18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYA CUMHURİYET 2 OCAK 2004 CUMA 14 KULTUR [email protected] Cengiz Bektaş'ın şiirleri toprağa, suya, kuşa, buluta, emeğe, banşa, sevgiyegüzelleme... Büyük insanlığınmutluluğuGCLSCTVICENGIZ Alnıımn Teri; C«ikgiz Bek- taşn en son yayımlanari şiarkitabı- nınadı. tlk şiirlerden bugün e uzanan birsevgi seçkisi niteliğinde kitap. Se^gi dedıkse, yalnız sevgıliyedeğil; insina, toprağa, suya, kıışa, buluta, em;ge. banşa sevgi ve gıizellemeler varkitapta. Geçtığimiz günlerde 70 yaşna giren Cengiz Bekt&ş'a soruyo- ruz -skvgi Alnımın Teri'niıı sizce anla- CENGİZ BEKTAŞ-KırruJen "sev- mei" sever, kimileri sevdığını sanır, kirrilen sevıldiğı ıçın se%er, kimileri §u }ada bu nedenle seçildığîi için se- ver . Benimkı, "alnımın teri" derken en ızından bunlar değil deanelc isti- yorjm. Şimdi yaşamayan iınlü bir ya- zarmız sormuştu: "Bir devTİmci ola- rak sevgi şiiri yazman doğnı mu?" Benim yanıtım bir şiirdr YLRÜMEK/Değişime/Duvar di- biniepapatyalan görerek / Yürümek /Kavgada / Çamırt dibinde menek- şeyi unutmadan / Emek vemilmemiş birşeye inanmıyorum... DAHA DA / Ureterek/ VZtrederek / ÖJüyorum. Yaşamımla şllrlerim örtüşür - Kitabın başuıda, Mor'dan alınan tşte Seni BekJemedigim Sokak adlı şi- irin tarihi 1962. Cengiz Bektaş'ın ilk şiiıieri 1960 tarihinde Fa/nl Hiisnü Dağtarca'nm Türkçe dergisnHİeyayırn- landLO tarihten bu yana, Cengiz Bek- taş şiirinin serüvenini anlaür mısınız? Hangi yolu yürüdü, hangi dönemec- leri döndü. nereye ulaşü? BEKTAŞ - Sızın de söyiedigınız gibı, ilk şıirlerimın Türkiye'de yayım- lanmasından bu yana 43 yıl geçti. Ya- zılanmın yayımlarunası daha erken. (15 yaşımda -demek ki 55 yıl önce- Demokrat Denizlı guncesimde köşe yazılan yazıyordum. Bir de lisede ar- kadaşlanmın çıkardıgı, dışanda da satılan Sakarya dergisinde gezi yazı- lanm yayımlanmıştı.) •on şiir kitabı "Sevgi Alnımm Teri' Evrensel Basım Yaym tarafından yayımlanan Cengiz Bektaş, şiirdeki ana izleğinin 'büyük insanlığın mutluluğu', zamanı, oylumu insancıllaştırmak olduğunu, bu yolda bütün konulann şiirine girebileceğini söylüyor. Şiırlenm de benim yürüdüğüm yo- lu yürüdüler. Yaşamımla şiırlenm bi- rebir örtüşürler. Böyle olması gerek- tığıne bugün de ınanıyorum. Yitirdi- ğimiz dostum Tahsin Saraç'ın sapta- dığı gibi "bağırganlığa" yüz verme- yen bir devrimci da\Tanıştır bu, baş- tan ben... tnsanlar arasında renk, ırk, ulus, dil, din aynmı tammayan... Olabildiğince yahn, olabildiğince dolambaçsız .. - Cengiz Bektaş şiirinde; okur da- ha önceden duymadığı sözcüklerle. deyimlerle ve anlannı biçimiyle kar- şılaşır... Anadolu toprakları üzerinde yeşermiş kültürlerden beslenen, Ak- deniz duyarlılığının yansığı dizeler» BEKTAŞ-Elma ağacı neden şura- da değıl de burada yetişiyor... Her canlınm ortamı var... Her canh orta- mıyla, alışverişiyle var olur. Doğup bü- yüdüğüm ortam benim varoluş orta- mım... Sabahartin Eyübogju'nun ina- nışıyla bu kazanın içinde eriyen, eri- tenlerden bınyım. Geçenlerde Diyarbakır'da "Edebi- yat Günleri" denilen bir etkınlik ger- çekleştırildi. Belediyede görevlı bir dost aktardı; sergılenen yapıtlardan sonra yerli bir hanım ayağa kalkıp sormuş: "Yapıtiannızda ben hiç yo- kum. Benim acılanmu yaşadıklanmı kinı dile getirecek?" Ortamına duyarsız olmakla, kendi toprağından, ülkesinden beslenme- mekle, oralı olunabihr mi? - Bir de özgün yazüışı var şiirinizin. Tıpla biryapı tasarlar gibi, taşian yer- li yerine dizer gibL. BEKTAŞ - Bütün yaptığım işlerde olduğu gibi şıirimde de biçim, özden doğalca çıktı ortaya... Ne olursa ol- sun özdü temel olan... Baştan ben noktalama hıç kullanmadım. 1998'de basılan "Su 6^1160" yapıtımdan ben de dızelenmı. her birine özel yerlen- ni vennek isteğine dayalı olarak or- tadan bakışımlı düzenledim. Sonra- dan, gençler arasında da kimileri be- ni ızledıler. Şimdilık böyle de sürü- yor. Kimılen de "•Şiirierinin sağlam bir yapısı vanhr* diyorlar. Oyle olmamalı mı? Topluma karşı sorumluyuz' -1972 yıhnda yazdığınız Saytsız Gül Döker Yapraklannı. toplumsal bir olaydan duyulan acu öfke ve utanca ses olmuş. Bir başkası savaşa karşı banş ve sevgi dileğini dışa vuruyor. Yani; ozanın halkına. toprağına. dünyaya ve çağına karşı sorumluluklan vardır diyorsunuz_ "BEKTAŞ - Hıç kuşkusuz... Bu so- rumluluklan duymamayı eksıklik ola- rak gördüğümü söylemeliyim. - Cengiz Bektaş şiirinin ana izkğL, şiirinizde belirginleşen, öne çıkan ko- nular... BEKTAŞ - Ana ızleğim sanınm, bundan öncekı sorulannıza yanıtlanm- dan çıkıyor ortaya... "Büyükinsanh- ğın mutJuluğu" olmah ozanın ızle- ğı... Zamanı, oylumu insancıllaştır- mak olmalı... Bu yolda bütün konu- lar şıinme gırebilır. Hele sözcükler ara- sında. bu şiıre girebilir bu gıremez gıbı bir aynmı düşünmedim hiç... - Sevgi Alnımın Teri'nden başka ta- saıiadığınız seçki var mı? Yeni çahş- malar neler? BEKTAŞ - Yeni bir şiir yapıtım ba- sıma hazır. Seçki olarak ise ıki tasa- nmım var... Birincisi "emek" üzeri- ne olan şıirlerimin toplamı... tkinci- si de coğraryamla ilgili olanlan bir ara- ya getırecek... (Sevgi Alnımın Teri, SeçmeŞiirler, Cengiz Bektaş, Evrensel Basım Ya- vın-2003) Burhan Doğançay'dan New Yorkduvarlan Burhan Doğançay'ın tş Sanat Kibele Sanat Galerisindeki sergisi belgesel bir nitetikde taşıjor. KüMr Servisi - Iş Sanat Kibele Sanat Galerisi, 30 Ocak'a dek ülkemiz çağdaş sanatının önemli temsilcilerinden Burhan Doğançay'ın 'New York'un Mavi Duvarlan' adlı kişısel sergisıne ev sahıpliği yapacak. 1970'li yıllardan bu yana dünyamn farklı noktalannda, 100'ü aşkın ülkede duvar resimlerinı ınceleyen ve sanat yaşamının 40 yılını New York'ta geçiren Doğançay"ın bu sergisi belgesel bir nitelik de taşıyor. Kentın mımansi ve atmosferinden etkılenen sanatçı. üzeri eski, yırtılmış afişlerle kaplı duvarlann kendisine esin kaynağı olduğunu söylüyor ve bunlan 'gördüğü en güzel sojirt ream' olarak niteliyor. Kent metrosunda geçici bir düzenlemeye dönüşen k mavi duvarlar'ı tuvale taşıyan Doğançay. bu çalışmalanyla, bir anlamda kentın enerjısıni de yansıtıyor. Ağırlıklı olarak kâğıt üzerine kanşık malzeme ile gerçekleştirdiği yapıtlannda, özellikle New York'ta 11 Eylül öncesi ve sonrasında duvarlara yazılan sloganlan üzerleri örtülmeden ve silinip gitmeden yakalayarak önemli bir ışlevi yerine getıriyor. (0 212 292 13 13) Osmanlı Bankası Müzesi 'ndeyapıyla uyumlu tasarlanan 46 kişilik cep sineması bugün açılıyor Sinema tutkunlan için yeni bir adres daha ASLISELÇUK Istanbul'un geçmışten beri çok devıngen bir semtı olan Karaköy, bugün sinematek ışlevi görecek bir cep sinemasırun açılmasıyla şen- leniyor: Osmanlı Bankası Müzesi Sineması. Sinemaseverlerin Bankalar Caddesı'ndeki ye- ni buluşma noktası olmayı amaçlayan bu sıne- ma salonu her ay değişik bir konu başlığı altında sinema sanatının seçkin önneklerini meraklıla- nna sunacak. Yıllık film programı Türkiye Si- nema ve Audiovisuel Kültür Vakfi"nın (TÜR- SAK) danışmanlığında beüirlendi. Osmanlı Bankası binasunda yer alan 46 ki- şılik salonu Bülent Erkmen_ mimari yapırun ya- pısal özelliğini tümüyle koruyarak oluşturmuş. Değişik konulan işleyecek aylık fiün gösterim- lennın yanı sıra söyleşıler de gerçekleştirile- cek. Film göstenmlen perşıembe ve cuma gün- leri 20.30'da, cumartesıleri Lse 14.30ve 18.30'da yapılacak. Osmanlı Bankası Müzesi'nden sağ- lanacak biletlerin fiyatlanysa tam 6 milyon, in- dirimli 4 milyon lira. Dünyatian insan görünümleri Ocak ayının konu başlıgı "1800'lü Yıllarda Avrupa". Programda. Osmanlı Bankası'nın kurulduğu yıllarda, Avrupa'daki ekonomik, sosyal ve sanatsal gelişmelere değinen, 20. yüzyıla doğru ilerleyen Avrupa'dan msan görünümleri yansıtan çal ışmalar yer alıyor: David Lvnch'in "FO Adann"ı. 'Özgür Sine- ma' nın kuruculanndan ICarel Reisz'ın John Ftmles uyarlaması "FransızTcgınenin Kadmı", Ocak ayının ilk filmi David Lynch'in 'Fil Adam'ı. Onu Karel Reisz'ın 'Fransız Teğmenin Kadını', Luchino Visconti'nin 'Venedikte Ölüm' ve 'Senso' (Günahkâr Gönüller) adlı filmleri izleyecek. Itaryan usta Luchino Visconti'nin Thomas Mann uyarlaması "Venedik'teÖhlm"ü\e **Senso"su (Günahkâr Gönüller). Şubatta "KentlereAdan- mış Filmler" var: Louis Malleın "Atlantic City"si, Martin Scorsesenın u New York,New York"u, Federico FeDini'nın "Roma"sı, Wim Wenders'in Berlın kentıne adadığı "Les Ailes du desir"i (Isteğin Kanatlan) izleyicilerle bu- luşacak. Mart ayrnda değişik toplumlann eko- nomik ve sosyal yaşamlannı perdeye yansıtan filmler gösteriliyor. Bunlar arasında, Fellıni'nın çocukluğunu yaşadığı kasabada geçen unutul- maz filmi "Amarcord" yer alıyor. Sinemase- verler VVoody ADen'ın gözünden ABD'deki "Radyo Günleri"ne tanık oluyor; Amerikan ırkçılığını ve adalet düzenini Robert MuUi- gan'uı yorumuyla Harper Lee uyarlaması "Bül- bûlü Öldürmek"te ızliyor. "Taş Bebeği Anım- sıyor musun"da Emir Kusturka, dağıl- makta olan Yugosla\ya'nın haberciliğini yapıyor. Nisan ayının konusu "lngiliz Bahçelerinde Aşk". Alabıldığıne uzanan yemyeşil çimenlerle kaplı, görkemli lngi- liz malikânelerinin içinde \e bahçelerin- de son derece dingin ve huzurlu bir yaşam sürüldüğü sanılsa da aslında buralarda coş- kulu, gemlenemez aşklar yaşanıyor: Jo- seph Losey'in "The Go-Between"i (Arabu- lucu), AngLee'nin Jane.Austen uyarlaması "Sense and Sensibih'tv "sı, James Ivory'nin "Remains of the Day"i (Günden Kalanlar) ve "Howard's End"i gösterimde. -GençhkBaşımda Duman" mayıs ayının konu bashğı. Toplumun baskısma direne- rek sürekli başkaldıran, asi gençlik sine- manın sıkça değindiği konulardandır: Jean Mgo'nun ölümsüz klasiği "Zero de Condu- rte" (Hal ve Gıdiş Sıfır), Mike Nicholsın "The Graduate" (Aşk Mevsimi). Francis Ford Coppola nın "The Cotton Club". Pe- terVVeir'ın "DeadPoetsSociery'' (Ölü Ozan- lar Derneği) filmleri ay boyunca gösterile- cek. Dünya Çevre Günü'nün kutlandığı ha- zıran ayındaçe%re sorunlannıyansıtan film- ler izleyicilerle buluşacak. Japon usta Akira Ku- rosawa'nın Rusya'da çektiği "Dersu Uzala", Werner Herzog'un "Yeşil Kanncalann Düş Gördüğû Yer", James Bridgesın nükleer teh- likeyi \nrguladığı "TheChmaSjiıdronıe*'. Pi- erre Hebertin "La Plante humainc" (tnsan Bitbsi), IaraLee'nin "SentetikZevkler" film- leri ayın zengin programını oluşturuyor. (Tel.0212 292 76 05) YAZIODASI SELtM tLERİ Geçen Yılın Son Yazısı 30 Aralık 2003. Bu yazıyı yazmak için daktilonun başındayım. Bu yazı bıter ve yayımlanırsa, yayımla- nış tarihi 2 Ocak 2004 olacak. Dahaşimdiden geçen yıl. Yitiklerie, sevinçlerle, ka- vuşmalar ve ayrılışlarla, içe kapanışlarla geçen yıl... Belleğimin beni aldatarak bırçok şeyi daha silip süpürdüğü... Günde üç paket sigara içtiğim... Bir romanla boğuştuğum... Aralık ayı ılıkgeçiyor, diyeyazmışım. Romana: Ha- yatı Sana Bırakıyorum. İlk adı Yabancı Deniz'di. Aralık ayı ılık geçiyor. Istanbul'un öyle ılıman kış mev- simleri vardır, belki onlardan bın. Yine de kış: Gün- düzler hep dumanrengi. Oysa bu sabah kış güneşi ışıl ışıldı. Sonra, saat do- kuzu geçmişken güneş örtündü. Dün, Gökhan Akçura'nın "Ivır Zn/ır Tarihi"nden Unutma Benı'yi okumaya başladım. Ivırzıvırmı, san- mam. Bireysel çızgide toplumsal ve sıyasal yakın geçmişimiz. Çok hoş bir kitap. Frtne Fücur orada bir kez daha karşıma çıktı. Ya- zı Odasf ndayazdıklanmdan çok daha ayrıntılı anlat- mış Gökhan Akçura Adalet Cimcoz'un dedikodu ya- zarlığını. Resimler, fotoğraflar, dergı kesikleriyle, alın- tılarla bezemış. Geçmiş zamanı anlamak, geçmişte iz surmek... Bugünden kaçmak mı? Bugünden kaçtığımı düşünmüyorum. Bugünü bir kedergibi yaşıyorum. Kaçtığım, şimdiki zamanın ke- deri; kaçabılirseniz. Romana göz atıyorum, iki buçuk yıldır, belki üç yıl— dır yazmaya çahştığım: Sonra yine operasız, musikısız, dayanılmaz gece- ler bastırıyordu. Hele erken bıten geceler... Yani, bir yere gıdiyorsunuz, bırilenyle biriiktesınız ve herkes ak- la uygun bir saatte dağılıyor, gece bitiyor, onlar için. Ben gecenın... daha çok uzun gecenın ortasında ka- lakalıyorum. Bunlan yazmışım. Handan Sarp. Bir soprano. Çıkmazda bir kadın. Onu yaşatabildim mı? Kırık bir msan, 'd/Va'yı oyna- sada. Toplumsal baskılann bireysel yaşamlan yok ede- bilışi bana daima korkunç geldı. Gözden düşmek veya her şeyi reddedebilmek. Yıllar öncesinin romanı Kırık Denız Kabuklan'nda Halil Vedad gözden duşüyordu, Halid Ziya Uşak- lıgil'in oğlu. Ama Cahide, Ölüm ve Elmas adlı oyu- numda Cahide toplumun gelgeç, yalan degeıierini eli- nin tersiyle iter; elması değil. öiümü seçer. Ve Halil Vedad da intihar edıyordu... Hakaret gibi tercihlerdi bunlar. Diyebilirim ki, hemen hep susturmaya çalıştıgım 'öte- ki' Selim bu yazılarımda bir ölçek konuşabildi. Aynı dürtüyle yazılmıştır ölü Bir Kelebek, Mihri Müşfik'in düşsel yaşamöyküsü. En büyük ısteklerimden biri de, yine birtiyatro oyu- nunda, Suat Derviş'le Nihal Atsız'ı aynı evde yaş- landırmak ve o eve, üstelık 'son' gecesinde Deniz Gezmiş'i mısafirgetinmekti... Tiyatronun sahnelenış faslından hayal kınklığı kaldı bana. Ama Dervış - At- sız - Gezmiş üçlüsünü hâlâ yazmak ısterim... Yann anlamsız bir gün olacak. Hayatım boyunca yılbaşı günleriyle, yılbaşı geceleriyie yıldızım banşma- dı. Bu yazıyı niye yazdım? Neden hayatları bozuk para gibi harcanmış birta- kım insanlaryine çıkageldiler? Unutma Beni'nin sayfaları arasında "Dans Profe- sörteri". Sıcacık bir yazı. "Son Profesör" Panosyan'ı ben de hatırtıyorum. Liman Lokantası'ndakı bırdüğünegelmiş, partneriy- le çılgıncasına dans etmişti. Yaşlı, kupkuru bir adam, saçlan ve bıyığı kömür sıyahı. Yarın birgeçipgitse... Öneriler: Kitap / Şen Gönüller Dlyarı, Gökhan Akçura. Om Yrayınlan. (Nefis bir Boğaziçi kitabı). Behçet Aysan Şiir Ödülü • .\NKARA (.\A) - Türk Tabıpleri Birliği'nce, Sıvas katliamında ölen şair, doktor Behçet Aysan ile 34 kişinin anısına düzenlenen 'Behçet Aysan 2003 Şıır Ödülü", -Susmalar' adlı kitabıyla Aydın Şimşek'e verildi. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nden yapılan açıklamada, A. Ertan Mısırh'nın 'Ölüm Beyaz Gölge' kitabı ile Orhan Tüleylioğlu'nun 'Boşluğun Parçalan' adlı dosyasının ö\güye değer bulunduğu belirtildi. Bu yıl dokuzuncusu verilen ödül, ocak ayı içinde Ankara'da düzenlenen törenle Aydın Şimşek'e sunulacak. R Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle