Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2003 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR Ormana Sokulan Virüs...
OKTAY AKBAL
Buz Üstüne Yazmak mı?
Dolabın kapağını açmamla önüme bir yığın ga-
zetekesikleridöküldü. Bunlar 'Vatan', 'Banş', 'Mil-
liyet' ve 'Cumhuriyet'te çıkmış yazılarım... Ta,
1956'dan günümüze!.. Nerdeyse yarım yüzyılın
anıları, günlükleri, ne derseniz deyin...
Rasgele alıp birkaçını yeniden okudum... Ne ka-
dar da şu günlerde yazdıklarıma benziyorlar! Ha-
ni, al biraz düzelt, yeniden yayımla! Menderes dö-
nemi, kısa birara 27 Mayıs dönemi, derken Süley-
man Bey'in iktidarı, uzun mu uzun! Altı kez gelmiş
iktidara, yedi kezgitmiş, yoksatersi mi!.. 12 Mart'lar,
12 Eylül'ler, mahkemeler, hapislikler. Evren, Özal
yılları. Yeniden Ecevit, Demirel... Gide gide, Tay-
yip ve yakınlannın, yani Refah'tan, Selamet'ten, Ni-
zam'dan, Erbakan kafasından gelmişlerin, yetiş-
mişlerin saltanatı...
Boşa gitmiş düşünceler, görüşler! Hep savundu-
ğumuz, Kemalist devrim ilkeleri... Hep çağdaş uy-
garlığı, kültürü.anlayışısavunançabalar... Hepge-
rici, şeriatçı, Atatürk düşmanı eğilimlerle, niyetler-
le, uygulama kalkışmalan ile savaşım...
Hepsini çöpe mi atmalı, yakmalı mı? Nice gün-
düzlerim, gecelerim! Daktilo başındageçirilmiş ni-
ce saatler. Kiminde umutlarla, kiminde hüzünler-
le!.. Gelmişiz iki binli yıllara! Çocuklar büyümüş, genç-
ler yaşlanmış, kuşaklar değişmiş!.. Kimi, soldan
sağa, kımi yaşam yorgunu olarak bezginliğe, kimi
zamana uyup bir şeyler elde etmeye çalışmış...
Kısacası bir koskoca yaşam uçup gitmiş!
Hiçbir zaman politikacı gözüyle bakmamışım.
Belli bir niyetle, hesapla, çıkar düşüncesiyle yaz-
mamışım! Hep umutla, hep geleceğe güvenle, hal-
kımızın er geç gerçekleri görecek bir bilinç aydın-
lığına ulaşacağına ınanarak, inanmak isteyerek!
Bu binlerce yazıya harcadığım emeğe acımak mı
gerek? Içlerinden sanatla, edebiyatla, kültürle ilgi-
lileri seçmiş, kitaplarda toplamışım... Bir yazann,
elli yıllık birikiminden bir bölümü kurtarılmış! Ama
bir çağın rengini, anlamını duyuran, bütün bu gün-
delik yazılar, tozlu dolaplarda, çekmecelerde, sa-
rarmış dosyalarda...
Bir süredir, çok yanlış bir seçim uygulaması so-
nunda, tek başına iktidan elde eden Tayyip takı-
mıyla uğraşıyoruz... Tüm milletçe bu ters, yakışık-
sız dönemden çıkmanın, ülkeyi geriliklere sürükle-
yen bir niyetin önünü kesmek, halkımızın yolunu ay-
dınlatmak görevini sürdürüyoruz. Ülke, içine itildi-
ği karanlıkçıkmazdan ergeç kurtulabilecekdiye...
Bırakmalı mı bu boşagiden uğraşlan! "Birışıkyak,
sonrasına karışma" dıyenleri mi dinlemeli! Bak ni-
ce güzellikler var, aşklar, şiirler, öyküler, kalıcı se-
rüvenler... Tevfik Fikret'i düşün: "Umutsuzluğumun
derecesini düşünemezsin kardeşim. Kendimi taş-
lara çarpacağım geliyor" diye yazmamış mıydı?
"Evet sabah olacaktır, sabah olur geceleri" diye
umuttan umuda koştuktan sonra.'..
Baktım baktım da, o tozlar içindeki eski yazdık-
larıma, buz üstüne mi yazdık çizdik? Yanlış mı yap-
tık, kendimizi harcamakla? Yazarlığımıza yazık mı
ettik? Ediyoruz!..
İbrahim TÜRKEŞ Avukat/Felsefe Öğr.
A
nayasalar, yalnızca temel "hak*
ve "özgürlük''lerin değil, do-
ğanuı toprak altında titizlikle
saklayıp toprak üstünde cö-
mertçe sergitediği ulusal zen-
ginliklenn korunmasının da güvencesidir.
Ormanını, madenini, suyunu, toprağıru, ulu-
siçi ve ulusötesi sermayeye peşkeş çekip,
sonra da temel hak \ e özgürlükleri korudu-
ğunu savlayan anayasalar, ancak Filipin tipi
demokrasilere özgüdür. Orada bir devlet baş-
kanı bir zamanlar, yabancı sermayeye, "Or-
manlanmıa sizin için yok edip gölkrimizi ku-
rutmaya hazınz, gelin bize yatunm yapın" di-
ye bağınyordu.
Ülkemiz son yıllarda, "anayasa hukuku"
alanmda, Filipinler'i aratmayacak düzenle-
meler ile karşı karşıya kalmıştır. Yabancı ser-
mayeye "adli imtiyaz" sağlayan "tahknn"
yasası nedeniyle, "TürkyargBi"nı devre dı-
şı bırakan "anayasa" değişikliği, henüz unu-
tulmamıştır. ANAP. DSP, MHP ortaklığınm
ürünüdür. Şimdi de anayasanm "ormanla-
nn korunup geüştirilmesi" ile ilgili 169. ve
takip eden 170. maddeleri değiştirilmek is-
tenmektedir. Türkiye'deki orman varlığı, ol-
dum olası, "siyasi çıkar" uğruna "peşkeş"
çekilmekte. Anayasanın 44. maddesine gö-
re devlet, "toprağıkonımak''layükümlüdür.
Ancak, ülkede yıllardır sürdürülen siyasi so-
rumsuzluk, "anayasa" ve "yasa"larla oyna-
yarak yılda 500 - 600 milyon ton "toprakkay-
bı"nın başlıca nedeui olan "orman kaybı"nı
adeta teşvik etmiş, insanımızı buna özendir-
miştir. Bu sorumsuzluk nedeniyledir ki, bu-
gün ülkemizde sıkça yaşanan "sd", "erozvoo",
"yangm", "göçük" gıbı "afefler. aslında bı-
rer "doğal" afet değil. "sıyasal" afettir.
Ne var ki, "devletten bezmiş'' küçüğü, ''dev-
let benim" diyen büyüğü ile tüm orman ta-
lancıl. n ve siyaset bezirgânı, her biri kendi
çıkan yönünde bu sorumsuzluktan "rant"
saglama amacmda birleşmiş görünmektedir.
Bugür "orman" niteliğini yıtirdiği savla-
nan yaklaşık 400 milyon hektarlık orman
alanırun satışı ile gündeme gelen "virüs",
anayasanm bünyesine, 1961 Anayasamızın
ormanlara zarar verebilecek hiçbir eyleme ızın
vermeyen 13. maddesinin değiştirihnesi ile
girmiştir.
1970 değişikliği ile anayasaya sokulan ve
2003 Türkiyesi'ndekı yeni "yağma" girişim-
lerinin yasal dayanağı olmaya devam eden bu
"biüm ve fen bakımından nhelikyitirme" de-
yimidir. Anayasadaki bu ifade, ormanlara
yönelik her türlü zararlı eyleme "çanak" tu-
tan. kafalarda ormandan "mülkiyet kazan-
ma"yı çağrıştıran "çarpık" bir ifadedir. Bu-
nun sonucu olarak, bugün ülkemizde ürkü-
tücü boyutlara varan bir "orman terörü" ya-
şanmaktadır. Anayasaya 1970 değişikliği ile
giren bu düzenlemeden sonra, binlerce hek-
tarlık orman alanı yakılmış. işgal edihniştir.
Önceleri, "ya keçinin affi ya ormanın mab-
vı" dayatması ile gözden ırak yerlerde çıka-
nlan orman yangınlan, bugün, *ya vflLanın
affi ya kentin mahvı" dayarması içinde, kent
merkezlerine, İstanbul'un göbeğine taşın-
mıştır. Yangın kadar tehiikeli "orman kaçak-
yıhgı" büyük boyutlara varmıştır. Bir çam ağa-
cmın yılda on kişinin soluyacağı oksijeni
ürettiği düşünülürse, yalnız "maddi" değil,
"işlevsel" bir "orman kaybı" ile karşı karşı-
ya olduğumuz açıktır.
Bindik Bir Alamete Gidiyoruz Kıyamete
Perihan ERGUIV Emekli Yazın Öğrt. SHPKunıcusu vePMüyesı
İLAN
ANKARA DOKUZU1SCU ÎŞ
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1999 30Esas
Davacı: Turban Tunzm tşletmelen A.Ş.
Vekıh: Av. Ismaıl Özersın - Ankara Barosu avukat-
lanndan
Davalılar: 1 Metin Riyaz Karaaltın, 2. Haydar
Mengı, 3 Sancar Akkoyunlu. 4. Ömer Bilgın, 5. Gür-
sel Erk - Köybaşı Cad' No: 119 Yenıköy Istanbul,
Kader Sok. Bl Blok No: 9 34 Maltepe lstanbul. 6
Yalcın Yücebulut - Seyhan Gökçeler. Seyhan/Adana.
Davacı vekılı tarafından davalılar aleyhıne açılan
görevde bulunduklan sırada şırketı zarara uğrattıkla-
nndan dolayı 27 008.875.039 TL.'nın tahsılı amacıyla
şirket zarannın tazmıni davasında davalı Yalçın Yüce-
bulut'a bugüne kadar belırtılen adreslenne yenıleme
dılekçesının ve duruşma günü teblığ edilemedığinden
ılanen teblıgat yapılmasına karar verilmıştır.
Davalı Yalçın Yücebulut 06.11.2003 günü saat
10'da duruşma salonunda hazır bulunması. davaya ce-
vap vermesi veya kendını bir vekılle temsıl ettirmesı,
aksi takdırde dâvanın yokluğunda devam edıleceğine
daır ış bu ılanın yayınlandığı tanhten 15 gün sonra
tebliğ edılmış sayılacagı hususu ılanen tebliğ olunur.
Basın: 39995
S
eçim sisteminin
çarpıklığı nedeniy-
le seçmen sayısının
yüzde 25'iyle yüzde 34
orarundaki oyla Meclis'in
yüzde 66'sını ele geçiren
AKP, kendisine oy verme-
yen yüzde 75 seçmeni yok
sayarak, yıllardır kotara-
geldiği Milli Görüş doğ-
rultusundaki kadrolarını
hızla oluşturuyor.
Örneğin; bir günde 72
TTK üyesini gerekçesiz
görevden alarak yandaşla-
nna yer açabiliyor. Diya-
net'e on beş bın imam kad-
rosu ekleyerek. orayı atla-
ma tahtası haline getirip
kendisı ıçin gerekli yerle-
ri onlarla doldurabiliyor.
Hesaplı kitaplı yerleştir-
melerle hak sahiplerinin
uzman bürokratlann gözü-
nün yaşına bakmadan dev-
leti kuşatıyor. Yurttaşla-
rın büyük kısmı yaşam
kavgasınınyüküyle, işsiz-
likle, açlıkla savaşırken,
bir bölümü de parsadan
pay peşindeyken yurt ve
hak sevenlerin, sivil top-
lum kuruluşlannın sesine
kulak verilmiyor.
Toplumlann ilerleyebil-
melerinde en önerrıli iki
etken, fırsat eşitliğini içe-
ren eğitimle dengeli, üret-
ken ekonominin emeğe
dayanan hakça paylaşuru-
dn-. Bu iki önernli öğe ada-
letsizce kişi ve zümrelerin
çıkarlan doğrultusunda
oluşturulursa sonuçta top-
lumsal patlamalan getirir.
Emperyalizm bir memle-
ketin bu duruma düşme-
sini dört gözle bekJer. Bi-
reylerden oluşan toplum-
lann efendisi olur. IMF
bindirmeceleriyle onlan
avcunun içine alır. Bir ül-
kenin tam bağımsız olabil-
mesi için yalnızca
'ulusalhk'ı yeterlı olamaz.
Süzgeçten geçirilerek top-
lumsal kimliği oluşmuş
uluslann kapısını düşman-
ca kimse çalamaz. Aynen
Lozan'dan 1950'li yılla-
ra değin kötü niyetli sö-
mürgenlerin Türkiye'ye
yan bakamadıklan gibi.
Sn R. Taj^ip Erdo-
ğan ın başkanlığındakı hü-
kümet seçim alanlannda
vaat ettiklerinin tam kar-
şıtı uygulamalarla tek ba-
şma iktidann nimetlerini
yakınlanna, çıkar ilişki-
İeriyle oluşturulmuş dost-
lara, hep yarar göreceği-
ni bildiği ahbaplara fütur-
suzca bahşediyor. Vergi
affiyla naylon faturalar ce-
zadan sıynlıyor, 2-B ile
zihyetli orman arazileri ya-
sadışılığa bakılmaksızın
sahiplendirilebiliyor, fm-
dık üreticisinin emeği baş
danışmanın lehine göz ar-
dı edilebüiyor, eğitimde
fırsat eşitliği ilkesi özel
eğitim kurullan devlet ke-
sesinden nemalandınla-
rak ihlal edilebüiyor.
Bu yasayla yavrulanmı-
zın kendi düşünceleri doğ-
nıltusunda şartlanması da
ayrı bir kazanç oluyor.
Toplu af tanımıyla halkı
ürkütmemek için takıyye-
cilikle ">uvayadönüş-top-
huna kazandmna* tanım-
lanyla konuyu sevimli kıl-
mayı da başardılar. Bu ya-
samn zorunluluğu kesin
olmakla birlikte burada
"gizli ittifak ojTinu" da
sağladılar. Şöyle ki;
Irak'taki PKK/KADEK'i
çökertmeyi amaçlayan bu
yasanın 2. maddesinin son
firkasına eklenen "gizliit-
tifek" tanımının Sıvas/Ma-
dımak sanıklanna da af
yolunu açacağı yorumu-
nu getiriyor.
Çünkü; gizli ittifak da te-
rör örgütü olarak kabul
görüyor. Bu kabul edile-
meyecek düzenlemeyi
yadsırken sevgili arkada-
şun Asmı Bezirci'nin boy-
nunu bükerek hüzünle yü-
züme bakışını görür gibi
oluyorum. Örnekleri ço-
ğalülabilecek daha birçok
yasa, dur diyene rastlama-
dan yoluna devam ediyor.
Çünkü karşısında etkin bir
muhalefet obnadığı gibi
karşı durmada en büyük
güç obnası gereken yazı-
lı ve görsel medya da mü-
tareke basmı kimliğiyle
çıkar güdüleriyle el ovuş-
turup (küçük bir bölümü
dışında) yaptmmlara al-
kış tutuyor. "Etik"ine ya-
kışmayan yayınlanyla dü-
şünme özürlüleri, Atatürk
Cumhuriyeti 'nin düşman-
lannı, dinlerin iyi \ e doğ-
ru ahlak ilkesini, kültürü-
nü hümanizmasını ka\Ta-
madan inançlan şekilcili-
ge ve blık kıyafete bağ-
layan dincileri, öz kökle-
rinden kopararak çağdaş-
laşmayı Batı'nın çarpık
üstyapısına, sefahatına,
hoplayıp zıplamasma, her
türlü savurganlığına bağ-
layanlan ve daha birçok
bozuk yapılaşmayı eğitim
yoksunu toplumu uyut-
mada büyük işlem görü-
yor.
Seçim Yasası'ndaki ko-
şullar nedeniyle Meclis
dışında kalmış muhalif
partilerin karşıtlıkları ve
çalışmalarmı medya hiç
önemsemiyor ve görmü-
yor. Bizzat içinde olup ya-
şadığjm iki konu, bunun en
canlı örneğidir. Birincisi
19 Mayıs 2003 günlü Sam-
sun'da SHP'li gençlerin
yaptığı Gençlik Kongresi
ve Ük Adım Kenti "nin coş-
kusu. tkincisi 21 Haziran
2003 günü Sinop'ta SHP'li
kadmlann görkemli Ka-
dm Meclisi Kongresi et-
kinliğini medyada okuyup
gören var mı?
Meclis'te tek muhalif
parti CHP de suyuna tirit
karşıthğıyla etkisiz kalı-
yor. Birkaç CHP millet-
vekilinin Meclis'teki kar-
şıt söylemi de topluma mal
olmadan kaynayıp gidi-
yor. Aynca olaylardan ders
almada Saym CHP Genel
Başkanı Bavkal parti içi
kavgalarla "az olsun be-
nim ofcun" davtanışına de-
vam edegeliyor. SHP ile
birleşildiği zaman köklü ve
içtenlikli partililerin eleş-
tirilerini dikkate alacağı-
na "E^inde kav gası olana
laz vermezler" atasözüy-
le gerçeği görenlen suçla-
mış, bizlerin topluca isti-
falanmıza neden olmuştu.
İstifalara rağmen parti-
de kavga bitmedi.
Son lstanbul ll Kongre-
si'nde Genel Başkan'ın
muhaliflerini hırpalatma
huyu gene hayıflanılarak
izlendi.
Meclis Soruşturma Ko-
misyonu'ndaki CHP'lile-
rin de turumu hayrete de-
ğer. Örneğin KTE'nin geç-
Bilgi için: 0212 245 79 84 BuilanCumhuriyetGazetesi"nınkatkılanylayavunlanmıştır.
TC
GAZİOSMANPAŞA SULH HUKUK
HÂKİMLIĞİ'NDEN
EsasNo:2000 1828
Da\acılar Ayten Çelioğlu, Nurten Bakiroğlu %ekilı
Av. Birtan Altınel tarafından davalılar Sevım Yılmaz,
Nilden Yılmaz'a velayeten Sevım Yılmaz. Zekı Özser
aleyhlerine îstanbul, Gaziosmanpaşa, 50. Yıl Mah
4/14 pafta, 2059 ada. 21 parsel sayılı arsa vasfındakı
taşmmazın satılarak ortaklığın giderilmesı davasında.
kendisine asaleten davalı Nilden Yılmaz'a velayeten
davalı Sevim Yılmaz'ın 11. 9.2003 günü saat 10.30'da
yapılacak duruşmaya gelmesi veya kendısıni bir a\-u-
kat vekille temsıl ettirmesı, davaya karşı delillennı ıb-
raz etmesi, diyeceklerinı bildırmesı. belirtilen duruşma
günü ve saatinde geçerli bir özür bildirmeksızin gel-
mediği takdırde yokluğunda cereyan edecek işlemlere
itiraz edemeyeceği HL'MK'nun 213 ve 509-510. mad-
deleri gereğince dava dilekçesı ve duruşma gününün
davetiye ile tebliğı yenne geçerli olmak üzere adresı
meçhul olan bu davalıya ilanen tebliğ olunur.
Basın: 40205
mişteki marifetlerini der-
lediği kitaplanru komis-
yona soruşrurulması için
veren muhalif gruptan par-
ti emekçisi Mehmet Bö-
lük'ün kitaplanru görmez-
den gelen AKP'li Başkan
Sn. Ateş'e CHP milleu e-
killeri uyum göstermede
hiçbir sakınca görmeye-
biliyorlar. Üstelik bir de
soygunda laikleri suçla-
yan komisyon raporunu
"anJaüm varüışlığı" gibi
özürlerle es geçebilıyor-
lar.
RTEhükümetıABDve
AB'nin istemleriymişçe-
sine tarihsel kurumlanmı-
zı kendi istemleri doğrul-
tusunda ulusun aleyhine
rahatça kullamyor.
Dayandığı bu iki öğe-
nin de\let yönetimlerin-
de MGK yürürlükteyken
sivilleştirme adı altında
bizimkileri yok etme giri-
şimlerine şaşmamak elde
değil. AB'ye girebilmeyi
gerekçe göstererek, uygu-
lamaya çalışılanlar aynca
hukuka da ters düşüyor.
Buna yabancılardan bile
tepki geliyor. AB'nin dö-
nem başkanlığuıdaki Ital-
ya'nın Dışişleri Bakanı
u
AB>«girmekadınaTürk
ordusunu devre dışı bıra-
kırsanız Türkiye bir tslam
cumhuriyetine dönüşür"
diyor. Ama burada îtal-
yan Dışişleri Bakanı bir
şeyi gözden kaçınyor. RTE
hükümeti, ABD askerleri-
nin yerine Mehmetçik'in
öldürübnesini ve tüm ts-
lam ülkelerinin bize kar-
şı düşmanJığıru da göze
alarak tslam askerini
Irak'a gönderebiliyor. Bu
davranış tslam cunjıuriye-
tine ters düşmüyor mu?
Aynca; anayasanm 125.
maddesince cumhurbaş-
kanı ile YAŞ'ın yetkisin-
deki yaptınmlan da yasa
tanımazlıkla ihlal edebili-
yorlar.
Uzun araştırmalar ve
elemeler sonunda irticai
faaliyetlerde bulundukla-
n kanıtlanyla saptanan 18
subay ve astsubayın or-
duyla ilişkilerinin kesil-
mesi kararlanna yandaş-
lanna şırin görünmek ama-
cıyla temyiz şerhi koya-
biliyor, böylece Avrupa
tnsan Haklan Mahkeme-
si'yle ve ordunun üst ka-
demesiyle ters düşebili-
yorlar.
Bu gerçeği fark etmek-
sizin başanlıyız se\uıcil-
lığiyle büyüklenmesinler.
Türkiye'nin toplumsal ya-
pısı, gelenek ve görenek-
leri buna izin vermez. Ak-
si halde cumhuriyetin var-
lığını, bağımsızlığını ve
güvenliğini saglayacak ku-
rullar hangi koşullar oluş-
turulursa oluşturulsun ken-
diliğinden tekrar var olur.
Buböylebiline...
Bir de iki yabancı düşü-
nür ve siyaset insanının
basında çıkan ABD ile il-
gili yargılanna değinme-
den geçemeyeceğim. Sn.
Türkka\-a Ataöv, Ameri-
kan emperyalizmiyle il-
gili bir yazısında Ameri-
ka'nın büyük hiciv ustası
Mark Twain'in daha
1902'de "Ba\Tağımızda-
ki beyaz çizgileri siyaha
bo\ a> alım. yıldızlann ye-
rine de kurukafalar ko\ a-
tan" dediğine değinerek
Amerika'yı büyük patron
saymak isteyenlerin ku-
laİdarına küpe takmak is-
tiyor. Ne çare ki RTE, bu
uyarıya kulak asmıyor.
Mutluluklar dıledığımiz
oğlu ıNecmettin BilaJ e ha-
neden nikâhlan bydın-
yor. armağanlan da AK
torbalarda topluyor. Bü-
yük oğlunun sünnetinde
gelen -30- kilo altını bu
nikâh töreninde kim bilir
kaç kata yükselterek Tür-
kiye'nin en zengin adamı
olma niteliğini de sürdür-
müş oluyor.
tkinci yargı da Avrupa
Parlamentosu Millerveki-
li Anna Karamonou'ya
ait. ABD'nin Afganistan
ve Irak'a silahlı saldmsı-
nı kınayarak dünya jan-
darmahğına soyunduğu-
nu söylüyor. Bush hakkrn-
da da şu tanımı yapıyor.
"Bush köktendmddir. Ağ-
zından Tann sözünü dü-
şürmez. Merakedrvorum,
acaba AmerikaMan çok
seven ve dünyada vaşayan
bütün diğer uluslan göz
anb eden bir Tann mıvar?
Kuşkusuz hayır. Tann
âlemlerin ilahıdu-. Bu ay-
nm emperyalizmin ben-
merkezli egosundan ve hü-
manizmadan yoksun olu-
şumdan kaynâklamr. Yal-
nız şu bilinmelidir ki tarih
baba işbirlikçi uşaklan hep
düş kınklığma uğratmış-
tır. Türk ulusu kulluğu
yadsır, önünde sonunda
"Bağımsızlık benim ka-
rakterimdir" diyen 'ata'sı-
nın yolunda demokratik,
laik cumhuriyerin kesinlik-
le sonsuza dek koruyucu-
su ve savunucusu olmayı
ne pahasuıa olursa olsun
sürdürür...
TC
HAYRABOLU ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo:2000 156
Davacı Ali Osman Gürol ve Zülfıye Gürol'un da-
valılar Pamukbank. Ayşe Vildan ve arkadaşlan aley-
hine açmış olduğu tapu ıptalı ve tashihen tescil da-
vasında Hayrabolu Hısar Mahallesi'nde 1 ada, 47
parsel nolu taşınmazın tapu kaydı iptali istenmiş ol-
makla kendilerine tebligat yapılamayan dahili dava-
lılar Azmi Yiğit ve Fikri Ağturk'e ilanen tebligat ya-
pılmasına karar verilmiş olmakla,
Dahili da\alılar Azmi Yiğit ve Fikri Ağturk'e du-
ruşmanın atılı bulunduğu 26 09 2003 günü saat
13.55'te mahkememizde hazır bulunması veya ken-
disini bir vekille temsil ettirmesi aksi takdırde işbu
ilanm yayın tarihinden itibaren 10 gün sonra tebliga-
tın davalıya usulüne uygun yapılmış olduğu kabul
edilerek davaya yokluğunda bakılıp karar verileceği
dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
10.06.2003
Basın: 29518
PENCERE
'Fikri Miistakim'
Bir Yazar...
Bu yıl arkadaşlarla Nadir Bey'i uzun biryazı di-
zisiyle anmayı düşündük...
Çünkü Başyazanmız Nadir Nadi 1991 yılında göz-
lerini yaşama kapamıştı.
Yıl 2003..
Şaka değil, aradan 12 yıl geçmişti ki, az buz bir
zaman sayılamaz...
Bugün 20 yaşını aşmış bir genç, Nadir Nadi'yi
yeterince tanıyor mu?..
Biz yetennce tanıyor muyuz?
Insana bakış, zamanla saydamlaşır, vaktin dir-
hemleri düşüncenin terazisine ağıriığını koymaya
başlar, tarihsel bilinç ile güncel hayatın hesaplaş-
masında gerçekler daha çarpıcı biçimde ortaya
çıkmaya başlar; hiç kimse bu kuralın dışında de-
ğildir...
2003 yılında Nadir Nadi'yi düşünmek, bir bakı-
ma kendi kendimizle de hesaplaşmak sayılmalı...
Çünkü o bugün de başyazanmız.
•
Nadir Nadi 1962 Mayıs ayında beni Cumhuri-
yet'e çağırdı, yazmaya başladım...
Kaç yıl geçti?..
1991 yılının sıcak bir ağustos günü, Nadir Bey'i
Yeniköy'deki alçakgönüllü evinden aldım, hasta-
neye gidiyorduk, cankurtaran arabasına uzan-
mıştı, yanında oturuyordum, elini tutuyordum,
gözleri her zamanki tatlılığıyla bakıyordu, bizi iz-
leyen otomobilde Berin Nadi vardı.
Berin Hanım:
- Sen otur Nadir'in yanına.. demişti.
Birlikte son yolculugumuzdu...
Yol boyunca ne konuştuk?
Yaklaşık otuz yıl Nadir Nadi ile süren yaşam
noktalanıyordu.
•
Nadir Nadi deyişin tam anlamıyla kişiliğinde
yerli yerine oturduğu "fikri müstakim" bir yazar-
dı.
"Müstakim" Osmanlıca'dır; doğru anlamına ge-
lir; "fikri müstakim" Babıâli'de bir yazann dürüst
ve tutarlı karakterini vurgulamak için kullanılırdı.
Başyazanmız bütün ömrünce benliğini Atatürk
devrimlerinin gerçekleşmesine, yani Aydınlan-
ma'ya adamıştı.
Şimdi gözlerini bir açıp da canlansa, bugünkü
iktidan ve medyayı bir görse..
Gözlerine inanamazdı!..
•
Peki, neyapardı?..
Nadir Nadi'nin sakin, efendi, dengeli kişiliğinin
ardında, benliğine işlemiş, sessiz ama savaşım-
cı bir kimliği vardı...
"Mücadele"ye girerdi!..
Tüm yaşamı Atatürk devrimlerini Cumhuriyet'te
savunmakla geçmiştir; ama, bu yolda insanlan,
politikacılan, iktidarları eleştirirken "ikna etmek"
yöntemini de benimsemiştir; en öfkeli zamanın-
da bile küfür ve terbiyesizlik Nadir Nadi'nin söz-
lüğünde yoktur.
Yazar ve gazeteci kimliğiyle efendiliğin anıtı gi-
biydi Nadir Bey...
•
Otuz yıllık yol arkadaşlığında Nadir Nadi'ye sık
sık sordum:
- Geleceği nasıl görüyorsunuz?..
Yanıtı hep aynı olurdu:
- Kısa süre için karamsanm, ama, uzun süre için
iyimserim...
Sanki hep şunu öğütlüyordu:
Uzun soluklu olun!..
»ÛTÜtt ULKfLERfK İŞOL£M VE EZ)L£N Ul
AYLIK DERGİ
DOĞU PERINCEK
Küreselleşme ve güvenlik
• Altı Okia Balı ûe bulunteşme yoklur
• Allmış yıllık kârşKlevrım süred, rthal güvenfik polrtikaiarı sûreadir
ORG. YAŞAR BÜYÜKANIT
Küreselleşme ve uluslararası güvenlik
• Batı'dan ıthal editen güvenlik poBtıkaları
ARSLAN KILIÇ. DOĞU PERİNÇEK, HAKİMİYETİ MİLLİYE
Kurtuluş Savaşı'nın stratejisi
• Atatûrkçu Batıcılık", Batı işbırtıkçıtenmn uydunnasıdıf
AHMETAKKÜÇÜK
Ulusal direnme ekonomisi ve
ulusal güvenlik
• Ltkjsal gûv«nltkte strateıik ürün ve hLzmetter
• Ltlusal guvenhkle 1arım, sağlık ve sanâyii
AGUSTOS SAYISI BAYİLERDE
Istıklal Cacl Deva Çıkmazı No 7,5 Beyc&uÂST
Tel 0212 292 53 23-24 Faks 0212 292 53 22
İLAN
ANKARA 30. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
Esas No: 2003 509 Karar No: 2003'549
Hakım: Ah Kerunoğlu 18951
C. Savcısı: Ragıp Sümer 19222
Kâtip: Nurşen Koçkan
Ba\Tam Gündoğdu \ekilı tarafından Nüfus Müdür-
lüğü aleyhine açılan ısım tashihi davasınm yapılarak
bitirilen açık yargılaması sonunda:
Davarun kabulü ile. Çankm ilı, Çerkeş ilçesi, Saçak
Mah./lcöyü, 46 Cılt, 75 H. Sıra No'da nüfiısa kayıtlı
Dursun ve Seher'den 12.11 1978'de olma, Bayram
Gündogdu'nun nüfusta "Ba^Tam" olarak kayıtlı ısmi-
nin "Bayram Emre" olarak değıştınlmesıne, bu şekilde
nürusa kayıt ve tescıhne, karar verilmiş olup, 3. kışile-
re ılanen tebbğ olunur. Basın: 39993