Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 MAYIS 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA
J\_ LJ J-i X LJ J \ kultur(a cumhuriyet.com.tr 15
A Teknolojiyle mitolojiyi harmanlayan bilimkurgu üçlemesinin ikincisi gösterimde
yıksiyon-efekt firtınası
Gazete sütunlanndan televizyon
ekranına, köşe yazanndan elâan
sunucusuna, kültür sanat köşesin-
den magazin sayfasına kadar gün-
lerdir bütün medyayı pençesine
alan yoğun Matrixmania bombar-
dımanından artık illallah desek de,
sinema sektörüne getirdiği canlılı-
ğı da pek göz ardı edemeyeceği-
miz bir olay-filmle karşı karşıya-
yız.
Andy-Larry Wachowski kar-
deşlerin, sürükleyici temposuna ve
parlak görsel düzeyine ilgisiz ka-
lınamayacak, süper efekt harikası,
yeni teknolojik masalı The Mat-
rix Reloaded, son günlerini sür-
düren Cannes festivalini baştan
şenlendirip bütün dünyayla aynı
anda bizde de gösterime girdi ge-
çen cuma.
îçerdiği felsefi göndermelerle ve
teknik becerisiyle sıradışı bir bi-
limkurgusal aksiyon nitelemesini
hak eden, 1999 yapımı ilk filmin
devamını getiren bu gıcır gıcır'ye-
niden yükJenen Matrix'Ie, aylar
sonra gösterime çıkanlacak seri-
nin üçüncü filmi The Matrix Re-
volutions'ı, tıpkı geçen yıl bomba-
sı patlatılan fantastik sinema doru-
gu 'Yüzükierin Efendisi' üçle-
mesi gibi peşpeşe çekip kotarmış
Wachowski'ler.
Slberpunk kültürünün fllml
Yine Hong-Kong yapımı, bol
vurdulu-kırdılı karate filmlerinden
uçuk çizgi roman atmosferine, an-
tik Yunan mitolojisinden Hıristi-
yanlık-Budizm öğretilerine kadar
uzatılabilecek çeşitli kaynaklara
dayanan, Yüdız Savaşları. Süper-
nıen, Terminatör, Beşinci Ele-
ment vb. gibi kimi namlı filmler-
den beslenen film, 198O'li yıllar-
da doğup popülerleşmiş siberpunk
kültürünün sinemadaki son örne-
ği olma iddiasında.
Aksiyonun dalağını yaran bu
şenlikJi şamatalı spektakl'ın görsel
yanı müthiş, ama içeriği çizgi ro-
man sığlığından pek kurtulamıyor.
Ağzımız açık, seyrine kapıldığı-
mız bu uzun (hatta sersemletici)
devam filmi, ilk Matrix'e göre boş
bir seyirlik izlenimi verdi bize.
Bu bir Joel Sllver yapımıdır
Hollyvvood'un aksiyon türüne
hayatını adamış para babalanndan
Joel Silver'ın yapımcısı olduğu
The Matrix Reloaded, Wachows-
ki'lerin damgalannı vurduğu ka-
dar, zehir zemberek bir Joel Silver
üstünyapımı aynı zamanda. Seyir-
ciye nerdeyse soluk aldırmayan a-
ma giderek video oyununa da dö-
nüşen bir aksiyon.
Aslında bu üçleme peşpeşe sey-
redildiğinde, belki bunca karma-
şıklığı ortadan kaldıracak tek bir
film bütünlüğü arz edebilir merak-
lısına. Gelgelelim kafa kanştıncı
bir finalle üçüncü filme bağlanan
/ Yönetmen,
senaryo:
Larry, Andy
Wachowski /
Kamera: Bill
Pope/ Müzik:
Don Davis /
Oyuncular:
Keanu Reeves,
Laurence
Fishburne,
Carrie-Anne
Moss, Hugo
VVeaving, Jada
Pinkert-VVilson,
Lambert
Wilson, Monica
Bellucci, Steve
Bastoni, Adrian,
Neil Rayment /
ABD 2003 (WB)
bu seyrettiğimiz ikinci hikâyenin
devamı, aylar sonra (kasımda) gös-
terilene kadar kim öle kim kala?
1999 yapımı ilk filmde, içinde
yaşadıgını zannettiği dünyanın
gerçek değil sanal olduğunu öğre-
nen Neo lakaplı hacker kahrama-
nımız Thomas Anderson (Keanu
Reeves), evrene el koymaya iştah-
lanan makinelerin tehdidi altında-
ki insanlığı kurtaracak bir mesih
misyonuna hazırlanıyordu.
Insan bedenini enerjı kaynağı
olarak kullanıp makineye bağlı kö-
le olduğunu anlamaması için de
zihnine giren, yapay zekâ sahibi
makinelere karşı verilen ölümüne
mücadele, devam filminin konu-
Günümüzün yükselen
değerlerinden bu
'olay-film' baştan
sona aksiyona ağırlık
vererek sürükleyici
temposuyla seyirciyi
silindir gibi eziyor.
sunu oluşturuyor.
The Matrix Reloaded'da, Neo,
hep aynı ölümcül düşüş kâbusunu
gören sevgilisi Trinity (Carrie-
Anne Moss) ve durmadan Neo'ya
gaz veren, Nabukanedzan (isme
dikiz) gemisinin komutanı Morp-
heus (Laurence Fishburne) gi-
bi ilk filmden tanıdık karak-
terlerden oluşuyor kahraman üç-
lümüz ve insanlann dünyadaki son
sığınağı olan Zion kentini keşfedip
ele geçirmek üzere Sentinel denen,
ahtapotumsu uçan robotlar ordu-
sunu gönderen makinelere ve ajan-
lanna karşı, üstelik saatlerle sınır-
lı mücadeleye girişiyorlar yine kı-
yasıya.
Umut, seksi Persephone'la (Mo-
nica Bellucci) habis Merovigian
(Lambert VV'ilson) çiftinin elinde
rutsak kalmış ve hayalet gibi yok
olup tekrar ortaya çıkan yenilmez
Ikizler (Neil, Adrien Rayment)
tarafından sıkı sıkıya korunan,
Matrix'in bütün kapılannı açabi-
len, gizemli Anahtarcf ya ulaşa-
bilmektedir...
Cörsel efelrtlere devam!
Özelikle bilgisayar kuşağından,
genç seyirciyi tavlayacak şekilde,
mitolojik, dinsel ve sinemasal re-
feranslarla doluşturularak göz alı-
cı bir teknolojik bilimkurgusal şov
formatuıda tezgâhlanmış bu fiya-
kalı Dünyayı Kurtaran Adam çe-
şitlemesinde, Neo'yla Ajan Smith
(Hugo VVeaving) ve onlarca klonu
arasındaki inanılmaz dövüşler,
westernvari düellolar, otoyolda so-
luk kesici takip sahneleri ve çığır
açacak efektler gırla gidiyor baş-
tan sona.
Bütünüyle aksiyona ağırlık vere-
rek, sürükleyici temposu ve gör-
selliğiyle nerdeyse 2.5 saat boyun-
ca insanı silindir gibi ezen, popü-
ler kültürün bu olay-fihni, son çey-
rek yüzyılda Hollywood eliyle içi
oyulan yedinci sanatı giderek
oyuncak(çı) sinemasına çeviren
gişe zihniyetinin şimdi-
lik en yeni ve ci-
lalı gövde gös-
terisi.
YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR
İçgüdü / Human Nature
Kültür Servisi - Son dönemde Amerikan
sinemasında özellikle John Malkovich
Olmak filmiyle parlayan senarist Charlie
Kaufman'ın yazdığı absürd bir senaryodan
çekilmiş Human Nature-tçgüdü bugün
gösterime giren filmlerden. Müzik
klipleriyle tanınan yönetmen Michel
Gondry'nin ilk uzun film denemesini
imzaladığı, Patricia Arquette, Tim
Robbins, Rhys Ifans, Hilary Duff ve
Miranda Otto'dan oluşan parlak bir oyuncu
kadrosuna sahip İçgüdü, insanın doğasını
anlatmak gibi oldukça zahmetli bir işe
soyunuyor. Hormon bozukluğu nederuyle
bedenini aşın kıllanan Lila adlı bir genç kız
(P. Arquette), meraklı bakışlardan
kurtulmanın yolunu ormana kaçmakla
bulmuştur. Ormanda vahşi doğayı anlatan ve
uygarlığı eleştiren kitaplar yazarak ünlenir.
Cinsel ihtiyaçlannın ağır basmasıyla
hayatındaki tek eksiğin artık bir erkek
olduğuna karar verir. Derken, kah kurallarla
büyütülmüş, takıntılı bilim adamı Nathan'la
(Tim Robbins) tanışır ve aralannda bir ilişki
başlar. Ormanda büyütühnüş ve bir hayvan
gibi yaşayan PufF'a (Rhys Ifans) rastlayınca
Nathan vahşi adamı yakalayıp laboratuvarına
götürür. Her şey giderek göründüğünden çok
daha komik bir hal alacaktır... Yer yer
parlak bölümler içeren İçgüdü, yer yer
yan temalar altında boğulsa da
izlenmeyi hak ediyor.
Dlptekiler / Below
1943 'te ABD denızaltısı Tiger
Shark, Alman saldınsına uğramış
bir Ingiliz hastane gemisinden
kurtulan üç kişiyı bulur.
Kurtulanlardan bıri denizaltıya
çıkar çıkmaz herkesin huzurunu
kaçıran bir hemşiredir. Çavuş
Brice (Bruce Greenwood) ekıbi
kontrol altına almaya çalışsa da
atılan Alman bombasıyla ciddi
hasar gören denizalhda düzeni
sağlayamaz. Bu arada esrarengiz
olaylar bırbirini ızlemektedır.
Yönetmenliğini David TNvohy'nin
üstlendiği, Chuck Ellsworth,
Matthew Davis, Crispin
Layfield'ın rol aldıklan film
korku, denizaltı ve savaş filmi
türlerini harmanlıyor.
Senaryosunu 'Pi' filmiyle
hatırlanan Darren Aronofsky'nin
imzaladığı 'Below' bugün
gösterime giren bir başka film.
İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK
Anadolu topraklannda doğan büyük bir uygarlık
Tolga Örnek'in yönettiği 'Hititler'de Sanem Çelik Kraliçe Puduhepa'yı, Haluk BU-
giner de Kadeş Antlaşmasını imzalayan kral III. Hattuşili'yi oynuyor.
"Benim cezam, eşimin ölü-
müdür." Bu sözlerin 3 bin yıldan
daha fazla bir zaman öncesinde
söylenmiş olması heyecan verici.
Büyük Hitit împaratorluğu, Ana-
dolu'da Osmanh Imparatorlu-
ğu'ndan sonra en uzun sürmüş
uygarlık. Yaşamlannın öyküleri,
savaşlan, banş antlaşmalan, du-
alan, sevgileri, tannlanna yaka-
nşlan 25 bin tablete çivi yazısı ile
yazılmış. Bin yıllarboyunca Ana-
dolu topraklannda sessiz sedasız
yatan tabletler, uygarlığın kalıntı-
İan ortaya çıkınca büyük bir uy-
garlık gözlerönüne seriliyor. Bin-
lerce yıl önce yaşamış halklann
inançlan, günlük yaşamlan, din-
sel törenleri, evlilikleri, savaşlan,
banşlan, komşu halklarla ilişkile-
ri binlerce yıl sonra gözlerimizin
önüne seriliyor.
Binlerce yıl geçmişin içinden
seven insanın, acı çeken insanın.
eşini, oğlunu kaybeden insanın
acılan yeniden diîe geliyor. Sade-
ce bir imparatorluğun nasıl büyü-
düğünü görmüyoruz, insan ola-
rak çekilenlerin görkemi de göz-
lerinizin önüne seriliyor. Geçmiş
uygarlıklardan kalanlar içinde in-
sanlann duygulannın dışavurumu
sık rastlanan bulgulardan değil.
Onun için de Hitit tabletlerinde
yazılanlar özel bir önem taşıyor.
Tarihin yazılı İlk
barış antlaşması
"Benim cezam, eşimin ölü-
müdür." Bunu Hitit hükümdan
söylüyor. O, karşımıza bir insan
kirnliğiyle çıkıyor ve bizi duygu-
landınyor. Hattuşili (Hattuşaşlı
anlamına geliyor), Murşili, son-
ralarda Şuppiluliuma Hitit Im-
paratorluğu'nu genişletiyorlar.
Mutavalli'nin hükümdar olduğu
dönemde II. Ramses'in firavun-
luk döneminin Mısır'ı ile Kadeş
muharebesi yapıhyor, ÎÖ 1286.
Onun ölümünden sonra hüküm-
dar olan III. Hattuşili dönemin-
de Mısır ile banş antlaşması im-
zalanıyor, IÖ 1270. Bu banş ant-
laşması Birleşmiş Milletler bina-
sının duvarmda yer alıyor. Tari-
hin yazılı ilk banş antlaşması sa-
yılıyor.
Ilk Türkçe belgesel olan 'Hitit-
ler', seçkin tiyatro sanatçılan ta-
rafından oynanan tarihsel kişiük
rolleriyle geçmişi canlandrnyor.
Yer yer ünlü tarihçilerin bilgileri
ekrana geliyor. Yalnız kendi tari-
himiz açısından değil, uygarhk ta-
rihinin çok önemli bir bölümünü
ekrana getirdiği için önemli bir
belgesel. Hitit uygarlığı üzerine
bildiklerimiz gene de çok değil.
Dünya uygarlığına katnklan ko-
nusunda önemli bilgiler ediniyo-
ruz.
Yönetmen Tolga Örnek daha
önce de 'Tannlann Tahtı Nem-
rut'u çekmiş, yapıt büyük bir il-
gi görmüştü. Tarih bilincimizin
pek parlak olmadığı, Anadolu uy-
garlıklannı bile çok iyi bilmedi-
ğimiz kültürel gerçeklerimizden.
'Hititler' belgeseli bu açıdan bü-
yük bır önem taşıyor. Okullanmı-
zın eğitim yılının sonuna gelip
'Kültür Şenlikleri' düzenlediği
bu günlerde böyle bir belgeseli
öğrencilere izlettirmesi bile dü-
şünülmelidir. Pek çok ıvır zıvınn
gösterimde oluşu düşünülürse,
'Hititler', görülmesi gereken bir
fihn olarak kabul edilmeli.
KEDİ GÖZÜ
VECDİ SAYAR
Uzak'laştıkça,
Yakınlaşmak
Bir haftadır Cannes'dayız. Dünyanın en önemli
film festivalinden dünyaya bakıyoruz. önemli, çün-
kü dünya medyasında kapladığı yer açısından ikin-
ci sırada yer alıyor, Olimpiyatların hemen ardında...
Elbette, Çef n Altan ustamızın deyişiyle 'önemli' ol-
mak bir şey ifade etmez, mesele 'değerli' olmakta.
Ama, bu açıdan da Cannes'ın eline kimse su dö-
kemiyor: Dünyanın en değerli sinema adamları, en
özgün filmleri burada...
Danimarkalı von Trier'den Avusturyalı Michael
Haneke'ye günümüz sinemasının en büyük 'aufe-
ur'leri, film müziği denince ilkaklagelen isimlerden
Nicola Piovani; Amerikan sinemasının önde gelen
yaratıcılarından Steven Soderberg, Oliver Stone,
Clirrt Eastvvood, Jeanne Moreau'dan Nicole Kid-
man'a sinema dünyasının en parlak yıldızları, sa-
nırım bu şenliği 'değerli' kılmaya yeter de artar bi-
le.
Dikkat ederseniz, hep Batı Avrupalı ve Amerika-
lı sinemacılardan söz ettim. Doğu Avrupa'dan tek
bir isım bile yok. Güneydoğu Avrupa - Ortadoğu
coğrafyasından ise yalnızca bır Türk ve bir Iranlı
yer alıyor yarışmada: Nuri Bilge Ceylan'la, Sami-
ra Makhmalbaf... Balkanların Emir Kusturica, Da-
nis Tanovic (No Man's Land) gibi usta yönetmen-
leri Cannes'dalar. Ama, bu kez yarışmacı değil, jü-
h üyesi olarak. Wajda, Zanussi, Szabo, Mesza-
ros ve daha niceleri ortalarda yok. Bır zamanlar
Cannes'da Polonya sinemasının, Macar sineması-
nın başarılarından geçılmezdi. Ne oldu da böyle ol-
du, düşünmeye değmez mi?
"Dünyaya Cannes'dan bakıyoruz" sözünü boşa
söylemedik. Festival, dünyanın biraynası adeta.
Burada, dünyadaki sorunların ve sorulann hep-
sinı bir arada yaşıyor insan. Festival sarayına her
girişinizde karşınıza çıkan güvenlik önlemleri, dün-
yamızın nasıl bir güvensizlik krizi içinde olduğunu
hatırlatıyor. Beyazperdede 11 Eylül'ün izlerıni taşı-
yan filmler cabası... Sokaklarda polisler, gösterici-
ler... Tüm Fransa'da olduğu gibi, Cannes'da da yo-
ğun protesto gösterileri var. Hükümetin, özelleştır-
meye ağırlık vermesine, sosyal devlet anlayışının
terk edilmesine tepki veriyor toplum. Dün öğret-
menler sokaklardaydı. Festivali izleyen dünya ba-
sınının dikkatinı çekerek, sorunlarını dünyaya ilet-
meye çalıştılar. Davullarıyla, şarkılarıyla, sloganla-
rıyla... Polisler, festival sarayına yaklaştırmadı gös-
tericileri ama onlar çoktan hedeflerine ulaştılar. Haf-
ta sonunda da, ulaştırma işçilerinin grevi var... Gö-
rünen köy kılavuz istemez: Tüm Avrupa'da sol bir
şeylere gebe. Neoliberalizmin kucağından kurtula-
rak, kendi kimliğini bulma çabasında...
•••
Sinemamız bu yıl Cannes'da çok büyük bir şans
yakaladı. Dünyanın dört bir köşesinden gelen sine-
ma yazarları, tek bir cümlede buluşuyorlar: 'Festi-
valin en iyisi, Türk filmi'. Lars von Trier gibi öteki id-
dialı isimler üzerinde ise görüşler farklılaşıyor. Ha-
ni, tüm dünya bize düşmandı... Cannes'da sinema-
mızın aldığı övgüler, iyi bir şey yaptığımız zaman bu-
nun karşılıksız kalmayacağını gösteriyor. 'Uzak' gi-
bi bir film yapabilen bir ülkenin Avrupa Birliği üye-
liğine çok daha yakın olduğundan kimsenin şüp-
hesi yok buralarda. Bilmem, 'oralarda' da görüle-
biliyor mu bu?
Keşke, Erkan Mumcu da burada olabilseydi.
Hem, festivale filmi ile katılan (evet, yönettiği uzun
metrajlı filmle katılan) bir başka 'Kültür ve Turizm
Bakanı' (Güney Kore) ile tanışır, hem de ülkelerin si-
nemalanna nasıl sahip çıktıklarını görürdü. Avrupa
devletlerinin Amerikan sinema endüstrisi ile yanşır-
casına, bu alana nasıl yatırım yaptıklarını öğrene-
bilir, buraya gelen 13 Avrupa ülkesi Kültür Bakanı
ile buluşabilirdi. Belki, Türkiye'de bulamayacağı fır-
satı bulur, 'l/zafc'filmini de seyrederdi. Ve belki de,
milyonlarca dolarlık turizm reklamının onda birini
buraya ayırsak çok daha etkili olurdu, diye düşü-
nebilirdi... Eski Fransız Kültür bakanlanndan biri,
geçen gün pazardaki Türkiye standına gelmiş, Nu-
ri Bilge'yi arıyordu kutlamak için... Bizim eski ba-
kanlardan kaçı görmüştür dersiniz 'Uzak'P.
vecdisayar " yahoo.com
BUGLN
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ nde
19.30'da İDOBdan 'Folklorama' adlı müzikli
gösteri. (0 212 251 56 00)
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZÎ'nde
19.30'da 'Bahar Konseri: Tango' adlı İDSO
konseri. Şef. Hektor Ulises Passarella. Solist:
Passarella Müzik ve Dans Topluluğu.
(0 212 251 56 00)
• CEMAL REŞtT REY KONSER
SALONU'nda 20.00'de İstanbul Fasü
Topluluğu'ndan 'İstanbul Şarkılan'.
(0 212 232 98 30)
• NARDİS JAZZ CLUBda 21.30'da Önder
Focan Purple in Blue Project konseri.
(0 212 244 63 27)
• tŞ SANAT'da 19.30'da Tango Seduccion
gösterisi. (0 212 316 10 83)
• AKBANK KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ'nde 20.00'de Akbank
Prodüksiyon Tiyatrosu'ndan 'Tek Kişilik
Şehir'. fö 212 252 35 03)
• YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER
SALONU'nda 18.30'da 'Yeni İstanbul' adlı
saydam gösterisi. Konuşmacılar.Doğan
Kuban, Emine Tusavul. (0 212 252 47 00)
• TURKCELL BİNASInda 18 30 da
'Kurmaca Gerçek: Yeni İran Sineması'
kapsammda 'Hayat Devam Ediyor' adlı
filmin gösterimi. (0 212 252 47 00)
• TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZİ'nde 18.00'de 'Vefatınm 20.
Yüında Necip Fazıl Kısakürek'i Anma
Toplantısı'. (0 212 293 12 70)
• ANKARA KIZILIRMAK SİNEMASI'nda
19.00'da 'Macar Film Şenliği' kapsamında
'Witman Kardeşler' ve 21.30'da 'Aşk' adlı
fıhnlerin gösterimi. (0 312 467 20 02)
M TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZİ SİNEMASI'nda 'Beyaz Perdede
Dramlar' kapsamında 14.00, 16.30 ve
19.30'da 'Kelebek' adlı filmin gösterimi.
(0 212 293 12 70)