08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MART 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞHABERLER dishab(g cumhuriyet.com.tr 11 Papa: Savaş şeytan gibidir • VATÎKAN(AA)- Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 2. Jean Paul, "Savaş, şeytan gibidir. Şeytanı kovun" dedi. Vatikan'daki San Pietro Kilisesi'nde pazar ayinini yöneten Papa, yaptığı konuşmada, "Banş ve savaş arasındaki seçim, iyi ve kötü arasındaki seçim gibidir. Savaş, şeytan gibidir. Şeytanı kovun. Tüm Hıristiyanlar savaşa karşı olmak zorundadır. Asla şeytani teşebbüslerde bulunulmamah" mesajını verdi. Ipan sınırına askeri yığınak • TAHRAN(AA)- Irak'ın41. ve 624. zırhlı tugaylannı tran sınınndaki bataklık bölgede konuşlandırdığı iddia edildi. Suudi Arabistan'daki Iraklı muhaliflerin Irak'ın Sesi Radyosu, Bağdat yönetiminin zırhlı tugaylan bu bölgelere yerleştirmesinin asıl amacınm, "yurtsever Irak muhaliflerinin direniş güçlerini özellikle Basra-Amara karayolu civannda izlemek ve bu güçlerin olası operasyonlannı kontrol altına almak" olduğunu kaydetti. Radyo, Irak Devrim Komuta Konseyi üyesi Ali Hasan El Mecid'in Basra'daki sınır bölgelerinde görüştüğü aşiret reislerine olası ayaklanmalan bastırmalan halinde kendilerine para sözü verdiğini öne sürdü. "6in Ladin Nimroz'daydı' • SPİN BOLDAK (AA) - Afganistan'da devrilen Taleban yönetiminin bir diplomatı, ABD'nin Nimroz bolgesinde düzenlediği operasyondan birkaç gün önce, Usame bin Ladin'in bölgede olduğunu öne sürdü. Eski diplomat Nasir Ahmed Ruhi, güvenilir kaynaklardan elde ettiği bilgiye göre, Bin Ladin'in Afganistan'daki Nimroz ve Helmand bölgeleri ile Pakistan'ın Belucistan bölgesinin güneybatı kesimine uzanan Siakoh Dağı'nda bulunduğunu söyledi. Ruhi, "Bin Ladin, birkaç yandaşıyla birlikte, operasyondan birkaç gün önce bilinmeyen bir bölgeye geçti" dedi. TÜPkmenlerin KÜPt şikâyeti • Diş Habeıier Servisi - Iraklı Türkmenler, Kürt gruplan bir mektupla BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a şikâyet etti. NTV'nin haberine göre, etnik temizlik ve soykınm tehlikesiyle karşı karşıya bulunduklannı belirten Türkmenler, Annan'dan acil koruma talep etti. Türkmen cephesi mektupta. Irak'taki yaklaşık 3 milyon Türkmen'in ciddi anlamda tehdit altında olduğunu vurguladı. Denktaş, Annan'a peşin 'hayır' demeyeceğini, görüşmelerin sürmesini isteyeceğini bildirdi Lahey sondurakdeğilDış Habeıier Servisi - KKTC Cum- hurbaşkanı Rauf Denktaş, Lahey'de yapılacak Kıbns doruğunda kesin bir yanıt vermeyeceklerini ve görüşme- lenn sürmesini isteyeceklerini bildir- di. BM Genel Sekreteri Kofı Annan ve Rum lider Tasos Papadopulos ile bu- gün bir araya gelecek olan Denktaş, dün Lahey"e giderken Atatürk Havalüna- nında bir açıklama yaptı. Denktaş, Annan'ın 3. kez ortaya koy- duğu planda değişmesini öngördükle- ri önemli bölümler olduğunu belirte- rek "Tam müzakere edilmiş bir belge değüdir, içinde boşluklar çoktur" dedi. Denktaş, ikı tarafın başka ülkelerle yapmış olduğu anlaşmalarda Türki- ye'yi de ilgilendiren kısımlar bulun- duğunu anlatarak sözlerini şöyle sür- dürdü: "AB takvimi çerçevesinde ace- Ie, gümrükten mal kaçınyormuşuz gi- HALKOYLAMASI Rum lider Denktaş'ı bekliyor LEFKOŞA (Cumhuriyet) - Kıbns Rum Yönetimi lideri Ta- sos Papadopulos, BM Genel Sek- reteri KofiAnnan'ın "30Mart'ta halkoyfamasma evetmi, hayır IM" sorusuna yanıt vermek için önce- likle KKTC Cumhurbaşkanı Ra- ufDenktaş'uı tavnnı öğrenmek is- tediğini bildirdi. Lahey'e gitmek üzere dün ada- dan aynlan Papadopulos. Kıbns sorununda durumun "çok kritik vedddT olduğunu söylerken Rum Ulusal Konseyi tarafmdan alınan kararlann bu sabaha kadar gizli tutulmasının kararlaştınldığını açıkladı. Papadopulos, Larnaka Havaalanı'nda yaptığı açıklama- da "Genel sekretere referandum konusunda evet mi, hayır mı diye- ceğimiz, Tiirk tarafinın tutumu- nu da gördükten sonra kesinleşe- cektir" dedi. "Kıbns'm ve Kıbns halknun uzun döncmli çıkarlan- nı tek ölçüt olarak alacaklannı ve Ulusal Konsey kararlannın bu doğrultuda olduğunu'' anlatan Pa- padopulos "Benim bu kararlann dışına çıkmam söz konusu değil- dir. Annan kararlar Lahev'de açık- lanacakbr" diye konuştu. Bu arada, Lahey zirvesi önce- sinde bir araşnrma şirketinin Rum halkı arasında yaptığı anketin so- nuçlanna göre, "Gelecek pazar referandum yapdsa Annan pla- nı temelinde bir çözüme ne der- duıiz" sorusuna yüzde 40 evet, yüzde 38 de hayır çıktı. BM Genel Sekreteri ve Rum lider Papadopulos ile bugün buluşacak olan Denktaş, çözüm planında değişiklik yapılmasını isteyecek. bi direktiflerie bir yeriere götürühnek isteniyoruz. Bu acetedükkabul edflemez. Biz Lahev'de, bu taduanyapıp yapama- \acağunra öğreneceğiz." Rum tarafinın da plan konusunda değişiklik istediği- ni ifade eden Denktaş, "Taktik olarak 'Planı kabul ediyoruz' diyebflirler.Çün- kü planı kabul etmekle kaybedecekkri bir şey yoktur.AB bunlara kapdanm aç- mışür. Her şeye imza atabinrler" dedi. "Plan, Kıbns Türklerine var olma- yan sahte cumhuriyetin içinde anayasal haklar veren veyahut verir görünen bir plandr" diyen Denktaş, planın iyice mü- zakere edilmesini ve Kıbns Türklerinin temel haklannı koruyucu hale getiril- mesini istediklerini kaydetti. Denktaş, halkoylamasıyla ilgilı şunlan söyledi: "Biz halkımızdan korktuğumuz için referanduma gidilmesin demiyoruz. Bu planın henüz referanduma sunula- cak bütünlüğü yok. îki tarafin henüz kabul etmediği bir planı halkm oyuna sunmak akıl işi değüdir." 'Referandum aşamasına gelmedik' Referanduma gidilebihnesi için hü- kümetin "Bu, mendeketim için iyidir. Ama halkm içinde karşı görüşler vanhr. Halka i>i takdim edersem kabul edüe- cektir" demesi gerektiğini kaydeden Denktaş, konuşmasına şöyle devam et- ti: ^Kzhenüzoduruma gelmedik. Ama içimizden bir grup, derhal referandum diyetuttunnuş." Annan' ın özel temsil- cisi Alvaro de Soto'nun, "kendflerini Lahey'e müzakere yapmak için değil, 'evet' veya 'hayır'ı öğrenmek için davet ettiğini söylediğini'' belirterek "Yanın- mzpeşin olarak hayır mı" diye soran ga- zeteciye Denktaş, "Bunca saat söyledi- ğimden peşin cevapla girmediğimi, mü- zakere tâlebinde buhınacağımı sizler de anlamışsınızdır" karşılığını verdi. Denktaş, sözlerini şöyle tamamladı: "De Soto'nun değeıiendirmesi kendini flgilendirir. Biz, o isthor diye haklannuz- dan vazgeçerek bizi Rum 'un azmhğı ha- Bne getirecek, Türkiye'nin garantörlü- günü ortadan kakhracak, 80 bin Rum'u salarak bizi tedirgjn edecek, 50 bin in- sanımızı göçmen yapacak bir plana evet diyemeyiz. Bunun değişmesi lazrnı." Kıbns'ta Annan planı çerçevesinde çözüm isteyen kesimler, sık sık gösterüer yapıyor. (Fotoğraf: AP) Referandum toplantısı yapılmamasına CTP ve TKP tepki gösterdi Meclîs'i boykot kararı REŞATAKAR LEFKOŞA-KKTC Meclisi, BM tarafindan hazırlanan 3. çözüm belgesinin halkoyuna sunulmasıyla ilgili yasa tasansını dün yine görüşemedi. Dün toplanan Meclis Genel Kunılu'na muhalefettekı Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekillerinin yanı sıra iktidardakı Demokrat Parti milletvekillerinden bazılan katıldı. Ancak 50 sandalyeli Meclis'te çoğunluk sağlanamayınca tasan oylanamadı. Meclis, tasanyı geçen cuma da 1 görüşememışti. tktidardaki Ulusal Birlik Partisi ile t Demokrat Parti'nin, alınan iparti kararlanna karşın Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın çağnsı üzerine belgeyi referanduma götürmemesi, muhalefetin sert tepkisine yol açtı. Parlamentoda 5'er sandaryesi bulunan TKP ile CTP, Meclis toplantılannı boykot karan aldı. 30 Mart'a kadar Meclis'te sadece Kıbns sorunu ve ,, halkoylamasının görüşübnesi durumunda genel kurula katılacak olan muhalefet, diğer toplantılan boykot edecek. CTP Genel Başkanı Mehmet An Talat, halkın iradesine saygı göstermeyen yapının meşrutiyetini yitirdiğini iddia ederek 30 Mart'ta referandum olmazsa erken seçim önereceklerini kaydetti. Adanın her ikiyanında da insanlarkendilerine 'Ne olacak'sorusunusoruyor ıbrısy ta hava kurşun gibi ağır LEYLA TAVŞANOĞLU LEFKOŞA-KKTC'de hava tatsız. Sadece KKTC'de değil, Kıbns'ın tümünde hava ağır- laşmış. "Ne olacak" sorusu herkesüı kafasının içinde çen- gellenmiş. Gün geçmiyor ki Kuzey'de Cumhurbaşkanı Ra- uf Denktaş aleyhinde gösteri yapıhnasın. Gün geçmiyor ki "Bu Memleket Bimn" platfor- munun mıtinglerinde hüküme- ti eleştiren sloganlar atılmasın. KKTC'de huzursuzluk gır- la... BM Genel Sekreten Kofı Annan Denktaş'a "planı" ka- bul etmesi için baskı yapıyor. Denktaş ise "tektabanca" mü- cadele ediyor. Özellikle Kıbns Türk aydın kesimi, Denktaş ve onun gibi düşünenlere bayrak açmış durumda. Deniyor ki: "Yeni kuşak Kıbnsh Türk 1963'teki Rum katliamlanm bilmediği için, Rumlarla bir arada kardeşçe yaşanz,' diye- bilh'or. tyi de, orta yaş kuşağm- da, Rum zulmünü yaşayanlar da çözümden yana. AB umut- landaonlanhareketegecirrvTKf Gerçekten de öyle. Girne'de, "Cafe Dükkân T1 da oturuyoruz. Arkamızdaki masada yaşlı iki çift îngilizce konuşuyor. Cift- lerden birisi Kıbnsh Türk, öbü- rü Ingiliz. Türk kadın Ingiliz- lere akıl veriyor: "Çözüm için • Diyeceksiniz ki, Kıbns'ta çözüm olmasın mı? Tabii ki olsun. Ama hâlâ karşılıklı güvensizlik sürerken, adada çatışmalara zemin hazırlaması hemen hemen kesin olan haritalar ve planlarla değil. Denktaş istifaya zorlanmah. Bunun içinde gösterflerivemi- tingleri sıklaştırmak lazım. Baskı alnnda istifa edebihr." Kadın sözlerini sürdürüyor: "Paramız pul oldu. Işsizlik diz bojaı. Böyle giderse herkes göç edecek. Biz de arbk geçinemi- yoruz, Ingiltere'ye mi gitsek ne?" Sonunda Kıbnsh Türkler ve tngilizler kalkıyorlar. Arkalanndan bakıyorum. Pa- rasızlıktan sürünen Türk kadın son model BMW'sine, kocası da Grand Cherokee marka ci- pine biniyor. Allah Allah... Yo- rum yapmamak daha iyi. Yap- tın mı, Türkiyeli Türk kimliği ve ulusalcılıktan tutun da her niteliğiniz, temsil etriğiniz her noktaya nefret kusuluyor. Hava o kadar bıçakla kesi- lebilecekmişçesine kalın ve ağır ki... tki taraf da gardını almış. Rum kesimindeki anket- ler Güney'de bir referandum yapdsa halkın ağırhkh "Hayn-" oyu vereceğini gösteriyor. Za- ten EOKA-B'ci, "AkritasPla- nı"nın mimarlanndan "şabinin şahini" Tasos Papadopulos'un başkanhk seçimini 1. turda ka- zanmış ohnası da Rum halkı- nın eğilimini ortaya koyuyor. Rauf Denktaş sıkınüh. Kuzey Kıbns Enformasyon Dairesi ve BM Banş Gücü ara- cıhğıyla Ledra Palas sınır kapı- sından geçip Rum tarafina git- mek için başvuruyorum. Bir- kaç gün sonra yanıt geliyor *OW maz, Sizyasadtşı havalimanıGe- çitkale'denKıbns'agirdiniz.Ati- na üzerinden Larnaka Havati- manı'ndan Kıbns'a girin." Tam hokkabazlık. Geçitkale yasadışıysa, 1 ay önce Ledra Pa- las'tan Rum tarafina geçmeme neden izin verildi? Bunu izah edecek babayiğit çıkıp ne oyun oynandığını anlatsın. Madem Larnaka'dan geleceklere ku- cak açıhyor, neden Sabah ve ATV'nin Atına muhabiri Stel- yo Berberakis'e Kıbns'a giriş izni verilmedi? Niyet ortada. Diyeceksiniz ki, Kıbns'ta çözüm olmasın mı? Tabii ki ol- sun. Ama hâlâ karşılıklı gü- vensizlik sürerken, adada ça- tışmalara zemin hazırlaması hemen hemen kesin olan ha- ritalar ve planlarla değil. Türk ve Rumlann bir çözümde, iki kesimlilik ve iki toplumluluk ilkesine uymalan, birbirinin toprağına birbirinin nüfusu- nun sokulmaması gerekiyor. Iş bununla da bitmiyor. BM Banş Gücü'nün 1964'ten bu yana adadaki varlığı bir sektör oluşturmuş. Zaman zaman ara bölgede rastladığım Banş Gü- cü'nün kadın ve erkek asker- lerinin ağzından duyduğum sözcükler o akşam hangi par- tiye gidileceği ya da ne gibi sosyal etkinliklerin düzenlen- mesi gerektiği. Birkaç yıl ön- ce Banş Gücü'ne atanan Avust- ralyalı bir kadın, atanmasın- dan 4 ay sonra dolaylı görüş- meler karan alındığında kara- larbağlamıştı: "Amananlaşma ohnasm. Çok iyi para abvurum. Birkaç >ıl burada çahşip para biriktirmem gerekryor." Aradan bunca zaman geçti, yine de anlaşma olmadı. Avust- ralyalı kadmın dileği tuttu mu ne? Lefkoşa'da Denktaş'ın ko- nutuna da gidiyorum. Kapıdan girince üzerime beyaz yün yu- mağına benzer bir şey atlıyor. Terriercinsibirköpek. 1 yaşın- daymış, adı Boncuk'muş. 'Tek dostum Boncuk' Denktaş diyor ki: "Aman fazla yüz verme, kucağmdan inmez. Ama o benim canım. Geceleri yatağımda yatıyor. Beni su-nmdan vurmayan tek dostum. Dost görünüp de ar- kamdan kurşun sıkmrvor." Denktaş sözlennı şöyle sür- dürüyor: "Bir köpeğim daha var. 22 yaşuı üzerinde bir kurt kmnasL Bana, 'Bu artık çok yaşlandı. Uyutsan iyi olur,' di- yorlar. Ben de, 'Ben de yaşla- nıyorum. Beni de mi uyutacak- sınız?' karşılığını veriyorum.'' Gülüşüyoruz. Bir zamanlar ke- sinlikle uluslararasılaştınhna- ması gerektiği herkesçe kabul edilen Kıbns meselesi, bu ka- dar uluslararası hale getirildik- ten ve konuyla ilgili hiç bilgi sahibi olmayanlann bile fikir sahibi olup ahkâm kestikleri ortamda bir kördüğüm kaçınıl- maz görünüyor. Bu kördüğüm de zaten patlamaya hazır o coğ- rafyada felakete yol açabilir. BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI 'Şarlo Diktatör'den Bush Yönetimine "Diktatörler kendilerini özgürieştirirken halkı kö- leleştiririer"... Bu ifade, ünlü "Şarlo Diktatör" filminde Şar- lo'nun, Hitler'in söylediğini değil de o halkçı ve öz- güriük yanlısı insanın yani kendisinin, Holywood'da söyleyemeyip "Avtvpa'da" söyleyebildiği sözler- den sadece bir cümie. Ne güzel söylemiş; diktatörler kendilerini özgür- leştirir, halkı köleleştirirler. Diktatör bir şey vermez, veremez: bu, eşyanın tabiatı icabı böyledir. 1940'lardaki "Diktatör" tabii ki Hitler. Şarlo, Htt- ler gibilerin genel bir özelliğini ortaya koyuyor; taa tarihin derinliklerine kadar uzanarak bakıyor ola- ya: Esas düşman Hitler. Ya ötekiler? Hitler gibi dav- ranmasalar da sonuçta, "özgürfüklerikendileriya da kendi halklan için sağlarken diğer halklan ezen" diktatörler ya da diktatörler topluluğu. ör- neğin o dönemde Çörçil'in (Churchill) başbaka- nı ve başkomutanı olduğu Büyük Britanya, nam- ı diğer Biıieşik Krallık adları hiç önemli değil, yap- tıklan önemli. Ingiltere kendi halkına özgürlük ve refah sağlar- ken Hindistan'ı, Çin'i, Afrika'yı ezip sömürmemiş mi? önce toplarla, tüfeklerle, sonra da kadife bir eldivenle "uygarlık adına" dışanya diktatörtük et- memiş mi? Hitler'in en büyük suçu 20. yüzyılda savaşı di- ğer Batılı akrabalanna, diğer Hıristiyanlara açmış olması, onlara bomba yağdırmasıdır. Yoksa Afri- ka'da diğer Batılıların kuyruğuna fazla basmadan bütün insanlan topa tutsa, "uygardünyada" kim- se kılını bile kıpırdatmazdı. Şarlo'nun 40'lı yıllarda söyledikleri bugün de ge- çerlidir. Bush yönetimi Irak'a özgürlük" derken "Irak'ta ABD'ye, Irak'ı yönetme özgüriüğünü kas- tediyor." Irak onca enerjinin, petrolün üzerinde oturuyor; Irak'a egemen olmalıyım; bu sayede Iran'a, Kaf- kasya'ya, Araplara, Türkiye'ye de tamamen ege- men olma durumum ortaya çıkacak. Bush yöne- timinin söylediği özgürlük ve demokrasi budur. Ay- nen Şarlo'nun o ünlü konuşmasında Hitler'le dal- ga geçerken o zehir gibi acı gerçeği insanlann su- ratına bir tokat gibi vurarak; "Diktatörler kendi- lerini özgürieştirirken halkı köleleştiririer" deme- si gibi. Soğuk savaş sonrasının postmodern kapitaliz- mine uyarladığımız zaman şöyle mi dememiz ge- rekiyor: - Avrupa ve ABD artık, dünyada özgürlük diye kendilerine yönetim özgürlüğü istiyoriar. - Azınlıktaki emperyal güçler, dünyanın yüzde 85'ine; "şirketlerimize özgüriük verin pazannıza girsinler; mallarımıza, sermayemize kapılarınızı açın sizi bir örûmcek ağı gibi sarsınlar; ordulan- mıza hayır demeyin, topraklarınıza girip sizi koru- sunlar"\ Ya Türkiye uyarlamasındaki Şarlo! - Gümrük biriiği ile Avrupa'nın mallanna özgür- lük verdik ne oldu; yerii sanayici battı, yerli tücca- nn yerini yabancı tüccar aldı. - Sermayelerine özgüriük verdik; sermaye iç si- yaseti, bürokrasiyi ve medyayı eline geçirdi. - Işçiler işsiz kaldı, çiftçiler malını satamadı. Çokuluslu şirketlere "özgüriük" verdik, onlann kö- lesi olduk. Daha doğrusu "onlar", bizim içimizde- ki ortaklan ile anlaşıp kendilerine ve sömürgeciye özgüriük sağladılar: 70 milyon insanı da IMF'nin, yabancı sermayenin, çokuluslu şirketlerin, Brüksel'in ve Washington'ın esiri yaptılar. Aynen Şario'nun "Şario Diktatör" filminde söy- lediği gibi oldu; onlar özgür, biz köle. Bush şimdilerde ne diyor; ben güçlüyüm, özgür- lük götüreceğim diyor; - Tanklara, toplara, askeriere özgüriük, - Bombalara, füzelere, gemilere özgüriük, - Şirketlere, sermayeye özgüriük, Ve halka kölelik; aynen 30'larda ve 40'larda Şar- lo'nun söylediği gibi. Dünyamız nereden nereye gel- miş; Hitler Almanyası'ndan Bush yönetimine. Ya Türkiye? Atatürk Türkiyesi'nden emperyaliz- min gölgesindeki Türkiye'ye... www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisalj Eski Büyükelçi Abramovvitz: Tezkerenin hesabı sorulur Dış Haberler Servisi - ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramomitz, Irak sava- şında Amerikan kayıp- larının büyük olması durumunda, Kong- re'nin Türkiye'den bu- nun hesabını soracağı- nı söyledi. Abramovvitz, New York Times'ta ya- yımlanan açıklamala- nnda, "Savaş iyi gider- se, her şey unutulmasa bile affedilebilir. Ancak Amerikan kayıplan ve- ya Irak srvil kayıplan bü>ük olursa, Ameri- kan Kongresi Türklere karşı rutum alır" dedi. Türk yetkililerinin Washington yönetimine özel konuşmalarda, as- ker tezkeresini ikinci kez Meclis'ten geçir- meyi deneyebilecekle- rini söylediklerini de aktaran gazete, bu yeni oylamanm 10 gün için- de olabileceğinin söy- lendiğini kaydetti. Gazete,"Ancak bazı Amerikan yetküleri, geç olacağuu, savaş hazır- hklannın olumsuz edd- lenecegini ve ortaklar arasındaki güvenin ze- dekndiğini söyledi" di- ye yazdı. Washington Büyü- kelçisi Faruk Loğoğ- lu'nun, ABD'nin bir yandan demokrasiyi teşvik ederken diğer yandan da Türk demok- rasisi Washington'ın is- temediği bir sonuç ver- diği için Türkiye'yi ce- zalandıramayacağını söylediğine dikkat çe- ken gazete, bu sözlerin Türkiye'nin ekonomik paket konusunda yaptı- ğı pazarlığın ardından dile getirilmesinin ABD'de olumlu karşı- lanmadığını savundu. Bir Pentagon yetkili- si de "Türkiye, Kore'de bizimle savaşb, Vletnam konusunda bizidestek- ledL Körfez Savaşı sıra- smdabizeverdiğidestek nedenhie büyük birbe- del ödedi. Kuzey 'den büyük sayıda kara kuv- veti gebnezse bile bizim onlarla biıükte çahşma yeteneğimiz bhmiş de- ğü" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle