Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 TEMMUZ 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JİiJvtJl 1 U İ V L l ekonomita cumhuriyet.com.tr 13
ABD Irak'la
ticareti etkiledi
• -4\KARA(ANKA)-
Devlet Bakanı Kürşad
Tüzmen, 11 Türk
askerinin ABD'li
askerler tarafmdan
gözaltına ahnması
olajinın Habur sırur
kapısından yapılan
ticareti de olumsuz
etkilediğini, gü\enlik
nedeniyle Habur sınır
kapısından kontrollü
geçiş yapıldığını söyledi.
Tüzmen, tam bir istikrar
ortamı olmadığı ıçin
kontrollü geçiş
uygulamasına
gıdildiğinı. BM'nin
petrol karşılığı gıda
programı kapsamında
yapılan sevkıyatlann ıse
sürdüğünübildirdi.
Maden sahaları
özelleştiPiliyor
• ANKARA(AA)-Etı
Holding. 19 maden
sahasını özel sektöre
açtı. Eti Holding Genel
Müdürlüğü, programına
aldığı 19 adet maden
sahasının ruhsat
hakJannı ihale yöntemi
ıle 3. şahıs veya
şirketlere devredecek.
İhale duyurusuna göre
ılgili firmalar
ılgilendiklen sahalar için
hazırlayacaldan teklif
mektuplannı en geç 9
Temmuz tanhıne kadar
ılgili birime
verebilecekler.
Dar gelirli
bisikleti
• ESKİŞEHİR(AA)-
Çin malı akülü bısiklet
E-Scooter. uygun fiyatı
nedeniyle özellikle dar
gelirliler tarafmdan
tercih edihyor. Satışa
sunulduğu yaklaşık 10
gündür yoğun ilgi gören
bisiklet. plaka, trafık
ruhsatı \e motosiklet
ehlıyetine sahip olmadan
kullanılabiliyor.
Köprü, otoyohJan
45 trflyon lira
• ANKARA (AA) -
Geçiş ücretlen ile
önemli bir gelir kaynağı
haline gelen köprü ve
ışletmedeki paralı
otoyollardan elde edilen
gelirin bu yıl 250 trilyon
lirayı aşması bekleniyor.
Edinilen bılgiye göre
yılın üç aylık dönemınde
köprü ve otoyollardan 45
trilyon lira gelir
sağlandı.
Kısa bir süre önce Irak'tan dönen Ergül, şu an için ülkede can güvenliğinin olmadığını belirtti
atışma alanında ticaret• Türk-Irak İş Konseyi
Başkan Yardımcısı
Bilgin Ergül, 150 Türk
şirketinin faaliyet
gösterdiği Irak'ta her
şeye karşın Türk
firmalarmın büyük şansı
olduğunu belirtti.
MtVE ZEY^EKOĞULLARP
Irak'ta son günlerde tırmanan
gerginlik. bu pazarda iş yapan
ve yapmak isteyen Türk firma-
lanm da tedirgin etti. Kısa bir
süre önce Irak'tan dönen Türk-
Irak İş Konseyi Başkan Yardım-
cısı Bilgin Ergül şu an için ül-
kede can güvenliğinin olmadı-
ğını ancak 2-3 ay içinde tablo-
nun netleşeceğini belirtiyor.
Savaş sonrası dünyanın ve
Türk firmalannın gözünü çe-
virdiği Irak pazan, hem petrol
hem de mal ticareti açısından
ilgi çekmeye devam ediyor. An-
cak ülkede artan dırenişle bir-
likte can güvenliğinin ortadan
kalkması, Irak'la ticaret yapan
veya yapmak isteyen firmalar
için bir handikap oluşturdu. Ba-
kanlann ve BAAS partisinin
önde gelen bürokratlannın gö-
revlerinden alındığı Irak'ta icraı
nitelıkli kararlan Amerikan su-
baylann verdiğini söyleyen Er-
gül. her şeye ragmen Türk fir-
malannın Irak'ta büyük şansı
olduğunu ıfade ettı. Irak'ın Tür-
kiye'nin tamamlayıcı mallannı
Bağdat'ta. uydu anteni ve uydu telefonu sabşlannda patlama yaşaıuyor. Irak pazanna 150-200 bine
yakın ikinci el araç, 2 milyona yakın uydu anteni ve uydu telefonu ile 900 bine yakmrenklitelevizyon
girişi olduğu belirtildi. (Fotoğraf: AA)
üretmesi sebebıyle iki ülkenin
bütünleşen ekonomılen oldu-
ğunu ıfade eden Ergül. Türki-
ye'nin Irak'la olan dış ticaret
hacmini 5 milyar dolar seviye-
sinin üzerine çıkarabileceğini,
bunun Türk fırmalan için de
kaçınlmaması gereken bir firsat
olduğunu belirtti.
Hazıran ayı sonuna kadar
Irak'a gönderilen mallardan
gümrük alınmaması yönündeki
uygulamanın da yıl sonuna ka-
dar uzatıldığını söyleyen Ergül,
havaalanının da 15 Temmuz'da
açılmasınm gündemde olduğu-
nu belirtti. "Türkiye'nin ihra-
catının yönü tarüşmasız Avru-
pa'dır ama Avrupa pazanıun s»-
nırian olduğu ve kriz dönemle-
rinde ihracann ne noktalara gel-
diği de unurulmanıahdır" dıyen
Ergül'e göre, Irak, Türkiye'nin
önemli, dinamik ve değiştirile-
Ikinci el
pazan
15O'ye yakın Türk fir-
masınm Irak'ta iş yaptığı-
nı belirten Bilgin Ergül,
satılan mallann ınşaat
malzemeleri ağırlıklı ol-
mak üzere soğuk hava de-
posu, elektrik santralı, je-
neratör, televizyon, uydu
anten olduğunu söylüyor.
"Şu an Irak bir 'ikinci el"
pazaroldu" diyen Ergül'e
göre, bütün Avrupa'nın ve
ABD'nin ikinci el maki-
neleri ve otomobılleri
Irak'ta veya girmek üzere.
Ergül. Irak'ın Ortadoğu
sermayesinın, özellikle
Dubaı ve Suudi Arabis-
tan'taki sermayenin de ca-
zibe merkezi haline geldi-
einı belirtti.
bilecek bir pazan. Irak'tan ithal
edilen petrol ve doğalgaz kadar
Irak'a mal satabilmesi halinde
20-25 milyar dolarlık bir dış ti-
caret hacminin oluşacağını ifa-
de eden Ergül. "Türkheihraca-
ünın yönü baaya, Avrupa yadır
ama İrak da 3-4 milyar dolarlık
bir arü olabilecek bir pazardır.
Bunu Iürkhe niye elinden ka-
çırsuT şeklinde konuştu.
Yurttaş 'bağış' yapmadan artık neredeyse hiçbir kamu kurum ve kuruluşunda iş yaptıramıyor
Âdı bağış, ödenmesi zorunhıFATMA KOŞAR
Vergi gelirlerinin ortalama yüzde
80'ini iç ve dış borç faizi ödemelerine
ayıran devlet, kamu kurum ve kuruluş-
lanna kaynak aktaramayınca işlemler
karşılığında "bağış toplamak" her alan-
da yaygmlaştı. Yurttaş. yasal dayanağı
olmadığı halde "bağış" yapmadan ar-
tık neredeyse hiçbir kamu kurum ve ku-
ruluşunda iş yaptıramıyor Emniyetten
nüfus müdürlüğüne. sigorta müdürlük-
lerinden mılli eğitim müdürlüklenne,
sanayi ve ticaret ıl mudürlükkrine ka-
dar hemen her kamu kurumunda, işlem-
ler karşılığında, bünyesindekı dernek ile
vakıflar adına "yardım toplanıyor*.
Örneğin, sigorta müdürlüklerinde
herhangi bir işlem yaptıranlar "Pendik
Sigorta Müdürlüğü Konıma ve Hizmet-
lerini Geliştirme Derneği"ne. sanayi ve
ticaret müdürlüklennden ışlem yaptı-
ranlar "Sanayi ve Ticaret Bakanhğı Teş-
küatını Güçlendirme Vakfi"na 10 mil-
yon lira, emnıyet müdürlüklennde iş-
lem yaptıranlar çeşıtlı derneklere en az
5 mılyon lira, nüfus müdürlüklerinde
herhangi bir işlem yaptıranlar "Nüfus
Hizmetlerini Güçlendirme Vakfi İnşaat,
Taahhüt, Ticaret ve Sanayi İşletmesi*'
adına 5 milyon lira "bağışyapmak" zo-
• Emniyetten nüfus müdürlüğüne, sigorta müdürlüklerinden milli
eğitim müdürlüklerine, sanayi ve ticaret il müdürlüklenne kadar
hemen her kamu kurumunda, işlemler karşılığında, bünyesindeki
dernek ile vakıflar adına yardım toplanıyor.
runda kalıyor. Anayasada ve çok sayıda
yasada düzenlenen "kamusalmalvehiz-
mederin önkoşula bağlanmadan verü-
mesi gerektiğj" yönündeki öngörüye ters
düşen bu uygulamayla vergilerle zaten
ödenen bedeller bir kez daha yurttaşa
yükleniyor. Örneğin, Kadıköy llçe Em-
nıyet Müdürlüğü ve Bağlı Karakollan-
nı Yaptırma Yaşatma Derneğf ne aıt
"bağış" makbuzlanndaşuaçıklamaya-
pılıyor
"Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü
karakol ve ekiplerine ait hizmet binala-
n ve araçlannın tamirve bakımı, yenile-
rinin alınu, PTT giderlerinin karşüan-
masına Kadıköy Kaymakamuğı'nın
06.1 1.2000 tarih ve 10/40 Sayıü onayı ile
izin verümiştir.'' Oysa, kamunun hizmet
bınalan, araçlann tamiri, bakımı, yeni-
lerinin alımı gıbı gereksınmelerin yurt-
taştan toplanan vergilerle karşılanması
gerekiyor.
Kamu kurum ve kuruluşlannda. mak-
buz üzennde "alınan bağışuı miktan ve
THD: YASAYI UYGULAYIN
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Tüketicı Haklan Derneği Genel
Başkanı (THD) Turhan Çakar.
başta kamu kuruluşlan olmak üzere
birçok kuruluşun, sözleşmelerini
yeni tükerici yasasına
uydurmadığını bildirdi. Çakar,
dernek genel merkezinde yaptığı
toplantıda, bankalann haksız
sözleşme hükümlerine örnekler
verdı. Çakar, sözleşmelerdekı,
tüketicının anlayabileceğı şekilde
yazılmamış koşullann tek taraflı.
haksız, dengesiz koşullann ve
yasalar ile iyı niyet kurallanna
aykın maddelerin devam ettiğini
savunurken ilgili kurum ve
kuruluşlar ile bankalan,
sözleşmelerini yasaya uyumlu hale
getirmeye çağırdı.
dernek ya da vakfin kaşesi" dışmda bir
bilgı bulunmazken kamu yaran adına
faaliyet gösteren Tüketici Korama Der-
neği'ne (TükoDer) "bir adet geür mak-
buzunda. ödeme yapanın baba adının
eksik olduğu" gerekçesiyle dava açıldı.
TükoDer dava açacak
Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkeme-
si'nde süren dava, demeğe yönelik bir
"ihbar" üzerine yapılan aramadan son-
ra kesilen para cezasmın ödenmemesi
üzerine açıldı. Davada, TükoDer yöne-
tim kurulu üyelerine 143 milyon liradan
toplam 1 milyar 400 milyon lira para ce-
zası ödemesi talep edildi.
TükoDer Başkanı Mehmet Sevim,
"Mabye Bakanhğı Dernek Gelirleri
Alındı Belgesi" üzennde "baba adı ek-
sik diye dava açan devletin döniip kendi-
nebaknıası" gerektığınıbelirterek"zo-
runlu bağışT ayn bir dava konusu yapa-
caklannı söyledı. Se\im, yeni Tüketici
Yasasf nın "ayıph mal ve hizmetterle il-
gili hükmüne" dayanarak artık kamu-
nun "ayıplı hizmet üretmesinin" önüne
geçılmesinı talep edeceklenru dile getir-
di. TükoDer'in gelir sağlamak amacıy-
la dava konusu yapılan olayda olduğu
gibi kitap basmak, satmak ve her türlü
faalıyeti yapmasının yasal olduğunu
ifade ettı.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLULONDRA erginyfa tr.net
ABD'nin "imparatorluk" projesinin yerine kul-
lanılan bir metafor olarak "terorizme karşı küre-
sel savaş"ın bir cephesi Afganıstan'dan Amerı-
ka'ya uzanıyorsa, diğer cephesinin de Uzakdoğu
olduğunu söylemişti Başkan Bush. Bütün dikkat-
lertw/nc/cepr>e"üzerindeyoğunlaşmışken, ge-
çen ay Uzakdoğu jeopolitiğiyle ılgili tartışmalann
artması. Çin uzmanı Prof. Aaron Friedberg'in.
Dick Cheney'in yanında Ulusal Güvenlik Danış-
manı yardımcılığına ve politika planlama direktör-
lüğüne atanması (The Asia Tımes. 13/06), "ikin-
ci cepheye" ilişkin bir projenin de Bush yönetimi-
nin gündemine girmeye başladığını düşündürüyor.
İki 'cephe'. ikl görüntü
Bu iki "cepheyi". kabaca, iki yarım küre olarak
tasarlarsak, karşımıza ilginç bir görüntü çıkıyor.
Dünyanın ekonomik ve siyasi/askeri merkezinin
(ABD-Avrupaittifakı)hinterlandı olan "birincicep-
henın" yapısı geçen on yıl içinde giderek gevşe-
di. ABD-Avrupa ittifakı zayıflarken, Avrupa Birliği
bloklaşma yolunda önemli adımlar attı. Egemen
ittıfakın lideri ABD'nin 11 Eylül'den sonra bu itti-
fakı kırmayı göze aldığı gibi, bu ittifakın uluslara-
rası ilişkilerini düzenleyen BM, NATO gibi kurum-
ların, nükleer silahlara ilişkin anlaşmalann giderek
etkisizleşmesine aldırmıyor, hatta neden oluyor.
Buna karşılık, ABD'nin küresel liderliğine, önerdi-
ği ekonomik kültürel modele karşı genel bir tepki,
Latin Amerıka'dan Ortadoğu'ya geniş bir alanda
giderek güçleniyor. Nıhayet bu "cephe", bir aşırı
üretim krizinin gündeme getirdiği bir deflasyonun
kenannda sallanan bir ekonomik durgunlukla bo-
ğuşuyor.
"İkinci cephenin" yanm küresindeyse gelişme-
ler oldukça farklı. Bu bölge Asya krizinin sarsıntı-
sını atlattı. Son veriler, Asya ülkelerinin yarı iletken-
ler (bilişim teknolojisi) alanında egemen olan dur-
gunluğun etkilerinden de kurtulmaya başladığını
gösteriyor (Asia Times. 02/07). Bölgede Çin, aşı-
rı üretim sorunuyla karşı karşıya kalan ülkelere ye-
Bu Sırada Uzakdoğu
ni mal ve yatınm
piyasalan, ucuz
ışgücü sağlayan
dev bir ekonomi
olarak, yıllık yüzde 9-8 gibi rakipsiz bir büyüme hı-
zı trendi üzennde hızla yükseliyor. Buna karşılık
Çin'in hızla artan üretim kapasitesi, yüksek reka-
bet gücü, "binnci cephe" üzerınde deflasyonist
basıncı arttınyor. Tüm bunlara ek olarak Çin'in dış
politikasını, ABD'nin aksine "sertgüce" (şidde-
te) değil, ekonomisine, tanhsel kültürel etkisine,
diplomatik sorun çözücü kapasitesine daya-
nan "yumuşak" güce dayandırması, ama gerek-
tiğinde "casus uçak" krizinde oldu-
ğu gibi, ABD karşısında "onurlu bir
fc>/ç/mcfe"diretmişolması, bölge ül-
kelerinin güvenini kazanmasını ko-
laylaştırıyor. Bölge ülkelerinın Çin'in
çekim alanına girme eğılimlerıni
güçlendinyor. Bu ülkeler Çin'in etki
alanına girerken bir seri ekonomih
ve ticari anlaşma bu bölgede ulus-
lararası ilişkilere sıyasi ve kurumsa
bir temel inşa ediyor, mali ekonomil<
entegrasyonu geliştiriyor. Nihayei
bölgede ABD tarafmdan önenlen
küreselleşme modeli yerine ulusc
ekonomik gereksinimlere. ihraca
yerine iç talebın güçlendirılmesiı
öncelık veren yabancı sermayeyt
kapıları kapatmamakla birlikte, onı
sektörel bazdayönlendiren, denet-
leyen bir ekonomik model gelişiyor(D. Lian, "In
Search ofSynthesis in Southeast Asia", Glo-
bal Economic Forum. 27/06).
Bölge ülkelen, ABD hegemonyasına karşı tu-
tum almamakla birlikte, kendini bütünleşme sü-
reçlerini inşa etmeye özen gösteriyorlar. Bu sı-
rada Çin ekonomik, diplomatik olarak yükselir-
ken, bir ekonomik gerileme yaşayan Japon-
ya'nın, ABD ıleyakınlaşmasını hızlandırırken as-
keri kapasitesini de güçlendirdiği görülüyor
(Stratfor,
03/07). Bu,
geçmişte
Japon mili-
tarizminden büyük zarar gören bölge ülkelerini
ürkütüyor.
Yine o malum kurulu;
Prof. Friedberg, şimdi danışmanlığını yapaca-
ğı I. Lewis Libby ve patronları Cheney 1997'de
kurulan ve Bush hükümetinin 11 Eylül sonrası be-
nimsediği dış politikanın ilkelerini oluşturan Pro-
:
—*
c
or New American Century'nin ku-
ulan arasında yer alıyoriar New York
niversitesi'nden Asya uzmanı John
Gershman'a göre Friedberg şimdi
"Bush yönetimindeki tek ve en üst
düzey Çin uzmanı" (Asia Times,
13/06).
Friedberg'in çalışmaları Asya'da
igemenlik mücadelesi (The
itruggle for Mastery in Asia, 2000)
dlı kitapla, muhafazakâr Commen-
-y dergisinin 2001 Şubat sayısında
/ımlanan"Çinigöğüslemek" (Fa-
ıg China) makalesiyle ilgi çekti. Fri-
îdberg. Çin'in ekonomik. sıyasi ve
ıskeri alanlarda ABD çıkarlarına
<arşı büyük bir tehlike haline gele-
;eğini, yalnızca bölgede değil tüm
uunyada ABD dış polıtikasının odak
noktası olacağını ileri sürdü. Friedberg, Çin'in Ja-
ponya'yı sindirerek ışbırliğine ya da tarafsız kal-
maya zorlayabıleceğine inanıyor ve ABD liderii-
ğinin etkin bir karşı strateji uygulayamayarak ta-
viz vermek zorunda kalmasından korkuyordu.
Bunlarsalt Friedberg'e özgün görüşler değil. Ge-
çen yıllarda, Bir Ulusal Strateji Arayışı (Se-
ekıng a Natıonal Strategy, GOR 05/2000); Glo-
bal Trendler 2015 (Global Trends 2015. NIC,
12/2000) ABD ve Günoy Doğu Asya: Yeni Yö-
netim için politika gündemi (CFR, 2001) gibi
birçok çalışma Çin'ı en önemli tehlike olarak sap-
tadı.
Ancak, geçen ay hızlanan tartışmalarda, bölge-
de ABD'ye en yakın iki ülke, Singapur ve Filipin-
ler'den iki etkili yazarın bile (Eng Chuan Ong:
Singapur Dışişleri Bakanhğı ve Rommel C Ban-
loi, Filipinler Harp Akademisi) Friedberg çizgisinin
tam tersinı savunduklan, Güneydoğu Asya ülke-
lerinin Çin'in yükselişini büyük bir firsat olarak gör-
düklerini (Banloi, Parameters Yaz 2003), yeni bü-
yüme motoru olacağını düşündüklerini. bölgesel-
leşmenin ve Güney Asya Serbest Ticaret Böl-
gesi (GASTB) projesinin engellenemeyeceğine
(Ong, Washington Ouarterly, Bahar2003) inan-
dıkları görülüyordu. Banloi'ye göre bölge ülkele-
ri, ABD'nin bölgedeki varlığından memnunlarama
"büyük devletlerin" (ABD'y\ kastediyor E.Y) Çin'in
yükselişine olumsuz tepki göstermesinden, tek
yanlı tutumundan kaygılanıyoriar. Eng Chuan
Ong ise GASTB'nin Çin merkezli olmasının bir
tehlike oluşturabileceğini, bu yüzden ABD'nin sü-
rece doğrudan katılması gerektiğinı savunuyor.
Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nden, Shiping
Tang ise Asya Times'daki yorumunda, Çin'i böl-
gede önemli bir güvenlik unsuru olarak niteledi.
Çünkü Çin, hem ABD'nin küresel konumunu ka-
bul ediyor, hem de hegemonik bir stratejiye değil,
işbirliğine ve dipl6masiye öncelik veriyor.(21/06).
Bir Çin yatınm bankasının genel müdürü, Henry
C K Liu'nun Friedberg'in görüşleriyle uzun bir po-
lemik oluşturan yazı dizisinin (Asia Tımes) ana te-
masıysa, Çin'in tarihsel olarak hep ikna etmeye ve
işbirliğine dayalı ("yumuşak güç") politikalar izle-
dıği, buna karşılık bugün esas tehiikenin, ABD'nin
hep Çin'in savunma kapasitesindeki artıştan kay-
gılanarak strateji oluşturması, dolayısıyla bir çatış-
mayı daha baştan kabul etmiş olmasıydı. Fried-
berg'in atanması, Bush yönetiminde, bu çatış-
manın kaçınılmazlığı varsayımı üzerinden politika
inşa eden militarist kesimın etkisinin daha da art-
tığını gösteriyor.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Soyunuyor!..
Bu soyunma mevsim normallerinin üzerinde gi-
den havasıcaklığı nedeniyle olmuyor. Soyunan, ül-
keyi yöneten hükümettir. Hükümetin gerçek niteli-
ği her gün biraz daha açık biçimde ortaya çıkıyor;
görünür oluyor.
• • •
AKP 3 Kasım seçimlerden önce, söylem ve açık-
lamalanyla, iktidara geldiğinde dinci kimliğinden
uzak duracağı izlenimini ustalıkla verdi; değiştiği
görüntüsünü başarıyla çizdi ve iktidara geldi. Hü-
kümet, ilk altı aylık uygulamasında, seçimlerden
önceki görüntüsünü korumaya çalıştı; kimi girişim-
lerinin kamuoyundan tepki alması karşısında dur-
mayı, geri adım atma esnekliğini göstermeyi de ba-
şardı. Zaman zaman gerçek yüzünü ortaya çıkara-
cak eylemleri olsa da, bu durum son haftalara ka-
dar süregeldi.
Hükümetin gerçek kimliğinin açıklık kazanması-
nın üç ayağı van (I) kendi zenginini yaratma (II) ka-
mu yönetiminde kadrolaşma ve (III) eğitimin biçim-
lendırilmesi. Kamu ihaleleri, orman, kamu arazileri
ve kadrolaşma uygulamalanyla, gün geçmıyor ki bu
üçlünün yeni bir örneği görülmesin. Biri birini ta-
mamlayan ve besleyen bu üçlünün iç içe geçtiği;
özellikle kadrolaşma ile eğitimin, eşgüdüm içinde
ve birlikte yürütüldüğü açıktır.
Giderek daha somut bir biçimde bir başka önem-
li nokta daha açığa çıkıyor; o da AKP hükümetinin
yaptıklannın bir seçim dönemine yönelik olmadığı,
kendisini iktidarda kalıcı kılacakçok uzun döneme
yönelik bir özellik gösterdiğidir. AKP il kongrelerin-
de büyük ölçüde Milli Görüş sahiplerinin seçimle-
ri kazanması ve Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın
ısrarla Müslüman devlet vurgulamalan ile birleşin-
ce, son günlerin yaygın kullanılan deyimiyle yol ha-
ritası çizilmiş oluyor.
AB üyeliği bağlamında yapılan yasal düzenleme-
ler, gerçekte, kimi ileri adımian içeriyon ancak, hü-
kümet bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ileri
doğru bir adım atarken, geriye doğru birçok adımı
bırden atıyor. Son günlerde yenıden gündeme ge-
tirilen YÖK konusu da bu çok hesaplı ve bilinçli bü-
yük yürüyüşün önemü alt bölümlerinden biridir; da-
ha fazla değil.
• • •
Türkiye'nin on yıllar boyunca ayağına dolanan
sorunlardan biri üniversiteleridir. Ülke sorunlarına
çözüm üretmesi gereken üniversite kendısi sorun
olmaktan birtüriü kurtulamıyor. Yeni YÖKtasansıy-
la da sorun çözüme kavuşturulmayacak, daha için-
den çıkılmaz sorunlar yumağı olacaktır. Bununla
da kalmayacak, sürekli sorunlu bir üniversite yapı-
sı, bataklığın sıtma üretmesi gibi, sürekli olarak,
tüm topluma yeni sorunlar yayacaktır. Üniversite,
kuşaklar boyu olumsuzluklan yaşanacak bir yapı-
lanmaya sokuluyor.
Üniversiteye en büyük yıkımı, 12 Eylül askeri yö-
netimi yaptı; kırdı, yıktı ve bıraktı. Türkiye'de mes-
lek liselerinin yetiştirdiği işgücü gereksinimi bir bü-
tüncül insan gücü planlamasına yerieştirılmeden,
üniversitelere öğrenci yığılması aşın boyutlara ta-
şındı; 199O'lı yıllarda bir çırpıda, bir ön hazırlık ya-
pılmadan 27 yeni devlet üniversitesi açıldı; özel üni-
versite sayısı da 20'lere yükseltildi. Sayı artarken,
nitelik katledildi.
YÖK düzeni uzun bir aradan sonra kendine ge-
lir gibi oldu; örneğin, öğretim üyesi yetiştirilmesin-
de olumlu adımlar atıldı; akademik yükselmelerde
bilimsel ölçütler daha çok önemsenir oldu; öğre-
tim üyelerinin, giderek öğrencilerin üniversitelerin
karar süreçlerıne katılımı bir ölçüde de olsa kolay-
laştınldı.
Getirilmekte olan yasal düzenleme ile üniversite
sisteminde yavaş da olsa görülen bu ileri adımlar,
bir bir geri adımlara dönüşecektir. Üniversitelerin
daha çok bilimselleşmeye gereksinimi vardır; siya-
sallaşma, üniversitenin sonunu getirir. Oysa, yasa
taslağı, gerek YÖK'ün yapısı, gerekse üniversiteye
giriş ve üniversitelerin işleyişi ıle ilgili önerileriyle,
üniversiteyı, tam anlamıyla, AKP çizgisinde siyasal-
laştırıyor. YÖK'ün eksikleri, kendi kurumsal evri-
miyle düzelmelidir; daha çok siyasallaştırılmasının
nedeni olmamalıdır.
Üniversite, bireyin yaratıcı yeteneklerinin en üst
düzeye çıkanlmasının yeridir; üniversite kavramı, bi-
limselliğin; bilgi üretiminin; araştırma ve buluşların
egemenliğinı içerır. Bilimsel üretimin temeli de bi-
limsel özgürfüktür. Oysa AKP hükümetinin diğer
kamu kuruluşlannda yürüttüğü sekiz aylık kadro-
laşma uygulaması, bu bakımdan, gerçekten kaygı
vericidir. AKP'nin geçerli kadrolaşma anlayışıyla
üniversitede olması gereken kadrolaşmayı bağ-
daştırma olanağı bulunmuyor.
• • •
Kimi destekçileri özenle görmezlikten gelse de,
AKP hükümeti, gerçek kimliğıni gösterecek biçim-
de soyunuyor.
[email protected]
Kamu iscilerinden hükümete.-
UmutLarı boşa
çıkarmayın
ANK4RA (Cumhu-
ri>et Bürosu)- Hükümet
ile kamu işçileri arasın-
da yaşanan zam gergin-
liği tırmanıyor. Kamu
işçilen adına basın açık-
laması yapan Türk Yerel
Hizmet-Sen Genel Sek-
reteri Hüsejin Ünal ile
Türk tmar-Sen Genel
Başkanı Necati Alsan-
cak hükümeti uyararak
kamu işçisıne "200 mü-
yon lira seyyanen zam"
istedi.
Türk Yerel Hızmet-
Sen Genel Sekreteri Hü-
seyın Ünal yaptığı yazı-
lı basın açıklamasında,
hükümetin IMF, AB ve
iş çevreleriyle diyalog
kurduğunu, sendikalan
ise muhatap almadığını
belirtti. Ünal, kamu işçi-
sinin reel gelinnin yüz-
de 8.1 kayba uğradığını,
750binişçininaçlık, 1.4
milyonunun ise yoksul-
luk sımnnın altında üc-
ret aldığını kaydetti.
Türk İmar-Sen Genel
Başkanı Necati Alsan-
cak da aynı gerekçeler-
le aynı zammı istedi.
Alsancak hükümete,
"Hükümetmizi TÜSİ-
AD ve kartel medvası-
nın riyakâr büyüsün-
den avTilmava. sizi ikti-
dara getiren sosyal ke-
simlere ilgi göstermeye
da\et ediyoruz. Serma-
ye güdümlü partilerin
alabetini gördünüz. Si-
zi iktidara fakir fukara,
ezilen halk getirdi,
umutlan boşa çıkarma-
yın'' diye seslendi.