08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MART 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA kurtur(« cumhuriyet.com.tr 15 . Uluslaminsı, ıdusal, izleyici ödülleri Selanik'te ödül yağmuru ; ASLI SELÇUK ' 5. Selanik Belgesel Film Festivali'nde • Uluslararası, Ulusal ve izleyici ödülleri • sahiplerini buldu. 3000 Euro tutanndaki ' izleyici ödülünü Alex Halpern'ın 'Nine '< Good Teeth' ('Dokuz Sağlam Diş' - • ABD) filmi kazandı. ' En iyi uluslararası ve ulusal film olarak ' Stratos Kersanidis (Yunanistan), ! Anette Olsen (Danimarka), Necati ' Sönmez'den (Türkiye) oluşan Fipresci, ! Uluslararası Sinema Eleştirmenleri ! Jürisi, Hani Abu-Assad'ın 'Ford . Transit' (Hollanda) ve Kyriakos Katzourakis'in 'The Way To The West' ('Batı'ya Doğru'-Yunanistan) adlı çahşmalannı seçti. Başkanlığını yönetmen Lakis Papasthathis'ın yaptığı Penny Panayotopoulou , (yönetmen), Stelyos Kouloglou (gazetecı). Miltos Papanikolaou (öğretim üyesi), Nikos Giannopoulos tan (görüntü yönetmeni) kurulu Ulusal Jüri 12.000 Euro'luk bırincilik ödülünü Katerina Patroni'nin 'Men At Sea' (Deniz Adamlan) ıle ' Irina Boiko'nun 'Are There Any Lions in Greece?'i (Yunanistan'da Aslanlar Var mı?) arasında paylaştırdı. 6000 Euro'luk ikincilik ödülünü Yorgos Zervas'ın 'They Tell Me Not To Love You: The Songs Of Smyrna and Constantinople' (Bana Seni Sevmememı Söylüyorlar: Izmir ve Istanbul'dan Şarkılar) filmi, üçüncülüğü • ise Theodoros Kalesis'in 'Freddy'si (3000 Euro) aldı. Ulusal jüri, aynca, Tassos Psarras'ın 'Andreas Embirikos', Yuri AverofTun '£arthquake' (Deprem) ve Vassilis Vassiliadis'in 'The Sponge Diver's Dance'ına (Sünger Avcılannın Dansı) özel mansiyon verdi. OOTÜ Çağöaş Dans Günleri • Kültür Seryisi - 15. kuruluş yılını dolduran ODTÜ Çağdaş Dans Topluluğu 13-15 Mart tarihleri arasında 'V ODTÜ Uluslararası Çağdaş Dans Günieri 'ni düzenliyor. 1999 yılından bu yana ODTÜ ı Çağdaş Dans Topluluğu'nun temel etkinliklerinden birisı haline gelen Çağdaş Dans Günieri, ülke içınde çağdaş ve modern dans alanında çalışmalar yapan profesyonel ve amatör topluluk, kurum ve kişileri ortak bir platformda bir araya getirmeyi, uluslararası katılımcılarla bu etkileşimi genişletmeyi hedefliyor. Bu kapsamda gündüzleri teknik dersler, workshop ve izleyicilere yönelik atölye çahşmalan, seminerler, sunuşlar, paneller, dans filmlen göstenmleri, (dance- offstage) 'sahne-dışı' deneysel dans çahşmalan ODTÜ kampusunun çeşitli mekânlannda gerçekleşecek. Akşamlan ise bütün katılımcılann kısa eserlennin yer aldığı karma temsiller sunulacak. (0 542 324 17 89) 1001 BafiESartlMFESTtVAÜ • tTALYAN KÜLTÜR MERKEZt'nde 11.00 - 19.40 arası 'Riga, 10 Yıl Sonra', 'Yaşadım', 'Sokak Öyküleri: Bartın', 'Dünyayı Rahatsız Eden Adam', 'Köçek', 'Âfgan Çocuklan', 'Balığın Günlüğü', 'Sonsuzluğa Uzanmak', 'Yorgun Eller', 'Mucizevi Zehir', 'Ölfi Bayramı'. (0 212 293 98 48) • GOETHE ENSTÎTÜSÜ'nde 09.30- 20-45 arası 'Unutmamak-Affetmek' başlıklı atölye çahşması. Aynntılı bılgi yanda. (0 212 249 20 09) M YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ TURKCELL SALONU'nda 18.00'de 'Karanhğı Kazmak' ve 20.00'de 'Afgan Baharı' adlı 'Japonya Belgeselleri'. (0 212 252 47 00) • FOTOĞRAFEVt'nde 19.30'da Cengiz Akduman'ın 'Mezopotamyalılaştırdıklanmızdan mısınız?' adlı saydam gösterimı. , (0 212 251 05 66) Alp Tamer Ulukılıç resim yapmanın büyük, kişisel bir oyun olduğunu söylüyor asittenbütüneimgelerleSELCEN AKSEL Karşımızdaki resimlerde gerçeğı arama ya da anlatma kaygısı yok gibi, resmetme kaygısı da. Tuval resminin ihmal edilmemesi gereken olanaklan- nı kullanırken yaşama, yaşamına ve kendine ait bir şeyler oluşturuyor Alp Tamer Ulukılıç. Içselliğini kaynak alırken tuvalle hesaplaşmasında dürüst bir tavırla, aynntı, mekân, insan ilişki- sini zaman ve atmosfer duygulanndan koparmadan, bütünselliğini koruyarak taşıdığı önceki dönem resimleri ve bir sanatçı olarak yaşadığı gelişim, sanat- çıyı bugüne getirmekte. Ankara Heli- kon Sanat Galerisi'ndeki kişisel sergi- si üzerine konuşuyoruz kendisiyle. - 'Renkli Türkçe Sinemaskop', ne- den? ULUKILIÇ - Gezgın bir yanım var. Kıyılar, eski kasabalar, köyler... Gö- rüntü biriktiriyorum, kendiliğinden şeyler. Sorulann karşılığında eleman- larbir araya geldiğinde, taşınabilir im- geler çıkarmayı deniyorum. îmgeleri pentürleştirdiğim zaman, sanal bir dünya yaratmaya başlıyorum. Bir gö- zü açık uyumak gibi, sürekli alan bir yanım var. Vermek için onu dönüştür- mek ve kurguyu yaparken tökezleme- mekgerekiyor. - Önceki çalışmalann... ULUKILIÇ - Bir önceki resimler- de, anılara dönüp oluşturulan kompo- zisyonlar vardı. Bir yandan da o resim- ler de analitik, kendi içınde teknik ola- rak çözümlenmiş. Bu resimlere birden geçilemezdi. Kendimi sorgulargibi şa- şırdığım anlar oluyor. Resimlerimin ıçinde gezinen, devinen fıgürlenn bı- ri de benim. Ya da ordan dışanya ba- kan... Sanat tarihinin geçmişi... - Bu noktaya nasıl geldin? ULUKILIÇ - Bu seçim hazır oldu- ğunu hissetmenin yanı sıra hayata ge- nış bakabilmenin sonucu. Bir öykü; sonrası şıırseldir, ımgeyle yüklüdür. Başka bir dildir o, resmin şiirinı dinle- mek gibi, bir destan çıkabilir böyle pe- şi sıra gelen şeylerle... - Şiir daha boyutludur... ULUKILIÇ - Şurde ıkı imgeyı yan yana getirerek çoğu şeyi anlatabilir- sm, nasıl soyutladığına bağlıdır. Sanat tanhınin geçmışiyle ilgilı bir soyutla- ma var son dönem resimlerimde, figü- ratif anlamda. Postmodernizmin tartı- şıldığı bir ortamda herhangi bir resim- den bir aynntıyı alabilirim, ama ben bunu bilinçli olarak uygulamıyorum, o etkiyi yaratan bir şey var sadece. - Tanımlamaya gerek var mı? ULUKILIÇ - Tavra isim vermek gerekmez; kısaca dönüştürmek, bir di- siplın, dildir. Daha yüzeysel, yığma bı- çim olarak. 'Alp Tamer resmi'. Taş- lar ıçin 'kitch kapısı' dıye bir tanım yapabihrim. Bir noktada doğruluğunu onaylıyorum 'kitch'in, olması gere- ken bir şey. - Tepki değil tam anlamıyla. ULUKILIÇ - Asla değıl, gerçekten her türlü okumaya açık. Bu içinde ba- nndırdığın bir şey... Öznel bir dünya, içine girerler ya da gırmezler. Kompo- zısyonun akışkanlığında, fıgürlerin y- er değiştirmesınde, yüzlerindeld ifa- dede, ışıkta, gölgede, bu tür teknik ay- nntıda kendinı gösterebilir. Mekân ve fıgürün oluşturduğu atmosfer... Res- min aurasıyla ilgili bir şey bu. - Nasıl olmamalı? ULUKILIÇ - Teknik denetlemeyı yapmaya gerek yok. Sahip olduğunun dışında bir şey ekleyemezsin. Bu insa- nın doğasına da aykın. Fazla bir nok- ta ukalalık olur. Haddini bihnekle ilgı- li bir şey. Paradigma, bütün beceri, di- ğer disiplinlerle ilişki bir araya geldi- ğinde sana ait bir dünya oluşur. Spekü- latif şeyler söylüyorsan havada kahr. Bu kaçınılmaz bir şey. - Teknik anlamda yetkinlik deyin- ce... ULUKILIÇ - Yetkinlik görece bir şey. Izleyicmın gözünde yetkın olma- nın önemsendiği bir ülkede yaşıyoruz. Halk sanatçısı olmak deyimı var biz- de. Resmin çözümlenmesmin teknik olarak daha soğuk bir yanı olduğu ıçin ızleyicinin de çaba harcaması gerekı- yor. Konuyu ilişkilendirirken nske et- mekle ilgili bir şey bıçim olarak. Bir sonraki aşama için bunu yapmak zo- rundasın, yoksa hep kendini tekrar edersin - Kapı kapanır... Renk seçimlerin- de de cesur bir tavır var. ULUKILIÇ - Desem oturmamış in- sanlann tuhaf bir renk skalası içinde koşturmacası garip geliyordu. Daha çok ana renklere yöneldim. Ana renk- len tanımadan ara renklere geçemem. Renge tutkum var. Bu resimlerimde kökten bir değişim söz konusu. Sade- ce dil, biçim olarak değil, boyut olarak da değişen bir şey. Çok içgüdüsel de- ğil, resim serüvenini yaşarken gücün- le ilgili bir şey. Otekinin gözûyle bakmak - Çözümleyici bir bakış... ULUKILIÇ - Teknik olarak evet, a- ma anlatım olarak değil. Pentürü çö- zerken alıp boyamakla ilgili bir öraek oluşturabilirsem bu beni mutlu eder. Kı böyle bir yanım var; klasiğin dışın- da, ama resme de oturan. - Bazı bağlantılan sanatçı dışında kimsenin kurmasından yana deği- lim... ULUKILIÇ - Sana ait olanlan top- luyorsun. Eteğindeki taşlan döküyor- sun... Tarihsel figürleri vurguladım. Tarihe insanı bakıyorum, uzantılany- la. Karşı yazım, otekinin gözüyle bak- Bir öykünün sonrasının şiirsel olduğunu söylüyor Alp Tamer Ulukılıç. Resmin şiirinin din- lendiği başka bir dil, imgelerle yüklü olan... (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) mak gibi bir şey. Sonuçlandırmaktan öte bağlamak, adlandırmak. - Dışandan bakış... ULUKILIÇ - Bu büyük, kişisel bir oyun. Labirente dönüşmüş, birbiriyle ilintili tuvallertoplamı. Aşama aşama, kapılarm geçıldıği. 'kitch' kapısı diye- bileceğin nesnelere dönüştü o taşlar. Ilkel büyüler gibi etkileyici bir aynn- tı. Aynntı, figür ve hıkâyenın merke- zine tarihi figürlen yerleştirdım. In- sanlar o kapılardan birine uğramak zo- rundalar; kendi hikâyelerini, geçmiş- lerinı, gerçeklerini bulabileceklen ipuçlan var, bir sonuç yok; çünkü her- kes ortada, herkes havada. - Yaptıklarına derin anlamlar yükleme kaygın yok. ULUKILIÇ - Öyun gibidir resim; duruşunu behrleyen, sağlamlaştıran bir yanı var. Paylaşmak bir soru üreti- yorsa, anlattıklanmdan öte, biçimle il- gili sorular da ilgimi çeker. Önce ben- im şaşırmam gerek. Açıklama resmin önüne geçmemeli... (Sergi 15 Mart 'a dek Helikon Sanat Galerisi'nde. Tel:0 312 441 78 01) Lstanbul Büyükşehir Belediyesi CRR Opera, Orkestra ve Korosu, Halit Ziya Uşaklıgil'in ünlü romanı 'Aşk-ı Memnu'yu opera eseri olarak bu akşam saat 20.00'de CRR'de sahneliyor. Operada 'yasakaşk'Kültür Servisi - Arda Aydoğan'ın genel sanat yönetmenliğini üstlendiği Istanbul Büyükşehır Belediyesi CRR Opera, Orkestra ve Korosu, Halit Ziya Uşaklıgil'in ünlü romanı 'Aşk-ı Memnu'yu opera eseri olarak bugün saat 20.00'de sanatseverlerle buluşturuyor. Librettosunu Tarık Günersel'ın yazdığı eserin bestecısi ve orkestra şefi Selman Ada. Yönetmenliğini Çetin tpekkaya'nın üstlendiği opera, 1890-1900 yı'llan arasında Istanbul Boğazf nda bir yalıda geçiyor. Babasız büyüyen ve annesinin baskıcı kişiliği karşısında bunalan genç Bihter, annesinin karşı çıkmasına rağmen babası yaşındaki Adnan Bey ile evlenir. Aldatıldığını öğrenıp kalpten ölen babasınm ölümünden annesini sorumlu tutan Bihter, evlilik dışı ilişki kurmamakta kararlıdır. Ama Adnan Bey'ın çapkın yeğeni Behlül ıle arasında bir 'yasak aşk' (Aşk-ı Memnu) filizlenir. Bihter hem suçluluk duyar, hem de evlıliğının sınu"lan içinde yaşayamaz olur. 'Aşk-ı Memnu' operası, ilk olarak Mersin Devlet Opera ve Balesi'nde sahnelenmişti. (0 212 232 98 30) (jOETHE ENSTtTÜSÜ'NDE ATÖLYE ÇAHŞMASI 'Unutmamak Affetmek' Orhan Kemal'in romanları İngilizcede Kültür Servisi - Türk ede- biyatmın ustalanndan Orhan Kemal'in yapıtlan Ingilizce- ye çevrildi. îngiltere'de yaşa- yan Cengiz Lugal'ın çeviri- siyle okurlanna ulaşacak olan romanlar, 'Anatolia Publis- hing' adı altında yayımlanı- yor. Yazarın, düzensiz bir top- lumda, ezılıp sürüklenenlerin öyküsüyle birhkte bir küçük adamı anlatan'Baba Evi' ad- lı yapıtı Orhan Kemal Kültür ve Sanat Merkezi tarafından çevrilirken Ikınci Dünya Sa- vaşı sırasında bir cezaevi ko- ğuşunda yaşananlan öyküle- yen '72. Koğuş' (The Priso- ners), çocukluktan kurtulan bir delikanhnın yaşam savaşı- mına girişini konu alan 'Ava- reYülar' (Theldle Years)üe bir kadının hayat hikâyesinin anlatıldığı 'Cemile' (Gemile) adlı kıtaplarının Ingilizceye aktanmı ise Kültür Bakanlı- ğı'nın girişimiyle tstemihan Talay"m bakanlığı döneminde gerçekleştirildı. Eskı Doğu Bloku ıle Fransa, Italya ve Almanya gibi Avru- pa ülkelerinin dillerinde ya- yımlanan kitaplardan sonra, Orhan Kemal'in yapıtlannı İn- gilizce yayımlama fikrinı ha- yata geçiren Orhan Kemal Kültür ve Sanat Merkezi, bu yolla dünya okurlanna gerçek Türk edebiyatçısını tanıtmayı ve ülkemizin kültür değerlen- ni doğru yansıtmayı amaçlı- yor. Romanlannın dağıtımını ise Orhan Kemal Kültür Mer- kezi yapıyor. (0 212 292 92 45) Kültür Servisi - Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali çer- çevesinde, tstanbul Alman Kül- tür Merkezi-Goethe Enstitü- sü'nde bugün, yann ve 12 Mart tarihlennde 'Unutmamak-Affet- mek: Almanya ve Türkiye Bel- gesel Sineması'nda Tarih' adlı atölye çahşması yapılacak. Ilk defa Almanya, Türkiye ve Kıbns'tan belgesel sinemacılann bir araya geleceği bu atölye çalış- masında, "Türk ve Alman belge- sel sinemacıları için kendilerini ve izleyiciyi geçmişle ve özellik- le de geçmişin karanlık bölüm- leriyle yüzleştirmek ne anlam taşıyor? Türk ve Alman sine- macılar gerçekleri canlandınr- ken, tanıklarla konuşurken, yo- rumlarında ve kurguda hangi film tekniklerini kullanıyorlar? Özellikle Türk-Alman tarihiyle ilgili işlenmemiş konu var mı? Belgesel film nasıl yapılabilir, Almanya ve Türkiye'de yapım, ortak yapım ve satış olanaklan nelerdir?" gibi konular ele alma- cak ve filmler gösterilecek. Ayn- ca, her gösterimın sonunda fil- min yönetmeniyle bir söyleşi ya- pılacak. tkinci Dünya Savaşı ve faşizm, Türk belgesel filmlerinde Türk- Yunan tarihi, Almanya ve Kıb- ns'm yakın geçmişi de fihnlerle paralel olarak ele alınacak konu- lar arasuıda. Uç gflnün programı 10 Mart günü 09.30'da etkinli- ğin açılışında 'Almanya Tarih Si- neması'nda Tarih Kavramı' ad- lı film gösterilecek. 'Felaketin Anılan' fıhnini söyleşi izleyecek. 13.30'da 'Türkiye Belgesel Sine- masında Tarih Kavramı' başlı- ğı altmda Belgesel Sinemacılar Birliği'nin sunumunun ardından 14.00'te 'Dido Sotiriou ve Şirin- ce', Dağdaki Efes', 'Şirince' ad- lı filmlerin gösterimı ve söyleşi yapılacak. Saat 16.00'da 'Insanı- m Yitirmiş Kent: Kayaköy-Le- vissi', 'Zamanın Durduğu Yer: Kayaköy', 'Aynlığın Yurdu Hü- zün: Kayaköy', saat 19.00"daki 'Oyun' adlı filmler izlenebilecek. Daha önce Rumlann oturduğu 'Şirince' ve 'Kayaköy' üzerine olan belgesel filmlerin konusu Türk-Yunan tarihinden. 'Oyun'un ardından gösterilecek Andreas Veiel'in 'Blackbox BRD' adlı filmi ise Almanya'nın yakın geçmişindenbirkesitsunu- yor. Çalışma, ikinci gününde saat 10.00'da 'Tarih Belgesellerinin Geleceği' başlığı altında, 'DVD Film ve Dahası', 'Tarih Konulu DVD Film ve Dağıtımı' konula- n ele alınacak. 'Zamanlar' adlı üç bölümlük belgesel ise saat 14.00'te yönetmenlenn de katılı- mıyla izlenebilir. Gösterimin ar- dından, Doğu Almanya belgesel gelenekleri ve insan ilışldleri üze- rine söyleşi yapılacak. Saat 19.00'da 'Şeytan Çamuru' idlı filmin gösterimiyle beraber, 'Kıbns'ta gerçekleştirilen söz- lü tarih deneyimleri' paylaşıla- cak. 20.00'deki 'Duvanmıı'ın gösterimini, yönetmenlerle söyle- şi izleyecek. Panikos Chrysant- hou ile Niyazi Kızılyürek'ın fil- mi, Kıbns'm yakın tarihi üzerne. 12 Mart günü saat 09.00"da 'Son Meyhaneci' ile 'Unntma- mak - Affetmek' filmleri izlene- bilecek. Söyleşinin arduıdan gös- terilecek olan Christoph Bo- ekel'in 'Babamın tzinde' adlı filmtnde tkinci Dünya Sava- şı'ndan bir gün anlahhyor. Etkin- lik, saat 14.15 'te 'Boğaziçi'ne Sı- gındık', 16.00'da 'İspanyî'can Fstanbul'a Seferad Şarkıİan've 16.30'da 'Boğaza Sürgûn ûn gösterimiyle son bulacak. (0 212 24920 09)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle