23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
! UM\S 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA JV U İ J J. U M\ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 MAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Gezginin yurdu neresi?Geanek, gezginlikle ilgi- l i :>ell;ğımde bırçok iz, anı var. Aılemızde göçler, gönül- lii sürgımlükler sıklıkla ya- şandığı gibi; gezginliği ya- şama bıçımine dönüştüren, aci 'sergüzeşt'e çıkan da- yımın serüveni bizleri çok ilgılendirmiştir. Ansızın çıkıp çıkıp gel- mesi, sonra gene alıp başı- nı gitmelerı; bılinmez bir yerlerden gönderdiğı kart- lar. mektuplar, fotoğraflan çocukluğumuzun şenhgiy- di adeta! Gelince de bayra- mı yaşardık! Biz yeğenlerini çe\Tesıne ahr, getirdigi hediyeleri ne- reden aldığını, bunlann ne işe yarayabıleceğini anlatır; sonrasında da ehmizden tu- tarak çarşı sokak gezdirirdi. Bambaşka yolculuMar Onun bu iflah olmaz gez- ginliği birçok adlandırma- ya neden olsa da; hep saygı gören bır yanı vardı. Öyle ki getirdigi rüzgâr her biri- mizi içine alır, günü, zama- na yayılan bir renk dalgası- na dönüşürdü. Giyim lcuşa- mından konuşmasına, an- lattıldanndan okuduğu ki- taplara, albümünde yer e- den fotoğraflardan meşin bavulunun gızemli haline kadar bır başka dünyanın insanı olarak belleğimizde derince bır ız bırakırdı. Dayımdan bize yansıyan imge, gezginliğin, gezip görmenin insanı gelişti- ren'zenginleştiren bir olgu olmasıydı. Onun bu serdü- menciliği, bizi de büyük kentin kollanna salmasıy- la; gezmek /görmek adına çıkılabilecek bambaşka yolculuklann kapısını ara- edim Gürsel'in gezginliğine tanıklık eden her bir yazısı, günlüğü, „ notu yazın coğrafyamızm en renklı yerinde durur. Daha da ötesi Gürsel, 'gezi edebiyatı'mızın özgün yazarlanndandır. lamıştı. O büyülü kente yolculu- ğumuzun adı 'göç' de olsa; dayım, bunu, 'her ömrün bir yol haritası, bir de varmak, gitmek düşii var- dır' ile açıklamıştı. Yıllar sonra, onun yeryüzü gezgı- ni olduğu dönemlerde tut- tuğu notlanna göz atarken bu düşünceleriyle yüzleş- mıştim. Bir kentin dlll... Gezmek, görmek adına çıkılan yolculuklann iç dünyamızdaki yansılann tanıklığını getirmez mi, bu türden düşülen notlar?! Bunlar kimi zaman günlük, kimi kez de 'not' biçemin- degelipbulurbizi. Bunaek olarak, o anlann tespitine birde fotoğraflan, çizımle- n ekleyebiliriz. Çağdaşımız Nedim Gür- sel de, böylesi gezginler- den biri. Onun yol düşleriy- le gelen gitmek varmak, gezmekgörmek derdi çok öncelere dayanır. Çocuklu- ğunun flu fotoğraflannda da görünür bu. Ilkten başla- yan kentler arası yolculuk, bir zaman sonra ayru kentin iki yakasına taşır onu. Yal- nızlık ve hüzündür yanıba- şındaki. Onu kanatlandıran, dil ve düş yurdundan uzaklaştıran biraz da budur. Daha ötele- re, başka diyarlara gitmek, görmek düşüdür yeni yol- culuğunun adı. Varacağı kı- yılar, sığınabileceği liman- lar arar durur, Gürsel. Arayış imgesiyle varmak düşünü her bir anlatısına öylesıne sındirir ki; yazı au- rasının en temel ızleğı (aşk, bağlanmak, gitmek, özlem, tinseltensel haz, vb.) bile; orada anlam kazanır. Onun gezginliğinın ta- nıklığını getiren her bır ya- zısı, günlüğü, notu da bu anlamda yazın coğrafyamı- zın en renkli yerinde durur. Daha da ötesi Gürsel, artık nitelendirebilirsek, 'gezi edebiyatı'mızın özgün ya- zarlanndandır. Doğrusu, onun yakın bir duygudaşı, okuru olarak; her bir yolculuğunun ardın- dan gelenleri ilgiyle bekle- mişimdir. Öyle ki bazen, benzer yerlere yolumuz düştüğünde, yazdıklannı bır bir anımsamış, onu da yol arkadaşı kılmışımdır kendime. Yunanistan, Kıb- ns, Makedonya, Bosna, Moskova... Tabii ki Paris, onun gezginliğinin, yalnız- lığınınbaşkenti.. Yenl bir dll kurmak... Gürsel, her bir yazısında bir yerin anlamını içerlek bir bakışla anlatır. Kentleri yeniden kurarcasına bakar, yaşadığının soluğunu yan- sıhr oraya. Ben, kendi payı- ma, onun bunca gezginliği- nin en etkileyici merinleri- ni Gemiler de Gitti'de bul- duğumu söylemeliyim. Eğer gezi edebiyatından söz edeceksek; Gürsel'in bu metinlerini temel biçim için örnekleyebilir, bunlar üzerinde sıklıkla durabili- riz. Şimdilerde, buna ulaşan yeni gezi kitabı Güneşte Ölüm'ü yanıma alarak bir yolculuğa çıkıyorum. Onun Ispanya izlenimlerini belkı sizinle aynı anda okumuş olacağım. Ve emınim kı, çocukluğumun düş ülkesi Ispanya'ya gitmek, orayı görmek arzum daha bir ka- baracak, Gürsel'in izlenim- leriyle. Gezginin dil yurdu biraz da öyledir, bizi yeni bir dil kurmak düşüne çağınr, ye- ni yerlerin, yeni limanlann sergüzeşti kılar. ÖKUMA ÖNERİLERİ 1. Nedim Gürsel: BirAvuç Dürtya (Toplu Gezi Yazılan: 1977-1997), 412 s.; Güneşte Ölüm (Ispanya klenimleri), 124 s., Doğart Kitap, 2003. 2. HikmetBirand: Anadolu Manzamlan, 1999, Tübitak Yay., 1999, 119s. * Uğur Kökden, Kuğular Kanallar Salhmsöğütler, 2002, YKY., 164 s. 3. Enis Batur: Itti Denizin Arası Siyah Topraklar, 1997, YKY, 287s. 4. Buket Uzuner: Bir Siyah Saçlı Kadınm GeziNotlan, 2002, Everest Yay, 116s 5. Güneş Karabuda: Zorah Randevular Parkı, YKY, 183 s. 6. Nasuh Mahruki: Yeryüzü Güncesi, 2002, Kapital Yay., 352 s. BELLEK KUTUSU "Sen gelmeyeli Grenoble çok değişmiş Sait Ağabey! Yeni caddeler, geniş alanlar açdmış. İnsantn başını döndüren gökdelenler dikilmiş dağlann yamacma. Kent tsere Vadisi boyunca yaydıp genişlemiş. Ama îtalyan mahallesi hep aynı. Sanki, dün şehvetle öptüğüm kız kardeşinin öcünü alacak şu Sicilyalı bıçkın delikanlı! Kızlar, burada da, senin Burgaz 'daki gibi 'karpuzyercesine' konusuyor. Ve alevlerfışkınyor Akdeniz kokan yanık tenlerinden." Nedim Gürsel Artin Demirci 'ye göre bir sanatçıya en çok katkıda bulunan olgu, yaşadığı coğrafya Resimlerine sevgi ve tutkuyla ruh veriyor SELCEN AKSEL Artin Demirci, resmin genç tem- silcılerinden. Sanat eğitimini tamam- lamasından bu yana birçok karma sergiye kahldı ve farklı temalar içe- ren kişisel sergileriyle çıktı sanatse- verlerin karşısına. Sanatçının yapıtla- nnda, duyumsamanın plastik değer- lerle somutlaştığını, kendi deyişiyle sanata ruh kazandıran bir arayışın sürdürüldüğünü görüyoruz. Demir- ci'yle sanat anlayışı ve Kuzguncuk Harmony Sanat Galerisi'nde yer alan kişisel sergisi üzerine görüştük. - Yaşamınızda sanata bakışınız nasıl şekillendi? ARTİN DEMİRCİ - Resme ilgım çok küçük yaşta ortaya çıktı. Saman- dağlıyım, Şişli 'de Karagözyan Yatılı llkokulu'ndaokudum. Edebiyata bü- yük ilgim vardı, ortaokul, lise dönem- İerinde, bulduğum tüm şiir kitaplan- nı okuyordum. Daha sonraki dönem- lerde resim alanında çalışmaya ve eğitim almaya karar verdimse de ede- biyat bendeki özel yerini hep korudu. 'Şair portrelerini sergileyecek' - Belli temalarda çalıştığınız gö- rülüyor... DEMİRCİ - Bu tavn durağanlık, gericilik olarak görmüyorum. Natür- mort, portre, manzara... Portre çalış- malanmda ve bütün resimlerimde ol- duğu gibi, önce sevgi gereklidir, son- ra taruma isteği ve yorumlama... Bu sergimde yer almıyor ama, şair port- releri de o anlamda çok keyifli, sev- giyle başlanan, şiirleriyle bana kat- tıklannı da düşünüyorum; resmin so- • "Tuvalime seçtiğim konuyla, sevgim, heyecanım, tutkum, korkum, hepsi bir anda çıkıp geliyorlar. Hayallerim vardır, ama tasanlar yapmam. Durduğum yerde dururum, biriktirdiklerimle o süreci öyle tamamlanm." runsalı ayn olabilir ama resim duy- gusuyla çok örrüşen bir şey söz ko- nusu. Kuşağımdan şairlerle yakın hissetim hep kendimi. Onlann port- relerini çalışmanın benim için ayn bir değeri var. Şair portrelerini sergi- lemek bir proje, ama süreç içinde oluşacak... - Ressam olarak duruşunuza bir tanım getirebilir misiniz? DEMtRCt - Eğitimle yüzleşti- ğimde, sahicı, samımı olanın, aslın- da bir çocuk gibi taze bellekle bak- mak olduğunu. ondan sonra onun üzerine tutkuyu ve sevgiyi de ekle- mek olduğunu gördüm. Ustalann da mirasını elimden geldiğince izledim. Bu çok önemli, birebir görmeniz ge- rekiyor. Fotoğrafa gelince, bir not olarak görüyorum onu. ama gözünün tek olduğunu düşünüyorum. Önem- lisi, model ile birebir ilişkim, atölye- me gelen insanlar da modelimdir be- nim. - 'Pencere' sizin için bir simge- den öte, tam olarak ne demek isti- yorsunuz 'Pencereden bakıyorum' derken? DEMİRCt - Mekân benim için önemlidir ve bana benzetmem gere- kir mekânı... Pencere ise bir gözdür, ışık demektirbana göre. Aynı zaman- da tersidir de, dışanya bakarsınız. Gözü bir pencere olarak görüyorum, bakıyorsunuz, bilinç süzgecinden ge- çiriyorsunuz. Model ya da seçilen konu ile etki- leşim... Resim bundan ibaret. Geli- şim süreçlerini incelemekten ötesi, her resmin başlı başına bir süreç ol- duğu gerçeğidir. Sorumluluklan tes- pit etmek gerekiyor tabii, aslında hepsi bir bütündür. 'Ressam kendisini sınırlar' - Farklı tema ve tarzlarda çalışıl- mış resinıler... DEMİRCİ - Üslupsuzluğu üslup olarak algılanm, zamanın, sürecin zihnimi serbest bırakmam ve etkile- şime açık tutmamla ilgili bir şey... Bir sanatçıya en çok katkıda bulu- nan olgunun da yaşadığı coğrafya ol- duğunu düşünüyorum. Rengi hep sevdim, seçtiğim konulann da etkisi var. Renk, doku, çizgi, biçim, ışık... Ressam, kendisini sınırlar... Modele ya da konuya teslim olmanız gereki- yor ki söyleyeceğiniz bir şey olsun. Merak ve deney ise sevgi ve tutkunun dürtüleridir, ama ona göre resim salt bilinçle kotanlan bir şey değildir. Kendimle çalışma süreci içerisinde konuşmam, resmi tamamladığım za- man bilanço çıkanlrr.. - Geleceğe de sınırlamadan mı bakıyorsunuz? DEMtRCt - Tuvalime seçtiğim konuyla, sevgim, heyecanım, tut- kum, korkum, hepsi bir anda çıkıp geliyorlar. Hayallerim vardır, ama ta- sanlar yapmam. Durduğum yerde dururum, biriktirdiklerimle o süreci öyle tamamlanm. Sinema ve tasarım günleri başbyor Etkinlik kapsanunda A. Niccol'ün 'Gattaca' adlı filmi de gösterilecek. Kültür Servisi - tTÜ Mimarhk Fa- kültesi yann velO Mayıs günü 'Sine- ma ve Tasarım: Tasarım Harikalar Diyannda' adlı etkinliğe ev sahipli- ği yapıyor. 'Sinema ve Tasanm' se- minerleri. sinema olgusu içinde önemli bir role sahip olan tasanm öğe- sinin farklı çerçevelerde tartışılması- nı hedefliyor. Bu seminer dizilerinin ilki olan 'Sinema ve Tasanm: Tasa- nm Harikalar Diyannda', tasarımın sinema içinde elde ettiği gerçekliğin irdelenmesini amaçlıyor. Sinema ve tasanm disiplinlerinin kesişme noktalannın belirîenmesi ve ıki farklı disiplinde ortak çalışmalar yapan kişilerin bir araya gelmeleri için bırzemın oluşturulması amaçlanan et- kinlikte, 'Mimar Gözüyle Bir Yö- netmen; Bir Yönetmen Gözünde Mekân', 'Türk Sinemasında Mo- dern Kent Olgusunun Tanımlan- ması', 'Görsel Bellek: Sinema ve Mimarhk Etkileşimi', 'Kent Suret- leri', 'Distopya Kavramı Üzerinden Bilimkurgu Sinenıası ve Mimarhk tlişkisi', 'Beden-Yapı-Bina: Çağdaş Bilimkurgu Sinemasında Beden/Şe- hir Tasanmı', 'Mekân Kurgusu: Zaman ve Mekân' gibi başlıklar ta- şıyan semınerler yapılacak. Program dahilinde aynca panellerin yanı sıra film gösterimleri ve atölye çahşmalan da yer alacak. Gösterile- cek filmler arasında Halit Refiğ'in 'Gelinlik Kız'ı, Ridley Scott'ın 'Bla- de Runner'ı. Andrew Niccol'ün 'Gattaca'sı bulunuyor. (0 212 232 02 24) ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Barış İçin Çeviriler (4) "Banş İçin Çeviriler"'\n bu son bölümüne, Ber- tolt Brecht'le başlıyoruz. Brecht, "Kültür Özgür- lüğü Kongresi"ne yönelttiği çağrıda şunlan söyle- miş: "...Yaşamını daha iyiye götürebilme özgürlü- ğü, insanoğlunun tüm özgürlükleri arasında en te- mel özgürlüktür. Kültürün gelişmesi, bu özgürtüğe bağlıdır ve yaşamı daha iyi kılmak özgürlüğü üstü- ne konuşulmadıkça, özgürlükten ve kültürden söz etmenin de biranlamı yoktur. Daha iyi biryaşamın ilkkoşulu ise banştır, banşın güvenceye bağlanma- sıdır. Düşünebildiğimiz tüm toplumsal sistemleh ele aldığımızda, gelin herşeyden önce bunlann sa- vaşsız ayakta durabilip duramadıklannı araştıralım. Gelin, her şeyden önce banşı isteyebilme özgür- lüğü uğruna savaşım verelim. Hiç kimse kalkıp: ön- ce bunun nasıl bir banş olması gerektiğini konuş- malıyız, demesin. Herf<es: önce banş olsun, desin. Bu noktada hiçbir kaçamağa göz yummayalım v$ bizi ilkellikle suçlamalanndan da korkmayalıml Açıkça banştan yana çıkalım! Savaşı lanetlemeyeti tüm yönetimlen lanetleyelim! Kültürün geleceği to» nusunda karann atom bombasına bırakılmasına izin vermeyelim!" Venezuelalı şair Otto D'sola, "Kentleri Yakan Uçaklann Gelişinden önce" adlı şiirinde, tarih bo- yunca her savaşın en masum kurbanları için, yani çocuklar için bir ağıt yakmış. Bu şiir, YAZKO Çe- viri Dergisi'nde Ülkü Tamer'in nefis çevirisiyle ya- yımlanmıştı: Açmış zambaklann seheri altındaki şu çocuklar ölürse eğer, eğeryoksul ay altındaki şu duvahar ölürse, acı çektirmemek için bize, her şeyi gömmelisin, sessiz mezarcı. Unutuluş diliyor senden kepenkler ve karanfıl, ıslak çimenlerde kelebekler ölüleri öpmek için bekleşirken. Yıkılan duvarlan kim duyacak, mezarcı, ezilen çocuklann çığlığını kim duyacak, yoksa seheri de gömecek misin sis mezanna? O uzak yosun ay altındaki her şey ölürse, acı çektirmemek için bize, her şeyi gömmelisin, sessiz mezarcı. Buğday kokan çocuklan unutma sakın! Tarih kokan duvarlan unutma sakın! Yaralı flüt kokan sehen unutma sakın! Polonyalı yazarTadeusz Borovski, ünlü Ausch- vvitzölüm kampının "/a//tL//ab//m/ş"sakinlerinden. Borovski'nin belgesel öykülerini bir araya getiren "Taşlaşan Dünya" adlı kitabını Yazko yıllarında rah- metli Zeyyat Selimoğlu, tadına doyulamaz bir Türkçeyle dilımize kazandırmıştı. Kitaptan birkaç satırı Zeyyat Selimoğlu'nun anısı önünde saygıy- la eğilerek buraya alıyorum: "... içinde yaşadığımız şu dünyaya bak: Başka bir insanı öldürmemiş ne kadar azinsan yaşıyor Avru- pa'da... Ve birbaşkasınm öldürmek istemediği nt kadar az insan var! Ve bizler, insanlar arasında sevginin yeşereceği bir dünyanın öztemi içindeyiz, içgüdülerimizden annmak istiyoruz. Hiç kuşku yok ki, sevginin v# gençliğin hakkıdır bu!.." "Banş İçin Çeviriler" bölümü, bundan yirmi y| önce YAZKO Çeviri'de böyle bir özlemle, böyle bir hakkı bir kez daha vurgulamak için hazırlanmıştı... e posta: ahmetcemaİM superonline.com acem20 ' hotmail.com BUGUN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde İDOB'dan 'Don Giovanni' operası. (0 212 251 56 00) • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda 19.30'da 'Tataristan Müzik ve Dans Günleri' kapsamında 'Tataristan Devlet Müzik ve Dans Topluluğu' gösterisi. (0 212 232 98 30) • AKBANK KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ'nde 20.00'de 'Trio Opera' konsen. (0 212 252 35 00) • YILDIZ ÜNİVERSİTESİ ODİTORYUMU'nda 19.30'da 'Yüdız Teknik Üniversitesi 4. Gitar Günleri' kapsamında Pablo Marquez konseri. (0 212 542 90 85) ) • tSMET İNÖNÜ KÜLTÜR i MERKEZİ'nde 15.00'te İZDSO Çoksesli ' Korosu Halk Müziği Korosu'nun konseri. ! (0 232 489 09 26) • NARDİS'te 22.00'de Kaval Sviri konseri. (0 212 244 63 27) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.00'da Nedim Gürsel ile 'Öğleden Sonra Aşk' adlı yapıh üzerine söyleşi. (0 212 334 87 40) • YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER SALONU'nda 18.30'da Kamran Ince'nin katılacağı 'Minimalizm, Post - Minimalizm ve Sonrası' başlıklı söyleşisi. (0 212 252 47 00) • EMEK SİNEMASI'nda 'Yunanistan Sinema Günleri' kapsamında 12.00'de 'Yaraladığımız Ağaç', 15.00'te 'Toprak Kırmızıya Boyandı', 18.30'da 'Bir Gün Bir Asır' ve 21.30'da 'Kristal Geceler'. (0 212 293 84 39) • KOÇ ÜNİVERSİTESİRUMELİFENERİ KAMPUSU nda 'Koç Üniversitesi 2. Tiyatro Günleri' kapsamında 17.00'de Ahmet Levendoğlu Ue Atölye Çahşması' ve 'S«yirlik, Doğaçlama Üzerine Bir Uygulama', 21 OO'de Yüdız Teknik Üniversitesi Mezunlar Tiyatrosu'ndan 'Sevgi Paylaştıkça Çoğahr' adh oyun. (0 212 542 90 85) • trSAK'ta 19.30'da Doğada Görüntü : Avcıhğı Yanşması (DOGAY) saydam gösterisi. Konuk DASK. (0 212 292 42 01) : • KURALDIŞI KİTABEVİ'nde 19.30'da 'Edebiyatımızda tstanbul' adlı söyleşi. Konuk: Nemika Tuğcu. (0 216 330 89 74)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle