23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TEMMUZ 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JjjJVvJiıUltUL ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 StRKETLER KOM2003yaztrendi oiın fotoğraf basta dsenlenni mayo ve bidnilere taşıdı. •ACCORSERMCES. Sireyya Ayhan'ın da knhcağı 9.IAAF Dünya Aietizm Ş<mpiyonalan"nın spjnsorluğunu üstJendı. • MAVİJEANS'in Tnveller. Military ve Canp temalı 2003 iltoahar- yaz koeksiyonunda, yüzde 30 a varan indirimler bajladı. • DEDEMAN RISORT. temmuzda Artalya, Bodrum ve Rize şubelerinde Bonus Card ileen yüksek harcamayı yapan müştenlerine 3 geıelik Paris Seyahatı kaıanma firsatı veriyor. • BECKS. ana spcnsorluğunu yaptığı Foımula 1. Dünya Şampiyonası 'nda yanşan Jaguar Takım Pilotu Mark Webber'i yann tstaıbul'da ağırlayacak. 6.3 katrilyon lirabiriken IşsizlikFonu'ndan yararlananlann sayısı sadece 155 bin ŞanslıişsizesigortaMtNE ZEYBEKOĞULLARI Mayıs ayı itibanyla 6 kat- rilyon 350.9 trilyon liralık bi- rikime ulaşan Işsizlik Sigor- tası Fonu, işsizlerin yarasını sarmaktan uzak kaldı. Res- mi verilere göre işsiz sayısı- nın 3 milyona yaklaştığı Tür- kiye'de Işsizlik Sigorta- sı'ndanyararlanabilen "şans- lı işsiz" sayısı ise 155 bin 9OO'de kaldı. Bu sayı, sadece bu yılın ilk 3 ayında işsiz ka- lanlann sayısına eşit. Buna karşılık, fonda bu yı- lın mayıs ayı itibanyla 6 kat- rilyon lirayı aşkın para birik- ti. Geçen yıl martayında öde- melere başlayan Işsizlik Si- • Resmi verilere göre işsiz sayısının 3 milyona yaklaştığı Türkiye'de Işsizlik Sigortası'ndan yararlanabilen "şanslı işsiz" sayısı ise 155 bin 900. Bu sayı, sadece bu yılın ilk 3 ayında işsiz kalanlann sayısına eşit. Katrilyonlarca liranın biriktiği fonun harcamalannın toplamı da sadece 115.9 trilyon lira. gortası'ndan bugüne kadar yapılan ödemelerin toplamı ise 115.9 trilyon lira. Işsizlik Sigortası 'ndan ya- rarlanmanın koşullan uzun bir listeyi oluştururken en önemli engel, işsizin son 3 yıl içinde 600 gün ve işten çı- kanldığı günden itibaren ge- riye dönük olarak 120 gün kesintisiz prim ödemiş ol- mak. Yararlanmanın koşulla- n arasında "hizmet akdimn ihbar öneüerine uygun ola- rak işveren tarafindan feshe- dilmesi, betirli süreti hizmet akdiüeçahşmaktaohıpda sû- renin bitimindeişsizkalmak" gibı çok sayıda özellikler ara- nıyor. Oysa Türkiye'de kayıt dışı ile geçici sözleşmelerle çalışma pek çok sektörde yaygın. Işsizlik Sigortası'ndan ya- rarlanmak için Iş-Kur'a bu- güne kadar başvuranlann sa- yısı 176 bin 700. Işsizlik ora- nında rekor kıran Türkiye'de eğitimli gençler arasında iş- siziik yüzde 30'lara çıkarken tş-Kur'a başvurulann düşük sayıda kalması, üstelik baş- vuranlardan 17 bin kişinin yararlanamaması uygulama- ya dönük eleştirilere neden oluyor. Işsizlik Sigortası Fo- nu'ndan bir kişiye verilecek Ödenek asgari ücretin neriy- le sınırlandınlmış durumda. Işsizler, aynca en fazla 300 gün süreyle ödenek alabili- yor. Nisanda ödeme yapılan- lann sayısı 62 binden 60 bin 139'a gerilerken Işsizlik Fo- nu'ndan yapılan aylık ödeme de 12.2 trilyondan 10.7 tril- yon liraya düştü. Ödemeleri düşmesıne kar- şın fonda biriken para gide- rek artıyor. Bugüne kadar yaklaşık 3.5 katrilyon lıra fa- iz geliri elde edilmesıne kar- şın ödenek miktan "insanla- n çabşmamaya teşvik eOne- mek" gerekçesiyle yüksel- tilmiyor. DlSK Genel Başka- nı SiUeymanÇelebi, "Fonun, işsizjerin 'yararlanmaması için' önlemler alman bir ya- sal düzenlemeye dönüştüğü" yorumunu yaptı. OSYAL GÜVENLtK KURULUŞLARI ŞUBATTAN BU YANA ÖDEME YAPMIYOR Eczacılar eyleme hazırlanıyor • İPEKYOL. World üye işyerleri arasına katıldı. Şirket müştenlerine peşin ödemeyle lOkat, tüm taksitli alışverişlerde ise 2 kat Worldpuan olanağı sağlayacak. • ALGÎDA, ağustos ayuıa kadar sürecek bir promosyonla. Magnum çubuklannda çift logo bulan müşterilerine, 6 magnum çeşidınden birini ücretsiz veriyor. Ekonomi Servisi - Sattıklan ilacın yüzde 80'ini sosyal güvenlik kuruluş- İanna veren eczaneler, şubattan bu ya- na ödeme yapılmaması nedeniyle zor durumda kaldı. Sosyal güvenlik kuru- luşlanndan 250 trilyon lira alacagı olan eczanelere ödeme tarihi bile ve- rilmezken Türkiye genelindeki oda başkanlan 26 Temmuz'da bir araya gelerek eylem planını be- lırleyecek. Daha önce 2-3 ay gecik- meli de olsaparasım alabi- len eczanelere bu kez ara- dan 6 ay geçmesine karşm SSK ve Bağ-Kur'un öde- me yapmaması, finans du- rumlan zayıf olanlann ka- panmasına da yol açıyor. Istanbul Ec- zacılar Odası Başkanı Zafer Kaptan. dağıtımda tekelleşme olduğuna dık- kat çekti. Bu nedenle çok sayıda ec- zanenin ilaç almakta zorlandığını be- lirten Kaptan, "Ilaç dağıömı vapan 2 büyük depo,pazann yüzde85'ini elin- detutuyor. Bunlann kara listesine gjr- diğinizde işiniz biter. Bu koşullar du- rumu daha da ağırlaşürryor" dedi. Te- kelleşmeyi kırmak için kooperarifleş- tiklerini belirten Kaptan, şu anda Is- tanbul, Bursa ve tzmir'de eczanelerin bir araya geldiği kooperatiflerin pazar payının yüzde 11 düzeyinde olduğu- nu söyledi. Kaptan, 26 Temmuz'da Türk Eczacılar Birliği'ne bağlı oda başkanlannın bir araya gelerek eylem planını belirleyeceklerini anlattı. • Türkiye genelindeki oda başkanlan 26 Temmuz'da eylem planını belirleyecek. Bursa'danilan Bursa Eczacı Odası, öde- melerdeki gecikmenin sür- mesi halinde kurumlara ilaç satılmayacağını bildirdi. Bursa Eczaa Odası, ku- rumlara satılan ilaç bedel- lerinin ödenmesınde yaşa- nılan sıkınrılan, yerel gazetelere ver- diği tam sayfa ilanla duyurdu. tlanda, kâr marjı brüt yüzde 16.6, vadesi 30 gün olan bir ilacı, yüzde 2.5 iskonto ve 150 gün geri ödeme ile kurumlara farura ettikleri ıfade edılerek eczacı- lık sisteminin "dünyanın hiçbir verin- de bu şekilde yürüyemeyeceği'' belir- tildi. İlanda, eczane raflarının tama- men boşalacağı savunuldu. K â b l l S yaŞiyOrilZ - tlaç dağrtıın zincirinde olumsuz koşuflann farurasının sürekh kendilerine çıküğını belirten eczacılar, depolara öde- me yapamayınca ilaç alamıyoriar. Oysa ilaç ürerim şirketleri depoya ilacı banka teminatı karşıhğında veriyoriar. Ödeme konusunda tarih bile ve- rilmeren eczaneler, bu nedenJe kâbus içinde yaşadıklannı söytiiyorlar. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Lozan'ı AnlamakPerşembe, 24 Temmuz, Lozan Banş Antlaşması'nın 80. yıldönümü- dür. Uluslann geleceklerinı, geçmışteyaptıklan yadayapamadıklan be- lirler. Türkıye insanı için Kurtuluş Savaşı sonrasında imzalanan Lozan Banş Antlaşması, olağandışı koşullann olağan kıhndığı bir büyük uya- nışın somut belgesıdir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında yenılen ülkeler, Osmanlı Imparator- luğu, Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan, karşılıklı görüş- melerle oluşturulan bir antlaşma imzaJamadı; banş antlaşmalan, sava- şı kazananlar tarafindan tek taraflı emirler olarak "yazdınldı". Yalnızca Türkiye, kendısıne, önce Mondros sonra da Sevres'de da- yatılan koşullan, yaklaşık on yıl süren savaşlardan sonra, yaptığı Kurtu- luş Savaşı sonunda yırttı attı; onlann yerine Lozan'ı yerleştırdi. • • • Birinci Savaş sonrasında, Osmanlı Imparatorluğu, Ekim 1918'de Mondros'ta, adı Yunan Mitolojısınde "krallann kralı"anlamına gelen In- gilız sancak gemisı Agamemnon'da "Ateşkes" ya da silah bırakışma- sı antlaşması imzaladı. Dığer yok edici önenlennin yanında, Antlaşma, asıl, 7. maddesiyle, "savaşı kazananlara, güvenliklerini tehdit eden du- rumlarda ülkenin stratejik yerierini işgal hakkı" veriyordu. Ateşkes üzerine sevince boğulan Ingıliz hükümeti, kendine değil ya- bancılara güvenen, onlara inanan anlamında kullanılan "Doğu düşün- ce biçimi veri" alındığında, "Istanbul'un nasıl ışgal edileceğınin aynn- blanm" görüşüyordu. Mondros'u Sevres Izledi. Sonrası bilinıyor. • • • Lozan, aslında, Doğu düşünce biçimi olarak küçümsenen bağımlı an- layışa karşı yükseltilen çok güçlü bir başkaldındır. Lozan ile kazanılan, yalnızca ülkenin coğrafi sınırlannın çizilmea ya da bir anlamı da teslimi- yet olan, asıriann utanç verici kapitülasyonlannın tamamryla kaldınlma- sı değildır. Lozan, ulusal başkaldınnın ulusal bağımsızlıklataçlandınlma- sı; buna bağlı olarak sıyasal, ekonomik, kültürel ve toplumsal bir köklü dönüşümün, yepyeni bir başlangıcın doğumudur. Lozan'da o günlerin en güçlü ülkesi olan Ingirtere'yi Dışişleri Bakanı Lord Curzon temsil ediyordu. Osmanlı'ya düşmanlığını hıç saklamayan Curzon, savaştan hemen sonra, 1919'da, Türklerin, Istanbul'dan çıka- nlması, benim düşûnceme göre kaçıntlmazdır.. demışti. Oysa, Temmuz 1923'te durum tersıne dönmüştü. Lozan'da, Musul konusu dışında, istediklerinin hıçbirinı alamayan Curzon: "Şımdiye ka- dar banş antlaşmalannın koşullannı biz yazdırdık, bu kez olmadık bir durumla karşı karşıyayız".. diye yakınıyor ve ülkemızin Baş delegesi Is- met Inönü'ye: "Sen bana daha çok müzikkutusunu hatırtatıyorsun. Sen günlerdir aynı sarkıyı bizı bayıltıp hasta edene kadar çalıp duruyorsun: 'Bağımsızlık' 'Bağımsızlık' 'Bağımsızlık'" demek zorunda kalryordu (Grew, J.C. (1952) Turbulent Era: A Diplomatıc Record of Forty Years 1904-1945; Boston, c.l, s. 525). Inönü o şarkıyı söylerken gücünü, Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndan, onun komutanı Mustafa Kemal'den veTürkiye Büyük Millet Meclisi'nden alı- yordu. Türkiye, başkalanna değil, kendine, yalnızca kendine inanıyor ve güveniyordu. Türkrye Lozan'da kendısine "Avrupa'nınhastaadamı" diyenleri has- ta etmesını bildi; kazandığı özgüvenle, toplumsal aklını bağımsızlığm odağında dönüştürdü: Cumhunyet'ın, laik, demokratik, ilencı, çağdaş açılımlannın, değerlerinin temellerini attı. Türkrye vartığını Lozan'ın bağımsızlık türküsüyle sürdürüyor. • • • Meclis, 1 Mart 2003'te, ABD askerlerinin ülkemizde konuşlandınlma- sına ilişkin ünlü Tezkere'yi onaylamadı; reddettı. Türkiye'yi kolladı; derin- liği, genişliği ve süreşi belirsız Irak bataklığına sürüklenmekten korudu. Enbaşta, "istekSerinı, kesınemiriergibiyazdırmaya" ve Türkiye'yi "Ö0- ğu dûşüncesinin teslimiyetçisi" saymaya yıllardır alışık olan ABD, Mec- lis'ın bu karannı, aradan yedi aya yakın bir süre geçmesine karşılık, bir türiü kabullenemiyor; Türkiye'yi, elindeki her olanağı kullanarak, ceza- landırmak istiyor. Hükümet, Tezkere'ninrededilmesikarşısında, şaşırdı kaldı; 1 Mart'ı, anlamadı; değerini kavrayamadı; benımsemedi; içselleştıremedi. Şaşkın- lığı devam ediyor. Eğer, AKP hükümeti Tezkere'nin gereğini yapabılsey- di; bağımsızlığm esasını kavrayabilmiş oteaydı, ne 11 Türk askerinin Ker- kük'te üç gün esiralınması ve işkence görmeteri olayı yaşanır, ne de ABD, bu konuda, "Haberimizyok, biz de üzgünüz" gibi anlamsız ve Türkiye'yi hiçe sayan bir tutum sergıleyebilirdi. Kimi zaman, bugünlerde olduğu gibi, Lozan'da ulaşılan aklın nitelik- sel dönüşümünü anımsamaya gereksinim doğuyor. yakup@metu.edu.tr DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA IV. Kuşak Savaşlar (4KS) teziyle ilk kez 1989 yılında, "tarihin sonu", "küreselleş- me", "ulus devletin sonu" savla- rının ileri sürüldüğü bir sırada kar- şılaştık. Diğer bir deyışle, Doğu Bloku'nun çökmeye başlamasıyla birlikte, tek süper güç konumuna yükselen ABD bu konumunu ko- ruyabilmek için kendisine rakip güçlerin gelişmesıni engelleyecek bir dış politika paradigması ara- mayabaşlarken... "Elinde çekiç olana dünya çi- vi gibi görünür" derler. Tek süper güç konumundaki ABD'ye tüm di- ğer gelişmiş ülkeler potansiyel he- gemonya adayları olarak görünür- ken, aşırı kapasite sorununun yol açtığı üretim fazlasına, hızla spe- külasyon alanına kaçan mali ser- mayeye değerlenecek piyasalar arayanlara da tüm çevre ülkeler "küreselleştirilecek-açılacak" alanlar olarak görünüyordu. Bu sı- rada ABD'nin askeri makinesınin başında oturanlar "soğuk savaş" ortamı geride kahrken küreselleş- menin üretmeye başladığı, "tero- rizm", "başarısız devletler", "gri alanlar" gıbı yeni "güvenlik" so- runlarına, sosyoekonomikçözüm- ler yerine bastırmaya yönelik ola- sı askeri müdahalelerin biçimlerini düşünüyorlardı. Kuramsal çerçeve Küreselleşme yanlıları tüm eko- nomik kuramlann eskidiğini savu- nurken birileri de küreselleşmenin etkisiyle savaşlann değişerek dev- letler arası çatışmalardan ulus- ötesı aktörler arası çatışmalara dö- nüşmeye başladığını ileri sürdüler. (VVilliam S. Lind. Albay Keith Nightengale, Binbaşı John F. Schmitt, Albay Joseph W. Sut- ton ve Kurmay Albay Gary I. Wil- son, "Savaşın değişen yüzû: Dör- düncü kuşağa doğru", Marine Corps Gazette, Ekim 1989; Mar- tin van Creveld, Savaşın dönü- şümü, Free Press 1991, Kurmay Albay Thomas X Hammes, "Sa- vaşın Evrimi: Dördüncü Kuşak", Marine Corps Gazette, Eylül 1994) (Daha fazla bilgi için; http:/ /www.d-n-i.net/second1evel/fo- urthv generation"warfare.htm) Napolyon döneminde, bir mu- harebe meydanında karşılaşan or- duların sıkışık saflarla yürüttükleri IV. Kuşak Savaşlar-Sömiirge Savaşlan (II) devletler arası savaşlar, kapitaliz- min 1. Kuşak Savaşlannı oluştur- du. 2. Kuşak Savaşlar, sanayileş- miş devletler arasında yaşanan, modern silahlarla ateşin yoğunlaş- tırılmasıyla düşmanın imhasını amaçlayan savaşlardı; klasik öme- ği I. Dünya Savaşı'ydı. 3. Kuşak Savaşlar ise II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın geliştirdiği, cepheden saldın yoluyla imhaya değil, halı manevrayia (blrtzgrieg), arka- sına geçerek düşmanı çökert- meye dayanıyordu. 4KS bu ilk üç kuşaktan kimi özellikleri devralmakla birlikte, düşma- nın tüm toplumunu hedefle- yen, güçlerin hızlı hareket et- mesine, yayılmasına ve küçük gruplann harekâtına öncelik veren bir savaştı. Bu savaşta merkezı lo- jistiğin önemi azalıyor, hızın. tem- ponun, düşman arazisinde yaşa- mı sürdürebilmenin önemi ar- tıyordu. Bu savaşta düş- manın (ekonomik, kül- türel araçlarda kullanı- larak) içeriden çöker- tilmesi amaçlanıyor, toplumun ideolojik ve siyasi yapısı (kimliği) hedef alınıyordu. Kısacası, 4KS da- ğınık güçler arasın- da, sınırian tam ola- rak betimleneme- yen bir savaştı. Savaş ve banş arasındaki fark yok olma noktasına kadar eriyor, savaş çiz- gisel olmayan bir süreç izli- yor, savaş alanları belli olmadığı gi- bi, sivil asker ayrımı da bulanıkla- şıyordu. ilk üç savaşın tarzını be- lirleyen Batı olmuştu. Halbuki 4KS Batı'nın dışındaki kültürlerden, Müslüman ya da Asyalı gelenek- lerden kaynaklanıyordu (Böylece ABD ordusu 4KS'de hedefini sap- tamış oluyordu - E.Y.). Küreselleşme ve IV. Kuşak Savaşlar Tüm 4KS kuramcılan yukanda özetlediğim noktalarda anlaşıyor, daha 11 Eylül'den çok önce düş- manı, bir ulus devlet bağlamı için- de değil, genellikle terörist kavra- mı altında tarif etmeyi tercih edi- yorlar. Ulus devletler bu teröristle- re destek veren "serseri devlet- ler" bağlamında denklemin ıçine gıriyordu. Thomas X. Hammes'in "klasikleşmiş" makalesinde,Cre- veld'in çalışmasına dayanarak 4KS'nin ilk örneklerinı Çin, Viet- nam, Nikaragua gibi "isyancı sa- vaşlann" evriminde bulması, bu kavramı üretenlerin esas kaygısını da açıkça ortaya koyuyordu. Bu ömekler hep kapitalist dünya ekonomisinden, em- peryalızmin denetiminde kopmayı amaçlayan giri- şimlenn yol açtığı, tekno- lojik, askeri ve mali olarak birbırine denk olmayan asi- metrik güçlerin karşılaştığı sa- vaşlara, zayıf geri kalmış olanın, gelişmiş, emperyalıst ve güçlü olana, yabancı olana karşı yü- rüttüğü savaşlara ilişkindi. Emekli Kurmay Albay David W. Szelows- ki'nin (Marine Corps Gazette, Mayıs 2003) dik- kat çektiği gibi, 4KS, bu açıdan, sömürge savaş- lanyla büyük benzerliklergös- teriyor, "terö- rist", "gerilla", "devrimci" "gayri nizami" savaşçılar 50, 100yada200yıl önce nasıl birtehlike oluşturuyorsa bugün de aynı tehlikeleri oluşturuyorlardı. Tüm bunlar 4KS'nin, sömürge savaşı modeli olarak, ama günü- müzdeki sorunlar ışığında tasar- landığını düşündürüyor. ömeğin, Szelovvski'nın işaret ettiği gibi "ABD'nin bugün en büyük teh- like, potansiyel düşman olarak gördüğü uluslar, dünya ekono- misine en az eklemlenmiş ve statükoya karşı çıkma eğilimin- de olanlar"(age). Diğer bir deyiş- le ABD'nin dayattığı ekonomik modeli kabul etmeyen, ekonomi- sini onun sermayesine açmayan ya da kapamak isteyen uluslar. öyleyse. küreselleşme 4KS'nin coğrafyasını oluşturuyor (Prof. Barnett'in "Çekir- dek" ve "Çatlak" te- zini burada anımsa- yabiliriz). Gerçekten de 4KS kuramını anlamaya çalışır- ken bu en son küreselleşme dal- gas/nın dünya jeopolitiğine getir- diği bazı yenıliklerı de hesaba kat- mak gerekir. örmeğin, internetin ve cep telefonlarının getirdiği ha- berleşme uluslararası alanda fa- aliyet gösterebilecek öVgütsel ağ- lar kurmayı kolaylaştırdı; göç dal- galan ve hızlı ulaşımın ucuzlama- sı, çevredekı, isyanın/çelişkinin coğrafyasındaki düşmanın, eski sömürgelerden farklı olarak, em- peryalıstin vatanına ulaşmasına, hatta bir göçmen nüfusa dayana- rak orada uzun süre yaşatabilme- sine, içeriden, tüm toplumunu et- kileyecek birsaldın planlayabilme- sine olanak sağladı. Buna karşılık aynı özellikler kapıtalizmin en önemli kadrolannı, sürekli seyahat eden üstdüzeyyöneticilerini dün- ya çapında hedef haline getirdi. Nihayet bunlara, sömürgecinin is- yanı bastırmak için başvurduğu şiddetin görüntülerınin modern iletişim araçları yoluyla sıvil halkın oturma odasına kadar ulaşarak onlann savaşı destekleme eğilımi- ni zayıflatıcı etkiler yaratmasını da ekleyebiliriz. 1980'lerde başlayan ve 1990'da büyüktahribat yaratan küreselleş- me, 19. yüzyılın aynı döneminde- ki küreselleşme gibi biryapısal kri- ze cevap olarak gündeme gelmiş- ti. 19. yüzyıldaki II. kuşak sömür- geciliğin isyanı bastııma teknikle- riyle, 20. yüzyılın bağımsızlık sa- vaşlanyla, bugün gündeme gelen sömürgeciliğın isyanı bastırma teknikleri arasında çok büyük bir benzeriik var. Farklı olan döneme ait biçımsel değişiklikler. Bunlar da bugün karşımıza 4KS olarak çıkı- yor. 20 yıldır yasadığımız baş dön- dürücü değışikliklerin sonunda, kriz ve savaşlar dünyanın 19. yüz- yıldan bu yana sanıldığı kadar çok değişmediğinigösterıyor. Döndük dolaştık, sömürge savaşlanna ge- ri döndük. Dün belki kuramı yoktu ama bu kez var. Bu kuram ABD'nin dışarı- ya öncelik bir sömürge ordusu kur- masını, içeriye yönelik denetim ve güvenlik tedbirlerinı arttırarak de- mokrasiyi sınırlamasını gerektiri- yor. Bush iktıdara geldiğinden be- ri de öyle de oluyor. Yüzde 10 artı Tekel ürünlerine zam EkonomiServisi- Tekel ürünlerine, bugünden geçerli olmak üzere orta- lama yüzde 10 zam yapıldı. Tekel Genel Müdürlüğü'nden ya- pılan açıklamada. ürün fiyatlannın en son 28 Mayıs'ta yeniden behrlen- digi hatırlatarak, "Hammadde ve malzeme olmak üzere girdi fiyauan ile yasal \ükümlülüklerde meydana gelen değişiklilder nedenrvie, yeni bir düzenleme ihtiyacı doğmuştur" de- nıldi. Yeni fıyatlara göre, 2 milyon 450 bin lira olan uzun Tekel 2000"ın fıyatı 2 milyon 750 bin liraya, eski fi- yatı 1 milyon 50 bin iira olan kısa Samsun ve Maltepe sigaralan ise 1 milyon 150 bin liraya yükseldi. Zam- la birlikte 35 cl'lik Yeni Rakı'nın fı- yatı 8 milyon 250 bin lira, 70 cl'lik Yeni Rakı'nın fiyatı 12 milyon 500 bin lira oldu. Japan Tobacco International'ın (JTI) Izmir Torbalı Tesısleri 'nde üre- tilen Camel, Salem, Winston ve Monte Carlo sıgaralannın satış fiyat- ları da, bugünden geçerli olmak üze- re, yüzde 9 ile yüzde 11 oranında ar- ttınldı. Zamla birlikte, 2 milyon 750 bin lira olan kısa Camel ve Salem'in fiyaü 3 milyon liraya yükseldi. PHIL PHUP MORRB / SABANCI DUYURU ŞİRKETİMİZİN TORBALI SİGARA FABRİKASI'NDA İMAL EDİLEN YENİ ÜRÜNLERİ MURATTIAMBASSADOR, MURATTI AMBASSADOR LIGHTS 21 TEMMUZ 2003 PAZARTESİ GUNUNDEN İTİBAREN SATIŞA SUNULMUŞTUR. MURATTI AMBASSADOR 2,100,000 TL MURÂffî AMBASSADOR LIGHTS 2,100,000 TLS p e c ı a l B o x PHILSA Philip Morris Sabancı Sigara ve Tütüncülük Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle