23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 MAYIS 2003 ÇARŞAMBA HABERLER Akbar, yaraücı sanatçı ödü- lûnüaldL(HlLALKÖSE) Yılın başarüı kadınlarıIstanbul Haber Servisi - Balkan Kadınlar Derneği'nin düzenledigi "2. Balkan Kadınlar Birliği Zırvesi"nde, "yılın başanlı kadınlan" ödüllendinldi. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda (CRR) düzenlenen ödüJ töreninde, kadın dayanışmasıyla ilgili yaptığı çalışmalardan dolayı tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın eşi Reyhan Gürtuna'ya "Kadınlararası Dayaruşma Ödülü" verildi. "Banş Ödülü"nü ise Umut Vakfi ile yaptığı çalışmalardan ötürü Nazire Dedeman aldı. Anjelika Akbar yılın "yaratıcı sanatçısı" ödülünü alırken, Süreyya Ayhan, Türkan Şoray, Dilek Sabancı, Oya Sebük, Fatma Baş, Neda Ukradena ve Meliha Alpay da farklı kategorilerde ödül alan isimler oldular. 10mifyar meşe için kampanya Istanbul Haber Servisi - Tema Vakfı ile Kent, "10 Milyar Meşe Projesi" kapsammda çocuklara çevresel sorumluluk aşılamak amacıyla "Bir Meşe Pür Neşe Bağıs Projesi" sürdürüyor. Kenfin Ekim 2002- Ekim 2003 aylan arasında destek verdiği proje kapsamında, aralık ayından bugüne dek 1150 ilköğretim okulu, 751 ortaöğretim okulu ve 19bin800sınıf ağaçlandırma çalışmalanna katıldı. Kent tarafından yapılan açıklamada, 1998 yılından bu yana Orman Bakanhğı ile birlikte sürdürülen projenin sivil toplum tarafından dünyada yapılan en büyük ağaçlandırma projesi olduğu belirtildi. Türkler ormanlara duyarlı tstanbul Haber Servisi - Dünya Doğayı Koruma Vakfi "run aralannda Türkiye"nin de bulunduğu 12 Avrupa ülkesinde orman alanlannın korunmasıyla ilgili yaptığı araştırmada Türk toplumu, ormanlara karşı duyarlılıkta ıkinci oldu. Araştırmaya göre Türk toplumunun yüzde 98'ı ormanlann daha fazla korunması istiyor. Ormanlann korunmasıyla ilgili sıralamada birinci sırada yüzde 99 ile Çek Cumhuriyeti geliyor. Mübadelede Kemerburgaz'a yerleşenler kendi topraklannda 'işgalci' durumuna düştü Devlet,tapusunutarumadıÖZLEM GÜVEMLİ Lozan Antlaşması sırasında mübadele ile Yunanistan ve Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelerek Kemerburgaz'a yerle- şen göçmenler, kendi toprak- lannda "işgalci" durumunda- lar. 1924 yılında daha önce Rumlann tanm yaptığı arazı- lere yerleşen göçmenlere ta- pu veren devlet, şimdi o tapu- lan tanımıyor. 1916 yılından beri tanm arazısi olarak kul- lanılan topraklan "orman" kabul eden devlet, tapulan ip- tal edip kamulaştırma yoluna da gitmiyor. Kemerburgaz'da 3 kuşaktır tanmla geçimlerini sağlayan mübadiller artık arazilerine giremıyor. Çünkü, toplam 822 dönümlük araziyi kullanan yaklaşık 2 bin kişi, cezaevine girme korkusuyla yaşıyor. Bu- güne dek tapulu arazilerinde tanm yaptıklan için 50 kişi mahkemelik oldu, 8 kişi de cezaevine girdi. Kemerbur- gaz Mithatpaşa Mahallesi Muhtan Mustafa Kemal Ke- sici, 1938 yıhnda çıkan ilk Or- man Kanunu kapsamında ger- çekleştirilen kadastro çalış- malannda halkın işlediği top- rağın. orman arazisi olarak • Kemerburgaz'da 3 kuşaktır tanmla geçimlerini sağlayan mübadiller artık arazilerine giremiyor. 1924 yılında daha önce Rumların tanm yaptığı arazilere yerleşen göçmenlere tapu veren devlet, şimdi o tapulan tanımıyor. gösterildiğini anlattı. Arazi- lerinin orman alanı içinde gös- terildiğini ve bu durumun top- rak sahiplerine bildirilmedi- ğini belirten Kesici, "Bütünsi- yasiler seçim döneminde bura- ya gelip bta dinliyor ve hakb olduğumuzu söylüvorlar. An- cak mağduriyerimiz bir türhı giderilemiyor. Ancak sorunu- muzun çözülmesi için Bakan- larKurulukarançıkaramAor- lar" dedi. Kesici, 1950'den beri bu bölgede hiç yangın çıkmadığını, çünkü çevrede- ki ormanı korudukJannı ifade ederek Belgrad Ormanlan kat- ledilerek kurulan Kemer Co- untry'yle ilgili kimsenin sesi- ni çıkaramadığını anımsattı. Kemerburgazlı Sait Şair de üzerinde hiçbir zaman orman olmayan arazilerin 1950 yılın- da orman koruma alanı ilan edildiğinı ve halkın işlediği top- rağın boş alan gösterildiğini söyledi. Mübadele koşullan- nın da tam olarak yenne geri- nlmediğini ifade eden Şair, "Mübadele, biraknğuı toprak kadar toprak verilmesidir. Bu- rada ise 3k anda insanlann ge- çimine yetecek kadar iskân ya- pılnuş" dedi. Şair şunlan söy- ledi: "Mübadfl topraklannm tapu kadastrosu yanlış, yapıldL 1939yıhnda yasagereği orman hudutlan çizildL .Ancak gere- ken ilanlar vapıbnadı, hak sa- hiplerinden tapu istenmedi. ta- pu kütülderinin incelemesi ya- pılnıadL Orman icindeki arazi- nin paftalan çizflmedi ve tek ta- raflı bir kadastro çahşması ya- pıkn. De\1etin bu hatası bizi ce- zaevierine kadar düşürdü." Tapularımız tanınsın tsa Kıhç ise devletin, tapu- lu topraklannı terk etmeleri- rü istediğini, ancak bunun kar- şıhğında ne yer gösterdiğini ne de kamulaştırma bedeli öde- diğıni söyledi. Bayram Bu- dak da "Biz ormandan yer is- temrvoruz, ortnana açma yap- mıyoruz. Sadece tapulanmran tanınnıasını istiyoruz. Orma- nı yakan, yıkan insanlaıia ay- nı suçtan yargüanıyoruz. O> - sa bizorman yoketmedik,ara- zimizde domates biber ektik. Tapulannuz iskâna izin verdi- ği halde arazUerimize binalar yapmadık" diye konuştu. UENEYSEL FtZlĞÎNBABASI Akpmar da trafik kurbanı Haber Merkezi - Türkiye'de deneysel fıziği ilk başlatan bilim adamı, Istanbul Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Sait Akpınar arabasını park ettiği sırada kendisine bir cıpın çarpması sonucu 90 yaşında aramızdan aynldı. Istanbul doğumlu olan, Pertevniyal Lisesini bitirdikten savaş yıllannda Almanya'da doktorasını tamamlayan Akpınar, 1961 -1969 yıllan arastnda da Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi Müdürlüğü yaptı. Akpınar. daha önce Massachusetts Institute of Technology'de nükleer elektronik ve kozmik ışınlar sahasuıda çalışmış ve döndükten sonra kozmik ışın araşhrmalan için Uludağ'da kurduğu istasyon ve laboratuvar ile Ortadoğu'nun ilk ve tek mezon teleskopunu oluşturmuştu. Akpuıar. 1979-83 yıllannda. emekli olana kadar 1Ü Fen Fakültesi Fizik Bölüm Başkanlığı görevinde bulunmuştu. Akpınar'ın cenazesi bugün saat 11.00' de Fen Fakültesi Cemil Bilsel Konferans Salonu'nda yapılacak anma töreninden sonra Fatih Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakiben Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek. RuhiSu dostlan buluştu Ruhi Su Dostlar Korosu, önceld akşam Muammer Karaca Tryar- rosu'nda rürkü sevdahlanyla bu- luştu. Geçen ay Kadıköy Halk Eğirim Merkezi'ndeki konserden sonra ikinci kez konser düzenleyen Cengiz Ünal yönetimindeki Ruhi Su Dostlar Korosu izleyeci- lerin karşısma yenihklerle çıktL Türküler yayh sazJar grubu eşliğinde seslendiri- Urken, koro elemanlanndan oluşturulan bağlama ckibi de beğeniyle karşılandı. Tûrkülerin paylaşıküğı konseri Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfi Başkanı Sıdıka Su'nun yanı sıra çok sayıda Ruhi Su dostu izledi (Fotoğraf: ALPER İZBUL) UMHURBAŞKANJSEZER Dilimize sahip çıkmalıyız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet IVecdet Sezer, Türkçenın yabancı sözcüklerden anndınlması, çağdaş uygarlık düzeyinin gerektirdiği kavram, sözcük ve terimleri karşılayacak duruma getirilmesinin öncelikli amaç olması gerektiğini belirtti. Sezer, "Geniş bir coğrafyada yaygın olarak kuüanılaa kardeş ülke ve topluluklar arasında güçlü bir bağ kıiran Türkçe, sahip çıkmamız gereken en önemli zengmliklerimEdendir" dedi. Sezer. Türk Dıl Bayramı ve Yunus Emre'yı Anma törenleri nedeniyle yayımladığı mesajda Yunus Emre'nın Türkçenin ve Türk kültürünün gelişmesine hizmet etriğini anlattı. Türkçenin yaşayan bir dil olarak gelişimini sürdürmesinin, Türk ulusunun saygınlığuıı ve Türk kültürünün evrenselliğini arttıracağma dikkat çeken Sezer, bu konuda yurttaşlardan bilim adamlanna kadar toplumun tüm kesimJerine görev ve sorumluluk düştüğünü kaydetti. Sezer, "Çocuk ve gençlerimizden başlayarak yurttaşlannua Türkçeyi doğru konuşnıaya özendirmeİi. herkesin dilimize sahip çıkmasını sağtamabyız" dedi. Amerikan Federal Iletişim Komisyonu, medya sahipliği kurallan hakkındaki öneriyi görüşecek ABD medyası tekelleşmeye doğru MUHABİRİMİZ SOLAK'A MANStYON Yerel Gazetecilik Ödülleri verildi Istanbul Haber Servi- si- Türkıye Gazetecıler Cemiyeti (TGC) ile Konrad Adenauer Vak- fı'nca bu yıl beşincisi düzenlenen "Yerel Ga- zeteciMk Ödülleri 2002" ödül töreni Merit Antik Oteli'nde düzenlendi. TGC Başkanı ve gaze- temiz yazarı Orhan Erinç, bölgelerde çalı- şan gazetecilerin daha zorkoşullarda görev yap- nklannı belirterek, ^ün- kü yerel medvada, yerel yÖneticilerle iiişkfler biz- den daha farklı kapsam- dageüşiyor''dedi. Yerel GazetecilikÖdüUeri'nde Bursa Kent Gazete- si'nden Serkan İncioglu birinci, Iskenderun Ses Gazetesi'nden Serpil Korkmaz ikinci. Deniz- li Horoz Gazetesi'nden EnginÜnalüçüncü oldu. Trabzon Karadeniz Gazetesi'nden Ahmet Kükkçi ile Nurgün Gü- naydm Kurum, Yozgat Gazetesi Sahibi Osman Hakan Kiracı, Cumhu- riyet Gazetesi Antakya muhabiri ve Hatay Gü- ney Rüzgan Dergisi Ya- zıİşleri Müdürü Mehmet Ali Solak ile Erzurum Palandöken Gazete- si'nden Recai Uygur da mansiyona değer görül- düler. WASHT\GTON(A.4)-ABD'de yeni düzenlenen medya sahibi ol- ma kurallanna göre, bir şirket ay- nı kentte gazete. televizyon ve rad- yo kanallanndan oluşan bir kom- binasyona sahıp olabilecek ve tek bir şirket, milyonlara hitap eden bir televizyon kanalına sahip olma hakkını elde edecek. Beş kişiden oluşan .\merikan Fe- deral îletışım Komisyo- nu (FCC), bu konudakı öneriyi görüşerek. 2 Ha- ziran"a kadar oylamaya sunacak. Uydu yayıncılığı. kab- lo televizyon ve internet çağında, değişen pazar ortamında, FCC'nin 10 ^ ^ ^ _ yıllık eski uygulamalan kaldırması isteniyor. Eski kuralla- nn kalmasını destekleyenler ise medyada farklı görüşlerin ortaya ko- nulmasının önemine işaret ederek, bu kısıtlamalann kaldınlmasının, büyük şirket birleşmelerine ve med- yada tekelciliğe yol açmasından endişe edıyor. Önerilen değişıklikJere göre, tek bir şirket, Amerikan halkının yüz- de 45'ine hitap eden bir televizyon kanalına sahip olabilecek. Daha önce bu kural, halkın yüzde 35" ine hitap etmekle sınırlanmıştı. Eski kurallara göre, bir şirket, aynı kentte hem gazete hem de te- levızyon ve radyo kanalı sahibi ola- mıyordu. Şimdi, bu kısıtlamanın da kalkması söz konusu bulunu- yor. Yeni kurallann sa\r unucusu, Medya sahibi olma konusunda önerilen değişikliğe göre, tek bir şirket, Amerikan halkının yüzde 45'ine hitap eden bir televizyon kanalına sahip olabilecek. Daha önce bu kural, halkın yüzde 35'ine hitap etmekle sınırlanmıştı. ABD Dışişleri Bakanı CoKn Pö- vvelTın oğlu, FCC Başkanı Mkha- el PoweU, bsıtlamalann, medya iş koluna zarar verdiğini savunan bü- yük medya şirketleri tarafından da destekleniyor. FCC'deki iki Cum- huriyetçi Partıli de, kısıtlamalann kalkmasından yana oy kullanacak- lannı açıkça belirtiyor. FCC'deki iki Demokrat Partili, MkhaeJ Copps ve Jonathan Adelstein ise oğul Po- wellı. "önemn bir süreci gereksiz yere hızJandjrmakia" suçluyor. Tüketici gruplan ise yerel gaze- teler ve televizyon şirketlerinin za- ten belli ellerde toplandığına, bü- yük şirketlerin, halkının neyi gö- rüp duyacağına ve okuyacağına karar vereceğine dikkati çekiyor- lar. Yeni düzenlemeye göre, televiz- yon kanalı sahibi olan bir şir- ket, küçük şehirlerde sade- ce iki kanal alabilecek. New York ve Los Ange- les gibi büyük şehirlerde ise üç televizyon kanalına izin verilecek. Yeni kurallara göre, ABD'nin en büyük televizyon kanallan olan ABC, NBC. CBS ve Fox televizyonlannın birleşmesini ya- saklayan kural da aynı kalacak. Bir şirket, en fazla 8 radyo kanalına sahip olabilecek. FCC'nin, kanunlar gereği, med- ya sahipliği kurallannı 2 yılda bir gözden geçirmesi gerekiyor. Daha önce pek çok değişiklık önerisi, ta- mamlanamamış veya mahkeme ta- rafından geri çe\Tİlmişri. AVRUPA'DAN GURAY OZ Avnupa'da Havalar ABD'nin az kayıpla, Irak'ın sayılamayacak kadar çok kayıpla çıktığı "savaş", Avrupa'yı da vurdu. Şimdi Avrupa kendıne gelmeye, ABD karşısında bir güç oluşturmaya çabalıyor. Geçen hafta Die Ze- it'te yayımlanan söyleşide, Alman Dışişleri Baka- nı Joschka Fischer'in dile getirmeye çalıştığı da buydu. Uluslararası politikada bir "ağırlık" kazan- manın gerektiğini söyleyen Fischer, sözlerine "bu ağıriığın ABD karşıtı olması gerekmediğini" de ekliyordu. Formüller, söylenmesi mümkün olanın ifadesi- dir. Satırlann arasındaki gerçek ise bazen gülüm- ser, kimi zaman da sırıtır. • • • Gerçekten de Avrupa , ABD karşısında bir güç oluşturmak istiyor mu? Ya da böyle bir güç varmı? Avrupa'da yaygın kanı, "bunun bir zorunluluk olduğu" yönündedır. Yoksa ABD alıp başını gide- cek, özellikle ekonomik ve politik olarak stratejik önem taşıyan bölgelerde mutlak egemenliğini pe- kiştirecektir. Bu gelışmeye karşı eli kolu bağlı du- ruiamaz ve Avrupalılar, aralarındaki kımi çözülebi- lir anlaşmazlıklan hızla çözmeli ya da ertelemeli- dirler. Orneğin karşı gücün motoru olma iddiasıy- la ortaya çıkan Fransa ve Almanya, özellikle tarım sektöründe aralarındaki uyuşmazhklan bir yana bırakmak durumundadırlar. Bırakabılirler mi? Belirli konularda politikalann uyumlulaştınlması olanaklıdır. özellikle demokrasinin "terörle müca- dele" bahanesiyle sınırlandınlmasında atılan adım- lar bunun olabilecegini gösterdi. Para birliğinde de küçümsenmeyecek bir mesafenin alındığı ortada. Ama dış politikada işlerin bu kadar kolay olmadı- ğı, ABD dayatmalan karşısında AB'nin parampar- ça olmasıyla ortaya çıktı. Ne AB içinde, ne de Bir- leşmiş Milletler'de ortak bir tutumda birleşebildi Av- rupalılar. • • • Konvansiyonun görevini tamamlamasından son- ra, bir uzlaşma sağlanabilirse, "AB Dışişleri Ba- kanı" olacağı söylenen Joschka Fischer, savaş kar- şıtı görüşlennde bir değışiklik olmadığını, ama olup bitmiş bir işten sonra da ortaya çıkan durumun ge- reklerine göre hareket edilmesınin zorunlu oldu- ğunu sık sık vurguluyor. öyledir kuşkusuz! "Savaş" bitmiştir, şimdi ABD ile "savaş son- rasının savaşını" yapmak gerekmektedir. Fran- sa, Irak petrol bölgelerindeki haklarını koruyabile- cek midir? Almanya kurulacak "yeni düzen"de et- kili bir rol oynayabilecek, daha Güvenlik Konseyi üyeliğinin tadını çıkarmadan etkisizleştiğini üzüle- rek gördüğü Birieşmiş Milletler'in, yerle bir olmuş "otoritesi" yenıden kurulabilecek midir? Hepsin- den önemlisi, Avrupa Birliği yeniden birlik olabile- cek, Almanya'nın önderligı yeniden sağlanabile- cek midir? AB içinde işler bundan sonra eskiden olduğu gi- bi gitmez. Yakın bir zamanda tam iiye sıfatı kaza- nacak "Doğu Avrupa" ülkeleri, daha girmeden is- yan etmış durumdadırlar. Adaylığı tartışmalı Tür- kiye ise beklenmedık bir direniş gösterdi ABD'ye karşı. Fischer'in Die Zeit söyleşisinde Türkiye ko- nusundaki sözleri bu şaşkınlığın açık bir ifadesi... "Laik ve Müslüman bir ülke" olarak tanımladığı Türkiye'ye Avrupa perspektifini yalnızca kendile- rinin verebilecegini söylerken Iran konusunda, Fi- listin konusunda, Ortadoğu'daki anlaşmazlıklar konusunda Avrupa'nın olanaklannı sıralarken Av- rupa'nın yeni düzeninin de ipuçlannı arargibidir Fisc- her. Kısacası eski hesaplartutmamıştır ve bırieşık bir askeri güce sahip olmayan Avrupa, şimdi hızla ek- siğinı gediğini tamamlama telaşındadır. Bu arayışa eşlik eden gelişme, sosyal politika- lann Avrupa çapında tasfiye edilmesi, neoliberal politikalann egemen kılınmasıdır. Peki, Avrupa hükümetleri köpeksiz köyde değ- neksiz mi geziyorlar şimdi? Neoliberal küreselleşmeye karşı çıkanların güç- leri, Avrupa'da hükümetleri düşündürüyor, korku- tacak boyutlara ise henüz ulaşamadı. Yakalarının rengi ne olursa olsun işçiler, işsizler neoliberal küreselleşmeye, giderek daha fazla kar- şı çıkıyoriar. Neoliberai küreselleşmeye karşı çık- mak, küresel jandarmanın saldırganlığına karşı çık- mayı da zorunlu kılar ve bu nedenle de onlar tu- tarlıdırlar. Avrupa'nın liderleri ise tutarsız. Tıpkı savaş çığırtkanlığı yapa yapa "banşçı" olan "yürekten embedded"ler gibi. e-Posta: guray.oz . cumhuriyet.com.tr Yıldırım: Temeli bu yıl atacağız Tüp geçiş projesi 4 yılda bitirilecek tstanbul Haber Servi- si- Avrasya'nın tek tra- fik fuan "Intertraffic Eurasia 2003" kapsa- mında gerçekleştirilen "3.BoğazGeçişTkonu- lu panelde, Istanbul "un ulaşım sorunları ve üçüncü köprünün, soru- nun çözümündekı yen tartışıldı. Lütfi Kırdar Kongre ve Fuar Merkezi'nde gerçekleştirilen panel- de, Ulastırma Bakanı Bi- naiY'ridırnn, raylı sistem konusunda ciddi bir atı- lım yapıldığuıı, Marma- ray ve Boğaz'a tüp ge- çiş projesınin çalışma- lannın hızla devam etti- ğını dıle getırerek "Bu yıl temelini atacağunız tüp geçişin 48 a\da ta- mamlanmasını planbvo- ruz, Bu proje ile 12 şerit- B kara>ohına eşdeğer bir ulaşürma ağı gerçekleş- üTİImiş olacakur" dedi. ' • üktaşımacı- lığından başlamak üze- re demiryolunun özel sektöre açıhnası yolun- da da calışmalar yaptık- lannı söyledi. Gazi Üniversitesi Ulastırma Anabilim Da- h öğretim üyesi Prof Dr. Süleyman Pampal da "Türki>e'de şu anda tra- fik kazalanndanölen ki- şi sayısı bir yılda 10 bin, maddi kavip ise 7-8 mil- yar dolardır. Tophı taşı- ma>a geçilmelidir" de- di. Istanbul'un trafik so- rununun yeni yol ve köp- rülerle çözülemeyeceği- ni kaydeden İTÜ înşaat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Haluk Gerçek ise "Tüp geçiş ve 3. köprü, birbirinitamamlayan de- ğü.altematif projelerdir. Ikisini de yapahın der- seniz, akciğer hastasırıa bir taraftan antibrvotik verirken, diğer taraftan sigara içmesini önermiş ohırsunuz* dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle