Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 AĞUSTOS 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
D
&
<00
atmsrtmabtml
BefctKmikpostedenlzsomecurnhuriyetcoiT Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- IMF, Türkiye'nin
borç ödemesini ertelemiş...
"Tahsilattan vorulmuslardır!"
JestBizim medya bir
âlem... Yüksek
Askeri Şûra sırasında,
Başbakan, karısının
türbanı nedeniyle sorun
olmasın diye bir jest
yaparak komutanlara
vereceği eşli yemeği
iptal etmiş... Bunun
üzerine Genelkurmay
Başkanı da jest
yaparak, Başbakana
askerlerin vereceği eşli
yemeği iptal etmiş...
Bizim yağcı medyaya
göre Başbakan ve
komutanlar birbirlerine
jest yapmışlar... Buna
jestleşme değil
karşılıklı restleşme
denir beyler... Hele,
komutanlar Başbakanı
gönderip kendi
aralarında yemek
yedikten sonra...
Kuklalar
Ayşe Meral: "Dün,
ABD'nin Irak'ın
kuzeyinde kukla
Kürt devleti
kurmasına dikkat
çekenleri
paranoyaklikla
suçlayan
Amerikanofiller, bugün
ABD'nin saplandığı Irak
bataklığına Türk
askerini sürebilmek
için, kukla Kürt devleti
tehdidine sanlıyorlar."
ağlık Bakanlığı'nın devlet hastanelerinde,
"hizmet satın alımı" yoluyla tıbbi cihaz temi-
nine olanak sağlayan genelgesinj Tıp Kuru-
mu Genel Sekreteri Dr, Ali Rıza Üçer perde
arkasındaki aynntılanyla şöyle yorumluyor:
"Genelgenin görünür gerekçelerine göre Sağlık Ba-
kanhğı'na bağlı hastanelerin yüksek teknolojili ve pa-
halı olan tıbbi tanı ve tedavi cihazlann satın alınması,
bakım ve destek hizmetlerinin yürütülmesindeki fi-
nansman, insan kaynakları ve teknik n/telikli güçlükle-
ri aşabilmek için özel sektör ile ortak olmak gerekiyor.
Bu cihazlar birinci el olabildiği gibi beş yaşına kadar
ikinci el cihazlar da olabilecek. özel girişimciler diler-
lerse bu cihazları hastanelerin içinde işletecekler, di-
lerlerse başka bir merkezde. Piyasada özel tanı ve te-
davi hizmeti veren girişimciler de Bakanlığa bağlı has-
tanelerie Maliye Bakanlığı Bütçe Uygulama Talimatı
üzerinden ortak olabilecekler. Hastaneler, hizmeti pi-
yasadan ortaklık modeliyle de satın alacaklar.
Con Ahmet
Peki bu işletmeciler neden Sağlık Bakanlığı'na bağ-
lı hastaneleri aracı olarak kullanacaklar? Çünkü Sağ-
lık Bakanlığı'na bağlı hastanelerin hasta (müşteri) pc-
tansiyeli çok yüksek.
özel girişimciler bu potansiyele ulaşma olanağından
yoksun. Bu potansiyel karşılığında devlet hastanele-
riyle özel teşebbüs arasında ortaklık hakkı doğuyor.
Böylece bir yandan birinci el pahalı ve yüksek tekno-
lojili tanı ve tedavi cihazlarının ithalatı özendiriliyor ve
teşvik ediliyor, bir yandan da özel girişimcilerin ikinci
el tıbbi cihazlannın tüketim potansiyeli artırılmış oluyor.
Çifte kavrulmuş bir kazanç elde ediliyor. Con Ahmet'in
devridaim makinesi gibi.
Sağlık Bakanlığı paket anlaşmalarta özel teşebbüs-
ten satın aldığı hizmeti kime satacak? Başta sosyal gü-
venlik kurumlan olmak üzere resmi kurumlann yanı sı-
ra sosyal güvenlik kapsamı dışındaki yurttaşlara sata-
cak. Sistemin yürümesi ve kârlılığını artırması tanı ve
tedavi cihazları ile yapılacak tüketimin artması ile sağ-
lanacak. Sunucular hizmeti kabarttıkça hizmeti sunan
ve ona aracılık eden her iki taraf yani özel girişimciler
ve bakanlık hastaneleri kânna kâr katacak. Sosyal gü-
venlik kurumlannın, diğer resmi kurumlann ve güven-
cesiz yurttaşlann sağlık harcamaları ise alabildiğince
artmış olacak. Bu cihazların sarf malzemelerinin itha-
latında yaşanacak patlama ile ulus ötesi şirketlerin de
kârları katlanacak.
Oyun hep aynı oyun, yönetmeni, senaristi, aktör-
leri ve figüranlan değişse de içeriği hıç değişmiyor, 'u-
lus devletlerin modası geçti, küreselleşmenin gereği
bunlar' diyen neo-liberal ideolojinin temsilcilerine 'bu
küresel otoyolda hep yaya kalıyoruz' diyen dinozorlar
da bu gerçekleri bıkıp usanmadan söylemeye devam
ediyor, perde açılıyor ve kapanıyor."
SESSÎZSEDASIZO)
8/rs/crars/n
çeJçeJş/fqe....
iki Sicrarsın
çekirtje...
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku ' yahoo.com
Görsel basın siiah gibi kuilanılıyor: YAZISIZ tNFAZ!
Evdeki bulgunundan olan Türkiye
Yön dergisi, tam 41 yıl önce, 12 Ara-
lık 1962'de o sıra adı Ortak Pazar olan
Avrupa Birliği'nden şu haberi vermiş:
"Yunanistan'la bir ortaklık anlaşma-
sı imzalayan Altılar, bütün ısrarlara rağ-
men, Türkiye'yi Ortak Pazar'a alma-
ya niyetli görünmüyorlar. Nitekim,
Müşterek Pazar Komisyonu Ortak-
lık Anlaşması imzalamadan önce
Türkiye'nin 6 yıllık bir hazırlık devresi
geçirmesini ve meselenin bu hazırlık
devresi bittikten sonra tekrar ele alın-
masını, Altılar Bakanlar Konseyi'ne
tavsiye etmiştir. Ortak Pazar Komis-
yonu, 1961 Nisanında yapılan müza-
kerelerde de, Türkiye'nin bir hazırlık
devresi geçirmesi fikrinde ısrar etmiş-
ti. Fakat o tarihlerde bunu nazikane bir
atlatma sayan Türk Hariciyesi ve Ma-
liyesi, kıyametleri kopartmışlar her ne
pahasına olursa olsun, Altılar ortaklık
anlaşması imzalamaya zorlamışlardı.
Ama bu gayretler neticesiz kalmıştır.
Bu sebeple, Türk Hükümetinin Müşte-
rek Pazara girmek hususunda başa-
nsızlığa uğradığını kabul etmek la-
zım. Aslında bu başansızlığa sevin-
mek lazım. Zira Ortak Pazar ile Yu-
nanistan tipi bir anlaşma, Yunanis-
tan'dan çok farklı ekonomik şartlar
içinde bulunan memleketimiz bakı-
mından felaket olabilir. Bizim için en
önemli mesele, ihraç mallanmızın uy-
gun şartlarla Ortak Pazar'da satılabil-
mesidir. Uzun vadeli ticari anlaşmalar
bunu sağlayabilir. Dimyata pirince gi-
derken, evdeki bulgurdan olmaya lü-
zum yoktur."
Danışma
TÜRKSEN BAŞER KAFAOĞLU
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan 22 Temmuz'da par-
tisinin Meclis grubunda hükü-
metin icraat ve yöntemlerini
anlatırken, hükümetin çalış-
malarında "herkese danıştığı-
nı" söyledi. Televizyonda ku-
lağımızla duyduğumuz bu be-
yan üzerinde düşündük.. Bir
siyasetçi, olaylan ve gelişme-
leri yorumlarken, olanı ya da
gerçekleri kendi yönüne göre
biraz abarttığı görülünce, pek
ses çıkanlmayabilir. örneğin,
"yanya kadar dolu birbardak"
anlatıldığında, bir siyasetçi
"bardağı doldurduk" derse,
gerçek halka anlatılsa bile o
siyasetçi çok ayıplanmaz...
Devlet yönetme işi cidden zor
bir iştir. Bu nedenle yönetici-
lerin bazı kusurlanna hoşgö-
rüyle yaklaşılabilir.
Ama bir siyasetçi, danışma
kavramının yanına bile yanaş-
madığı halde, Tayyip Erdoğan
gibi her işlerini herkese danı-
şarak yaptığını kendi Meclis
grubunda bağıra bağıra ifade
ederse bunun hoş görülmesi,
bırakın siyaset ahlakına, insan
ahlakına sığmaz. Danışma
değil Cumhuriyet ve demok-
rasilerde; eski monarşilerde
bile, yönetimin sağlıklı olabil-
mesi için daima başvurulan
bir yöntemdir. Bizde de Os-
manlı Devleti'nin padişahlan,
örneğin Sultan Osman, Or-
han, Fatih Mehmet başta ol-
mak üzere, her önemli adım-
larında sürekli danışma için-
de olurlardı. 19. yüzyılda pa-
dişah Abdülaziz döneminde
de danışma makamı olarak,
eski dille "Şûrayı Devlet" (Da-
nıştay) kurulmuştu.
Sultan Aziz kadar bile da-
nışmaya önem vermeyen,
kendi buyruğunda olan ve ol-
mayan anayasal kurum ve ku-
ruluşlara hiç danışmadan
devletin sosyal ve siyasal,
ekolojik yapılannı değiştirmek
için yıldınm hızjyla yasalar ha-
zırlayan ve parti disiplininin en
şiddetlisini uygulayıp çeşitli
veto ve karşı çıkışlara karşın
bunları yasalaştıran Başba-
kan "danışmaya önem verdi-
ğini" anlatırken herhalde din-
leyenlerin ve koca bir halkın
belleği ve aniayış yeteneği
(izanı) ile alay etmektedir.
Oysa çağımız yönetimde
danışma çağıdır. Bu nedenle
yabancı dillerde bu yeni yö-
netim biçimini anlatmak üze-
re yeni kavramlar getirilmiştir.
örneğin Ingilizcede "govern-
ment" hükümet terimi yerine,
"govemance - yönetişim" de-
yimi getirilmiş. Içine girmek
için özenilen AB ülkelerinde,
hükümetler, sadece anayasa-
lan gereğince danışma duru-
munda olduğu kurum ve ku-
ruluşlara ek olarak sivil top-
lum kuruluşları (STK) ile sü-
rekli danışma ve karşılıklı fikir
aJışverişindedirler.. AKP hükü-
metiyse, bu kuruluşlann variı-
ğından habersiz gibidir. Çok
önemli yasalarda örneğin Ma-
den Yasası'nda, ormanlarla il-
gili düzenlemelerde, Topluma
Dönüş düzenlemesinde; ver-
gi affında; ilgili STK'lere (örne-
ğin Maden Mühendisleri, Or-
man Mühendisleri odalarına
ve Türkiye Barolar Birliği'ne,
TÜRMOB'a) danışma gereği-
ni bile duymamıştır. Yıllarca
sürekli olarak çevre kuruluşla-
nnın ortak danışma toplantıla-
nna da sırt çevrilmiştir. Sade-
ce Iş Kanunu değiştirilirken
sendika ve işçi konfederas-
yonlannın fikrine başvurulmuş
ama bunlarm söylediklerinin
tam tersi, yasa tasfağı sonra
da yasa haline getirilmiştir. Yıl-
lann yurttaş örgütlerinin biri-
kimlerini yok sayan bir hükü-
met, saygın olamayacağı gibi
başanlı da olamaz.
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl
HARBt SEMÎH POROY semihporoyi" yahoo.com
HAYAT EPtK TİYATROSU MVSTAFA BÎLGİ
IRAKTA AMERÎKAN
6ÜDÜMLU KONSEV,
ASKER
BİZİM HÜKÜMETE.
TANIDIK GELECEK Bİft YANIT HER DAVETE ICABET
EDİLMEZ" !..
I I I_J i L_J
OTOBÜSTEKİLER KEMALVRGENÇ k_urgenc(ayahoo.com
SIVAS1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2003/63
Davacı Botaş Boru Hatlan ile Petrol Taşıma AŞ vekili Av. Vedat De-
mırtaş tarafindan davalı Osman Manda ve aleyhine açmış olduğu tezyi-
di bedel, tescil davasının yapılan yargılaması suasında verilen ara kara-
n uyannca; Sıvas merkez Uzuntepe köyü parsel 1318'de kayıtlı taşm-
mazı bulunan Osman Manda mirasçılan Hayriye (Alıtürk) Şarıgül,
Müzeyyen (Manda) Araz ve Fatma Manda'nın bütün aramalara rağmen
bulunamaması ve adreslennm de meçhul oluşu nedeniyle mahkememı-
zin 2003'63 Esas sayılı dosyasında duruşmanın atılı bulunduğu
7.10.2003 günü saat 09.00'dan itibaren bizzat hazır bulunmalan veya
kendılennı bir vekılle temsil ettirmeleri, aksi halde HUMK'nın ilgili
maddelen gereğince yokluklannda yargılamaya devam olunacağı husu-
su tebliğ yerine geçmek üzere ilan ohmur. Basın: 37999
SIVAS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN
Esas No: 2002/317-Karar No: 2003-180
Davacı Velı Tek vekili Av. Tahsin Yeğiner tarafindan davalı Mahluga Tek
aleyhine açmış olduğu boşanma davasının yapılan ve bıtınlen yargılaması
sonunda: Haklı görülmeyen davanuı reddine karar verilmiş olup, da\alı bü-
tün aramalara rağmen bulunamamış ve adresmın meçhul oluşu nedeniyle
karar teblıği yerine geçmek üzere ılan olunur. Basın: 37998
34 TU 9730 plakalı arabamın araç tescil belgesi ve trafik
belgesini kaybettim. Hükümsüzdür.
LEYLA ERCAN
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN tmcuj.munttas-arikan.com
Pasomu kaybettim.
Hükümsüzdür.
GÜLER EMEKTAR
Pasomu kaybettim.
Hükümsüzdür.
GÖKÇE ÇÎÇEK ÇETÎN
NAUTILUSISSB'De BUGÜN, NAUTILUS DENİzALTfSt,
KUZ£y KUT8UHU, BU2L4G/N ALT7NOAAJ
6£Ç£G£K ^Ş/P l^LANDA'yA VARD/.
ABO OBNİ2 /CUl/\SEn-£RİNE B-4&L/ /LK
AJÜ/Cİ-£ER DENİ2jQl.Tr OL/>N NAUTİ-
LUS, A£»N/ JULES VERNE'İN ÜMLÜ
K İ ' İ
ALMlŞTI. HAU/Al'İ 'DEN
NAUTİI.US E/eiSÖ BUZ
fZİSKOP AA
ALET/ /L£
Ç/KAAJ
O4 P£-
GÖNDEGDfĞI SES 0/U.G/t-
V£
GÖRÜS
NEŞE DOSTER
AbTırkam?ColaTırkamı?
Yahya Demirel, Zeynep- Efe Özal, Mert Çil-
ler, Yavuz Yılmaz derken, şimdi de Ahmet Bu-
rak Erdoğan ve Erkan Yıldınm'la tanıştı halkı-
mız. Hem de ne tanışma!..
Bu gençlerin yaşında iken hiçbir baltaya sap ola-
mamış memleket çocuklannın yanında, bu genç-
lerimizin olağanüstü yetenek ve başanlan bizi çok
etkiledi! Yoksa siz etkilenmediniz mi?
3 eğitimli gençten 1 'inin işsiz olduğu memleke-
timizde, dershaneler yerine bu gençlerimizin aça-
cağı kurslara ilginin çok olacağını düşünüyor, bu
önerimizi ilgililerin dikkatine sunuyoruz. Memleket
evlatlan bu kurslardan yararianarak iş güç sartibi
olsa fena mı olur?
Hoş eski başbakanımızın kocası, engin bilgisini
ve ticari yeteneğini kitaplara dökerek halkımızın
hizmetine sunmuştu ya neyse!.. Yeni başbakanı-
mız da "leb demeden leblebiyi anlama" yetene-
ğinin altını çok sık çizerek, gerekli mesajlan veri-
yor, ama biz yine de "özel kurslardan" yanayız.
Değerti okur, birgazete köşesini fazlacaaşan bu
başanlan ve ardındaki imzalan anlatmaya kalksak,
inanın gazetenin tüm sayfaJan yetmez. O neden-
le özetlemekle yetineceğiz.
Yahya Demirel ilk hayali mobilya ihracatına baş-
ladığında doğmamış olanlar, bugün işbaşındalar.
Büyüklerimizin yakınlan ticari temelleri iyi atıyorlar
demek! Soyguna, vurguna, hortuma iyi alışmışız
demek!
Bir kedisi bile olmayan Efe'cik bugün çiftlik, han,
hamam sahibi. Zeynep'çik birikimlerini yiyor. Ha-
tırlıyorum da Zeynep özal'm yıllar önce Bağdat
Caddesi'nde açtığı butik için devlet protokolü uy-
gulanmış, cadde saatlerce trafiğe kapatılmış, gön-
derilen çiçekler nedeniyle insanlar kaldınmlarda
yürüyemez hale gelmişti.
Mert Çiller'in deniz maceralan az mı konu olmuş-
tu TV oyunlanna...
Tam ortalık durulmuşken (fırtına öncesi sessiz-
lik de denebilir) meydana yeni prensler, yeni veli-
ahtlar çıkmaz mı? Allahtan ümidi kesmemiştik ve
zaten bekliyorduk. Şöyle ki:
Ulaştırma Bakanı Binali YıkJınm'ın 26 yaşında-
ki oğlu Erkan Yıldınm, şirketler kurup (kızkardeşi
ile ortak), deniz taşımacılığına başlamasın mı? Sa-
yın Bakan'ın da bir zamanlar ortağı olduğu Sean-
tur Şirketi, oğul Yıldınm'a 200 bin Euro vermesin
mi? Ankaraferibotu bu kıyağa karşılık düşükfiyat-
la ve ihalesiz olarak adı geçen şirkete kiraianma-
sın mı? Bu arada, daha doğrusu iki arada bir de-
rede Erkan Bey 1.5 milyon dolara aldığı geminin
adını "DERİN DENİZ" koymasın mı? Bu arada
kendisini sıkıştıran medya ordusuna Binali Yıldınm,
"Bakan oğlu oldu diye ticaret yapmayacak mı?
Oğlumun bildiğl tek iş bu" demesin mi?
Aklıma mukayyet ol Tannmü!
Tam bu şoka alışmayaçalışırken, Başbakanımı-
zın oğlu Ahmet Burak Erdoğan'ın, Ülker'in son
ürünü Cola Turca'nın Anadolu yakası dağıtımını
aldığını duymayalım mı? Al sana bir şok daha! Şim-
di bu "artçı şoklara" bu yorgun bedenler alışadur-
sun, bir haber de eskilerden gelmez mi? Ne de-
miş atalanmız: "Su uyur düşman uyumaz".
Eski başbakanlanmızdan Mesut Yılmaz'ın oğ-
lu Yavuz Yılmaz da Coca Cola'nın dağıtımını yap-
mıyormuymuş! Bak sen şu işe! Daha doğrusu hep
birlikte bakalım!
Şimdi bu ülkede siyasetteki babalar rekabeti, ti-
carette oğullar rekabetine dönüşürse, kazanan kim
olacak? Cola'cılar mı? Türk halkı mı? Ona bir tür-
lü karar veremedik!
Haa onun adı; politik bir savrulmanın, alaturfca
bir duruşun bu ülkeye özgü yansımalan mı olur?
Onun adı, günümüzde ve ülkemizde pek nadir gö-
rülse de, her zaman geçerli bir tavır olan "İSTİFA"
sözcüğünün gündeme gelmesi mi olur?
Bizimki olmayacak bir duaya amin olsa da Al-
lah'tan ümit kesilmez.
Bu arada Cola Turca reklamı "BENDENSİN" di-
yor.
Bu garipler de "BİZDEN" olsa ne yazar!..
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Halikarnas
Bahkçısı'mn,
ünlü bir Türk
denizcisini
konu alan ro-
manı. 2/Çocu-
ğun eğitim ve
öğretimiyle il- 6
gili erkek ba-
kıcı... Sine-
madayadati-
yatroda teknik
ustalıkla yapı-
lan hile. 3/ Osmanlı
ordusunda yüksek
rütbeli subaylann ça-
dırlannı kurup kaldı-
ran görevli. 4/ Sık sık
küçük ve önemsiz ka-
zalar yapan kimse...
Düşünce. 5/ Kalayın
simgesi... Cilo Dağı 8
üzerinde bulunan, 9
Türkiye'nin üçüncü yüksek tepesi. 6/ Kişinin öz
benliği... Çemberin çewesinin çapına oranını gös-
teren sayı... Bir nota. 7/Taş dibek... Ayak direme. 8/
Küçük bir alan üzerine odaklanmış yoğun ışık kay-
nağı... Kuzu sesi. 9/ Iskambilin atası sayılan deste-
ye ve bu deste kullanılarak bakılan falcıhğa verilen
ad... Antalya'nın bir ilçesi.
YUKARTOAN AŞAGIYA:
1/ James Joyce'un tanınmış bir romanı. 2/Lantan
elementinin simgesi... Afrika'da bir ülke. 3/ Ha-
berci... Başında ok biçirninde bir tel demeti bu-
lunan bahkçıl kuş. 4/Belli aralıklarla yanıp sönen
küçük deniz feneri... Yunan rakısı. 5/Çok büküm-
lü iplikle dokunmuş birçeşit ince kumaş... Bir gı-
da maddesi. 6/ Yunan abecesinde bir harf... " —
bir tahta kaşıktır / Sapı ortasına denk düşen" (Can
Yücel). 7/Sert buğdaydan elde edilen iri taneli un.
8/Asker... Giysilerin üstüne giyılen, önü açıkbir
tür üstlük. 9/ Güreşte bir oyun... " — kesilir geç-
"se sabâ gülşenimizden" (Yavuz Sultan Selim).