14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2003 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Garip Bip Oyun BÖYLE şey görülmemiştir. Ne anayasa hukukunda, ne uluslararası hu- kukta. Ne de devletler arası ve devletler üstü kuruluş- lann tarihinde. Şöyle bir durum düşünün: Yaklaşık yanm yüz- yıldır süren bir sorunun sonuca bağlanması için iki müzakere ekibi karşılaşmaktadır. Bu kar- şılaşmayı yöneten bir de hakem var. Aslında, tam anlamıyla hakem de değil, Birleş- miş Milletler adına "iyi niyet" görevini yürüten bir kişi. Ne demek iyi niyet görevi? Uluslararası hukuk uygulamalannda genel olarak kabul gören yoru- ma göre, bir araya gelip belli bir sorunu çözme- ye çalışacak taraflann buluşmalannı, tartışarak pa- zariık etmelerini ve sonuca varmalannı kolaylaş- tırması ve bununla yetinmesi gereken kişi. Oysa, Kıbns müzakereleri için Genel Sekre- ter'ce görevlendirilmiş olan şimdiki Birleşmiş Mil- letler diplomatı ne hakemlikle yetindi, ne de iyi niyet görevlisi rolüyle. Tam tersine, "duvarda si- nek olacağım" diyerek edilgin ve sessiz seyirci tanımlamasıyla başlayan bir rol, sonunda perde gerisinde başkalannca düşünülüp kaleme alın- mış bir planı türiü oyunlarla dayatmak için çırpı- nan bir yırtıcı kuş çılgınlığına dönüştü. "Sadece not tutacağım" diyerek gösterdiği el kadarcık defter de yüzlerce sayfalık koskoca bir "plan" ol- du. Bu duruma nasıl gelindi? Hakem, önce, müzakereciler arasında 3-3 bi- tebilecek bir oyunu durdurup taraflardan birini 3- 2 galip ilan ederse öbürünün bunu kabul edece- ğini ve 3-0 değil de 3-2 yenik sayılışına şükrede- ceğini düşündü. Sonra, buna razı olunmayınca, bu kez karşılaşmanın nasıl bitmesi gerektiğini yanlardaki tribünlere sormak istiyor. Yani, müza- kere edenler kendilerine önerilen "skor"a razı olup olmadıklanna karar vermeden önce adanın iki kesiminde referandum yapılarak "halk"\ann karanyla sonuca vanlacak. Genellikle masada karara vanlır, sonra halka so- rulur; şimdi ise, önce halklar karar versin, sonra imzaya gidilsin isteniyor. llk bakışta pek "demokratik" değil mi? Ne var ki, kararlaştınlacak metin uzun mu uzun ve baştan aşağı eksikler, boşluklar, tuzaklar ve ka- panlarladolu. Sonuca vanlması için, iki halkın da "evet" demesi gerekiyor. O zaman, Güney'le apar topar birleşecek olan Kuzey de AB'ye girmiş ola- cak. Ama, durumun acayipliğine bakın: Güney, halk kabul etmese de, Verheugen'e göre AB'ye yine giriyor; Türkiye'nin AB'ye girişi ise, yine aynı ki- şiye göre, suya düşüyor. Kuzey'in halkı da, "Ka- bul etmezseniz, ambargolar altında dünya par- yası olarak kalırsınız" tehdidiyle karşı karşrya. Ne oyun değil mi? B u yazmın başlığı "Hu- kukunSefaleti"yada "Yolunu Kaybeden Hukuk" olabihrdi. Fakat konuyu fazla dağıtmamak ve kolay anlaşılır bi- çimde somutlaştırmak adına yu- kardaki başlığın daha uygun düşe- ceği sonucuna vardım. Bir ülkede hukuk kurallannın ya- şama geçirilmesi üç düzlemde olu- şan bir süreçtir: Yasama. yürütme ve yargu.Yasama, yazüı hukuku ya- ratan ve böylece hukuk düşüncesı- ni hukuk gerçekliğine dönüştüren en önemli mekanizmadır. Bu me- kanizma genel ve soyut nitelik ta- şıyan yazılı hukuk kurallannı, ya- ni yasalan yaparken toplumun hu- kuk inancma ve anayasada beliren iradesine aykın davranma özgürlü- ğüne sahip değildir. Bir siyasal kad- royu iktidara getiren çoğunluk da, o iktidara, onu sınırîayan daha üst düzeydeki temel hukuk kurallan- nı, yani anayasa normlannı göz ar- dı etme yetkisini veraıiş sayüamaz. Çünkü o çoğunluk da anayasanın oluşturuhnasını sağlayan kendi ira- desine bağlı kalmak zorundadır.. Bütün bunlar, demokratik hukuk devletinde yasama işlevinin dayan- dığı siyasal gücün hukuk kuralla- nyla çevrelenmiş olduğunu, başka bir söyleyişle siyasetin hukukla sı- nırlanmış olduğunu gösteren olgu- lardır. Yürüöneye gennce, o da siyasal ıktidarın bir parçasuıı oluşturdu- ğundan siyasal etkinlikler onun da alanına giren bir iştir. Yasamayla ara- suıdaki fark, yürütmenın siyaset üretirken yasama tarafindan konan hukuk kurallan, yani yasalar çerçe- vesinde hareket etmek zorunda olu- şudur. Burada da hukukun, siyase- ti sınırladığını açıkça görebiliriz. Devlet işlev ve organlan planın- da, yukarda gösterilenler dışında tümüyle kendine özgü bir yere ve farklı özelliğe sahip olanı yargıdır. Bu organ özellikle kamu hukuku alanında etkin olduğu durumlarda sadece hukuksal denetim yapma misyonunu yüklenmiş olduğundan siyasetin gerekleri onu ilgilendir- mez. Yasaya ve hukuka bağlılık il- kesi, yargının siyasal etkilerden ko- runmasını sağladığı gibi, onun si- yaset yapmasını ve sübjektif ter- cihlerine göre kararvermesini de ön- leyici bir etki yaratır. Yalnız bunun en önemli koşulu, yasa koyucunun, en tartışmalı konularda yaptığı dü- zenlemelerin içeriğıni yetennce be- lirginleştirmeyip siyasal sorunla- nn çözüme bağlanması işıni yargı- Siyasallaşan Yargı... Pnof. Dr. A. Ülkü AZRAK ya bırakmak gibi bir davranıştan kaçınmasıdır. Konu Türkiye'de son günlerde ortaya çıkan gelişmeler çerçeve- sinde ele ahndığı takdirde iç siya- setle ilgili bazı sorunlann nasıl çö- zülmeye çalışıldığına bakılması ge- rekir. Bu konuda örnek bir olay, AKP'nin başkanlığı ile ilgili olanı- dır. Yargıtay Başsavcısı, milletve- kili seçimine katılma yeterliğıne sahip olmayan Tayyip Erdoğan ın Siyasi Partiler Kanunu'nun 8. mad- desi hükmüne göre "kurucu üye" ve dolayısıyla "genel başkan " ola- mayacağı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne bu hususta tedbir karan alınması için başvurmuştu. Bu başvuruyu Yüksek Mahkeme tam dört ay sonra, 9 Ocak 2002'de karara bağladı. Ne var ki, bu karar gereğince T. Erdoğan AKP'nin sa- dece kurucu üyesi olamayacaktı. Yüksek Mahkeme'nin T. Erdo- ğan'rn genel başkanlığı konusuna değinmemiş olması, karardaki cid- di bir eksiklikti. Üstelik Yüksek Mahkeme'de kararların gerekçeli olarak yazımı, kabul edilemeyecek kadar uzun sürdüğünden bu karar da gerekçesiyle birtikte ancak 19 Nı- san 2002 günü Tayyip Erdoğan'a tebliğ edilebildi. Karann bir de uy- gulanması için 6 aylık bir süre ta- nındı. Sağduyultı biç ldmsenin ka- bul edemeyeceği kadaruzun bir uy- gulama süresi beürieyen bu karann hukuka olan inancı ciddi bir biçim- de sarsüğı açık bir gerçektir. Bu sü- reçte siyasetin hukuku kuşattığını düşünmemek neredeyse olanaksız! Dahası var: Tayyip Erdoğan kendi- sine verilen sürerun son günü olan 18 Ekım 2002 'de "kurucu üyeKk- ten istifa ettiğini, fakat genel baş- kanhktan aynhnayacağmı" açıkla- dı. Bunun üzerine Yargıtay Başsav- cısı, Anayasa Mahkemesi'ne T. Er- doğan'ın Genel Başkan sıfatuu ta- ştmakta ısrar etmesinin yasaya ay- kın olduğu yolunda bir başvuru da- ha yapmak zorunda kaldı. Yüksek Mahkeme bu başvuru üzerine "T. Erdoğan'ın 18 Ekim 2002 tarihin- de kurucu üyelikten aynlmakla esa- sen genel başkanhğuıın da sona er- diği" yolunda karar verdi. Bu ka- rar da hayli gecikmeli olarak 22 Ocak 2003 tarihinde tebliğ edıldi. Bu arada Siyasi Partiler Kanu- nu'nun 11. maddesi, 4778 sayılı kanunla değiştirihniş bulundugun- dan AKP'nin Kurucular Kurulu sanki parti yeniden kuruluyormuş gıbı, derhal toplanarak T. Erdoğan'ı tekrar genel başkanlığa seçti. Par- ti başkanlığı seçıminın Siyasi Par- tiler Kanunu'nun 14. maddesıne göre büyük kongrede yapılması- nın zorunlu olduğu nedense kim- senin aklına gehnedı. Bunun tartı- şılması yerıne, gene önem taşıyan başka bir sorun olan Anayasa Mah- kemesi'nin sadece bir durum tes- pitinden ibaret izhari (gösterici) ni- telikteki bu kararının geriye yürü- yüp yürümeyeceği sorunu tartışıl- mayabaşlandı. Bilindıği gibi Ana- yasa Mahkemesi'nin iptal karaıia- n anayasanın 153. maddesine göre geriye yürümez. Fakat hukuki du- rumun tespitiniiçeren izhari karar- lann, durumun ortaya çıknğı tari- he kadar geriye yürümesi,genel da- va teorisinin esash kuraUanndandır. Bu kural uygulandığı takdirde 3 Kasun 2002 tarihinde yapünuşolan genelseçünin T. Erdoğan'm aday ol- duğuflseçim çevresi bakurundan ge- çersiz sayılması gerekecektir. Tür- kjye'de hiçbir hukuk çevTesinde bu olashk üzerinde durulduğuna tanık ohınmamaktadır.Oysa aşağıda gös- terikcegi gibiYüksek Seçim Kuru- lu'nun, 9 Mart'ta yapılacak Sürt il seçim çevresi seçiminin 3 Kasım se- çmünin devamıolduğuyohmdaki ka- ran, bu sonucu kendiliğinden yarat- maktadır. Kısacası, Anayasa Mah- kemesi'nin hızla yürütülmesi ge- rekb w olanaldıbirsürecibiryıhaşan bir zaman dilimineyayinasuun do- ğurduğu bu sonuçtan Hukuk Dev- leti ilkesi agır biçimde yara almış- nr. Yüksek Seçim Kurulu'nun bu olaydaki da\Tanışına geünce: Bilin- diği gibi, son genel seçimlerin ya- pıldığı sırada NTİrürlükte olan hukuk kurallan, Adalet ve Kalkınma Par- tisı başkanlığuıa seçılmış olan T. Erdoğan'ın milletvekili adayı ola- rak seçime katıhnasına engel oluş- tunnaktaydı. Buna karşın bu kişi- nin birleşik oy pusulasmda adı ge- çen partinin listesinın başında yer ahnası Yüksek Seçim Kurulu tara- findan, seçımın kurallara uygun bı- çimde yapıhnasının bir engeli ola- rak görülrnemiş olacak ki, seçme- ni yanıltıcı bu duruma el konarak düzeltihnesi sağlanmamıştır. Böy- lelikle seçmen, liste başındaki siya- sal engelli kişının ismini görerek oy kullanmıştır Seçim yargısı işlevini yerinegetiren bu \iiksek kurulun hu- kuki gerçeğe bu denh" aykm bir se- çim düzenlemesüü, siyasal etki ahm- da yapnuş olmadıgını Türk halkı- na açıklaması çokgüçtür. Böyle ol- duğu ıçındır kı \iiksek kurulun (ba- zan gereğınden fazla sözlü beyan- larda bulunan) başkanı bu konuda bir açıklama yapmaya teşebbüs et- memiştir. Yüksek Seçim Kurulu'nun yan- lışlar içeren davranışlan bundan ibaret değil. Yüksek kurul, 9 Mart 2003 'te Siirt'te yapılacak milletve- kili seçımının 3 Kasım 2002 se- çımlerinin de\amı olduğunu karar- laştırdı. Oysa Siirt'te ara seçimya- pılmasına olanak sağlamak ama- cıyla anayasanın 78. maddesi değiş- tırilerek bir ilin veşv seçim çe\Tesi- nin TBMM'de üyesi kalnıaması ha- linde, boşabnayi takip eden doksan günden sonraki ilk pazar günü ara seçim yapdacağı öngörülmüştü. Yüksek kurulun, büyük bir olasıhk- la yüzde 10'luk barajı geçerh' kıhp DEHAP'a seçilme şansı tamma- mak amacıjia, bu değışıkliği gör- mezden gelerek yukarda belirtilen karan almış olmasının yarattığı ka- nşıklık, 7 Şubat 2003 tanhlı Res- mi Gazete'de yayımlanan daha son- raki karanyla açıkçabelgelenmiş ol- du. Gerçekten, yüksek kurul sözü edilen bu karanyla 3 Kasun 2002 tanhinde yapılan seçimle ilgili ola- rak daha önce bildirilen ve o seçim çevresınde kullanılan birleşik oy pusulasındaki milletvekili adayla- n ile istifalar sonucu ilgili shusi par- tilertarafindan bildirilen yeni aday- lara ilişkin geçici aday listesüü du- yurmuştur. Bu lıstenin AKP ile ıl- gilı kısmında, daha önceki seçim- de listede yer almayan R. Tayyip Er- doğan"ın adına rastlanmaktadır. Da- ha önceki seçimin desamıolduğu biz- zatyüksek kurulun daha önceki ka- rannda ifade edilmiş olan bir se- çimde nasıl oluyor da bir yeni ada- ya yer verilmesi kabul edüebütyor? Seçim yargısıyla uğraşan bir yük- sek kurulun kararlannda böylesine açık bir çelişkinın kenduıı göster- mesi, siyasal etkinin varlığını orta- ya koymuyor mu? Sonuç olarak denebilir kı. Türk anayasa düzeninde. gerek anayasa \argisi, gerek seçim vargısı olarak siyasalyaşamm hukuk smırlaniçin- de kalmasını güvence altına ahna mis>-onunu >üklenmiş olan iki yük- sek yargı organı son dönemde >aak Id çokkötü sma\1ar \ermiştir. Şu da var ki >argıya dışardan baskı gel- memiş, kale içinden fethedilmiştir. YENİDEN "ANADOLU \ T RUMELİ" MÜDAFAA-İ HITCUK DERGİSİ Prof. Dr. ÇETtS YETKİNİN YÖNETÎMİNDE Yd5,Sajı54,Mart2003 YAZILAR "HAKSIZ" VT "GAYTtİMEŞRU " SAVAŞA HAYTR! • ABDULLAH GÜL SAHTEKÂRL1K SUÇUNDAN NE ZANLAN ^'ARGILANACAK? • Tamer ABUŞOĞLU: AB'ne Neden Karşıyız? Prof. Dr. Zeki ARIKAN: Huntington'un Tûrkiye'ye Biçtiği Görev Yeddn ARÖZ: Kuşatma Metin AYTX)Ğ.\N: NATO'daki Çatlağuı Geçmişı Mehmet BAŞARAN: "Öğretmen Devletin Malı Olmamalıdır" Dr. Yüksd CAMAK: Tanhten Ders Almayan Polıtıkacılar Nafl ÇAĞLAYAN: Varlık Vergisi Prof. Dr. Ömer DEMİRCAN: "Lisan Dilenciliği" ve "Uyanış Yılı" Prof. Dr. Cihan DURA: Aydın lhanetı AB DÜNDAR: Şeyhlik ve Şeriatçıhk llkelliktır Entrf ERTUĞRUL: Anayasayı Hiçe Sayan Bir Başbakan Dr. Emrullah GÛNEY: Ulusal Kurtuluş'ta Dağlanmızda Direnenlerin Türküsü Mustefa İZBERK: Çorbadil - Türkçe Sözlükçûk -1 Işık Kansu: Uğur Mumcu Bizim Belleğimızdir Dr. Bülent KEÇtK: AKP. MAI'yi Yasalanmm Aktanyor E. Kur. Alh Cemakttin KORKUT: Yüksek Askeri Şûra Kararlan Prof. Dr. Erol MANİSALI: Türkiye - AB llişkileri ve Irak Sorunu Hiise>in GündüzÖKLEM: 23. Yıldönümünde 24 Ocak EngmTONGUÇ: '•Karşıdevrim, 1945-1950" için Mektup Av. Cebl ÜLGEN: Savaşa ve Sömürüye Hayır Diyelirn Yusuf YAVUZ: "Zarftan Ödersin Abla!" Prof. Dr. Çetin YETKtN: Satılüc Adam : ŞİİRLER Yetkin ARÖZ - Mehmet Başaran Banş GÜN - Özcan NEVHES - Doğukan VALÇIN Merkr. Büra: Klfla Müh., 34. Sok., 4/14 ÇİZGİLER Ercan BAVSAL-Sonder ERDOĞAN Sunder ERDOĞAN - Muslafa İZBERK 4BOSEKOŞILL4KJ DemıAan Iş Mçrkezı - Anlal>a 3 A.>hk 9 000 000 - TL - 6 A\lık 18 000 000 - TL Tel (242) 248 25 60 - Faks 12421 244 50 29 ' 12 \\ lık 16 000 000 - TL ?K 15 Kızılloprak • \nlal\a Yurtdışı aboneler ıçuı posla gıden eklenır /loifim: IstsnbLİ - Btrol Bafanu |2I6| 455 15 82 Izmir- Oguz IUID (232i 255 45 54 Posta çekı hesap Ibrahım (, etm Yelkın - 111 92 34 E-posu mudafaaihukukı" superonline.com Web: Hw.yenidenmh.Cfb.net www.mhukuk.cjb.net DERGlMİZh. ERTl ĞRL L ZELİİÖKTE \ E 4RL4D4ŞL4RI\1\ KI RDl Ğl "IÎV/BEV V(D4F4 4-İHl KI A DER\EĞr I EŞl BELERİ IE Sf4H\fl T Y/LB4ŞI\ ÇIK4RDIC1 ~\fCD4FA.4-İHl KI A DERC/Sr İLE HİÇBİR İLCİSİ YOKTl R. DEVELİ SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2003 3 Satdmasma karar verilen ga\rimenkulün cinsu kıymeti. adedi, evsan: De\ elı ılçesı. Harman Mahallesi. 1415 ada, 7 parselde kayıtlı 462 m2 büyüklüğünde arsa vasfında gaynmenkul. Saöş bedeU: 4.620.000.000.-TL Sanş şarflan: Satış 14.04.2003 saat 9.00-9.30 arasında De\elı adliye binasında açık arttırma ile yapılacaktır. Bu satışta değerın yüzde 75'ını bulmadığı takdirde 24.04.2003 günü aynı yer ve aynı saatte 2. arttırma yapılır. tkıncı satışta ise değenn yüzde 4O'ı ve mahkeme masraflannı geçtiği takdirde en çok arttırana ıhale edılır. Satış peşin para iledir. Ancak ısteyen alıcıya 20 günü geçmemek üzere mehıl venlir. KDV alıcıya aıttır. Satışa iştirak eden değenn yüzde 20'sı nıspetınde TL para veya rrulli bir bankadan teminat mektubu vermesi gereklıdır. thaleye katılıp daha sonra ihale bedeli- ni yatırmamak şartı ile ıhalenuı feshıne sebep olan tüm alıcılar teklıf etmış bulunduk- lan bedel ile son ıhale arasındakı bedelden ve aynca temerrüt faızinden müteselsılen mesuldür iki ihale arasındakı fark ve temerrüt faızı hiçbir hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunur. thaleye katılan şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bılgı almak ısteyenlenn memurluğumuzun 2003 '3 sayılı dosyasına baş\oırmalan ilan olunur. 20 02.2003 Basın: 9327 PENCERE Pis Savaş'a Hayır Demek... Dünya tarihi açısından dün, çok önemli bir gün değeri taşıyordu. Paris'te Rusya Dışişleri Bakanı Igor Ivanov ve Almanya Dışişleri Bakanı Josckha Fischer ile gö- rüştükten sonra Fransa Dışişleri Bakanı Domini- que de Villepin alınan üçlü karan açıkladı. Neydi karann özü?.. Üç devlet, Amerika'nın Irak'a karşı açacağı sa- vaşa Birleşmiş Milletler'de geçit vermeyeceklerdi; bu konuda kararlı idiler... Bizlm basın Batı dünyasındaki çatlağın derinleş- tiğini bildiren bu habere yetennce yer vermedi... Ama, özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Kon- seyi'nde veto hakkını kullanarak ABD'nin savaş tutkusuna karşı çıkmayı göze alan Avrupalılann tu- tumu, herkesin külâhını önüne koyarak düşünme- sine yol açacak kadar önemli... "Pis savaşa hayır" diyecekleri kesinleşen üç dev- let gerçekte ABD'ye hayır" diyor. Çok kısa bir sürede Batı dünyasında oluşan bu gelişmenin anlamı ne?.. • 1991 'de Sovyetler'in yıkılışıyla Batı'da ortaya çı- kan varsayım "tarihin sonu"nun geldiğini müjde- liyordu; Batı, tekelleşen kapitalizmin patronu olan ABD'nin liderliğinde dünyayı sızıltısız çekip çevi- recekti. Peki, 20. yüzyılda iki dünya savaşı çıkarmış ka- pitalizmin iç çelişkileri buharlaşmış mıydı?.. Ya da tekelleşme sürecinde doruğa çıkan Amerikan pat- ronajı Avrupa'yı tam güdümüne mi almıştı?.. Fransa-Almanya-Rusya ekseninin oluşması ve Amerika'nın Irak savaşına karşı tavnnı bu kadar açık seçik ortaya koyması, önemli birgösterge... Dünyanın her ülkesinde banş yanlısı ve savaş kar- şıtı milyonlann sokaklara dökülmesi, meydanlan dol- durması elbette güzel bir şey... Ancak kimi yüreği taşlaşmış kulağı kesik, bu pro- testo eylemlerine dudak bükebilir: - Bağırırlar, çağınriar, dağılırlar!.. Kimisi de yaptınm gücü olmayan gösterileri bu işin tuzu biberi sayar... Ancak savaşa karşıt Fransa-Almanya-Rusya da- yanışması ülkücülüğe, romantizme, insancıllığa, banşçılığa dayanmıyor; bu devletler, çıkarlan olma- sa, Âmerika'ya tavır almaktan sakınırlardı. • Irak'a karşı savaşın yalnız Irak'la savaş olmadı- ğı biliniyor... ABD Başkanı, petrol coğrafyasına tümüyle el koymayı düşünüyor; bu işin planlaması da ilginç... Planlamada Türkiye de var... Bölge haritasında boy gösteren bütün Müslüman toplumlarda var... Bölgede petrol çıkarian ve anlaşmalan bulunan Avrupa ülkeleri de var... Başkan Bush ve arkadaşlan Ikinci DOnya Sava- şı'ndan sonra kurulan Birleşmiş Milletler örgütünü de yerle bir etmeyi göze almış durumdalar... • Peki, Fransa-Almanya-Rusya dayanışmasının ağırlığıyla Birleşmiş Milletler örgütü savaşa yeşil ışık yakmazsa ne olacak?.. ABD "Haydut Devlet" mi olacak?.. Hiçbir yasa, hukuk, meşruluk, kural tanımadan savaşa giren Bush ne diyecek: - Kanun benim!.. Çığınndan çıkmış, savaş çılgınlığına kendini kap- tırmış "süper güç"ün karşısına Fransa-Almanya- Rusya'nın ortaklaşa çıkmaları, insanlığa ilişkin umutlar hesabına güzel bir haber... VEFAT Baromuz ü> elennden AVUKAT MUAMMER KOPAÇ \efal etmış olup. Cenazesı 06.03 2003 Perşembe gunü Çeşme Alaçatı Camıı'nde kılınan ıkındı namazından sonra kaldınlmışır Aılesıne \e meslektaşlanmıza başsağlığı dıleriz İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI ALAN SORUMLULARI ARANIYOR Bir basın kuruluşunun Istanbul, Ankara, Izmir bürolarında görevlendirilmek üzere aşağıda belirtile* özelliklerde ALAN SORUMLULARI aranmaktadır. • Yüksekokul mezunu, • 35 yaşını aşmamış, • Oto ehliyetli, • Word-Excel bilen, • Aktif çalışmayı seven ve olumlu ilişkiler kurabilen, • Yaratıcı, yönlendirici otan... Not: llk değeriendirme, yazılı başvurular arasından yapılacaktır. Başvuru adresleri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık V.Ş. Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu - 34334 Istanbul E-mail: fkuzafe ttnet.net.tr Faks:(0212)513 95 81 BİLİMSEL VE TEKNİK ARAŞTIRMA VAKFI BİTAV 8. Genel Kurulu 22 Mart 2003 günü sa- at 14.00'te TÜBİTAK Başkanlık Toplantı SJo- nu'nda, çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikncı toplantı 29 Mart 20O3 günü saat 14.00'te synı yerde aşağıdaki gündemle yapılacaktır. GÜNDEM 1. Açılış, yoklama ve Başkanlık Divanının (bi başkan, iki kâtip üye) oluşturulması, 2. 2002 yılı Faaliyet Raporu ve Bilançosunur görüşülmesi, 3. Denetleme Kurulu Raporunun görüşülm&j, 4. Yönetim Kurulu'nun ve Denetleme Kurulu'nun ibra edilmesi, bilançonun kabulii 5. 2003 yılı tahmini bütçesinin ve programın^ görüşülmesi ve kabulü, 6. Diğer konular ve temenniler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle