatürk'ün dünya görüşünün takipçisiyız. Türki-
ye"de CHP'den daha çağdaş, dünyadakı gelişmelere
Türkiye'nin uymasını daha fazla savunan bir siyasi
parti olabileceğini düşünemiyorum. CHP, Türki-
ye'nin en çağdaş, en ilenci partisidir. Biz bu yolda
çahşmaya devam ediyoruz; laıkliğı bayrak yapıyo-
ruz. Toplumsal adaleti savunuyoruz. Haksızlıklann
giderilmesini istiyoruz. Türkiye'nin her anlamıyla
bir Batı toplumu haline gelmesi için çalışıyoruz.
Ama bu, Türkiye'de herkesin işine gelmiyor. Türki-
ye'de bir süreden beri sistemdeki çarpıklıklardan ya-
rarlanan, siyaseti kendi ekonomik çıkarlan için kul-
lanan çevreler var. Bunlann CHP'yi desteklemele-
ri beklenemez. Onlann etkisi alhndaki bazı yaym or-
ganlannın da CHP'ye tavır almalan ya da CHP'nin
mesajlannı halka duyurmamalan. CHP'yi yok var-
saymalan bizim için şaşırtıcı olmuyor. Biz çağdaş.
adil, düzgün bir toplum istiyoruz. Işadamlannı des-
tekliyoruz, ama bütün ışadamlanna eşit mesafede-
yiz. Kayırmacı değiliz. Herkes, CHP iktidara gelir-
se hiç kimse>i kayırmayacağmı bilmektedir. O ne-
denle de bazı çevreler CHP'ye sıcak bakmıyorlar. On-
lar CHP'ye karşı böyle bir hava yarattılar. Ama bu,
CHP'ye, çağdaşlığa, sosyal adalete, demokrasiye
gönül vermiş insanlara yapılan bir haksızlıktır. Ba-
sın hürriyeti aynı zamanda insanlann haber alma
hürriyetidir. Bize oy vermiş olan 6 milyondan fazla
insanın haber alma hürriyetini nasıl engelleyebilir-
siniz? Basın hürriyeti bu mudur17
Aynca, geçmişe bağ-
hlık Atatürk ilkelerine bağlılıksa bu konuda hiçbir
ödün vermediğimizi de herkes bılmelidir. CHP, Ata-
türk'ün kurduğu bir parti olarak Atatürk'ün düşün-
cesine sahip çıkacak, onun savunucusu olacaktu".
Ama Atatürk'ün hiçbir düşüncesi Türkıye'nin çağ-
daş bir ülke olmasının, CHP'nin sosyal demokrat bir
parti olmasının önünde engel değıldir. Dolayısıyla
hiç kimsenin CHP'yi çağın gerisinde kalmış, statü-
kocu bir parti olarak tanımlamaya hakkı yoktur. Biz
çağın en ilerisinde olan bir siyasi partiyiz. Üstelik
biz Sosyalıst Enternasyonal'in üyesiyiz; genel baş-
kanımız Sos> alıst Entemasyonal'ın başkan yardım-
cısıdir.
Sosyal demokrat anlayı;
ARIOĞLU - Çok iyi biliyorsunuz ki CHP ve Ata-
türk hiçbir zaman moda değildi ki. Her ikisi de bir-
birinin içinde örülmüş bırer gerçek. Türk toplumu-
nun kalbinde, beyninde, fıkırlennde ve eylemlennde
yaşıyorlar ve gelecekte de yaşamaya devam edecek-
ler. Türk halkı CHP'yi hep yaşatmıştır. Türk seçme-
ni Kasun 2002 seçimlerinde CHP'ye muhalefet gö-
revini verdi. CHP'nin muhalefeti toplumda yeterli
bulunmuyor. Bu eleştırilerin dozunun gittikçe arttı-
ğını gözlüyoruz. Durum analiz edilirse, bu, CHP
için olumlu bir gelişme, Seçmenlerinin arttığı veya
toplumsal beklentilerin CFLP'ye odaklandığı anlaşı-
lıyor.
CHP bilgiye dayalı muhalefet yapıyor. CHP'nin
tek referansı bilim ve akıl yoludur. Bunun toplumun
geniş kesimleri tarafından yeterince anlaşılması için
biraz zamana ihtiyaç var. Türkiye çağdaşhk yolunu
CHP'yle inşa edebileceğini. topyekûn kalkınmayı ge-
ri dönülmez biçünde ve bilımin rehberliğinde fazi-
let ve külriir dahil, ülkenin tüm fiziksel ve sosyal dö-
nüşüm projelerini CHP'yle gerçekleştirebileceğini
seziyor, biliyor
CHP'nin küresel dünyayı. ülke koşullannı da gö-
zeterek en iyi okuyabilen parti olduğunu düşünüyo-
rum. CHP, bağımsızlığı kazanmak üzere örgütlenen
yerel güçleri ulusal bo>Tita taşıyan ve bağımsızlık sa-
vaşı sonrası, ulusal ölçekteki devlet yapısmı evTen-
sel değerlerle donatan bır partidir.
Özetlemek gerekırse küreselleşmeyi, ancak sos-
yal demokrat bir anlayış uygun yöntemlerle büyük
kitleleri yoksulluğa düşürmeden yönetebilir
- Kimileri küreselleşmenin bir iirünü olan ulus
ötesi kavramımn ulus devletle çeliştiği görüşün-
de. Bu, gerçekten böyle mi?
ELEKDAĞ- Küresel sermaye, kendi pazannı aza-
mi ölçüde genişletme amacını güttüğünden, kesin sı-
nırlar içinde yer alan devlet otoritesini sevmez. Bu
bakımdan. ulusal ekonomilen ve ulus devleti ken-
dine engel olarak görür. Bu nedenle de ulus devleti
yıpratmak ve çökertmek amacıyla ulus ötesi kavra-
mınm reklamım yapmaktadır
IMF dış borcu olan 100'den fazla ülkeye dayattı-
ğı "Yapısal UyumProgramlan" yoluyla yukanda be-
lırttiğimız polıtikalan uygulayarak ulus devleti eroz-
yona uğratma mısyonunu yerine getirmektedir. Dün-
ya Bankası da buna yardımcı olmaktadır. DTÖ ıse
ulusal ticaret polinkalannı denetim altmda tutmak-
ta, dünya ticaretinin dev uluslararası bankalar ve şir-
ketler lehıne şekillenmesıne çalışmaktadır. Neoli-
beral ideoloji bu polıtikalan uygularken ınsan hak-
lan bayrağını dalgalandıran demokratik boyutunu öne
çıkarmaya azami özen göstermekte, bunun yanında
büyük de\ letler de kendilen açısından ulus devlet kav-
ramına önem vermekte. güçlü ve etkin devleti ya-
ratmak için her türlü önlemi almaktadırlar.
- Peki, küreselleşme karşısında CHP'nin tutu-
mu nedir? Aynca da Türkiye 'nin bu alandakipo-
litikası ne olmalıdır?
ELEKDAĞ - Birincisi. Türkiye. küreselleşmenin
temehndeki teknolojik dev-
rimin tüm donanımını
bütünüyle kullana-
bilmeli, üretim ve-
rimliliği açısın-
dan yaşamsal
önemdeki bu
teknolojiyibün-
yesine en uygun
şekilde uygula-
yabilmeli ve üre-
tebilecek düzeye
gehneyi hedef al-
malıdır tkincısi.
Türkiye güçlü. et-
kin, üretken
(
OMR ÖYMEN- CHP, Türkiye'nin en
çağdaş, en ilericipartisidir. Biz bu yolda
çahşmaya devam ediyoruz; laikliği bayrak
yapıyoruz. Toplumsal adaleti savunuyoruz.
Haksızlıklann giderilmesini istiyoruz.
Türkiye 'nin her anlamıyla bir Batı toplumu
haline gelmesi için çalışıyoruz.
ve dinamik bır ulus-devlet yapısmı; demokratik yön-
temlerden fedakârlık etmeden. bilgiyle eğitımi ve hız-
lı kalkınma>ı öne çıkaran sosyal demokrat politika-
lar ve vatandaşlık bılincine dayalı bir milliyetçilik
anlayışı üzerine bina etmelidir. Bu, özellikle küre-
selleşme döneminde zorunJudur. Çünkü Türkiye,
ancak güçlü bir ulus-devlete sahip olduğu takdirde
küreselleşmenin yarattığı firsatlardan yararlanabilir
ve sorunlanyla baş edebilir. Üçüncüsü, 2004 bütçe-
si Türk kamu maliyesinin nasıl bir çıkmazda oldu-
ğunu gösteren ibret vericı bir belgedir. IMF'nın gö-
zetiminde hazırlanan bu bütçenin de daha öncekiler
gibi öncelıkli hedefi, faiz dışı fazlayı olabildiğince
arthrarak iç borcun sürdürülebilirliğinin sağlanma-
sıdır.
Ancak, bupolitikayla iç borcun azaltılması müm-
kün değil. Sadece sürdürülebilirlik sağlanıyor. Yani
bu politikayla. Türkiye'nin bir yandan kanlı dizan-
teri gibi tükenmesine yol açılu-ken bir yandan da ka-
mu hizmetleri için yeterli kaynak tahsıs edilmeye-
rek alrvapı, eğitim ve sağlık hizmetlerinin ihmal
edilmesine ve dolayısıyla da ulus devletin hasar gör-
mesine meydan veriliyor
Bu bakımdan Türkiye, bilinçsizce itildiği IMF po-
Iitikalanndan kendinı kurtarmadan. ne ekonomisi-
ni sağlığa kavuşturabilır ne de ulus devleti küresel-
leşmenin olumsuz etkilenne karşı koruyabilır. Bu yol-
da inisiyatif almak ve alternatif politikalar oluştur-
mak CHP'nin işidir
Türkiye
alternatif politika
olusturmair
ARIOGLU-Uhıs ötesi kavramıyla ulus devlet ben-
ce çelişmiyor. Gelecekte de uzun bir süre çelişmeye-
cek. Bugün gözlenen bir eğilim. birçok uhıs devletin
bir araya gelerek bölgesel ulus ötesi ekonomik güç-
ler ofuşturmalandır. AB, bu konuda sürdürülen en
ciddi projedir. Buna rağmen ekonomik alanlarda gös-
terdiği bsmi başanyı, henüz siyasi alanda göstereme-
miştir. Biliyoruz ki AB, siyasal erkine ortak olacak
üyeleri güçlü bir siyasi ve ekonomik yapıya kavuş-
turmadan üyeük müzakerelerine bile başlamıyor. Ba-
zılanmız, ulus ötesi birliğe girmekle daha gevşek, da-
ha kişüiksiz bir devlet yapısının olacağını, ulusal hü-
kümetlerin hxv\xt kaybedeceğini sanıyorlar. Hatta
19801i yülarda Ingiltere'nin o zamanki Başbakanı Mar-
garet Tİıateher ve ,\BD Başkanı Reagan bu modaya
uyarak devleti küçülüne programlanyla iktidara gel-
diler Görüldü ki dönemlerinde devlet daha da büyü-
dü, hantallaştı, bütçe açıklan çok tehlikeli boyutlara
ulaştı. Başansız oldular. Nedeni, düma siyasetinin
değişım süreçlennden dolayı. hükümetleri küçültme-
nin doğal bir çare olmamasıdır. Ulus devleti daha za-
yıfhale getirme düşünceleri günümüzde de çeşitli de-
senlerde taraftar bulabilir, ama gerçek böyle deüildir.
-Nasıl?
ARIOĞLU - Siyaset kavramlan bugüne kadar ta-
rihte hiç rastlamadığımız biçünde değişmektedir. Dü-
men tutan hükümet anlayışı yetersiz kalmaktadır. Si-
yaset ve kamu yönetimi için hayal gücü, cesaret be-
cerisi, toplumun ihtiyaçlannı önceden sezebilen, de-
ğışımı kavrayan sorumluluk ve etik duygulanyla do-
nannuş, hukukun üstünlüğüne, saydamlığa inanmış,
ülkesine saygınlık kazandırabilecek onurlu ve doğru
duruşlar sergileyebilen, yeni vatandaşlık kavramını
özümsemiş hükümetlere ihtiyaç var. Üretimin çoğal-
tüması, sosyal adalet içinde dağıtımı, hak sahipleri-
nin pay aldığı bir düzeni geliştirmek, çevTenin korun-
masını sağlamak, uluslararası bilgi stokuna katkıda
bulunmak, terorizme geçit vermemek, silah ve ilaç ka-
çakçılığında etkın olmak gibi yeni eğilimleri göğus-
lemek için az hükümet değıl, çok hükümet gerekli-
dir. Gözlenen asıl sorun. küresel bilgi çağmda, lider-
lerin ulusal çıkarlan nasıl tanımlayıp, nasıl koruma-
lan gerektiğiyle ilgili vizyon geüstirmekte genelde ye-
tersiz kalmalandır. Diğer bir sorun da vatandaşlık ta-
nımını çağa uyarlamaknT. Bugün vatandaşlık hukuk-
sal pasif bir kımliktir. Bu kimliği daha ileri taşıyarak
ulus de\'leti tekrar diriltir ve gerçek konumuna geti-
rebiliriz. Yakın gelecekte bu dirilişe ve duyarhlığa
çok ihtiyacumz olacak. Yeni vatandaş, ülkeme so-
rumluyum, fark yaratarak üretmek için özgürve mut-
lu yaşamak için, kendim olmak için, hak sahibi ve
sorumlu vatandaş olmak için göre\imın başında-
yım, diyebilmelidir. Buanlayış, Türkiye'de yalnız CHP
içinde yeşertilebilir ve CHP eliyle yaşama geçirile-
bilir. Gerçek kamu yönetimi reformu da budur.
Engeller ve küreselleşme
ÖYMEN - Küreselleşme var diye dünyada hiçbir
ülke kendi ulusal çıkarlannı korumaktan vazgeçme-
miştır. Dış politıkada olsun, ekonomik politikalann-
da ve öbür poiitikalannda olsun herkes ulusal çıkan
neyi gerektiriyorsa onu yapmaktadır. Bir taraftan da
küreselleşmenin avantajlanndan yararlanmaya çalışı-
yorlar. Küreselleşme özgürlükse, insanlann özgürce
hareket etmeleriyse, uluslararası ilişkilerde engelle-
rin kaldınlmasıysa Türk vatandaşlanna, Türkiye'ye
uygulanan engellemelen nasıl yorumlayacaksınız?
Bizim insanlanmız neden hâlâ haftalarca yabancı
konsolosluklann önünde vize almak için bekletili-
yor? Küreselleşen dünyada bizim insanlanmızabu öz-
gürlük neden tanınmıyor? Neden hizmet sektörümü-
zün Avrupa'ya girmesıne engel olunuyor? Hani kü-
reselleşme vardı?
- Peki, bizim hükümet partisi ne yapıyor?
ÖYMEN - Bizim hükümet partisi AB'ye girmeyi,
bir inanç unsuru olmaktan çok kendi yararlan ıçın Av-
rupa'yı kullanmak istiyor. Avrupa Insan Haklan Mah-
kemesi'nde (AÎHM) türban konusundaaçümış dava-
da Türkiye'nin savunma hakkını tam olarak kullan-
maktanvazgeçmesini izahetmekmümkünmüdur? De-
mek ki türban konusunda AİHM'nin Türkiye aleyhi-
ne karar vermesini ıstiyorlar. Hangi devlet kendini
korumaktan, kendini savunmaktan vazgeçer? Bunlar
yapılmış savunmayı gen aldılar. Bunlar Türkiye'de ken-
di istedikleri şekilde laiklflde bağdaşmayan uygula-
malaryapmavı hedefliyorlar. Bir hükümetin aynı za-
manda hem A\Tupalılığı savunması hem de en önem-
li bürokratik makam olan Başbakanlık Müsteşarh-
ğı'na, laikîiği, cumhuriyetçiliği, demokrasiyi redde-
den ve Türkiye'yi bir îslam devleti haline getirmeyi
açıkça ilan eden, bu fıkrinde bugün de ısrar ettiğini
söyleyen bir insaru (Omer Dinçer) getirmesi ve o gö-
revde tutmas» olacak şey mi? O bakımdan bunlann
gerçek niyetinin Avrupahhğı. onun dünya görüşünü,
yaşam tarzuıı benimsemek olmadığı kanısındayız.
Türbankonusunu bırözgürlük simgesi olarak sunmak
istiyorlar. Ama Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chi-
rac'ın sözlerini çok ija değerlendirmemiz lazım. Aca-
ba türban her zaman bir özgürlük simgesi midir, yok-
sa bazı hallerde insanlann özgürlüğünü kısıtlamak
için zorla siyasi partiler ve bazı çevrelerce kabul etti-
rilmek istenen bir yöntem midir? Pek çok Arap îslam
ülkesinin devlet adamlannın eşleri Türkiye'ye geli-
yorlar, görüyoruz ki başlan açık. Onlar dınin gerek-
lerini bilmiyorlar da sadece bizimkiler mi biliyor? O
zaman bu tür davTanışlan siyasi amaçlı davıanışlar,
halkın duygulannı istismar ederek onlann oylannıal-
mayı hedefleyen davramşlar olarak değerlendirmek
durumundayız. Atatürk'ün gösterdiği hedefbu değil-
dir. Atatürk, kadım dünyaya açmaya çalışırken bun-
lar kadım dünyaya kapatmak istiyorlar. Bugün bile Tür-
kiye'de okuma yazma bilmeyen kadınlann oranı er-
keklerin dört mislidir. tşte, bu da bizim utancımızdır.
Kadınlara bir şey yapacaksanız önce onlara okumayaz-
ma öğretin.