03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS 2003 PAZAR 10 P A Z A R Y 4 Z I L A R I [email protected] Kafka'yı ararken Ozal ruhuna rastlamak! Işte, orada, "Geçmişflegekceğm bugün de iç içe yaşacbğr" bir oyunun sahnelendiği yüzyıllann tiyatro dekoru gibi karşımızda duruyordu, Vltava Nehn ile "Eski" ve "Yeni" Prag olrnak üzere ikiye aynlan kent. Nehir kıyısında gizemli, romantik geziler yapma hayalimizi gerçekleştirmeye az kalmıştı. "Aslan Asker Şvavk"ı yaratan ünlü yazar Jaroslav Hasek'ın vatanı, halk arabası Skoda'nın ülkesi ve "Kendimden başka hiçbir eksiğim yok" diyen Franz Kafka'nın dünyasının gizemlerini arayanlann kentindeydik. Kafka bir özdeyişinde, "Kafesin biri, bir kuş aramaya çıkfc" diyerek toplumun tüm kurumlanyla birlikte bireyi esirleştirdiğini vurgular. Bunun aslında Kafka'nın tüm eserlerinin ana temasını oluşturduğu ileri süriilmüştür. Şu üç günJük dünyada *üç günlüğüne de olsa tutsaklıkfan kurtulmak içiıT gidiyorduk aslında (Kafka'nın kafesi) Prag'a. Yıllardır gitmek istediğimiz ama bir türlü fırsat bulamadığımız için hayallerimizde şekillendirdiğimiz kentle, yıllardır kavuşmayı bekleyen özlem dolu sevgililerin buluşması gibi kucaklaşacaktık. Başkalannın da aradığı. \Iilan Kundera'nın "Varolmarun Dayanılmaz Hafifliğrmn kahramanının seviştiği mekânlan bulabilecek miydik? Prag'ın arka sokaklanndaki <xlalar, hâlâ aşk kokuyor muydu? Çantalanmızı otele bırakıp Prag'da çok yaygın olan toplu taşımacılıktan yararlanarak otelimize 4 durak mesafedeki Ulusal Müze durağına attık kendimizi. Turlardan uzak durup Prag'ı kendimiz keşfetmeye karar vermiştik. Prag sanki sihirli bir bulmaca. Girdiğimiz her köşe, saklı yeni güzelliklere ulaştırdı bizi. Kültür, sanat. mimarı ve tarih Prag'ın 2. dokusu gibi. Ulusal Müze'den, Prag halkının Sovyet tanklanna yumruklanyla karşı koyduğu Vaclavske Bulvan'na çıktık. Üniversite PRAG ERDİNÇ UTKU öğrencisi Jan Palach anısına dikilen anıtı fark etmeden geçmişiz. Kentin en genış caddelennden biri olan Vaclavske Bulvan'nın iki yanında oteller, mağazalar, işyerleri ve restoranlar sıralanmış. Palach'ın kendini yaktığı yerden 2-3 yüz metre ötede kocaman bir McDonald's ve karşısında da Komüjüzm Müzesı var. Bu. bizi pek ilgilendirmedi. Adım başı rastladığımız McDonald'slar ve Amerikan özenticiliği, komünizmin Prag'da müzeye kaldınldığının en belirgin kanıtlan.. Prag bulmacasında ilerlerken kendimizi birden eski kentte bulduk. Eski şehir, şirin mi şinn bir alan. Kafka'nın doğduğu evin duvarlannda, Kafka'nın hayatı ile ilgili bilgi, belge ve fotoğraflar asılı. Dar sokaklar, san, uçuk mavi, pembe ve pastel renkli evler. çatı katlanndaki işlemeler, duvar resimleri, pencere süsleri, heykellerle bir açık hava müzesi Prag! Gotikten rokokoya, baroktan modern sanata, tüm mimari tarzlar kentin sokaklannda ve caddelerinde birbirine uyum içinde yaslanmış. "Eski Şehir"in merkezindeki Staromestie Namesti Meydanı'nın ortasındaki 15. yüzyıldan kalma astronomik saat kulesi hâlâ işlevini sürdürüyor. Saatin üzerinde hasat ve ekin zamanı, ay ve güneş sisteminin dünyaya göre konumu. mevsimler ve burçlar gösteriliyor. (Saatin sağ ve solundaki 17. yy'dan kalma fîgürler o zaman insanoğlunun 4 düşmanı olarak algılanan kibirliliği, cimnliği. ölümü ve "bir Türk taranndan gelebflecek fdaketi" sembolize ediyor.) Eski Kent'i, Hradcany Kalesi'nin bulunduğu Mala Strana'ya bağlayan Sibel Köse Marciac'taydı PARİS T^aris'in güneşte 55, gölgede X 40 derece sıcağında kavrulurken yandığım tek husus Sıbelli Marciac'i kaçınnak. Siz siz olun da Sibel'i "şündink" oralardaher firsatta ızleyebıldığirüz ıçin şükredin. Şimdiük, dedik. Zira o bir dünya yüdızı olduğunda, onu öyle kolay kolay dinleyemeyeceksiniz. 33 yaşının enerjisi, doğal yetenekleri, caz aşkının heyecanı, kendi kendini yenileme ve aşmanın hazzı alçakgönüllülük erdeminin bilinciyle birleşince mikrofonun berisinde yannın büyük bir caz şarkıcısı şekillenmeye başhyor. Ortaokul sıralannda Ella FHzgerald aracıhğıyla cazla tanışan Sibel Köse, ODTÜ'deki Mimarlik eğitimi süresinde yan amatör yan profesyonel yorumculuğa soyunuyor. Gitarist Önder Focan, Türk cazseverlerin "Potonezköy" albümiiyle tanıdığı Polonyalı piyanist Janusz Szprot, sonra da pıyanonun TC patentli vefakâr ve cefakâr üstadı Tuna Ötenel onu Polonya ve Fransa'ya taşıdılar. Sibel bu yılın ocak-şubatında trompetin sayılı Fransız ustalanndan Jean- Loup Longnon Altüısı eşliğinde 40 gün süreyle Fransa'yı arşınladı. (Elbette anlı şanlı medyamızın Dış Haber ve Sanat ve Kültür pardon Yaşam ve Magazin (!) sayfalannda bilmem hangi yeni zengınin kızı veya oğlunun Paris ya da Nice'teki düğün veya ünlü manken veya ses sanatçısının (!) sevgilisiyle buralara yaphğı kaçamak veya ameliyat gibi _ ^ _ _ _ — _ _ önemli haberlerinden önemsizlere yer kalmamıştı.) Paris durağında dünyanın sayılı caz kavşaklanndan Marciac Festivali yöneticilerince keşfedilen sanatçı 6-7 Agustos'ta 4 konser vermek üzere 26. Marciac Caz Festivali'ne davet edıldı. Hem de bu kez son yıllarda sıkça adından söz ettiren Yunan kökenli batenst Jean-Pierre GalUs ve Arkadaslan (aralannda piyanist Frank Avhabile'nin olduğu farklı bır Altılı) eşliginde sahneye çıkacaktı. Bu satırlan tamamlarken aldığımız son haberlere göre Sibel, alnının akıyla bu sınavı da başaımıştı... Ortaçağdan Rönesans'a geçişi tanımış, zamanında bol bol Fransız ve İngiliz krallıklannın kapışmalanna tanıklık etmiş, mevsim dışında 1200 nüfiıs banndıran büyücek bir köy Marciac. 1298'dekurulmuş, ortaçağ surlan ve bakımlı kale içi e\ leriyle tanınmış, Madiran şaraplan, konyağın baş rakibi Armagnac içkisi ve has kaz ciğerinin anavatanı Gaskonya bölgesinin tipik ve küçücük bir örneği bu kasaba. 5 yıl önce yitirdiğimız saksofoncu Guy Lafitte ve arkadaslan Bill Coteman ve Jean-Louis Guilhaumon (Sosyalıst Partili Belediye Başkanı ve Okul Müdürü) 1978'de keyfe kader bir caz buluşmasına giriştiklerinde. kendileri bile 15 günde dünyanın en ünlü veya gelecek vaat eden caz topluluklarını dinlemek üzere, yüzde 8'i Fransa dışından 18*>.000merakunın UĞUR HÜKÜM toplanacağı bir olayı düşlerinde görseler inanamazlardı. Köyün nerdeyse 3/4'nün. 750 kişinin gönüllü çalıştığı festivalin yıllık bütçesi, yüzde 65'i bilet satışlanndan kazanılan 2.5 milyon Euro. Gen kalan yüzde 20 hamilerden (geniş oranda sponsorlar), yüzde 15 de yerel yönetimlerden sağlanıyor. Çok pahalı olduğu için festivalı sigortalayamıyorlar. Birkaç yıl önce öğrencisizlik nedeniyle kapanma tehlikesı ile karşı karşıya kalan ortaokula bir Caz Okulu entegre edilince, 90 çocukluk okul yüzde 4O'ı Gers bölgesi dışından gelen 190 çocuğa çıkıveriyor. Yetişkinlere Caz Kurslan'na ek olarak önümüzdeki dönemde Dans Atölyeleri, Kayıt Stüdyolan, Sanatçı Konutlan ve Medyatek faaliyete geçiyor. Birileri koskoca Istanbul Caz Festivali'ni "popülerfik" teranesiyle sulandırmaya devam ededursun. Bütçesinin yansından çoğunu yaşlı yıldız fufbolculan transfer eden zihniyetle Simply Red gibi popçulara yatıradursun. Dünyaca ünlü bir sosyolog, Profesör Mûbeccel B. Kıray'dan bir alıntı yapahm: "Bir ülkenin kalkınmışlık öJçütierinden biri tüketim normlanysa, ölçüyü yalmzca dev hipermarketlerde aramayın. Esas öJçüt, küçük uzman mağazalann sayısnda yatar_" Dünyanrn ilk 10 festivali arasında olduğu ilan edilen tstanbul Festivali'nin cazcılan ne der bilemem.. ancak. Fransa'nin ilk 5 Caz Festivali arasına giren Marciac'in, 1-15 m^^^_m Ağustos tarihli bu yılki programına seçmece bir göz atalım: Açılış Chick Corea Electrk Band, Steve Coleman/Cassandra VVîlson, Oscar Peterson, Lucky Peterson/ Mighty Mo Rodgers, Diana Kral, Chico O'Farill/ Ibrahim Ferrer, Paolo Fresu/Pat Medıeny, PhiHppe CadıerineMynton Marsaİis, Henri Texier, Frank AvitabikVJoshua Redman, Stefano Di BattistaAVayne Shorter, Jacky Terrason/ Dianne Reeves, Omara Portuondo_ Bunlar paralı konserlerin bir kısmı. Bır de kasaba merkezine kurulan 600 m2'lik sahne çadırda öğlen 12'den gece yansına kadar 43 topluluğun verdiği 200 bedava konser var. Sibel Köse'nın de içinde yer aldığı bu "ofiP konserler. bir kesim paralı gösterilere katılan sanatçılarla, çok sayıda umut \ eren yeni veya kendini kanıtlamış grubun müzik ve cazseverlere unutulmaz anlar yaşattığı ziyafetler. Simdi umanz baştakı Sibelli Marciac'i kaçırmaktan ötürü yamklığımız daha iyi anlaşılmıştır. Üstelik hepsi olmasa bile cazcılar öyle olağan dışı sanatçılar kı.. halen Sibel gibi düsünenlen çoğunlukta yani: Türkiye'nin medar-ı iftihan Jazz dergisi, 21. sayısında, Yılın En 1yı Kadın Caz Vokalisti seçilen Sibel Köse'ye ödülden ötürü ne düşündüğünü belirten bir soru yöneltiyor. Cevap: "Sevinciniz başkasının üzüntüsüne neden otuyorsa, çok sevinemiyorsunuz-." [email protected] Nagazakl cehennemlnl unutmayın... ABD 3 gün sonra 9 Ağustos 1945'te Nagazaki'ye attığı atom bombasıyla ölen 70 bin kişi için anma törenleri düzenlendi 58 yıl önce B-29 bombardı- man uçağıyîa aölan "şişman adarrT adiı atom bombasmın kente düş- tüğü 11.02'de ölenler için çan çalarken törene kanlanlar 1 dakikalık say- gı duruşunda bulundu. Törende konuşan Nagazaki Belediye Başkanı Itço Ito, kenti cehenneme çeviren atom bombasuun unutulmamasını is- tedi. Ito, her türlü nükleer denemenin yasaklanmasım, nükleer yayıb- nun önlenmesini istedi ve nükleer silahsızlanmayı öngören anlaşmala- nn çökme noktasına geldiği uyansında bulundu. (Fotoğraf: Reuters) Mutfaksız kültürün küreselleşen tabaklan Thlamurlann, leylaklann ve hanımellennın Akokulan tüm kenti sarmış, sıcağın da etkısiyle bizi sarhoş etmışti. Sıcaklar artınca, çmarlann gölgesi yetmez oldu ve mis gibi çıçek kokulan kenti bir dahaki bahara kadar terk ettiler. Bu yaz güneş bize kıyak geçti ve güzel bir yaz geçirtiyor. Temmuz-ağustosta Ege ve Akdeniz'ın sıcağına dayanamayıp Berlin'de kalmayı tercih edenler, açık yüzme havuzlannı dolduruyorlar. "Yaan kapah havuza gidecek halimiz yoktu" demeyin, 92'den ben yaşadığım Berlin'de üç koca temmuz ayı yağmurlu geçti. Kalorifer yaktığunız haziran sonunu bilirim ben. O yüzden açık-kapalı diye belirtiyorum havuzun cinsini. Berlin sadece duvann yıkılmasıyla değil. yüksek yabancı nüfusunun çeşıtlıliği ile de değişime uğrayan bir kozmopolitan. Her ne kadar Almanya. yabancılann Almanya'ya uyumu için yasalar çıkarsa da. Almanlar, yabancılardan etkilendiler. Yemek kültürü de bu etkilenmeden çokça pay aldı. Havuzlar. yeşil alanlann ortasında olduğundan, pıkniğe de elvenşlı. Çok acıktıran yüzmenin ardından, kimileri yanlannda getirdiklerine yumuluyor. kimilen de büfelere hücum ediyor. Havuz büfelerinde. mesela Yugoslav yemeği cevap çiçi var (bu yemek Boşnak kökenli midir, Hırvat mı yoksa Sırp mı bilemiyorum, bu konuda milletler üstüne konmaya bayüır). Sırplann Boşnak katliamı sırasında, belli sayıda Boşnak'a kapılannı açan Almanya, bu insanlann yemek kültürleriyle de tanıştı. Sadece Boşnaklar degildı yemek kültürünü getiren. Alman mutfağının çok cılız bir mutfak olmasınm yaran burada ortaya çıkıyor. Başta Lübnanlı ve Iraklı olmak üzere Araplar, Türkler. Yunanlılar, Çinliler, Japonlar, Vietnamlılar, Singapurlular, Avustraryalılar, Taylandhlar, İtalyanlar. Iranlılar, Hintliler, Pakistanlılar, Afrikalılar, Ruslar, Polonyalılar açöklan lokantalarla zevksiz Alman mutfağından bıkan Almanlara, degışiklik isteyen diğer milletlere ve hasret çeken kendı vatandaşlanna farklı lezzetler sunuyorlar. Dünyamız küre şeklinde .Ama son yıllarda zaten küre olan dünyamızın daha da küreselleşmesi söz konusu. Küreselleşme yanlılan mı çoğunlukta, yoksa buna karşı çıkanlar mı seslerini sık süc duyuramıyorlar, gidişatın sonu zaten küreselleşme olduğundan bir kabullenme sürecine mi girdik (sokulduk)? Galiba hepsi bır arada. Küreselleşmeye karşı olanlann farklı gerekçeleri \ar. Ben, farklı tatlann, kendine özgü koku verenlerin, otantizmin, etnik kültür zengınliklerinin kaybolacağından, standartlaşmamn artacağından, grileşeceğimizden dolayı küreselleşmeye karşıyım. Ama küreselleşme zaten sanayı toplumuna geçişle, onlarca yıldır ABD'nin ve çok daha uzun zamandır Avrupa'nın üç büyüklerinin dünyayı tekellerine almasıyla çoktan başlamıştı. Bir cep telefonu reklamının oyunculan 50-60 kışı ama hepsınin yüzleri aynı. Filmde farklı varyasyonlarda gördüğümüz yüzün sahibi, gerçekte 25-30 yaşlannda, kurnral bir erkek. Diğer ojnncular vücutlanyla varlar. kafalaruıın yerine bu adamın kafası konmuş \ e değişik saç stilleri yapıbnış. Şişmansa yüzün altına bir gıdık yapılmış, çocuksa yüzü yere daha yakın. zenciyse koyu renge boyanmış. Gelecek sloganlı reklam. gün gelip hepimizin aynılaşacağını fısıldıyor. Estetik ameliyat yaptınp birbirine benzeyen ünlüler BERLİN BANU BİRTEK artıyor. Her şeyde olduğu gibi bunda da zamanla normalleşme görülecek, estetik ameliyat yaptırmak srradanlaşacak ve daha çok insan daha çok birbirine benzeyecek. Belki sadece yüzlenmiz değil, yıllardır süren \iicudumuzu formda tutalım salgımyla vücutlar da aynı olacak. Küreselleşmenin sonu da böyle bir şey mi? Herkesin birbirine benzemesi, işlerin, aşklann, kültürlerin, kıyafetlerin, müziğin. yemeklerin aynı olması gibi mi? Yemekler?.. Dönelün havuzumuza, cevap çiçiye. Tabakta Yugoslav cevap çiçi (Inegöl köftenin daha büyüğü). Alman sauer kraut (ince kıyümış lahana turşusu), tatzikı (Yunan cacığı) ve kızarmış patates (Fransızlar kendilerinin olduğunu iddia ediyor) buluşmuşlar. Globalleşme sınırların kalkmasıdır dıyenler var ya, işte tabakta sınırlar kalkmış. Yoksa ınsan açken politikayı 0 kadar önemsemiyor muJ" Belki de sınırlann kalkması sözü altında bazı ülkelerin kannlannı daha iyi doyurabilmesi mi söz konusu? Berlin'de Pizza Hut, ramazan pidesim ikiye böldükten sonra. üstüne pizza harcını koyup frrına atıyor ve pizza hamuru diye bir olayla uğraşmıyor. Artık, Berlin'de, Amerikanlaştınlmış İtarya mutfağından pizza yerken oruç tutup tutmamak önemli değil, pizzanın yansı Türk fınnlannda yapılmış ramazan pidesi olsa da. Küreselleşme, farklı mutfaklann birbirinı öldürmeden, birbtriyle beraber yeni oluşumlar sağlamasıysa, tek bir şartla kabul ediyorum: Yeni tatlar peşinde koşanlann yanı sıra klasiği sevenler unutulmasın ve otantik mutfaklar kaybolmasın. Çünkü hâlâ ekmek arası mor lahanah, mayonezli dönere alışamadım ve alışmak da istemiyorum. Orada, Bursa'da Iskender Döner'in geleneksel haliyle kaldığrna ve kalacağına inanıyorum. İnanmak istiyorum. Bukaleml0ayahoo.com Karel Köprüsü'nden geçerken sokak çalgıcılanna saatlerce takılıp kalabilir, köprüdeki heykelleri inceleyerek bir gününüzü geçirebilir veya eserlerini satmaya çalışan ressamlan ve takıcılan izleyebilir, isterseniz köprü üzerinde ve nehir kıyısında günbatımı yürüyüşleri yapabilirsiniz. Biraz romantikseniz, üzerindeki 16 köprüsüyle akşamüzeri muhteşem bir görüntü oluşturan Vltava Nehri kıyısmdaki evlerin pencerelerinde aşk izi sürebilirsiniz. Ya da gemiyle nehirde bir yemekli ve müzikli akşam gezintisine katılabilir, geceleyin ışıklanyla da altm şehir görüntüsü sunan Prag'a nehirden bakmaya doyamazsmız. Biraz çakırkeyifseniz, köprülen gezip "Tüm köprülerini doiaştnn Prag'ın bu akşam" diyerek tstanbul özleminizi de dile getirebilirsiniz! Vltava Irmağı'nm batı tepesindeki Hradcary'ye çıkarken "Turkish Cafehouse - TURECKE DffiROTY" yazan şirin Türk Çayevi dikkatimizi çekti. Girişimci bir yurttaşımız, Prag'da turistlere "Türk kahvesi, ça>ı, lokumu vb." ürünleri tamtıyordu. tlgi yoğundu. Birer çay ve salep içtik. Sevimli girişimcimiz, Çekçe ve Ingilizce olarak sokaktakilere seslenerek ilgi çekiyordu. Bu dunım Prag'da pek rastlanır bir şey değil. Ne hediyelik eşya satmak için yapışan çocuklar, ne de dükkânına çağınp bir şeyler satmak için ısrar eden esnaf var. Daha sonra, kent merkezinde hediyelik eşya satan dükkânlann bulunduğu bir caddede, bangır bangır Türkçe pop müzik duyunca pek şaşırmadık. Dükkân sahibi başka bir "girişimci yurttaşımH", caddedekı dükkânlann çoğunu Laleli geçmişi olan Türklerin işlettiğini söyledi. Çeklerin ticaret ve ekonomiden pek anlamadığım vurgulamadan ve komünizmi suçlamadan da edemedi. Sadece ABD ruhu değil, ne yazık ki Amerikan kapitalizminin bir kopyası olan Özal ruhu da Prag'da boy gösteriyordu. Ticaretten anlamayan eski komünistlere iş öğretiyorduk. Hradcary Kalesi, Prag içindeki başka bir kent gibi. Kale içinde, Simyacılar Sokağı'nda yan yana dizilmiş renkli binalarda, antikacı, kitapçı, hediyelik eşya satan dükkânlar var. 22 numarada, Kafka'nın çalışmalannın bir bölümünü sürdürdüğü ev dikkat çekiyor. Prag'a bakmaya doyamıyor, isteseniz de gözlerinizi kaçıramıyorsunuz. HrÜer bile Prag'a hayran kahruş. Hatta 6 sinagoga. içinde 12 bin mezar bulunan Avrupa'nın en eski Musevi Mezarhğı'na ve Musevi mahallesi Parizska'ya pek dokunmamış. Turlar konusundaki karanmıza bir ıstisna yapıp Musevi bölgesini turla gezdık. Çek rehberimiz ülkesinin durumundan hiç de memnun değildi Amerikan ve Ahnan özenticiliğini eleştiriyor, eski komünizm günlerini özlediğini saklayamıyordu. Prag müziğe de gereken saygıyı göstermiş, önem vermiş. Smetana ve Dvorak gibi ünlüleri yetiştirmiş, nice yeteneklere de kapılanm açmış. Daha önce ilgi görmeyen Mozart'ın "Figaro'nun Düğünü" operası, 1787'de Prag'da ayakta alkışlanmış. Mozart. Don Juan'ı Prag'da yazıp burada ilk kez sahnelemiş. Bilim konusunda da iddialı Prag. 1384'te kurulan Karl Üniversitesi, Avrupa'nm en eski üniversitelerinden. Kentten aynhnamız hiç kolay olmadı. Boşuna "Prag ghmenize izin vermez. bu küçük annenin pençeieri var" dememiş Kafka. Yine Kafka'nın dediği gibi "Bu kente boyun eğeceksin, kurtulmak istiyorsan ateşe vermekten başka çare >ok". Prag'ı ateşe vermeye v'üreğimiz el vermedi. Boyun eğip eylülde daha uzun süre kalmak üzere. zor da olsa aynldık Prag'dan. Dönüş yolunda Çeklerin kalitesiz yemeklerine dayanamayan midelerimiz isyan etti. Belki de tenha sokaklarda Kafka'nın nıhunu ararken ABD ve Özal ruhuna rastlamak bulandırmıştırmidelerimızi! (Saat kulesinde simgelenen bir Türk tarafindan gelebilecek felaket belki de bu ruhtur.) Her fırsatta Kafka'run ticaretini yapan Çekler bu işi öğrenmeye başlamışlar bile! [email protected] NICHOLAS PARK Çam ağaçlan içerisinde stcak bir ortamda tatil yaptnak isteyenlere Odalarda Klima, Saç Kurutma, Buzdolabı, Ketıl. "Ölüdenizde özel plaj" Hisarönü-Ölüdeniz 48306-Fethiye Tel: 0 252. 616 63 53 - Fax: 0 252 616 63 55 e-mail: nic.parkotel </ superonline.com YEŞİL VE MAVTNİN BULÜŞTUĞÜ BODRUM-BİTEZ'de HOTEL NATUR ••• Kişi Başı Yanm Pansiyon.: 40.000.000.- TL. Sabah Kahvaltısı ve Akşam Yemeği Açık Büfe Odalarda klima, minibar, TV, saç kurutma, balkon, sauna, masaj, fitness, tenis, bisiklet, yüzme havuzu, kapalı açık restaurant, bar, snack bar, özel restaurant, engelli odası, eğlence geceleri ve tam gün doktor. Tel: 0 252 - 363 77 74 (5 Hat), Faks: 0 252 - 363 77 83 www.naturhotel.com Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar... Restorant & Havuz Ağaçfann sıkuğmtan oena gocuntusunu çettemedık Gein gorûn C luB Onent, Antık Çağın adalet, sağlık ve banş ıçm öuluşma merkezı olan Oren'de denıze "sıfır" bınbır yıldızlı bır latıl koyudur Homeros'un doğum yerı Işıklar Sahılcnde Ounyanm atmosfennde oksııen oranı en yuksek ıkı noktasından bin olan Edremit Korfezı'nde, Zeytın Rıvierası ndadır Club Onentte Ege srtilınde yapılmış 62 dubleks yapının her daıresı 2-4 veya 4-6 kışılık aıleler ıçm tasarlanmış, ıçlerınde duş/WC ve telefon olan odalardan oluşur Tum kapılar dev bır botanık bahçesıne açılır Bahçe bıter. ıncecık kumlu plaj başlar Özurlüler ve engellıler ıçın tumuyle duzayak. vejetaryenler ve dıabetkler ıçin sorunsuz tatıl Gunluk doktor vızrtı Temtnuz-Ağustos 2003 Kişi tnşı YP S4.000.000 TL, 0-12 yaş ûcretsiz, (3.)-4.-5.-S. UfHtr, 27.000.010 71 Club Orient Holida> Resort, Ören-Burhaniye Tel: 0.266.416 53 54 - 416 Î4 45 • Faı: 0.266.416 40 26 AntlkCafiın Konventusu Öfende m alan Club Orient. uluslararası sanatcıların, arkeologlann >e cevrecilerin günümüztieki Bulusma Merfcezldlr. www club-onenı com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle