01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JİiJvtJl 1 U İ V L l ekonomita cumhuriyet.com.tr 13 ABD Irak'la ticareti etkiledi • -4\KARA(ANKA)- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 11 Türk askerinin ABD'li askerler tarafmdan gözaltına ahnması olajinın Habur sırur kapısından yapılan ticareti de olumsuz etkilediğini, gü\enlik nedeniyle Habur sınır kapısından kontrollü geçiş yapıldığını söyledi. Tüzmen, tam bir istikrar ortamı olmadığı ıçin kontrollü geçiş uygulamasına gıdildiğinı. BM'nin petrol karşılığı gıda programı kapsamında yapılan sevkıyatlann ıse sürdüğünübildirdi. Maden sahaları özelleştiPiliyor • ANKARA(AA)-Etı Holding. 19 maden sahasını özel sektöre açtı. Eti Holding Genel Müdürlüğü, programına aldığı 19 adet maden sahasının ruhsat hakJannı ihale yöntemi ıle 3. şahıs veya şirketlere devredecek. İhale duyurusuna göre ılgili firmalar ılgilendiklen sahalar için hazırlayacaldan teklif mektuplannı en geç 9 Temmuz tanhıne kadar ılgili birime verebilecekler. Dar gelirli bisikleti • ESKİŞEHİR(AA)- Çin malı akülü bısiklet E-Scooter. uygun fiyatı nedeniyle özellikle dar gelirliler tarafmdan tercih edihyor. Satışa sunulduğu yaklaşık 10 gündür yoğun ilgi gören bisiklet. plaka, trafık ruhsatı \e motosiklet ehlıyetine sahip olmadan kullanılabiliyor. Köprü, otoyohJan 45 trflyon lira • ANKARA (AA) - Geçiş ücretlen ile önemli bir gelir kaynağı haline gelen köprü ve ışletmedeki paralı otoyollardan elde edilen gelirin bu yıl 250 trilyon lirayı aşması bekleniyor. Edinilen bılgiye göre yılın üç aylık dönemınde köprü ve otoyollardan 45 trilyon lira gelir sağlandı. Kısa bir süre önce Irak'tan dönen Ergül, şu an için ülkede can güvenliğinin olmadığını belirtti atışma alanında ticaret• Türk-Irak İş Konseyi Başkan Yardımcısı Bilgin Ergül, 150 Türk şirketinin faaliyet gösterdiği Irak'ta her şeye karşın Türk firmalarmın büyük şansı olduğunu belirtti. MtVE ZEY^EKOĞULLARP Irak'ta son günlerde tırmanan gerginlik. bu pazarda iş yapan ve yapmak isteyen Türk firma- lanm da tedirgin etti. Kısa bir süre önce Irak'tan dönen Türk- Irak İş Konseyi Başkan Yardım- cısı Bilgin Ergül şu an için ül- kede can güvenliğinin olmadı- ğını ancak 2-3 ay içinde tablo- nun netleşeceğini belirtiyor. Savaş sonrası dünyanın ve Türk firmalannın gözünü çe- virdiği Irak pazan, hem petrol hem de mal ticareti açısından ilgi çekmeye devam ediyor. An- cak ülkede artan dırenişle bir- likte can güvenliğinin ortadan kalkması, Irak'la ticaret yapan veya yapmak isteyen firmalar için bir handikap oluşturdu. Ba- kanlann ve BAAS partisinin önde gelen bürokratlannın gö- revlerinden alındığı Irak'ta icraı nitelıkli kararlan Amerikan su- baylann verdiğini söyleyen Er- gül. her şeye ragmen Türk fir- malannın Irak'ta büyük şansı olduğunu ıfade ettı. Irak'ın Tür- kiye'nin tamamlayıcı mallannı Bağdat'ta. uydu anteni ve uydu telefonu sabşlannda patlama yaşaıuyor. Irak pazanna 150-200 bine yakın ikinci el araç, 2 milyona yakın uydu anteni ve uydu telefonu ile 900 bine yakmrenklitelevizyon girişi olduğu belirtildi. (Fotoğraf: AA) üretmesi sebebıyle iki ülkenin bütünleşen ekonomılen oldu- ğunu ıfade eden Ergül. Türki- ye'nin Irak'la olan dış ticaret hacmini 5 milyar dolar seviye- sinin üzerine çıkarabileceğini, bunun Türk fırmalan için de kaçınlmaması gereken bir firsat olduğunu belirtti. Hazıran ayı sonuna kadar Irak'a gönderilen mallardan gümrük alınmaması yönündeki uygulamanın da yıl sonuna ka- dar uzatıldığını söyleyen Ergül, havaalanının da 15 Temmuz'da açılmasınm gündemde olduğu- nu belirtti. "Türkiye'nin ihra- catının yönü tarüşmasız Avru- pa'dır ama Avrupa pazanıun s»- nırian olduğu ve kriz dönemle- rinde ihracann ne noktalara gel- diği de unurulmanıahdır" dıyen Ergül'e göre, Irak, Türkiye'nin önemli, dinamik ve değiştirile- Ikinci el pazan 15O'ye yakın Türk fir- masınm Irak'ta iş yaptığı- nı belirten Bilgin Ergül, satılan mallann ınşaat malzemeleri ağırlıklı ol- mak üzere soğuk hava de- posu, elektrik santralı, je- neratör, televizyon, uydu anten olduğunu söylüyor. "Şu an Irak bir 'ikinci el" pazaroldu" diyen Ergül'e göre, bütün Avrupa'nın ve ABD'nin ikinci el maki- neleri ve otomobılleri Irak'ta veya girmek üzere. Ergül. Irak'ın Ortadoğu sermayesinın, özellikle Dubaı ve Suudi Arabis- tan'taki sermayenin de ca- zibe merkezi haline geldi- einı belirtti. bilecek bir pazan. Irak'tan ithal edilen petrol ve doğalgaz kadar Irak'a mal satabilmesi halinde 20-25 milyar dolarlık bir dış ti- caret hacminin oluşacağını ifa- de eden Ergül. "Türkheihraca- ünın yönü baaya, Avrupa yadır ama İrak da 3-4 milyar dolarlık bir arü olabilecek bir pazardır. Bunu Iürkhe niye elinden ka- çırsuT şeklinde konuştu. Yurttaş 'bağış' yapmadan artık neredeyse hiçbir kamu kurum ve kuruluşunda iş yaptıramıyor Âdı bağış, ödenmesi zorunhıFATMA KOŞAR Vergi gelirlerinin ortalama yüzde 80'ini iç ve dış borç faizi ödemelerine ayıran devlet, kamu kurum ve kuruluş- lanna kaynak aktaramayınca işlemler karşılığında "bağış toplamak" her alan- da yaygmlaştı. Yurttaş. yasal dayanağı olmadığı halde "bağış" yapmadan ar- tık neredeyse hiçbir kamu kurum ve ku- ruluşunda iş yaptıramıyor Emniyetten nüfus müdürlüğüne. sigorta müdürlük- lerinden mılli eğitim müdürlüklenne, sanayi ve ticaret ıl mudürlükkrine ka- dar hemen her kamu kurumunda, işlem- ler karşılığında, bünyesindekı dernek ile vakıflar adına "yardım toplanıyor*. Örneğin, sigorta müdürlüklerinde herhangi bir işlem yaptıranlar "Pendik Sigorta Müdürlüğü Konıma ve Hizmet- lerini Geliştirme Derneği"ne. sanayi ve ticaret müdürlüklennden ışlem yaptı- ranlar "Sanayi ve Ticaret Bakanhğı Teş- küatını Güçlendirme Vakfi"na 10 mil- yon lira, emnıyet müdürlüklennde iş- lem yaptıranlar çeşıtlı derneklere en az 5 mılyon lira, nüfus müdürlüklerinde herhangi bir işlem yaptıranlar "Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfi İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve Sanayi İşletmesi*' adına 5 milyon lira "bağışyapmak" zo- • Emniyetten nüfus müdürlüğüne, sigorta müdürlüklerinden milli eğitim müdürlüklerine, sanayi ve ticaret il müdürlüklenne kadar hemen her kamu kurumunda, işlemler karşılığında, bünyesindeki dernek ile vakıflar adına yardım toplanıyor. runda kalıyor. Anayasada ve çok sayıda yasada düzenlenen "kamusalmalvehiz- mederin önkoşula bağlanmadan verü- mesi gerektiğj" yönündeki öngörüye ters düşen bu uygulamayla vergilerle zaten ödenen bedeller bir kez daha yurttaşa yükleniyor. Örneğin, Kadıköy llçe Em- nıyet Müdürlüğü ve Bağlı Karakollan- nı Yaptırma Yaşatma Derneğf ne aıt "bağış" makbuzlanndaşuaçıklamaya- pılıyor "Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü karakol ve ekiplerine ait hizmet binala- n ve araçlannın tamirve bakımı, yenile- rinin alınu, PTT giderlerinin karşüan- masına Kadıköy Kaymakamuğı'nın 06.1 1.2000 tarih ve 10/40 Sayıü onayı ile izin verümiştir.'' Oysa, kamunun hizmet bınalan, araçlann tamiri, bakımı, yeni- lerinin alımı gıbı gereksınmelerin yurt- taştan toplanan vergilerle karşılanması gerekiyor. Kamu kurum ve kuruluşlannda. mak- buz üzennde "alınan bağışuı miktan ve THD: YASAYI UYGULAYIN ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tüketicı Haklan Derneği Genel Başkanı (THD) Turhan Çakar. başta kamu kuruluşlan olmak üzere birçok kuruluşun, sözleşmelerini yeni tükerici yasasına uydurmadığını bildirdi. Çakar, dernek genel merkezinde yaptığı toplantıda, bankalann haksız sözleşme hükümlerine örnekler verdı. Çakar, sözleşmelerdekı, tüketicının anlayabileceğı şekilde yazılmamış koşullann tek taraflı. haksız, dengesiz koşullann ve yasalar ile iyı niyet kurallanna aykın maddelerin devam ettiğini savunurken ilgili kurum ve kuruluşlar ile bankalan, sözleşmelerini yasaya uyumlu hale getirmeye çağırdı. dernek ya da vakfin kaşesi" dışmda bir bilgı bulunmazken kamu yaran adına faaliyet gösteren Tüketici Korama Der- neği'ne (TükoDer) "bir adet geür mak- buzunda. ödeme yapanın baba adının eksik olduğu" gerekçesiyle dava açıldı. TükoDer dava açacak Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkeme- si'nde süren dava, demeğe yönelik bir "ihbar" üzerine yapılan aramadan son- ra kesilen para cezasmın ödenmemesi üzerine açıldı. Davada, TükoDer yöne- tim kurulu üyelerine 143 milyon liradan toplam 1 milyar 400 milyon lira para ce- zası ödemesi talep edildi. TükoDer Başkanı Mehmet Sevim, "Mabye Bakanhğı Dernek Gelirleri Alındı Belgesi" üzennde "baba adı ek- sik diye dava açan devletin döniip kendi- nebaknıası" gerektığınıbelirterek"zo- runlu bağışT ayn bir dava konusu yapa- caklannı söyledı. Se\im, yeni Tüketici Yasasf nın "ayıph mal ve hizmetterle il- gili hükmüne" dayanarak artık kamu- nun "ayıplı hizmet üretmesinin" önüne geçılmesinı talep edeceklenru dile getir- di. TükoDer'in gelir sağlamak amacıy- la dava konusu yapılan olayda olduğu gibi kitap basmak, satmak ve her türlü faalıyeti yapmasının yasal olduğunu ifade ettı. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLULONDRA erginyfa tr.net ABD'nin "imparatorluk" projesinin yerine kul- lanılan bir metafor olarak "terorizme karşı küre- sel savaş"ın bir cephesi Afganıstan'dan Amerı- ka'ya uzanıyorsa, diğer cephesinin de Uzakdoğu olduğunu söylemişti Başkan Bush. Bütün dikkat- lertw/nc/cepr>e"üzerindeyoğunlaşmışken, ge- çen ay Uzakdoğu jeopolitiğiyle ılgili tartışmalann artması. Çin uzmanı Prof. Aaron Friedberg'in. Dick Cheney'in yanında Ulusal Güvenlik Danış- manı yardımcılığına ve politika planlama direktör- lüğüne atanması (The Asia Tımes. 13/06), "ikin- ci cepheye" ilişkin bir projenin de Bush yönetimi- nin gündemine girmeye başladığını düşündürüyor. İki 'cephe'. ikl görüntü Bu iki "cepheyi". kabaca, iki yarım küre olarak tasarlarsak, karşımıza ilginç bir görüntü çıkıyor. Dünyanın ekonomik ve siyasi/askeri merkezinin (ABD-Avrupaittifakı)hinterlandı olan "birincicep- henın" yapısı geçen on yıl içinde giderek gevşe- di. ABD-Avrupa ittifakı zayıflarken, Avrupa Birliği bloklaşma yolunda önemli adımlar attı. Egemen ittıfakın lideri ABD'nin 11 Eylül'den sonra bu itti- fakı kırmayı göze aldığı gibi, bu ittifakın uluslara- rası ilişkilerini düzenleyen BM, NATO gibi kurum- ların, nükleer silahlara ilişkin anlaşmalann giderek etkisizleşmesine aldırmıyor, hatta neden oluyor. Buna karşılık, ABD'nin küresel liderliğine, önerdi- ği ekonomik kültürel modele karşı genel bir tepki, Latin Amerıka'dan Ortadoğu'ya geniş bir alanda giderek güçleniyor. Nıhayet bu "cephe", bir aşırı üretim krizinin gündeme getirdiği bir deflasyonun kenannda sallanan bir ekonomik durgunlukla bo- ğuşuyor. "İkinci cephenin" yanm küresindeyse gelişme- ler oldukça farklı. Bu bölge Asya krizinin sarsıntı- sını atlattı. Son veriler, Asya ülkelerinin yarı iletken- ler (bilişim teknolojisi) alanında egemen olan dur- gunluğun etkilerinden de kurtulmaya başladığını gösteriyor (Asia Times. 02/07). Bölgede Çin, aşı- rı üretim sorunuyla karşı karşıya kalan ülkelere ye- Bu Sırada Uzakdoğu ni mal ve yatınm piyasalan, ucuz ışgücü sağlayan dev bir ekonomi olarak, yıllık yüzde 9-8 gibi rakipsiz bir büyüme hı- zı trendi üzennde hızla yükseliyor. Buna karşılık Çin'in hızla artan üretim kapasitesi, yüksek reka- bet gücü, "binnci cephe" üzerınde deflasyonist basıncı arttınyor. Tüm bunlara ek olarak Çin'in dış politikasını, ABD'nin aksine "sertgüce" (şidde- te) değil, ekonomisine, tanhsel kültürel etkisine, diplomatik sorun çözücü kapasitesine daya- nan "yumuşak" güce dayandırması, ama gerek- tiğinde "casus uçak" krizinde oldu- ğu gibi, ABD karşısında "onurlu bir fc>/ç/mcfe"diretmişolması, bölge ül- kelerinin güvenini kazanmasını ko- laylaştırıyor. Bölge ülkelerinın Çin'in çekim alanına girme eğılimlerıni güçlendinyor. Bu ülkeler Çin'in etki alanına girerken bir seri ekonomih ve ticari anlaşma bu bölgede ulus- lararası ilişkilere sıyasi ve kurumsa bir temel inşa ediyor, mali ekonomil< entegrasyonu geliştiriyor. Nihayei bölgede ABD tarafmdan önenlen küreselleşme modeli yerine ulusc ekonomik gereksinimlere. ihraca yerine iç talebın güçlendirılmesiı öncelık veren yabancı sermayeyt kapıları kapatmamakla birlikte, onı sektörel bazdayönlendiren, denet- leyen bir ekonomik model gelişiyor(D. Lian, "In Search ofSynthesis in Southeast Asia", Glo- bal Economic Forum. 27/06). Bölge ülkelen, ABD hegemonyasına karşı tu- tum almamakla birlikte, kendini bütünleşme sü- reçlerini inşa etmeye özen gösteriyorlar. Bu sı- rada Çin ekonomik, diplomatik olarak yükselir- ken, bir ekonomik gerileme yaşayan Japon- ya'nın, ABD ıleyakınlaşmasını hızlandırırken as- keri kapasitesini de güçlendirdiği görülüyor (Stratfor, 03/07). Bu, geçmişte Japon mili- tarizminden büyük zarar gören bölge ülkelerini ürkütüyor. Yine o malum kurulu; Prof. Friedberg, şimdi danışmanlığını yapaca- ğı I. Lewis Libby ve patronları Cheney 1997'de kurulan ve Bush hükümetinin 11 Eylül sonrası be- nimsediği dış politikanın ilkelerini oluşturan Pro- : —* c or New American Century'nin ku- ulan arasında yer alıyoriar New York niversitesi'nden Asya uzmanı John Gershman'a göre Friedberg şimdi "Bush yönetimindeki tek ve en üst düzey Çin uzmanı" (Asia Times, 13/06). Friedberg'in çalışmaları Asya'da igemenlik mücadelesi (The itruggle for Mastery in Asia, 2000) dlı kitapla, muhafazakâr Commen- -y dergisinin 2001 Şubat sayısında /ımlanan"Çinigöğüslemek" (Fa- ıg China) makalesiyle ilgi çekti. Fri- îdberg. Çin'in ekonomik. sıyasi ve ıskeri alanlarda ABD çıkarlarına <arşı büyük bir tehlike haline gele- ;eğini, yalnızca bölgede değil tüm uunyada ABD dış polıtikasının odak noktası olacağını ileri sürdü. Friedberg, Çin'in Ja- ponya'yı sindirerek ışbırliğine ya da tarafsız kal- maya zorlayabıleceğine inanıyor ve ABD liderii- ğinin etkin bir karşı strateji uygulayamayarak ta- viz vermek zorunda kalmasından korkuyordu. Bunlarsalt Friedberg'e özgün görüşler değil. Ge- çen yıllarda, Bir Ulusal Strateji Arayışı (Se- ekıng a Natıonal Strategy, GOR 05/2000); Glo- bal Trendler 2015 (Global Trends 2015. NIC, 12/2000) ABD ve Günoy Doğu Asya: Yeni Yö- netim için politika gündemi (CFR, 2001) gibi birçok çalışma Çin'ı en önemli tehlike olarak sap- tadı. Ancak, geçen ay hızlanan tartışmalarda, bölge- de ABD'ye en yakın iki ülke, Singapur ve Filipin- ler'den iki etkili yazarın bile (Eng Chuan Ong: Singapur Dışişleri Bakanhğı ve Rommel C Ban- loi, Filipinler Harp Akademisi) Friedberg çizgisinin tam tersinı savunduklan, Güneydoğu Asya ülke- lerinin Çin'in yükselişini büyük bir firsat olarak gör- düklerini (Banloi, Parameters Yaz 2003), yeni bü- yüme motoru olacağını düşündüklerini. bölgesel- leşmenin ve Güney Asya Serbest Ticaret Böl- gesi (GASTB) projesinin engellenemeyeceğine (Ong, Washington Ouarterly, Bahar2003) inan- dıkları görülüyordu. Banloi'ye göre bölge ülkele- ri, ABD'nin bölgedeki varlığından memnunlarama "büyük devletlerin" (ABD'y\ kastediyor E.Y) Çin'in yükselişine olumsuz tepki göstermesinden, tek yanlı tutumundan kaygılanıyoriar. Eng Chuan Ong ise GASTB'nin Çin merkezli olmasının bir tehlike oluşturabileceğini, bu yüzden ABD'nin sü- rece doğrudan katılması gerektiğinı savunuyor. Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nden, Shiping Tang ise Asya Times'daki yorumunda, Çin'i böl- gede önemli bir güvenlik unsuru olarak niteledi. Çünkü Çin, hem ABD'nin küresel konumunu ka- bul ediyor, hem de hegemonik bir stratejiye değil, işbirliğine ve dipl6masiye öncelik veriyor.(21/06). Bir Çin yatınm bankasının genel müdürü, Henry C K Liu'nun Friedberg'in görüşleriyle uzun bir po- lemik oluşturan yazı dizisinin (Asia Tımes) ana te- masıysa, Çin'in tarihsel olarak hep ikna etmeye ve işbirliğine dayalı ("yumuşak güç") politikalar izle- dıği, buna karşılık bugün esas tehiikenin, ABD'nin hep Çin'in savunma kapasitesindeki artıştan kay- gılanarak strateji oluşturması, dolayısıyla bir çatış- mayı daha baştan kabul etmiş olmasıydı. Fried- berg'in atanması, Bush yönetiminde, bu çatış- manın kaçınılmazlığı varsayımı üzerinden politika inşa eden militarist kesimın etkisinin daha da art- tığını gösteriyor. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Soyunuyor!.. Bu soyunma mevsim normallerinin üzerinde gi- den havasıcaklığı nedeniyle olmuyor. Soyunan, ül- keyi yöneten hükümettir. Hükümetin gerçek niteli- ği her gün biraz daha açık biçimde ortaya çıkıyor; görünür oluyor. • • • AKP 3 Kasım seçimlerden önce, söylem ve açık- lamalanyla, iktidara geldiğinde dinci kimliğinden uzak duracağı izlenimini ustalıkla verdi; değiştiği görüntüsünü başarıyla çizdi ve iktidara geldi. Hü- kümet, ilk altı aylık uygulamasında, seçimlerden önceki görüntüsünü korumaya çalıştı; kimi girişim- lerinin kamuoyundan tepki alması karşısında dur- mayı, geri adım atma esnekliğini göstermeyi de ba- şardı. Zaman zaman gerçek yüzünü ortaya çıkara- cak eylemleri olsa da, bu durum son haftalara ka- dar süregeldi. Hükümetin gerçek kimliğinin açıklık kazanması- nın üç ayağı van (I) kendi zenginini yaratma (II) ka- mu yönetiminde kadrolaşma ve (III) eğitimin biçim- lendırilmesi. Kamu ihaleleri, orman, kamu arazileri ve kadrolaşma uygulamalanyla, gün geçmıyor ki bu üçlünün yeni bir örneği görülmesin. Biri birini ta- mamlayan ve besleyen bu üçlünün iç içe geçtiği; özellikle kadrolaşma ile eğitimin, eşgüdüm içinde ve birlikte yürütüldüğü açıktır. Giderek daha somut bir biçimde bir başka önem- li nokta daha açığa çıkıyor; o da AKP hükümetinin yaptıklannın bir seçim dönemine yönelik olmadığı, kendisini iktidarda kalıcı kılacakçok uzun döneme yönelik bir özellik gösterdiğidir. AKP il kongrelerin- de büyük ölçüde Milli Görüş sahiplerinin seçimle- ri kazanması ve Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın ısrarla Müslüman devlet vurgulamalan ile birleşin- ce, son günlerin yaygın kullanılan deyimiyle yol ha- ritası çizilmiş oluyor. AB üyeliği bağlamında yapılan yasal düzenleme- ler, gerçekte, kimi ileri adımian içeriyon ancak, hü- kümet bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ileri doğru bir adım atarken, geriye doğru birçok adımı bırden atıyor. Son günlerde yenıden gündeme ge- tirilen YÖK konusu da bu çok hesaplı ve bilinçli bü- yük yürüyüşün önemü alt bölümlerinden biridir; da- ha fazla değil. • • • Türkiye'nin on yıllar boyunca ayağına dolanan sorunlardan biri üniversiteleridir. Ülke sorunlarına çözüm üretmesi gereken üniversite kendısi sorun olmaktan birtüriü kurtulamıyor. Yeni YÖKtasansıy- la da sorun çözüme kavuşturulmayacak, daha için- den çıkılmaz sorunlar yumağı olacaktır. Bununla da kalmayacak, sürekli sorunlu bir üniversite yapı- sı, bataklığın sıtma üretmesi gibi, sürekli olarak, tüm topluma yeni sorunlar yayacaktır. Üniversite, kuşaklar boyu olumsuzluklan yaşanacak bir yapı- lanmaya sokuluyor. Üniversiteye en büyük yıkımı, 12 Eylül askeri yö- netimi yaptı; kırdı, yıktı ve bıraktı. Türkiye'de mes- lek liselerinin yetiştirdiği işgücü gereksinimi bir bü- tüncül insan gücü planlamasına yerieştirılmeden, üniversitelere öğrenci yığılması aşın boyutlara ta- şındı; 199O'lı yıllarda bir çırpıda, bir ön hazırlık ya- pılmadan 27 yeni devlet üniversitesi açıldı; özel üni- versite sayısı da 20'lere yükseltildi. Sayı artarken, nitelik katledildi. YÖK düzeni uzun bir aradan sonra kendine ge- lir gibi oldu; örneğin, öğretim üyesi yetiştirilmesin- de olumlu adımlar atıldı; akademik yükselmelerde bilimsel ölçütler daha çok önemsenir oldu; öğre- tim üyelerinin, giderek öğrencilerin üniversitelerin karar süreçlerıne katılımı bir ölçüde de olsa kolay- laştınldı. Getirilmekte olan yasal düzenleme ile üniversite sisteminde yavaş da olsa görülen bu ileri adımlar, bir bir geri adımlara dönüşecektir. Üniversitelerin daha çok bilimselleşmeye gereksinimi vardır; siya- sallaşma, üniversitenin sonunu getirir. Oysa, yasa taslağı, gerek YÖK'ün yapısı, gerekse üniversiteye giriş ve üniversitelerin işleyişi ıle ilgili önerileriyle, üniversiteyı, tam anlamıyla, AKP çizgisinde siyasal- laştırıyor. YÖK'ün eksikleri, kendi kurumsal evri- miyle düzelmelidir; daha çok siyasallaştırılmasının nedeni olmamalıdır. Üniversite, bireyin yaratıcı yeteneklerinin en üst düzeye çıkanlmasının yeridir; üniversite kavramı, bi- limselliğin; bilgi üretiminin; araştırma ve buluşların egemenliğinı içerır. Bilimsel üretimin temeli de bi- limsel özgürfüktür. Oysa AKP hükümetinin diğer kamu kuruluşlannda yürüttüğü sekiz aylık kadro- laşma uygulaması, bu bakımdan, gerçekten kaygı vericidir. AKP'nin geçerli kadrolaşma anlayışıyla üniversitede olması gereken kadrolaşmayı bağ- daştırma olanağı bulunmuyor. • • • Kimi destekçileri özenle görmezlikten gelse de, AKP hükümeti, gerçek kimliğıni gösterecek biçim- de soyunuyor. [email protected] Kamu iscilerinden hükümete.- UmutLarı boşa çıkarmayın ANK4RA (Cumhu- ri>et Bürosu)- Hükümet ile kamu işçileri arasın- da yaşanan zam gergin- liği tırmanıyor. Kamu işçilen adına basın açık- laması yapan Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Sek- reteri Hüsejin Ünal ile Türk tmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsan- cak hükümeti uyararak kamu işçisıne "200 mü- yon lira seyyanen zam" istedi. Türk Yerel Hızmet- Sen Genel Sekreteri Hü- seyın Ünal yaptığı yazı- lı basın açıklamasında, hükümetin IMF, AB ve iş çevreleriyle diyalog kurduğunu, sendikalan ise muhatap almadığını belirtti. Ünal, kamu işçi- sinin reel gelinnin yüz- de 8.1 kayba uğradığını, 750binişçininaçlık, 1.4 milyonunun ise yoksul- luk sımnnın altında üc- ret aldığını kaydetti. Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsan- cak da aynı gerekçeler- le aynı zammı istedi. Alsancak hükümete, "Hükümetmizi TÜSİ- AD ve kartel medvası- nın riyakâr büyüsün- den avTilmava. sizi ikti- dara getiren sosyal ke- simlere ilgi göstermeye da\et ediyoruz. Serma- ye güdümlü partilerin alabetini gördünüz. Si- zi iktidara fakir fukara, ezilen halk getirdi, umutlan boşa çıkarma- yın'' diye seslendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle