27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S^YFA CUMHURİYET 24 HAZİRAN 2003 SALI ÇEVRE Danıştay, Orman Bakanlığı'nın arazi tahsis işlemlerinin iptaline ilişkin karannı onadı Koç'a yargı darbesi.ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay Idari Dava Daireleri Genel Kurulu, Koç Uni- versitesi'ne arazi tahsisine ilişkin Bakanlar Ku- rulu karan ıle Orman Bakanlığı'nın kesin izin ve tahsis ışleınlerinın iptaline ilişkin 8. Daire karartnı onadı. Davalı kurumlar. karar düzelt- me ısteminde bulunabüecekler. Bu istemi de ge- nel kurul görüşecek. Tahsis işlemi iptal edilen arazi üzerinde Koç Üniversıtesi halen eğıtim ve öğTetim yapıyor. BaşbakanJık ve Orman Bakanhğı ile müdahil Koç Üniversitesi; Danıştay 8. Dairesi'nin, Istan- bul Sanyerilçesi Rumelifeneri mevkiindeki Mav- rannoluz Devlet Ormanı içinde bulunan 160 hek- tarlık alanın 49 yılhğına Koç Üniversitesi'ne tah- sisine ilişkin Bakanlar Kurulu karan ile Orman Bakanhğı 'nın kesin izin ve tahsis işlerrüerinin ip- • Koç Üniversitesi'ne arazi tahsisine ilişkin Bakanlar Kurulu karan ile Orman Bakanlığı'nın kesin izin ve tahsis işlemlerinin iptaline ilişkin karan onandı. Vakıf üniversitelerine orman arazisi tahsisine olanak tanıyan yasa Anayasa Mahkemesi tarafmdan iptal edilmişti. taline ilişkin karannı temyiz etti. Temyiz iste- mini görüşen Danıştay Idari Dava Daırelen Ge- nel Kurulu, karan usule ve yasaya uygun bula- rak onadı. Davalı kurumlar, karar düzeltme iste- minde bulunabüecekler. Bu istemi de genel ku- rul görüşecek. Danıştay Idari Dava Daireleri Ge- nel Kurulu, 9 Kasım 2000'de, Danıştay 8. Daire- si'nin, söz konusu arazinin Koç Üniversitesi'ne tahsisine ilişkin Bakanlar Kurulu karan ile Or- man Bakanlığı'nın kesin izin ve tahsis işlemle- rinin iptali istemiyle açılan davada verdiği kara- nn temyiz istemini sonuçlandırdı. Genel kurul, 8. Daire'nin, "Dava konusu işlemlerin hukuld denetim imkânı kalmadığı gerekçesiyle davanın esasjna ilişkin kararverilmesine yer olmadığına " ilişkin karannı usulden bozdu. Anayasa Mahkemesi, 4498 sayılı Yükseköğ- retim Kanununda Değışıklik Yapılmasına Dair Kanun'un vakıf üniversitelerine arazi tahsisin- de aranacak koşullan belirleyen hükmünü iptal etmişti. Yüksek mahkeme, bu kanunun getirdi- ği şartlan yerine getiren vakıfüniversitelerine da- ha önce yapılan arazi tahsislerinin geçerli olaca- ğını hükme bağlayan maddeyi de anayasaya ay- kın buhnuştu. Anayasa Mahkemesi'nin gerek- çeli karannda, "Onman alanlannın dava konu- su kuralda öngörüldüğü biçimde valofüniversi- telerine tahsisi. ormanlann korunması ve bütün- lüğünün bozulmaması ilkesi ile bağdaşmadığıgj- bi kamu yarannın zorunlu kıldığı durumlar ara- suıda da kabul edilemez" denılrruştı. Rektör Aşkar'dan açıklama Öte yandan Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attila Aşkar, üniversiteye arazi tahsisi ko- nusundaki haberlerin, 160 hektarlık bir arazi- nin tahsisinin iptali hakkında olduğunu belir- terek Koç Üniversitesi'nin üzerinde bulundu- ğu alanın ise 25 hektar olduğunu ve üniversi- tenin bu alan üzerinde bulunma nedeninin fark- lı hukuki işlemlere dayandığım bildirdi. Cevre raporu Kıyılardaki kaçaklara Köşk merceği BAHAR TANRISEVTR ANKARA - Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK), ülke genelindekı özel çevre koruma bölgelerinin çoğunda süren yapılaşmanın ekolojik dengeyı tehdit ettiğini bildirdi. DDK'nin Özei Çe\Te Koruma Kurumu'nun raporunda, özetle şu unsurlara yer verildj: • Köyceğiz/Dalvan Özei Çevre Koruma Bölgesi: Kaçak yapılaşma eğilimi artarak sürüyor. Merkezdeki kaçak yapılann yıkılmadığı, Ekincik Köyü'ndeki kaçak yapüaşmalara yenileri eklenıyor. • Fethiye/Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi: Çeşitli yerlerde yoğun ve kaçak yapılaşmalar gözlendi. Çiftçilerin aşın ölçüde zirai ilaç kullanmalan nedeniyle toprak ve bıtki örtüsü kirlenmiş, yeraltı sulannın kalitesi düşmüştür. • Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi: Konya ana tahliye kanalı yoluyla göle taşınan ağır metaller. tanmsal kımyasallar ve organik atıklar canlı yaşamını ve gölün ekosistemini tehdit ediyor. Sulama amaçlı sondaj kuyulan nedeniyle yeraltı su rejimi etkilenirken, gölün beslenme kaynaklan giderek azalıyor. • Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi: Yerleşik alanlardaki yapılaşmalar kontrolsüz biçimde sürüyor. • Göksu Özel Çevre Koruma Bölgesi: Balıkçılık faaliyetlerinin bilinçsiz, düzensiz ve denetimsiz yapılması nedeniyle balık varlığı hızla azalıyor. • Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi: Projelerin uygulanması açısmdan bir yetki karmaşası söz konusu. • Ihlara Özel Çevre Koruma Bölgesi: Melendız Çayı çevresınde bulunan yerleşimler katı ve sıvı atıklannın büyük bir bölümünü bu çaya boşaltıyor. • Datça/Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi: ÖzellikJe Hisarönü, Orhaniye ve Selimiye köylerinin kıyı kesimlerinde doğal yapıyı bozan çeşitli uygulamalar var. İstanbuPun Anadolu Yakası'ndan denize girebilmek yürek istiyor Tehlikeli sulardakeyif Yapılan ölçümler, İstanbul'un Anadolu Yakası'ndaki kniflığın Avrupa Yakası'na göre da- ha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Pek çok yıırttaşın serinlemek için tercih ettiği Saraybur- nu ise Dünya Sağtak Orgütü'nün beHriediği standardara uygun yerler arasmda bulunuyor. ÖZLEM GÜVEMLl Yazın kavurucu sıcakla- nndan bunalan ve tatile gi- demeyen Istanbullular ça- reyi, kentin alarm veren sa- hillerinde serinlemekte bu- luyor. Yapılan ölçümler, ts- tanbul'un Anadolu Yaka- sı'ndaki kirliliğin Avrupa Yakası'na göre daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. İstanbullulann uyanlara al- dırmadan girdiği ancak teh- lıke saçan sahillerin arasın- da Fuıdıku, Dolmabahçe. Beşiktaş, Rumeiihisan,Bal- talimanı, tstinye, Yeniköy, Tarabya, Kireçburnu, San- yer, RumeükavagLGaripçe, Rumelifeneri, Kanlıca, Pa- şabahçe de yer alıyor. Istanbul Boğazı, Marma- ra Denizi ve Haliç'te 109 istasyonda Kasım'dan beri her ay düzenli olarak "Su Kalitesi tzleme ProjesT öl- çümlen yapılıyor. Proienin başkanı Prof. Dr. Hatillbra- him Sur, deniz suyunda fe- kal koliform (evsel atıklar, sıcakkanlı canJılann dışkı- lan) ve fekal streptekok (de- nizde uzun süre yaşayan canlılar ve dışkılan) değer- lerinin ölçüldüğünü belir- terek, Anadolu yakasınm durumunun çok kötü oldu- ğunu söyledi. Denize girilemeyecek du- rumdaki yerler şöyle: # Avrupa Yakası: Av- cılar, K. Çekmece, Florya - Kıyj Kafe önleri, Yeşilyurt Spor Tesisleri, Ayamama Deresi, Ataköy Kampı, Bakırköy Balıkçılar Ko- operatifi, Çırpıcı Deresi, Galata, Fındıklı, Dolma- bahçe, Beşiktaş, Rumelihi- san, Baltalimanı, îstinye, Yeniköy, Kalender, Tarab- ya, Kireçburnu, Büyükde- re, Sanyer, Rumelikavağı, Garipçe, Rumelifeneri De- re Mahallesi. • Anadolu Yakası: Pendik, Kartal, Maltepe, Idealtepe, Bostancı, Cad- debostan dere çıkışı, Fe- nerbahçe Marina, Kurba- galıdere, Kadıköy, Harem, Usküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Kandilli Kız Lisesi önleri, Küçüksu, Göksu, Körfez, Kanlıca, Çubuklu, Paşa- bahçe, fncirköy, Sultaniye, Beykoz, Yalıköy. SALI ORHAN BURSALI TEMIZ SAHİLLER Büyükçekmece- Mendirek, Yeşilköy- Balıkçı Bannağı, Sarayburnu, Karaköy, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Emirgan, Rumeli Feneri, Florya Atatürk Köşkü, Florya- Belediye Tesisleri, Zeytinburnu-Suriçi, Ahırkapı, Salıpazan, Askeri Plaj, Tuzla- Mendirek, Tuzla-Deniz Harp Okulu, Kalamış- Marina, Anadolu Feneri, Poyraz-Plaj, Suadiye-Plaj, Caddebostan, Fenerbahçe-Plaj, Fenerbahçe-Dalyan, Moda, Kuleli, Kandilli, Anadolu Kavağı. Enerji Kilit Nokta Teşbihte hata olmaz ya, olay tam "Itite, itde kuy- ruğuna" atasözündeki gibi gelişiyor. Mesut Yılmaz, ki enerji batağının siyasi ana kilitidir, Meclis soruş- turmasında Mavi Akım b..luğundaki sorumlulu- ğu Ersümer'e atıyor. Ersümer, Botaş Müdürü'nü, Botaş Müdürü, daire başkanını, daire başkanı da ölen eski bakan Hayrettin Uzun'u sorumlu tutu- yor. Yani "inek nerede dağa kaçtı, dağ da yandı bit- ti kül oldu" öyküsüne getirilmeye çalışılıyor, Tür- kiye'nin milyarlarca dolan. Ve hepsi üç maymunları oynuyor ve üzerine bir bardak su için, demeye getiriyorlar. Içilecek mi? Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu üyesi CHP'li Ketenci "Devletin 250 milyardolarborcu var, ama bunun tekkurvşu halkın cebine girmemiş... Ana- dolu Moğol istilasına uğramış gıbi" diyor. Bu lafı sevdim! Elektrik Mühendisleri Odası, sadece 2002 yı- lında devletin 1 milyar 92 milyon dolar fazladan, yapılan anlaşmalar uğruna para ödediğini hesap- ladı. Bu yıl bu ödeme 1.3 milyar dolan bulacak pün- kü Cumhuriyet). Gazetelerde yeniden enerji vur- gunlarının rakamlan çarşaf çarşaf. Ne iyi! Tam üzerine bir bardak su içilecekken... Enerji Bakanı Güler, yediğimiz kazığın adını tam söylemiyor, yoksa "milletin morali bozulur" diyor. • • • ANAP AŞ.'nin kadim malı Enerji Bakanlığı'nayö- nelik 2001 yılında başlayan Beyaz Enerji operas- yonu yeniden açılmalı. O tarihte, dosyayı soruşturan savcı Şalk'ı engel- leme, perdeleme çalışmalan belki de bir roman olur... Başbakan Ecevrt bıle Şalk konusunda rahatsızlı- ğını dile getirmişti. Altındaki bürokratlan oyulan bir bakanı istifa et- tirmek bile mümkün olmamıştı... ANAP Grubu di- ken üzerinde çırpınıp duruyor ve son seçimlerde yediği Osmanlı tokadı ile yerlere düşen unutulmaz başkanlan Yılmaz da "Bu soruşturmadan bir şey çıkmaz" diye grubu rahatlatmaya çalışıyordu. Jandarmanın Beyaz Enerji'ye el atmasından Yıl- maz büyük rahatsızlık duymuş ve ANAP Grubu'n- da bakın ne demişti: "Bazı kişi ve kurumlar siya- setin çözüm yeri olmadığını göstermeye çalışıyor- lardı. Bu sürecin darbe öncesı işaretler olabile- ceği kaygılanmı dıle getirdim." ANAPsıkıştığı noktadan, "siyasetkurumunu"y\p- ratıyorlar karşı atağı ile çıkmaya çalışıyordu. Müt- hiş bir demokrasi kahramanlığına soyunmuştu... Demokrasinin onun sozlüğünde, Türkıye'yi soy- ma-batırma özgürlüğü demek olduğu açıktı. O tarihte şöyle yazmışım: "Beyaz Enerji dosya- sı, yann nasıl bir Türkiye'de yaşayacağımız ve ekonomikzorluklann üstesinden gelip gelemeye- ceğimiz konusunda kilit noktadır. Beyaz Enerji'nin sonucu bütün bu konularda açık ve net bir ftkir verecektir." Gidilemedi, büyük ölçüde örtbas edildi. Çok doğal, çünkü kara enerjiciler hükümettey- di! • • • 1983-2003 arası Enerji bakanlıklarının sahibi ANAP'tır. Her hükümette, miras gibi bakanhğı dev- raldılar. Neden acaba?! 19 yıl içinde ANAP'lılar 15.5 yıla yakın Enerji Ba- kanlığı'nı yönetti. Enerji Bakanhğı, Türkiye'nin batınlma sürecinin başrolünde oynuyor. En büyük vurgun son dört- beş yıl içinde bu süreçte kotanldı. Yapılamayan nük- leer santraldan alındığı söylenen ve nükleerci şir- ketlerin üzerine bir bandak soğuk su içtikleri 30 mil- yon dolar da var! En pahalı enerjiyi devlete sattık- lannı, santral sahipleri de itiraf ediyor ve "suç dev- lette" diyor! Meclis soruşturmasının vereceği tek karar var: Enerji Bakanlığı dosyasını doğrudan Yüce Di- van'a havale etmek... Bu pislik başka hiçbir yerde temizlenemez. Tabii temizlemek istiyorlarsa! [email protected] AİHS protokol No 4'ün onaylanması işleminde dokuz yıldır süren skandal Prof. Dr. Mehmet Semlh CEMALMAZ* 1950 tarihlı olup 1953 'te yürürlüğe giren Avrupa însanHaklan Sözleşrnesi'ne(AİHSrTiirldye 1954'te taraf olmu^tur. Bu sözleşmenin haklar ve özgürlük- ler ıle organ ve usullere ilişkin hükümlerinde zaman içinde beliren aksaklıklar çıkanlan protokollerle gı- derilmektedir. Haziran2003 tarihı itibanyla AİHS' nın toplam 13 adet protokolü bulunmaktadır. AİHS'nin haklar kolonundaki eksikhklerini tamam- layan belgelerden biri, "AİHS'de ve Birinci Proto- kolde Hanhazu*da Yer Alanlardan Başka Belli Hak- lan \e Ozgürlükleri Güvence Alüna Alan Protokol No4"tür. 16/09'1963 tarihinde tmzaya açılan ve 02 05/1968 tarihinde yürürlüğe gıren bu protokol. "borçtan ötürû hapis yasağı". "sevahat özgürlüğü". "vatandaşlann sınirdışı edünıesiyasağı'' ve "jaban- cılann tophı olarak sınınuşı edihnesi yasağı'' olmak üzere toplam 4 hakkı AlHS sistemine katmaktadır. Haziran 2003 tarihi itibanyla AK üyesi toplam 45 devletten 37'si bu belgeyi onaylamıştır ve 4 devlet ise ımzalamış henüz onaylamamış.tır. AİHS tarafi bir devletin protokolle bağlanabilmesi için. ana sözleş- mede olduğu gibi, imza koyma, onaylama ve onay belgesini belgede belirtılen makama depo/teslim etme işlemlerini yerine getirmesi gerekir. onay belgesl depo edllmedl Türkiye, Protokol No 4"e, imzaya açıldığı tarih- ten 29 yıl sonra. 19/10/1992 tarihinde imza koymuş- tur. Türkiye buprotokolü, 23 '02/1994 tarih ve 3975 sayılı "4 NumaralıProtokolün Onavianmasuun Uy- gun Bulunduğuna Dair Kanun" ile onaylamıştır, (RG, 2602/1994. s.21861). Protokol No 4'ün ori- jinal metni ıle resmi Türkçe çevirisı, Bakanlar Ku- rulu'nun bu onaylamayı uygun bulmasına dair 09 06 1994 tarih ve 94 '5749 sayılı karannın eki ola- rak yayımlanmışhr, (RG \4/07v1994, s.21990). Bü— tün bu işlemlerin ardından normal uygulama, Tür- kiye'nın onay belgesini AK Genel Sekreteri'ne de- po ederek bu belge ile uluslararası düzeyde bağlan- ma sürecini tamamlaması iken, benzenne rastlanıi- mayan bir durum ortaya çıkmıştır. Zira. Türkiye, 01/02 2003 tarihi itibanyla. Onaylamanın Uygun Bu- lunması Kanununu çıkarmasının üzennden dokuz yıl geçmiş olmasına karşın onay belgesini AK Ge- nel Sekreteri'ne depo etmemiştir. Türkiye'nin yukanda açıkladığımız şekilde Onay- lamayı Uygun Bulma Kanunu çıkartmasına karşın onay belgesini depo etmeyerek uluslararası hukuk yaikumlülüğü üstlenmeme çabasında iki etkenden söz edilebılir. çellşkl ortadan kaldırıldı Ilki. Protokol md. 1 'deki "borçtanötürü hapisya- sağı" düzenlemesidir. Türk hukukunda yakın geç- mişe dek, bu kuralla tam uyumlu olmayan düzen- leme bulunmaktaydı. Ne var ki, bu konuda mevzu- at değişikliği gerçekleştirilmiştir. Nitekim, 03T02001 tarih ve 4709 sayılı "Türldye Cumhu- rheti Ananasasuun Bazı Maddelerinin Değiştiril- mesHakkmdaKanun"(md.l5) ile Anayasamd.38'e yenıfikralareklenmiştir, (R.G, 17 10-2001, s.24556- mük.). Bu hükümlerden birisi şöyledir: "Hiç kün- se. \ alnızca sözleşmeden doğan bir vükümlülüğü >e- rine getirememesinden dolayı özgürlüğünden ab- konulamaz". (AY, md.38'8). Dola>nsıyla, bu konu- da ulusal mevzuat ile insan haklan belgesi arasın- daki çelişki giderilmekle, onaylama işlemi önün- deki olası bir engel kalkmışhr. Ikmcisi. Protokol No. 4 (md.4) düzenlemesidir. Ya- bancılann topluca sınırdışı edilmesi yasağını öngö- ren bu norm, Türkiye'nin zaman zaman karşılaştı- ğı kitlesel ya da toplu yabancı akını karşısında duy- duğu tedirgirdikle alakah olarak, protokolün onay bel- gesinın depo edilmemesinde bir etken olabilir. Ne ki, böyle bir sorun ve de Protokolde düzen- lenmiş herhangi bir başka haklan uygulanmasıyla bağlantılı olası başka sorunlar geçerli görülüyorsa. bu durumda yapılmış olması gereken tercih. anılan Uygun Bulma Kanunu'nu hiç çıkartmamak olma- lıydı. Dolayısıyla, hiçbir gerekçe, onay işlemının iç-hukuk aşamasuıı teşkil eden Uygun Bulma Ka- nunu'nu yayımlayıp onay belgesini depo etmeme- yi haklılaştırmaya yetmez. Kuşkusuz ki onay işleminın tamamlanmaması bir ihmal değil, bilinçli bir tercihtir. Ancak asıl mesele de buradadır. Çünkü, bir devletin, bir sözleşmeye ta- raf olmamak yönünde tercihini kullanması mümkün- dür ve anteşılabilir bir durumdur. Hatta. bir devle- tin, bir sözleşmeyi imzalamasının üzerinden uzun süre geçmesine karşın onaylamaması da bir ölçüde izah edilebilir bir haldir. Nitekim. örneğin, îngilte- re'ninbubelgeye 16/09/1963 tarihinde (belgenin im- zaya açıldığı tarih) imza koyduğu ve aradan geçen 40 yıldu- onaylama işlemini yapmadığı görülmek- tedir. Keza, İspanya bu protokolü 23'02/1978 tari- hinde imzalamasına karşın, aradan geçen 25 yılda onaylama işlemini yapmamıştır. Benzeri görülmeml; hadlse Bütün bu uygulamalann, yani imza konulması- na ve aradan uzun süre geçmesine rağmen onayla- ma işlemiyapılmamasının eleştirilmesi mümkün. hat- ta gereklidir. Ancak bu durum. yine de farklıhk arz etmektedir. Çünkü ne ispanya ne de tngiltere bakı- mından, iç-hukuklannda bu uluslararası belgeyi onaylamaya dair bir işlem yapılması söz konusudur. Benzeri görülmemiş hadise, iç-hukukta o belge>T onaylamanın gerektirdıği işlemleri. hem de kanun çıkartmak gibi çok önemli bir faaliyeti icra ederek yerine getirdikten sonra, bunun uluslararası düzey- de etkisini doğurmasını sağlayacak son adımın ıs- rarla yerine getirilmemesidir. Bu durumun hukuki ve siyasi açıdan makul ve ka- bul edilebilir bir yönü yoktur. Üstelik, Uygun Bul- ma Kanunu ve onun içeriğini teşkil eden protokol metni RG'de yayımlandığına göre. bu metin aslın- da iç hukukun bir parçası olarak yürürlüktedır ve bu düzenlemedeki haklara dayalı talepte bulunması olasıdır. Sorun. bu haklann ihlali halinde başvurdu- ğu hukukyollannın işletilmesi sonucundahalen tat- min olamayan olası bir mağdurun. bu spesifık bağ- lamda, AtHS'nin öngördüğü denetim sıstemini ça- lışhrma, somutlaştıralım. bireysel şikâyet başvuru- su yapma olanağından yoksun bırakılmasında odak- laşmaktadır. Zaten, hükümetın onay belgesini depo etmemekle güttüğü amaç da budur. Ancak, bu du- rum açıkça bireye tanınan "hukuka hak"kın. "mah- keme>e basvuru bakkFnm gaspı ve yargı yollan- nın etkin işletilmesi yükümlülüğünün ihlalıdir. Slyasl ve huKuM açıdan tsabetH mt? Mevcut tablo siyasi açıdan da açıklanamaz. Zi- ra, şu ya da bu sebeple o belge ıle bağlanmama ter- cihini gerektirecek koşullann varlığına inanılıyor- sa, o belgeyi iç-hukuka katacak onaylamanın uy- gun bulunması kanunu neden ve nasıl çıkanlabil- miştir? Bir uluslararası belgeye taraf olma, gelişi- güzel yapılabilecek. önceden doğuracağı sonuçlar ciddi biçimde hesaplanmaksızın anlık bir kararla so- nuca bağlanabilecek birkonu olmadıgına göre, Dı- şişleri Bakanhğı. bu belgeye taraf olma önerisini niçin ve nasıl Meclis'e havale etmiştir? Dönemin hükümeti nasıl olmuş da bu kanunun çıkarhlması- nı uygun görmüştür? Bakanlar Kurulu'nun 09/06/1994 tarih ve 94'5749 sayılı karanna göre. onaylamanın uygun bulunduğu istenci yeniden te- yit edildiğine ve depo etme işleminin öncesindeki son hukuksal gerek yerine getirildiğine göre, han- gi nedenler, hükümeti kendi istenciyle de çelişen pasifkalmaya yönlendirmiştir ve nedenler ne olur- sa olsun. bunlar siyasi ve hukuki açıdan doğru ve isabetli sayılabilir mi? Ama dahası vardır: Kanunu çıkaran yasama or- ganı. böyle bir adımı siyasi açıdan isabetli görmüş- tür ki. kanun benimsenmiş, devletin en üst maka- mı olan cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak ya- >imlanmış ve \Tİrürlüğe girmiştir. Bu durumda sor- mak gerekir: Aradan geçen dokuz yıl boyunca, hükümetler, Meclis'in istencini nasıl böylesine pervasızca hiçe sayabilmiş ve ızleyen adımlan atmamakta direne- bilmiştir? Bu durum, hükümetten kaynaklanan çok ağır bir hizmet kusuru. hatta bir tür yetki gaspı de- ğil midir? Ve nasıl olmuş da dokuz yıl boyunca parlamentoda hiçbir mılletvekili bunu gündeme getuıp açıklama ıstememış: gereğuıın yapılmasun talep etmemiştir. Devlet aygıtı içinde organlann uyumlu çalışmasını gözetme, altına imza atarak yayunladığı kanunun abbetini takip etme görev ve sorumluluğu olan cumhurbaşkanlan nasıl olabilmiş de hükümeüeri gerekli işlemi yapmakonusunda uyar- mamış ve yönlendumemiştir? İnlstyattf kullanma çağrısı Sayın cumhurbaşkanını. sayın TBMM başkanı- nı, saym başbakanı sayuı bakanlan ve özellikle sa- yın dışişleri bakanını, Meclis'te temsil edilen ana mu- halefetpartisi CHP'nin Sayın Genel Başkanı'nı, sa- yın parlamenterleri. anılan dokuz yıllık ayıba ive- dilikle son verilmesı için inisiyatif kullanmaya da- vet ediyoruz. Hukuk ve insan haklan çevrelerini. ba- rolan, sivil toplum kuruluşlannı ve üyelenni konu- ya sahip çıkmaya çağınyonız. Türkiye böylesine sakil bir çelişkiyı artık zaman yitirmeksizin düzelt- meli ve Protokol No 4'ün onay belgesini depo ede- rek bu belgeyle bağlanma işlemini tamamlamalıdır. .' t *İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle