Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
£ MAYIS 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
DIZI
Sankayadakisonsuz
TurhanFEYİZOĞLUJ
Deniz
Gezmiş
arkadaşlarmın öykûsû
yarımgunDeniz Gezmiş ve arkadaşları ile Alpaslan Batu 'nun yolları
bu kez de Yozgat 'ın bir ilçesinde kesişti
•Kır gerillası oluşturmak üzere
yola çıkan devrimciler,
motosikletleri anza yapınca
Yozgat'ın Sankaya ilçesinde,
Askerlik Şubesi Başkanı'mn
evinde zorunlu mola verdiler.
- Sankaya'da Askerlik Şubesi Başkanı iken
Sinan ve arkadaşlan evinize gelınişler. Bu
olayı anlatır mısınız?
- 1970 sonunda Yozgat'ın Sankaya ilçesinde
göreve başladım. Orada yakJaşık olarak iki
sene görev yaptım. Evimiz, Sankaya
Hükümet Konağı'nın tam karşısındaydı.
Hükümet Konağfda ilçenin girişindeydi.
Oturduğumuz e\ bahçelı, kerpiçten yapılma.
bir oda, bir salon, bir tuvaleti olan küçük bır
köy eviydi. Uyuyordum. Kanm Huriye gece
beni telaşla kaldırdı. Deniz ve arkadaşlannın
geleceğini bilmiyordum. Kapıya bir çıktım
ki, Sinan Cemgil ile tanımadığım ve ismini
bilmediğım bir arkadaşı. Tayfiır Cinemre'yi
ilk orada tanıdım. Bunlan içeri aldım. Sinan
ile Tayfur, benim adresimi ilk önce gitmiş
polise sormuşlar. Sorduklan polisin ismi de
Cemil. "tşte Alpaslan Baru'nun evi burası"
diye polıs Cemil de, onlan getınp evı
göstermış. Sinan ile Tayfur, geldiJderinde
parkalıydılar. Papaklar kafalannda. Bunlan
içeri aldım. "Biz yalnız değiliz, Sorgun'dan
geh'rken öbiir motosikiet Sankaya yol
aynmında anzalandı. Deniz ile Yusuf da
oradalar" dediler. "Biriniz burada kahn,
digeriniz gidip onlan oradan alıp gelsin.
Motor orada kalsın. Motoru kimse bu havada
oradan çabp götüremez. Sonra da motonı
getiririz" dedım.
"Jandarmanın jipi var mı" diye sordular.
"Jandarmanın jipi yok. Hem olsa bile almak
o kadar kolay mı?" dedim.
'Pördünüzü blrden saMayamam'
Sivil bir vatandaşın jipi vardı. Bozuk motoru
ve Deniz ile Yusuf'u gidip o jıple almaya
karar verdik. Sinan'la gittık. Sankaya'nın
Sorgun yol ayınmında, 40 kilometre
mesafede bekliyorlar. Bozuk olan motor ve
Deniz ile Yusuf'u da jip ile alıp geldik.
Dört kişi evdeler. Isındılar. Hoş beş. Hatta
Deniz, Yusuf a baktı, alaylı alaylı,
"Bir de üraş olsam mı?" dedi ve ayna ıstedi.
Ayna verdim. Baktı. Ben bekliyorum bir an
önce gitsinler. "Traş obnaym. Hiç olmazsa
sizi soğuğa karşı korur" dedim. Traş
olmadılar. Kahvaltı koyduk. Yaptılar. Sonra,
"Arkadaş, ben dördünüzü birden burada
saklayamanı. \e yaparsanız yapuı çahşan
motoru da alın gidin. Nerede buluşacaksanız
sonra orada buluşun" dedim. Fakat bir
çözüm yolu bulamadılar. Bunun üzerine,
"Benim önerim şu: tld kişi burada kahr.
Sağlam motor ile iki kişi gjder. Ben, bozuk
olan motoru yapünr bu iki arkadaşı da
gönderirim. Yapüramazsam bir başka
vasıtayla bir biçimde size ulaşünnırT dedim.
"Tamam. Alpaslan'ın dediği gibi olsun"
dediler. Dördü, kapıya çıkıp konuşrular.
Birbirlerine ne dediklerini bilmıyorum. Ben
uzaktaydım. Vedalaştılar. öpüştüler. Deniz ile
Yusuf, çalışır vaziyette olan motorla saat
10.00 civannda girtiler. Sinan ile Tayfur
kalchlar. Sankaya'dan Sorgun yol aynmına
kadar iki çıkış yolu vardı. Bir tanesi kırk
kilometre uzunluğunda normal otobüslerin
ve diğer araçlann kullandığı açık bir yoldu.
Kasabanın içine girmiyordu. Diğeri çarşıyı
tam ortadan kateden bir yoldu ve diğerinden
daha kısa ama bozuk bir yoldu. Her ikisı de
stabilize ve çamurluydu ama birisi çamurlu
da olsa çalışıyor, diğeri çalışmıyordu.
Mevsim kıştı. Yollar kar ve çamurluydu.
Hava soğuk ve ayazdı.
Deniz ile Yusuf, "Motosikiet bu yoMan
gjdebün-" dedi \ e bozuk olan kısa yolu tercih
ederek evin önünden hareket ettiler.
Zlraat Bankası kapılarını kapattı
Motosikletle çarşının tam ortasındaki yola
ginp boydan boya geçfiler. Zıraat Bankası
şubesi vardı. Banka falan kapattı kapıyı.
Çamura saplandılar. gidemedıler. Yine aynı
yoldan geri dönüp çarşının içinden tekrar
geçtiler. Millet bir daha kaçıştı. Bu arada bir
at arabasına çarptılar. At arabasıru kullanan
bezelye, pilav yapmıştı. Yemeklerini yediler.
Tatlı olarak da tahin helvası yediler. Ust-
başlanndaki giysileri temizledik, yıkadık.
Bozuk olan motosikleti traktör tamircisi
tamir ettiğini bildirince saat 16.00 civannda
da Sinan ile Tayfur. motosıklete binip girtiler.
- Parkab ve motosikleüi dört kişinin
küçük bir kasabaya gelmesi bemen merak
uyandnrnıştır.
- Sinan ve arkadaşlannın geldiğini, daha
sonra. kaymakam da bıldi, bilmem kim
de bildi. Zaten, o gün öğlene kadar ne
jandarma komutanı, ne kaymakam, ne savcı
kımse çıkmadı lojmanından.
'UçFidan'Avcüar veEsenyurt'ta da anıldı
Esenyurt Belediyesi ve 68'lüer Birligi
Vakfi ile CHP Avcüar tiçe Örgütü
Gençük Koflan, 6 Ma>is 1972 günü idanı
edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin Lıan ve
Yusuf Aslan'ı törenleıie andılar. Anma
töreni, Esenkent Havana Parkı'nda
bulunan Jose Marti Anıü'na çelenk
konulmasıyla başladı. Törene Esenvurt
Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, 68'tiler
Biriiği Vakfi Genel Sekreteri Mustafa
Zülkadiroğlu, Yönetim Kunıhı üyeleri
Hüseyin Göksel, Cüneyt Akalın, Cemil
Orkunoğlu, SHP İstanbul tl Sekreteri AM
Akbudak, SHP Esenyurt Belde Başkanı
Yadigar Ekirven, SHP'Hler ve Esenyurt
Beledryesi personeb' kabkb. Törende bir
konuşma yapan Zülkadiroğlu, "Onlar
ülkelerinin işgal edilmemesi, Yanki'lerin
Türkiye'ye çöreklenmemesi için
mücadele ettiler. Onlar Türkiye için 2.
Kurtuluş Savaşı'nı başlarblar. Bu uğurda
da canlannı verdiler" dhe konuştu.
Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ise
kendisinin 78 kuşağından oiduğunu
hatıriatarak şunlan söyledi: "Onlar
Türkiye'de bayraklaştdar ve özgürlüğün
roeşalesini yakülar." Gezmiş, İnan ve
Aslan adına diktikkri üç fidannt
önündeki isimlerin yer aklığı tabeialann
jandarma taraftndân söküldüğünü
hatniatan Çapan, "Devlet bizim
ölümüzden bÛe korkuvor" dedi
adamı dövmeye kalkrılar. Sonra, araçlann
gidip gelebildiğı ikinci yoldan de\am edip
girtiler.
Tabii, motor "pat pat pat" gidiyor, "pat pat
pat" geri geliyor. Uç bın beş yüz kişilik bir
kasaba.
Sinan, 12 Mart Muhtırası'ndan
umutluydu
Sinan ile kaldığı süre içinde gündemdeki
şeylen konuştuk. 12 Mart 1971
Muhtırasf nın verilmesinin üzerinden dört
gün geçmiş. îkimiz de olaya farklı
bakıyorduk. Ben, muhtıraya karşıydım.
Sinan, "Olumlu şeyler olabiür. Bu önemli bir
harekettir. Süleyman Demirel hükümetinden
iyidir" anlayışı içindeydi.
Motosikiet tamir için verdiğimiz traktör
tamircisinde olduğu için Sinan ile Tayfur, bır
süre yatıp uyudular. Kalktıklannda, kanm.
Bizim eve geldiklerini bütün kasaba halkı
biliyor. Sonra bu konuda bir yığın dedikodu
çıktı. Ben de bu dedikodulann sona ennesi
için yazılı olarak "Gefin bu konuyu
araşnnn" diye yazılı bir dilekçe verdim
askeri yetkılılere. O zaman Sankaya Askerlik
Şubesi'ne Çorum'dakı Alay Komutanlığı
bakıyordu. Askeri yetldliler. Sankaya'ya
gelip araştırdılar. soruşturdular. "Yok öyle bir
şey" demişler. Hiç kimse, bizim hakkımızda
olumsuz bır şey söylemeyince olay öylece
kapandı.
Uçak kacırma davası
3 Mayıs 1972'de meydana gelen uçak
kaçrrma olayından dolayı gözaltuıa alındım.
Otuz üç kişi bu uçak kaçırma davasından
gözaltına alındı.
24'ü hakkında takıpsizlik karan verdi
savcılık. Dokuzumuz hakkında dava açıldı.
O olaydan yargılanan 9 kişiden birisi de
benim. Benimle birlikte yargılanan diğer
kişiler ise şunlardır: Avukat Zeki Oruç Erel,
avukat Mükerrem Erdoğan, eczacı Nur
Uşakh, Erdal Öz, Ömer Polat, ben, İ
Ihan Kalayboğm, Ergün Atasü ve bır de
Aydın ili tarafından. Ege bölgesinden yedek
subay bu- doktor getirdiler. ismini
anımsamıyorum onun. tlhan Kalayboğlu,
(Camgöz llhan derlerdi. Bır gözü camdı.
Camgöz llhan'ı rahmetli Sinan Cemgil,
1966'daki Malatya TtP Kurultayı'nda
dövmüş. Sinan'ın elinden zor almışlar.)
Korsan yavın tekllfl
Uçak kaçırma olayından dolayı
tutuklanmalan başlatan llhan
Kalaylıoğlu'dur. O onu veriyor,
o Ötekini veriyor. En son ben alındım. Benim
ifademle kımse alınmadı.
Ben de Ömer Polafın ifadesıyle gözaltına
alınmıştım. Ömer Polat'ı da
Erzurum'dan tanıyordum. Daha sonra
Ankara'da Almanca öğretmenliği yapmaya
başladı. Bir gün Ömer Polat ile Ankara'da
Sıhhiye'de karşılaştık. Evliydi.
Kayınv alidesinin yanında kalıyordu. Gittik
bir yerde oturduk, sohbet etmeye başladık.
Ömer Polat, bana, "Ömer Ayna'yı
saklayabttir misin? Onu Sarikaya'ya senin
yamna gönderevim" dedi. "Kardeşim büe
yanıma gelmiyor. Saklayamam" dedım. Ben
bu arada, "Radyo yayınını kesip korsan yaym
yapahm'' demiştim.
Hâklmden. çok konuşma cezası
Ömer Polat, gözaltına aluıdıktan sonra ne
konuşmuşsak hepsini savcıya anlatmış.
Mahkeme Başkanı hâkim. piyade albaydı.
Bir tek Ömer Polat'a, "Sana ibret obun diye
6 ay ceza vermek istiyorum. Alpaslan Batu
hakkında bu kadar şey söylemişsin. Nedir
bunun asfa astan" diye sormuştu. Mamak
Radyo Evi'nde ne geliyorsa aklına her türlü
işkenceyı yaptılar bana. Ama, kimın
yaptığını göremedim. Çünkü, gözlerim
bağlıydı. Mamak Cezaevi'nde koğuşlann
dışında, arka tarafta hücreler vardı.
Deniz Gezmiş ve idamlıklann alındığı arka
hücreler vardı. Arkada, 13 tane hücre vardı. 8
tanesi rutuklularuı, 4 tanesi gözaltına
alınanlann, 1 tanesini de kiler diye
kullanıyorlardı. Domates, soğan vb.
koyuyorduk. Bizim koyulduğumuz
o hücrelerden, diğer tarafa geçiş yoktu,
yasaktı. Bır tek kim göreviiyse o
geçebiliyordu. Havalandırma falan yoktu.
Ben. 32 gün havalandırma görmedim.
32. gün 10 dakika çıkardılar. Güneşe çücar
çıkmaz da düştüm. Gazete verilmiyordu.
Radyomuz yoktu koğuşta.Koğuşumuzda
Doğu Perinçek, Mustafa Kemal Çamkıran,
Enıil Gan'p Sandalcı gıbi arkadaşlarla kaldım.
Koğuş kıdemlisi Erdal Öz'dü.
zorunlu emekllllk dönemi
Tayfur Cinemre, yargılandığım bu davada
geldı şahitlik yaph. Onun gelip tanıklık
yapmasını ıstemiştim. Tayfur Cinemre, geldı,
"Ben bunlan tanmnyorum'', dedi. Bu kez,
uçak kaçırma iddiası turmayınca yataklık
olayı ortaya çıktı. Yedı ay yattım. Dava iki
sene sürdü. Sonunda delil yetersizliğinden
hepüniz beraat ettik. Daha sonra emekli
olmak için dilekçemi verdim ve bir gün
içinde de emekliliğimi bana tebliğ ettiler.
Yarm. Huriye Batu
Deniz'leri anlatıyor
CHP İSTANBUL MÎLLETVEKİLÎ MEHMET ALl ÖZPOLAT:
Mücadelelerine sahip çıkılmalı
İstanbul Haber Servisi -
CHP NfYK üyesi ve istanbul
Milletvekili MehmetAB Özr
polat, 31 yıl önce idam edi-
len Deniz Gezmiş, YusufAs-
lanveHüseyinînan'ın, özgür-
lük ve tam bağunsızlık ide-
alinin simgesi oiduğunu be-
lirrti.
Mehmet Alı Özpolat, yap-
tığı yazılı açıklamada, "De-
niz'leringencecikbedenlerio
gün darağaçlanna asılı kaJ-
dLtdeaDerininbüyüklüğüise
bu yıl dünyayı sarsan geliş-
mekıiebirkezdahagörüldü.
Bugün onlan biraz daha iyi
anlryor, hakhhklannı bir kez
daha görüyonız" dedi.
Özpolat, Gezmiş ve arka-
daşlannın tam bağımsız ve
özgür bir Türkiye istedikle-
rini, emperyalizme, onlann
yerli işbirlikçilerine. ulusla-
rarası silah tüccarlanna kar-
şı uluslann bilinçlerinm yük-
seltişmesi için çalıştıklannı
anımsattı.
Özpolat, geçmişin onurlu
mücadelesine sahip çıkılma-
sı gerektiğini belirterek özet-
le şu görüşlere yer verdi:
"Tam bağunsızlık ve öz-
gürlük istedOer diye 20 ya-
şındaki çocuklannı darağa-
cuıa gönderen bir deviet ol-
manın vicdani ağıriığının bi-
raz hafiflemesi için bu banş-
manm biryohı buhımah, De-
niz Gezmiş ve arkadaşlan
hakkındaki idam karan kal-
dınlnıalıdır. Lğrunaölecek
kadar halkını ve yaşamı sev-
mişolanDenizGezmişvear-
kadaşlanmn mikadelesi,Tür-
kiye'deki demokrasi müca-
deiesinin önemli bir kilomet-
re taşKhr."
CHP'Lt KETENCİ TBMM'DE GÜNDEM DIŞI SÖZ ALDI:
İdam kararını verenler büepişman
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP istanbul Mil-
letvekili Ahmet Güryüz Ke-
tencl TBMM Genel Kuru-
lu'nda gündem dışı söz ala-
rak DenizGezmiş,YusufAs-
lan ve Hüsevin tnan'la ilgi-
ü ölüm cezalannın onaylan-
masına ilişkin yasanm yü-
rürlükten kaldrnlmasını is-
tedi. Ketenci. "Bu bir iadei
itibar istemi değfldir, yalvar-
nıa vakarnıa değildir. af di-
lenKtieğildir.TBMM.bir gü-
nahm altmdan gecikmişdeol-
sa kalkarak tarihsel sorum-
luluğunuyerinegetirecektir"
dedi.
Gündem dışı söz alan Ke-
tenci, Gezmiş ve arkadaşla-
n için idam karan veren mah-
kemenin "bağmıh" olduğu-
na dikkat çekti. "Gezmiş ve
arkadaşlarını vargılayan
mahkeme bagunsEveyansız
değildir" diyen Ketenci söz-
lerini şöyle sürdürdü: "Gez-
miş ve arkadaşlan ülkenin
tam bağımsız olmasını isti-
vorlardı. Vatan topraklan-
run üs olarak kullanılması-
na neden olan ABD ile yapı-
lan ikili anlaşmalann iptal
edjhnesiniistiyonardı.Sömü-
rünün, soygnnun bitmesini,
adalerü bir paylaşımm haya-
ta geçmesini isrhoriardL Bu
anayasavla memleketyöneol-
mez, diyen hükümet başka-
nına karşı anayasaya sahip
çıkmakiçinSamsun'danAn-
kara'ya Mustafa Kemal yü-
ruyüşüdüzenMyonardL İdam
karanverenler, karanonay-
layanlar şimdi pişmanhk du-
yuyor,karariannı savunamı-
vor. İsteminiEafdeğildir, iadei
itibar değildir."
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
İstikrar veya Kaos
Dün Cumhuıiyet'in bahçesi ve gazetenin koridor-
lan, üst katlar, alt katlar her taraf okurlarla doluydu.
Kendi evlerinde dolaşır gibiydiler Ta Hopa'dan gelen
dostlanmız, okurianmız da vardı. AKP iktidarının ya-
rattığı ortak kaygı, gazetemizin 80. kuruluş yıldönü-
müne damgasını vurmuştu...
Gazetenin sayfalannagözgezdiriyorum. Başbakan
Erdoğan, Baykal'a "olumsuz gelişmelerden rahat-
sızlıkduyan hastalıklı ruh" benzetmesini yapıyor. Ne-
den şu şiddet acaba?
Erdoğan'ın bir "nutukçu" haletiruhiyesi var. Nutuk
atma atmosfenne veya pozisyonuna girince, eski fut-
bolculuğundan olsa gerek, en şiddetli vuruşuyla "gol
atmaya" programlanıyor otomatik olarak.
O zaman, düşüncelerinde bütün barikatlar kalkıyor.
Bu durumda ortaya çıkan ne? Siyasi demagoji ve-
ya polemik mi, yoksa düşüncenin çıplak, saf hali mi?
CHP ılımlı bir işbirtiği sergiliyor. Acaba Meclis'te
baştan sona sert bir muhalefetle karşılaştığında, Baş-
bakan'ın hali ne olacak?
Eğer bu ruh hali sürerse, zücaciye dükkânında kı-
nlmadık cam, kristaJ kalmayacak demektir... Peki,
sonrası?!
• • •
Baykal, "Orduyu siyasete çekmeyin" diyor. Haklı-
dır.
Bir kısmımız, orduyu tam siyasetin içinde görmek
istiyor.
Geneikurmay Başkanı nı "fazJa demokratik"ve "yu-
muşak" bulanlanmız var.
AKP, ülkenin ana sorunlanyla uğraşacağına, orta-
mı geren politika ve uygulamalanyla, siyaseti kanat-
lann uçlanna doğru itiyor. Ordu, böyte zamanlarda gün-
demin ortasına çekilmeye çalışılıyor.
Çünkü herkesin bir hesabı var.
Bu hesaplar, Türkiye ömeğin Avrupa Biriiği üye-
liği, Kıbnsta çözüm, Irakta savaş vb. gibi dış ko-
nularda önemli dönemeçlere geldiginde, daha büyük
hız ve ivme kazanıyor.
Türk Silahh KuvvetJeri, önemli bir "siyasal" fak-
tör.
Iri veya minik siyasi güçlerin politik hedeflerinde bu
etken ön plana çıkıyor.
Türkiye Avrupa Birfiği'ne girerse ne olur?
Dengeler ve roller biraz değışecek; en önemlisi, si-
yaset ve ekonomik olarak normalleşme süreci be-
lirteyici olmaya başlayacak..
Kıbns'ta çözüm de öyle.
Avrupa Biriiği üyeliği, Türkiye'de dinci iktidara güç
mü kazandınr?
Bazılan öyle sanıyor, ama hayır. Avrupa'nın en bü-
yük kaygılanndan biridir, dinin siyasal ağırtığı. Hele he-
leköktendincilik...
Çünkü onlar burjuva devrimıyle birlikte, siyasal ve
topfumsal hayatı, en önemlisi devleti dinden anndır-
dı, dini kişiselleştirdi ve her şeyi yerli yerine oturttu.
Dinci veya şeriatçılann Avrupa üyesi bir Türkiye'de
hayatı dinselleştirme şansı yoktur. Aklı kıt, beyni kü-
çük Hollandalının hazırladığı, Mustafa Kemal'i ülke-
nin ve Avrupa'nın önünde engel gibi gösteren rapo-
runun Avrupa Parlamentosu'nda gördüğü tepki, bu
tahlilin doğruluğunu yeniden gösterdi.
Esas şeriat devleti isteyenler, bu nedenle AB üye-
liğine de karşılar. Çünkü orada bir gelecekleri yok.
• • •
AB üyeliği, Türkiye'de "laik hayatı" sadece güç-
lendirir.
Laik toplumsal yapıyt destekleyecek ve geçici ka-
rakterdeki "geri düşüşleri" de zorlaştıracak ve gide-
rek imkânsız kılacak olan en önemli faktör, Türkiye'nin
özellikle ekonomik ve siyasal olarak normalleşme sü-
recine girmesidir.
AKP'yi iktidara taşıyan kim? Sözde "laik" parti kı-
lığına bürünerek aslında birer siyasal soygun çetesi
olarak çalışanlann ülkemizi tam bir çökertme faaliyet-
leri..
Türkiye ekonomik olarak çöktükçe, laik sistemin ya-
ra alması gündeme geliyor. Din vurgusu fazia olan par-
tiler yükseliyor.
Hertürlü istikrarsızlıktan kaybedenin kim okJuğu he-
sabını, yaşadığımız yakm geçmişe bakarak (ta 1972'le-
re kadar giderek!) görecek ve çıkartacak berrak bir
düşünce gerek. Bu tarihsel çizgi üzerinde olan biten-
lere şöyle bir bakalım yeter.
Kısa tarihimizden çıkarttığım sonuç şudur: Ister
AKP ister başka parti attında, ekonomik istikrar ku-
rulur ve Türkiye ciddi ve sürdürülebilir bir büyümeye
geçebilirse, kazanacağız.
Dinciler gerileyecek, hatta AKP'nin dinsel karakte-
ri bile!
Ekonomik istikrar, AKP'yi güçlendirmeyecek, siya-
sal normalleşmeyi getirecek ve diğer siyasal partiie-
rin yeniden ön plana çıkma şansı doğacaktır.
Normalleşme ve istikrar, ülkemizi kurtaracak iki
"sihirii" sözcük...
Uç kanatlarda siyaset ve orduyu siyasete sokma
çabaları ise, ülkemizi daha derin kaoslara sürükleme
potansiyeli taşıyor.
Hangisini tercih edeceğiz?
80. yaşımız kutlu olsun!
obursalifacumhuriyet.com.tr
Atatürk ile biPlikte büstü dikilecek
Nâzım 42 yıl sonra
yeniden Havana'da
İstanbul Haber Servi-
si - Eskışehır Tepebaşı
Belediyesi'nce yaptınlan
Mustafa Kemal Atatürk
ve Nâzım Hikmetbıistle-
ri, Nâzım Hikmet Kültür
Sanat Vakfı'nın da kat-
talanyla Küba'nın baş-
kenti Havana'ya dıktiri-
lecek. Heykelnraş Aydın
Aşkan tarafından yapı-
lan büstler, 10 Mayıs'ta
Havana'da düzenlenecek
olan törenle yerlerine ko-
nulacak.
Eskişehir Tepebaşı Be-
lediye Başkanlığı öncülü-
ğünde Havana'ya gide-
cek olan 33 kişilik heyet,
dün Nâzım Hikmet Kül-
tür ve Sanat Vakfı'nda
düzenledikleri toplantı-
da bugün Türkiye'den Ha-
vana'ya hareket edecek-
lerini açıkladı. Tepebaşı
Belediye Başkanı Ahmet
Ataç. Nâzım Hikmet 'in
42 yıl önce Havana'ya
gittiğini anımsatarak
"Havana Röportajı" şiiri-
nj de Küba'dan dönerken
yazdığını söyledi.
2002 yıb Mart ayında
Havana'nın Boyeros il-
çesi ile Tepebaşı ilçesi
arasında kardeş şehir pro-
tokolünün imzalanması-
nın ardından ikili ilişki-
lerin geliştirilmeye baş-
landıâını anlatan Ataç,
"TürkhaUaaeKübahal-
kuıın emperyalizme kar-
şı olan devrimcflik ve ba-
ğunsızhk sav aşı birbiri ile
örtüşüyor. Küba halkı,
Türkleri veAtatürk'ü çok
seviyor. Bu kardeşüği pe-
kiştirmek açısından Nâ-
zım Hikmet ve Ata-
türk'ün büstierini Hav«-
na'ya hediye ediyoruz"
diye konuştu.