Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2003 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Garip Bip Oyun
BÖYLE şey görülmemiştir.
Ne anayasa hukukunda, ne uluslararası hu-
kukta.
Ne de devletler arası ve devletler üstü kuruluş-
lann tarihinde.
Şöyle bir durum düşünün: Yaklaşık yanm yüz-
yıldır süren bir sorunun sonuca bağlanması
için iki müzakere ekibi karşılaşmaktadır. Bu kar-
şılaşmayı yöneten bir de hakem var.
Aslında, tam anlamıyla hakem de değil, Birleş-
miş Milletler adına "iyi niyet" görevini yürüten bir
kişi.
Ne demek iyi niyet görevi? Uluslararası hukuk
uygulamalannda genel olarak kabul gören yoru-
ma göre, bir araya gelip belli bir sorunu çözme-
ye çalışacak taraflann buluşmalannı, tartışarak pa-
zariık etmelerini ve sonuca varmalannı kolaylaş-
tırması ve bununla yetinmesi gereken kişi.
Oysa, Kıbns müzakereleri için Genel Sekre-
ter'ce görevlendirilmiş olan şimdiki Birleşmiş Mil-
letler diplomatı ne hakemlikle yetindi, ne de iyi
niyet görevlisi rolüyle. Tam tersine, "duvarda si-
nek olacağım" diyerek edilgin ve sessiz seyirci
tanımlamasıyla başlayan bir rol, sonunda perde
gerisinde başkalannca düşünülüp kaleme alın-
mış bir planı türiü oyunlarla dayatmak için çırpı-
nan bir yırtıcı kuş çılgınlığına dönüştü. "Sadece
not tutacağım" diyerek gösterdiği el kadarcık
defter de yüzlerce sayfalık koskoca bir "plan" ol-
du.
Bu duruma nasıl gelindi?
Hakem, önce, müzakereciler arasında 3-3 bi-
tebilecek bir oyunu durdurup taraflardan birini 3-
2 galip ilan ederse öbürünün bunu kabul edece-
ğini ve 3-0 değil de 3-2 yenik sayılışına şükrede-
ceğini düşündü. Sonra, buna razı olunmayınca,
bu kez karşılaşmanın nasıl bitmesi gerektiğini
yanlardaki tribünlere sormak istiyor. Yani, müza-
kere edenler kendilerine önerilen "skor"a razı
olup olmadıklanna karar vermeden önce adanın
iki kesiminde referandum yapılarak "halk"\ann
karanyla sonuca vanlacak.
Genellikle masada karara vanlır, sonra halka so-
rulur; şimdi ise, önce halklar karar versin, sonra
imzaya gidilsin isteniyor.
llk bakışta pek "demokratik" değil mi?
Ne var ki, kararlaştınlacak metin uzun mu uzun
ve baştan aşağı eksikler, boşluklar, tuzaklar ve ka-
panlarladolu. Sonuca vanlması için, iki halkın da
"evet" demesi gerekiyor. O zaman, Güney'le apar
topar birleşecek olan Kuzey de AB'ye girmiş ola-
cak.
Ama, durumun acayipliğine bakın: Güney, halk
kabul etmese de, Verheugen'e göre AB'ye yine
giriyor; Türkiye'nin AB'ye girişi ise, yine aynı ki-
şiye göre, suya düşüyor. Kuzey'in halkı da, "Ka-
bul etmezseniz, ambargolar altında dünya par-
yası olarak kalırsınız" tehdidiyle karşı karşrya.
Ne oyun değil mi?
B
u yazmın başlığı "Hu-
kukunSefaleti"yada
"Yolunu Kaybeden
Hukuk" olabihrdi.
Fakat konuyu fazla
dağıtmamak ve kolay anlaşılır bi-
çimde somutlaştırmak adına yu-
kardaki başlığın daha uygun düşe-
ceği sonucuna vardım.
Bir ülkede hukuk kurallannın ya-
şama geçirilmesi üç düzlemde olu-
şan bir süreçtir: Yasama. yürütme
ve yargu.Yasama, yazüı hukuku ya-
ratan ve böylece hukuk düşüncesı-
ni hukuk gerçekliğine dönüştüren
en önemli mekanizmadır. Bu me-
kanizma genel ve soyut nitelik ta-
şıyan yazılı hukuk kurallannı, ya-
ni yasalan yaparken toplumun hu-
kuk inancma ve anayasada beliren
iradesine aykın davranma özgürlü-
ğüne sahip değildir. Bir siyasal kad-
royu iktidara getiren çoğunluk da,
o iktidara, onu sınırîayan daha üst
düzeydeki temel hukuk kurallan-
nı, yani anayasa normlannı göz ar-
dı etme yetkisini veraıiş sayüamaz.
Çünkü o çoğunluk da anayasanın
oluşturuhnasını sağlayan kendi ira-
desine bağlı kalmak zorundadır..
Bütün bunlar, demokratik hukuk
devletinde yasama işlevinin dayan-
dığı siyasal gücün hukuk kuralla-
nyla çevrelenmiş olduğunu, başka
bir söyleyişle siyasetin hukukla sı-
nırlanmış olduğunu gösteren olgu-
lardır.
Yürüöneye gennce, o da siyasal
ıktidarın bir parçasuıı oluşturdu-
ğundan siyasal etkinlikler onun da
alanına giren bir iştir. Yasamayla ara-
suıdaki fark, yürütmenın siyaset
üretirken yasama tarafindan konan
hukuk kurallan, yani yasalar çerçe-
vesinde hareket etmek zorunda olu-
şudur. Burada da hukukun, siyase-
ti sınırladığını açıkça görebiliriz.
Devlet işlev ve organlan planın-
da, yukarda gösterilenler dışında
tümüyle kendine özgü bir yere ve
farklı özelliğe sahip olanı yargıdır.
Bu organ özellikle kamu hukuku
alanında etkin olduğu durumlarda
sadece hukuksal denetim yapma
misyonunu yüklenmiş olduğundan
siyasetin gerekleri onu ilgilendir-
mez. Yasaya ve hukuka bağlılık il-
kesi, yargının siyasal etkilerden ko-
runmasını sağladığı gibi, onun si-
yaset yapmasını ve sübjektif ter-
cihlerine göre kararvermesini de ön-
leyici bir etki yaratır. Yalnız bunun
en önemli koşulu, yasa koyucunun,
en tartışmalı konularda yaptığı dü-
zenlemelerin içeriğıni yetennce be-
lirginleştirmeyip siyasal sorunla-
nn çözüme bağlanması işıni yargı-
Siyasallaşan Yargı...
Pnof. Dr. A. Ülkü AZRAK
ya bırakmak gibi bir davranıştan
kaçınmasıdır.
Konu Türkiye'de son günlerde
ortaya çıkan gelişmeler çerçeve-
sinde ele ahndığı takdirde iç siya-
setle ilgili bazı sorunlann nasıl çö-
zülmeye çalışıldığına bakılması ge-
rekir. Bu konuda örnek bir olay,
AKP'nin başkanlığı ile ilgili olanı-
dır. Yargıtay Başsavcısı, milletve-
kili seçimine katılma yeterliğıne
sahip olmayan Tayyip Erdoğan ın
Siyasi Partiler Kanunu'nun 8. mad-
desi hükmüne göre "kurucu üye"
ve dolayısıyla "genel başkan " ola-
mayacağı gerekçesiyle Anayasa
Mahkemesi'ne bu hususta tedbir
karan alınması için başvurmuştu.
Bu başvuruyu Yüksek Mahkeme
tam dört ay sonra, 9 Ocak 2002'de
karara bağladı. Ne var ki, bu karar
gereğince T. Erdoğan AKP'nin sa-
dece kurucu üyesi olamayacaktı.
Yüksek Mahkeme'nin T. Erdo-
ğan'rn genel başkanlığı konusuna
değinmemiş olması, karardaki cid-
di bir eksiklikti. Üstelik Yüksek
Mahkeme'de kararların gerekçeli
olarak yazımı, kabul edilemeyecek
kadar uzun sürdüğünden bu karar
da gerekçesiyle birtikte ancak 19 Nı-
san 2002 günü Tayyip Erdoğan'a
tebliğ edilebildi. Karann bir de uy-
gulanması için 6 aylık bir süre ta-
nındı. Sağduyultı biç ldmsenin ka-
bul edemeyeceği kadaruzun bir uy-
gulama süresi beürieyen bu karann
hukuka olan inancı ciddi bir biçim-
de sarsüğı açık bir gerçektir. Bu sü-
reçte siyasetin hukuku kuşattığını
düşünmemek neredeyse olanaksız!
Dahası var: Tayyip Erdoğan kendi-
sine verilen sürerun son günü olan
18 Ekım 2002 'de "kurucu üyeKk-
ten istifa ettiğini, fakat genel baş-
kanhktan aynhnayacağmı" açıkla-
dı. Bunun üzerine Yargıtay Başsav-
cısı, Anayasa Mahkemesi'ne T. Er-
doğan'ın Genel Başkan sıfatuu ta-
ştmakta ısrar etmesinin yasaya ay-
kın olduğu yolunda bir başvuru da-
ha yapmak zorunda kaldı. Yüksek
Mahkeme bu başvuru üzerine "T.
Erdoğan'ın 18 Ekim 2002 tarihin-
de kurucu üyelikten aynlmakla esa-
sen genel başkanhğuıın da sona er-
diği" yolunda karar verdi. Bu ka-
rar da hayli gecikmeli olarak 22
Ocak 2003 tarihinde tebliğ edıldi.
Bu arada Siyasi Partiler Kanu-
nu'nun 11. maddesi, 4778 sayılı
kanunla değiştirihniş bulundugun-
dan AKP'nin Kurucular Kurulu
sanki parti yeniden kuruluyormuş
gıbı, derhal toplanarak T. Erdoğan'ı
tekrar genel başkanlığa seçti. Par-
ti başkanlığı seçıminın Siyasi Par-
tiler Kanunu'nun 14. maddesıne
göre büyük kongrede yapılması-
nın zorunlu olduğu nedense kim-
senin aklına gehnedı. Bunun tartı-
şılması yerıne, gene önem taşıyan
başka bir sorun olan Anayasa Mah-
kemesi'nin sadece bir durum tes-
pitinden ibaret izhari (gösterici) ni-
telikteki bu kararının geriye yürü-
yüp yürümeyeceği sorunu tartışıl-
mayabaşlandı. Bilindıği gibi Ana-
yasa Mahkemesi'nin iptal karaıia-
n anayasanın 153. maddesine göre
geriye yürümez. Fakat hukuki du-
rumun tespitiniiçeren izhari karar-
lann, durumun ortaya çıknğı tari-
he kadar geriye yürümesi,genel da-
va teorisinin esash kuraUanndandır.
Bu kural uygulandığı takdirde 3
Kasun 2002 tarihinde yapünuşolan
genelseçünin T. Erdoğan'm aday ol-
duğuflseçim çevresi bakurundan ge-
çersiz sayılması gerekecektir. Tür-
kjye'de hiçbir hukuk çevTesinde bu
olashk üzerinde durulduğuna tanık
ohınmamaktadır.Oysa aşağıda gös-
terikcegi gibiYüksek Seçim Kuru-
lu'nun, 9 Mart'ta yapılacak Sürt il
seçim çevresi seçiminin 3 Kasım se-
çmünin devamıolduğuyohmdaki ka-
ran, bu sonucu kendiliğinden yarat-
maktadır. Kısacası, Anayasa Mah-
kemesi'nin hızla yürütülmesi ge-
rekb w olanaldıbirsürecibiryıhaşan
bir zaman dilimineyayinasuun do-
ğurduğu bu sonuçtan Hukuk Dev-
leti ilkesi agır biçimde yara almış-
nr.
Yüksek Seçim Kurulu'nun bu
olaydaki da\Tanışına geünce: Bilin-
diği gibi, son genel seçimlerin ya-
pıldığı sırada NTİrürlükte olan hukuk
kurallan, Adalet ve Kalkınma Par-
tisı başkanlığuıa seçılmış olan T.
Erdoğan'ın milletvekili adayı ola-
rak seçime katıhnasına engel oluş-
tunnaktaydı. Buna karşın bu kişi-
nin birleşik oy pusulasmda adı ge-
çen partinin listesinın başında yer
ahnası Yüksek Seçim Kurulu tara-
findan, seçımın kurallara uygun bı-
çimde yapıhnasının bir engeli ola-
rak görülrnemiş olacak ki, seçme-
ni yanıltıcı bu duruma el konarak
düzeltihnesi sağlanmamıştır. Böy-
lelikle seçmen, liste başındaki siya-
sal engelli kişının ismini görerek oy
kullanmıştır Seçim yargısı işlevini
yerinegetiren bu \iiksek kurulun hu-
kuki gerçeğe bu denh" aykm bir se-
çim düzenlemesüü, siyasal etki ahm-
da yapnuş olmadıgını Türk halkı-
na açıklaması çokgüçtür. Böyle ol-
duğu ıçındır kı \iiksek kurulun (ba-
zan gereğınden fazla sözlü beyan-
larda bulunan) başkanı bu konuda
bir açıklama yapmaya teşebbüs et-
memiştir.
Yüksek Seçim Kurulu'nun yan-
lışlar içeren davranışlan bundan
ibaret değil. Yüksek kurul, 9 Mart
2003 'te Siirt'te yapılacak milletve-
kili seçımının 3 Kasım 2002 se-
çımlerinin de\amı olduğunu karar-
laştırdı. Oysa Siirt'te ara seçimya-
pılmasına olanak sağlamak ama-
cıyla anayasanın 78. maddesi değiş-
tırilerek bir ilin veşv seçim çe\Tesi-
nin TBMM'de üyesi kalnıaması ha-
linde, boşabnayi takip eden doksan
günden sonraki ilk pazar günü ara
seçim yapdacağı öngörülmüştü.
Yüksek kurulun, büyük bir olasıhk-
la yüzde 10'luk barajı geçerh' kıhp
DEHAP'a seçilme şansı tamma-
mak amacıjia, bu değışıkliği gör-
mezden gelerek yukarda belirtilen
karan almış olmasının yarattığı ka-
nşıklık, 7 Şubat 2003 tanhlı Res-
mi Gazete'de yayımlanan daha son-
raki karanyla açıkçabelgelenmiş ol-
du. Gerçekten, yüksek kurul sözü
edilen bu karanyla 3 Kasun 2002
tanhinde yapılan seçimle ilgili ola-
rak daha önce bildirilen ve o seçim
çevresınde kullanılan birleşik oy
pusulasındaki milletvekili adayla-
n ile istifalar sonucu ilgili shusi par-
tilertarafindan bildirilen yeni aday-
lara ilişkin geçici aday listesüü du-
yurmuştur. Bu lıstenin AKP ile ıl-
gilı kısmında, daha önceki seçim-
de listede yer almayan R. Tayyip Er-
doğan"ın adına rastlanmaktadır. Da-
ha önceki seçimin desamıolduğu biz-
zatyüksek kurulun daha önceki ka-
rannda ifade edilmiş olan bir se-
çimde nasıl oluyor da bir yeni ada-
ya yer verilmesi kabul edüebütyor?
Seçim yargısıyla uğraşan bir yük-
sek kurulun kararlannda böylesine
açık bir çelişkinın kenduıı göster-
mesi, siyasal etkinin varlığını orta-
ya koymuyor mu?
Sonuç olarak denebilir kı. Türk
anayasa düzeninde. gerek anayasa
\argisi, gerek seçim vargısı olarak
siyasalyaşamm hukuk smırlaniçin-
de kalmasını güvence altına ahna
mis>-onunu >üklenmiş olan iki yük-
sek yargı organı son dönemde >aak
Id çokkötü sma\1ar \ermiştir. Şu da
var ki >argıya dışardan baskı gel-
memiş, kale içinden fethedilmiştir.
YENİDEN
"ANADOLU \ T RUMELİ" MÜDAFAA-İ HITCUK DERGİSİ
Prof. Dr. ÇETtS YETKİNİN YÖNETÎMİNDE
Yd5,Sajı54,Mart2003
YAZILAR
"HAKSIZ" VT "GAYTtİMEŞRU " SAVAŞA HAYTR!
•
ABDULLAH GÜL SAHTEKÂRL1K SUÇUNDAN NE ZANLAN ^'ARGILANACAK?
•
Tamer ABUŞOĞLU: AB'ne Neden Karşıyız?
Prof. Dr. Zeki ARIKAN: Huntington'un Tûrkiye'ye Biçtiği Görev
Yeddn ARÖZ: Kuşatma
Metin AYTX)Ğ.\N: NATO'daki Çatlağuı Geçmişı
Mehmet BAŞARAN: "Öğretmen Devletin Malı Olmamalıdır"
Dr. Yüksd CAMAK: Tanhten Ders Almayan Polıtıkacılar
Nafl ÇAĞLAYAN: Varlık Vergisi
Prof. Dr. Ömer DEMİRCAN: "Lisan Dilenciliği" ve "Uyanış Yılı"
Prof. Dr. Cihan DURA: Aydın lhanetı
AB DÜNDAR: Şeyhlik ve Şeriatçıhk llkelliktır
Entrf ERTUĞRUL: Anayasayı Hiçe Sayan Bir Başbakan
Dr. Emrullah GÛNEY: Ulusal Kurtuluş'ta Dağlanmızda Direnenlerin Türküsü
Mustefa İZBERK: Çorbadil - Türkçe Sözlükçûk -1
Işık Kansu: Uğur Mumcu Bizim Belleğimızdir
Dr. Bülent KEÇtK: AKP. MAI'yi Yasalanmm Aktanyor
E. Kur. Alh Cemakttin KORKUT: Yüksek Askeri Şûra Kararlan
Prof. Dr. Erol MANİSALI: Türkiye - AB llişkileri ve Irak Sorunu
Hiise>in GündüzÖKLEM: 23. Yıldönümünde 24 Ocak
EngmTONGUÇ: '•Karşıdevrim, 1945-1950" için Mektup
Av. Cebl ÜLGEN: Savaşa ve Sömürüye Hayır Diyelirn
Yusuf YAVUZ: "Zarftan Ödersin Abla!"
Prof. Dr. Çetin YETKtN: Satılüc Adam :
ŞİİRLER
Yetkin ARÖZ - Mehmet Başaran
Banş GÜN - Özcan NEVHES - Doğukan VALÇIN
Merkr. Büra: Klfla Müh., 34. Sok., 4/14
ÇİZGİLER
Ercan BAVSAL-Sonder ERDOĞAN
Sunder ERDOĞAN - Muslafa İZBERK
4BOSEKOŞILL4KJ
DemıAan Iş Mçrkezı - Anlal>a 3 A.>hk 9 000 000 - TL - 6 A\lık 18 000 000 - TL
Tel (242) 248 25 60 - Faks 12421 244 50 29 ' 12 \\ lık 16 000 000 - TL
?K 15 Kızılloprak • \nlal\a Yurtdışı aboneler ıçuı posla gıden eklenır
/loifim: IstsnbLİ - Btrol Bafanu |2I6| 455 15 82 Izmir- Oguz IUID (232i 255 45 54
Posta çekı hesap Ibrahım (, etm Yelkın - 111 92 34
E-posu mudafaaihukukı" superonline.com
Web: Hw.yenidenmh.Cfb.net
www.mhukuk.cjb.net
DERGlMİZh. ERTl ĞRL L ZELİİÖKTE \ E 4RL4D4ŞL4RI\1\ KI RDl Ğl
"IÎV/BEV V(D4F4 4-İHl KI A DER\EĞr I EŞl BELERİ IE Sf4H\fl T Y/LB4ŞI\ ÇIK4RDIC1
~\fCD4FA.4-İHl KI A DERC/Sr İLE HİÇBİR İLCİSİ YOKTl R.
DEVELİ SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ
MEMURLUĞU'NDAN GAYRİMENKULÜN
AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 2003 3
Satdmasma karar verilen ga\rimenkulün cinsu kıymeti. adedi, evsan: De\ elı ılçesı.
Harman Mahallesi. 1415 ada, 7 parselde kayıtlı 462 m2 büyüklüğünde arsa vasfında
gaynmenkul.
Saöş bedeU: 4.620.000.000.-TL
Sanş şarflan: Satış 14.04.2003 saat 9.00-9.30 arasında De\elı adliye binasında açık
arttırma ile yapılacaktır. Bu satışta değerın yüzde 75'ını bulmadığı takdirde
24.04.2003 günü aynı yer ve aynı saatte 2. arttırma yapılır. tkıncı satışta ise değenn
yüzde 4O'ı ve mahkeme masraflannı geçtiği takdirde en çok arttırana ıhale edılır. Satış
peşin para iledir. Ancak ısteyen alıcıya 20 günü geçmemek üzere mehıl venlir. KDV
alıcıya aıttır. Satışa iştirak eden değenn yüzde 20'sı nıspetınde TL para veya rrulli bir
bankadan teminat mektubu vermesi gereklıdır. thaleye katılıp daha sonra ihale bedeli-
ni yatırmamak şartı ile ıhalenuı feshıne sebep olan tüm alıcılar teklıf etmış bulunduk-
lan bedel ile son ıhale arasındakı bedelden ve aynca temerrüt faızinden müteselsılen
mesuldür iki ihale arasındakı fark ve temerrüt faızı hiçbir hükme hacet kalmaksızın
dairemizce tahsil olunur. thaleye katılan şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul
etmiş sayılacaklan, başkaca bılgı almak ısteyenlenn memurluğumuzun 2003 '3 sayılı
dosyasına baş\oırmalan ilan olunur. 20 02.2003 Basın: 9327
PENCERE
Pis Savaş'a
Hayır Demek...
Dünya tarihi açısından dün, çok önemli bir gün
değeri taşıyordu.
Paris'te Rusya Dışişleri Bakanı Igor Ivanov ve
Almanya Dışişleri Bakanı Josckha Fischer ile gö-
rüştükten sonra Fransa Dışişleri Bakanı Domini-
que de Villepin alınan üçlü karan açıkladı.
Neydi karann özü?..
Üç devlet, Amerika'nın Irak'a karşı açacağı sa-
vaşa Birleşmiş Milletler'de geçit vermeyeceklerdi;
bu konuda kararlı idiler...
Bizlm basın Batı dünyasındaki çatlağın derinleş-
tiğini bildiren bu habere yetennce yer vermedi...
Ama, özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Kon-
seyi'nde veto hakkını kullanarak ABD'nin savaş
tutkusuna karşı çıkmayı göze alan Avrupalılann tu-
tumu, herkesin külâhını önüne koyarak düşünme-
sine yol açacak kadar önemli...
"Pis savaşa hayır" diyecekleri kesinleşen üç dev-
let gerçekte ABD'ye hayır" diyor.
Çok kısa bir sürede Batı dünyasında oluşan bu
gelişmenin anlamı ne?..
•
1991 'de Sovyetler'in yıkılışıyla Batı'da ortaya çı-
kan varsayım "tarihin sonu"nun geldiğini müjde-
liyordu; Batı, tekelleşen kapitalizmin patronu olan
ABD'nin liderliğinde dünyayı sızıltısız çekip çevi-
recekti.
Peki, 20. yüzyılda iki dünya savaşı çıkarmış ka-
pitalizmin iç çelişkileri buharlaşmış mıydı?.. Ya da
tekelleşme sürecinde doruğa çıkan Amerikan pat-
ronajı Avrupa'yı tam güdümüne mi almıştı?..
Fransa-Almanya-Rusya ekseninin oluşması ve
Amerika'nın Irak savaşına karşı tavnnı bu kadar açık
seçik ortaya koyması, önemli birgösterge...
Dünyanın her ülkesinde banş yanlısı ve savaş kar-
şıtı milyonlann sokaklara dökülmesi, meydanlan dol-
durması elbette güzel bir şey...
Ancak kimi yüreği taşlaşmış kulağı kesik, bu pro-
testo eylemlerine dudak bükebilir:
- Bağırırlar, çağınriar, dağılırlar!..
Kimisi de yaptınm gücü olmayan gösterileri bu
işin tuzu biberi sayar...
Ancak savaşa karşıt Fransa-Almanya-Rusya da-
yanışması ülkücülüğe, romantizme, insancıllığa,
banşçılığa dayanmıyor; bu devletler, çıkarlan olma-
sa, Âmerika'ya tavır almaktan sakınırlardı.
•
Irak'a karşı savaşın yalnız Irak'la savaş olmadı-
ğı biliniyor...
ABD Başkanı, petrol coğrafyasına tümüyle el
koymayı düşünüyor; bu işin planlaması da ilginç...
Planlamada Türkiye de var...
Bölge haritasında boy gösteren bütün Müslüman
toplumlarda var...
Bölgede petrol çıkarian ve anlaşmalan bulunan
Avrupa ülkeleri de var...
Başkan Bush ve arkadaşlan Ikinci DOnya Sava-
şı'ndan sonra kurulan Birleşmiş Milletler örgütünü
de yerle bir etmeyi göze almış durumdalar...
•
Peki, Fransa-Almanya-Rusya dayanışmasının
ağırlığıyla Birleşmiş Milletler örgütü savaşa yeşil ışık
yakmazsa ne olacak?..
ABD "Haydut Devlet" mi olacak?..
Hiçbir yasa, hukuk, meşruluk, kural tanımadan
savaşa giren Bush ne diyecek:
- Kanun benim!..
Çığınndan çıkmış, savaş çılgınlığına kendini kap-
tırmış "süper güç"ün karşısına Fransa-Almanya-
Rusya'nın ortaklaşa çıkmaları, insanlığa ilişkin
umutlar hesabına güzel bir haber...
VEFAT
Baromuz ü> elennden
AVUKAT
MUAMMER
KOPAÇ
\efal etmış olup.
Cenazesı 06.03 2003 Perşembe gunü Çeşme Alaçatı
Camıı'nde kılınan ıkındı namazından sonra kaldınlmışır
Aılesıne \e meslektaşlanmıza başsağlığı dıleriz
İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI
ALAN SORUMLULARI ARANIYOR
Bir basın kuruluşunun
Istanbul, Ankara, Izmir
bürolarında görevlendirilmek üzere aşağıda belirtile*
özelliklerde ALAN SORUMLULARI aranmaktadır.
• Yüksekokul mezunu,
• 35 yaşını aşmamış,
• Oto ehliyetli,
• Word-Excel bilen,
• Aktif çalışmayı seven ve olumlu ilişkiler
kurabilen,
• Yaratıcı, yönlendirici otan...
Not: llk değeriendirme, yazılı başvurular arasından
yapılacaktır.
Başvuru adresleri:
Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık V.Ş.
Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu - 34334 Istanbul
E-mail: fkuzafe ttnet.net.tr
Faks:(0212)513 95 81
BİLİMSEL VE TEKNİK
ARAŞTIRMA VAKFI
BİTAV 8. Genel Kurulu 22 Mart 2003 günü sa-
at 14.00'te TÜBİTAK Başkanlık Toplantı SJo-
nu'nda, çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikncı
toplantı 29 Mart 20O3 günü saat 14.00'te synı
yerde aşağıdaki gündemle yapılacaktır.
GÜNDEM
1. Açılış, yoklama ve Başkanlık Divanının (bi
başkan, iki kâtip üye) oluşturulması,
2. 2002 yılı Faaliyet Raporu ve Bilançosunur
görüşülmesi,
3. Denetleme Kurulu Raporunun görüşülm&j,
4. Yönetim Kurulu'nun ve Denetleme
Kurulu'nun ibra edilmesi, bilançonun kabulii
5. 2003 yılı tahmini bütçesinin ve programın^
görüşülmesi ve kabulü,
6. Diğer konular ve temenniler.