08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MART 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK ^DÜKÜST TABİATLI ÎSTANEUI EF2KEİSİ ABEÜLCAFBAZ 1 IN MACSFALARI ^y KISIM TSKMİ1İ 1890'da hizntetegiren tarihi binanın cephesi denize baktığı için ana kapıyı kullananyok! Sirkeci Gan'nın önii de, karşısındaki Sirkeci'deki ilk istasyon binası da otopark alanı... TCDD trencilik yerine otoparkçıhkla meşguL.. Gann deniz tarafındaki ana kapısı bir asnıa kilitle kilitli. Gann içine girebilmck için binanın çevresinden dolaşmak gereldyor. (Fotoğraflar: UGUR DEMtR) irkeci Gan, yandan çarklı... Şıirdeki ada vapuru gibı yandan çarklı... Tren ıstas- yonu, vapur gibi yandan çarklı olur mu? Olmaz ta- bii; ama Sirkeci Gan yandan çarklı... Geçın gann karşısına bakın... Ince uzun, tek katlı birbına... Cephesi tuğ- laşeritlerlebezenmış... Binanın tamor- tasmda iki katlı bır bölüm. . Görkem- li bır taç kapı... Ortadakı ıkı katlı bö- lümünikiyanındabırerkule.. Herku- lede ikişer saat... Uzayıp giden bina- nın iki ucunda yine ıkışer kat... Pen- cerelerin alttakılen SI\TI kemerlı, üst- tekileri daire; camlar vıtray... Bu tabloda bır eksık var... Tren yolcusu yok... Yolcular gara, yandan giriyor; sonradan yapılmış ve çok da kötü düzenlenmış yandakı ca- mekânın kapısından... lşte bu yüzden Sirkeci Gan, yandan çarklı! Yapımına 11 Şubat 1888'de başla- nan; duvanndakı kabartmada 1889 ya- zan, açüışı 3 Mayıs 1890'da yapılan Sir- keci Gan'nın öyküsü aslında 187O'te başlıyor... Raylara Izin Abdülazizden Istanbul'u Avrupa'ya bağlayacak "Şark Rumeli DemiryohT, Yediku- le'yekadargeliyor... Yedikule'denson- rasında Istanbul'un surlan başlıyor... Surlan yıkmak sorun değıl de Saray- burnu'nun oralardaTopkapı Sarayı'nın bahçesıne gırmek gerekiyor... Sultan Abdülaziz ın artık oturmadığı Topka- pı Sarayı'nın bahçesınden tren geç- mesıne izın vermesi ıle raylar 1872'de Sirkecı'ye kadar getirilıyor. . Tanhi surlann bır kısmı yıkılıyor, Sirkeci 'de deniz kıyısına küçük bir istasyon ya- pıhyor... Demiryolunu Avusturya Yahudisi Baron Hırsch işletiyor... Ilk gar iki katlı, kutu gıbı san bır bı- na... Bugün, gann karşısındakı oto- park alanının ıçınde duruyor; son dö- nemlerinde polıs ve daha sonra ınzı- bat karakolu olarak kullanılıp terk edil- miş... Biraz da parasızhktan büyük bır gar binasının, daha doğrusu İstanbul'a ya- kışır bır gann ıznı ancak 1888'de çı- kıyor... O sıra sultan, II. Abdülhamit.. Binayı Alman mimar Jasmund tasar- lıyor; ınşaatı demiryolunu işleten şir- ket yaptınyor.. Sanki Marmara'da yok- muş gıbi mermerlerta Marsilya'dan ge- tiriliyor. Yandan çarklı gann tasanmında ga- liba bir yanlışlık var... Binanın cephesi denize bakıyor... Gara girmek ıçın dolanmak gereki- yor... Oysa yan taraf daha ayakaltı... Bugünkü giriş-çüaş düzeni sonradan oluşuyor 'Gönül çeken istasyon' Gann açılışı tabıı ki törenle oluyor.. Zevat, süslü bır trenle Sirkeci'den Ahır- kapı Feneri'ne götürülüyor, sonra dü- dük çala çala Sirkeci'ye geliyorlar... Kurdeleyi Abdülhamit namıma Müşir Hamdi Paşa kesiyor; Serasker Muh- tar Efendi de ana kapının üstüne tuğ- ralı bir tabela çakıyor: "Hakanı âli himmefin hükmü be- dayi perveri demiryol için eyledi inşa, bu dükeş mevkifî. Tarihini ilan için muhtar çıkü bir katar. Sultan Hamid bina zıbu bu dükeş mevldfl" Yanı: Ulu hakan hikmetederek buy- ruk verdi Demiryolu için bu gönül çe- ken istasyonu yapürdı. Tarihi açıüşı ilan için çıkü özel bir tren. Sultan Ha- mid yapürdı bu süslü ve gönül çeken istasyonu. Tabela artık yerinde durmuyor... Ne- rede olduğu da bilınmıyor... Amma ve lakin... Sirkeci Gan'nda buluşmak isteyenlenn bırbirlerini ne- rede beklemeleri gerektığı de çok az kişi tarafından bılınıyor. Yolunuz ga- ra düştüğünde, yan kapıdan gırdıkten sonra soldakı peronlara gelmeden ba- şınızı kaldınp bakın... Yukandan sal- lanan küp şeklınde bır tabela görecek- sinız... Üzerinde "randevuyerTyazı- yor... Buyeri daha çok yabancılar kul- lanıyor... Yabancılar.. Onent Ekspres.. Sir- keci Gan'nın dünyaca meşhur trenı... Avrupa'nın zengınlennı yıllarca "Do- ğu"nun gızemlı kentıni keşıf ıçın Sir- kecı'ye taşıyor... Ayn bir öykü konu- su.. Peşınden askerler... Avrupa'dan sökülüp atılan Osmanlı, elındekı son cephelen de boşaltırken sağ kalan as- kerlen trenler Sırkeci'ye getınyor.. Bu da başka bır öykü... Sonra vasıfsız işçiler... 1960'lardainsanlartahtaba- vullanyla kol gücü hesabıyla Sirke- ci'den Almanya'ya götürülüyor... Yi- ne bir öykü konusu... Sirkeci Gan'nda zamanın dilimleri ıçınde toplu eğlence, toplu bozgun ve toplu umutlar yaşanıyor... Sirkeci Gan'nın dili yok; konuşmu- yor. Oteller ve pavyonlar O ilk, iki katlı küçük istasyon bina- sıyla birlikte Sirkeci hareketlenıyor... 1880'deHaaAhmetNuri, Sırkecı'de ılk otelıaçıyor.. Beyoğlu'ndayabancıla- nn ve gayrimüslimlenn otellerine kar- şı Sirkeci "de bir Müslüman, otelcilığe soyunuyor.. Sirkeci otellerledoluyor... Ne var ki, Sirkeci'nın otelleri sonra- dan hızmet kalitesını tutturamıyor... Peşınden "saz salonu" adıyla üçüncü sınıf bar ve pavyonlar gelıyor... Gann arkasındaki sette, bır camı var ya, iş- te o cami 1980'lerin başında bır oldu- bıttıyle yıktınlan pa\7onlann yenne yaptınlıyor. Allah kabul etsın! ÖmerMumcuoğhı, DemiryoUan'na 'irkeci Gan. 1890'lardan kalan malzemeleriyle yaşamaya devam ediyor... Birçok antika eşya da 83 yaşındaki Ömer Mumcuoğlu sayesinde yok olmaktan kurtuluyor. 1938 yılında memur adayı olarak gi- riyor, 1982'de müfettışlıkten emekli oluyor; o günden beri de Sirkeci Ga- n'nda emekliler derneğının başkanlı- ğını yapıyor. Anı yüklü bır demıryol- cu... Sirkeci Gan'na ılışkin bir anısı- nı 2. Dünya Savaşı yıllanndan çekıp anlatıyor... Gar, 1940'lardaenkalaba- lık günlennı yaşıyor... Asker aılelen, trenle sabah gidıp akşam dönüyor; Trakya'nın birliklerindekı yakınlannı ziyaret ediyor. . Anılar uçup gıtmiş ama bir tane soba, derneğin odasında duruyor... Amerika, vagonlan ısıtmak için Türkıye'ye özel sobalar gönder- miş... Sobalar, 1. Dünya Savaşı yılla- nndan kalma... 1890 yılında garla bir- likte kullanılmaya başlanan saat de so- banın yanında duruyor Ömer Mum- cuoğlu, depoda ve hatta çöplükte bul- duğu antika değerindekı eski malze- melen bır kenarda topluyor... Hanı belkı bır gün, birinın aklına gelir de Sir- keci Gan'nın bir köşesinde küçük bir müzeaçılırdiye... Ekâbirler nerede? Taç kapı, bir asma kilitle kilitli... Büyük salona, ancak peron tarafından giriliyor. Girilmese daha iyi, çünkü artık hiçbır işlevi yok... Büyük salon- dan üst kata çıkılıyor... Üst kat maki- nistlerinnezaretodası. Makinistlerne- zarete alınmıyor tabii ki. sefere çıkma- yanlar gardaki lokomotiflere nezaret ediyor... Büyük salonun iki yanında iki küçük salon var... Bunlardan biri lo- kanta, adı Orient Express .. Öteki bek- leme salonu... Gar berberi müşteri bek- liyor... Çay ocağında. çay demleni- yor... Gar müdürünün odası peronun so- nuna doğru; odanın arkası salon... Sa- lon, şeref salonu... Eskıden olduğu gi- bi yine ekâbirleri ağırlayacak ama tre- ne binen ekâbir nerede0 Sonradan yapılma camekânlı giri- şin üstündeki büyük panolardan bıri- ne, sanki şairliğe özenmiş bir memu- nın TCDD için bulduğu slogan yazıl- mış: "Hizmet için sıvandı kollar. Gü- ler \üde kısaldı >oüar.'" E%"vel zaman içinde Istanbul'dan Edirne'ye sekiz saatte gidilinniş... Şimdı yollar öyle kısalmış, öyle kı- salmış kı altı saatte gidıliyor... Sirkeci Gan yandan çarklı... GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Kölelik Düzeni... Yasaların değişmeyeceğine ilişkin bağlayıcı bir kural yok. Iş Yasası da sosyal ve teknolojik gelişmeler ışı- ğında değiştirilebilir. Ama bugünlerde Meclis'e sunulan tasanda ol- duğu gibi, bir bölümü görece olarak iyileştirilirken, geriye götürülen bölümler nedeniyle görece iyileş- tirilen bölümlerin uygulanması da havada kala- caksa nasıl bir değerlendirme yapacaksınız? Yasa dışılıklan yasal duruma dönüştürme girişim- lerinin ilk bölümü olarak Tüketiciyi Koruma Yasa- sı'nın gazete komisyonları ile ilgili kurallanna ön- ceki yazıda değinmiştik. Bugün de, IşYasası'nınbenzer bir görüşleoluş- turulan maddelerine değineceğiz. Yasa dışılıkları yasal hale getirme girişimleri, bir süre sonraTürk Ceza Yasası' ndaki (TC Y) kabahat- ler bölümüne de sıçrarsa şaşmayalım. Biraz abar- tılı da olsaTCY'deki "cürüm"lerte ilgili kimi bölüm- lerin de aynı gerekçelerle çıkarılması önerilirse yadırgamayalım. Çünkü yaşantımızı etkileyen ve gittikçe doğal karşılamaya zorlandığımız suçlar, bir de bakacağız ki normal işler ve işlevler arası- na girivenmiş. • • • Iş Yasası Tasarısı da şu günlerde yasaya aykın olmasına karşın işverenlerin uygulamaktan çekin- medikleri ne kadar özel yöntem varsa yasayla dü- zenlemeyi öngörüyor. Tasannın hazırlanma gerekçeleri arasında "Av- rupa Biıiiği'ne Uyum" iddiasının yer alması da du- rumu kurtarmıyor. Yeni yöntemlerin "Avrupa ülkelerinde uygulanı- yor" diye sunulması da, bir aldatmacayı yansıtı- yor. Çünkü Avrupa Biriiği ülkelerinin tümünde iş- çilerin sendikasızlaştınlmasının, iş güvenliğine kar- şı çıkılmasının da olanağı yok. Çünkü yürürlükte- ki yasalar böyle bir girişime izin vermiyor. Çalışanlar yalnız çalışma mevzuatının değil, o ül- kenin yurttaşı olarak kazandıkları başka sosyal güvencelerin de koruması altındalar. Bizde ise işverenlerimiz, Iş Güvencesi Yasası diye adlandırılan ve işçilerin sendikalaşmasının önünü aralayan kurallaria, canları istediğinde ge- rekçesiz işçi çıkarmayı kurala bağlayan maddeler için bile hop oturup hop kalkıyorlar. Bu havaya, açıkladığı belge ve programda ver- diği onca söze karşın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) bile dayanamayarak tasanyı bir ayak evvel Meclis'e sunuyor. • • • öncelikle sendikalaşmanın önünü kapayan ta- şeronlaşma "alt işveren" tanımıyla garantiye alı- nıyor. Yasa, adına "Iş" kelimesi eklenmiş olmasına karşın, 10'dan az işçi çalışan işyerierinde çalışan- larla, altı aydan az kıdemli işçileri yok sayıp, koru- yucu hükümlerden yararlandırmıyor. Tasanya göre işçi ile imzalanan iş sözleşmesi- nin, ya da işyerinin başka bır işverene devri döne- mi açılıyor. işverenin ışçilerinden bir bölümünü ödünç ola- rak başka bir işverene vermesi de olanaklı kılını- yor. Fazla çalışma ücretlerinin yüzde 50 olarak uy- gulanan zammı yüzde 25'e indiriliyor. Işyeri, çeşitli nedenlerle ya da işverenin kusuru yüzünden üretim yapamazsa, işçiler bu süre için aynca çalışmakla yükümlü tutuluyor. Oysa yürür- lükteki yasa, bu durumda işyerine gelip iş bekle- yen işçilerden yana. Getirilmek istenilen yeni düzen, çağdaş kalmış kölelik düzeni... Ve bu düzen 21 'inci yüzyılda çağa ayak uydur- ma gerekçesiyle dayatılıyor. DENİZ SOM TEPETEPE DENİZ SOM DERETEPE 1 HerhangiBirYerde-1 HerhangiBirYerde-2 GÖNİZİ YAYINCILIK Tel.: 0 212 512 4219 GAZİANrEP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2002606 KararNo: 2003 116 Şahinbey ilçesi Geneyik Köyü 31 hanede nünısı kayıtlı Ökkeş kızı 1965 doğumlu. davacı Selma Akp> nar tarafından, Mahmut oğlu 1960 doğumlu Yahyı Akpınar aleyhıne 2002' 606 esas ile açılan boşanıru davasının yargılaması sonunda ,18.02. 2003 tarLı 2003 116 sayılı karan ile tarafiann boşanmalanna ka rar venlmiş, Yahya Akpınar'ın adresi tespit edileme diğınden karann ilanen tebliğıne karar venlmıştir. Davalıya ilan tanhinden itibaren 7 gün sonra kara nn teblığ edılmiş sayılacağı, bu tarihten sonra 15 gür içerisinde temyız etmedıği takdirde karann kesinleşe ceğı hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 10130 Nüfus cüzdanımı, san basuı kartunı, TDİ basın ındınm kartımı, SSK kartı ıle vergı kimlik kartunı kaybettim. Hükümsüzdür. FATMA DOĞAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle