25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8TEMMUZ2003SALI 14 KULTUR kulturracumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN D1K>IEN GÜRÜN YAZI ODASI Bir zorunlugöç projesi"NeosCosmos, 3+3+963" bır 5. Sokak Tlyatrosu yapı- mı. İstanbul Kültür ve Sa- nat Vakfi (Uluslararası îs- tanbul Tiyatro Festivali), Zii- ercher Theater Spektakel, Stadtsscouwburg Utrecht, Rotterdamse Schouwburg, Selanik Devlet Tiyatrosu ıse ortakyapımcılar. Oyun, 26- 27-28 Haziran tarihlerinde tstanbul Sanat Merkezi'nde (ISM) "özd gösteri" olarak üç gece oynadı. Böylelikle. ağustos ayında Ziiriiı Festi- vali'ne katılmak üzere yola koyulmadan önce hoş bır jestle îstanbul'da perde açtı. Aidlyet duygusu MustafaAvkıran ın tasar- ladığı, kurguladığı ve yo- rumladığı "Neos Cosmos" Avkıran'ın tanımıyla bir zo- runlu göç projesi. Tarih ön- cesinden günümüze uzanan ve dönemler içınde, dönem- ler arasında bir tür arayış. susuş, direniş. isyan ediş hal- len içinde buluşan bir sorgu- lama... Bu süreçte aidiyet duygusu belirginleşiyor, umudım, umutsuzluğun, ara- yışın belirginleştığı kadar. Zorunlu göçün içerdiği koyu renkler ve o koyuluklar üstüne za- man zaman vuran alaca gölgeler du- yarlı müzikle, güçlü bir koreografıy- le ve sözün bastınldığı bir oyunculuk- la vurgulanıyor. Göç olgusu sağlam göstergelerle belirlenirken -oyunun • "Neos Cosmos, 3+3+963" imgelerin öne çıktığı bir oyun olarak dikkat çekiyor. Göç olgusu sağlam göstergelerle belirlenirken kavramlardan hareketle altı çizilen öğelerin bir uçlan açık bırakılıyor ve böylelikle izleyicinin o kavramlan yaşamdaki imajlarla birleştirme özgürlüğü oluşuyor. Bu durum olayı evrensel bir boyuta oturtuyor. başladığı noktada kadınlann ritmik bir şekılde yırttıklan uzun beyaz pa- tiskalar gibi- belli kavramlardan hare- ketle altı çızılen öğelerin bir uçlan açık bırakılıyor ve de izleyiciye o kav- ramlan yaşamdaki imajlarla birleştir- me özgürlüğü tanınıyor. Bu yaklaşım VEFAT olayı evrensel bir boyuta oturtuyor. "Neos Cosmos" imgelerin öne çık- tığı bir oyun olarak dikkat çekiyor . Ölüm-dügün-doğum hayann akışı için- de yeniden, yeniden oluşturulan bir çember olarak belirginleşiyor belle- ğimde. Bu noktada, yönetmenin "gö- çün tarüşmasE karşüığmın doğum Ue ölüm olduğu" yaklaşımıyla ters dü- şüyorum. îmgelerle vurgulanmak is- tenen göçler içinde, göçlere rağmen kı- nlamayan bir çemberdir diye düşünü- yonım. Zorunlu göç, topraklanndan, evlerinden, eşlerinden, çocuklanndan Merhume Mualla Atanç ile Sedat Elman'ın oğlu, Guzın Ayral'ın damadı, Denız Ayral'ın enıştesı, Şadiye Inkaya'nın dünüru, Zerrın - Okay Ergıl, Kaya Elman, merhum Mustafa - Gulçın Elman'ın kardeşlerı, Marmara, Dolay, Su Ergıl'in dayıları, Mine ve Pınar Elman'ın amcaları, Aylin - Güray İnkaya ve Zeynep Elman'ın babaları, Fılız Elman'ın Sevgili eşı ZEYYAT ELMAN vefat etmiştir. Cenazesi 8 Temmuz Salı günü öğle namazından sonra LEVENT CAMİİ'nden kaldırılarak KANLICA MEZARLIĞI'nda toprağa verilecektir Çok sevdiğim ARKADAŞIM, EŞIM ve CAN DOSTUMUZ, BABA'mız ZEYYAT ELMAN'ı FILIZ, AYLİN, ZEYNEP VEFAT Fuarcılık Grubumuzun Murahhas Üyesi 22 Yıllık çalışma arkadaşımız ZEYYAT ELMAN'ı kaybettik. Cenazesi 8 Temmuz Salı günü öğle namazından sonra LEVENT CAMİİ'nden kaldırılarak KANLICA MEZARLIĞI'nda toprağa verilecektir. HOLDİNG Ç e l e n k g ö n d e r i l m e m e s i n i , a r z u e d e n l e r i n T Ü R K E G İ T İ M V A K F I ' n a b a ğ ı ş t a b u l u n m a l a r ı m r i c a e d e r i z . kopartılan insanlann acılan- dır ve de her şeye rağmen yaşama sıkı sıkıya sanlma güdülendir. Doğum ve ölüm varoluşun bir parçasıdır. Zaman Kavramı Savaşlann, basküann, güç- süz politikalann ötesınde göç olgusunda ortak payda yol- dur, topraktır, sudur, aştır... Toprak; aıdiyettir, özlemdir. Yol; insanın ait olduğu yer- den kopanlışıdır. Ya da bir geri dönüş olabilir mi? Su; berekettır, annmaktır, sev- gidir. Aş; uğrunda terk edi- len topraklar, kat edilen yol- lardır, mücadeledir, mutlu- luktur. AK Cem Körogju'mm köp- rii, yol ve ait olunan me- kân(lar) işlevinı gören yalın sahne tasanmında ve zaman- sız siyah giysilerinde bu bü- tünleşme Öne çıkıyor. Aynı şey Övül Avkıran'ın basit tahta iskemlelere çok çeşit- li anlamlar yükleyen dina- mik koreografısinde de göz- lemleniyor. Geçmişin, bugünün ve ge- leceğin birbuluşması olarak nitelendirilebilecek olan oyunda üç kadın, üç erkek ve üç ağıtçı dikkat çeker. Bu, zaman kav- ramının hem içinde hem dışındabir du- ruş biçimini belirlerken bellekle hesap- laşma sürecini de gündeme getirmek- tedir kanımca. Aşure tarifinin verildi- ği sahne bunun belirgin örneklerin- den bıridir. Sözün ender öne çıktığı ve dinler ara- sında, toplumlar arasında ortak söylencelere bir gön- derme olan bu sahnenin güçlü vurgular gerektirdi- ği kesin. Sözlerin uçup git- mesı o sahne ile kurulmak istenen dengeleri bozu- yor... Tıpkı suyun etkile- yici bir sahneden sonra yi- ne aynı biçimde kullanıla- rak var olan etkiyi kırma- sı gibi... Ya da insan yaşamının bir parçası olarak şekille- nen iskemleleri bir daha, bir daha, bir daha yere vu- rarak gücün zayıflatılma- sı gibi... Belirgin morifle- rin sıklıkla yinelenmesi onlara yüklenen anlamla- nn yitirilmesine neden ola- biliyor. Eminim ki yapısından gelen esneklikle ve sürdü- rühnekte olan çalışmalar sürecinde "Neos Cosmos" bu tür detaylardan annmış ve biraz da kısalmış ola- rak buluşacaktır izleyici- siyle. Etkileylcl sahne dlll "Neos Cosmos"da Der- yaAlabora, Övül Avkıran, Şehsuvar Aktaş, Serkan Alrunorak, Murat Dalta- ban, Ayşe Selen suskunlu- ğun sözün yerine geçtiği bir sahne dilini ustalıkla kullanıyorlar. Gerçekler karşında dilin yetersizliği onlann oyunculuklannda incelikle vurgulanıyor Suskunluk, ortak coş- kulann, ortak acılann, or- tak tadlann tercümanı olu- yor. Kadın-erkek ilişkile- ri, kınlan-kurulan-kuru- yan yaşamlar bağlamında ele alınıyor. Türkçe, Sür- yanice, Kürtçe, Rumca, Ermenice, Arapça, Ibra- nice dizeler ve melodiler ise göç öyküleri ile bir ko- şutluk çizmeyi amaçhyor. Her şarkının bir tarihi, bir kimliği, bir acısı, bir sevinci var kuşkusuz. îh- san Kılavıız ve Sema'nın düzenlediği müzikler, Oy- lum Kartaş ve Harnn Ateş'in de müzikal katkı- lanyla çalışmanın temel taşlanndan birini oluşturu- yor. Yukanda da belirtti- ğim gibi, "Neos Cosmos 3+3+963" söze değil aksi- yona,ritmeve müziğe da- yah bir oyun. içinde bulun- duğumuz coğrafyanın öte- sinde yaşanmış olan, ya- şanan ve yaşanacak göç- lerle iç içe durumunun san- cılanm, sorgulannı, acıla- nnı irdeleyen bir arayış... SELİM İLERİ BüyükbiPkentd) Dedemlerin Kadıköyü Yoğurtçu Parkı'ndaki evlerinde, hepi topu beş altı kitap, bir etajer- de yan yana dururdu. Etajerin öteki raflarında biblolar, kırık vazolar, ıvır zıvır. Kitaplardan biri, Edmondo de Amicis im- zalı Çocuk Kalbi'ydi. Büyük boy, resimli bir ki- tap. Kaç kez okumaya heves etmiş, bir türlü yarılayamamıştım. De Amicis, 1846 yılında doğmuş. Italyan ro- mancı. Çocuklar için yazdığı eserleriyle ünlen- miş. Asker Yaşamı adlı birromanı da ününü ko- rumuş. Yazar, 1908 tarihinde ölüyor. Edmondo de Amicis'le ikinci karşılaşmam İs- tanbul (1984) dolayısıyla olacakmış. Zaman, gençliğimin yılları. Profesör Beynun Akyavaş'ın o kadar zevk- li bir Türkçeyle dilimize kazandırdığı bu eser, Italyan yazarın İstanbul gezisine ilişkin izle- nimlerini içeriyordu. Yazılışından yüz on yıl sonra Türkçeye ancak çevrilmiş. Oysa Ingilizceye, Fransızcaya, Alman- caya çevrileli nice yıllar var. Ülkemiz ve İstan- bul üzerine yazılanlarla ne ölçüde ilgilendiği- mize bu kitabın gecikmiş çevirisi de bir kanıt- tı... İstanbul (1874) çok severek okuduğum bir eserdir. Tekrar tekrar okumaktan usanmam. Geçenlerde yine elime geçti. Yazarın gördüğü, gezdiği, duyumsadığı ve ni- hayet yazıya geçirdiği İstanbul, büyük bir ha- yal şehridir. De Amicis, daha, deniz yoluyla şehre girer- ken büyülenir. Sis ve pus, şehre, hayali örtmüş- tür... Ne var kı, "Pera tepesinin en yukarısındaki Bizans Otelı"ne inen De Amicis, işte, beş sa- at kadar dalıp gittiği rüyadan, sisler içindeki o 'ilk' İstanbul hayalinden uyanacaktır: Işık, ışık oyuniarı ve güzellik grtgide silinir. Si- luetin görkemi yiter. Dahası, bayındıralanlargit- gide seyrelir. Inanılmaz incelikteki, yücelikteki mimari eser- lerin yanı başında bakımsız yollar, düşkün ev- ler, zevksizyapılaryeralmakta. Resim, peyzaj, asla bir bütünlük taşımıyor, taşıyamıyor. Karmakarışık bir ortamda yol alındığına ba- kılırsa, şehrin mimarisi konusu, o günlerde de tehlike çanlarıyla donanmıştır. Basbayağı terk edilmiş mezarlıklar, harabeler, yangın enkaz- ları... Daha da ilginci, Istanbul'un, silinip giden öz- lü semtlerden yeni mahallelere, üslupsuz bina- lara, yok edilen yeşillik ortasından geçmiş sö- zümona büyük, geniş yollara açılıyor olması- dır. Bir bakıma, günümüzünkine benzer bir gö- rünüm! Bununla birlikte, 1874 Istanbulu'nun 'metro- pol' havası kolay kolay yadsınamaz: "Her yüz adımda bir, her şey değişiyor. Burada, bir Marsilya mahallesinin sokağın- dasınız; dönün, işte birAsya köyü, tekrar dö- nün, bir Rum mahallesi, bir daha dönün, bir Trabzon mahallesi. Konuşulan dilden, görünen yüzlerden, ev- lerin manzarasından memleket değiştirdiûi- nizikabuledersiniz:Fransa'dan, Italya'dan, 7n- giltere ve Rusya 'dan yama parçaları." Metropol havasında kendıni asıl koruyama- yan 'Müslüman Türk' Istanbul'dur. Ahşap an- lamını yitirmiştir. Geleneksel çizgi sona ermek- tedir. Müslüman Türk Istanbul'da pislikle yoksul- luk iç içe, evlerin rengi solgun, çökük çardak- lar, yalakları yosunla örtülü çeşmeler. çatlak du- varlar, çevresi çalılarla, ısırgan otlarıyla kaplı gü- zelim küçük camiler, bakımsız türbeler, kırık merdiven, daha bir sürü ayrıntı eski mimarinin nasıl gözden çıkarıldığına tanıktır. De Amicis yerinmekten kendini alamaz. Bu- rada büyük bir kentsel doku yıkımla karşı kar- şıya bırakılmıştır. Gelgelelim, yıkım, Istanbul'da yaşayanların umurunda bile değil... Takvimde İz Bırakan: "Puccinı, bu eserle, gençlik yıllarının hafif- çe akıp giden havasına mı dönmek istemiş- ti?" Cevat Memduh Altar, Opera Tarihi, Kül- tür Bakanlığı Yayınları, 1981. Cumhuriyet ı k ı t a p I a r ı MUSTAFA BALBAY KİTAPLARI • ÇlNtN L-Zl-N YCRC-YOŞC • TL'RKLER MEZAiaiĞI YEMEN y Cumhurtyel Çağ Pazarlama A Ş Türkocagı Cad No.39/41 L_V kitap kuiûbü (34334ı Cağaloglu-lstanbulTeI:(0212) 514 01 96 SINATRA ŞARKILARI ARDA AYDIN 9 Temmuz 2003 Çarşamba Saat: 21.15 Darüşşafaka Lisesi Amfitiyatro / MASLAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle