Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2003 PAZAR
HABERLER
DÜMADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Bozguncunun Yıldranın
Parladığı An
Sevgiii,
Bugün sana bahardan, şarkılardan söz ede-
cektim.
Buzgibi hava, yağmur ve pus bahan dondur-
du, savaş yoksulluk, yoksunluk şarkılarımızı sol-
durdu.
Bahar da şarkılanmız gibi kaldı bir başka ba-
hara.
Bozguncudan söz edelim dilersen bugün.
Adını koyamasak bile, erken tanıdığımız kav-
ramlardan biridir bozgunculuk.
Çocukluğunda kim, sudan sebeple, "Ben oy-
namıyorum" diye oyunun düzenini altüst edip
bozgunculuk yapmannıştır ki?
llkokul yıllarımda, sade yılbaşı gecelerinden
birinde, Yaver Bey Sokağı'ndaki küçükevde, her-
kesin bir masa çevresine toplanıp, delikli bir
kuruşlarla oynadığı tombalada, bir türlü torba-
dan kartımın üzerindeki numaralar çıkmayınca,
masayı,
- Ben oynamıyorum, işte!.. diye ağlayarak
terk etmemi anımsıyorum.
Kim bilir daha ne kadar çok anımsamadığım
bozgunculuğum olmuştur.
Yoksa sen, hiç kendi bozgunculuğunu anım-
samıyor musun?
Yaşamında hıç bozgunculuk yapmadığından
mı, yoksa senin belleğinin de bütün insanların-
ki gibi seçici olmasından mı?
• • •
Bozguncu sevimsizdir.
Sevimsizliği salt, o sırada tatmin edemediği
benmerkezciliğinden değil de bunu yıkıcı bir bi-
çimde ortaya vurmasından kaynaklanır.
Insanlar bozguncuları sevmez ve dışlarlar.
Toplumların ise bozguncuya hiç tahammülü
yoktur, onu yalnız dışlamakla kalmazlar, aynı
zamanda yaptırım da uygularlar.
Çünkü toplum düzeninde, "Ben oynamıyo-
rum" diyeneyer yoktur. Toplum düzeni, istesen
de istemesen de boyun eğilecek ezici bir oyun-
dur.
Bu yüzdendir ki insanlar çocukluktan olgun-
luğa doğru ilerleyip, toplumsal olgunun acı ger-
çeğini hissederek, gereklerini çarnaçar yerine
getirmeye başladıkça, bozgunculuktan uzakla-
şırtar. Çünkü oyunbozanlığın bedeli öyle, her-
kesin göze alıp kolay kolay ödeyebileceği tür-
den değildir.
Görüyorsun, bozgunculuk sevimsiz de olsa,
yürek isteyen bir davranıştır.
•••
"Ben oynamıyorum" diyen bozguncunun da
yıldızının parladığı anlar vardır ki, bazen o an in-
sanlığın yıldızının parladığı anla çakışir.
Savaş bozgunculuğundan söz ediyorum Sev-
giii.
Düşünsene bir an, savaş oyununun bütün ak-
törieri, "Biz bunu oynamıyoruz" deseler, bu-
yurganın hali, savaşların encamı nice olur?
Haldun Taner'in, "Lütfen Dokunmayın" ad-
lı enfes piyesi, Prut Savaşı ve Battacı - Kathe-
rina öyküsü çevresinde, buyurganlann çıkarı-
na savaşa hayır diyen iki insanın şiirsel ve çar-
pıcı öyküsüdür ve nice yiğitlik destanından da-
ha yiğit, daha insancıl, daha da dokunaklıdır.
Evet, savaş bozgunculuğu yiğitçedir ve man-
gal gibi yürek gerektirir.
Silahı kullanmayı, insanı öldürmeyi reddeden
bozguncunun, kaz adımlaıia ölmeye ve öldür-
meye gidenden çok daha fazla cesur olduğu-
nu, böyle bir kafatutmanın dünyanın en kahre-
deci silahından daha müthiş olan toplumsal
baskıyadirenmeyi gerektirdiğini bilmem söyle-
meye gerek var mı?
Savaş ilahı Mars'ı dize getirecek silah bulun-
madı şimdiye dek.
Yannı ve barışı olmayacak savaşlara yol açan
nükleer silahların ortaya çıkması bile sonucu
değiştirmedi. Kanlı oyunu oynayanlar, oyuna
son verecek silahları rafa kaldıımakta, birbirle-
riyle doğrudan değilse bile aracılarla savaşacak
başka yöntemler bulmakta anlaştılar ve 20. yüz-
yılın ikinci yarısınıda böyle savaşarakyaşadılar.
Çünkü savaşın asli unsuru silah değil, insan-
dı. Binlerceyıldır silahlar değişiyor, ama ana ak-
tör değişmiyordu.
İşte savaş bozguncusu, bu oyunun asli aktö-
rünü ortadan kaldırarak savaşı imkânsız kılar.
Selam olsun, o yiğit bozgunculara!
Uygarlıklar Sempozyumu
Kültür varlıkları
turizme feda edildi
IstanbulHaber Servi-
si-Bilim ve Ütopya Ko-
operatifi tarafından dü-
zenlenen "Uygaruklar
Sempozyumu"nda. ger-
çek bir dünya uygarlığı-
nın kurulmasında bilim,
sanat, siyaset, kültür
alanlannın etkisi ve Tür-
kiye'nin yeri tartışıldı.
îki gün sürecek olan
sempozyumun ilki dün
YTU Oditoryumu'nda
gerçekleştirildi. "Türki-
ye'nin Birikimi ve Gele-
ceği" başlıgını taşıyan
sempozyumun ılk otu-
rumunda konuşan Prof.
Dr. Mehmet Ozdoğan,
Irak'taki tarihi eserlerin
yağmalanmasını, insan-
lığın ortak geçmişinin
yok edilmesi olarak yo-
rumladı. Özdoğan, Tu-
rizm ve Kültür bakan-
lıklarının birleştirilme-
sine karşı çıkarak, "Bu
bakanhklarmbirkştirü-
mesi kültürvartağuun tu-
rizmefeda edilmesi kül-
türel mirasın sadece
maddi çıkar amacıyla
kullanüması anlamına
geüyor" dedi.
Sempozumun ikinci
oturumunda konuşan
Prof. Dr. Sina Âkşin.
u
Baü'nın ortaçağa dö-
nüşü karşBmda Atatürk-
çülük değerlerine yeni-
den sanlarak. bu yeni
dünya uygartığına katkı
sağlamamız gerek" dedi.
Sempozyuma Prof.
Dr. İsmail Tunalı, tşçi
Partisi lideri Doğu Pe-
rinçek de konuşmacı
olarak katıldı.
Cumhuriyet'i ziyaret eden Milli Eğitim Bakanı Çelik, dışandan atamaların mecburiyet olduğunu ileri sürdü
Bakana göre8yılbaşansız• Bakan Çelik, YÖK
Yasası'nda yapılacak
değişiklikle, meslek liseleri
ile genel liseler arasındaki
farkı kaldıracaklannı
belirtirken. üniversitelerde
mali özerklikten yana
olmadığım söyledi. Çelik,
meslek yüksekokullannın ise
meslek liselerinin gerisine
düştüğünü kaydetti.
MAHMÜTGÜRER
ANKARA - Milli Eğitim Bakam
Hüseyin Çelik, Milli Eğitim Bakan-
lığı Talim ve Terbiye Kurulu'nun son
yülarda şaibeli bir birim haline gel-
diğini savunarak "Tarim Tert>iye'de
hanlarhamamlardönüyor. Meselais-
teyen Fethullah Hoca'mn khabuu
okusun. Bu devktin savcüan, emrü-
yetgüçleri var. Gereğini onlar yapar.
Talim Terbiye Kuruhı sadecedersld-
taplannıdenetkyecek" dedi. 8 yıllık
zorunlu kesıntısiz temel eğitimin ba-
şanya ulaşamadığıru da ileri süren Çe-
lik, "Bubaşansckkbüyükorandabr-
teşurilmiş sınrflar ve taşunah eğitim
nedeniyle okmış. YİBO ve PİOTarm
saytsmı artOrarak bu sorunu çözece-
ğtz" diye konuştu. Çelik, Güneydo-
Akbulut emekli oldu
Bakanlık
birleşmesi
istifa
getirdi
ANKARA (Cumhurryet Bürosu) -
Kültür ve turizm bakanlıklanrun
birleştirilmesine ilişkin yasa, istifa
getirdi. Kültür Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Hasan Hüseyin
Akbulut, emekliligini isterken
"Bakanhkla ügtti olarak
otuşturulan yeni ortam ve yaşanan
süreç, sürdürrnekte okluğum
görevi bırakmayı zorunlu küryor"
dedi. Hüseyin Akbulut, Kültür
Bakam Erkan Mumcu'ya
emeklilik dilekçesini sundu.
Akbulut, sorulanmız üzerine şu
görüşleri dile getirdi: "Kültür
Bakanhğ] Müsteşar Yardımcıhğı
görevinden aynhna zorunluluğunu
duyuyorum. Bürokrat olmanın
ötesinde ben bir sanatçıyım.
Bakanhkla ilgiB olarak ohıştunılan
yeni ortam ve yaşanan süreç
sürdürmekte okluğum görevi
bırakmayı zorunlu kdıyor. Kaldı ki
hiçbir şey obnamış gibt görevde
katananm; yapüan hizmetierie ve
etik değeıierle de bağdaşmadığuu
özenk betirtmek istiyorum."
Polonya hükümeti tarafından
"KnltürNişanT ile ödüllendirilen
Akbulut'un, "Kültür Bakanhğı ,
Kültür ve Sanat BüyükÖdühV, '
Sevda-Cenap And Müzik Vakfı
"Gümüş MadalyasT. Atatürkçü
Düşünce Derneği "îktişim
Ödülü" ve "S. ITkri Erten Kültür
ve Sanat Hizmet Ödülü"
bulunuyor. Kültür ve turizm
bakanlıklanrun birleştirilmesine
ilişkin yasa halen Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer"in
incelemesinde bulunuyor.
Mffli Eğitim
Bakam Çelik
gazetemiz
Ankara
Bürosu'na
yapüğı ziyarette
bakanhkta
yüriitülen
çahşmalar
hakkındabUgi
verdi (Fotoğraf:
SERDAR
ÖZSÖY)
ğu ve Doğu Anadolu'dakı öğretmen
sıkıntısıru ise öğretmenlere fazla ma-
aş vererek çözeceklerini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Çelik, önce-
ki gün gazetemizin Ankara Büro-
su'nu ziyaret etti. Çelik'in bazı önem-
li konular hakkında yaptığı açıklama-
lar şöyle:
Kadrola$ma: Bakanhgın bazı
kadrolanna mecburi olarak dışan-
dan atama yapıyoruz. Örneğin Yatı-
nmlar ve Tesisler Dairesi Başkanlı-
ğı'na atayacağım kişi projelerden.
bilgisayardan anlamalı. Bakanlıkta
bunlaryoksane yapayun? Vekâleten
atananlar ise görevini sahiplenmi-
yor. Ama öyle bir yönetmelık yapıl-
mış ki. şartlara uygun hiç kimse bu-
lamıyoruz. Uygun olanlann birçoğu
da yetersız. Eğer bir bürokrat 10 yıl-
dır genel müdürlük yapıyorsa, artık
o işlevsiz demektir. Bize ışini rutin
olarak algılamayan kişiler gerekiyor.
Eğitimin yerel yönetlm-
lere devredllmesi: 600 bmm
üzenndeki personelin bir merkez-
den yönetilmesi, bakanlığuı işlev-
selliğini yitirmesine neden oluyor.
Mesela yeni hazırladığımız atama
yükseltme yönetmeliğiyle taşrada-
ki öğretmen ve alt kademedeki bü-
rokratlann atamalannı tamamen ye-
rel yönetimlere devTedeceğiz. Ben
81 ilin milli eğitim müdürünü ata-
yacağım. Diğerbürokratlarıbumü-
dür ve vali birlikte atayacak. Bunda
bir şey aramak yersiz. Yönetim taş-
raya devTedilirse merkezden tama-
men kopma olacağını söylüyorlar.
Zaten il milli eğitim müdürlerini ben
atayacağım.
Yükseköâretlm Yasası. Er-
kan Mumcu dönemınde hazırlanan
taslağın birçok eksikyönüvardı. Hat-
ta bizim partımizden pek çok vekil
ve bakan itiraz etmişti. Şimdi bu ya-
sayı yaparken üniversiteyi bir çekim
merkezi haline getirmeyi hedefliyo-
ruz. Üniversiteler öğrenciyi çekmek
için yanş içinde olmalılar. Yoksa dev-
let üniversiteye para verir. Üniversi-
izmir'in >T
am
sıra Kınkkale,
tzmrt, Bahkesir
gibideğişik
yerfcrden
Aliağa'ya gelen
emekçUerk kol
kolagiren
Tüpraş işçileri,
Petrol-iş
Sendikası ABağa
Şubesi önünden
Demokrasi
Meydam'na
kadar
vürüdükr. 10
bini aşkm kişi
AKP
hükümetini
istifaya çağırdı.
(Fotoğraf: AA)
Aliağa'da Petkim ve Tüpraş'ın özelleştirilmesine karşı miting yapıldı
Eıııekçüeı- aLanlarda
AIİAĞA (Cumhurtyet)
- Özelleştırme kapsamrnda
olan ve hükümetin satışı
için teklifleri almaya baş-
ladığı Aliağa Petkim ve
Tüpraş'a emekçiler sahip
çıkıyor. AKP iktidannın
işletmelerin özelleştirirme-
si konusunda yaptığı giri-
şimlere karşı işyerini terk
etmeme eylemi dahil ol-
mak üzere direnişe geçen
işçiler, dün AliağaDemok-
rasi Meydanı'nda, " O z ^
kştirme harekâtma hayır"
dediler. Eşlen ve çocukla-
nylabrrlikte lObininüze-
rinde kalabalık oluşturan
kitle, AKP hükümetini is-
tifaya çağırdı.
Aliağa'da yoğun yağmu-
ra karşın birüerce kişi kent
meydanında toplanarak
özelleştirme girişımlerini
protesto etti. 17 yıldır işyer-
lerinin satılmaması için
mücadele veren Petkim ça-
lışanlannrn tepkisi dün do-
nık noktasına ulaştı. Sa-
bah saatlerinden itibaren
tzmir'in yanı sıra Krnkka-
le, Izmit, Bahkesir gibi de-
ğişik yerlerden Aliağa'ya
gelen emekçilerle kol ko-
la giren Petkim ve Tüpraş
işçileri, Petrol-iş Sendika-
sı Aliağa Şubesi önünden
DemokrasiMeydam'naka-
dar yüriidüler.
Işçüere CHP Izmır İl
Başkanı Alaattin Yüksek.
CHP Izmir Milletvekilleri
Hakkı Clkü, Oğuz Oyan,
Yıhnaz Kaya,ErdalKara-
demir, AbdülrezzakErten,
EnverÖktem,SedatlIzun-
bay,AKRrzaBodur da des-
tek verdi. ÖDP, EMEP ve
BCP de mitinge destek ve-
ren siyasipartiler arasında
yer aldı.
Meydanda toplanan iş-
çilere konuşanTürk-lş Ge-
nel Sekreteri HasanHüse-
yinKarakoç, Petrol-îş Sen-
dikası Genel Başkanı Mus-
tafa Öztaşkm, Aliağa Be-
lediye Başkanı Süleyman
AkbryıkogTu ve CHP Mil-
letvekilı Hakkı Ülkü,
emekçüerinhaklanrun gasp
edilmesine izin verilmeye-
ceğini vurguladılar.
'Ülke yağmalanıyor'
Petrol-lş Sendikası Ge-
nel Başkanı Öztaşkın, Irak"ı
işaret ederek "Tüm dünya-
nm gözü önündepetroliçin
N-ağmalandüar. Bugün ülke-
mizde de bir yağma sözko-
nusu*" dedi. Öztaşkın, ka-
labalık kitleye. "Biz Tür-
Idye'yi yağmalattırmaya-
cağE.Çünküinançh\iz, ka-
rariryTZ. 17>ıldır özefleştir-
nıek için uğraşryoriar, an-
cak her seferinde hüsrana
uğradıiar.Umduldarmıbu-
hmadılar. ÖzeDeştirflen iş-
yerlerinin yüzde 4O'ı ka-
pandL 60 bin işçi sokağa
kondu.Her özefleştirme bir
suç dosyası içeriyor" dedi.
Türk-lş Genel Sekreteri
Karakoç da mevcut hükü-
metleri eleştirerek "Bugü-
ne kadarsözdenanlamadı-
lar. Artık eylem başladı.
Bundan sonra Aliağa'da
başlayan direniş tüm yur-
da yayüacak. Tıpkı Hasan
Tahsin'in direndiği gibi
emekçiler de ülkenin yağ-
malanmaması için direne-
cek" diye konuştu.
te de harcar. Benmah özerklikten ya-
na değilim, ancak devlet öğrenciye
her ay 108 milyon lira harcıyor. Öğ-
renci bupararun sadece 14 miryon li-
rasmı geri ödüyor. Şu an da ögren-
cirun üniversitelere yaptığı katkı sa-
dece yüzde 1. Biz diyoruz ki öğren-
ci kendisine verilen kredinin yüzde
30'unu üniversiteye bıraksm. Ben
tüm üniversitelerde yabancı dille eği-
tim yapılmasına da karşıyım. Bu iş
iyi şekilde sürdüğü yerlerde olduğu
gibi devam etsin.
ÖSS: Meslek liselerinin kaüanmış
ülkelerdeki oranı yüzde 70 meslek li-
sesi, yüzde 30 genel lisedir. Bizde bu
tam tersi. Türkiye bir sanayi ülkesi
olmadığı için. öğrenciler meslek li-
selerini bitirince açıkta kalıyor. Öğ-
renciler, tek çıkar yol olarak 4 yıllık
fakültelere girmeyi düşünüyor. Şim-
di ben sınava giriyorum. Genel lise
öğrencisi kadar soru çözüyorum. Or-
taöğretim başan puanlanmız da ay-
m. Ama benim puanın 0.3 katsayı-
sıyla çarpıldığı için ondan tam 40
puan düşük alıyorum. Sayın YÖK
Başkam Kemal Gürüz bunun doğru
olduğunu düşünüyor. Öğrencilerin
suıavsız olarak meslek yüksekokul-
lanna girebileceklerini söylüyorlar.
Bu şartlar altında imam-hatipleri de
ticaret liseleri de aynı. Eğer bu okul-
lara sadece imam ya da sadece
-1
muhasebeci yetiştirir mantığıy-
I labakarsanız,o kadar imamada
' muhasebeciye de kimsenin ihti-
yacı yoktur. Ama bu şekilde ba-
kılmamalı.
8 yıllık temel eğitim: 8
yıllık eğitimin başanya ulaşma-
dığım kesin bir dille söyleyebi-
lirim. Benim tam 17 bintane bir-
leştirihniş sınıfta eğitim gören,
karda yağmurda kilometrelerce
yol giden öğrencilerimvar. Bu ba-
şansızlık büyük oranda birleşti-
rilmiş sınıflar ve taşımah eğitim
nedeniyle ohnuş. Biz bu sorunu
merkezlerdeki Yatılı îlköğretim
Bölge Okullan ve Pansiyonlu Îl-
köğretim Okullan'run sayısını
arttırarak çozeceğiz.Bizim ça-
lışması süren yeni bir projemiz-
le yoksul ancak zeki çocukları
özel okullarda hizmet satın ala-
rak okutmayı planlıyoruz. 208
bin özel öğretim okulunun kon-
tenjanı boş. En düşük gelir grup-
lannabir sınav açacağız ve bu ço-
cuklar arasından başanlı olanla-
, nn iyi bir eğitim almasını sağla-
yacağız, Yıllık 20 trilyonluk bir
kaynak bunu gerçekleştirmek
için yetiyor.
Talim Terbiye Kuru-
lu'nun yetkllerlnln azal-
tllmaSI: Eğitimde ideolojik
olarak düşünmek birçok tehli-
keyi de yanında getirir, biz tama-
men pedagojik bir yaklaşım içe-
risindeyiz. Talim Terbiye Kuru-
lu'nunyardımcı kitaplan denet-
leme yetkisini buyüzden elinden
aldık. Bırakalım kim ne isterse
okusun. Mesela isteyen Fettullah
Hoca'mn kitabuu okusun. Bu
devletin savcılan, emniyet güç-
leri var. Gereğini onlar yapar.
Talim Terbiye Kurulu sadece ders
kitaplannı denetleyecek. Bu ki-
taplarda yanşma ile beürlenecek.
Norm Kadro Yönetme-
llğl'nde değlşlkllk: EŞ
du
rumu tayini, asker. poüs gibi mes-
lek gruplanna uygulanıyordu.
Şimdi biz yapacağrmız değişik-
likle bunu genelleştiriyoruz. tn-
sanlan eşlerinden ayırmaya hiç
kimsenin hakkı yoktur.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Bahar geldi, yağmur ve soğuk bit-
medi. Haflalardır Büyükada'ya grtme-
yi planlıyorum. Yağışlar ve soğuk izin
vermiyor. Hafla sonu evdeyim. Oku-
mayı düşündüğüm ve okuduğum ki-
tapları üst üste yığdım. Hasan Ce-
mal'in "Kûrtler" (Doğan Kitap) kitabı-
na başladım. Felat Cemiloğlu'nun
anlattıkları, bir acı, bir destan. Kürt
sorunu var mıdır diyenlere öneririm.
Cemiloğlu'nun hiç abartmaya kaç-
madan anlattıklan, neyin olup neyin ol-
madığını gözler önüne seriyor.
Cemiloğullan Diyarbakır'ın en kök-
lü ailelerinden. Yaşamı sürgünde geç-
miş bir ailenin ferdi Felat Cemiloğlu.
Ağabeyi CHP'den yıllarca Belediye
Başkanlığı yapıyor, kendisi 1977'de
Demirel'in AP'sinden belediye baş-
kan adayı oluyor. Sonra 12 Eylül ge-
liyor ve felaket bütün toplumun tepe-
sine çökerken, Kürtlerin tepesine bir
başka çöküyor. Cezaevinde işkence-
lerin, eziyetin sonu gelmiyor. İşte si-
ze yaşadıklarından bir bölüm:
"1982'nin temmuz ayı. Oruç tutmak
serbest dediler. Sahura kalkmakyok.
Kitaplar Arasmda Dolaşırken
iftar ise saat 20'den sonraydı... Be-
nim ortağım ve muhasebecim Bedii
Tan bey oruç tuttu. Bu arada hava-
landırmada, betonda, üstümüz çıp-
lak halde dünyanın idmanını yaptın-
yoriar. Bedii'nin orvcunun farkına var-
dılar. Ne yaptılar biliyor musun. Ka-
nalizasyon kapağını açtılar, avuçla
pislik yedirdiler. Bedii Tan ishaloldu.
Çok hastalandı. Hâlâ hatırlarım. Ko-
ğuş kapısının önünde, buz kalıbı gi-
bi 'pat' diye betonun üstüne düştü.
Yerde yatıyordu. Bir er ve bir çavuş
gardiyan geldi, koğuşa girdiler. Yer-
de yatan Bedii Bey'in, karnına bastı-
lar. Bağırsaklan ve böbreği patladı
Bedii Bey'in..." İşte Bedii Bey böyle
ölmüştü.
Felat Cemiloğlu'nun anlattıkları ta-
rihte kalmış bir şey mi? Devlete yön
veren anlayış bu konuda ciddi bir de-
ğişim geçirdi mi? Bu olaylarda so-
rumluluk alanlar gittiler mi, terfi mi et-
tiler? Asıl bunu araştırmak gerekiyor.
Kuzey Irak'ta kurulmasından söz edi-
len federe Kürt Devleti'nden kim kor-
kar? Neden korkar? Hasan Cemal'in
kitabının sayfalan ilerledikçe bunu da-
ha iyi anlamak mümkün.
• • *
Geçen ay Slovenya'ya gittiğimde
Brezilyalı yazar Paula Coelho'nun bu
ülkede çoktanınıp sevildiğini görmüş,
nedenini anlamak istemiştim. Sloven-
ya'lı dostlanm "Veronika ölmek isti-
yor" (Can Yayınları) romanını okuyup
okumadığımı sordular. Roman, Slo-
venya'nın başkenti Liubliana'da inti-
har eden ve ölmek isteyen bir genç
kadının öyküsüydü. Türkiye'ye döner
dönmez bu kitabı okumaya başladım.
Coelho'nun diğer kitaplarından çok
farklı bir tadı olduğunu söyleyebili-
rim.
Hilmi Köksal Alişanoğlu'nun, Da-
rüşşafaka anıları "Yuva-Rare Class"
(Remzi Kitabevi), bu okulun 1970'li
yıllardaki havasını aktanyor. Bu okul,
yoksul ve kimsesi olmayan zeki ve
yetenekli çocukların okulu. Buradan
bugün toplumsal yaşamımızı etkileyen
çok öğrenci yetiştiğini biliyoruz. "Yu-
va" kitabında Aüşanoğlu, bu okulun
içine ışıktutuyor. "Kıbns'ın Turuncu-
su" (Arıka Yayınları) Kıbns'ın tarihine
ve bugününe ışık tutan bir araştırma
ve tartışma kitabı. Mehmet Hasgü-
ler ve Umrt Inatçı'nın editörlüğünü
yaptığı kitaptaKıbns Türk Kesimi'nden
ve Rum Kesimi'nden bilim insanlan so-
runlar ve çözüm yolları üzerinde dü-
şüncelerini açıklıyorlar.
Mine Söğût gazeteci, deneme ki-
taplan var."Seş Sev/mApartmanı" (Ya-
pı Kredi Yayınları) onun ilk romanı.
Okumak için sıraya koyduğum kitap-
lar arasında. Haldun Çubukçu'nun
"Bütün Aşkların Gömüldûğü Yer"
(Gendaş Kitap) Hafızasını yitirmiş bir
adamın ücra bir kentte yaşadığı, ya-
şamak zorunda olduğu bir dönemi
anlatıyor. Heyecanla okumayı sürdü-
rûyorum. Om Yayınlan'ndan çıkan Cü-
neyt Ülsever'in "Hacı" isimli romanı
da merak ettiğim kitaplardan. Marwan
Bishara, Nasıra kökenli, Filistinli bir
Israil vatandaşı. "Filistin/lsrail- Banş
veya Irkçılık" (Kitap Yayınevi) kitabın-
da Filistin sorununun yakın tarihini
belgelerle inceliyor ve irdeliyor.
Hasan Bülent Kahraman, siyaset
bilimci. "Sosyal Demokrasi Düşün-
cesi ve Türkiye Pratiği" (SODEV Ya-
yınları) kitabında ülkemiz solunun ge-
niş bir değerlendirmesini yapıyor. Kü-
reselleşmenin dünya solu üzerindeki
etkilerini ele alıyor. önemli bir incele-
me kitabı. Mehmet Uzun'un, "Dic-
le'nin Sesi" ikilemesi "Dicle'nin Sûr-
günleri" (Gendaş Kitap) iledevam edi-
yor. Uzun'un Kürtçe yazdığı romanı
Türkçe'ye Muhsin Kızılkaya çevir-
miş. Enis Batur'un yeni çıkan "Kra-
vat" (Sel Yayıncılık) kıtabını da okumak
istediklerim listesine ekledim.
Puslu bir Istanbul manzarası önüm-
de. Dışarıya çıkmak yerine kitap oku-
mayı tercih ediyorum. öneririm. ly
pazarlar.