22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 TEMMUZ 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Hw MD'yie estiden oma 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Türban, nektöıierin iznine bırakılacakmış... "Rektöıier de hûkümetin izinde olacaâına aöre!" Balgat'ta t 3 Temmuz gece- si saat gece ya- rısına yaklaşır- ken Ankara Bal- gat'ta Saadet Par- tisi ileaynı bahçeyi kul- lanan Hamidiye Cami- si'nin hoparförlerinden dışanya mevlit yayını yapılıyor. Gürültüden rahatsız olan bir vatan- daş Balgat Karako- lu'nu anyor. Polis "Şim- di uyannz" diyor. Gü- rültü sürünce vatandaş karakolu bir kez daha anyor. Polis, "Komise- rime sorayım" diyerek bir süre bekliyor ve sonra "Bizim işimiz de- ğilmiş, Alo Zabıta'yı arayın" diyor. Cami, bil- diğini okumaya devam ediyor! I azargünü, elimde bir yakınımın verdiği vekâ- i letname ile yazlık bir sitenin ilk kez toplanan I ve olağanüstü toplanan kat malikleri toplan- 1 tısında buldum kendimi. Toplantı gerçekten olağanüstüydü çünkü daire sahiplerine toplantı çağn- sı kurallara uygun yapılmamıştı. 80 dairelik siteden bi- ri, ancak bildiği ve bulabildiği kişileri çağırmıştı. Ame- rika'nın Irak Savaşı'ndan nasibini alıp bu sezon açıla- mamış turistik bir otelin boş lobisinde 10 kişi kadar- dık. Toplantıyı kendine göre düzenleyen ve doğal ola- rak genel kurul divan başkanlığı görevini de üstlenen site sakini her şeyi bildiği için toplantının yasal zemini konusunda tartışmanın hiçbiranlamı yoktu. Oturup iz- lemekyeterliydi... Fakat divan başkanı seçilen site sakini, yerinden doğruldu ve herkesi ayağa kalkmaya davet etti... Ata- türk ve silah arkadaşları ile tüm şehitler için saygı du- ruşu yapılacağını bildirdi. O an, boş bir otelin boş lobisinde boş bir toplantı için Atatürk adının kullanılmasına itiraz etmeyi düşündüm... Ancak, o anın hemen peşinden gelen anda Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan'ın başına gelenler aklıma geldi. Sayın divan başkanı saygı duruşunu başlattığı sıra- da, Şakir Süter'in Akşam'da yazdıklarını anımsadım: "Gürbüz Çapan, Atatürk'e hakaret edecek son kişidir. Doğup büyüdüğü Kars'ın insanını cesaretlendirmek adına söylenmiş sözlerinden ötürü Çapan şu anda he- defte." Site sakinlerince "emekli albay" olarak tanınan sa- yın divan başkanına itiraz etsem, Atatürk'e hakaret suçlamasıyla kendimi savcının karşısında bulmam iş- ten biledeğildi... Saygı duruşunu bitirdikten sonra bak- tım sayın divan başkanı, yerine oturuyor... Oysa, say- gı duruşuyla başladığımız açılışı gereği gibi tamamla- malıydık; dayanamadım. boş otelin boş lobisinin du- varlanna doğru seslendim: "Istiklal Marşı'mızı unuttunuz sayın başkan." Sayın divan başkanı böylesı bir itiraz beklemiyor ol- malıydı ki bir an duraladı... Ne diyeceğini topartamaya çalışırken göz ucuyla boş lobideki site sakinlerini sü- züyordu... Herkes yerine oturmakla oturmamak arasın- da ikircikli kalmış; gözünü sayın divan başkana çevir- mişti. O da gereğini yaptı ve "O halde bir ses verin" dedi. "Korkma" diye ses verdim... Sayın divan başka- nı hemen sağ elini bir orkestra şefi gibi sallamaya baş- ladı ve haykfrdı: "Sönmez bu şafaklarda yüzen al san- cak..." Tam da o sıra, Irak'ı işgal eden Amerikalılar, 11 as- kerimizi esir almıştı ve Başbakanımız Samsun'da kur- dele kesmek, Dışişleri Bakanımız Kayseri'de çorbaya kaşık sallamakla meşguldü... Fakat en iyisini biz yapı- yor, gür sesimizle boş otelin duvarlannı çınlatıyorduk! Kaynak #Akrf Kökçe: "Ka- munun; denizlerO dağlan, sulart, ma- denleri, sahilleri gibi do- ğal kaynaklanyla işlet- meleri, bankalan, bina- lan, fabrikalan ve okul- ları da 'kaynak yarat- mak' için satılryor. Kay- nak yaratmak için satı- lanlar vakf zamanında ne tür bir kaynakla ya- ratılmıştı ve de kamu malı satılarak yaratılan kaynak ile kamuya ne- ler alınacak?" SESStZSEDASIZ(!) Yüksek Yerilim Hattı M erdincutku '• yahoo.com L Komşu, bizde kalmamış da varsa biraz İNSANLIK rica edecektim. Tarihimize hoş geldiniz Çelik Bey Yaşam sonsuz değil... Ölüm kaçınıl- maz... Herkes gibi Çelik Gülersoy da ölecekti... Ama böyle bir anda aynl- mamalıydı aramızdan... Alıştırmalıydı bizi... Hasta yatağında bir şeyler daha söylemeliydi... Annemi de böyle yitir- miştim... Bir anda gitmişti... Ağabeyim saydığım "Çelik Bey" de öyle yaptı... Son bir kez konuşamadan gitti... Istanbul'un, Türkiye'nin, tarihin, do- ğanın, çiçeklerin, kuşların, şarkıların, şiirlerin. sokakların, köşklerin, kasırla- rın, parkların, bahçelerin, derelerin, çağlayanların, estetiğin, kültürün, sa- natın, nezaketin, kitaplann, bilginin, bi- rikimin, duygunun, güzelliğin başı sağ olsun... Başınız sağ olsun... Başımız sağ ol- f sun... Fenerbahçesi'nde bir gün... Oturmuş konuşuyorduk... Fener- bahçe'ye Fenerbahçesi, Kadıköy'e Kadıköyü, Vaniköy'e Vaniköyu der- di bir istanbullu olarak ve haklı ola- rak... Fenerbahçesi'ndeki yaşlı çınarlar- dan birinin yanına anıtının dikilmesini önermiştim... Parayı, klasik Batı müziği konseri ile bulacaktık... Duygulanmıştı ama tedirgindi... Çünkü ihaneti görmüş- tü... Yüreği ile yarattığı köşklerin, kasır- ların, parkların sökülüp almışını yaşa- mıştı... Medyanın duyarsızlığını görmüş- tü... Bugün törenle dikilen anıtının yann haincesökülebileceğinidüşünüyordu... Haklrydı... Ama artık O, adıyla yüzyıllar boyu ayakta duracak koca bir anrt oldu... Tarihimize hoş geldiniz Çelik Bey... Tomris Uyar... HARBİ SEMtHPOROY semihporoyi" yahoo.com BİRGÜL KOPUZ Geçen yaz tam da bu za- manlarda kıyıdan açılmıştık birlikte, Bilgi Eğitim'in yazı atölyesinde. Edebiyatın ama ille de öykünün sihirli dünya- sına doğru... O zaman itiraf etmiştim, evet, en çok kıskandığım ka- dın oydu hayatta. O çok sev- diğim şairler (Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Canse- ver), ah keşke bana yazılsay- dı dediğim şiirler yazmıştı ona... Onlarla hüzünlenip mutlu olmuş, aynı havayı so- lumuş, kadeh tokuşturmuş- tu... Ama ben Tomris Uyar'ın öyküleriyle çok daha önce ta- nışmıştım aslında. Yeni yeni öykü okumaya, öykü sevme- ye -belki de yazmaya- başla- dığım zamanlarda, okuyup bi- tirdikten sonra bende hep gü- lümseyen birhüzün bırakmış- tı Tomris Uyar'ın öyküleri. Ipek ve Bakır'ı sevmiştim önce, sonra Dizboyu Papatyalar'\, Gecegezen Kızlar'\, Aramız- daki Şey'i. Ama en çok Otuz- lann Kadını'ru... Çok sonra ta- nıştığımızda, son kitabı "Gü- zel Yazı Defteri"ni "Gerçek öykü okurunun kalmadığı gü- nümüzde sevgiyle" diyerek imzalamıştı. öykülerinden sonra oku- muştum "Gündökümü"nü ve biraz daha sevmiştim, biraz daha kıskanmıştım bu asi, hınzır, sıra dışı kadını. Gündö- kümü'nü okurken öğrenmiş- tim 1970 yılının güzünde Tur- gut Uyar'la Büyükdere'ye ta- şındıklannı. Biz de bir sonraki yılın güzünde taşınmışız Bü- yükdere'ye, ben henüz iki ya- şındayken. Bu tesadüf çok mutlu etmişti beni; bir başka ortakhk, tanışıklık kurmuştum sanki aramızda... Çok sonra bulmuştum gidip hükümetta- bipliğinin üstünde oturduklan evi. O zamanlar çok merak edi- yordum, Turgut Uyar "Göğe Bakma Durağı"nı orada mı yazmış diye. ••• Sonra bir başka tanıdığa rastlamıştım. Göndökü- mü'nün sayfalannda: "Bir saattir Sarıyerli Meh- met, sandallann erdemierini sayıp döküyor, beni yola ge- tirmeye çalışıyor. (...) Demin, denizin derinlerine kadaruza- nan tahta iskelede Mehmet'le uzun uzun inceledik sandalı. Birayağımı suya sokup hava- yı kolladım; asıl bahar yakın mı? - Tam sana göre birsandal, diyor Mehmet. Baksana ne güzel, kız gibi hafif, üsteliktu- runcu, en sevdiğin renk." Benim de Büyükdereli oldu- ğumu öğrenince, Mehmet'i tanıyıp tanımadığımı sormuş- tu hemen. "Evet" demiştim, çok yaşlandı ama yaşıyor. "Sevgililikya da aşk duygu- su zamanla yara alabiliyor, ör- selenebiliyor, bitebiliyor. Bit- meyen tekaşkın, gerçek ve li- hk bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana. Her doğum günümde, tek kopya olarak yazılmış, istersem ya- yımlatabileceğim izniyle ar- mağan edilmiş şiirieriyle bana yaşamımda ve yazımda esin kaynağı oldu. Tek ihaneti, öl- mesiydi." Bu şiirlerden birinj -ki Tom- ris Uyar'a en çok yakışanıydı bence- okuduğumda bir kez daha kıskanmıştım onu: "Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç Yağmuhar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de Bir kıyıya bakarken, bakar- kenki ağlayan yüzünle Ve yanşırsa ancak Mo- net'nin Kadınlarına yaraşan giysi- len'nle Gördüm de Ben seni uzun bir yolda yü- rürken görmedim ki hiç." • • • Pasta alıp gidecektik bir ak- şam ona çay içmeye. Söz ver- miştik. Yeni öykülerden konu- şacaktık, yeni aşklardan.. Sevgi Soysal'dan.. Şiirden, müzikten, yaşamdan yani.. Olmadı, biz gidemedik.. O git- ti.. Kim bilir belki de Turgut U- yar'ın Göğe Bakma Dura- ^/'ndadırşimdi... "Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türtüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatı/iat Durma kendini hatırlat Durma göğe bakalım." BULUT BEBEK WKAYÇ/FTÇ/ bulutbebek " hotmail.com f HAYAT EPÎK TÎYATROSU MVSTAFA BÎLGÎS HANIM!.. BUYÜK MEDYA ÖASTESİNDEN AKAN YA6, YEMEKLERDE KULLANILT/ORSA Bİ KAP GETİU. \. KEDİ LEVO APTÜUKA hotmail.com UYİ/A4 PAK&TLERIVLE Ç.OK <^£/Z£t OLOYÛKU±1 ÇOK... TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 8 Temmuz tcıvu.munttaz-atikan.com, ANK4RA14. SLÎLH HLXUK MAHKEMESİ'NDEN ÎLAN 2OO3'317 Esas Davacı Eti Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili tarafından davalı 2AFER BlLECEN hakkında açtığı ALACAK davasınuı mahkememizce yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince: Davalı ZAFER BtLECEN'in Doktor Meliha Eldem Sk. No: 49 I Kızılay/ANKARA adresine çıkartılan teb- ligatlar tebliğ edilememiş ve adresleri de zabıtaca tespit edikme- miş olduğundan adı geçen şahsa bir dahaki duruşma günü olan 10.09.2003 günü saat 09.50'de tüm deliller ile birlikte mah- kememizde hazır bulunması ve kendisini bir vekille temsil ettir- meniz, aksi takdirde duruşmalara yokluğunuzda devam edileceği ve karar verileceğı HUMK'nun 509. maddesi gereğince tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen teblig olunur. 26.06.2003. Basın: 32049' • P'V"». ** PASAPORTUN ÇIKIŞI.. 1796 'OA BUGUN, SlÜNEN £N ESKİ 8AIZ&E- (ZB, PASAPOZruUU, 8<4Z/ YABAUCl ÛUC&LEG.- PEKf HUKUKÎ i$L£(Zl İÇİM ALMlŞTI. PASA- PORT, SıR PEl/LETİhl, VATAtJDAŞLAŞtNA fi A Ç/MMA I2Nİ t/EGO/ĞİMİ ĞÖ£~ BEL<££Oİ£ VE KÖfC£.M ÇOK ESKİ ZAM/4MLA&A DA YAfJMAKTA&ttS. M/S/R /, BAÇfCA ÜLK£L£(£E DlĞl İ ^ 8 ADI KAZINMIŞ Ot/AL Si/S T4Ş ' ( 4 f / A j İÇ(M£ Nüfüs cüzdamıru, işyeri gıriş kartımı, SSK sicil kartımı kaybettım, hükümsüzdür. ADtL K.4YMAZ Nüfiıs cüzdanımı, kaybettim, hükümsüzdür. MEHMET CAN ŞADİOĞL V SATILIK ya da KIRALIK DEVREMÜLK BODRUM - Torba - SlMPA'da 17-31 Temmuz, 2 - 1 6 Ocak. Tel: (0 216) 414 84 10 (0 216)336 0121 GÖRÜŞ TURKKAYA ATAOV IŞaşırmadım! Kerkük olayı Amerikan iç ve dış sryasetini yakın- dan izleyenler için şaşırtıcı değil. Hele son yıllann resmi itiraflarını, yönetenlere "beyin" görevi ya- panlann raporlannı ve akademik incelemeleri oku- yanlar açısından beklenmedik birsaldın değil. Di- yelim, "Amerikan Imparatoıiuğu" başlığını taşı- yan Bacevich, Williams ve May örneği kişilerin kitaplan ya da "Amerikan Yüzyıir başlıklı olan- lar; yani Rabel, Slater, Taylor, VVhrte, Zunz ve başkalannın yayımladıklan. Yeterince açık. Bir önceki Dışişleri Bakanı M.AIbright, "Eğer zora başvuran bizsek, bunu yapabiliriz, çünkü biz Amerika'yız" dememiş miydi? Yüzyıl önce, o za- manın önemli kişisi C Â Conant'ın şu sözleri bu- günleri de akla getiriyor: "ABD toprak ele geçirip gamizonlar mı kuracak, yoksa bağımsız görünüm- lû başkalan kanalıyla mı yönetecek, bu bir ayrın- tıdır. önemli olan Amerika 'nın serbest pazarian ele geçirme hakkını kullanmasıdır". "Hak" kelimesine dikkat edelim. Kissinger (gereksiz yere Türkçeye de çevrilen) "Diplomasi" adlı kitabında ABD'nin dünyayı kendi imajında değiştireceğini açıkça ya- zıyor. Demokrat bilinen Başkan Wilson da aynı düşünceyi 1900'de şöyle ifade etmişti: "ABD Do- ğu'nun açıiması ve değişmesinde öncü rolü oy- namalıdır. Bizim ölçülerimiz onlara zorla kabul et- tirilmelidir". O yıl Beyaz Saray'da oturan T. Roose- velt der ki: "Yavaş konuş ama elinde büyük birso- pa bulundur. Böylece, çok uzağa gidersin". Ge- ne aynı kişi: "Herhangi bir ülke bize karşı sorum- luluklannı yerine getirirse, müdahaJemizden kork- masın. Bundan saparsa, müdahale görevimiziye- rine getiririz". 1917'de gene VVilson: "Siyasetimiz eninde sonunda herkesçe kabul edilmelidir". Da- ha 1898'de A. Beveridge buyurmuş ki: "Kadersi- yasetimizi bizim için çizmiş. Amerikan düzeni ve bayrağı heryerde olmalıdır". 1941'de ünlü Amerikan yayımcısı kendine ait "üfe" dergisinde "Amerikan Yüzyıh" başlıklı bir ya- zı yayımlamış ve bunun nasıl olacağını göstermiş- ti. Yazan çoktan ölmüş bu yazı şimdilerde gene ya- yımlanıyor ve o yazıya sürekli göndermeler var. O denli ki, bu gidişe karşı "Imparatorluk Değil, Cumhuriyetfetiyoruz"adında bir krtap çıkaran si- yasetçi P. Buchanan hakkında ötekilerin yaptıgı değerlendirme şu: "O zaten dengesizin biridir". Amerikan kararvericilerinin "Amerikan Emperya- lizmi yoktur" diyenler için (kahkahaJarla gülerek) düşündükleri de bu. 40 yıl kadar önce "Amerikan Belgeleriyle Amerikan Emperyalizminin Doğuşu" başlıklı bir kitap çıkarmıştım. Amerikan itiraflanyla doluydu. Üniversitede bir yetkili Amerikan büyükelçisinin beni, bu yüzden, Dışişleri Bakanlığımıza şikâyet et- tiğini söylemiş, bana da ihtar vermişti... Gerçekle- ri birlikte göreceğiz. B U L M A C A SEDATYAŞAYAy 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ .Ajıado- lu'nun Türk- leşmesinde önemli bir rol oynayan Oğuz boyu. 2/ Tavır, dav- 5 ranış... Ince 6 pide halinde ekmek. 3/ Küçük ama lezzetli bir 9 karides cin- si... Eski ve bilinme- yen bir tarihi anlat- makta kullanılan de- yim sözü. 4/ Avust- ralya'da yaşayan bir 4 cinsdevekuşu...Ga- 5 ziantep'in bir ilçesi. 6 5/ Havada on mil- yonda bir oranında 8 bulunan gaz. 6/ Bir 9 nota... Bir yerde oturma. 7/Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad... Eski Mısır'da güneş tannsı. 8/Tann... "Eğil biryol öpeyira' — karan- lıkgörmezler" (Türkü)... Birsorueki. 9/Katmer- li ve mor renkte çiçekler açan bir tatula türü. \TJK4RIDAN AŞAĞIYA; 1/ Kafkasya'nın kuzeydofusunda yaşayan bir halk. II Yapılmış, gerçekleşmiş iş... Tütün diz- mek, laırutmak ve işlemek için kullanılan üstü kapah sergi. 3/ "Orhan - - " : Yazanmız... Altın- dan sopa gösterilir. 4/Do|al ve tarihsel özellik- lerinden dolayı koruma altına alınan alan. 5/ Bir nesneye zorunJu olarak bağlı olmayan ve onun özünde bulunmayan nitelik... Yiyecek bulama- yan, yoksul kimse. 6/ Uzun şeritler durumunda bir denız yosunu. 7/Konut... Doğu ve Güneydo- ğu Anadolu'da konar-göçerlerin kıl çadırlann- dan oluşan yayla yerleşmesi. 8/ Incelmiş, antıl- mış... Eski dılde su. 9/Telli bir bürümcük cinsi... Çayın etkin maddesi. ALTCVTAŞASÜYE HUKUK HÂKIMLİĞİ'DEN DosyaNo: 2003 3 Esas Davacılar Mukadder Duman, Yüksel Duman, Nuri Duman, Hanım Kabaa|aç. Kamil Duman tarafmdan davalılar O\su MAdencilık Ticaret ve Ltd.Şti., Altın Gönen Madencilik ve Ticaret Ltd.Şti.. Ayhan Toker, Zeynep Belma .4hıskaatabekoğullan ve Bülent Surlu aleyhine mahkememize açılan maddi manevi tazrninat davasının yapılan açık yargılaması sırasında venlen ara karan gereğince; Adresi tespit edilemeyen Zeynep Belma Ahıskaata- bekogullan ve Oysu MadenciJik Ticaret ve Ltd.Şti. 'ne ilanen tebligat yapılmasma karar verilmesi istendiğın- den davahlardan Zeynep Belma Ahıskaatabekoğuİîan ve Oysu Madencilik Ticaret ve Ltd.Şti.'ne duruşma günü olan 16.09.2003 günü saat 09.00'da mahkeme- miz duruşma salonunda hazır olmalan veya kendileri- ni bir vekille temsil etrirmemeleri halinde yargılama- ya yokluklannda devam edılerek karar verileceğı da- vetiye yerine geçmek üzere ilan olunur. 13.062003 Basm: 26365
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle