Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 MART 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
- Genelkurmay,
tezkereye yeşil ışık yakmış.
"Sinvalizasvon hatası olmalı!"
DemokAkrf Kökçe: "ABD,
Türkiye demokrasisinin
kararlarını tehditle
karşılıyor,
umursamıyor,
uymuyor... Adamlar
haklı, aksi takdirde
Irak'a demokrasiyi
götüremeyecekler...
Şiarian da şu: Türkiye
demokrasisi Irak
demokrasisine
armağan olsun!"
Polisler
Emniyet Genel Müdürü
Gökhan Aydıner, bir
genelge yayımlamış;
askertiğini yapmamış
polislerin, askerliğini
ertelediğine ilişkin bir
belge ibraz etmemesi
halinde, hastalanıp
rapor almış dahi olsa
devlet memurluğu ile
ilişkisinin
kesilmesini
istiyor. Devlet
memurluğu ile
ilişiği kesilen polis,
müdür de olsa memur
da olsa palas pandıras
askere gitmek
durumunda kalryor. Bu
genelge biraz haksızlık
kokuyor... ÖzellikJe
kaza ve hastalık
nedeniyle alınmış
sağlık raporlannın
geçerli sayılmaması
haksızlığı gün yüzüne
çıkartıyor.
Y
ıl 1918... Aylardan Ağustos... Mustafa Ke-
mal Paşa, Yıldınm Ordusu Komutanlığı'na
atanmış; Istanbul'dan Halep'e gidecek... Yo-
la çıkacağı gece, Goıp Komutanı AJman Ma-
reşal Falkenhayn'ın karargâhında bir Türk ve bir Al-
man subay, küçük sandıklaria Mustafa Kemal'in Aka-
retler'deki evine geliyor... Sonrasını Mustafa Kemal
anlatıyor
"Bunlar nedir, dedim. Alman subayı, 'Istanbul'dan
aynlıyorsunuz, size Mareşal Falkenhayn tarafından bir
miktar altın gönderilmiştir' dedi...Tercümanlık eden
Türk subayına 'Bu sandıklar bana yanlış geldi. Ordu-
nun Levazım Reisi'ne gönderilmek lâzımdı; benim için
fazla kürfettir' dedim. Alman derhal, 'Efendim o da
başka' dedi. Bizim subaya; 'Paranın miktannı bu su-
baydan iyi tahkik et, huzurunda alındığına dair bir se-
net yaz, ver, imza edeyim' dedim. Subay emrimi yap-
tı, fakat Alman, imzalı senedi kabul etmek istemedi,
tekrar 'Senedi alsın ve Mareşale versin ve siz de bu
Kemal'in imzası
paralan alması için Levazım Reisi'ne haber gönderi-
niz' dedim.
Bu sandıklar ve içindekiler, ordunun Levazım Reis-
liği'nde ve benim bunlara karşılık verdiğim senet de
Falkenhayn'ın mahrem dosyasında birkaç ay birbirle-
rini bekler şekilde kaldılar.
Yedinci Ordu Komutanlığı'ndan kendimi affettikten
sonra, komutanlığa vekil bıraktığım Ali Rıza Paşa'ya
bu sandıklan teslim ettim ve kendisinden aldığım se-
nedi o vakit yaverlerim bulunan Cevat Abbas ve Sa-
lih Bozok beylere vererek, kendilerine 'Hemen Fal-
kenhayn'ın karargâhına gideceksiniz, bizzat kendisi-
ni görüp bu senedi vereceksiniz ve benim kendisinde
bulunan senedimi alacaksınız' emrini verdim. Yaver-
lerim biraz sonra yanıma gelerek, 'Mareşal Falken-
hayn size böyte bir para vermiş olduğunu hatırlamı-
yor ve bu para için sizin imzanızı taşıyan hiçbir belge-
nin kendisinde mevcut olduğunu bilmiyor' dediler.
Tekrar yaverierime dedim ki 'Ikiniztekrar Falkenhayn'ın
odasına gireceksiniz ve diyeceksiniz ki verdiğiniz al-
tınlar olduğu gibi saklıdır. Belgeyi kaybetmiş olabilir-
siniz, o halde verdiğiniz altınlan size iade edeceğiz. Al-
dığınıza dair siz bize belge veriniz. Ve diyeceksiniz ki,
bizi buraya gönderen Komutanın altın karşılığı mem-
leket menfaatleri hakkında müsamaha gosterecek in-
sanlardan olmadığını çoktan öğrenmeli idiniz. Parala-
nnız duruyor, fakat bu paralardan daha çok kıymetli
'Mustafa Kemal' imzası s'ızde kalamaz. Ve müspet
netice almadıkça karşıma gelmeyeceksiniz.'
Birsaat sonra Falkenhayn'ın elinden benim imzamı
taşıyan kâğıt parçasını alıp dönmüşlerdi. Kolaycatah-
min etmek mümkündür ki Mareşal Falkenhayn beni,
belki benden başka birçoklannı böyle sandıklarla al-
tın vererek iğfal etmek yolunda idi."
SESStZSEDASIZ(f)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku ı yahoo.com
INSANLIK SINAVInda üç yanlış bir doğruyu
SAVAŞa götürüyor!
Muz cumhuriyetleri üzerine bir deneme
Stuttgart'tan Ahmet Arpad dostumuz
yazıyor "Diyelim ki, günün birinde Türki-
ye'deki siyasi partiler vakıflar kurdular.
önce Türkiye'de sonra yurtdışında şube-
ler açtılar. Geri kalmış Afrika ülkelerinde,
Asya'da, Avrupa'da... Tabii 2.5 milyon in-
sanımızın yaşadığı, ticari-politik-sportif
ilişkilerimizin dorukta olduğu Alman-
ya'da da... Siyasi partilerimizin vakıfla-
nna bu ülkede yapacak iş çok. Başlan-
nı kaşımaya bile zaman bulamayacak-
lar... Etkinlik mi istiyorsunuz? Çok... Al-
manya'da yabancılar, azınlıklann çetele-
sini tutma, eğitim ve okul reformu, ırkçı-
lık ve yabancı düşmanlığı, Yahudiler ile
Çingenelerin sorunlan... Tabii bu arada
ülkenin politikacılan, ekonomi ve bilim
adamlan ile de sıkı fıkı olacaklar... Insan
ve kadın haklan demekleri, yerel yönetim-
ler, işadamları, sendikacılar ve değişik
statüdeki sivil toplum örgütleri ile de iş-
birliği yapacaklar. Akıllı davranıriarsa ken-
dilerini vakıf olarak değil 'sivil toplum ör-
gütü' diye de yutturabilirier. Tüm bunlan
inandıncı diyalog programlan çerçevesin-
de gerçekleştirirken NATO-AGSP gibi ne-
denlerie askeri makamlaria da ilişki içine
girebilirler. Bu arada Almanya'dan aka-
demisyenler, aydınlar, gazeteciler sık sık
Türkiye'ye davet edilmeli, onlar katman
olarak kazanılmalıdır. Alman üniversitele-
rindeki doktora öğrencilerine burs veril-
mesi de çok önemlidir; çaba gösterilirse
meyvesi kısa zamanda alınabilir.
Bu okuduklannıza sakın inanmayın...
Onlar sadece güldürü, kara mizah! Ola-
mayacak şeyler... Siz yabancı ülkeleri
'muz cumhuriyetleri' mi sanıyorsunuz?"
ABD'nin Doları IHL,
Komşu Irak'm Nefreti mi?
MUKTAZADEMİR
3 Kasım seçimleri öncesinde
olası AKP iktidannın, kör topal
işleyen laik-demokratik kaza-
nımlanmızı tahrip edeceğinden
endişelenmiştim. MEB, YÖK,
Yargı gibi stratejik kurumlarda
kadrolaştıklannı, türban benze-
ri yapay tarbşmalarla, temel so-
runlanmızın erteleneceğini,
devlet yönetiminde - toplumda
kamplaşmalar yaşanacağını
düşünerek. karamsariığa kapıl-
mıştım.
Benzer sohbetlerin birinde li-
beral Dostum, beni "fikri sa-
bit" olmakla suçladı. Ona göre
"AKP yönetimi gerici değildi".
öyle sistemi değiştirmek gibi
bir niyetleri de yoktu. Dahası ül-
kenin yağmalanmasına, yani
"hırsızlığa kesin tavırtı olacakla-
nnı ve olası Irak savaşı konu-
sunda ABD 'ye karşı daha yurt-
sever politika izleyeceklerini"
söylüyordu.
ABD'nin onayı olmadan Tür-
kiye'de iktidar olunmaz dos-
tum; hacılar Kâbe'yi tavaf eder-
ken, liderlerimiz neden her se-
çimden önce Beyaz Saray'ı
"tavafediyor" sanıyorsun? De-
diysem de, Dostum düşünce-
sini savunmaya kararlıydı.
"Demokrasiye inanıyorsan,
AKP iktidannı da demokrasinin
bir sonucu olarak kabul et: Bi-
raz toleranslı ol! Bildiğin birşey
varsa konuş, yaz... Sonuçta her
kazanım ülkemiz için" diyordu.
"Onca iktidargeldi gitti. Sağcı-
sı, liberali, milliyetçisi, sosyal
demokratı... Hırsıza, uğursuza,
kendi bankasını soyana hesap
sordularmı? Kulaklanndan tu-
tup çaldıklannı geri almak için
gerçekçi-etkili bir çaba göster-
dilermi?Hayıri.. Baklava çalan
karnı aç çocuk 5 yıl ceza alır-
ken, kendi bankasını soyarken
yakalanan hırsızlar, her türiü
konforu sağlanan özel odalar-
da 15-20 ay kampaalınıp, son-
ra bırakıldılar. Yasalar eksik ve
hatalıysa neden düzeltmedi-
ler?"
Bunlan yapacaklannı mı söy-
lüyorlar dedim. "Evet" dedi:
"taahhüt de ediyorlar."
Bunlann özleriyle sözlerinin
farklı olduğunu, geçmişte çok
ömeğini yaşadıgımızı söyleme-
ye çalıştıysam da Dostum an-
lamıyor, beni ikna etmek isti-
yordu. "Hem bunlar namazın-
da niyazmda inançlı insanlar.
Onlarca yıl sistem ve yönetim
biçimini eleştirdiler. 'Küfür dü-
zeni' olarak nitelediler. Göre-
ceksin, TBMM'de üçte iki ço-
ğunluğa da ulaşacaklar. Yasal
düzenlemeleriyaparak, yargıyı
güçlendirecekler. Devleti so-
yanlardan hesap soracak, ne-
leri varneleriyoksa gerialacak-
lar."
Söylediklerinin çoğu önceki
iktidariann da yapması gereken
önemli düzenlemelerdi. Ancak
yapmak istememiş veya yapa-
mamışlardı. Dostumun söyle-
dikleri ise teorik olarak doğruy-
du ne yazık ki: "önyargılı olma"
diyordu. "Yargı, Yürütme ve
Yasama'nın gerekli önlemi al-
dığı hiçbir ülkede böyle talan
olmaz" diyerek iğnelemeye ça-
lışıyordu."Devleti soyarakzen-
ginleşme işi özendirildi: 'Itibar-
lı' bir sektör haline getirildi! Şu
gerdan kınp, akıl veren; 'Vatan
- Millet' diye nutuk atanlara bak
hele: Birçoğu hırsız!.. Kimi dev-
letin parasını zimmetine geçir-
miş, kimi müşterinin bankaya
emanet ettiği tasanvfu çalmış,
kimi özel şirketine aktaırnış,
rûşvet karşılığı, kamu malını
peşkeş çekmiş vb..."
"Şöyle düşün" diyordu:
"AKP Islamcı bir parti. Islami
duyariılığı olan ve bu yanıyla
politika yapan birparti, 'Cami-
ler karargâh, kubbeler miğ-
fer, minareler süngü' diyen bir
lider, Müslümanlann ölümüne
neden olacağını bilerek toprak-
lannı, üslerini, limanlannı ABD'-
ye kiralar mı? Ülkemizden kal-
kan ABD uçaklannın Iraklı ço-
cuklann üstüne bombayağdır-
masına izin verir mi? Bir daha
nasıl oy ister seçmeninden:
Yüzlerine nasıl bakar?.."
Dostum, seçimlerden sonra
da sürdürdü savlannı saf saf...
Ta ki, Tayyip Erdoğan, Bush
görüşmesindeki TV görüntüsü-
ne değin... Ertesi gün Dostu-
mun sesi kesilmişti. "Bitti" de-
di. "Buraya kadarmış! Fransız
ve Almanlan kastederek, 'Bir
telefon daha ediverseniz' di-
yordu ya Bush'a yalvanrcası-
na, işte o an sıtkım sıynldı Tay-
yip Erdoğan'dan. Ulusal onu-
rumuzu çiğnedi." "Takke düş-
tü, kel göründü" öyle mi? De-
dim. "Evet" dedi. "Kel değil,
bunlann çapı da göründü. Pa-
rayla, politikacının dini- imanı
olmaz derlerdi, inanmazdım.
Demek doğruymuş!..." Yazık
ediyoruz ülkemize. Doğrudan
bizimle ilgisi olmayan bir savaş-
ta komşumuzdan yana olmak
biryana, yedi kıta öteden gelen
saldırganın yanında yer almayı
çocuklanmıza ve Iraklı kuşakla-
ra bin yıl geçse de anlatamayız.
ABD'nin bütün serveti dahi,
komşumuzun nefretine değ-
mez...
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak((i turk.net
ÇİZGÎLİK KÂMİL MASARACI
r
BULUT BEBEK MRAYÇÎFTÇI bulutbebekCa hotmail.com
^ I mecliSbeHiler'm
> annesr de
v-^ „
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7Mart
ÖNCÛ FOTOĞRAFCI
t?65'iE İU&UH, FOTVğKAPÇJUĞrN BA8ASISAYILAN JO-
SEPH NIEPH08E HtEPCE(HİYEPS) FRAHSA'DA DOĞDU.
YKJA8 SÜR£N ÇAUÇMALAROAN SOHRA, 1822'DE İLK
KE2, GÖftUNTVYÜ £APrXYACAKr8ÖVLEC£ YEHİ BİR
TBKUİK VE SAUAT PAL/N/N TEMELLERİHİ ATACAKTM.
ÖNCELEHİ, 6RAVURLERİ ÇDĞALTMAK AAMC/YLA YO-
LA ÇIKAN NIEPCE,BUNUN İÇİN, IŞIK7AN ETKİLENEH
6ÜMÛŞ KLORÜKÜ KUUANA&UCTî.
~ 'EUO6KAPHIE" ADlNl VERECEĞİ BU TEKNİĞi 6i-
DEREM GEÜŞTiReCEK,1826'M İLK BAŞAKtU FO-
TDĞfiAFMI DA ELPE EDECEKTİR. DAHA SONBA-
LA&t, AYNI KONUDA ÇAUÇAN LOUIS DA6üERH£
İLE İŞ8İKL& YAFHCA,
BEM8ERCS SÜRDÜRBCEKLERDİ.
SOLDA, NIBPCE GÖKÛLÜYOÜ.
Miepce.'/n Kendiiadıtıa kımrian
VİZE KADASTRO MAHKEMESİ
EsasNo-2001 137-158
Davacı Malıye hazınesı \ekılı tarafından da\ahlar Sabn>e Düşovalı
\s ale\hıne Vıze ılçesı Topçuköy köyü 109 ada 156-157 parseller ile yı-
ne da\a konusu Vıze ılçesı Topçuköy köyü 106 ada 121 parsele yönelik
olarak açılan kadastro tespıtme ıtıraz davasının yapılan açık yargılaması
sırasında venlen ara karar gereğınce; Mustafa Düşovah mırasçısı olduğu
anlaşılan. tûmaraştırmalara rağmen adresı tespıt edılemeyen \e teblıgat
yapılamayan Cmmü Düşovalı'nın davadan haberdar edılmesı bakımm-
dan ılanen teblıgat yapılmasına karar venlmış olup adı geçen şahsın du-
nışma günü olan 14.4.2003 tanhınde Vue Adlıyesı'nde yapılacak duruş-
mada hazır bulunması \e\a kendısmı bir vekil ile temsıl ettırmesı, aksı
halde jargılamanın yokluğunda yapılıp karar venleceğı teblığ yenne ka-
im olmak üzere ılanen teblığ olunur. 27.1.2003. Basın. 8743
Muayene, Teşhis,
Tedavi
TÜRKKALP
VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/lstanbul
Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks:
(212)2126835
Intemet http^/www.tkv.org.tr
e-mail: gen.sekreter gtkv.org.tr
koordinatory1tkv.or9.tr
Bahçelievler Leo Kulübü
demek üyeliğinden ve
yönetim kurulu üyeliğinden
istifa ettiğim, adı geçen
kulüple (demekle) hiçbir
ilişkimin kalmadığı
kamuoyuna duyurulur.
Asım Serdar Yılmaz
I.Ü. Istanbul Tıp Fakültesi mezunuyum.
21239/24707 sayılı diplomamı kaybettim.
Hükümsüzdür.
Ş. ÇİĞDEM TANMAN
Hüviyetimi kaybettim. Hükümsüzdür.
SEMRA FtKRİYE SOMERSAN
Kirtenen Dünyamızı Fidan Dikerek Antalım
ORMAN BAKANLIĞI
ANKARA...ANKA,..
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Damla Damla
önce Idil Biret, sonra Suna Kan, biri tuşlarda,
öteki tellerde başkentlılere güzel bir selam müzik
dünyasından. Suna Kan'ı tanıyorsunuz, belli özel-
likleri var. Sorulan kısa yanıtlar, öne çıkmaktan hoş-
lanmaz ama nerde olursa olsun kimliğini, kişiliğini
belli eder. Istanbul konserini sesi gülerek anlattı bu
kez. Konseri oluşturan Bakırköy Belediyesi. Baş-
kan Ahmet Bahadıriı'yı ben de selamlıyorum bu
yazımla. Görevini sevgiyle, saygıyla yürüten bir
başkan. Bakırköy'e güzel ses verdi. Suna Kan'ın
konseri de karakış günlerinde beyaz bir selam mü-
zikseveriere. Mozart'ın konçertosu güzel bir bu-
luşma Bakırköy'de.
Idil Biret'in piyanosu ile Suna Kan'ın kemanı mü-
ziğin ötesinde bir olay bence.
Yüzyılın yansını aşıyor dostluğumuz. Biri bacak
kadar, öteki belime kadar ama güzel boy veren i-
ki kız müzik dalında. Dünyaya seslendiler, bu top-
rağın kızlan olmaktan geri kalmadılar hiç. Doruk-
lara tırmandılar ama sessiz ve derinden. Mutlu bir
olay, müzik dalında üretkenlik var.
llk göz ağnsı onlar. Biriikte yürüdük uzun yolla-
n, biriikte yaşadık tüm olayları, biriikte kutladık
mutluluğu, biriikte ağladık yitik dostlara. Yeni ku-
şaklar gündeme gelse de onlann sesi silinmedi
gökkubbede. Tersine zamanla derinleşti, yıllaria
boyutlandı.
Düşüncemde çiçekler açıyor birden. O çiçekler-
den birdemetle selamlıyorum bu güzel ikiliyi. Son-
ra beyaz hayaller kuruyorum. Dallannda doruğa tır-
manan sanatçılanmız adına bir ödül düşlüyorum.
idil Biret ya da Suna Kan, doğrudan ya da ikisi adı-
na bir ödül oluşturulamaz mı acaba? Kurumlardan
ya da kişilerden destekle, bir çalgı ya da müziğin
belli dallannda yetenekli gençler için bir yol açıla-
maz mı? Uzun süre bekleyen çalgıcılar var çevrem-
de. llgi ve destek olursa yeni ufuklara yönelebilir
dallannda güzel açılımlara ulaşıriar.
Yazarken gülümsediğinizi düşünüyorum. Belki
de "Hadi canım sen de" diyebilirsiniz ama güzel
olaylar böyle oluşuyor. Uluslararası düzeye varan
sanatçılanmız adına, bir festival ile, müzikseverie-
rin de katkısıyla güzel bir sahne açılabilir bence.
Yazım sona ererken anımsadım birden, ülkemiz-
de güzel bir şeyler oluyor. örnekleri sevinçle se-
lamlıyoruz ama yetersiz. Bir-iki dönem önce yaşa-
dığımız olayları, unutulmaz konserieri, oyunlan
böyle başardık değil mi? Fazıl Say'ı kaç kişi tanı-
yordu birkaç yıl öncesine kadar. Borusan Orkest-
rası'nı kaç kişi dinledi? Ya da Yaylı Sazlar Üçlü-
sü'nü, öteki saz gruplannı kaç kişi dinledi, hangi
kentte, hangi salonda?
Sorulan sorup, düşündükçe karalar basıyor. Oy-
sa karanlığı delen ışık da var toplumda. Damla
damla hissediyoruz, bir ışık seli oluşamıyor. Sözü-
nü etsem gülümsersiniz ama, göller damla damla
oluşuyor. Damlalar bir araya gelmezse karanlık ışı-
ğı da yok ediyor! Ancak, toplumda ışığı yaşamak,
sele dönüştürmek özlemı var. Okurianm belki de
gülümser, hayalci diye omzunu silker ama hayal
etmeden yaşamak olanağı var mı?
Elbet yaşayanlar var. Çağnm onlara değil. Ses-
sizliği, belirsizliği yoğunlaşan bir toplumda aydın-
lığa varmak için hayalci olmak da bir başan değil
mi?
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/Güzel sesli
birkuş. 2/Ey-
lemleriolum-
suz yapan
ek...Biryapı- 4
nın damında
çevresiveüs-
tü açık yer. 3/ 6
Atlann ayak- 7
lannda görü- „
len ve çabuk
yürümelerini 9
engelleyen hastalık.
4/" — Güreli": Ga-
zeteci ve yazan-
mız... Yer jimnasti-
ğinde bir hareket. 5/
Dar, uzun ve hafif
biryanşkayıgı... " -
--Charles": ABD'li
caz şarkıcısı ve piya-
nisti.6/Sahip...Biri-
8
nin duygulannı ok- ^
şayacak biçimde davranarak onu elde etmeye ça-
lışma... Eski Mısır'da güneş tannsı. 7/Optik kay-
dırma... Yemen'inparabinmi. 8/Bir şeyi,biryer-
den bir yere çekerek götürüp getirmeye yarayın
halat. 9/ Mısır unuyla yapılan yağlı bir yemek.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
\l Yagı alınmış süt, yoğurt ya da peynire verilen ai.
2/Trabzon'un Akçaabat ilçesinde bir göl... Fiji'rin
başkenti. 3/ Iskambildeki maça rengine verilen >ir
başka ad... Spor karşılaşması. 4/Üstten sağa dcğ-
ru eğik olan basun harfi... Arjantin'in plaka işae-
ti. 5/" — sesleri sönüyor perde perde / Athlar ks/-
boluyor güneşin battığı yerde" (N. Hikmet)... "fe-
ori. 6/ Bir tanm aracı... Letonya'nın başkenti. 7/
Adıl... Tavlada bir sayısı. 8/Çöl bölgelerinin yau
başında yer alan, çalı ve kurakçıl ağaççıklann olış-
turduğu bitki topluluğu. 9/Uzaklık ışareti... Bir ür
bağımsızlığı olan büyük il.
DUYGU A S E N A
V»
I A R 8 A H A N İ A I
Opöncesi