02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 2003 PAZAR 8 IRAK'A SALDIRI G U N C E L CUIN'EYT AKCAYÜBEK • Baştarafi 1. Sayfada Kaynağı da birgüzel açıkladılar: Meğerdeneyim- sizliklerinden yararlananlar RTE ile Gül'ü hatalı po- litikalara yönlendirmiş ve ABD ile çıtkırıldım nokta- ya "çevrelerindeki kimileri" getirmiş! Demişlermiş ki RTE ile Gül'e; ABD, bizden vaz- geçemez, bir. ABD, biz olmadan Irak'a savaş aça- maz, açsa bile Kuzey Cephesi olmadıkça başarılı olamaz, iki! Yani? RTE aldatılmış, Gül bu yüzden işleri ağır- dan almış! Yani? Iktidarzemzem suyuyla yıkanmış, tertemiz. Çevre tu kaka! Yani? Vay benim köse sakalım! ••• Bizim yalakalar, sorumlulukları hükümeti yöne- tenlerin üzerinden çekip almak için mantık dışı ge- rekçeler uyduruyorlar. Böylece RTE'nin, hatta Gül'ün ancak çevrenin gösterdiği yolda yürüyebildiğini, gerçekleri, geliş- meleri kendi başlarına teraziye vurarak siyaset üret- me, rota çizme yeteneğinden yoksun olduklarını söylemekte yazmakta olduklarının farkında bile de- ğiller. Yalakalık medyadaki dar birçerçeveyle kısıtlı kal- sa hadi neyse. Sabancı'nın, "omzumuza konan, ne kikış kış et- tiğimizi" söylediği talih kuşu; Anadolu'nun büyük- çe bır bölümünü ABD'ye kiralama bedeli olarak verileceği vaat edilen hibe-kredi oluşumu 6 milyar dolar... ••• Eski yönetmenim dün sabahın ilk saatlerinde bir TV'de ikinci cephe açma isteğıni zorlaştırarak AB- D'nin eline "Kürt kartını verdiğimizi" söyledı. Amerika'nın uzun zamandan beri K.lrak'ta Kürt kartınaoynadığını bilmezlikten geliyor. Askerin K.l- rak'a girmesine ABD'nin karşı çıkışını bir bakıma böyle yorumluyor. 1991 'den beri on yıldan fazla bir zaman Ameri- ka, Çekiç Güç himayesinde kuzey Kürtlerini hima- ye etti. Palazlanmalarına önayak oldu. Son günle- re, hatta önceki gün gece yarılarına kadar ABD'nin dışardaki Kürtlerin Türk askeriyle kapışacağını öne sürerek K.Irak'a büyük ölçüde kuvvet gönderme- mize karşı çıktığı unutulmuş görünüyor. • • • Kısaca özetleyelim: Hava sahalarını açan, aske- rin K.lrak'a "gönderilmesini" karara bağlayan tez- kere TBMM'den geçer geçmez ABD, deıtıal bas- tırdı: Hava sahalarını bol kepçe kullanacak, ne ki, bizim asker K.lrak'a geçmeyecek! Başbakanlık'ta asker-sivilden oluşan zirve top- landığı sırada Dışişleri Bakanı Powell Türkiye'nin K.lrak'a girmesini istemediklerini söyledi. Savun- ma Bakanı Rumsfeld de aynı kıvamda konuştu. Zirve sürerken şu soruya yanıt arandı: "Sınırda bekleyen binlerce Türk askerinin K.lrak'a girmesi- ne izin vermeyen ABD'ye hava sahalan neden açıl- sın?" Povvell'dan yanıt gecikmeden geldi: "Uçuş sa- halan ile Türk askerinin K.lrak'a girmesi birbirinden ayn konulardır." Kısacası önce hava sahalannı açın, daha sonra K.lrak'a gırip gıremeyeceğinizı konu- şuruz! Sonuç, RTE teslim oldu. Savaşa fîilen katıldığı- mızı belgeleyen hava sahalannı açtığımızı Povvell'a bildirdi. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül bası- na, "Meclis'te alınan karann bir başka yönünü..." açıkladı; "askerimizin K.lrak'a geçiş uygulamasını diplomatlanmızla Genelkurmayımızın ABD ile kar- şılıklı görüşmelerte birneticeye ulaştıracağını" söy- ledi. Brüksel'den dönen Dışişleri Bakanı Gül ıse, bu açıklamaları ya biliyor ya da bilse de hava geçişı- nin asker girişi ile aynı zamanda gerçekleşmesini bekleyen kamuoyunu, AKP grubunu ve tabanını yatıştırmak için, sabaha karşı havaalanında "ABD ile sorun kalmadı. Türk askeri K.lrak'a girecek" di- yor. Bir süresonra; 40 bine yakın askerimizin K.lrak'a girmesi beklenirken "resmi" açıklamalara karşın; "gayri resmi" bir haber medyaya yansıdı. Kuzey- deki 3-4 bin askerimize ek olarak bin kadar koman- donun -tanksız-topsuz- Silopi'den sınırı geçtiği ha- berleri alındı. Türkiye, ABD'ye hava sahasını "kayıtsız şartsız" açtı ve lakin, ABD Türk askerinin daha önceleri saptanan ölçüde K.lrak'a girişini kabul ettiğini, hat- ta edeceğini doğrulamadı. Bikez ipin ucunu kaçırdı hükümet; bastıran ka- zanıyor. Amerika bastırdı, geçişi sağladı... Ya asker girişi? Bombolar altinda 3 gün • Baştarafi 1. Sayfada tanımlandı. İlk gün 1 kişi ölürken yaklaşık 10 sivil de yaralandı. 21 MART: ABD "asıl saldırıyı" başlat- tı. Başkent Bağdat'a yönelik "şok ve dehşet bombardımanında" binlerce bomba yüzler- ce hedefi vurdu. 22 Mart sabahına kadar süren bombardımanda Bağdat'ta 3 kişi öldü, 250'den fazla sivil yara- landı. Uçaklar Basra, Musul, Kerkük, Tikrit gibi kentlere de bomba yağdınrken Basra'da 50 kişi, Tikrit'te 4 Irak'lı asker yaşamını yitirdi. 22 MART: Ameri- kan ve Ingiliz güçleriy- le Irak askerleri arasın- da şiddetli çatışmalar oldu. Bağdat yolunda- ki Nasıriye düştü. Gü- neydeki Umm Kasr li- man kentinde Iraklılar- la müttefik askerleri arasında sokak çatış- malan çıktı. ABD-lngi- liz askeri yetkilileri ön- celikli hedefferinin Bağdat'a yürümek ol- duğunu bildirdiler. TSK'den başkasına güvenmeyiz • İZMİR (AA) - Türkmen Cephesi Türkaye Temsilcisi ve Uİuslararası llişkiler Sorumlusu Mustafa Ziya, "Bu, psikolojik bir savaş. Asıl savaş daha başlamadı" dedi. İzmir'de düzenlenen "Kuzey Irak ve Türkmenler" konulu konferansa telefonla katılan Ziya, Türk askerinden başka hiçbir güce güvenmediklerini söyledi. Rahşan Ecevit hastaneye kaldırıldı • ANKARA (ANKA) - DSP Genel Başkanı ve eski Başbakan Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit, solunum yolu enfeksiyonu nedenıyle BayındırTıp Merkezi'nde tedavi altına alındı. Rahşan Ecevit'in, "soğuk algınlığı sonrası gelişen alt solunum yolu enfeksiyonu" nedeniyle hastaneye yatınldığı belırtilirken geçen hafta aynı hastanede baslayan tedavisinin sonuç vermediğı kaydedildi. Hastanede, Rahşan Ecevit'in yanında eşi Bülent Ecevit'in refakatçı olarak kaldığı belirtilij-ken Ecevit'in oldukça üzgün ve sıfcıntılı bir durumda olduğu öğrenildi. Iskenderun'da bekleyen İtalyan gemisi için bekleme ücreti ödemeyecekler Amerika cimriçıktı• Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki 8 kentte bulunan havaalanlan sivil uçuşlara kapanırken İskenderun'dan yapılacak beş sevkıyat da son anda durduruldu. AKIN BODUR İSKENDERUN - Amerikalı- lar, İskenderun Limanı'nda 15 Mart'tan bu yana bekleyen Re- pubblıca Dı Roma gemisi için saat başına ödemesi gereken 1249 dolara itiraz etti. Liman- dan dün yapılması gereken sev- kıyat da son anda durduruldu. Sevkıyatın durdurulmasında, Republica Diroma gemisinden indirilen yükün mutabakat muhtırasına uymaması üzenne, Genelkurmay Başkanlığı"nın ABD'li yetkililere ilettiğı. "Ya mutabakat muhtırasına uyun ya da sevkıyatı durdurun" şeklindeki mesajın etkili olduğu öğrenildi.Türk hava sahasının ABD uçaklanna açılmasının ar- dından Doğu ve Güneydoğu'da- ki 6 kenttekı havaalanlan da si- vil uçuşlara kapatıldı. 6 helıkopter, sılah ve M88 zırhlı aracı Mutabakat Muhtıra- sı'nı ihlal ederek lımana getiren ABD, boşaltamadığı yük için ıs- tenılen "fuzuli bekleme" ücre- tini ödemeyeceğini açıkladı. AB- D'nin 15 Mart'ta limana giren 41.649 grostonluk italyan ban- dıralı Repubblıca Dı Roma adlı geminin limanda bekledığı her MUST BE MARCHıt Türk barışçılarının eylemlerine sahne olan tskenderun Limanı'nda dün de Amerikan askerleri pankart açtı. saat için 1249 dolar olmak üze- re bugün itibanyla yaklaşık 250 bin dolar ödemesi gerekiyor. 'Cenelkurmay sorumlu' Iskenderun'da oluşturduğu Department Of Army Military Traffic Management Command adlı askeri birliğin komutanı Al- bay Perry Clawson, TCDD ts- kenderun Lıman Müdürlüğü'ne gönderdiği yazıda, yük boşaltı- mının gecikmesinden Genel- kurmay Başkanlığı'nın sorum- lu olduğunu belirterek, ödeme yapmayacaklannı açıkladı.İs- kenderun Liman Müdürlü- ğü'nden bır yetkili, Clawson'ın gönderdiği itırazında gemideki helıkopter ve M88 zırhlı araçta anza olduğunu, sorunun gide- rilmesı ıçın çalışma yapıldığını söyleyerek savunma yaptığını ifade etti. İskenderun Liman Müdürü Cumhur ÖztürkJer ise Clawson'un itiraz etmediği- ni ileri sürerek, "Biz almamız gereken ücreti alırız" dedı. Pankart açtılar Bu arada İskenderun Lima- nı'ndan dün sabah 06.00-10.00 4. PtYADE TÜMENÎ BASRA KÖRFEZt'NE YÖNLENDİRİLDÎ ABD zırhlıbirliklerigelmiyor WASHINGTON (AA) - ABD'nin, Türkiye üzerinden Kuzey Irak'a ağır zırhlı birlik- ler gönderme planından vaz- geçtiği bildirildi. ABD Savun- ma Bakanlığı'ndan iki yetkili, Türkiye üzerinden gönderil- meyi bekleyen 4. Piyade Tü- meni'nin silah veekipmanlan- nı taşıyan ABD gemilerinin Basra Körfezi'ne yönlendiril- diğini söyledi. Yetkililerden biri, tümenin silah ve ekipmanlannı taşıyan 40 kadar geminin yanndan iti- baren Süveyş Kanalı'na doğru harekete geçeceğini belirtti. Halen Texas'ta bulunan 4. Pi- yadeTümeni ise silahlannın u- laşmasından sonra muhteme- len Kuveyt 'e gidecek. tlk plan- lara göre, silah ve ekipmanı ge- çen ay Akdeniz'e gönderilen 17 bin 500 kişilik bütün tümen, Almanya'daki bazı birliklerle birlikte Türkiye'ye hareket edecekti. Bütün tümenin Ku- veyt'e gidip gitmeyeceği belir- tilmedi. Kuveyt'e yönlendirilen yük gemileri 30 Mart'tan itibaren Kuveyt kıyılanna varmaya baş- layacak ve gemilerin tamamı 10 Nisan'da Kuveyt'e varmış olacak. Daha sonra tümen, savaşın birkaç haftadan fazla sürmesi durumunda destek gücü olarak ya da operasyonun tamamlan- masından sonra işgal gücü ola- rak Irak'a girecek. Kimlikleri- nin açıklanmaması kaydıyla konuşan yetkililer, 4. Piyade Tümeni'nin yerine, halen Ku- zey Irak'ta bulunan özel ope- rasyon kuvvetleriyle bazı kon- vansiyonel güçlerin de onlara katılabileceğini belirttiler. arasında yapılacak 5 sevkıyat son anda durduruldu. Greenpeace ve TKP eylemle- rine sahne olan TCDD iskende- run Limanı'nda dün de Ameri- kan askerleri pankart açtı. Saat 12.15 sıralannda C kapısı ya- kınlannda TCDD'ye ait tek kat- lı bir binanın çatısından geliş- meleri izleyen gazetecilerin önüne gelen bir Amerikan as- keri, 4 karta Ingilizce olarak yazdığı yazıyı tek tek açarak yaklaşık bir dakikahk gösteri yaptı. Gazetecileri ıslıkla uyaran ABD'li asker "Go cats bear down","Uofa","Luuuute!", "Must be March" pankartlan- nı açtı. Pankartlann mart ayın- da oynanan NBA maçlanndan önce oyunculan coşturmak için söylenen argo sözler olabilece- ği belırtildi. Ancak "KediJer, ayılar aşağı inin, mart ayında kazanacağız" anlamına da ge- lebileceği belirtilen pankartla- nn gazetecileri mi, NBA takım- lannı mı kastettiği anlaşılamadı. Hava sahası kapandı Türk hava sahasının ABD uçaklanna açılmasının ardından Malatya, Gaziantep, Şanhurfa, Diyarbakır, Elazığ, Muş ve Van ile Adana hava sahası sivil uçuş- lara kapatıldı. THY yetkilileri de Başbakanlık Kriz Merkezi'nin talimatıyla Mardin, Gaziantep ve Şanlıurfa'ya yapılan seferle- rin durdurulduğunu bildirdiler. Irak'ta mahsur kalan kamyon şoförlerine kötü davranıldığı öne sürüldü Mülteciler ortada kaldıFERİT DEMtR TUNCELİ - Türkiye'den göç ederek Kuzey Irak'taki Mahmur Kampfna yerleşen yaklaşık 10 bin mülteci Birleş- miş Milletler Yüksek Komi- serliği 'nin (LTVCHR) son tem- silcisinin de Irak'ı terk etme- sinin ardından zor günler geçi- riyor. Savaşın başlamasıyla I- rak'ta mahsur kalan kamyon şoförlerine de kötü davranıldı- ğı savunuldu. Hakkâri ve Şırnak'tan önce- ki yıllarda göç eden 10 bin mültecinin yerleştigi Musul yakınlanndaki Mahmur Kam- pı, KDP Genel Başkanı Me- sud Barzani denetımindekı bölgede bulunuyor. Kampta görevli son UNCHR temsilci- sinin Irak'ı terk etmesi ve Bar- zani'nin de sahip çıkmaması üzerine mülteciler ortada kal- dı. Barzani'nin KADEKdene- timinde olmakla suçladığı mültecılerin. durumun körü- leşmesı halindeTürkiye'yege- çeceklen belirtildı. Öte yandan Irak'ı Kürt böl- gesine bağlayan Fayda Sınır Kapısı'nda gümrük memurlan- nın kaçması üzerine mahsur kalan 1500 kamyon şoförü ha- len bekliyor. TBMM'DE ABD uçaklanna hava sahasının açılmasına ola- nak tanıyan tezkerenin kabul edilmesinin ardından Saddam Hüseyin'e bağlı askerlerin Irak'taki Türk şoförlere kötü da^Tandıkları savunuldu. Şo- förlerden sadece 2'si Türki- ye'ye geçmeyi başardı. Şoför Ahinet Bildik, Bağdat'ta kalan arkadaşlannın yaşammdan en- dişe ettiklerini söyledi. NORVEÇ'TEN MALZEME GELİYOR Habur Sınır Kapısı kapatıldı MAHML'T ORAL DİYARBAKIR - AB- D'nin Irak'a saldınya baş- lamasıyla birlikte Şırnak'ın Silopi ilçesindekı Habur Sı- nır Kapısı "ndan çıkışlar ta- mamen yasak- landı. Gümrük saha- sındaki tüm araç- lar da çıkanlarak alanboşaltıldı.B- M'ye malzeme taşıyan 20 kadar araç da Habur Kapısf ndan geç- mesine karşın son • Norveç, Türkiye 'nin NATO'dan istediği kimyasal ve biyolojik silahlara karşı koruyucu malzemeyi teslime hazır hale getirdi. anda Kuzey Irak'ta Kürtlerin kontrol ettiği Halil Ibrahim Kapısı'ndan geri çevrildi. Bölgede kimyasal ve bi- yolojik silah kullanılacağı endişesi yaşanırken Norveç hükümeti Türkiye'nin şubat ayında NATO'dan NBC ko- ruyucu özellikli içlik için ge- reken malzemeleri teslime hazır hale getirdi. Bu amaçla Norveç'in 10 bin koruyucu elbise. 10 bin koruyucu maske, 20 bin ye- dek maske filtre- si, pilotlar için 375 adet NBC ko- ruyucu özelliği olan içlik, 3'ü ta- şınabilir nitelikte toplam 8 bulaş- mayı önleyici set gönderdiği belir- tildi. Genelkur- Başkanlı-mav ğı'nın Diyarbakır'da Dede- man Oteli'nde oluşrurulan basın merkezinin yani şıra Orduevi ile Şırnak Cizre Öğ- retmene\i. Silopi Müftülük binasında da merkezler oluş- ruruldu. amda mevzilendilerGüneydoğu'da konuşlanan ABD'lilerin güvenlik ve altyapıya yönelik çalışmalan sürüvor. Amerikan 4. Mekanize Tugayi'na ait lojistik destek sağlayan unsurlar, kiraladıkları Mardin Organize Sanayi Bölgesi içerisindeki 3 fabrika ile Nusaybin Çukobirlik'e ait depolarda çalışmalarma dün de devam etti. ABD'liler, Türk şirketlerinden kiraladıkları dozer, greyder, kepçe gibi iş maldneleriyle zemin sıkışrırma çalışmalan yaparken, güvenlik amacıyla da bulundukları binalann etrafına beton bloklar yerleştirdi. Mardin bölgesinde konuşlanan ABD birliklerinin bölgede bir helikopter alanı aradıklan da ifade edildi. tskenderun'dan gelen 10 boş TD* Mardin Organize Sanayi Bölgesi'ne giderken, ABD'lilerin personel taşımasmda kullanıl- mak amacıyla Mardin ve Diyar- bakır"dan 9 adet klimalı minibüs kiraladığı bildiriliyor. (AA) G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada ması bizde değişik çağrışımlar uyandırdı. Ikisini paylaşalım: Kültürümüzle doğru dürüst ilgilenmediğimize göre, müzelerimizi, ören yerlerimizi yerlilerden çok yabancı turistler gezdiğine göre elbette kültürle turizm birleşebilir! Kültür, Dışişleri Bakanlığı ile de birleştirilebilır. Zi- ra bizim kültürümüzle bizden çok yabancılar ilgi- leniyor! Giriş taksimini kısa tutup konuya girişelim... Anadolu Çağdaş Eğitim Vakfı (ANAÇEV) geçen günlerde güzel bir etkinlik yaptı: Cumhuriyetin 80. yılındaTürkçemiz... Kendime, Türkçe için bir şeyler yapabileceğim her yere koşma görevi verdiğim için çağrıyı kabul ettim. Gerek konuşmalarda gerekse sonuç bildir- gesinde güzel öneriler yer aldı. Sunum sırasında ciddi bir kurumumuzun temsilcisi kendilerine ge- len bir öneriyi izleyicılerle paylaştı: "Radyo Televizyon Üst Kurumu geçen aylarda bizi aradı. Ceza verdikleri televizyonlara ekran ka- rartma uygulamak yerine Türkçemizle ve kültürü- müzle ilgiliprogramlann yayımlanmasını istiyoriar- mış. Bizden yardım istediler." Böylesi pek çok durumda olduğu gibi aklıma ilk, Aziz Nesin geldi. Kendi kendime söylendim: Aziz Nesin, buna ne desin! Konuşmayı yapan yöneticinin iyi niyetinden şüp- hem yok. Normal yayın programlannda Türkçe- mizle ve kültürümüzle ilgili yeterli yayın olmayın- ca, bu yolla artacağını düşünüp sevinmişler. Ko- nunun bu yanını özenle vurgulayıp devam edelim... Düşünebiliyor musunuz, dilimiz ve kültürümüz ancak televizyon cezaları artarsa televizyon ek- ranlannda daha çok yer alacak! Arkeoloji bölümlerine Türkçe Bu örnek geldiğimiz noktanın özetı... Siyasile- rimizin kültüre bakışıyla reyting avcılarının bakışı birleşince ortaya böyle bir tablo çıkıyor. Şimdi sokağa geçelim... Eskiden cadde ve sokakların fotoğrafı çekilir, her tarafı yabancı adların sardığı anlatılırdı. Şim- di bunun yanına başka yöntemler eklendi: Türkçeyi yabancı dil kurallarındaki takılarla bir- lestirmek... Işte birkaçı: Çiçek's... Kebabland... Türkçe düşünüp Ingilizce yazmak da modanın bir başka rengi. Şöyle bır piliç çevirmeye ne der- siniz: Chicken translate! Cadde ve sokaklar bu tür adlarla dolunca, Türk- , çeye özel önem veren belediyelere özel ödül ve- relim, arayışına geçilmiş. 3 bini aşkın belediyeden 30 kadar bulabilmişler. Salihli'den Niksar'a, Ka- raman'dan Beypazan'na iki haneli rakamları geç- meyen belediye başkanı ödüllendirilebilmiş. Bu belediyelerin çabalarını sonuna kadar destekli- • yoruz ama, işin kara mizah yani da yok değil. Türkiye'de Türkçeye önem veren belediye ara- - nıyor... Bulanların insanıyet namına haber verme- si! Konuyu bağlarken yıne kara mizahtan yardım isteyelim, Türkçemizin korunması için önerilerimi- zi sıralayalım: 1 - Türkçe yabancı dil olarak okutulsun. Böyle- ce pek çok okulun, "Yabancı dilde eğitimyapıyo- nız" demesine fırsat verilsin ve Türkçe yaygınlaş- tırılsın. 2- Arkeoloji bölümlerine yeni bir alan olarak ' Türkçe de eklensin. Kazı ekipleri Türkçeyle ilgili de kazı çalışmalarına başlasın. 3- Müzelerde Türkçeye de özel bir yer ayrılsın. , Kara mizaha başlayınca bıtecek gibi değil... Di- , limizin ve kültürümüzün zenginliğini çoğaltmak, onu dünya ile paylaşmak yerine zorla koruma noktasına gelmişsek, işimiz zor demektir. [email protected] AL GÖZÜIVI SEYREYLE ŞIL ÖZGENTÜRK Naklen Yayın • Baştarafi Arka Sayfada duygu dolu dünyasını izlıyorlardı. Sonunda ne mi ol- muştu? Kadın öylesıne açık, dürüst ve savunmasız- dı ki, kameraman, kadına âşık oldu ve gözlerinde ka- mera olduğu bır anda ağlamaya başladı, görüntü gözyaşlan ıçınde kaldı. Kadın her şeyı öğrendi. O sırada bu- durum daha ortaya çıktı: Kadın hasta de- ğildi, bır yanlışlık olmuştu. Ama kadın bu habere hıç sevinmedı, böyle bu- dünyada yaşamak ona acı ver- meye başladı ve filmin sonunda kendını öldürdü. Filmin adı "Naklen ÖIüm"dü. Beynim durmuyor. "Hiroşima Sevgilim" adlı, senaryosunu Marguerite Duras'uı yazdığı filmi de ansızuı kare kare ammsıyonım. Bir kaduıla bır er- kek Japonya'da karşılaşırlar ve bır otel odasında se- vişirler. Tüm sevişme boyunca Japon olan erkek, ka- dına Hiroşima'yı, orada ölen çocuklan anlatır. Ka- dın, Fransız'dır, tkıncı Dünya Savaşı sırasuıda, genç bir Alman subayına âşık olmuştur. Bu neredeyse ölümcül bır suçtur. Yurttaşlan onu, saçlannı kazıyıp, tavuk tüylenne batınlmış bedenıyle sokaklarda do- laştırarak cezalandırmışlardır. Ikı uısanın da acısı hiç geçmeyecektır. Tıpkı binlerce insanın savaş acı- lannın hıç geçmeyecek olması gibi. Belleğim ınanılmaz sıçramalarla sadece acının fo- toğraflannı veriyor bana. Başka bir filme geçiyor. Yugosla\ya cehenneminden kaçmış iki genç insan. Bırbirlenni seven bir kadın bır erkek. Kadın hami- le, ama sevdığı erkekten değil. Savaş sırasında ona tecavüz edilmiş. Çocuğu aldırmak olanaksız, çocuk kaduıın karnında bÜNÜjor. Bır ur gibi görüyor onu kaduı, ölmesi için dualar ediyor, Tann'ya \alvanyor. Adam da tedirgın, bu çocuğu nasıl karşılayacağını bilemıyor. Kadınla erkek bu duygular ıçinde yaşarken çocuk büyüyor. Sonunda doğum gelip çatıyor ve bır erkek çocuk doğuyor. Kadın öncelen çocuğu kucağuıa alamıyor, erkek de.. ama sonra insanın en güzel yani, sevgi galip ge- liyor ve erkek, çocuğu kucağına almayı, onu sevdı- ği kadına götürme>i başanyor. Onlann artık bir ço- cuklan vardır. Hayat böyledır ışte! Belleğimin anı bombardımanı sabaha dek sürüyor. Günün ilk ışıklanyla biraz soluk alıp korkarak tele- vizyonu açıyorum ve yanan, yıkılan evlerde yaşanan trajedıler anımsadığım film karelen gibi bırbıri ar- dından evime doluyor. Bır süre bu böyle gidecek, hissediyorum. Seyreyleisil" yahoo.com Isilozgenturk superonline.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle