Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2003 CUMARTE
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
miMTAZ SOYSAL
Kayma
SON günlerin ilgjinç konulanndan biri, "CHP nere-
ye kayıyor?" tartışması oldu. Aslında yeni bir soru de-
ğil bu; yfllardJf sorulur. Söz Konusu parti seksen yıllık
cumhuriyetirt kunJKışunda harcı olan bir parti olduğu
için de, sorunun yjanrtı herkesi ilgilendirir; gerisinde san-
kı bu cumhuriyefln yazgısı yatar gibidir.
SofUpözde, yaklaşik yanm yüzyıldır yaşanan "karşı-
devrim'e yefiîebilecek yanıtla ilgilidir. Ortaya çıkışında
CHP'nindeetkisi bulunan 27 Mayıs, Bayar-Menderes
karşı-devrirnine birtepkiydi. 1961 'in özgüriükçü anaya-
sası köklü ekonom ik atılımlarla tamamlanmadığı için
CHP'deki "ortanın sso/u" sözü halk yığınlannı kazanma-
yayetmedi. CHP'yi de kapatan 12 Eylül'ün zorladığı SHP
adın/n içine bitişik yerleştirilen "sosyaldemokrat" sözü,
çok kişiye daha "so/" bir izlenim vermesine karşın, as-
lında devrimci yaklaşımlardan uzaklaşmanın belirtisiy-
di; Parti, kuzeybatı <Avrupa sosyal demokratlarının hiç
de devrirfici olmayan, uzlaşmacı çizgisine gfrmiştf. Oy-
sa, ekonomik ve sosyal geri kalmışlığı henüz üzerinden
atamamış bir ülkede- halk yığınlarının doğru biçimde ka-
zanılması, o alanlarda devrimcilikten uzaklaşmayı de-
ğil, tam tersine devrimci atılımlann ve köklü değişik/ik-
lerin sürdürijlrnesiyle başarılabilirdi.
Yarım yüzyıllık karşı-devrim önündeki CHP şaşkın-
lığı ancak böyfe açıManabilir.
Görmek gerekiyor ki, "Atatürk 'ün ve laikliğin par-
tisi", durgunlaşan bu ülkeyi halkın desteğiyle
ayağa kaldırmaya ve dirittmeye yetmiyor. Küreselci gö-
rüntülerle sürdürüleri "yerinde saydıncı" dış çullanış-
lara karşı ulusal coşıku yaratacak bir kalkınma sefer-
berliğine gereksinme var: Kamu girişimciliğinin plan-
/(yaklaşımı ile özel kesimin dinamizmini yan yana ge-
tiren bir seferberlik. Yalnız irtica korkusuna dayalı bir
CHPcumhuriyetçiliğinin, Blair'ci sosyal demokratlık-
la veya "Anadolu solu" gibi söylemlerle yetinilmeyip,
radikal boyutlan olan ekonomik ve sosyai politikalar-
la güçlendirilmesi gerekiyor.
Bir yanında Oğuz Oyan'lann ve Izzet Çetin'lerin,
öbür yanında da Kemal Derviş'lerle Bülent Tanla'la-
nn yer aldığı bir parti yerinden kımıldayıp bu çeşit bir
güçlenişi başarabilir mi? Grup başkanvekillerinden bi-
rinin daha geçen günkü basın toplantısında "Türki-
ye 'de sosyalmühendislik son gelişmelehe ömrûnü ta-
mamladı" diyebildiği bir CHP'de toplumu köklü deği-
şikliklere yönlendirme olanağı artık kalmış mıdır? Aynı
Grup Başkanvekili'nindeyişiyle, "Kimsekendinialdat-
masın; CHP biryerden kalkıp biryere gitmiyor."
CHP dışındaki devrimci ve daha ulusalcı arayışla-
rı gereksiz bölünmeler sayan ve herfırsatta bir-
leşin" sözü eden çevrelere verilebilecek yanıt da bu-
rada yatıyor. Solda birliktelik, ancak laik cumhuriyet-
çi Kemalizmi çağın gereklerine uygun köklü ekono-
mik kalkınma politikalarıyla tamamlayan bir ideolojik
zeminde gerçekleşebilir.
Başka türlüsü, birbirini ve geniş halk yığınlannı al-
datmak demektir.
Bizdeki Felsefe Ödülleri
Bu yılki Gökberk Yanşması'nın bir özelliği daha var:
Uluslararası olacak, on sayfadan az, yirmi sayfadan çok
olmayan denemeleriyle kırk yaşından genç felsefeciler
katılabiiecek. Son başvuru tarihi 20 Temmuz. Yanşma
sonucu, Dünya Felsfe Kongresi'nin 17 Ağustos kapamş
oturumunda açıldanacak.
Arslan KAYNARDAĞ/^/^/m
w w
o
dül almamız için
iyi, güzel bir şey
yapmamız, başa-
n göstermemiz
gerekir. Yapıp et-
melerimız, biz kışılık kazan-
dıkça kültür alanlanna daha
çok yönelmektedir.
Bu anlamdaki eylemlerin
öğülmeyi, ödüllendirilmeyi
bekleyen yanlan vardır. Bun-
lan yapıp edenler böyle bir şe-
yi açıkça beklemeseler bile,
ilerlemiş toplumlarda değer
ve eğitim bilincinin harekete
geçmesiyle ödüllere yol açılır.
Kişinin varlığını karutlaması-
na^ardım edilmiş olur.
Odül sözcüğünün aslında
"öğdüT olduğu ve öğmekten
geldiği ileri sürülmektedir.Ba-
şanlı bir çocuğa, bir gence afe-
rin demek, onu alnından ya da
yanağından öpmek, alkışla-
mak, küçük de olsa bir arma-
ğan vermek, ödüllendirme,
özendirme değil midir? Dar
alanlardaki bu tür ödüller,
özendirmeler, giderek büyük
alanJara, kurumlara doğru ge-
nişler, ulusal nitelik kazanma-
ya başlar, daha sonra uluslara-
rası ödüller ortaya çıkar. Gü-
nümüzün tanınmış sanat, ede-
biyat, bilim ödülleri, armağan-
ları böyle oluşmuştur.
Bizdeki edebiyat ödüllerine
bakınca otuz sayısına ulaştığı
görülüyor. Hepsini sayacak de-
ğilim, tarih sırasına göre baş-
tan birkaçının adını verece-
ğim: Cumhuriyet HaJk Parti-
si Roman Ödülü (1942), Yiı-
nus Nadi Ödülü (1946), Türk
Dfl Kurumu Ödülü (1954), Ye-
ditepe Ödülü (1954), Sedat
Simavi Ödülü (1975), Kültür
BakanhğıÖdülü (1979)... Sek-
senli, doksanlı yıllarda sayı
birden artıyor.
Bunlar hep edebiyat ödülü.
Kuşkusuz başka ödüller de var,
bu yazıda onlardan söz etmi-
yorum.
Felsefe için konulmuş ödül
var mı diye baktığımızda yal-
nız iki ödülün admı görebili-
yoruz: llk gırişim 1993 'te. Veb-
bi Hacıkadiroğlunun yayım-
ladığı Felsefe TarOşmalan der-
gisi bu yıl "Zîhin ve Bügi Fel-
sefesi" konulu yanşma düzen-
ledi ama, o yanşma sonuçla-
namadan kaldı, bir daha sözü
edilmedi. Ikinci girişim ise
Macit Gökberk Ödülü'dür.
Değerli hocamız, felsefe pro-
fesörü Macit Gökberk'i
1993'te yitirmiştik. Gökberk
ailesinin hocamız adına ödül
koyma düşüncesi 1997'de ger-
çekleşti ve yanşma basın ara-
cılığı ile duyuruldu.
Eİe ahnması istenen konu
şu idi: "Felsefe tarihinin Türk
eğitimindeki gerekHliği''. Ya-
nşmaya katılma az olmadı. Se-
çiciier kurulu genç felsefeci
Mustafa Günay'uı Süregjden
Felsefe adındaİci çalışmasına
ödül verilmesini kararlaştırdı
ve ödül 1998'de yapılan tören-
le Mustafa Günay'a verildi.
Türkiye Felsefe Kurumu
Başkanı Prof. loanna Kuçu-
radi, böyle saygın bir ödülle
ilgili her türlü işi kurumun
üstlenebileceğini bildirince,
önerisini Gökberk ailesi kabul
etti.
Ancak yine gecikme oldu
ve 1993'ten sonraki yanşma
2003'te düzenlenerek duyu-
rulabildi.
20Q3,MacitGökberk'inölü-
tnünün onuncu yıİL Yine bu
yıl 21. Dünya Felsefe Kongre-
si Türkiye'de toplanacak.
Kongredeki konuşma ve ça-
lışmalann ana izleği (teması):
Dünya Sorunlan Karşısmda
Felsefe. Bu nedenle Gökberk
Deneme Yanşması için de yi-
ne aynı konu uygun görüldü.
Bu yılki Gökberk Yanşma-
sı'tun bir özelliği daha var:
Uluslararası olacak, on sayfa-
dan az, yirmi sayfadan çok ol-
mayan denemeleriyle kırk ya-
şından genç felsefeciler katı-
labiiecek.
Son başvunı tarihi 20 Tem-
muz. Yanşma sonucu Dünya
Felsfe Kongresi'nin 17Ağustos
kapamş oturumunda açıkla-
nacak. Böyle saygm bir ödülün,
önemli biryanşmaıun genç fel-
sefeciler için iyi bir olanak ol-
duğunu söylemek isterim (IX
kaülmak için geciknıeden ha-
rekete geçsinler.
(1) Bildirilerin gönderileceği
adres elektronik posta adresi-
dir: toc(5tfk.org.tr. Denemelerin
GökberkFelsefe Ödülü için gön-
derildiğinin en başa yazûması
gerekiyor.
Zeytin Ülkesinde Güzel Şeyler Oluyor...
Güre Belediyesi, Sabahattin Ali'nin öldürûlüşünün ellinci yılında öykü
yanşması açıyor. Zeytinli Belediyesi, Köy Enstitülerinden yetişen
iki ünlü yazardan Fakir Baykurt'un adını Akçay'da bir parka, Mehmet
Başaran'ınkini "Şair Başaran Caddesi" olarak bir caddeye veriyor.
Bahattin FIRnNA Eğitimd
on yıllarda, sanat-
sal ve eldnsel et-
kinliklerle çiçek-
leniyor zeytin ülkesi. Gö-
neniyor, erinç duyuyor
S
insan. Neden gönenme-
sin? Madra Dağlan'na
serpilmiş yerleşim yerle-
rinde sabah gözlerini
açanlar, bol pınarlı tda'yla
selamlaşıyorlar. Söylen-
celeri anımsıyorlar. Tro-
ya yönüne ağıyor bakış-
İan.
Biraz ötede Assos'u
BızbızeCeH'liler için kayıt yok, başvuru yoki
Bu kampanya, BlzbbeCeH'li tüm Haar Kart'lıJann;
yurtiçlnden Turkcell, Hazır Kart ve Muhabbet
Kart'lılaria yaptığı konuşmalarda geçerlidir.
Olğer operatörtere ve sabtt telefonlara yapılacak
aramalar BizbizeCell tarifesinden ücrettendirilmeye
devam edecektir. Kampanya 30 Hazlran 2003'te
sona erecektlr.
HAZIR
KARTBlzblzeCell'e geçmek ve aynntılı bllgt için:
444 www.turkcell.com.tr/
görüyorlar. Kaz Dağla-
n'nın güney yamaçlann-
dakiler, Madra'lara, Sap-
ho'nun ülkesi Lesbos'a
(Midilli) merhaba diyor-
lar.
Eski dünyanın kültür
merkezi Beıgama'yı araş-
hnyorgözleri. Körfez in-
sanının günlük yaşamı
bu tarihsel dokuda geçi-
yor. Eskiyle yeninin, ma-
salla gerçeğin kucağın-
da yaşıyor.
Hem yoğuruyor hem
yoğruluyor. Tarihin hem
kalıtçısı (mirasçısı), hem
de sürdürümcüsü oluyor.
Üç güzeller söylence-
sine San Kız masalı ula-
nıyor. Türkmen, San Kız
hayın için cılbağa (Kaz
Dağı'nın ağaçsız doru-
ğu) çıkıyor. Güre'de Sa-
n Kız hayın yapılıyor.
Dionysos Şenlikleri gü-
nümüzde bu biçimiyle
yaşanıyor. Afiodit'in çim-
diği pınar, Mustafa Seyit
Sutüven'in, tannça kadar
güzel "Sutüven" şiirine
esin kaynağı oluyor.
Yunanistan'dan gelen
bağlaşıklara karşı, Ana-
dolu savunmasının desta-
nı olan koca ozan Home-
ros'un Ilyada'sını bunca
aradan sonra, şaşılası bir
benzerlikle gene aynı düş-
mana karşı Anadolu sa-
vunmasının destanlan -
Nâzun Hikmet in «Ku-
v^iMffliye''si, FaalHüs-
nüDağbrca'nın "Bağım-
sufak Savaşı''- izliyor.
Edremit'i, Edremitliyi
Sabahattin Ali'nin "Kn-
yucaklı Yusufundan,
•'Hasan Boğuldu" ben-
zeri öykülerinden; "Tah-
tacı GüzeUeri"ni Ömer
BedrettinUşakh'dan; acı
zeytini, zeytin emekçile-
rini, körfezin dağını taşı-
nı, börtüsü böceğini, söy-
lencesi gerçeğini yüreği-
nin uzantısı bir kalemle
yazan Mehmet Başa-
ran ın "Zeytin Ülke-
si"nden; dingin, yalm,
duygulu ve sıcak yaşa-
mını ise Fatma Gürel'in
roman ve öykülerinden
öğreniyor körfezliler.
Duyarlılıklan artıyor,
daha derinden kavnyor-
lar canlı ve cansız doğa-
yı. Yeni boyutlar kazanı-
yordüşün dünyalan. Et-
kinliklere, edimlere ne-
den oluyor bu etkileşim-
ler.
Güre Belediyesi, Sa-
bahattin Ali'nin öldürû-
lüşünün ellinci yılında
öykü yanşması açıyor.
Zeytinli Belediyesi,
Köy Enstitüleri 'nden ye-
tişen iki ünlü yazardan
Fakir Baykurt'un adını
Akçay'da birparka, Meh-
met Başaran'ınkini "Şa-
irBaşaran Caddesi"ola-
rak bir caddeye veriyor.
Gömeç Belediyesi, "Sa-
bahattin Ali KültürevT
kuruyor. Alûnohık'ta An-
tandros Antik Kentini Ko-
ruma Derneği kuruluyor,
kazılanna gönül veren-
lerce. Yaygınlaşması iste-
nilen, kıvanç verici de-
ğerbilirlikler yaşanıyor.
CengizBektaş, Güre'de
mimarlık; FiKzAlt Ayva-
lık'ta müzik okulu açı-
yor. Oren'de sanat gece-
İeri düzenleniyor. Ruhi
Su'nun ölümsüz sesi, Ze-
us 'un Troya Savaşı 'nı yö-
nettiği 1da'nın dorulda-
nna ulaşıyor. Altınoluk,
beş bin kişilik amfıtiyat-
rosu ile sanatsal ve ekin-
sel etldnliklerin odagı ohı-
yor. Seminervesempoz-
yumlar düzenleniyor.
Tahtakuşlar Etnoğrâfya
Galerisi şölen yerine dö-
nüşüyor. Ida Çiftlik Evi,
Iskender Azatoğlu'nun
sağlam anlatunı ve usta
kurgusuyla ete kemiğe
bürünen "Ergu\"an Ken-
ti Troya'mn Acı Öykü-
sü"nü yayımlıyor. Ahmet
Yoruhnaz, Ayvahk ve Ay-
valıklılann güzelliklerini
betimliyor kitaplannda.
Gömeç te"NâamHik-
metOrmanı" yeşerirken,
köyüm Çamhbel'de, Ze-
us görkemli Tuncel Kur-
tiz, Nâzım Hikmet'in
u
Şeyh Bedrettin Desta-
nı"nı sahneliyor.
Ressam Muzaffer Ak-
yol ve Bediş köy çocuk-
ianyla köy duvarlannı,
süremi (mevsim) geçmez
çiçek bahçesine dönüş-
türüyor. Yontucu Yavuz
Tanyet üç metrelık ölüm-
süz bir meşe gövdesin-
den sevgiyi süngeleyen
bir yontu yarahyor; köy
meydanuıa dikiyor. Kö-
yümün hayır yemeği kül-
türel şenliğe dönüşüyor.
Cumhuriyet'in aydın-
lanma imeceleri Köv Ens-
titülerinin kuruluşunun
altmış üçüncü yıh Gö-
meç Belediyesi'nin ev sa-
hipliğinde kutlaruyor. Bir
caddeye "KöyEnstitüle-
ri Caddesi" adı veriliyor.
TÜSDAV'ın verdiği ye-
re; Köy Enstitüleri Or-
manı'na ağaç dikiliyor.
Aynca belediye özgün bir
uygulama olan "Köy Ens-
titülerinde Ustaöğretici-
Hk" konusunu içeren bir
kitapyayımlıyor.'Vferel yö-
netirnleriyle, halkıyla, ay-
dınlanyla, sivil toplum
örgütleriyle salt nesnel
değerlere yönelmenin ye-
terli olmadığını, insanı
mutlu kıhnadığını kav-
ramak; insanı oluşturan
ve yüceltenin sanatsal ve
ekinse] etkinlikler oldu-
ğunun bilincine ulaşmak
az şey mi?
Pek çok eksiğiyle yu-
kanda saydığım etkinlik-
ler "Köıifezde güzel şe>-
ler oluyor" dedirtmiyor
mu size de?
Dansı tüm yörelere...
PENCERE
Heykel!•••
Ibrahim Ersaraç kültürsayfamızda salı günü çı
kan yazısında Ali Ulvi'nin bir karikatürünü anım
satıyordu: Tren istasyonunda bir hamai el araba
sıyla kocaman bir sandık taşıyor...
Sandığın üstünde bir yazı:
"Kınlacak eşya"
Kara sakallı ve eli tespihli bir yobaz, hamaJa yak-
laşıp soruyor:
- Ne o.. sandığın içinde heykel mi var?..
Çok partili rejime geçtikten sonra Türkiye'de bir
heykel yıkma, parçalama, kırma salgını başladı;
yobazlar, başta Atatürk'ünküler olmak üzere, her
türheykele düşman kesilmişlerdi; eline çekici bal-
tayı alan çember sakallı, heykele saldınyordu.
•
Heykel eski çağlardan beri üretilir..
llk dönemlerde heykel put idi..
Yaptığı heykele tapardı insan..
Eski Yunan ve Roma'da heykele çok önem ve-
rilirdi; Hıristiyanlıkta kilise, mimarlıkla birlikte ele
aldı bu işi, kendi inancına göre geliştirdi..
Islam hem resmi yasakladı..
Hem heykeli..
1882'de istanbul'da Sanayi-i Nefise (Güzel Sa-
natlar) okulu açılınca Ermeni asıllı Yervant Oskan
ilk heykel öğretmeni olarak atandı.
Ancak heykel sanatı Türkiye'de boy atmak için
Cumhuriyeti beklemek zorundaydı.
Bugün ülkemizin her yanında beğenilesi heykel-
lerin yanında kötüleri de var; ama, Türkiye'de re-
sim gibi heykel de "Aydınlanma Devrimi"riın gü-
zelliğidir.
Softa, heykele bugün de sırtını döner.
Ya da yan bakar.
•
Suudi Arabistan'da heykel var mı?..
Ya Iran'da?..
Yemen'de?..
Afganistan'da her biri tarihsel değer taşıyan Bu-
da heykellerini kimler yok ederek uygartığı ve sa-
natı çiğnemekte birbirieriyle yarış ettiler?..
Bu kafa, Türkiye'de Atatürk heykellerini yıkmak
isteyen kafayla eştir.
•
Amerika'nın işgali sırasındatelevizyonlardaSad-
dam heykelinin yıkılışını izledik..
Saddam diktatördü..
Ancak kimisi heykeli günah saydığı için bu ola-
yaçoksevindi..
Kimisi de zalimin heykeli yıkıldı diye sevindi..
Sokaklannda, okullannda, evlerinde, meydanla-
nnda heykelin yasak olduğu nice Islam ülkesinde
düzenin Irak'tan bin beter karanlık olduğu unutul-
masın!..
•
Bizim medyada Saddam'dan sonraAtatürk hey-
kellerinin yıkılmasına sıranın geldiğini dile getiren-
lerden sözaçılıyor...
Atatürk'ten bu yana geçen yanm yüzyılı aşkın sü-
rede kaç seçim yapıldı, kaç parti iktidara geçti,
kaçiktidardeğişti?..
Irak'la Türkiye'yi ve Saddam'la Atatürk'ü kıyas-
lamak için ancak cahil birgeri zekâlı olmak gerek...
Ama bir noktayı vurgulamakta da yarar var: Ata-
türk'ün heykellerini yıkmak, ancak Türkiye'nin düş-
man tarafından işgaliyle olanak kazanabilir!..
Bizim entel-yobaz tayfası bunu mu bekliyor?..
açık sayfa
aylık aktiiel hukuk dergisi mayıs 20030 ,
Fiyan:2.(XX).0(X)TL.
Yargının pulu, bûtçenin adaleti yok
Yargıtay Birinci Daire Başkanı, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı, Danışay Başkanı, Danıştay Genel Sekreteri ve
Barolar Birliği Başkanı ile yapılan röportajlar
AİHM, -adaJetin pola yok ifi çok" Avukat Hasıp Kaplan
Biarrtini kıbul ftmiyor
Avukıthk M«J«ğiıiLD Jcrısı Prof Dr Roıa Ajtey
Depran vc Hakut A vuiaı treın Caımsa
Müıfnit (!) bir davıda yojna SODÜ Av-ulm Serto Özbet
"Muha Davası"
Ne duık bu dûnyjınn hali?
S»v«^ BM. l lıuUrarası Dûzto
-Şimdi \t Sonn"
Bi)kj rârln bir düıva mümkûı
"Ulnsarau Meşnıtivtt'ttn
lllusötnı hukukj
Baroda «ınınlu ukkim
iılnnrt vc Hokuk
"Blbun için" filminin ûglû
y&Ktmtai Jim Sheridu ile röportıj Avulul Coıgız Gûngör-Avukat Dılmın Özdemır
Ttrik »e Hutaık Avııkat Haydar Topay
Spor Huknkıı Avvkat Ali Kanal Okay
Tmceü'de avutat olnok
Tuoceti BVIKII Başkııu ile roportsj Avukat Tora Pdıa
AÇKSAVTA DERGİSİ
ADLhTLERDE BARO 0DAL4RCVDA SATHMAKTADIR
Önıer Madra
Prof. Dr Basira Oran - Prof. Dr. Fent Haltaı BayiaJ
Avukat idıl Elverç
TaD Morgû]
Aydm Engın
Aıukai Selraı Baktıaya
Yasin Beceoı
DUYURU
T.C.
MİLLİ EĞİTtM BAK\NLIĞI ÖZEL EMSA
DİL EĞİTİM MERKEZİ tNGİLİZCE
KURSU
THE ENGLISH CENTRE-İSTANBUL
Kursumuzun 2003-2004 Eğitim Dönemi
bir ders saat ücreti. (KDV dahil);
1. dört ay için: 13.250.000.- (Onüçmilyonikiyûzellibin TL.)
2. dört ay için: 13.900.000.- (Onüçmilyondokuzyüzbin TL.)
3. dört ay için: 14.600.000.- (Ondörtmilyonaltıyûzbin TL.)
DUYURULUR.
Türkjye Gazeteciler Cemiyeti'n/n yayınladığı günlük
Bizim Cazete
Ülke sorunlanna ilişkin raporianyla, araştırmaJanyla,
köşe yazılanyte, tarafsız haberteriyle sivil toplumlann gazetesi.
Düzenli okumak için abone crtun. Tel: 0^12.511 08 75