24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 AĞUSTOS 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ LJ 1_J L U M\ kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI JNAYAKIN Kız Kulesi'nde turndar~W~ ~¥~ Abdülhamit' ın armağanlannı Japon m / Imparatoru'na sunduktan sonra, ge- _Z. A. • n dönüş yolunda fırtınaya yakalanan ve 500'ü aşkın denızcimizle batan Ertuğrul, i- ki ü!ke arasında kurulan dostluğun süngesi olan bır gemıdır. 1890 yılında yaşanılan bu fa- cianın ardından îstanbul'a gelen Nakumara "Çiçek Pasajı" olarak bilinen Hnstaki Pasa- jı"nda "'Japon Mağazası"nı açar. Burası, Ja- pon kültürünü kente tanıtan ılk mağazadır. Mağaza Istıklal Caddesı'ne taşınınca, Ja- ponya'dan getinlen eşyalann yanında oyun- caklar da görünmeye başlanır. Japon mağaza- sını bir Beyoğlu çocuğu olan Giovanni Scog- namilloya kulak vererek daha yakından ta- nıyalım: "Japon Pazarı, biz çocuklar için başlıbaşına bir dünya idi, halen egzotizm kokan. Sağdaki vitrin, boydan boya oyun- caklarla doluydu (ve bu konuda, karşı sıra- daki, İpekçiler'e ait Bonmarşe'yi rahatlık- la bastırıyordu). Askerler, kaleler, arabalar, tanklar, yelkenliler, gemiler, tabancalar, kovboy şapkaları, silah kılıfları, asker miğ- ferleri, itfaiyeci üniformaları, bebekler, minyatür mutfaklar. buzdolapları. boyları- na uygun mutfak takımları, alçıdan yemek- ler, mevveler, sebzeler vb... Sağ vitrinin gi- riş kapısına yakın köşesinde kimonolar ve Japon bebekİeri, minik geyşalar. bol bol yel- pazeler, şemsiyeler bulunurdu. Soldaki vit- rin ise züccaciye çeşitlerine ve biblolara ay- rılmıştı." Atom bombası çocukları... Enola Gay, dünyaya getirdiği erkek çocu- ğa "Tibbets" adını koyar. Çocuk büyür ve pi- lot olur. O da, annesinin adını verir uçağına. Enola Gay'ın, 6 Ağustos 1945 tanhinde, Hi- roşima üstünde açılan kapaklan bu kez, 250 bin ınsanın ölümüne neden olan atom bomba- sını doğurur! BöylelıkJe, oyuncakla oynayan bir Japon çocuk, Nâzım Hikmet'ın dizeleriy- le ilk kez gırer şiirimize: Koşuyor altıyaşmda bir oğlan, uçurtması geçiyor ağaçlardan, siz de böyle koşmuştunuz bir zaman Çocuklara ktymayın efendiler. Bulutlar adam öldürmesin. Japonya'da çocukJar, geleneksel el sanatla- nndan olan kâğıt oyuncakJarla oynamayı se- verler. Ama, Sadako Sasaki'nın öyküsü ol- dukça farklı ve bir o kadar hüzünlüdür... Atom bombası atıldığında iki yaşında olan Sadako, on iki yaşına geldiğınde radyasyonun etkisiyle yatağa düşer. Bir Japon inancına gö- re, kâğıttan bin rurna kuşu yapanın dileği ger- çekleşirmış. Ölümün pençesine düştüğünü öğ- renen Sadako, hasta yatağında başlar kâğıtlar- dan turna kuşlan yapmaya! 5 Mayıs 1958 de, "Atom Bombası Çocuk- ları" adında bir anıt dıkılır Hıroşıma'ya. Anı- tın tepesınde omzuna rurna kuşu konmuş bir kız çocuğunun heykelı vardır. Sadako Sasa- ki'dir heykeldeki çocuk... 646. turna kuşundan sonra gözlerinı yaşama kapayan Sadako'nun etrafinda rüzgâr, kâğıtlardan yapılan binlerce turna kuşunu uçurur yaz kış. On binlerce kü- çük el, savaşlar olmasm, çocuklar ölmesin di- ye Sadako'nun bırerden turna yapma- yı hâlâ sürdürmel Atom bombası tnin en korkuncunu, eski bir Bursa evinn Kıtapevi 'nin bah- çesindeki bir sohlsında, Prof.Dr. Ha- lit Rifat Alpay'dedim: Nâzım Hik- met'in dünyadan a 1963 yılmda, Öde- mış 27 Mayıs llkda öğrenci olan AJ- pay, ızcilik eğitimndılenne ezberletti- nlen bir şarkıyı ınış.. çocuklara neşe ıçinde söylettirileıın sözleri şöyle: Hiroşima Xaga Hiroşima bum,um Hiroşima Saga Hiroşima bum Hi hirro hito Hiroşima Xaga Hi hirro hito Hiroşima bum Şarkıda adı geçrtıito, Hiroşima'dan sonra 9 Agustos'taki'yede atom bom- basının atılmasınııan teslim olmayı ka- bul eden Japon Irru'dur! welcome Mlss Tokyo Körfezi'ırleyen Amerika do- nanmasına ait bır; 2 Eylül 1945 günü- nün sabahı Japonnı belgelerinı imza- lar. Atom bombaliölen on binlerce sı- vil insan içın me2 kazıldığı günlerde, zafer kazanan Arrın bayrağını Japon- ya'ya taşıyan ve lanndan birinde tes- lim kâğıtlannm ımğı geminın adını bır- kaç yıl sonra Kız nın beyaz duvanna yazılan şu yazıda ı " VVelcome Misso- uri". Oysa, Ertuğrul ni Kız Kulesi'nden top atışlanyla uruştı Japonya'ya!.. Dostluk ve kardeıyan Ertuğrul'u se- lamlayan Kız Kulcnice Japon çocuğun katıli olan bir ülkerağını taşıyan gemi- yi Istanbul'da " W diye karşılaması, anıt eserin tanhındr sayfa olarak gire- cektir. Kız Kulesi, bir fanta olmaktan kur- tulacak ve direğincumhuriyeti'nın bay- rağının dalgalandıanat merkezine dö- nüşecek; buna yüınanıyorum. Işte o gün, kulenm eskı ne ait hıçbir yemek listesi, hesap fışı vsalara konan servis kâğıtlan atılmaya< O kâğıtlar, her 6s günü kulede top- lanan çocuklara \k ve yapılan turna kuşlan Sadako Satına göndenlecek! Çuentin Tarantino öyılaradan sonrayeniden işbaşında •• nlü yönetmen Tarantino'nun yeni filmi 'Kill Bill'in çekimleri sürüyor. Uzakdoğu sahnelerinin ağırlıkta olduğu filmin başrol oyuncusu ise Uma Thurman. Bu kez Çin işi çekiyor Kültür Servisi - Çin'ın Pekın Film Stüdyolan'nda çekimleri sü- ren Quentin Tarantino'nun yeni filmi 'Kill BUT, yönetmenm As- ya sinemasına olan tutkusunu or- taya koyuyor. Altı yıllık bir aradan sonra yönetmen koltuğuna oturan Tarantino, 'Kill Bill'de, asıstanlık günJerinden beri hayranı olduğu Uzakdoğu aksiyon filmlerinin tar- zını yakalamaya çalışıyor. Aynca, Meksıka ve Amerika Birleşik Dev- letleri'ndeki sahneler dışında, fil- min tüm Uzakdoğu sahneleri Pe- kın'de çekiliyor. Fılmde, uğraştıncı ve zorlayıcı bırçok sahne var. Başrol oyunculann- dan Uma Thurman'ın 76 maskelı adamı art ar- da dövdüğü sahne de bunlardan bıri. Fılmındeki sahnelerde bılgısayar efektlen kul- lanmak istemeyen Ta- rantino, işini daha da zorlaştırarak 'Kill Bill'ı 'Çin işi' yapmaya karar vermış. Unlü yönetme- nin, kung-fu ustalanmn onayladığı aletlen kul- lanmaya çalışması, fılmı içi sahte kan dolu, Çin işi prezervatıfler gıbi düşük teknolo- ji yöntemlenyle çekmesme neden oluyor. "Korku filmi kanı değil, samuray kanı isriyorum. Kılıcın üzerine herhangi bir kırmızı sos döküp bunun iyi gözükmesini bekleyemezsiniz. Bu nedenle sa- dece samuray filmlerinde görü- len özel bir tür kan kullanılma- lı" dıyor Tarantino. Filmin Hollywood yerine Çin'de çekilmesinin finansal nedenleri de var. Tarantino'nun yapımcısı olan Lawrence Bender, 'Kill Bill'in bütçesi hakkında bilgi vermekten Filmde Uma Thurman intikam peşindeki bir kiralık katili oynuyor. kaçınsa da, harcamaların Hollywo- od'dan çok daha düşük olduğunu saklamıyor. Çin'in Tarantino'ya sağladığı di- ğer bir kolaylık ise dövüş sanatı ustalannın bulunabilirliği. Bu sah- nelennin koreografilerini de 'Mat- rix' fihnlerindeki çalışmalanyla tamnan Yuen Wo-Ping hazırlıyor. Filmin konusu ilk olarak, 1993'te 'Ucuz Roman'ın (Pulp Fiction) çekildiği günlerde Taran- tino'nun Uma Thurman'la bir ko- nuşmasında ortaya çıkmış. Senar- yonun tamamlanması ise yaklaşık iki yıl sürmüş. Filmde 'The Bride' (Uma Thurman) takma adıyla tanınan son dere- ce tehlıkelı bır kiralık katil bir görev sırasında ağır yaralanır ve öldüğü düşünülür. Ne var ki öl- memış, 5 yıl boyunca komada kalmıştır. Eski gücünü kazandıktan sonra olayın sorumlula- nndan intikam almak içın harekete geçer. Fil- min ısminde geçen Bill ise Thurman'ı komaya sokan çetenın başkanı- nınadı. A Sanat'taki sergide Rasim Konyar'ın hde yer alıyor. Yazı santla renklencrinKültür Servisi - A Sanat Nişantaşı Kültür Merkezi'nde açılan ikinci Uluslararası Yaz Sergisi agustos ayı boyunca görülebilir. Yerli ve yabancı pek çok sanatçının katıldığı sergide Michel Rico ve Rasim Konyar'ın heykellen, Selim Turan'ın 'Sarıkız'ı ve manzaralan, Yiğit Yazıcı ve Ahmet Çelikbaş'ın büyük boy rengârenk canlı soyutlan, Jülide Atılmaz ın gizlı kadınlan da yer alıyor. Bu genış içeriklı sergide Erdinç Ünlü'nün, Rengin Saltık'ın. n Ata ve Halim Çeı figürlü kompozisıı görmek de mürnkün. Uçkunka;lan, Poumelinveboğa suluboyaldussain'in yağlıboyaiokulu Fas görünürnlırşide tçmeli, Omer Ulırgin tnanın özgün basörülebilecek diğer yapısında bulunuyorat; pazar hariç her pO-19.00 saatlerı arziyaret edilebihr. 234 73 74) ESÎNTtLER ZEYNEP ORAL Yaşam ve Felsele... Bugün Türkiye için önemli bir gün. Dünya Fel- sefe Kongresi Istanbul'datoplanıyor. Uluslarara- sı Felsefe Kuruluşları Federasyonu'nun her beş yılda bir, dünyanın başka bir ülkesinde toplanan kongresine, bu yıl Türkiye Felsefe Kurumu ev sa- hipliği yapıyor... Düşüncenin derinliği, eleştirel yaklaşımı, sorgu- laması yerine, hazırreçeteleri, etiketleri, klişeleş- miş yanıtları tercih eden; ileriye dönük düşünce üretmektense, kalıplaşmış geleneksel fikirlerle yetinen bir toplumuz. Daha da kötüsü, düşünceden korkulan bir ül- kede yaşıyoruz. Hele hele iktidar sahiplerinin öz- gür düşünceden, eleştirel düşünceden ödleri ko- puyor. Bunların, yani özgür ve eleştirel düşünce- nin, toplumu, ülkeyi, düzeni, "memleketingidişa- tını", gelenekleri ve de çıkarlarını tehdit ettiğine inananlar tarafından yönetiliyoruz. Hal böyle olunca, düşünce insanlarına verdi- ğimiz deger ortada. Dünden bugüne felsefecile- rimize, heryerde, herfırsatta, şıkıdım şıkıdım oy- nayanlaraverdiğimizyerin, ilginin.öneminvede- ğerin binde birini verseydik, verebilseydik, Tür- kiye kuşkusuz bugün çok daha farklı noktalarda olurdu. Beldi de diyorum, Dünya Felsefe Kongresi'nin buradayapılması, gözlerimızi kapadığımız, değer vermediğimiz, umursamadığımız kimi gerçekle- ri görmemize ycH açar. Belki de felsefenin, yaşa- mın bir parçası olduğunu, yaşamla iç içe yoğrul- duğunu, yaşama anlam kattığını, akılcı ve aydın- lık bir yolu işaret ettiğini ve bunlara ilgisiz kala- mayacağımızı, bize hatırlatır. Dile kolay, 83 ülkeden binin üzerinde felsefe- cinin katılacağı dev bir organizasyon... Çalışma- lan, ön hazırlıklan yıllardırsürüyor. Ülkemizin genç felsefecileri seferber olmuş durumda. Birbirin- den önemli ve ünlü konukların yanı sıra onlara da hem katılımcı, hem de ev sahibi olarak önemli gö- revler verilmiş durumda. Bütün bunlann gerisinde gerek Uluslararası Fe- derasyon'un, gerek Türkiye Felsefe Kurumu'nun başkanı olan Prof. loanna Kuçuradi var. loanna Kuçuradi'nin özellikleri ve nitelikleri bu köşeye sığmayacak kadar geniş ve derin bir ala- na yayılıyor. Benim kişisel küçük dünyamda ise unutulmaz bir yeri var. Yıllarönce, (hangi dergideydi anımsamıyorum) onunla yapılan bir röportajda, insan haklan, in- sanlık onuruyla ilgili bir soruyu yanıtlarken şöyle diyordu: "Bir insan, ona yapılan herhangi birşeyle aşa- ğılanamaz. Bize yapılanlaria değil, yaptıklanmız- la aşağılanınz. Onuaıma, benden başka kimse dokunamaz." Yaşamımın çeşitli dönemlerinde öyle yol gös- terici oldu ki bu sözler... Bugün başlayacak kongreyi beklerken, Adam Sanat Dergisi'nde (Agustos sayısı) Kongre'nin anateması "Dünya Sonınlan Karşısında Felsefe" üzerine hazırlanan dosyayı okuyorum... Zeynep Direk'in çarpıcı yazısından alıntı: "Çağımızın felsefesinin en önemli bulgusu, öz- gürtüğü ve adaleti, ben'in konumundan değil, ötekinden başlayarak düşünme gereğidir. (...) (Felsefenin ötekinin hakkını teslim ederek, gerçek bir evrenselliği ve banşı hedeflediğıni belirttikten sonra...) Politika etiğe indirgenemez ama etikle kesiştiği noktadan bağımsız olarak düşünüldü- ğünde, bir çıkarve iktidar mücadelesi, ben'in ken- di vaıiığını sürdürme arzusuyla, ötekini varlıktan dışlaması ve dolayısıyla savaştan ibaret hale ge- lir." Buradan devamla Zeynep Direk, "kendi variı- ğını sürdürme ve hayatta kalma arzusunun ben'in ötekinin yerini gasp etmesini haklılaştırdığı bir dünya"y\, Amerika'nın Irak işgalini, yeni sömür- geciliği sorguluyor... Felsefeyi, günümüzdeki sahte söylemi deşifre etmek, temelindeki şidde- ti göstermek ve bu yapıyı bozmak, yeni söylem- ler yaratmak için bir araç olarak kullanıyor. Bu örneği, felsefenin, yaşadığımız politik, eko- nomik, toplumsal sorunlardan uzak, fildişi kule- lerde yapılan düşünce egzersizi olmadığını söy- lemek için verdim. Dünya Felsefe Kongresi'ne, tüm emeği geçen- lere, katkıda bulunanlara ve bulunacaklara şim- diden başarılar ve cesaret diliyorum. e-posta: zeynep'/ zeyneporal.com faks:(0212)257 05 57 Diyarbakırlılar sanatı seviyor • DtYARBAKIR (AA) - Anadolu Kültür A.Ş'nin, sanatın büyük kentler dışında üretilip izlenmesini sağlamak, kültür-sanat projelerini geliştirmek ve uygulamak amacıyla kurduğu Diyarbakır Sanat Merkezı (DSM), kentteki kültür-sanat yaşamına yeni bir pencere açtı. Diyar Galeria Alışveriş Merkezi'nin zemin katında 400 metrekarelik alanda faaliyet gösteren merkez, 120 metrekarelik sergi salonu ve 80 kişilik çok amaçlı salonu ile pek çok etkinliğe sahne oldu. DSM'nin Yöneticisi Melike Coşkun, merkezin açılışından bugüne kadar düzenlenen sergiler, söyleşiler, film gösterimleri ve dinletiler gibi etkinlikleri, yaklaşık 17 bin kişinin izlediğini söyledi. Aynca Adalet Ağaoğlu, Cevat Çapan, Aslı Erdoğan, Yıldınm Türker, Coşkun Aral, Uğur Yücel, Ece Temelkuran, Semih Poroy, Ali Akay, James Longley, Jale Parla, Murat Belge gibi pek çok sanatçı, yazar, çizer ve akademisyenın Diyarbakırlı sanatseverlerle buluşma olanağı bulduklannı belirtti. Okuyan Us kitabevi açıldı • Kültür Servisi - Farklı alanlarda çıkardıklan kitaplarla tamnan Okuyan Us Yayınlan geçen günlerde ilk kitabevini Milli Reasürans Çarşısı'nın içinde açtı. Okuyan Us Kitabevi'nde kendi yayınlannm yanı sıra diğer yaymevlerinin kitaplan da satılacak. (0 212 231 18 81) BUGÜN • BEYOĞLU SİNEMASI'nda 'Alim Şerif Onaran anısına' kapsamında 11.30, 14.00, 16.30, 19.00, 21.30'daJulieTaymor'm 'Frida' filminin gösterimi. (0 212 251 32 40)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle