21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2004 CUMA HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Miloşeviç mi Masum? Sırplar mı Suçlu? 2003 yılının, sürpriz olmamakla birtikte şok ya- ratacak olaylanndan biri de Sırbistan seçimleri ol- du. Kökten milliyetçi Sırbistan Radikal Partisi oyla- nn yüzde 28'ini alarak seçimlerden birinci çıktı. Partinin genel başkanı Voyislav Seseliç (Seselj) şu anda savaş suçlusu olmakla suçlanıp tutuklu olarak yargılanıyor. Aynı durumda olan Sosyalist Parti önderi Slo- bodan Miloşeviç de parlamentoya seçıldi. Her ıki kişinın seçilmeleri pratikte fazla bir şeyi değiştirmiyor; ikısi de tutuklu bulunduklan hapıs- haneden çıkıp Sırbistan Parlamentosu'na girecek değiller. Ülkenin anayasasına göre, yerlerine ken- dilerinin veya partilerinin atayacağı başkaları otu- rabilirler. Reform yanlısı ılımlılann oluşturduğu grup, oy- lann yüzde 40'ını alarak çoğuniuk oluşturabilecek sandalye sayısına ulaşmış bulunuyor. Aralannda- ki görüş aynhklan ve çekişmeleri aşarak koalisyo- nu kurabitip kuramayacaklannı önümüzdeki gün- lerde göreceğiz. Miloşeviç'in Lahey'deki Savaş Suçlulan Mahke- mesi'ne teshminde büyük rol oynayan eski baş- bakan Zoran Cinciç'in öldürülmesinden bu yana geçen 10 aylık süre içinde, Sırbıstan'da yayılma- cı radikal milliyetçilerin gelişmesi, Sırpşovenizmi- nin geçmişte yol açtığı trajediler de düşünülürse, hem bölge hem de Avrupa açısından endişe veri- cidir. Üstelik gözlemciler, herhangi bır erken seçım halinde bu blokun oylarının artacağını da, yani yükseliş trendinin devam ettiğinı de söylüyorlar. • • • Sırbistan'dakı gelışmeler üzerine daha çok ya- zılıp çizilecek. Ama olayın bir yönü var ki, aynca üzerinde dur- mayı gerektiriyor. Seseliç de, Miloşeviç'de eski Yugoslavya'da iş- lenen birçok trajik cinayetin suçlulandırlar. Gerçi tarih, galiplerin zorla kabul ettirdikleri sa- vaş suçlusu kavramının kepaze örnekleriyle dolu- dur. Kavramın 20. yüzyıldatarih sahnesine, Birinci Dün- ya Savaşı'nın asıl failleri olan Itilaf Devletlerı'nin It- tihat ve Terakki önderlerini savaş suçlusu olarak ilan etmelenyle girdiğini unutmamak gerekır. Yıne, Istanbul'daki Ingilız işgalcilerin, son Mec- lisi Mebusan'ın kimi üyelerini savaş suçlusu ya da sorumlusu bahanesiyle Malta'ya sürmelerindekı utanmaz ikiyüzlülüğü de unutmamak gerekir. Onu bunu savaş suçlusu ilan eden ABD'nin hiç- bir yöneticisinin Vietnam Savaşı suçlanndan do- layı yargılanmadığını da görmezden gelemeyiz. VVashington'ın, kurallan ve işleyişi önceden sap- tanmış bir uluslararası ceza mahkemesıne nasıl ıs- rarla karşı koyduğunu da unutmamak gerekir. Nitekim bu çıkmazlardır ki, Saddam'ın savaş suçlusu olarak yargılanmasını engellemektedir. öyle ya! Saddam'ı savaş suçlusu olarak yargı- lamaya kalkarsanız, baba-oğul Bush'lan, hadı bi- rinci müdahaleye kılıf bulsak bile, velet Bush'u ne yapacaksınız? • • • Bütün bu gerçekler, nasıl geçmişte Hitler ve hempalannın suçluluğunu ortadan kaldırmıyorsa, Seseliç ile Miloşeviç'in dünya kamuoyu vicdanın- da onaylanmış suçluluklannı da silmiyor. Ama Sırp seçmeninin önemli bir bölümü, bu iki kasaba, hatın sayılır oranda oy vermiştır. Kimse çıkıp da "Efendim, çoğuniuk oylarını ala- madılar" demesin! Iki kasabın toplam oy oranı Türkiye'de Recep Tayyip Bey ile partisinin aldığı oy kadardır. Yani Sırbistan'daki milli irade, dünya kamuoyu vicdanıyla ters düşecek biçimde tecelli etmiştir. Sırbistan'daki mılli irade, bu iki caninin, tek baş- lanna, keyfi bir davranış içinde olmadıklannı, hal- kın küçümsenmeyecek bir bölümünün isteklerini yerine getirdiklerini ortaya çıkarmıştır. Şimdi bu duruma bakarak nasıl bir sonuca va- racağız ve ne diyeceğiz? Seseliç ile Miloşeviç masum mudurlar? Yoksa Sırp halkının küçümsenmeyecek bir bö- lümü de suçlu mudur? Çağımızın karmaşık yaşamında, her şeyi "kut- sal milli irade" basitlemesine indirgeyen, milli ira- denin bile muktedır olamayacağı şeyleri görmez- den gelenler işte böyle çıkmazlann içine düşüp ku- kumav kuşu gibi düşünmek zorunda kalırtar. Bakanlık Yüksek Müsaviri oldu Başsavcı Cevdet Volkan'a yeni görev ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Ankara DGM Cumhuriyet Baş- savcılığı görevini 8 yıl- dır yüriiten Cevdet Vol- kan, Adalet Bakanlığı Yüksek Müşavirliği'ne vekâleten atandı. Hâkimler ve Savcı- laı Yüksek Kurulu'nım Ankara DGM Cum- huriyet Başsavcılığı'na 29Arahkl995'teata- dığı Volkan'ın görev süresi, 29 Aralık 1999'da 4 yıl uzatıl- mıştı. Volkan, ikinci dönem görev süresi- nin dolmasının ardın- dan, Adalet Bakanlığı Yüksek Müşavıriiği'ne vekâleten atandı. Vol- kan'ın, DGM'deki gö- rev süresinin uzatılma- sı yönünde bır istekte bulımmadığı öğrenildi. Volkan'ın görev yap- tığı 8 yıllık dönemde, Ankara DGM Cum- huriyet Başsavcılı- ğı'nca önemli soruş- turmalar yapıldı. Bu dönemde, terör örgü- tü PKK'nin lideri Ab- dullah Öcalan yakala- narak Türkıye'ye geti- rildi, sorgusu DGM savcılarınca yapıldı. Volkan, Imralı Ada- sı'ndaki yargılamada, emekli DGM Cumhu- riyet Savcısı TalatŞalk ile büiikte iddia ma- kamında yer aldı. DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Cevdet Volkan'ın dönemınde: *Lmut,Hizi>ulIah.Buf- falo, Vurgun, Beyaz Enerji, Örümcek Ağı, Matador" operasyon- lanileHADEPveMa- vi Akım davalarıyla gündeme geldi. AKP'nin hazırladığı Kamu Yönetimi Temel Kanunu tasansı cephesinde yeni bir şey yok SosyaldevletiyoketmeplanıIŞIKKANSU ANKARA-AKP'nin Kamu Yöne- timi Temel Kanunu tasansı, "makyaj" niteliğinde kimı değişikler ile TBMM'ye gönderildi. Tasandaki, sosyal devlet yerine "düzenJeykidev- leti*. kamu hizmetlerini özele dev- retmeyi öngören temel tema sürdürül- dü. teftiş kurullannın kaldınlmasın- da ısrar edildi. • 1995'te yaptığı bir konuşmada "Cumhuriyet'in kendisiiçin bir anlam ifade etmediğine" ve "laikliğin Mûs- lümanlaşnnlması,adem-imerkezi bir yaprya dönülmesi" yönündeki ifade- lerin arkasında durduğunu açıklayan Başbakan Müsteşan Omer Dinçer'in eşgüdümünde hazırlanan tasan, fel- sefesi değişıtirilmeden yasalaştınl- mak isteniyor. Görüştüğümüz uzmanlann yeni ta- sanyla ilgili yorumlan şu noktalarda Meclis'te AB reformu' AKP'nin yeni tasansı makyaj niteliğinde değişiklikler içeriyor. Tasan, sosyal devlet yerine 'düzenleyici devlet', kamu hizmetüıi Özele devTetme felsefesi sürüyor. AKP, teftiş kuTullannın kaldınlmasuıda da ısrarlı. odaklaşıyor: -Yeni tasan, üniter yapıyı, ulus dev- let yapısını çözücü hükümleri yine içinde banndınyor. - Yeni tasanda, teftiş sistemiyle il- gili olarak. Içişleri, Maliye, Milli Eği- tim, Sağlık ve Çalışma ve Sosyal Gü- venlik bakanhklannda rehberlik ve denetim birimi oluşturulabileceği ön- görülüyor. Böylece sanki, asıl olarak Sağlık Bakanlığı hariç \alilik emrin- de taşra teşkilatı kurabılecek olan tef- tiş görevi verilmiş gıbı gözüküyor. Oysa, adma rehberlik ve denetim bi- rimi denen bu birimler. ana hizmet bi- nmi olarak örgütlenebileceklerdir. Bakanlık örgütlenmesinde ana hız- met birimi, hıyerarşık yönetim biçi- mıne göre çahşan birimdir. Bunlara mevcut teftiş kurullan gibi inceleme ve soruşturmanın gerektirdiği özerk- lik tanınamaz. Dolayısıyla yeni tasa- nda getirilen bu düzenleme, teftiş hiz- metüıi tümden kaldıran felsefeden bü" adım dahi vazgeçılmedığini gös- teriyor. - Tasan, eskısinde olduğu gibi kal- kınma plancılığını reddetmeye de- vam ediyor. Ücretfiden denetçi olamayacak - Tasan ile getinlen halk denetçisı- ne "hukuka uygunluğu değerlendir- me" görevi verilmesi yanlışhğından bü" ölçüde dönülmüş, yerine "anlaş- mazhİdann çözümüne yarduncı ol- ma* sorumluluğu yüklenmiş. Buna karşılık halk denetçisüıin "ücretii bir işte çalışamaz" denerek, şirket sahi- bi olabüeceği, tüccar olabileceğüıe ilişkin hüküm aynen bırakılmış. Böy- lece özel sektör, yan yargısal temsil- cıler yaratabilir hale getiriliyor. - Kamu hizmetlerinin önce yerel- leştirilmesi, daha sonra da özelleşti- rümesine ılışkın maddeler korunmuş. Kamu hızmetlerinin de\Tedümesi yet- kisı eski tasanda yer alan "yetkfli or- gantor" yerine "kanuna" verilerek. öz itibanyla herhangi bü değişiklik ya- pılmamış. Çünkü, önemli olan kamu hizmetlerinin halkın ihtiyaçlan doğ- rultusunda yeterli ve nıtelıkli biçim- de görülmesidır. Kamu kurumlannın bu hizmetleri görmekten kaçınması, adeta görev üımali olarak görülmesi gereken bır durum. Bu tanım, tasan- Annç'ın hedefi 'sivü'güvenlikANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Adıyaman Milletvekili HüsrevKuthı'nun TBMM taburundan rahatsız olduğunu "Kendimi kışlada gibi hissediyorunT sözleriyle açıklaması, TBMM Başkanı Büfcnt Annç'ın TBMM'nın güvenliğiyle ilgili projesıni yeniden gündeme getirdi. TBMM Başkanı Bülent Annç'm "Mecfiste AB reformu" kapsamında hazırladığı projeler arasında TBMM güvenliginin yeniden yapılandınlması yer alıyor. Proje, "Mecüs kampusu güvenlik sistemi, yüksek teknoloji ile yeniden yapılandınlarak sKil görünüm ön piana çıkanlacak" biçımınde açıklanıyor. Bu çerçe\ede TBMM'nüı güvenliğıni sağlayan TBMM taburunun yeni projeyle nasıl bir konuma getirileceği konusunda aynnülı bü" açıklama yapılmadı. Annç, yasama yılının başında düzenlediği basın toplantısında, Mecüs'ÜÎ askerler ve polis olmak üzere iki ayn koruma biçüni olduğunun anımsatüarak "Güvenlik tamamen özeOeşecek mi'" sorusuna şu yanıtı \ermişti: tt Cumhurbaşkannğı Muhafiz Alayı'na bağh olarak MecMs Muhafiz Mangası adıyta kurulmuş, sonradan da muhafiz taburu haüne gelmiş SOO'e yakm askerimizi banndıran bir taburumuz var. Bunlar saat 19.00'dan sonra kapılarda nöbeti devTahyorlar. Bazı arkadaşlanmızın bu saatten sonra giriş ve çıkışlartla sıkıntı yaşadığuu bflhorum. Ancak tabur komutanuun ania\işn ta arkadaşlanmız bu sıkuıülan aşmış ohnahlar. Şu anda, hemen bu aşamada Meclis'in muhafiz taburunun çıkarüünak suretiv k veya poösin gönderilmesi sureti>fe bir künliğe kavuşturubnasnun peşinde değfliz. Ama mesela şu olabüir; Dikmen kapısmdan Mecüs'e zharetçi olarak girecek vatandaşlanmız, ük karşdaşûgı kapıda önce shil halkla Oişkfler görevtikrini görüp sonra polisin kimlik tespiti \t aramasuıdan geçüikbilir. TBMM srvil bir kurumdur. Bu srvü kurumda shiIKği ön plana çıkarmakda herhalde sonuıuzun karşüiğıdır.*' • AXP'1İ Kutlu'nun sözleri, Annç'ın TBMM'nin güvenliğiyle ilgili projesini yeniden gündeme getirdi. Projeyle, TBMM güvenliginin yüksek teknoloji ile yeniden yapılandınlarak sivil görünümün ön plana çıkanlması planlanıyor. Istanbul'daçete operasyonu İstanbul'daçaHıklano{onıobffleriparçalayaraksaüna\a çalışüklan öne sürülen 14 kişi yakalandı. Asayiş Şube Müdürlüğü'nden yapılan açıklama>a göre, Tuzla Ilçe Emnhet Müdüıiüğü ile Oto Hırsızhk Büro Amiriiği ekiplerinin ortak çalışmalan sonucu. elebaşı konunwndakiE.C.wRK'nindearalaniKİabulunduğu 14 kişi gözalüna ahndL Gözalbna aiuıan 14 kişi cürüm işkmek amaa 3e teşekkül oiuşturmak, oto çabnak, çahnü otoyu degiştirmek, parçalamak, parçalannı satmak, tezkere belgesiz pompab nıfek bulundumıak suçlanndan Kartal Adlrvtsi'ne gönderikti. Bu kişilerin verdikkri biigiler doğrultusunda harekete geçen polis, çahnü oMuklan beürienen değişik marka ve modetde 17adetotomobifielegecirdL(Fotoğraf: HlLAL KÖSE) da aynen kalmış. - Eski tasandaki gibi bu tasan da yurrtaş. ve halk sözünü sevmiyor. Ka- mu yönetiminin muhattabı olanlan, hizmetten yararlanan olarak görüyor. Hizmetten yararlanan Türkiye Cum- huriyeü yurttaşı olsun olmasın, Tür- kiye Cumhunyeti sicillerine kayıtlı olsun ohnasın, yerli ya da yabancı her şü"ket tasannın deyişiyle "kurum dışıişj'eri'' olarak kabul görüyor. Ka- mu yönetimıninkurulus ve işleyişin- de hizmetkârlığına temel sayılan kit- le bu kitle olarak ortaya çıkıyor. Düzenleyid devlet - Tasannın felsefesinde değişmeyen bü" önemli tercih de tasannın piyasa- yı düzenleyici devlet kurmaya güiş- mesidir. Bundan sonra yapılacak tüm düzenleme ve kurulacak büimlerin OECDpatentli "düzenleykietkiana- fizi" eliyle yapılacağı hükme bağlan- maktadır. Düzenleyici dev- ; let kurmayı üstlenmek üze- re idareyi geliştirme baş- kanlığı görevlendüiliyor. Amaç maddesüıde ifade edilmesüıden vazgeçihniş obnakla büiikte tasannın sosyal devlet yerine, dü- zenleyici devlet ilkesini tercihten vaçgeçmediği gö- rühnektedü". Tasan, Prens Sabahattin diliyle adem-i merkeziyetçilık, AB diliy- le subsidiarite, anlaşılabi- lü" bü" dille yerelcilik ilke- sine dayanmayı sürdür- mektedü-. Ancak yeni tasa- nda, kamu yönetimi bir fıkrayla yerellik ilkesine göre kurulurken, bır başka fıkra "bütünhığü esasOr" demektedır. Bu önemli bü- çelişkidır. - Kamu kurum ve kuru- luşlanyla özel sekteör ve si- vil toplum kuruluşlan ara- sında hizmet ve işlevler yüklenecek yönetişimci devlet tercihi de yeni tasa- n ile sürdürülmektedir. Bu durum, üst kurullar olarak gördüğümüz yeni tip me- kanizmalann tüm kamu hizmet alanlan için yay- gınlaştınlacağını göster- mektedü". - Tasanda, eski tasanda yer alan ve türbana ser- bestiik tanıyan örtülü mad- de de aynen korunmuştur. AKP ve CHP eski bakanlar hakkındaki soruşturmalara hâlâ üye bildirmedi Koıııisyoıılamı sadece adı varANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-AKP ve CHP, 9 Arahk 2003'te eski Başbakan Mesut Yıhnaz ile eski bakanlar Hüsamettin Özkan, Recep Önal, Güneş Taner, Cum- hur Ersümer ve Zeki Çakan hak- kında kurulan 3 ayn komisyona he- nüz üye bildirmedi. TBMM Genel Kurulu'nda 9 Arahk'ta yapılan göriişmeler so- nucunda eski Başbakan Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı Gü- neş Taner hakkında, Türkbank iha- lesüıe fesat kanştırdıklan gerek- çesiyle sorusturma acılmasına ka- rar verilmişti. Aynı gün yapılan görüşmelerde uyguladüdan ener- ji politikalan, doğalgaz anlaşma- lan ve bazı üıaleler nedeniyle es- ki Enerji ve Tabii Kaynaklar ba- kanlan Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan hakkında sorusturma açıl- almayarak Türkiye Halk Banka- sfnm zarara uğramasuıa neden olduklan iddiasıyla da eski Dev- let Bakanı Recep Önal ile eski ' • TBMM Genel Kurulu'nda eski Başbakan Mesut Yılmaz ile eski bakanlar Hüsamettin Özkan, Recep Önal, Güneş Taner, Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan hakkında üç ayn j sorusturma komisyonu kurulması karan alınmıştı. Aradan ' geçen üç haftalık süreye rağmen AKP ve CHP komisyon üyelerini TBMM Başkanlığı'na bildirmedi. ması kararlaştınlmıştı. Aynca bakanlıklan sırasuıda il- gili kuruluşlann raporlannın ge- reğinin yapümasını gecüchrerek ve gerekh önlemleri zamannıda Devlet Bakam ve Başbakan Yar- dımcısı Hüsamettin Ozkan hakkın- da Meclis sorusturması açıhnası karanna \ ı anbnıştı. Sorusturma komisyonlan 10"u AKP, 5"ı de CHPTi üye olmak üzere toplam 15 kişıden oluşacak. TBMM tçtüzüğü'ne göre grup- lar, TBMM Başkanlığına üye sa- yılannın üçer katı aday bildke- cek. TBMM Genel Kurulu'nda yapılacak kura çekimi sonucu so- rusturma komisyonlannın üyele- ri belu"lenecek. Yeni önergeter TBMM Genel Kurulu'nun 6 Ocak salı günü yapacağı toplan- hda da eski Bayındırlık ve îskân bakanlan Koray Aydın, Abdülka- dir Akcan ve Yaşar Topçu hak- kındaki sorusturma önergeleri ele alınacak. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Yılbaşı sabahı 18 yıldır Londra'da yaşayan Ipek'in kız kardeşi Dr. Fe- za ve eşi Dr. Bülent'le birlikte bir Ha- liç gezisine çıktık. Gecenin yorgun- luğunun mahmurluğu gözlerimizden silinmeden Eyiip'te Piyer Loti Kahve- si'ndeydik. Sonra Haliç'in karşı kıyı- sındaki Miniatürk Park alanına gittik. Ülkemizin dört biryanınayayılmış, tarihi binalann minik asıllannı seyre başladık. Konya'daki Mevlana Külli- yesi'nden Edirne'deki muhteşem Se- limiye Camii'ne doğru yol aldık. Mev- lana Külliyesi'nin tarihi 1274'tü. Ye- şil kubbeli kümbet Türk göçebe ça- dırlannı sembolize ediyordu. Yeşil Türbe, mimar Bedreddin Tebrizi ta- rafından Selçuklu veziri Muhyiddin Pervane'nin kansı Gürcü Hatun adı- nayapılmıştı. Selimiye Camii'nin miman ise Si- nan'dı. Selimiye, Osmanlı ihtişamının sembollerindendi. Osmanlı Sultanı II. Selim adına 1568 -1575 tarihleri arasında yapılmıştı. 18 kubbesi, 71 metre yüksekliğindeki dört minaresıy- le Mimar Sinan'ın olgunluk döne- minin eserterindendi. Yolumuzun üze- Tarih Karşısında Yalnızlık rine Ankara'da Hacı Bayram Camii'nin bahçesinde yer alan Augustus Tapı- nağı çıktı. Roma Imparatoru Augus- tus adına inşa edilmişti. Bizans Im- paratorluğu zamanında bir dönem kılise olarak da kullanılmıştı. Üzerine türküler yakılan ünlü Ma- labadi Köprüsü'nün yapılış tarihi 1147'ydi. Ârtuklular tarafından inşa edilmişti. Yanına yapılan yeni köprü nedeniyle artık bu ünlü köprü kulla- nılmıyordu. Çocukluğumun en etkili tarihi yapılanndan birisi Tarsus'taki Baç Köprüsü'ydü. Şehrin Adana yö- nündeki sınır kapısı da sayılan bu köprünün Bizans Imparatoriuğu dö- nemindeki adı Justinianus Köprü- sü'ydü. Osmanlı Imparatoriuğu dö- neminde köprüden kente girenler- den baç adiı bir vergi alındığı için köprünün adı Baç Köprüsü olmuştu. Miniatürk Parkı'ndaTarsus'un bu ün- lü köprüsü yoktu, ama Adana'nın Taş Köprüsü vardı. Taş Köprü eski Ada- na'nın sembollerindendi. Roma Im- paratoru Hadrian tarafından II. yüz- yılda yaptınlmıştı. Abbasi Imparato- ru Harun Reşit köprüyü daha da ge- liştirmişti. Tarsus'un Baç Köprüsü de Malabadi Köprüsü gibi artık kullanıl- mıyor. Hatta daha da beter, toprağa gömülüp kaybolmak üzere. Iki bin yıl kullanılan köprü son 30-40 sene için- de kaderine terk edilmiş durumda. Acaba, Taş Köprü hâlâ kullanılıyor mu? Amasya'nın Yahboyu evleri daha yeni birtarihe ait. 0 evlerde yaşayan Rumlardan yalnızca anılar kalmış. Nemrut'un tannlan da yerlerini almış- lardı. Selçuklu veziri Karatay tarafın- dan yaptınlan Karatay Medresesi hâ- lâ bütün ihtişamıyla duruyordu. Sel- çuk'taki ünlü Artemis Tapınağı'nın yalnızca izleri kalmıştı, gerisi Ingilte- re'deydi, British Museum'ataşınmış- tı. Yapılardan en etkileyici olanlardan birisi Izmir'deki Meryem Ana Manas- tın'ydı. Parktaki makette muazzam bir yapı görünüyordu. Bu kıliseden he- men hemen hiçbir şey kalmamıştı. Sembol yapılann arasında dolaş- tıkça, sahip olduğumuz ve giderek yok ettiğimiz büyük tarihi ve kültürel mi- rasın haşmetinden etkilenmemek mümkün değildi. önlerinde duruyor, o yapıya ilişkin kısa tarihi özeti dinli- yor ve henüz onun etkisi geçmeden diğerinin macerasına takılıyorduk. Her birinin ardında koca bir tarih ya- tıyordu. Ne imparatorluklar gelmiş, ne sultanlargeçmişti. Tarih birsu gibi gö- zümüzün önünden akıp gidiyordu. Doğubeyazrt'taki Ishak Paşa Sara- yı'nı dana önceden gezmiş ve öykü- sünü öğrenmiştik. Parkın içinde o muhteşem sarayı gördüğümüzde de çok etkilendik. Tabii, o dünyalar gü- zeli Mardin kentinin maketi de etki- leyiciydi. Bir grup 68'li yeni yılı, Mülkiyeli ar- kadaşımız aktör Halil Ergün'ün evin- de karşılamıştık. Küçük dertlerimiz, güncel kaygılarımızla, "Neolacakbu dünyanın haJi", "Ne olacak bu Tür- kjye'nin hali"diye kaygılara düşerek... Kendimiz, yakınlanmız için sevinç- ler, umutlar, çaresizlikler salıncağın- da o yana bu yana sallanmaya de- vam ediyorduk. O koca Ishak Paşa Sarayı'nı yap- tırmış Ishak Paşa kim bilir ne kaygı- larçekmişti? Çocukları, torunlan için ne önlemler almıştı. Hiç birisinden bir iz bile kalmamıştı. Sultanahmet Meydanı'nın ortayerindeki MısırObe- lisk'ini inşa eden mimar acaba kimi seviyordu? Kaç eşi vardı? Bir kadın mimar onu yapmış olabilir miydi? 2004 yılındayız. 2004 yıl önce Ana- dolu topraklannda yaşayan insanla- rın torunlan biz miyiz? Yani biz Türk- ler. Hititler'in, Bizans'ın insanlan ne- relere gittiler? Insanlığın tarihi içinde bizim 60-70 yıllık ömrümüz ne ya- zar? Dünya tarihi içinde insanlığın ta- rihi ne yazar? 2004 yılındayız, bizim sevinçleri- miz, umutlanmız ve kaygılarımız da bize özgü olacak. Hepinize banş, sevgi ve umut dolu bir yaşam diliyo- rum. Tarih karşında kendi kaderimiz- leyalnızgibiyiz...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle