02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I8MART2003SALI CUMHURİYET SAYFA JvU.Li.1. L J 1 \ kultur(â cumhuriyet.com.tr 15 Tikret Mualla'nın 100. doğum yılı Paris'te iki ayn galeride açılan kapsamlı bir sergiyle kutlandı ResimonunyaşamabiçimiydiVTJCELFEYZtOĞLU PARİS-"Fikret MuaDa, 100. Do- ğ u m Yıh Sajgı Sergisi'' açılacağını duyunca Aydın Karahasan'la kal- k ı p Pans'e gıttık La Petite Gale- r î ' y e girdiğimizde uzun boylu, genç, güzel bir insan karşıladı bizi: lVlatematik profesörü Süleyman UstüneL Galeri, kansı Jacqueline Ouilkre-Üstünel'in. Yandaki La Galeri Visconti'yi de kiralamış, ı- k i galerinin duvarlannı Fikret Mu- alla resimleriyle donatmışlar. Ser- giye ilgi büyük. "Kaç resmi var sizde Fikret Mu- aüa'nın" diye soruyorum. "lriü u£akb 70 tane!" "Bu kadar resmi nasü edindiniz?T> llginç bir anekdot anlatıyorÜstünel. "Türkdiplomat- lann evinde bir Fikret Mualla yok- sa birbirlerini adamdan saymadar. Benim teyzemin kızı da dipİomatür. Bir gün tekfon etti: 'Bana bırkaç Fikret Mualla buF dedL Benim de ilgim artt doğrusu. Krediler ahp re- sinüeri toplamaya başladık. 1985 yı- bnda çok ucuzdu resimler. Bir tane- si 300-500 Ffranka ahnabilh ordu." Sanatcısını beslemeyen ül- keslne kızgındı Oysa o resimleri Fikret Mualla 10-20 Fransız Frankrna satmış, karnını bile doyuramamış, sefalet- le boğuşmak zorunda kalmıştı. Es- ki püsku bir ceketin önünü firke- teyle birleştırerek dolaştığını anım- sıyor Aydın Karahasan. Kendı sa- natçısını beslemeyen ülkesine öyle- sine kızgındı ki; 1939 yıhnda ikin- ci kez Paris'e gelip bir daha geri dönmemişti. Hatta Istanbul'a dön- meyi anımsatır korkusuyla Pans'in Doğu Gan'na bile gitmemişti. Sonunda bir Fransız senatörünün kansı olan Madame Angeshimaye- si altına aldı, 64 yıllık yaşamı 1967 yılında noktalandı. Son 5 yılını da felçli geçirdi. "Şimdi resimkrin fiyaü ne kadar" diye so- ruyorum. "Pahah",dıyorsevgılı Üstünel: "Bir resim 100 bin Euro crvannda." Anekdota de- vam edıyor. "PireDi fabrikasının sahibiOscar Ghez vardı. İsviçreli bir Vahudi. tsrail'deki Hayfa Üniversitesi'nin mütevelh" heyeti üyesi Üniversiteye para yardınunda bulunuyor. Be- nim de orada bir araştırmam vanü, gklip ge- • Yaşamının 26 yılını Fransa'dageçiren Fikret Mualla konularını kahveler, sirkler sokaklar gibi Paris yaşamının ayrıntılarından seçmişti. Resim onun için yaşama biçimiydi. Yaşamın gerçeklerini büyük bir içtenlikle renge ve biçime aktarmış, bohem çevresini resmetmişti. nrken tanışük. Sophie Loren'in tavsiyesiyle kendisi de bir resim müzesi kurmuş. Resimler alryor. Meğer Fikret Muafla'dan da 60 resim toplamış. Satarsanız bana haber verin dedinı, hakikaten haber verdi. 8 resim aldnn ondan, gerisini Eczacıbaşuar akh..." Yaşamının 26 yılını Fransa'da geçiren Fik- ret Mualla konulannı kahveler, sirkler ve so- kaklar gibi Paris yaşamının ayrıntılanndan seçmişti. Resim onun için bir yaşama biçi- miydi. Yaşamın gerçeklerini büyük bir içten- likle renge ve biçime aktarmış, içinde yaşadı- ğı bohem çevrenin insanını resmine konu ola- rak almıştı. Daha çok guvaş tekniğine yakın- lık duymuş ve bu teknikle çok hızlı çalışabil- mişti. Ancak yağhboyayı da suluboya ve gu- vaşı kullandığı ustahkla kullanmıştı. Resmin kuramsal sorunlan onu pek ilgilendirmemiş- ti. Kendi lirizmi onu gideceği yere taşımaya yetmişti... Serginin açıldığı Rue de Seine Sokağı'nda birçok galeri var. Sa- natçılann gittiği Kaffe Palet de ora- da. Paris'teki Türk sanat çevreleri bu kafede buluşuyor. Paris'i sokak sokak, müze müze dolaşıp buraya geliyoruz. ŞofÖrümüz FrankVVer- res ilginç bir Paris bilenderi (reh- beri). Gördüğümüz her heykeli, resmi, bulvan, meydanı, müzeyi, tiyatro- yu, tarihiyle, öyküsü, anekdotu, ef- sanesiyle anlahyor bize. (Eğer Job- tour'la Paris'e giderseniz, mutlaka bu Frank Werres ile gitmenizi sa- lık veririm.) Altı gün boyunca Pa- ris'i Parislilerin yaşayamadığı yo- ğunluktayaşıyor, Fikret Mualla'ya getiriyor bizi. Üstüneller, resimlerden kartpos- tallar bastırmış, 13 ünlü yazar ve bilim insarunın yazılanyla süsle- yerek güzel bir Fikret Mualla ka- taloğu yaptırmışlar. Türklyenln kalbl Rue de Selne'de atıyor Kimler yok ki galeride: Türk res- samı Ktara Beer, Yüksd Asbn, SeJ- çuk DemireL, Gürler Akdora, EBf Su Alkan, Mustafa Aslandoğdu, AH Akar_ Daha isimlerinı yaza- madığım bir dizi arkadaş. Türki- ye'nin kalbi Rue de Seine'de atı- yor. Sonra iki galeri ilerideki Kaffe Palet'te oturuyoruz. Garson gelip sert bir tavırla "Türkler burada oturamaz!" diyor. Tepem atıyor. Elimi masaya vu- rarak kalkıyonım: "N'oluyonız lan!" diye kabadayılığım tutuyor. Neyse ki adam kucaklıyor beni. Meğer şaka yapmış. "Türk res- samlanndan oluşan büyük bir ko- leksiyonum var", diye övünüyor. Hüzünlenıyorum. Sadece Alman- ya'da geliri çok iyi olan on binlerce doktoru- muz, öğretmenimiz, işverenimiz var. Kaçının evini bir tablo süslüyor? Kaçı 4 ro- man okumuştur?.. (iki milyon insan 300 ile 500 arasında kitap rüketiyor.) Geçinebilmek için Bahlılara mı muhtaç ola- cak sanatçılar? Büyük bir merak konusudur. Neyse ki bugün Türkıyeli sanatçılar artık Fikret Mualla'nın kaderini paylaşmıyorlar Pa- ris'te. Sevinerek dönüyoruz. 'Şehir'lerarası değiş-tokuş hmityolcusu Kültür Servisi - tstanbul Şehir Tiyat- rolan ile îzmit Şehir Tiyatrolan arasın- da uygulanan protokol kapsamında Mart ayında. lstanbul'dan 'Meraki' ile îzmit'ten 'Oyunun Oyunu' adlı oyunlar yer değıştirecek. Moüere'den Ahmet Vefik Paşa'nın uyarladığı, AB Tay- gun'un metnini hazırlayıp sahnelediği 'Meraki', 19 ve 20 Mart'ta saat 20.00'de İzmit Süleyman Demirel Kül- tür Merkezi'nde sahnelenecek. ' Meraki'de servetine konmak için bi- ran önce ölmesini isteyen genç kansı- nın ve hekimlerin oyuncağı haline ge- len hastalık hastası Rıhleri Efendi'nin trajıkomık hikayesı anlatılıyor. tzmit Şehir Tiyatrosu'nun turne oyu- nuysa Mehmet Ergen'ın çevirip sahne- ye koyduğu 'Oyunun Oyunu'. Yapıtta, izleyici, aynı anda bir tiyatro topluluğu- nun son provalanna ve kulisine konuk oluyor. Hem sahne üstünde, hem kulis- te yaşanan aşklar, kıskançlıklar ve yan- lış anlaşılmalar aynı anda izleniyor. (0212 246 0628) DestanlarvegprçekdünyaKültür Servisi - 'Berfin Ya- ymlan'ndan; Son Yörük (Os- man Şahin), Ateşte Yıkan- mak (Mahmut Alınak), Tek- bryık (Balaban). Gilgameş, Işiğın Kaynağı Doğu-1 (tbra- him Ülger), Ozan Dohı Ana- dohı (Âşık thsanı), Bıçak Ke- mikte (Aşık îhsanı) adlı ki- taplar çıktı. Kendisi de bir yörük çocu- ğu olan Osman Şahin, yörük- leri, kaleleri ve Toroslar'ın bı- linmeyen antikkentlerinın gi- zemli dünyasını, yalın ve şi- irsel bir dılle kaleme aldığı Son Yörük adlı kitap, Prof. Mustafa Yalçmer tarafından Fransızcaya da çevrilmişri. Mahmut Alınak'ın Ateşte Yıkan- makadlı romanı, okuyucusuna des- tansı bir dille ulaşıyor: "Dizginleri- ni koparan isyan ateşL üstüne korku toprağı serpilen o milyonlarca rubu bir anda tutuşturup hakka ve adak- te çağnnuşü. Şah Pehlevı'nin yılal- mazsamlan o ihtişamta tahû,yereça- Berfin Yayınlan'ndan çıkan 'Son Yörük' (Osman Şahin) Toros'un antik kentlerine gizemli; 'Ateşte Yıkanmak' (Mahmut Alnıak) ise hakka ve adalete ilişkin destansı bir serüvene davet ediyor okuyuculan. 'Tekbıyık' (İbrahim Balaban) yaşamın içinden alü öyküyü anlatırken, 'Gügameş, Işığın Kaynağı Doğu-1' (îbrahim Gülger) ise insanın insanlaşma sürecinin ipuçlanm efsanelerle sürüyor. küan bir buzdağı gibi paramparça obnuştu-" Ressam-yazar tbrahim Bala- ban'ın altı öyküden oluşan Tekbıyık adlı kitabı hakkında sanatçı, "Tek- bryık adh bu kitapta, alü öykü var.» Hiçbiriuydurma,hayalmansulü de- ğiL. Hepsi de ayn ayn konulan olan, sosyal gerçeklerden oluşan,bflinme- si gereken olayiardır. Tekbryık'ı ço- cukluğumda gördüm. Savaşta vuru- hıp nasıl yara aldığuıı anlatmışn. Bi- zim köyden 35 kişi gitmiş de savaşa, yalnrz bu kahraman adam sağlam gidip'tekbıyığıyla' dönmüşköyeJ" diyerek öykülerinı bir gerçeklik çer- çevesine oturtup okuyucusunun ügisını daha da çekmeyi başar- mış. İnsanın insanlaşma sürecini izledığimizde, ilk ipuçlanm ef- sanelerde buluruz. 'Gügameş' bu dönemin en ünlü kahraman- lanndandır. Onun 'Enkudi' ile olan maceralan, insan kimliğı- nin de macerasıdır. Doğu'da gerçek masaldır, masal da ger- çek! Efsane yaşamı anlatır, ya- şam efsaneleşir. tbrahim Gül- ger, Gügameş, Isıgm Kaynağı Doğu-1 adlı kitabında bu efsa- neye ışık tutuyor. Diyarbakır'da 1930 yılında doğan Aşıkthsani'nin BıçakKe- mikte adlı şiir kitabı ile Ozan Dohı Anadohı adlı türkü antoloji ki- tabı da okuyucusuna sunuldu. "Bir memleketin türkülerini yapanlar, o mcmleketin kanunlannı yapanlar- dan daha güçhldür" diyen Aşık Ih- sani'nın özgün yorumuyla türküleri- mizi daha iyi anlamlandırma firsatı- nı Ozan Dolu Anadolu'da buluyoruz. ALBERT LONG HALL KLAStKMÜZİKETKlNLtKLERl Operave piyanonun ustalan Boğaziçi'nde Kültür Servisi - Boğaziçı Üniversitesi'nin geleneksel hale getirdıği ve her çarşam- ba saat 19.30'da Albert Long Hall Kültür Merkezi'nde dü- zenlenen klasik müzik etkin- leri, 19 Mart Çarşamba günü Eva Lukacs ve Oszkar Morz- sa'nın (piyano) 'Opera vePi- yano Dağarcığmdan En Ün- mler' konsenyle devam edı- yor. Konserde, Mozart'ın 'Le Nozze di Figaro'sundan arya; Chopin'den Noktürn, Vals ve Polonez- Fantezi; Sihhii FKt'- ten arya; Puccini'nin 'Suor Angefica'sı ve 'Tosca'sı; Le- har'ın 'Şen Dul' operetınden 'Vilja'nın Şarkıs»'; Lizst'in 'MephistoValsi', Gershwin'in 'Summertime'ı ve oğul Stra- uss"un 'Yarasa Opereti'nden 'Çardaş' seslendirilecek. Sanat yaşamına Györ Kon- servatuvan'nda başlayan ve on sekiz yaşında Budapeş- te'deki Franz Lizst Akademı- si öğrencisi olan Lukacs. Fi- garo'nun Düğünü'nden Gra- fin'e, Nedda'ya birçok oyun- da rol aldı. En başanlı şarkıcılar Avrupa'nın çeşıtli kentle- rinde ve Güney Amerika'da konserler ve resitaller veren, orotoryolarda yer alan sanat- çı, 1995'te Yamaha'nın 'En Başanh Şarkıcılar' ödülünü kazandı. Budapeşte'deki Franzs Lizst Müzik Akademisi'nde ögretim üyesi olan Oszkar Morzsa, akademik müzik ha- yatına aynı akademide Györ- gyNadorve FerencRados'un öğrencisi olarak başladı. Nena Plant Piyano Yanş- ması'nda birincilik, Genç Pi- yanıstler için Uluslararası Pi- yano Yanşması'nda üçüncü- lük gibi birçok ödüle sahıp olan Morzsa, Toronto'daki Kanada Müzik Okulu, Toron- to Kraliyet Konservatuvan ve Kolombıya Unıversidad Jave- riana'da konuk profesör ola- rak görevine devam ediyor. (0 212 358 15 40) PROJE ONAY BEKLÎYOR Cephanelikten müzeye • YOZGAT (AA) - Yozgat'ta, Osmanlı döneminde cephanelik olarak kullarulan tarihi yapının Arkeoloji Müzesi'ne dönüştürülmesi için hazırlanan proje onay bekliyor. Vali Yardımcısı Şahin Aslan, yaptığı açıklamada, tarihi cephanelik binası için hazırlanan projenin gerçekleşebilmesi için Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu'nun onay vermesi gerektiğini belirtti. Aslan, tarihi cephanelik binasının ve çevresinin düzenlemesi için, Yozgat 11 Kültür Müdürlüğü'nün gerekli belgeleri hazırlayıp, Kunıl'a teslim ettiğini bildirerek, kurul karannın ardından bakanlıktan gerekli ödeneğin talep edileceğini söyledi. Aşağı Nohutlu Mahallesi'ndeki tarihi cephanelik, müzeye dönüştürüknek kaydıyla geçen yıl, Milli Savunma Bakanhğı tarafindan, 4 bin 548 metrekarelik arsası ile birlikte Kültür Bakanlığı'na devTedilmişti. *Bak bir vanmş bir yokmuş' • Kühür Servisi - Ortaköy BOBOs'da daha önce yapılan 'Turkish Oldies' gecesi 21 Mart'ta yeniden yinelenecek. Gecede tekrar Ajda Pekkan'dan Sezen Aksu'ya, Nilüfer'den Moğollar'a Türkçe pop müzığinin gelmiş geçmiş en büyük 'sesleri ağırlanacak. Türkçe pop müzik araştırmacısı Naim Dilmener tarafindan sunulacak gece, saat 22.30'da başlayacak. En güzel Türkçe 45'liklerin çalınacağı gecenin giriş ücreti ise 10 miryon TL. (0212 258 03 22) M Kültür Servisi - Istanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü'nün başlattığı 'Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu Üstüne Söyleşiler' başlıklı söyleşiler dizisinin dördüncüsü 21 Mart Cuma günü saat 14.30'da Kuştepe Kampusu'nda gerçekleşecek. Dünyanın önde gelen tarihçilerinin katıldığı söyleşiler dizisinin dördüncüsü için Türkıye'ye gelen Yunan tarihçi Prof. Elizabeth A. Zachariadou 'Revisiting the Early Ottomans in Bithynia' başlıklı bir konuşma yapacak. Ingılizce olarak gerçekleşririlecek söyleşi, Osmanlı tarihiyle ilgilenenlerin katılımına açık olacak. (Istanbul Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampusu, AKO înönü Cad. No: 28 Kuştepe) Ustalardan unutulmaz aryalar • Kühür Servia - Italyan opera geleneğının en önemli isimleri olan Gioachino Rossini, Gaetano Donizetti, Giuseppe Verdi, Ruggero Leoncavallo, Umberto Giordano ve Giacomo Puccini'nin en ünlü operalannın sevilen aryalannın toplandığı 'Italian Opera Arias" adlı albüm BMC etiketiyle satışa çıktı. Albümdeki aryalar dünyanın en ünlü tenorlan Placıdo Domingo, Jussi Bjoerling ve sopranolar Leontyne Price, Monserrat Caballe ve Anna Moffo tarafindan yorumlanmış. Sanatçılara albümde klasik müziğin sayılı orkestralan arasında yerlerini alan Londra Senfoni Orkestrası, Roma Opera Orkestrası, Londra Filarmoni Orkestrası, Metropolitan Opera Orkestrası ve RC A Italyan Opera Orkestrası eşlik ediyor. 'Italian Opera Arias'ta Verdi'nın La Traviata, Aida ve Rigoletto'sundan, Puccini'nin La Boheme, Madame Butterfry ve Tosca'sından, Donizetti'nin L'elisir d'Amore'sinden ve Giardano'nun Andrea Cheniers'inden unutulmaz aryalar yer alıyor. Yozgaftaki yüzey kazıları • YOZGAT (AA) - Yozgat'ta 3 ayn antik kentte önceki yıllarda süren yüzey araştırması ve kazı çalışmalanna bu yıl da devam edilecek. 'Yozgat Valiliği'nce yapılan açıklamada, Büyüknefes köyündeki 'Tavium Antik Kenti', Sorgun ılçesi'ne bağlı 'Şahmuratlı köyündeki 'Pteria Antik Kenti' ve 'Peyniryemez köyünde 'Alişar Höyüğü'ndeki çahşmalar bu yıl da sürecek. Önceki yıllarda yapılan yüzey araşnrmalannda, farkh dönemlere ait çok sayıda tarihi eserin yanı sıra Tavium Antik Kenti'nde büyük bir kutsal alan, tiyatro, akropol ve nekropol ile Zeus'un bronz heykeli bulunmuştu. Çalışmalarda Pteria Antik Kenti'nde büyük bir yerleşim alanı buluntulan, Alişar Höyüğü'nde ise 'Kalkolitik Çağı' köy kültürü olan düz damlı, tek odalı, dört köşeli evlere rastlanmıştı. Çahşmalar, Tavium Antik Kenti'nde Alman araştırmacı Prof. Dr. Karl Strobel, Pteria Antik Kenti'nde Ahnan araştırmacı Dr. Geoffrey Summers ve Alişar Höyüğü'nde de ABD'li araştırmacı Prof. Dr. Ronald Gorny başkanlığında yürütülüyor. İFSAK'ta ışığm emekçüeri • Kültür Servisi - Metin Avdaç'ın 30 Mart Perşembe günü 19.30 - 20.15 saatlen arasında İFSAK'ta yapacağı dia gösterisinin başhğı 'Işığumzın Emekçüeri'. Yüksek gerilim işçilerinin çalışma yaşamının bir kesitini içeren gösteri üç yıllık bir çekim aşamasının ürünü. Avdaç 20 ve 160 m. yükseklikte direklere korkusuzca tırmanıp bakım ve onanm yapan yüksek gerilim işçilerini görüntülemiş. Metin Avdaç bu işçileri şu sözlerle tanımlıyon "Yaşamlan şehirleri aydınlatacak kadar güçlü, pamuk ipliği kadar inceydi. İki direk arasında sıkışmış bir tel parçasında adına anza denen; fabrikalan susturan, şehirlen karartan, haneleri soğutan teknolojinin yanlışını aradılar. Buldular, onardılar onu... Bedelsiz değildi başanlan. Insanlar ışıklı gecelerde eğlenirken, onlar fırtınalı ve yağmurlu gecelerde dağlar başına ışığm, sıcaklığın hayalini kurdular." 13 dakika süren gösteri, 95 diadan oluşuyor. Dialar Mikis Theodorakis ve Vassilis Saleas'ın müzikleri eşliğinde sunulacak. (0212 292 42 01)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle